Bizi Takip Edin

ASYA

Japonya’da Kürt Göçmen krizi nasıl başladı?

Yayınlanma

1990’ların başında, bir dizi Kürt mülteci (çoğunlukla Türkiye’den) Japonya’ya sığınma talebinde bulundu. 2004 yılında, Japonya Adalet Bakanlığı’nın Göç Bürosu yetkililerinden oluşan bir soruşturma ekibi, Türkiye’den gelen sığınmacıları araştırdığında, gelenlerin aynı köy ve aile mensuplarından oluştuğunun tespit edilmesi kamuoyunun dikkatini çekti. Ardından bu heyet Türkiye’yi ziyaret ederek gerekli merciler ile temasa geçti. Heyetin Türkiye ziyareti o dönemde kamuya açıklanmamıştı, ancak bir avukat grubunun Göçmenlik Bürosu’nun çok sayıda Kürt sığınma talebini reddetme kararına ilişkin idari inceleme başvurusunda bulunması ve heyet ekibinin raporunun daha önce yapılan işlemlerde sunulmasının ardından kamuoyuna duyuru yapıldı. Ağustos 2004’te Tokyo Bölge Mahkemesi ziyaret ekibinin soruşturma raporu ile toplanan delilleri kabul etti ve 2005 yılında Kürtlerin sığınma taleplerini reddeden kararına ekledi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve sığınmacıların avukatlar grubu, Göç Bürosu’nun Türkiye’ye yaptığı ziyaretin sığınmacılara ilişkin uluslararası kabul görmüş gizlilik kurallarını ihlal etmesi nedeniyle Kürt sığınmacıların haklarına ilişkin endişelerini gündeme taşıdı. Bu gelişme, Kürt sığınmacıların özel meselesi olarak addedilen “PKK Terör Örgütü” sorununu Japonya’da kamuoyuna duyuran ilk olaylardı.

Kürt sığınmacıları temsil eden avukatlar ve Japon avukatlardan oluşan bir örgüt olan Japonya Barolar Birliği (JFBA), hükümetin eylemlerini sert bir şekilde eleştirerek destek sağlamaya çalıştı. Bu noktada hükümet, eylemlerinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle bu eleştirileri açıkça reddetti. Bu sırada ülkede Kürt sığınmacıların karıştığı suç ve yasa ihlal haberleri Japon kamuoyunun dikkatini çekmeye başlamıştı.

13 Temmuz 2004’te iki Kürt aile (Kazankıran ve Doğan aileleri), BMMYK’nin Tokyo’daki bölge ofisi önünde oturma eylemi düzenlediler ve Japon Hükümeti tarafından zulme uğradıklarını iddia ettiler. 72 gün süren oturma eylemi sırasında ya Japonya’da mülteci statüsü ya da üçüncü ülkeye garantörlü bir şekilde yerleştirilme imkânı talep ettiler. Japon avukatlar bu talepleri desteklemek üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilen dilekçe için 6 bin imza topladı. Ancak 17 Ocak 2005’te Türkiye pasaportuna sahip iki Kürt sığınmacı geçici ikamet izinlerini yenilemek için Tokyo’daki göçmen bürosuna başvurduklarında gözaltına alındı ve Türkiye’ye sınır dışı edildi. Göç yanlısı sivil toplum grupları ve PKK’ya yakın gruplar Kürt sığınmacıların sınır dışı edilmesinin Japonya’nın uluslararası toplumdaki konumunu “lekeleyeceği” şeklinde açıklamalar ile gündem oluşturmak istedi. Bu girişim ardından, sözde insan hakları grupları sesini giderek daha fazla duyurmaya başlayarak Kürt lobilerinin oluşmasında büyük rol oynadı.

Bu bağlamda, Japon Polisi Kasim 2006’dan Nisan 2007’ye kadar Saitama Vilayetinde ikamet eden sekiz Kürt uyrukluyu şahsı Göçmen Mülteci Yasasını ihlal ettikleri şüphesiyle tutukladı. 27 Haziran 2007’de Asayiş Bakanlığı’nın yaptığı soruşturmada yakalanan sekiz kişiden bazılarının terör örgütü PKK destekçisi olduğu iddiasıyla tutuklanmaları talep edilmiş fakat elde yeterli delil olmaması nedeniyle gözaltına alınanlar serbest bırakılmıştı. Bazı isimler ise sınır dışı edilmişti.

Saitama Eyaleti, Kawaguchi’de yaşayan 32 yaşındaki Türk vatandaşlığına sahip Kürt erkek ve Filipinli eşi ve kızı bu sınır dışı kararında yer alan bazı isimlerdi. Yetkililer eşlerin kendi ülkeleri olan Türkiye ve Filipinler’e ayrı ayrı sınır dışı edileceğini çocuğun ise anneleri ile gönderileceğini kararlaştırıldı.

Buna avukatları ile karşı çıkan Kürt erkek sığınmacı savunmasında, “Sınır dışı edilirsem dini ve siyasi nedenlerden yaşamayız” diyerek askerlik yapmayı reddettiği için Türkiye’ye dönmesi halinde zulüm görebileceğini de ileri sürdü. İlk sınır dışı vakasında Kazankıran ailesinden genç erkeklerin de Türkiye’de askerlik yapmak istemedikleri yönünde resmi savunma metinleri yayınlanmıştı.

Sınır dışı edilmelerinin önlenmesi için çok sayıda dilekçe toplandı ve muhalefet partileri, Kürt sığınmacılara yönelik tutumu nedeniyle hükümete yönelik saldırılarını artırdı. 168. ve 169. Meclis toplantısı sırasında Demokrat Parti’den (Şimdiki Liberal Demokrat Parti) vekil Azuma Konno, Yargı İşleri Komitesi’nin müzakerelerinde Japonya’daki Kürt sorununa yönelik iddiaları üç kez gündeme getirdi. Japon Hükümeti Kürt sığınmacılarla ilgili olarak dönemin Adalet Bakanı Kunio Hatoyama’ya defalarca soru taşıdı. Tartışmalar boyunca Bakan Hatoyama açık yanıt vermekten kaçınmakla kalmadı, aynı zamanda ilk kez hükümetin eylemlerini savunmaya çalışmadı. Giderek artan eleştiri, endişe ve tartışmalarla karşı karşıya kalan Tokyo Yüksek Mahkemesi, Kasım 2007’de bu aile ile ilgili sınır dışı etme kararını geri aldı. Kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında dönemin Adalet Bakanı Kunio Hatoyama, “Yüksek mahkemenin bir çözüm önerisi sunmasının ardından, bunun onlara insani açıdan özel ikamet izni vermenin en iyi yolu olduğuna karar verdik” dedi.

Yani bu açıklama ile Japonya’da sadece Kürt göçmenler “resmi göçmen” unvanını elde etmiş oldu.

Kürt göçmenler Japonya’da neden ulusal sorun haline geldi?

Japonya’da artan asayiş problemlerinde Kürt göçmenlerin yer alması, Japon güvenlik güçlerinin hükümete sunduğu raporlara yansımıştı. 2023 yılında Japon iç istihbarat servisinin (PSIA) PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarması ile ülkede PKK sempatizanı birçok Kürt göçmenin ülke ulusal değerlerine zarar verici eylem ve söylemlerde bulunduğu gündeme gelmişti.

Japon milliyetçi kanat, Japonya’nın göçmenler ile işgal edildiğini düşünüyor. Aşırı sağcı Japonya Birinci Partisi’nden Nakamura Kazuhiro, bir konuşmasında “Japonya göçmen kabul etmeyi bırakmalı” diyerek halkı uyarmış ve ırkçı söylemleri sebebiyle eleştirilmişti. Ancak Kazuhiro’yu tetikleyen olay geçtiğimiz temmuz ayında bazı Kürt gruplar arasında çıkan kavgaydı. Kavgada bir grubun diğer grubun hastanede olduğunu öğrenmesi ile hastane basılarak hastalar ve yakınları darp edilmiş hastanenin acil servisi beş saat süreyle kapalı kalmıştı. Öte yandan PKK destekçisi bir grubun göz altına alınan arkadaşları için bir karakolu basması ve polisleri darp etmesi infial uyandırmıştı. Geçtiğimiz yıl Nevruz kisvesi altında PKK’ya ait simgelerin açıldığı olaylı gösteriler Japon halkını öfkeye sürükledi. Son olaylarda ise Kürt göçmenler tarafından Japon halkına hakaret edilen görüntüler sonrası ülkede göçmen karşıtı söylemler daha da yükseldi.

ASYA

Kuzey Kore lideri Kim, yapay zeka donanımlı yeni intihar dronlarının testlerini denetledi

Yayınlanma

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) lideri Kim Jong Un, ülkesinin yapay zeka donanımlı yeni intihar ve keşif dronlarını test etmesini bizzat denetledi ve askeri modernizasyon planlarında insansız uçaklara ve yapay zekaya öncelik verilmesi çağrısında bulundu.

Devlet tarafından işletilen Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA) perşembe günü Kim’in Kuzey Kore’nin İnsansız Hava Teknolojisi Kompleksi tarafından üretilen “çeşitli keşif ve intihar dronlarının” test edilmesini denetlediğini söyledi.

Yeni Kuzey Kore insansız hava araçlarının “karada ve denizde farklı stratejik hedefleri ve düşman birliklerinin faaliyetlerini izleme ve takip etme” yeteneğine sahip olduğunu, saldırı dronlarının ise “çeşitli taktik saldırı görevleri için kullanılacağını” belirten KCNA, her iki dron sisteminin de “yeni yapay zeka” ile donatıldığını kaydetti.

Kim, “insansız ekipman ve yapay zeka” üretim kapasitesini genişletmeyi kabul etti ve Kuzey Kore’nin “modern savaşın trendi” olan “akıllı insansız hava araçlarının” “hızlı gelişimini” teşvik etmesi için uzun vadeli bir plan oluşturmanın önemini vurguladı.

KCNA tarafından yayınlanan fotoğraflara göre Kim, yardımcılarıyla birlikte bir savaş uçağından daha büyük olduğu görülen yeni geliştirilmiş bir insansız hava keşif uçağının yanında yürürken ve havadan erken uyarı ve kontrol (AEW) uçağına binerken görüldü.

Londra merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) geçen yıl yayınladığı bir raporda bir AEW uçağının Kuzey Kore’nin mevcut kara radar sistemlerini güçlendirmeye yardımcı olacağını ancak tek bir uçağın yeterli olmayacağını belirtmişti.

KCNA, Kim’in test alanını ziyareti sırasında istihbarat toplama kabiliyetlerinin yanı sıra ülkenin elektronik savaş grubu tarafından yeni geliştirilen elektronik karıştırma ve saldırı sistemleri hakkında da bilgilendirildiğini söyledi.

Öte yandan Güney Kore, perşembe günü yaptığı açıklamada, Kuzey Kore’nin bu yıl Rusya’ya 3,000 askerin yanı sıra füze ve diğer mühimmatları da sağladığını öne sürdü.

Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı (JCS), “Ocak ve şubat ayları arasında takviye olarak 3,000 asker daha gönderildiği tahmin ediliyor” dedi ve 2024 yılında Rusya’ya gönderilen ilk 11,000 Kuzey Kore askerinden 4,000’inin öldüğüne ya da yaralandığına inanıldığını iddia etti.

JCS’nin raporuna göre, “Kuzey Kore insan gücüne ek olarak füze, topçu teçhizatı ve mühimmat tedarik etmeye devam ediyor”.

“Şu ana kadar Kuzey Kore’nin önemli miktarda kısa menzilli balistik füzenin [SRBM] yanı sıra yaklaşık 220 adet 170 mm kundağı motorlu top ve 240 mm çoklu roketatar sağladığı değerlendirilmektedir” denildi.

JCS ayrıca “bu sayıların savaş alanındaki duruma bağlı olarak artabileceği” uyarısında bulundu.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın otomobil tarifeleri Japonya ve Güney Kore’yi alarma geçirdi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın ithal otomobil ve otomobil parçalarına %25 gümrük vergisi getireceğini açıklamasının ardından Japonya Başbakanı perşembe günü alarm verdi.

Başbakan Shigeru Ishiba bir parlamento oturumu sırasında milletvekillerine “Uygun yanıtları değerlendirmemiz gerekiyor” dedi ve ekledi: “Tüm seçenekler masada olacak.”

Trump ile dönemin Başbakanı Shinzo Abe arasında Eylül 2019’da yapılan ikili bir anlaşmanın altını oyduğu düşünülen bu hamle Japonya için sürpriz oldu. Bu sınırlı ticaret anlaşması Japonya pazarını daha fazla Amerikan tarım ürününe açmıştı. Anlaşma, iki ülkenin “bu anlaşmaların ruhuna aykırı önlemler almaktan kaçınacağını” söylüyor.

Japon otomobil üreticileri duyuruya temkinli bir tepki verdi. Toyota, Subaru, Mazda ve Honda kısa açıklamalar yayınlayarak potansiyel etkiyi değerlendirdiklerini söyledi.

İthal otomobil ve kamyonlara halihazırda %2,5 ve %25 oranında gümrük vergisi uygulanıyor. Yeni tarifeler 3 Nisan’da yürürlüğe girdiğinde bu oranlar sırasıyla %27,5 ve %50’ye yükselecek. Yüzde 25’lik gümrük vergisi motor ve şanzıman gibi otomotiv parçaları için de geçerli olacak ve en geç 3 Mayıs’ta yürürlüğe girecek.

Japonya Baş Kabine Sekreteri Yoshimasa Hayashi, hükümetin muafiyetleri müzakere etme niyetinde olduğunu söyledi. Ekonomistler muafiyetlerin nasıl güvence altına alınabileceğinin net olmadığını, ancak birkaç seçenek olduğunu ifade ediyor.

Ekonomistlere göre Japonya’nın değerlendireceği seçenekler arasında gönüllü ihracat kısıtlamaları, doğal gaz, tahıl ve et gibi kalemlerde ithalatı artırma taahhüdü ve Rus doğal gazının ABD’den gelen doğal gazla değiştirilmesi yer alıyor. 2023 yılında Japonya’nın doğal gaz ithalatının %8,9’u Rusya’dan, %7,2’si ise ABD’den geliyordu.

Dai-ichi Life Research Institute kıdemli ekonomisti Koichi Fujishiro, “Japonya muhtemelen tüm bu seçeneklere bakıyor olacak,” dedi.

Güney Kore de benzer durumda

Güney Kore’nin de benzer şekilde muafiyet istemesi bekleniyor. Analistler, Güney Koreli otomobil üreticisi Hyundai Motor Group’un bu hafta başında  21 milyar dolarlık bir ABD yatırımı yapacağını açıklamasının, müzakere pozisyonuna yardımcı olacağını söyledi.

Samsung Securities’de kıdemli bir analist olan Esther Yim, “ABD ilke olarak tüm ithal otomobillere %25 gümrük vergisi uyguladı,” dedi ve ekledi: “Washington daha sonra her ülkeyle müzakere edebilir ve bence yatırım bir kaldıraç olarak kullanılabilir.”

Güney Kore Sanayi Bakanlığı, tarifeler yürürlüğe girdiğinde “önemli zorluklarla” karşılaşması beklenen ülkenin otomobil üreticilerine yardımcı olmak için nisan ayına kadar acil bir müdahale sözü verdi.

Yıllar içinde küresel otomobil üreticileri ticari sürtüşmelerden kaçınmak için yerel üretime yöneldi. Mitsubishi Araştırma Enstitüsü’ne göre, ABD’de satılan Japon otomobillerinin %60’ı ABD’de üretiliyor. Bu oran Kore otomobilleri için %40’a düşmektedir. Avrupalı markalar için bu oran %70’e kadar çıkıyor.

Japonya misilleme yapabilecek durumda değil

Ishiba tüm seçeneklerin masada olduğunda ısrar etse de, çok az analist Japonya’nın telafi edici önlemlere başvurmasını bekliyor, en azından bu noktada. Fujishiro, “Japonya’nın ABD gümrük vergilerine misilleme yaparak elde edeceği kazanç çok az olacaktır,” dedi.

Şubat ayında Trump ile yaptığı bir zirvede Ishiba, Japonya’nın ABD’deki en büyük yatırımcı ve önemli bir istihdam yaratıcısı olduğuna dikkat çekmiş ve Japon yatırım dengesini 2023 yılında 783,3 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıkarmak için çalışacağına söz vermişti.

Japonya’nın ABD’ye en büyük ihracat kalemi olan otomobiller 6 trilyon yen (40 milyar dolar) değerinde olup 2024 yılında Japonya’nın toplam ihracatının %28’ini oluşturacak. Bu miktar Japonya’nın nominal gayrisafi yurtiçi hasılasının %1’ine denk geliyor.

Nomura Araştırma Enstitüsü’nden Takahide Kiuchi, %25 gümrük vergisinin Japonya’nın ABD’ye otomobil ihracatını %15 ila %20 oranında azaltacağını ve Japonya’nın GSYH’sini %0,2 oranında düşüreceğini tahmin ediyor.

Eğer Japon otomobil üreticileri buna üretimi ABD’ye kaydırarak yanıt vermeye çalışırsa, bu durum ülke içindeki istihdamı azaltacak ve uzun vadede ülke ekonomisinin içini boşaltacaktır.

Japonya Otomobil Üreticileri Birliği Başkanı Masanori Katayama geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, “Japonya’dan yapılan otomobil ihracatı, Japon otomobil üreticilerinin yerel üretimini tamamlamak ve ABD’nin her eyaletindeki otomobil bayileri aracılığıyla Amerikalı müşterilerin çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için … cazip otomobillerden oluşan bir ürün yelpazesi sağlamak için gereklidir” dedi.

Katayama, ABD gümrük tarifesini uygulamaya koyduğunda, “önemli bir üretim ayarlaması olması bekleniyor. Japon otomobil endüstrisi sadece otomobil üreticilerinden oluşmuyor, aynı zamanda parça tedarikçileri ve 5.5 milyon kişiyi de kapsıyor” dedi.

Katayama, sektörün ve Japon hükümetinin harekete geçmek ve yerel tedarik zincirlerini sağlam tutmak için bir araya gelmesi gerektiği konusunda ısrar etti.

Tarifelerin Amerikan otomobil üreticilerine de zarar vermesi bekleniyor çünkü onlar da maliyetleri düşük tutmak ve otomobillerini pazarda rekabetçi kılmak için parça tedarik ediyor ve üretimi küresel bazda gerçekleştiriyor.

Nomura analisti Anindya Das, General Motors’un Meksika’daki fabrikalara olan bağımlılığı nedeniyle yıllık bazda faaliyet zararına düşebileceğini söyledi. Toyota’nın da faaliyet karında %30’luk bir düşüş görebileceğini sözlerine ekledi.

Toyota, Honda, Nissan ve diğerleri dahil olmak üzere ABD’de faaliyet gösteren uluslararası otomobil üreticilerini temsil eden bir endüstri grubu olan Autos Drive America’nın başkanı ve CEO’su Jennifer Safavian, “Bugün uygulanan tarifeler, ABD’de otomobil üretmeyi ve satmayı daha pahalı hale getirecek, sonuçta daha yüksek fiyatlara, tüketiciler için daha az seçeneğe ve ABD’de daha az üretim işine yol açacaktır” dedi.

Trump’tan ithal otomobillere yüzde 25 gümrük tarifesi

Okumaya Devam Et

ASYA

Güney Kore’de ana muhalefet partisi lideri ‘seçim yasasını ihlal etme’ davasından aklandı

Yayınlanma

Güney Kore’de mahkeme çarşamba günü bir alt mahkemenin kararını bozarak ana muhalefet partisi liderinin seçim yasasını ihlal etmekten suçlu olmadığına karar verdi; bu karar onanırsa bir sonraki başkanlık seçimlerinde aday olmasının önü açılmış olacak.

Savcılar kararı temyize götürebilir ve bu da davayı Güney Kore’nin en yüksek yargı organı olan Yüksek Mahkeme’ye taşıyabilir.

Kararın açıklanmasının ardından mahkeme dışında konuşan Lee Jae-myung, “doğru bir karar” olarak nitelendirdiği karar için mahkemeye teşekkür etti.

Lee’ye yöneltilen suçlamalar, 2021 yılında partisinin başkanlık ön seçimlerinde yarışırken, bir emlak geliştirme skandalının kilit isimlerinden biriyle tanışıklığı olmadığını iddia ettiği sözlerinden kaynaklanıyor. Söz konusu skandal, Lee’nin belediye başkanı olduğu Seongnam kentindeki bir yeniden geliştirme projesiyle ilgiliydi. Savcılar Lee’nin işadamı Kim Moon-ki ile olan ilişkisi hakkında yalan söyleyerek emlak anlaşmasındaki kendi suçunu gizlemeye çalıştığını iddia ediyor.

Mahkemenin kararının açıklanmasının hemen ardından iktidardaki Halk Gücü Partisi lideri Kweon Seong-dong kararı “üzüntü verici” olarak nitelendirdi ve Yüksek Mahkeme’yi davayı hızla karara bağlamaya çağırdı.

Eğitimli bir avukat ve deneyimli bir siyasetçi olan Lee, 2022 başkanlık seçimlerini Güney Kore’nin demokrasi tarihindeki en az farkla şimdi görevden alınan Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’a karşı kaybetmişti.

Lee’nin azılı rakibi olan Yoon, aralık ayında ayaklanmaya liderlik etmek suçlamasıyla görevden alınmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını bekliyor. Milletvekilleri, aralık ayı başında Güney Kore’yi muhalefetteki “devlet karşıtı güçlerden” korumak için gerekli olduğunu iddia ettiği sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından Yoon’un görevden alınması yönünde oy kullandı. Önlem Ulusal Meclis’te hızla reddedildi, ancak bu girişim aylar sonra hala devam eden bir siyasi krize yol açtı.

Anayasa Mahkemesi, Yoon’un davasına ilişkin duruşmaları geçen ayın sonlarında tamamladı ve resmi bir tarih açıklanmamasına rağmen kararını birkaç gün içinde vermesi bekleniyor. Mahkeme Yoon’u suçsuz bulursa, derhal görevine iade edilecek. Suçlu bulunması halinde ise 60 gün içinde erken seçime gidilecek.

Anket şirketi Gallup Korea tarafından geçen hafta açıklanan veriler, Lee’nin bir sonraki başkanlık seçimlerinde yarışabilecek adaylar arasında önde gelen seçenek olduğunu gösterdi. Lee, %36’lık destek oranıyla 2 numaralı muhtemel aday olan muhafazakar Çalışma Bakanı Kim Moon-soo’nun çok önünde yer aldı.

Yoon’un azil gecikmesi: Hukuki titizlik mi? Siyasi çıkmaz mı?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English