Bizi Takip Edin

ASYA

Huawei, ABD yaptırımlarına karşı kendi sistemlerini geliştiriyor

Yayınlanma

Geçen ay sonunda Huawei’nin merkez ofisinde personel, Washington’un ihracat kontrolleri nedeniyle Çinli teknoloji şirketinin artık satın alamadığı bir ABD sisteminin yerini alacak yazılımın şirket içinde geliştirilmesini kutlamak için bir araya geldi.

Huawei yönetim kurulu üyesi ve kalite, iş süreci ve BT yönetimi departmanı başkanı Tao Jingwen, “Üç yıl önce eski ERP [kurumsal kaynak planlama] sisteminden koptuk. Bugün bu ablukayı aştığımızı duyurmaktan gurur duyuyoruz. Hayatta kaldık!” dedi.

Huawei yöneticisi, eski ERP sistemini, üzerinde tam kontrole sahip olduğu MetaERP sistemi ile değiştirdiklerini duyurdu. MetaERP şu anda Huawei’nin iş senaryolarının %100’ünü ve iş hacminin %80’ini yönetiyor.

Huawei, Batı teknolojisine olan bağımlılıklarını azaltmak isteyen Çinli şirketlere de öncülük etmeye çalışıyor.

Huawei’nin bir güvenlik riski oluşturduğunu iddia eden ve casusluk suçlamalarında bulunan Washington, 2019’dan bu yana Amerikalı tedarikçilerin Huawei’ye ihracat lisansı olmadan satış yapmasını yasakladı ve şirketin çip tasarımı ve üretimi için herhangi bir ABD teknolojisini kullanmasını engelledi.

Kontrollerin getirilmesinin ardından Huawei’nin satışları, karı ve pazar payı düştü. Bir zamanlar dünyanın en büyük satış hacmine sahip olan cep telefonu işi büyük zarar gördü. 2021’de geliri üçte bir oranında düştü, ancak kârı bir akıllı telefon markası olan Honor’un satışıyla arttı. Geçen yıl şirket, bu yıl yıllık gelir artışına geri dönüş öngörerek “işlerin her zamanki gibi” döndüğünü söyledi.

Yerel pazar hedefi

Huawei stratejisinin merkezinde, Pekin’in maliyetli ve uzun vadeli bir hedefi olan “yerleşik Batı teknolojilerini yerel ürünlerle değiştirme” arzusu yer alıyor.

Bunu göz önünde bulunduran Çin hükümeti, 2022’de Huawei’ye 6.55 milyar Rmb (948 milyon $) değerinde hibe verdi, bu miktar bir önceki yıla göre iki katına çıktı. Şirket ayrıca, yıllık raporuna göre 2021’in üç katı olan 5,58 milyar Rmb’lik belirli araştırma projelerine bağlı koşullu fon aldı. Huawei yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yüksek teknoloji araştırma programlarına devlet desteği çoğu ülkede normaldir. Huawei’nin bu tür bir desteğe başvuran sektördeki diğer şirketlerden hiçbir farkı yoktur. Huawei için bu tür bir destek, toplam Ar-Ge harcamamızın son derece küçük bir kısmını oluşturuyor.”

Şirketin bu konuda yol katettiği ve bazı başarılar elde ettiği kaydedildi. Mart ayında, Huawei’nin dönüşümlü başkanı Eric Xu, grubun ve endüstriyel ortaklarının, en son teknolojinin birkaç nesil gerisinde olmasına rağmen ABD şirketlerinin hakim olduğu bir alan olan 14 nanometre düğümü ve üzerindeki çipler için elektronik tasarım otomasyon araçlarında çığır açtığını söyledi.

Şubat ayında Huawei’nin kurucusu Ren Zhengfei, şirketin ABD yaptırımlarının ardından 13.000’den fazla bileşen için yerel alternatifler bulduğunu ve 4.000’den fazla devre kartını yeniden tasarladığını söyledi.

Daha zorlu olan ise, dünya çapında Hollandalı ASML firmasının hakim olduğu bir pazar olan litografi gibi gelişmiş yonga yapım araçlarını çoğaltma girişimidir. Konu hakkında doğrudan bilgisi olan iki kişiye göre Huawei, Shanghai Micro Electronics Equipment (SMEE) ile çalışıyor. ABD’nin geçen yıl yaptırım uyguladığı SMEE, on yıldan fazla bir süredir yerli litografi üretmeye çalıştı, ancak sınırlı bir başarı elde etti. Çin patent ofisine göre Aralık ayında Huawei, litografi teknolojisinin en gelişmiş yönlerinden biri için patent başvurusunda bulundu. SMEE, yorum taleplerine yanıt vermedi.

Batı teknolojisinin yerini alacak ürünler geliştirme hedefi

FT’ye konuşan Çin merkezli bir analist konuyla ilgili şunları söyledi: “Çiplerle ilgili teknoloji gibi, eskiden yabancı şirketlerden temin edilen donanım bileşenleri, neredeyse tüm şirketlerin işletmelerinde hala temel bir unsur olmaya devam ediyor. Huawei, tüm cephelerde donanım alternatifleri geliştirmeye yatırım yapmalı.”

Genel olarak, Huawei’nin Batı teknolojisinin yerini alacak ürünler geliştirmesi, daha geniş bir ürün yelpazesi sunduğu anlamına geliyor; bu da, dijital dönüşüm ürünleri ve hizmetleri için Çin’deki 2,38 trilyon dolarlık bir pazara erişmesine yardımcı olabilir.

Citic Securities tarafından şubatta hazırlanan bir rapora göre, son iki yıl içinde Çin’de 20’den fazla şehirde yerel yönetimler yapay zeka bilgi işlem merkezleri inşa etti ve çoğunlukla yerli şirketlerden gelen çipleri kullanmayı seçti ve bunların yüzde 79’u Huawei’nin yapay zeka çiplerini kullanıyor.

Şirket, çiplerin yanı sıra yazılım gibi alanlarda da araştırma ve geliştirme harcamalarını artırdı. Forrester danışmanlık şirketinde araştırma direktörü Charlie Dai, “Çiple ilgili teknolojinin geliştirilmesindeki aksama, Huawei’yi yazılımdaki Ar-Ge çabalarını daha da artırmaya zorladı ve kısıtlı donanıma rağmen ürün yükseltmeleri elde etmeyi amaçlıyor” dedi.

ASYA

Trump’ın ticari tutumu Asya ülkelerini bölgesel ittifaklara itiyor

Yayınlanma

Analistlere göre Asya ülkeleri, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın korumacı söylemine, ABD’nin katılımı olmadan uluslar ötesi ekonomik işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan bölgesel ve ikili ticaret anlaşmalarına daha fazla önem vererek karşılık veriyor.

Trump, 20 Ocak’ta ikinci dönem için yemin ettikten sonra ABD ithalatına %20’ye varan genel vergilerin yanı sıra Çin mallarına %60 oranında gümrük vergisi uygulama sözü vererek gümrük tarifelerini 2024 başkanlık kampanyasının temel taşı haline getirdi.

Peru’da düzenlenen son Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) forumunda, 21 üyenin birçoğunun liderleri jeopolitik gerilimler artarken ve tedarik zincirleri yıpranırken bölgesel ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Çin Peru ile daha güçlü bir ticaret anlaşması imzalarken, Endonezya Kanada ile bir ticaret anlaşması üzerinde mutabık kaldı.

Singapur Başbakanı Lawrence Wong, APEC ülkelerini kapsayan ve halen üzerinde çalışılan bir anlaşma olan Asya Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi’nin yeniden canlandırılmasının önemini vurguladı.

Wong, “APEC şimdi eskisinden daha önemli” dedi.

Çok taraflı bölgesel ekonomik ortaklıklar

Ekonomistler, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) ve Trans-Pasifik Ortaklığı için Kapsamlı ve Aşamalı Anlaşma gibi Washington’u içermeyen ticaret anlaşmalarının önümüzdeki yıllarda Asya ülkeleri için daha önemli hale geleceğini söylüyor.

Sürdürülebilir ticareti teşvik eden Asya merkezli bir grup olan Hinrich Vakfı’nın ticaret politikası başkanı Deborah Elms, Nikkei Asia’ya yaptığı değerlendirmede, “Bu, çöken küresel sistemden kaynaklanan kaos ve hasarın bir kısmını yönetmemize yardımcı olacak” dedi.

Çin, Japonya, Güney Kore ve ASEAN üyeleri dahil olmak üzere 15 Asya-Pasifik ülkesi arasında bir ticaret anlaşması olan RCEP, ABD-Çin ticaret savaşının arka planında sekiz yıl süren müzakerelerin ardından Kasım 2020’de imzalandı. Bu ülkeler dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık %30’unu temsil ediyor.

Trump 2017 yılında ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekerek Tokyo’yu anlaşmanın liderliğini üstlenmek durumunda bıraktı. Şu anda CPTPP olarak bilinen ve Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur ve Vietnam’ın da aralarında bulunduğu 11 ülkeden oluşan grup altıncı yılına girmek üzere. Üyeler arasındaki ticaret 2018’den 2021’e kadar %5,5 arttı. Birleşik Krallık aralık ayında katılıyor, Çin de üye olmak istiyor.

Trump’ın küreselleşme karşıtı tutumu karşısında bazı analistler Japonya’yı CPTPP’yi geliştirmeye, üye eklemeye ve Avrupa Birliği ile işbirliğini ilerletmeye çağırıyor.

APEC’teki Çinli bir delege şunları söyledi: “Günün sonunda çok sayıda ticaret ortağımız var.”

Ancak Çin’in ekonomi politikası bölgesel ticari işbirliğinin önünde engel teşkil edebilir. Pekin

Asia Decoded danışmanlık şirketinin kurucusu Priyanka Kishore ise, bölgesel ticareti teşvik etmek için Çin’in iç tüketimi canlandırması ve daha fazla ithalat yapması gerektiğini söyledi.

Nikkei’ye konuşan Kishore, “Çin, bölgenin dış talebini desteklemede çok önemli bir role sahip” dedi ve ekledi: “Bölge içi ticaretin şampiyonu olmak istiyorsa daha fazlasını yapmalı.”

Yeni ticaret ortakları bulmaları 5 yıl sürebilir

Daha yüksek ABD tarifeleri, ticaretin GSYH’ye oranı %100’ün üzerinde olan Singapur, Hong Kong, Vietnam gibi Asya ekonomileri için özellikle zor olabilir. Singapur ve Güney Kore şu anda ABD ile serbest ticaret anlaşması olan tek Asya ülkeleridir.

Gümrük vergileri ABD’deki ithalatçılar tarafından ödenmekte ve ABD Gümrük ve Sınır Koruması tarafından tahsil edilmektedir. Daha yüksek maliyetler müşterilere yansıtılabilse de tarifeler, ürünlerinin satışını zorlaştırarak yabancı ülkelere zarar verebilir.

Fudan Üniversitesi’nde ekonomist olan Yang Zhou’nun araştırmasına göre, 2018’deki ticaret savaşı Çin’e 35 milyar dolara, ABD’ye ise 15 milyar dolara mal oldu.

Kendisini dünya ticaretini etkileyen politikaların bağımsız bir gözlemcisi olarak tanımlayan Global Trade Alert, Asya ülkelerinin ABD pazarına erişimlerinin engellendiği en kötü durum senaryosuyla nasıl başa çıkacaklarını ölçmeye çalıştı. Analiz, bu ülkelerin yeni ticaret ortakları bulmalarının ortalama beş yıl alacağını ortaya koydu.

Çalışmaya göre, ABD’nin yerini Çin, AB, Vietnam ve Japonya’daki ticaret ortaklarıyla doldurmak için 24 yıla ihtiyaç duyacak olan Tayland gibi ülkeler için bu görev daha zor olacaktır. Güney Kore için bu süre 2038 yılına kadar uzayacaktır.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin, Japon vatandaşları için vizesiz seyahati yeniden başlatıyor

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanlığı cuma günü yaptığı açıklamada, hükümetin 30 Kasım’dan itibaren ülkeye seyahat edecek Japon vatandaşları için vize şartlarından feragat edeceğini duyurdu.

Japonya, vize muafiyeti listesine eklenen Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan’ın da aralarında bulunduğu bir grup Avrupa ülkesinin yanında yer aldı. Bu uygulama önümüzdeki yılın sonuna kadar sürecek.

Son muafiyetlerle birlikte uygun ülkeler listesi 38’e yükseldi. Pekin ayrıca vizesiz kalış süresini de 15 günden 30 güne çıkardı.

Japonya’nın listeye dahil edilmesi kararı, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in geçen hafta Peru’da düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu çerçevesinde bir araya gelerek “ortak stratejik çıkarlar” doğrultusunda işbirliği yapma konusunda mutabık kalmalarının ardından geldi.

Çin, COVID-19 salgını sırasında Japon ve diğer yolcular için vize muafiyetlerini askıya almıştı. Pekin, 2023 yılında sıfır COVID politikasını kaldırdığından beri Avrupa ve Güneydoğu Asya’daki düzinelerce ülke için vizelerden feragat etti. Ancak Japon vatandaşlarının 15 gün veya daha kısa süreli kalışlar için bile vize almaları gerekiyor.

Japon yetkililer Çin’i vize politikasını hafifletmeye zorluyor.

Bu önlem iş ya da tatil amaçlı seyahatleri daha kolay hale getirecek, ancak Çin’e giden Japon ziyaretçilerde önemli bir artışa yol açıp açmayacağı belirsiz.

Japonya’dan yurt dışına seyahatler zayıf yen nedeniyle durgun seyrediyor.

Öte yandan, Japonya’ya seyahat eden Çin vatandaşlarının hala vize almaları gerekiyor ve bu politika pandemi öncesinden beri uygulanıyor. Japon medya kuruluşları Tokyo’nun Çin’e karşılıklı vizesiz seyahat sunmayı planlamadığını, ancak uygulamayı basitleştirmeyi düşündüğünü bildirdi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English