Bangladeş’te devrik Başbakan Sheikh Hasina’nın kaçışını izleyen ilk kaos döneminde kısa bir anarşi ve kaos görüldü ve hedef alınanların bir kısmı ülkede azınlığı temsil eden Hindu topluluğunun üyeleriydi. Böyle zamanlarda hedef alınanlar çoğunlukla en güçsüz olanlardır ve ne yazık ki bu genellikle her yerde böyledir. Ancak Bangladeş’te Hinduların bir tür pogromun konusu olduğu ve hedef alınmalarının ve mülksüzleştirilmelerinin aslında devrimin ayrılmaz bir parçası olduğu fikri bir kurgu olarak ortaya atılmış bir tartışma konusu gibiydi. Bu arada, Hasina’nın kaçışının ardından başlangıçta istikrarsızlığa yol açan güç boşluğunun yarattığı kaos anında dahi -durumun kırılganlığı ve bir haftadan uzun süre sokaklarda polis güçlerinin yokluğu söylemleri de dikkate alınırsa- Müslümanlar ile Hinduların tapınakları ve azınlık mahallelerini korumak için bir araya gelmeleri de son derece dikkate değerdi.
Bangladeş tarafında, Hint medya kuruluşları ve sosyal medya hesapları tarafından Bangladeş’teki karışıklığın dinsel saikler ile betimlenmesi, anlayışı veya barışı teşvik etmek için çok az şey yapan tek yönlü kışkırtıcı bir söylem yaratacak bir biçimde daha geniş siyasi bağlamı göz ardı edilerek ve yalnızca tekrarlanan Hindu mağduriyetine işaret edilerek güdümlü saldırıların büyük ölçüde dini açıdan suçlanan ve genel olarak Hindu topluluğuna yönelik daha geniş bir kriz olarak tasvir edilmesi ile dezenformasyonun körüklenerek veya gerçek olayların abartılı veya yanlış haberler ile bir araya getirilerek Hindistan’da Bangladeş’teki Hinduların kuşatma altında olduğuna dair artan bir algıya katkıda bulunulduğu ve bunun da iki ülke ilişkilerini daha da gerdiği ve aksine hedef alınanların çoğunun aslında Hasina’nın partisi Awami Birliği’ne bağlı olduğu öne sürülüyor.
Bangladeş halkının Hasina’ya ve partisine duyduğu öfkenin aynısını Hindistan’a da duyduğu görülüyor çünkü Hindistan doğrudan sorumlu tutuluyor. Hindistan’ın hem Bangladeş politikasını hem de Bangladeş halkının güvenini yeniden inşa etmesi gerekiyor ancak aynı zamanda Hindistan’da misafir edilen Hasina’nın görevden alınmasının üzerinden iki haftadan fazla zaman geçmesine karşın Hindistan’ın hala Hasina ve partisini destekliyor gibi görünmesi bunu kendi adına zorlaştırıyor da.
Bu arada, ülkede siyasi kargaşanın yaşandığı bu dönemde bir de Bangladeş ülke genelinde muson yağmurları ve taşan nehirlerin neden olduğu yıkıcı seller ile karşı karşıya. Sel nedeni ile ölenlerin sayısının 23’e yükseldiği ve beş milyondan fazla mağdurun olduğu belirtiliyor. Hindistan eski başbakan Hasina’nın Hindistan’a sığınmasının ardından Bangladeş’te Hinduların hedef alındığını iddia etmişken Bangladeş’te Hindistan karşıtı duyguların arttığı bir iklimde yaşanan sel felaketi üzerine birçok Bangladeşli şimdi bölgedeki şiddetli sel baskınlarından Hindistan’ı sorumlu tutuyor, Hindistan’ı uyarıda bulunmadan baraj su kapaklarını açmakla suçluyor ve sınırötesi nehirlerin daha iyi yönetilmesini talep ediyor. Hindistan tarafında, Bangladeş’teki sel durumu hakkında sahte haberlerin ortaya atıldığı ve üstelik bunların Amerikan medyası tarafından da büyütüldüğü ileri sürülüyor. Hindistan Dışişleri Bakanlığı son birkaç gündür Hindistan’ın baraj kapaklarını açmasının Bangladeş sel felaketi ile bağlantısına dair çıkan haberlere tepki gösteren açıklamalar yayımladı: “Bangladeş’te, Bangladeş’teki mevcut sel durumunun baraj kapaklarının açılmasından kaynaklandığı yönünde kaygıların dile getirildiğini gördük. Bu aslında doğru değil… Yanlış anlaşılma yaratmak için sahte videolar, söylentiler ve korku yayma faaliyetleri gördük. Bunlara gerçekler ile kesin bir şekilde karşı çıkılmalıdır… [Farakka Barajı] Su seviyesi gölet seviyesine ulaştığında gelen her türlü akış yalnızca 40 bin metreküp suyu ana Ganga/Padma [Ganga Bangladeş’te Padma olarak bilinir] nehri üzerindeki bir kapı sistemi kullanılarak kontrollü bir biçimde Farakka kanalına yönlendirmek için bir yapıdır, geri kalan su ise Bangladeş’e giden ana nehre akar… Veriler, protokol gereği Bangladeş’teki ilgili Ortak Nehir Komisyonu yetkilileri ile düzenli ve zamanında paylaşılıyor. Bu kez de aynı şey yapıldı.”
Bu dönemde Bangladeş’te çıkan haberlerde sel baskınının kısmen Batı Bengal’deki Farakka barajının açılmasından kaynaklandığının iddia edilmesi ile Hindistan hükümeti baraj kapılarının muson mevsiminde açılmasının normal bir prosedür olduğunu ve Bangladeş ile nehir akışı güncellemelerini düzenli olarak paylaştığını söylüyor ve Bangladeş’teki sel felaketini Hindistan’daki baraj kapaklarının açılması ile ilişkilendiren tüm haberleri yalanlayarak bu tür haberleri sahte olarak niteliyor. Geçtiğimiz hafta da yaşanan benzer bir olayda Hindistan, Bangladeş’in bazı bölgelerinde meydana gelen sellerin Tripura’daki Gumti Nehri üzerindeki -Bangladeş’in 120 km yukarısında- Dumbur Barajı’nın açılmasından kaynaklandığı yönündeki haberleri yalanlamış ve bunların gerçek dışı olduğunu belirtmişti. Hindistan Dışişleri Bakanlığı ortak nehirlerdeki taşkınların her iki ülkenin de ortak sorunu olduğunu ve karşılıklı işbirliği ile çözülmesi gerektiğini söylüyor: “54 ortak sınırötesi nehri paylaşan iki ülke olarak nehir suyu işbirliği ikili ilişkimizin önemli bir parçasıdır. İkili istişareler ve teknik görüşmeler yoluyla su kaynakları ve nehir suyu yönetimindeki sorunları ve karşılıklı kaygıları çözmeye kararlıyız.” Ancak Bangladeş’in sınır bölgelerinde meydana gelen sel felaketinin yol açtığı büyük yıkımın ardından Bangladeş geçici hükümetinin danışmanlarından, Bangladeş Enformasyon ve Yayın İşleri Danışmanı, Hindistan’a işbirliği yapmadığı ve Tripura barajının kapaklarını önceden herhangi bir uyarıda bulunmadan açtığı yönünde suçlamalar getirdi.
İki ülkenin Su Anlaşmazlığı
21 Ağustos’ta Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Tripura’daki seller Bangladeş’e de sıçradığında, böyle bir doğal afet ile yüzleşmek için hazırlıksız ve yetersiz donanıma sahip Bangladeş’in yeni siyasi liderliğinin Hindistan’ı hızla günah keçisi ilan ettiği ileri sürülüyor. Bangladeş’teki geçici hükümet ve siyasi yapılanmaları Hindistan’ın Bangladeş’e haber vermeden Tripura’daki barajdan su bıraktığını iddia ederken öğrenciler de birçok üniversite kampüsünde Hindistan karşıtı sloganlar atarak protesto gösterileri düzenliyordu.
Güney Asya’daki taşkınlar genellikle bölgenin ortak nehir sistemleri nedeni ile meydana gelir ve bu da komşu ülkelerin sık sık birbirlerini suçlamalarına yol açar. Bangladeş genellikle Hindistan’ı özellikle Ganga Nehri üzerinde bulunan Farakka barajından su bırakarak ülkelerinde taşkınlara neden olmakla suçlar, Hindistan ise Bangladeş’i yeterli bir taşkın kontrol sistemine sahip olmamakla suçlar. İki ülkenin kurak mevsim suyu veya su dağıtımı konusunda uygun bir anlaşması bulunmuyor ve bu nedenle Bangladeş kurak aylarda düşük akıştan ve muson aylarında yüksek akıştan muzdarip oluyor.
Bangladeş, sistemin aşağı akış ucunda yer aldığı için başlangıçta doğal olarak dezavantajlı. Bu durum Hindistan’ın yıllar içinde su akışını düzenlemek için sınırın kendi tarafında tek taraflı olarak yaklaşık 30 baraj inşa etmiş olması gerçeği ile daha da kötüleşir. Kurak aylarda bu genellikle Hindistan’ın aşırı su çekmesi nedeni ile kuraklık koşullarının artma riski anlamına gelir. Tersine, muson sırasında yukarı akış barajları kendi sel azaltma operasyonlarının bir parçası olarak fazla suyu serbest bıraktığında Bangladeş’teki sel koşulları potansiyel olarak kötüleşir.
Hindistan ve Bangladeş, Ganga (Padma), Teesta ve Brahmaputra (Jamuna) da dahil 54 sınıraşan nehri paylaşıyor ve birçok nehir suyu ile ilgili anlaşmazlıklar var, bunlardan başlıcaları Ganga ve Teesta. İki ülkenin su anlaşmazlıkları Hindistan’ın Batı Bengal devletine bağlı Malda ve Murshidabad bölgelerindeki Ganga Nehri üzerinde 1975’te Farakka Barajı’nı inşa etmesine dayanırken Teesta su paylaşımı uzun zamandır Hindistan ve Bangladeş arasında bir çatışma ve gerginlik konusudur. Hindistan (1977 ile 1988 arasındaki geçici önlemlerin ardından) 1996’da Bangladeş ile bir su paylaşım anlaşması yapmış olsa da Bangladeş’te her yıl Farakka Barajı’nın Bangladeş’i nehrin suyundan hak ettiği paydan mahrum edeceğini iddia ederek yıkılmasını isteyen tarihi yürüyüşe öncülük eden (belki de Bangladeş’in en popüler devrimci köylü lideri) Maulana Bhashani’nin 1976’daki Farakka Uzun Yürüyüş Günü kutlanıyor. Bangladeş’te paylaşılan nehirlerin adil payı için mücadele edilmesi gerektiği üzerine duygular, Bangladeş’in 2019’da Hindistan’ın Feni Nehri’nden su almasına izin vermesi ancak Teesta su paylaşım anlaşmasını imzalamakta başarısız olması ile son birkaç yılda daha da artıyor. 1996 Su Paylaşımı Anlaşması’nın anlaşma imzalanmadan önceki su durumunu iyileştirdiği ancak genel olarak Farakka Barajı’nın Bangladeş’e zarar verdiği ifade ediliyor. Bu arada, Su Paylaşım Anlaşması’nın 30 yıllık süresi de 2026’da sona eriyor.
Teesta su paylaşımı krizi ise Bangladeş’in Hindistan’dan önceki en büyük taleplerinden biri ancak Batı Bengal Başbakanı Mamata Banerjee, kendilerinin mahrum kalacağını iddia ederek bu anlaşmaya karşı çıkıyor. Batı Bengal hükümeti, Himalaya’daki Sikkim’in Teesta su akışını bir dizi hidroelektrik barajı aracılığı ile kısıtlamaya devam ettiği sürece Teesta suyunu Bangladeş ile paylaşmayı kabul edemeyeceğini savunuyor ki Teesta suyu Bangladeş ile paylaşılırsa, yukarı akıştaki akışı serbest bırakılmadan Kuzey Batı Bengal yüksek ve kurak kalacaktır. Ancak hidroelektrik barajlarının Sikkim’in en önemli gelir kaynakları arasında olduğu da dikkate alınırsa, Hindistan Birlik hükümetinin Sikkim’i Teesta’nın serbestçe akmasına ikna etmesi pek kolay değil. Ayrıca böyle bir ortamda iki ülke arasındaki yeni anlaşmazlık kaynağı ise Assam’dan akan ve Bangladeş’e girdiğinde Surma ve Kushiara olarak iki nehre ayrılan ortak Barak Nehri üzerinde planlanan Manipur’daki Tipaimukh barajının inşası. Bangladeş’e göre Tipaimukh Barajı sonbahar, kış ve yaz aylarındaki kurak mevsimlerde Surma ve Kushiara nehirlerine giden su akışını azaltacak.
Farakka Barajı
Batı Bengal’in Murshidabad bölgesindeki Ganga Nehri üzerinde ve Bangladeş sınırına yaklaşık 18 km uzaklıkta yer alan Farakka Barajı’nın inşası 1962’de başladı, 1970’te tamamlandı ve resmi olarak 21 Nisan 1975’te faaliyete geçti. Barajın amacı 40 bin metreküp suyu Farakka kanalına yönlendirmek ve bu, ana Ganga nehri üzerindeki bir kapı sistemi kullanılarak yapılırken geri kalan su ana nehre akmakta ve doğal akışında Bangladeş’e akmaktadır. Ganga nehri Hindistan’dan Bangladeş’e akar ve burada birincil kolu Padma nehri olarak bilinir. Nehir, Meghna nehri ile birleştikten sonra Bengal Körfezi’ne boşalır.
Hindistan’ın Farakka barajını kurmasının nedeni Kolkata limanının düzgün çalışmasını sağlamak için Bhagirathi Hoogly nehrinin siltini temizlemekti. Bangladeş Ganga’nın uluslararası bir nehir olduğunu, bu nedenle suyun karşılıklı bir anlaşmaya göre düzenlenmesi gerektiğini söyledi. İki ülke 1972’de su anlaşmasının şartlarını müzakere etmek üzere Ortak Nehir Komisyonu’nu kurdu. Bangladeş Hindistan’ın önerilerine karşı çıktı ve 1977’de Farakka Barajı meselesini Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na taşıdı. BM Genel Kurulu sorunun ikili düzeyde çözülmesini önerdi. İki ülke Kasım 1977’de sorunun çözümüne ilişkin bir Farakka Barajı Anlaşması imzaladı. 1996’da Bangladeş’in Awami Birliği partisi ve yeni hükümeti Hindistan ile Ganga Su Anlaşması olarak bilinen yeni bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, Hindistan ve Bangladeş sınırına yakın Farakka Barajı’ndaki yüzey sularının paylaşılmasını içeriyor.