ASYA

Modi’nin barış diplomasisi seçim kozu mu?

Yayınlanma

Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin Çin ile uzun süredir devam eden sınır anlaşmazlığını çözme ve küresel çatışmalarda barışa aracılık etme yönündeki son çabaları, eleştirmenler tarafından seçim yatırımı olarak nitelendirilirken, destekçileri tarafından Hindistan’ın küresel konumunu ve ekonomik geleceğini güçlendirmeye yönelik bir adım olarak görülüyor.

Modi’nin Rusya’daki BRICS zirvesi sırasında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile el sıkıştığı görüntüler -iki ülke arasında dört yıl önce yaşanan ölümcül sınır çatışmasından bu yana ilk buluşmaları- çarşamba günü Hindistan medyasına yansıdı.

Modi’nin aynı zirve sırasında, Gazze çatışmasında bir barış anlaşmasını kolaylaştırabileceği yönündeki spekülasyonların ortasında, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşki ile de görüştüğü bildirildi.

Bu girişimler, bu yılın başlarında Rusya ve Ukrayna’ya yaptığı ve her iki ülkeyi de savaş yerine diyaloğu benimsemeye çağırdığı yüksek profilli ziyaretlerini takip ediyor.

Modi’yi sık sık Vishwaguru – Sanskritçe’de “dünyanın öğretmeni” anlamına geliyor – olarak adlandıran destekçileri sosyal medyada barış çabalarını geniş bir şekilde tanıttı. Ancak eleştirmenler, bu yüksek profilli toplantıların kalıcı diplomatik sonuçlar elde etmekten ziyade Modi’nin Hint seçmenler nezdindeki imajını güçlendirmeye yönelik olduğunu savunuyor.

Nitte Education’da akademisyen direktörü ve Lok Niti Network’ün ulusal koordinatörü Sandeep Shastri, Hindistan’ın Modi’nin dünya barışı için çalışan küresel bir lider olarak rolü konusunda Modi yanlısı ve karşıtı kamplar arasında açıkça bölündüğünü söyledi.

Modi’nin son dönemde gerçekleştirdiği yüksek profilli ziyaretlere atıfta bulunan Shastri, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, destekçilerinin bu ziyaretleri Modi’nin dünya sahnesinde bir lider olarak “net bir şekilde ortaya çıkışının” işareti olarak gördüğünü, eleştirenlerin ise geçmiş Hindistan başbakanlarının sonuçsuz kalan diplomatik çabalarına benzer bir şekilde bu ziyaretlerin “özden çok gösteriş” olduğunu savunduğunu kaydetti.

Dünyanın en popüler seçilmiş liderlerinden biri olmasına rağmen Modi’nin ülkesindeki imajı son zamanlarda biraz azalmış görünüyor.

İktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP) bu yıl yapılan parlamento seçimlerinde salt çoğunluğu kaybetmiş olsa da bu ayın başlarında Haryana eyaletinde elde ettiği çarpıcı zafer hem Modi’ye hem de partisine olan güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı oldu. Parti hala 2025 yılına kadar yapılacak bir dizi zorlu eyalet seçimiyle karşı karşıya.

Bazı analistler Modi’nin küresel liderlerle yaptığı toplantıların kısmen çekirdek destek tabanını güçlendirmeyi amaçladığına inanıyor.

“Modi’nin harika olduğunu düşünüyorlar çünkü dünya çapında saygı görüyor. Ancak pek çok ülke onunla sadece Hindistan’ı ve Hint diasporasının demografik topluluğunu temsil ettiği için ilgileniyor” dedi bağımsız bir siyasi yorumcu olan Nilanjan Mukhopadhyay.

Uzmanlara göre, Modi’nin dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerin “hemen büyük bir seçim getirisi sağlaması muhtemel değil”, çünkü Rusya ile Ukrayna ve İsrail ile Hamas arasındaki barış beklentileri uzak görünürken, Hindistan’ın Çin ile yaptığı görüşmelerin sonucu ancak zamanla netleşecek.

Hindistan ve Çin arasındaki ilişkiler, 2020 yılında tartışmalı Himalaya sınırında iki ülke askerleri arasında yaşanan çatışmanın ardından şimdiye kadarki en düşük noktalarından birine ulaştı ve ancak yoğun ikili görüşmelerin ardından çözülmeye başladı.

Bazı analistler Modi’nin barış girişimlerinin, iç siyasi kazanımları sınırlı olsa da Hindistan’ın stratejik çıkarlarına hizmet ettiğini savunuyor.

King’s College London’da uluslararası ilişkiler profesörü olan Harsh Pant, “Xi Jinping ile yapılan bu toplantı farklı bir kategorideydi çünkü Hindistan ve Çin’in 2020 öncesinde hakim olan diplomatik ilişkiye geri döndüğünü gösteriyor” dedi.

Kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesi halinde bunun hem Hindistan hem de Çin için ekonomik açıdan faydalı olacağını söyledi.

“Hindistan için barış, soyut ilkeler uğruna sağlanması gereken ezoterik bir kavram değil, ülke yılda yüzde 7-8 oranında büyümek istiyorsa bir gerekliliktir” diyen Pant, bunun Pekin’in de çıkarına olacağını savundu.

Pant, Modi’nin Putin’e de bu kavramı vurguladığını ve Rus lideri Ukrayna ile olan anlaşmazlıklarını savaş yerine diplomasi yoluyla çözmeye çağırdığını söyledi.

Pant, Rusya-Ukrayna ihtilafında tarafsız bir duruş sergileyen Yeni Delhi’nin her iki ülkeyle de güçlü bağlara sahip olduğunu belirtti.

“Ancak herhangi bir ülkenin tek başına barışa aracılık etmesi mümkün olmayacaktır. Ancak Hindistan’ın sorumluluğundan kaçmadığını düşünüyorum” diyen Pant, bu tür çabaların Hindistan’ın yükselen bir güç olarak küresel itibarını attırdığını belirtti.

Bağımsız bir siyasi yorumcu olan Yashwant Deshmukh da, Modi’nin barış girişimlerinin iç politika üzerinde sınırlı bir etkisi olsa da, Hindistan’ın bağımsız bir güç olarak konumunu sağlamlaştırmayı amaçladığını söyledi.

Deshmukh, “Modi’nin diplomasisi aslında iç politikaya yönelik değil, ancak puan kazanırsa bu sayılır” dedi ve ülkenin “dış politikasının Doğu veya Batı tarafından dikte edilen bir rol oyunundan ziyade Hindistan’ın çıkarına göre yeniden düzenlendiğini” sözlerine ekledi.

Georgetown Üniversitesi’nde hükümet profesörü olan Uday Chandra, Modi’nin barış girişimlerinin ABD’nin Asya bölgesinde azalan rolü bağlamında da görülmesi gerektiğini söyledi.

Chandra, ABD askerlerinin 2020’de Afganistan’dan çekilmesi ve Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş gibi eylemlerin Hindistan ve Asya’daki diğer ülkeleri “pozisyonlarını yeniden değerlendirmeye ittiğini” söyledi. “ABD artık bir Asya gücü değil ve olmayı da arzulamıyor” dedi.

Chandra, “Bu koşullar altında, yeni Asya güvenlik ortamı her şeyden önce Asya içi işbirliğini gerektiriyor” değerlendirmesini yaptı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version