Bizi Takip Edin

AVRUPA

Münih Güvenlik Konferansında gündem Ukrayna ve Batının birliği

Yayınlanma

Üzerinden çıkarmadığı haki renkli üniformasıyla Münih Güvenlik Konferansına bağlanan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Atlantik ittifakı içindeki ‘nüanslı’ görüşleri ortadan kaldırmak ve çatlakları sıvamak için çabalıyor görünüyordu: “Ukrayna’nın zaferine alternatif yok.”

Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı Eski Ahit’teki Davut-Câlût (Golyat) kavgasına benzeten Zelenski, “Câlût yenilmeli ve bunun alternatifi yok,” dedi.

Bol kutsal metin göndermeli konuşmasında Ukraynalı lider, “Ukraynalı Davut’a tek bir sapan veren herkese minnettarım,” ifadelerini de kullandı. Hikâyeye göre, İsrailli çoban Davut, Filistinli dev Câlût’u sapanıyla fırlattığı bir taşla öldürüyordu.

‘Câlûtlara’ davet yok

40 civarında ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı bu seneki Münih Güvenlik Konferansına uzun yıllardan sonra ilk kez Rus yetkili kimse davet edilmedi. 

Batı ittifakının ‘Rusya’ya yardım ve yataklık’tan suçladığı Belarus’tan da herhangi bir devlet yetkilisi konferansa katılmadı.

Belarus lideri Aleksander Lukaşenko’nun, konferans öncesinde saldırıya uğramaları durumunda Ukrayna ile savaşa girmeye hazır oldukları yönündeki açıklamalarına da değinen Zelenski, Belarus halkının Ukrayna’ya karşı savaşmaya istekli olmadığını, onları ikna etmenin kolay olmayacağını savundu.

Müttefiklere Kırım eleştirisi

Zelenski konuşmasında batılı ülkelere ‘yavaş davranma’ eleştirisinde de bulundu. Ukraynalı lidere göre, Atlantik ittifakı, Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesinin ardından bu ülkeyi dizginlemek konusunda yavaş davrandı ve 2022’de başlayan savaşa kadar Kiev’e destek çıkmakta başarısız oldu.

Müttefiklerine silah ve mühimmat yardımlarını hızlandırmaları çağrısı da yapan Zelenski, “Çabuk olmalıyız. Hızlanmaya ihtiyacımız var, anlaşmalarımızı hızlandırmaya, teslimatları hızlandırmaya, Rusya’nın potansiyelini sınırlandıracak kararları hızlandırmaya,” dedi.

‘Eğitim şimdi, silah sonra’

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ise hızlanma talebini daha da ileri götürdü ve eğitimlerin silahlardan önce verilmesi gerektiğini söyledi.

Kuleba’nın ‘silah’tan kastı, savaş uçakları. ABD ile Almanya arasında büyük gerilim yaratan muharebe tankı sevkiyatı meselesinin çözülmesinin ardından Kiev’in şimdiki beklentisi savaş uçağı almak.

Kuleba’ya göre pilot eğitimine, şu anda ilave yükümlülükler üstlenmeden, mümkün olan en kısa zamanda başlanmalı. Kuleba’nın bu çağrısı, ‘Ukrayna ile uçaklarını potansiyel olarak paylaşmaya hazır dostlar’a.

Ukraynalı bakan, zaman alan süreç nedeniyle tank tartışmasında zaman yitirdiklerini savunurken, Kiev’in savaş uçağı almasının ‘yalnızca zaman meselesi’ olduğunu söyledi ve bunun tank sevkiyatından daha uzun süreceğini de anladıklarını kaydetti.

Yeni Minsklere kapı kapalı

Kuleba, Çin Halk Cumhuriyeti’nin devreye girmesinden de memnun olacaklarını ama ülkesinin toprak kaybetmesini kabul etmeyi kategorik olarak reddettiğini söyledi.

Bu kapsamda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile de görüşen Kuleba, ‘her ne pahasına olursa olsun barış’ fikrini kabul etmeyeceklerini vurguladı.

Kuleba, “Daha fazla Minsk, daha fazla ‘temas hattı’ yok, bunlar Rusya’yı durduran şeyler değil,” dedi. Ukraynalı baş diplomat, savaşın ‘dondurulmuş çatışma’ya dönüşme ihtimaline de kapıyı kapattı.

Olaf Scholz’den tank çıkışı

Ukrayna’ya Leopard 2 muharebe tankı sevkiyatını ABD’nin de Abrams tanklarından vermesi şartına bağladığı için Ukrayna ve Doğu Avrupa’da eleştirilere maruz kalan Almanya Başbakanı Olaf Scholz de Münih’teydi.

Zelenski açılış nutkundan sonra konuşan Scholz, batı ittifakı içinde Ukrayna’ya Leopard tanklarından verebilecek kim varsa bunu şimdi yapması gerektiğini söyledi.

Scholz, bunun gerçekleşmesi için müttefikler arasında yoğun bir kampanya başlatacağını da kaydetti.

Alman liderin bu sözlerinin, kamuoyu önünde yaptıkları çağrı ile uygulama arasında farklılık olan batılı ülkelere yönelik üstü örtülü bir eleştiri olduğu düşünülüyor.

“Benim için bu, insanların Almanya’dan bekleyebileceği türden bir liderlik örneği,” diyen Scholz, Berlin’in lojistik destek, stok ikmali ve Ukraynalı askerlerin eğitimini üstleneceğini ilan etti.

Rusya ile anlaşma konusunda bir planın bulunmadığını belirten Scholz, “Tarihimizde ilk defa, nükleer bir güç burada Avrupa topraklarında emperyalist bir saldırganlık savaşı yürütüyor,” dedi.

Bununla birlikte Alman lider, Avrupa ülkelerinin bazı şeyler konusunda acele etmemesi gerektiği uyarısında bulundu ve bunun için müttefikler arasındaki koordinasyonun önemine işaret etti.

Scholz, uzun menzilli roket ve savaş uçağı temini konusunda da böyle bir gündemlerinin olmadığının altını çizdi.

Yeşil bakandan geometri dersi

Almanya’nın Yeşiller mensubu Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un sözleri ise konferansın en çok akılda kalan olaylarındandı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ukraynalı mevkidaşı Dmitro Kuleba ile birlikte bir etkinliğe katılan Baerbock, Putin iktidarda kaldığı sürece Ukrayna’nın güvende olup olmayacağı yönündeki bir soruya cevap olarak, “Eğer 360 derece dönmeyecekse, hayır,” ded.

Baerbock’un sözleri üzerine sosyal medyadan bir mesaj paylaşan eski Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, “Avrupa’nın böyle cahil insanlar tarafından yönetilmesi eğlenceli. Geometri uzmanı, şüphe yok ki dediğin gibi olacak. Geri adım atmıyoruz,” dedi.

Fransa ‘egemen Avrupa’ peşinde

Konferansta konuşma yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı tutumunu biraz daha sertleştirdi ve müttefiklerine Ukrayna’ya askeri desteği artırma çağrısı yaptı.

Öte yandan Macron, Avrupa’nın hava savunması ve kıtanın savunma altyapısı yatırımları için Paris’te ortak bir konferans çağrısı da yaptı. 

Macron, başta Almanya, İtalya ve İngiltere olmak üzere Avrupada kendilerine katılmak isteyen tüm ülkeleri konferansa dahil olmaya çağırdı.

Fransa, Ukrayna’ya savaş uçağı teminine kategorik olarak karşı olmasa da Kiev’in şu anda aylara, hatta haftalara muhtaç olduğunu, savaş uçağı temini ve pilot eğitiminin ise uzun süreceğini savunuyor.

Macron, Ukrayna’ya desteği de artırdıklarını söyleyerek bunun Rusya’yı masaya geri döndürmenin ve kalıcı bir barışı inşa etmenin tek yolu olduğunu savundu.

AVRUPA

AB otomotiv sektörü emisyon kurallarını ertelemesi için Brüksel’e baskı yapıyor

Yayınlanma

Avrupalı otomobil üreticileri, yeni AB karbon emisyon standartlarının önümüzdeki yıl yürürlüğe girmesiyle birlikte “milyarlarca avroluk” para cezaları ya da önemli üretim kesintileriyle karşı karşıya kalacaklarını belirterek Brüksel’e kuralları yumuşatması yönünde baskı yaptı. 

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre Avrupa otomobil endüstrisi kuruluşu Acea perşembe günü yaptığı açıklamada, 2025 yılında uygulanacak emisyon kurallarının ve 2035 yılında yeni içten yanmalı motorlu araçların yasaklanmasının “acilen gözden geçirilmesi” çağrısında bulundu.

Renault, Nissan ve Toyota’nın genel müdürlerinin de yer aldığı Acea yönetim kurulu, otomobil üreticilerinin “ya milyarlarca avroluk para cezaları . . ya da gereksiz üretim kesintileri, iş kayıpları ve zayıflamış bir Avrupa tedarik ve değer zinciri” ile karşı karşıya olduklarını söyledi. 

Meloni’nin uyarıları Kıtada yankılanıyor

Uyarı, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin AB’nin 2035’ten itibaren yeni içten yanmalı motorları yasaklamasını “kendi kendini yok eden” bir politika olarak nitelendirerek “binlerce işin yok olmasına ya da zenginlik ve istihdam üreten tüm sanayi segmentlerinin parçalanmasına” yol açabileceği uyarısında bulunmasından bir gün sonra geldi.

Otomobil üreticileri daha temiz araçlara geçişi geciktirmek istemediklerini, fakat elektrikli araç satışlarında önemli bir yavaşlamanın üretimleri üzerinde büyük etkileri olacağını söylediler. 

Özellikle Almanya ve Doğu Avrupa’daki otomobil üreticileri, AB’nin içten yanmalı motor yasakları söz konusu olduğunda kuralların ertelenmesi konusunda baskı yapanlar arasında yer alıyorlar.

Avrupalı üreticilerin elektrikli araç pazarındaki payı geriliyor

Perşembe günü yayınlanan Acea rakamlarına göre, AB’de elektrikli araçların yeni kayıtları ağustos ayında bir önceki yıla göre yüzde 44 düşerken, toplam pazar payları da yüzde 21’den yüzde 14’e geriledi.

Renault tarafından hazırlanan ve FT tarafından görülen bir rapor, elektrikli araçların mevcut pazar payının 2025 yılında da aynı kalması halinde, otomobil ve kamyonet üreticilerinin yeni kurallar nedeniyle 13 milyar avroya varan cezalarla karşı karşıya kalabileceğini öne sürdü.

Rapora göre, AB otomobil üreticilerinin düzenlemelere uymak için yaklaşık yüzde 20 ila 22’lik bir pazar payına sahip olmaları gerekiyor.

Fakat bu pay yüzde 15’in altında durgunlaştı, bu da benzinli araçların üretimini ve satışını önemli ölçüde azaltmaları veya büyük para cezalarıyla karşı karşıya kalmaları gerektiği anlamına geliyor.

Renault CEO’su emisyon kurallarında esneklik istedi

Acea’nın genel müdürü Sigrid de Vries FT’ye verdiği demeçte, “Ortada bir sorun olduğunun ve bunun bir an önce ele alınması gerektiğinin farkına varıldığına dair bir ivmenin oluştuğunu görüyorsunuz. Gerçeklerin şimdi çok sert bir şekilde ortaya çıktığını görüyoruz ve 2025 yılında bunun ciddi sonuçları olabilir,” dedi.

De Vries, AB kurallarıyla ilgili en önemli sorunlardan birinin, araç emisyonları için eşikler belirlemeleri fakat bunun yerine müşterilerin elektrikli araç satın almaları için teşvik sağlamamaları olduğunu söyledi ve “AB yaklaşımının yapısında yapısal bir hata var. Yetkiler bir pazar oluşturmaz,” dedi.

Yönetici, elektrikli araçlar için park ücretlerini düşüren ve elektrikli araç sürücülerinin otobüs şeritlerini kullanmasına izin veren Norveç örneğine işaret ederek, “Teşvik çok önemlidir ve bu mali ve mali olmayan yollarla olabilir,” dedi.

Renault’nun CEO’su ve Acea’nın başkanı Luca de Meo, Avrupa otomobil endüstrisi sadece elektrikli araç satışlarındaki yavaşlayan büyümeyle değil aynı zamanda otomobil talebindeki genel düşüşle de boğuşurken CO₂ düzenlemelerinde daha fazla esneklik çağrısında bulundu.

Avrupa’da araç üretiminde büyük düşüş

Ağustos ayında, Jeep, Peugeot ve Fiat markalarının arkasındaki Stellantis, yeni araç kayıtlarında bir önceki yıla göre yüzde 30’luk bir düşüş yaşarken, Volkswagen ve Renault için bu düşüşler sırasıyla yüzde 15 ve yüzde 14 oldu.

Mevzuat, tüm Avrupa otomobilleri için kilometre başına 93.6 g Co2’den fazla olmayan bir genel emisyon eşiği belirliyor. Avrupa Çevre Ajansına göre bu değer, 2022 yılında km başına 108.1 g Co2 ortalama emisyonu ile karşılaştırılıyor.

Üreticiler, filo genelindeki standardı karşılamak için Avrupa’daki otomobil üretimlerinde geçerli olan tekil hedeflere sahip.

Avrupa Komisyonu, Acea’nın mektubunu aldığını ve zamanı geldiğinde yanıt vereceğini söyledi. İçten yanmalı motor yasağının 2026 yılında gözden geçirilmesi bekleniyor.

Bu yılın sonunda göreve gelecek olan bir sonraki komisyon için hazırladığı siyasi kılavuzda von der Leyen, “yatırımcılar ve üreticiler için öngörülebilirlik yarattığını” söyleyerek yasağı destekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman devleti Volkswagen’i desteklemenin yollarını arıyor

Yayınlanma

Ekonomi Bakanı Robert Habeck perşembe günü yaptığı açıklamada, Alman hükümetinin otomobil üreticisi Volkswagen’i (VW) destekleme yollarını değerlendirdiğini söyledi.

Habeck Aşağı Saksonya eyaletindeki Papenburg kentinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “VW Almanya için merkezi bir öneme sahip,” dedi.

Bakanın cuma günü (20 Eylül) yine Aşağı Saksonya’da bulunan Emden’deki bir VW fabrikasını ziyaret etmesi planlanıyor.

DW’deki habere göre hükümet kaynakları, Ekonomi Bakanlığının zayıf elektrikli araç satışlarının nasıl ele alınacağını değerlendirdiğini söyledi. Elektrikli araç satışları, hükümetin sübvansiyonu durdurmasının ardından çöktü.

Pazartesi otomotiv sektörü toplantı yapacak

Bakanlık, otomobil derneği VDA, IG Metall sendikası, otomobil üreticileri ve tedarikçilerinin pazartesi günü bir Alman otomobil zirvesine katılacağını söyledi.

VW yılın ilk yarısında net karında %14’lük bir düşüş bildirdi. Kriz BMW’nin net kârını da etkiledi; BMW’nin net kârı %15, Mercedes-Benz’in net kârı ise %16 oranında düştü.

Otomobil üreticisi, Almanya’daki sendikalarla onlarca yıllık iş güvencesi anlaşmasını feshetti ve fabrikaların kapatılması ve işten çıkarmalar masada.

Ayrıca perşembe günü VW, 30.000 kişiyi işten çıkarmayı planladığına dair basında çıkan bir haberi yalanladı.

Mercedes’in Çin krizi

Öte yandan Mercedes-Benz Group İcra Kurulu Başkanı Ola Källenius, lüks otomobil üreticisinin Çin’deki durgun satışlar nedeniyle kâr uyarısında bulunmasının ardından, getirileri artırmak için ne gerekiyorsa yapacağına söz verdi.

Üretici, en büyük pazarında kötüleşen yavaşlama nedeniyle ana otomobil birimi için beklentileri düşürdü.

Çin’de talebin düşmesi Mercedes’in S-Serisi ve Maybach sedan gibi en pahalı modellerinin satışlarına zarar verdi. Hisseler son dört yılın en büyük düşüşünü yaşadı.

Mercedes hisseleri %8,4’e varan gerileme ile Haziran 2020’den bu yana en sert gün içi düşüşünü yaşadı. Şirketin hisse senedi bu yıl yaklaşık %12 değer kaybetti.

Källenius bugün (20 Eylül) yaptığı açıklamada, Mercedes’in performansı artırmak için “elinden geleni” yapacağını söyledi ve buna Çin’de yeni ürünlerle yapılacak bir satış atağının da dahil olduğunu sözlerine ekledi.

Bloomberg’in aktardığına göre CEO, “Rüzgârı sadece izlemekle kalmayacak, aktif bir şekilde yelken açacağız,” dedi.

Kârlılıkta büyük düşüş

Mercedes perşembe günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, ana otomobil birimindeki düzeltilmiş getirilerin, daha önce %11’e varan bir tahminle karşılaştırıldığında, şimdi %7,5 ile %8,5 arasında bir aralıkta beklendiğini söyledi.

Faiz ve vergi öncesi kazancın ise bir önceki yıl seviyesinin “önemli ölçüde altında” olması bekleniyor.

Kesintiler, otomobil üreticisinin karlılığı artırmak için en lüks araçlarını daha fazla satma stratejisini baltalıyor. Şirket, Çin’in makroekonomik ortamının, emlak sektöründeki kalıcı gerilemenin etkisiyle daha da kötüleştiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa Parlamentosu, González’i “Venezuela’nın meşru devlet başkanı” olarak tanıdı

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu 19 Eylül Perşembe günü kabul ettiği bağlayıcı olmayan bir kararla Venezuela muhalefet lideri Edmundo González Urrutia’yı ülkenin “meşru ve demokratik yollarla seçilmiş” Devlet Başkanı olarak tanıdı.

309 lehte, 201 aleyhte ve 12 çekimser oyla kabul edilen kararda María Corina Machado da Venezuela’daki “demokratik güçlerin lideri” olarak tanındı.

Bağlayıcı olmayan metin merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP), sağcı-muhafazakâr Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ve “aşırı sağcı” Avrupa için Vatanseverler (PfE) çoğunluğu tarafından onaylandı.

Liberaller, “aşırı sağ” ile aynı metne imza atmak istemedi

Fakat Sosyal Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller tarafından yapılan bir değişiklik nedeniyle metin, dış politika konusunda yetkili olan AB ve üye devletlerine González Urrutia’yı Venezuela’nın meşru başkanı olarak tanıma çağrısı yapmakta yetersiz kaldı.

Perşembe günkü oylama, EPP’nin mevcut Avrupa yasama organında ilk kez Sosyalistler (S&D) ve Yeşiller’in yanı sıra “aşırı sağcı” AB gruplarıyla aynı hizaya geldiği bir oylama oldu.

Liberal Renew, “aşırı sağın” aksine “muhalefetin ve demokrasinin yanında” olduklarını ve bu nedenle, “hoşgörü ve çeşitliliğe saygı” ilkeleriyle temelden çelişen “bölücü söylem ve politikaların normalleştirilmesini” reddettiklerini savundu.

Renew başkanı Valérie Hayer, “Renew Europe Venezuela’nın muhalefet liderine tam destek vermektedir fakat sözde ‘Vatanseverler’ ile siyasi anlaşmalara imza atmayacaktır,” dedi.

Sosyalistler: Bu karar İspanya’nın iç siyasetiyle ilgili

Başbakan Sánchez’in sosyalist partisinden İspanyol AP üyesi Javi López Euronews’e yaptığı açıklamada Avrupa’nın “merkez sol” fraksiyonunun üye ülkelerle “uyum” sağlamak ve tanınma gerçekleştiğinde bunun “meşru” olmasını sağlamak için metne ret oyu verdiğini söyledi.

López, “Uluslararası göstergeler muhalefet liderinin büyük ihtimalle bu seçimleri kazandığını söylüyor. Fakat tanıma sadece bir kelime değil, kurumsal bir eylemdir,” dedi.

Daha çok İspanya’nın iç siyasetiyle ilgili olan bu stratejiyi reddettiklerini kaydeden López, “İspanya Halk Partisi’nin Avrupa Parlamentosu’nun Venezuela’ya ilişkin tutumunu kabul ettirmek için aşırı sağa yönelmesinden üzüntü duyuyoruz,” diye ekledi.

Maduro hakkında tutuklama emri çıkarılması talep ediliyor

EFE tarafından görülen metne göre, AP milletvekilleri AB ve üye devletleri González’in 10 Ocak 2025’te başkanlığı devralabilmesi için “mümkün olan her şeyi” yapmaya çağırırken, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro hakkında “insanlığa karşı suç işlediği” gerekçesiyle uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını talep ediyor.

Ayrıca AB hükümetlerine ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e Venezuela Ulusal Seçim Konseyi (CNE) üyelerine yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe koymaları ve “iyi niyet göstergesi olarak” hükümete yönelik mevcut yaptırımları genişletmeleri çağrısında bulundular.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English