Bizi Takip Edin

AMERİKA

Politico’dan ‘çip savaşı’ uyarısı: Washington durmazsa uçurumdan yuvarlanır

Yayınlanma

Washington yönetimi, Amerikan teknolojisine erişimlerini kısıtlamak amacıyla 36 Çinli şirketi kara listeye ekledi. Ülkenin en büyük flash bellek çip üreticisi YMTC ile yapay zeka ve çip endüstrisindeki 21 büyük Çinli firma da ABD’nin kara listeye eklediği şirketler arasında yer aldı.

ABD Ticaret Bakanlığı tarafından duyurulan karar, Washington’un  küresel yüksek teknoloji tedarik zincirinin yönünü değiştirerek, Çin’i engellemeye yönelik son çabasına işaret ediyor.

Ticaret Bakanlığı yetkilisi Alan Estevez konuyla ilgili açıklamasında, Çin’e yönelik kısıtlamaların ABD’nin ulusal güvenliğini korumaya yönelik adımlar olduğunu savundu.

Sözde ‘Varlık Listesi’ diye adlandırılan kara listeye alınanlar arasında en dikkat çeken ise, Çin flash bellek pazarının en büyük oyuncusu ve NAND flash bellek pazarının yüzde 5 ila 6’sını kontrol ettiği tahmin edilen Wuhan merkezli Yangtze Memory Technologies şirketi. Hatta Apple daha önce ürünleri için YMTC’nin çiplerini kullanmayı düşünüyordu. Ancak ‘ulusal güvenlik’ endişeleri nedeniyle bu engellendi. ABD ayrıca, dünyanın en büyük güvenlik kamerası tedarikçilerinden biri olan Tiandy’yi de listeye ekledi.

Ticaret kara listesine alınan şirketlere ABD merkezli şirketlerin teknoloji satmaları, alınması çok zor ihracat lisanslarına bağlanıyor. Ticaret Bakanlığı, listedeki 36 şirketten 21’ine, ABD menşeli teknolojileri başka ülkelerden almalarını engellemek için de doğrudan yabancı ürün kuralını uyguladı.

Çin savunma sanayii hedefte

Bu şirketlerden bazıları Çin’in savunma sanayisini destekleyen hükümet kuruluşlarıyla yakın bağları olan şirketler. Bu bağlamda kararın, Çin savunma sanayiini hedef aldığı yorumu da yapılıyor.

Bu yeni karar, Washington’un ekim ayında Pekin’in üst düzey ABD çip teknolojisi, ekipmanı edinme kabiliyetini kısıtlayan ve hatta ABD vatandaşlarının belirli firmalarda çalışmasını engelleyen ihracat kontrolleri güncellemesini takip etti.

Pekin: Çok taraflı ticaret sistemine geri dönün

Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü, ABD’nin ihracat kısıtlamaları getirdiği varlık listesine 36 Çin şirketinin dâhil edilmesine tepki gösterdi.

Sözcü, son yıllarda ABD’nin iki ülkenin şirketleri arasındaki normal ticari işlemler ve temasları görmezden gelerek iki ülkenin ilgili çevrelerinin taleplerini dinlemeden ‘ulusal güvenlik’ kavramını genelleştirdiğini ve ihracat kısıtlamalarını rastgele uyguladığını savundu.

ABD’nin devlet gücüyle Çinli firma ve kuruluşlarını kuşatmasının, piyasadaki çarpıklık ve ekonomik hegemonya davranışını gösterdiğini dile getiren Sözcü, bu durumun ticari işbirliğinin yanı sıra piyasa kuralını ve uluslararası ticaret düzenini bozduğunu vurguladı.

Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü, ABD’yi “bu yanlıştan geri dönüp”, “Dünya Ticaret Örgütü’nün başrol oynadığı çok taraflı ticaret sistemine geri dönmeye” çağırdı. Açıklamada ayrıca, ABD’nin girişimine karşı Çin’in gerekli tedbirler alarak Çin firmaları ve kuruluşlarının yasal ve rasyonel çıkarlarını koruyacağı vurgulandı.

ABD’li şirketler rahatsız

Biden yönetiminin Çin çip endüstrisine yönelik kısıtlamalarından doğrudan etkilenecek olan ABD’li şirketler ise durumunda rahatsız.

Fierce Electronics’e ismini vermeden konuşan çip sektörü yöneticileri, Çin’e satılan yarı iletken ürünlere yönelik sert önlemlerin fikri mülkiyete ve yeteneklere erişim kaybına yol açabileceği ve hatta önümüzdeki yıllarda daha acımasız bir ticaret savaşının temeli haline gelebileceği endişesini dile getirdiler.

Diğer bir çip endüstrisi yetkilisi ise “1,2 milyar nüfuslu bir ülkeyi düşmanımız haline getirmenin hiçbir yararı olmaz” dedi.

Uzmanlar, Biden’ın 52 milyar dolarlık teşvik paketinin yerel üretimi teşvik etse de, Çin’e daha az çip ve çip yapım ekipmanı satışıyla gelirlerin kaybedilmesinin yanı sıra Çin’deki araştırmacılarla serbest fikir alışverişinin yavaş yavaş azalacağına dair uzun vadeli endişelerini dile getirdiler.

Böyle bir içe dönüşün Doğu-Batı ayrılığını artırırken, küresel teknoloji ekosisteminin avantajlarının da kaybolmasına yol açacağı ifade ediliyor.

Global Semiconductor Alliance’ın CEO’su Jodi Shelton da, Çin’den ayrışmanın tehlikeli olduğuna işaret ederek, “Hepimiz bu işte birlikteyiz” dedi.

Ağustos ayında ilk duyurulan kısıtlamalardan sonra BBC’ye konuşan Wedbush Securities yatırım şirketi analistlerinden Dan Ives de, kısıtlamaları ABD teknoloji devlerinden Nvidia için “mideye atılan bir yumruk” olarak nitelendirmiş ve bu durumun Çin ile jeopolitik gerginlikleri körükleyeceğini kaydetmişti.

Politico: Bu hamle geri teper

Politico’da yayınlanan bir analizde ise, Washington’ın Çin ile onlarca yıllık teknolojik bütünleşmeyi tersine çevirmek gibi zorlu bir işe giriştiği ve bu hamlenin geri tepmesinin muhtemel olduğu vurgulandı.

Yazıda, Washinton’ın Çin’e karşı teknoloji hamleleri kastedilerek, Amerika’nın Soğuk Savaş’tan bu yana “en zor ve tehlikeli” uluslararası meydan okumalarından birine giriştiği söyleniyor.

Birbirine onlarca yıldır bağlı olan teknolojilerin ayrışması politikasının ise, çok ileri gittiği takdirde, “ABD ekonomisini aşağı çekeceği, müttefikleri uzaklaştıracağı, iklim değişikliği gibi küresel krizleri ele alma çabalarını engelleyeceği ve yıkıcı bir savaş olasılığını artıracağı” kaydediliyor.

ABD liderlerinin politikalarının aşırılığa kaçmaya başladığı vurgulanan yazıda, hararetle Çin ile ayrışmayı savunan Şahinlerin ülkenin mevcut yaklaşımına öncülük ettiği kaydediliyor.

Çin teknolojisine getirilen kısıtlamaların, belirli ölçülere uyduğu ve Amerika’nın kendi teknolojisini güçlendirmeye hizmet ettiği zaman anlamlı olduğu söylenen analizde, ancak bugün Washington’ın bu unsurları pek de dikkate almadan, büyük riskler alarak “büyük bir haçlı seferine niyetli olduğu” yorumu yapılıyor.

Parçalanan bir ekonomik düzene yol açar

Washington’daki panik havası ise şöyle tasvir ediliyor: “Pek çok ABD’li yetkili ve analist, her Çinli firmanın başka bir ‘Huawei’ olduğunu, her Çin teknolojisinin Amerika’nın kalbine doğrultulmuş dolu bir silah olduğunu ve Washington’un elindeki her kısıtlayıcı aracın hala yeterince kullanılmadığını düşünüyor.”

 Gittikçe sertleşen bu hamleler sonucunda, Amerikalıların ve müttefiklerinin yakında kendilerini “dikkatsizce kırılan tedarik zincirleri ve parçalanan bir ekonomik düzen” içinde bulabileceği uyarısı yapılıyor.

“Daha yavaş inovasyon, daha yüksek enflasyon, dost ülkeler arasında daha zorlu ticaret ve gelişmekte olan bir Asya süper gücüyle artan istikrarsızlıkla karşı karşıya kalabilirler. Ayrışma ne kadar hızlanırsa, kontrol edilmesi o kadar zorlaşır. Girdaptan nasıl bir dünyanın çıkacağını bildiğine inanan biri varsa, kendini kandırıyor demektir.”

‘Çin’in çığır açan başarıları yol açtı’

Washington’un küresel teknoloji ticaretindeki politikasını değiştirerek Silikon Vadisi’nden tekno-milliyetçiliği – teknolojinin küresel piyasa güçleri yerine devlet tarafından yönlendirilmesi ve kullanılması gerektiği fikri – benimsemeye kaydığı belirtilirken, Çin’in 5G ve yapay zeka gibi gelişmekte olan stratejik sektörlerdeki “çığır açan başarısının” bu sonuca yol açtığı kaydediliyor.

ABD’li politika yapıcıların mevcut gidişatı sorgulaması gerektiği vurgulanırken, Washington’ın Çin’den ayrışma konusunda “bir durma noktası olmalı” ifadesi kullanılıyor. Her yeni kısıtlayıcı önlemin aşırıya kaçma riskini yükselttiği ve ABD kısıtlamalarının yavaşlamak yerine giderek hızlandığı belirtilen yazı şu uyarı ile son buluyor: “Washington bir nefes alıp dengesini sağlamazsa uçurumdan yuvarlanabilir.”

Çip Savaşı

Küresel hegemonyasının en önemli araçlarından biri olan teknoloji üstünlüğünü Çin’e kaptıran ABD, özellikle de yapay zeka ve yarı iletkenler alanında Çin ile rekabeti esas alan bir dizi yaptırımı devreye soktu.

ABD şu anda, otomobillerden cep telefonlarına kadar her şeyin anahtarı olan küresel yarı iletken üretiminde yaklaşık yüzde 10’luk paya sahip. Bu pay 1990’larda yüzde 40 civarında idi. Küresel üretimin yaklaşık 4’te 3’ü ise coğrafi olarak Tayvan, Güney Kore ve Çin’de yoğunlaşmış durumda.

ABD’li şirketler, küresel bir mikroçip sıkıntısı ile karşı karşıyalar ve bu durum üretimi de yavaşlatıyor. Biden yönetimi yarı iletkenlerin üretiminde Çin’e olan bağımlılığının azaltmak ve yerel yarı iletken endüstrisini geliştirmek için yaklaşık 52 milyar dolarlık desteğin yanı sıra ‘Çip ve Bilim Yasası’nı yürürlüğe soktu.

Washington yönetimi, ağustosta onaylanarak yürürlüğe giren bu yasayla, ülkede yarı iletkenlerin üretimini geliştirmek amacıyla üretim tesisi kuracak şirketlere mali destek ve vergi indirimi sağlayacağını duyurmuştu.

Ancak yasa, teşviklerden yararlanmak isteyen şirketlere, Çin’deki üretim tesislerinin teknolojik kapasitesini geliştirmeme şartı getiriyor. ABD Ticaret Bakanlığı da Amerikan şirketlerine çip üretimi için gereken malzeme, makine ve donanımın Çin’e ihracatı için lisans şartı getirmişti.

Ticaret Bakanlığı ayrıca, ekim başında aralarında Çin’in en büyük hafıza çipi üreticisi Yangzte Memory Technologies ile en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology Group’un bulunduğu 31 şirket ve kurumun İhracat Kontrol Listesi’ne alındığını bildirmişti.

Bu kısıtlamalar, Washington’ın Pekin’in bu alandaki etkisini sınırlama hedefiyle hareket ettiğine işaret ediyor. ABD, Çin ile rekabette en önemli silahlardan birini, yerli üretime dayalı yüksek teknoloji olarak görüyor.

Washington’ın, bu yorumu destekleyen bir diğer hamlesi de yakın zamanda yarı iletken yapımında kullanılan ekipmanların Çin’e ihracatını engellemek için Japonya ve Hollanda’ya baskı yapması oldu.

ABD’li yetkililer, ekim başından bu yana müttefiklerini yeni ihracat kontrol önlemlerine uymamaları halinde, en küçük miktarda dahi olsa ABD teknolojisi içeren yabancı ekipmanların Çin’e satışını yasaklamakla tehdit ediyor.

Çinli yetkililer ise ABD’nin bu hamlelerini tipik ‘Soğuk Savaş’ zihniyeti olarak yorumluyor.

AMERİKA

ABD Gizli Servisi’nde büyük istifa dalgası

Yayınlanma

ABD Gizli Servisi’nde 2022-2023 döneminde 1400’den fazla personelin istifa ettiği belirtilirken, kurumun son 20 yılın en büyük personel kaybıyla karşı karşıya olduğu bildirildi.

The New York Times’ın federal verilere dayandırdığı haberine göre, 2022 ve 2023 yılları arasında ABD Gizli Servisi’ndeki 7 bin 800 çalışandan en az 1400’ü kurumdan ayrıldı.

Bu rakam, kurumun son 20 yılda yaşadığı en büyük personel kaybına işaret ediyor.

Gazete, 20’den fazla mevcut ve eski Gizli Servis çalışanıyla gerçekleştirdiği görüşmelerde, ayrılan personelin çoğunlukla “en iyi eğitimli mensuplar” olduğunu ortaya koydu.

İstifaların başlıca nedenleri arasında karşılığı ödenmeyen fazla mesailer, terfi ve işe alımlardaki kayırmacılık ile insansız hava araçları gibi yeni teknolojilerin kullanımında yaşanan sorunlar yer alıyor.

Uzmanlar, Gizli Servis’in işe alım standartlarında da düşüş yaşandığına dikkat çekiyor.

Kurum, 2024 yazı itibarıyla 8 bin 100 personele ulaşmış olsa da bu sayı 2026 yılına kadar sorunsuz operasyon yürütebilmek için gerekli görülen 10 bin hedefinin oldukça altında kalıyor.

Kurum Geçici Müdürü Ronald L. Rou Jr., NYT‘ye verdiği demeçte bu zorlukları kabul ederek, kurumun eğitimli ajan sayısını artırması ve teknolojik altyapısını güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Bu toplu istifalar, siyasi kampanyalar ve çok sayıda kongrenin düzenleneceği yoğun 2024 takvimi öncesinde gerçekleşiyor. Son aylarda başkan adayı Donald Trump’a yönelik iki suikast girişiminin yaşanması durumun ciddiyetini artırıyor.

Trump, temmuz ayında Pennsylvania’daki seçim kampanyası etkinliğinde kulağından yaralanmış, eylül ayında ise Trump International Golf Club’da bir Gizli Servis görevlisi, çit dışında dürbünlü tüfek tespit etmişti.

Şüpheli şahıs, Trump’tan 270-460 metre uzaklıkta yakalanmış, üzerinde dürbünlü bir AK-47, iki sırt çantası ve bir GoPro kamera ele geçirilmişti.

İlk saldırı girişiminin ardından Gizli Servis, Trump’ın güvenlik önlemlerini artırdığını açıklamıştı. İç Güvenlik Bakanı Alejandro Mayorkas olayı güvenlik zafiyeti olarak değerlendirerek bağımsız soruşturma sözü vermişti.

Fakat ikinci saldırı girişimi sonrasında, ajanların golf kulübü arazisinde önceden gerekli aramaları yapmadığı ortaya çıktı. Gizli Servis bu hatayı kabul ederek, sorumlu personel hakkında işlem başlatılacağını duyurdu.

FBI, Florida’daki olayı “Trump’a suikast girişimi” olarak soruşturuyor

Okumaya Devam Et

AMERİKA

CIA, Çin, İran ve Kuzey Kore’de casus ağını genişletiyor

Yayınlanma

CIA, Rusya’daki ‘başarılı uygulamasının’ ardından, Çin, İran ve Kuzey Kore’deki potansiyel muhbirler için güvenli iletişim talimatları yayımladı.

Associated Press‘in haberine göre, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Rusya’da gizli bilgi paylaşmak isteyenlere yönelik bir kullanım kılavuzunu ‘başarıyla test ettikten sonra’, diğer ülkelerdeki potansiyel muhbirlere de ulaşmaya karar verdi.

Kurum, internette Korece, Farsça ve Mandarin Çincesi dillerinde, potansiyel muhbirlerin ABD istihbaratıyla güvenli bir şekilde irtibata geçebilmeleri için gerekli adımları detaylandıran talimatlar yayımladı.

Kuzey Kore, İran ve Çin’de yaşayanları hedef alan bu talimatlar, kullanıcının kimliğini gizlemek için tasarlanmış özel araçlar kullanarak CIA ile internet sitesi veya dark web üzerinden iletişim kurmanın yollarını sunuyor. Teşkilat, benzer bir talimatı Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından Rusça olarak yayımlamıştı.

CIA, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Dünyanın dört bir yanından insanlar bizimle temas kurmaya çalışıyor ve biz de onlara bunu nasıl güvenli bir şekilde yapabileceklerini öğretiyoruz. Bu yöndeki çabalarımız Rusya’da başarılı oldu ve diğer otoriter ülkelerdeki insanların da iş yapmaya açık olduğumuzu bilmelerini istiyoruz.”

Talimatlar Telegram, YouTube, X, Facebook, Instagram ve LinkedIn gibi sosyal medya platformlarında yayınlanıyor. CIA, kısıtlamaları aşmak ve gözetlemeyi önlemek için potansiyel muhbirlere sanal özel ağlar (VPN’ler), özel tarayıcılar kullanmalarını ve internet tarama geçmişini silmelerini öneriyor.

Teşkilat, güvenliğin, diğer faktörlerin yanı sıra, belirli bir programın seçimine bağlı olduğu konusunda uyarıda bulunuyor: “Merkezi Rusya, İran, Çin veya ABD’ye dostça davranmadığı düşünülen başka bir ülkede olmayan bir VPN sağlayıcısı kullanın.”

The Wall Street Journal‘ın geçen yıl mevcut ve eski Amerikan istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberine göre, savaştan ve Rusya’daki gelişmelerden duyulan memnuniyetsizlik, hükümet yetkilileri ve diğer Ruslar arasında muhbir toplamak için uygun bir zemin yaratıyor.

Yetkililer, CIA’in güvenli internet kanalları aracılığıyla kendisiyle temas kurma çağrısının sonuç verdiğini belirtti.

Geçen yılın mayıs ayında teşkilat özel bir Telegram kanalı oluşturdu ve burada yayınladığı mesaj ve videolarla Ruslara ABD istihbaratıyla iletişim kurma yollarını ve neden iletişime geçmeleri gerektiğini anlattı.

Şimdi Koreliler, İranlılar ve Çinliler için de paylaşımlar yapılmaya başlandı. En son ocak ayında Ruslar için yapılan paylaşımlar 47 bin ila 61 bin arasında görüntülenirken, 2 Ekim’de yeni alıcılar için yapılan paylaşımlar yaklaşık 6 bin kez görüntülendi.

New York Times, CIA’in Ukrayna’ya ‘gizli desteğini’ yazdı

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk’ın satın almasından bu yana Twitter’ın değeri yüzde 79 azaldı

Yayınlanma

Elon Musk’ın 44 milyar dolara satın aldığı Twitter’ın (şimdiki adıyla X) değeri, Fidelity’nin son değerlemesine göre yüzde 79 oranında düşerek yaklaşık 9,4 milyar dolara geriledi.

TechCrunch‘ın haberine göre, danışmanlık firması Fidelity’nin son değerlemesi, Elon Musk’ın sahibi olduğu sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) değerinin, orijinal satın alma fiyatı olan 44 milyar doların dörtte birinden daha azına düştüğünü ortaya koydu.

Bu değerleme, ağustos sonu itibarıyla X’teki hissesinin değerini yüzde 78,7 oranında azaltan Fidelity Blue Chip Growth Fund’ın yakın zamanda açıklanan verilerine dayanıyor.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, Fidelity başlangıçta mavi çip fonu aracılığıyla X’e 19,66 milyon dolar yatırım yapmıştı.

Bu, Fidelity’nin X’teki hissesinin değerinde gördüğü ilk düşüş değil.

Daha önce, temmuz sonu itibarıyla Fidelity, X’teki hisselerine yaklaşık 5,5 milyon dolar değer biçmişti. Yüzde 78,7’lik düşüş, Fidelity’nin şu anda X’e bir bütün olarak yaklaşık 9,4 milyar dolar değer biçtiği anlamına geliyor.

X, aynı adı taşıyan bir sosyal ağ geliştiren Amerikan teknoloji şirketi. Eskiden Twitter olarak bilinen platform, şirketin şu anki sahibi Elon Musk tarafından yeniden yapılandırıldıktan sonra adını değiştirdi. Musk, Twitter’ı 27 Ekim 2022 tarihinde satın almıştı.

Elon Musk, “trans yasasını” gerekçe göstererek şirketlerini California’dan taşıma kararı aldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English