Rusya
Rus şirketleri yaptırımların hafifletilmesi ihtimalini değerlendirdi

Rusya’daki sanayi işletmelerinin çoğu, yabancı üreticilerin geri dönmesiyle rekabetin artması riskine rağmen, olası yaptırım iptalini olumlu veya nötr karşılıyor. İşletmeler en çok ekipman ve malzeme tedarikinin yeniden başlamasını beklerken, en büyük endişeleri ise ithal ürünlerle rekabetin geri dönmesi. Uzmanlar, ithal ikamesinde ilerleme kaydedildiğini ancak rekabetin yerli üreticilerin gelişimi için önemli olduğunu belirtiyor.
Rusya’daki işletmelerin çoğu, yabancı üreticilerin geri dönmesiyle rekabetin artması riskine rağmen, ülkeye yönelik yaptırımların olası kaldırılmasını olumlu veya nötr olarak değerlendiriyor.
Rusya Bilimler Akademisi Ulusal Ekonomik Tahmin Enstitüsü’nden iktisatçı Sergey Tsuhlo, Finans Üniversitesi’nde düzenlenen ekonomi istatistikleri ve analitiği konulu konferansta sanayi işletmeleri anketini sundu.
Tsuhlo, her ay sanayicilerle anketler düzenleyerek sanayi iyimserlik endeksini hesaplıyor.
Tsuhlo, mart sonunda yaptığı açıklamada, Rusya sanayisinin duyarlılığını yansıtan bu göstergenin şubat-mart aylarında sıfır değerlerini koruyarak “donma noktasında” kaldığını belirtmişti.
Nisan anketine, işletmelerin yaptırımların kaldırılmasının olası sonuçlarını nasıl değerlendirdikleri, bundan ne gibi riskler ve olumlu etkiler bekledikleri hakkında sorular dahil edildi.
Katılımcıların yüzde 54’ü yaptırımların kaldırılmasının sonuçlarını olumlu, yüzde 26’sı ise nötr olarak değerlendirdi. Yaklaşık her beş işletmeden biri olumsuz görüş bildirdi: Yüzde 18’i orta derecede olumsuz, yüzde 1’i ise kesinlikle olumsuz bir değerlendirme yaptı.
Şirketlerin yaptırımların hafiflemesine bakışı
RBK gazetesinin haberine göre Tsuhlo, Rus sanayisinin yaptırımlara yönelik “ikili doğasına” dikkat çekti. İktisatçı, “Bir yandan ithal parça, ekipman ve malzeme tedarikine bağımlı, diğer yandan geri dönen ithalatla rekabet etmek zorunda kalacak,” diye açıkladı.
Tsuhlo, buna rağmen yaptırımların kaldırılmasının sonuçlarına ilişkin olumlu değerlendirmelerin ağır bastığını ve işletmelerin eksilerden çok artılar gördüğünü dile getirdi.
Sanayicilerin yaklaşık dörtte üçünün beklediği ana olumlu etki, ekipman, yedek parça ve teknoloji tedarikinin yeniden sağlanması oldu.
Neredeyse aynı oranda (yüzde 72) katılımcı, ithal bileşen ve malzeme tedarikinin yeniden başlamasını bekliyor.
İlk üç beklentiyi, ihracat-ithalat işlemleri için normal ödeme sistemlerinin yeniden kurulması beklentisi tamamlıyor; bunu katılımcıların yüzde 45’i istiyor.
Diğer olumlu sonuçlar arasında katılımcıların en sık belirttiği beklentiler; önceki teknolojik zincirlerin ve ürün kalitesinin yeniden sağlanması (yüzde 33), ihracat talebinin ve lojistik zincirlerinin yeniden kurulması (yüzde 32) oldu.
İşletmeler ayrıca, ithalatın geri dönmesiyle birlikte ithal ikamesi ekipman fiyatlarının düşeceğine inanıyor: Rus malı ekipmanlar için bu beklenti yüzde 30, Çin malı ekipmanlar için ise yüzde 27 seviyesinde.
İşletmelerin ana risk olarak gördüğü şey, kendi ürünleriyle rekabet eden ithalatın pazarlara geri dönmesi.
Katılımcıların yüzde 39’u bu tür endişelerini dile getirdi. Tsuhlo, “Ancak genel olarak, ithalatla rekabetin de olmasının o kadar da kötü olmadığını düşünüyorum,” dedi.
Yaptırımların kaldırılmasının diğer sıkça dile getirilen olumsuz yönleri arasında, Rus işletmelerinin ürünlerine yönelik ithal ikamesi talebinin azalması (yüzde 21) ve şu anda ihtiyaç duyulan yerli ithal ikamesi ürünlerinin piyasadan dışlanması (yüzde 19) yer alıyor.
Sanayicilerin sadece yüzde 14’ü Çinli ve diğer yabancı ithal ikamesi ürünlerinin piyasadan çekilmesinden endişe duyuyor.
Ankete katılan işletmelerin yüzde 8’i, artan rekabet ortamında kendi üretim maliyetlerinin ve fiyatlarının artabileceğini göz ardı etmiyor.
Yaptırım sürecine ilişkin beklentiler gerçekleşti mi?
Tsuhlo, raporunda ayrıca Rus sanayicilerinin yaptırımların uygulanması ve yabancı ithalatçıların çekilmesine ilişkin beklentileriyle mevcut durumu karşılaştırdı ve Nisan 2022 ile Mart 2025 anket sonuçlarını kıyasladı.
Yaptırımların en yaygın sonucu, Rusya’da veya dost ülkelerde alternatif tedarikçilerin bulunmaması nedeniyle üretim maliyetlerinin ve fiyatların artması olmaya devam ediyor: 2022’de bunu yüzde 64 belirtirken, üç yıl sonra bu oran yüzde 60 oldu.
Alternatif tedarikçilerin yokluğu endişesi de önemini koruyor; 2022’de işletmelerin yüzde 62’si bu konudan bahsederken, 2025’te bu oran yüzde 55’e geriledi.
2022 beklentileri ile 2025 gerçekliği arasındaki en büyük fark, ithal hammadde ve bileşenlerin ikame edilememesi nedeniyle üretimde olası bir düşüşün değerlendirilmesinde ortaya çıktı.
Yaptırım baskısının başlangıcında işletmelerin yüzde 34’ü bu tür endişelerini dile getirirken, bu yılın mart ayında bu riskten sadece yüzde 9’u bahsediyor.
Ayrıca, mevcut ithal ekipmanın bakımı ve onarımı yapılamadığı için durması veya değiştirilmesi endişesi taşıyanların oranı yarı yarıya azaldı (yüzde 40’tan yüzde 20’ye).
Rus iş dünyasının 2022 baharında dile getirdiği yaptırımlardan kaynaklanan olumlu beklentiler gerçekleşti: O dönemde işletmelerin yüzde 36’sı kendi ürünlerine yönelik ithal ikamesi talebinin artmasını beklerken, 2025’te bunu belirtenlerin oranı yüzde 41’e yükseldi.
Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği’nin ocak ayında yaptığı anket, 2024 sonu itibarıyla yaptırımlardan kaynaklanan kısıtlamalardan şu veya bu şekilde etkilenen işletmelerin oranının azaldığını gösterdi.
Özellikle, ithalat kısıtlamaları nedeniyle yeni ekipman satın alamadığını belirtenlerin oranı (ikinci çeyrekte yüzde 29’dan dördüncü çeyrekte yüzde 15’e) ve yabancı karşı taraflarla ödeme yapamadığını belirtenlerin oranı (ikinci çeyrekte yüzde 28’den yüzde 15’e) düştü.
Diğer yandan yılın ilk yarısında ankete katılan şirketlerin yüzde 20’si yaptırımların faaliyetleri üzerindeki etkisinden bahsederken, yıl sonuna doğru bu oran yüzde 14’e geriledi.
Makroekonomik Analiz ve Kısa Vadeli Tahmin Merkezi (TsMAKP) Reel Sektör Gelişim Analizi ve Tahmini Yönü Başkanı Vladimir Salnikov ise, yaptırımların etkisini ruble kuruna benzetiyor: “Sanayide kimine zayıf ruble, kimine güçlü ruble daha iyi gelir, kimine ise arada bir şey ya da fark etmez.”
Salnikov, “Her şey duruma, farklı sektörlerdeki işletmelerin çalıştığı modellere bağlı. Örneğin, erişilemez hale gelen veya hâlâ karmaşık yollarla temin edilmesi gereken bileşenleri kullanan biri için ithalatın yeniden başlaması elbette bir artı olacaktır. Ama bazılarının da gerçekten rakipleri ortaya çıkacak,” diye ekliyor.
Rusya’dan çekilen ABD’li şirketler 300 milyar doları aşan kayba uğradı
İthal ikamesi ne kadar başarılı?
Danışmanlık şirketi ATK+ Proje Yöneticisi Andrey Kusik de, ithal ikamesi süreçlerinin Rus üreticilerin yabancı tedarikçilere olan bağımlılığını azalttığını, ancak sermaye yoğun sektörlerde (örneğin elektronik, otomotiv bileşenleri ve endüstriyel ekipman üretimi) ithalat payının düşürülmesinin hâlâ önemli bir zorluk olmaya devam ettiğini söylüyor.
Uzman, işletmelerin büyük ölçüde adapte olduğunu, satın alma stratejilerini yeniden yönlendirdiğini ve bazı şirketlerin, özellikle Merkez Bankası’nın yüksek faiz oranı bağlamında, daha önce satın alınan ekipmanın ömrünü mümkün olduğunca uzatmaya çalıştığını ekliyor.
Kusik, “Bu koşullarda işletmeler genellikle üç tedarik kanalı kullanıyor: paralel ithalat, OEM çözümleri ve analoglarının satın alınması ve tersine mühendisliğin geliştirilmesi,” diyor.
OEM (original equipment manufacturer—orijinal ekipman üreticisi), orijinal üreticiden müşterinin markası altında mal üretimi anlamına geliyor.
Bunun yanı sıra mühendislik merkezi Kronstadt’ın Operasyon Direktörü Aleksandr Tretyakov, örneğin petrol ve doğalgaz sektöründe, jeolojik araştırma ve sonraki saha geliştirme için kullanılan bazı ekipman pozisyonlarında yerlileştirme oranının yüzde 85 ila 90’a yaklaştığını, ithal ikamesi açısından ana “büyüme alanlarının” ise gaz türbinleri (gaz sıkıştırma ve elektrik üretimi için) olarak kaldığını belirtiyor.
Tretyakov, petrol arıtma kompleksinde kontrol vanaları ve pompa ürünlerinde yerlileştirme seviyesinin arttığını ve “daha yavaş hızlarda da olsa kompresör teknolojisi ve yüksek güçlü buhar türbinlerinde de büyüme sağlandığını” ifade ediyor.
Rusya Yüksek Ekonomi Okulu (VŞE) Yapısal Politika Araştırmaları Merkezi Direktör Yardımcısı Anna Fedyunina, ithal ikamesindeki başarıların öncelikle düşük ve orta teknolojili sektörlerle ilgili olduğunu, ancak kendi üretimini organize etmeyi başaran yerlerde bile ürün kalitesinin genellikle ithal analoglarından düşük olduğunu düşünüyor.
Fedyunina, “Kalite sorunlarının daha sonra bu ürünleri tüketen sektörler için kısıtlamalara yol açması önemli. Bu durum özellikle, ithal ikamesi ürünlerinin sınırlı işlevsellik, daha kısa hizmet ömrü ve modern dijital arayüzlerin eksikliği ile karakterize edildiği takım tezgahları ve makine mühendisliğinin belirli alanları için geçerlidir,” diye belirtiyor.
Kusik, kısa vadede yaptırım rejiminin gevşetilmesinin gerçekten olumlu bir faktör olarak algılanacağını söylüyor; bu durum, özellikle yüksek teknolojili bileşenlere ve ekipmanlara erişim açısından üretim zincirlerindeki dar boğazları hızla giderme fırsatı sunacak.
Fakat uzman, uzun vadede, hem makro düzeyde devlet destek önlemleriyle hem de işletmeler düzeyinde sistematik çalışmalarla ithalat bağımlılığını azaltma politikasını sürdürmenin önemli olduğunu vurguluyor.
Fedyunina, rekabetin önemli olduğuna ve ithal ikamesinin çok uzun süre “izole” edilmesinin yerli ürünlerin rekabet gücüne ulaşmasını engellediğine inanıyor.
Fedyunina, “İthal ikamesinin uygulanmasına ilişkin yabancı deneyimlere dayanarak, yerli üreticileri yabancı rakiplerle ‘çarpıştırma’ görevinin, genellikle yerli şirketlerin kalitesi ve başarıları üzerinde son derece olumlu bir etkisi olduğunu görüyoruz,” diyor.