DÜNYA BASINI

Rusya: askeri güvenlikte değişiklik eğilimleri – 2

Yayınlanma

2017’den beri Rusya Genelkurmay Askeri Akademisi komutanı Vladimir Zarudnitskiy’in Rusya silahlı kuvvetlerinin teorik yayın organı Voennaya mısl’da (Askeri Düşünce) yayımlanan yazısının ikinci bölümü Hazal Yalın’ın çevirisiyle.

Rusya: askeri güvenlikte değişiklik eğilimleri – 1

***

Vladimir Zarudnitskiy

İlk eğilim, askeri güvenliğin sağlanması sistemindeki organları askeri tehditlerin ölçeği ve tipine uyumlu haline getirme zaruretidir. Bu eğilimde başlıca unsur değerlendirmede objektivitedir. Küçümseme, devletin bütün potansiyelinin askeri alana konsantrasyon seviyesinde düşmeye yol açar; abartı ise tersine ülkenin çabalarının askeri faaliyetlerin yürütülmesi için ifrat ölçüsünde konsantre edilmesine. Hem ilki hem de ikincisi neticede askeri güvenliğin durumuna zarar verici olabilir.

Askeri güvenliğin sağlanması sisteminin yapısı, bu alandaki görevlerin yerine getirilmesinde yer alan kuvvet ve vasıtalar, Rusya’nın askeri güvenliğine yönelik öngörülebilir tehditlerin garantili bir şekilde tasfiyesini temin etmelidir. Bu bağlamda, askeri tehditlerin tip ve ölçeğine bağlı olarak yapı, bunların tasfiyesi için zaruri kuvvetler ve vasıtalar toplamı, keza askeri güvenlik sistemi tarafından çözülecek ödevler değişmelidir. Kimi varyasyonlarda öncelik devletin güvenliğinin sağlanmasında askeri olmayan tedbirlere, başka varyasyonlarda ise askeri kuvvet kullanımına verilebilir. Seçilen varyasyona uygun olarak askeri güvenliği sağlama sisteminin yapısı da dönüşmeli, ortaya çıkan ödevlerin yerine getirilmesi için zaruri kuvvet ve vasıtalar tespit edilmelidir.

Askeri güvenliğin sağlanmasındaki bu eğilim muhakkak ki en önemlilerinden biridir ve bunun hayata geçirilmesi de bu hayata geçirmeyi derinden etkileyen belirsizlik faktörlerinin varlığıyla ilişkilidir. Belirsizlik faktörü, durumun gelişimine veya Rusya’nın çıkarları için öncelikli olan bir bölgedeki askeri-stratejik ortamı önemli ölçüde değiştirebilecek veya devletin askeri güvenliğine doğrudan tehdit teşkil edebilecek siyasi-askeri durumlara dair kesin bir tahmin oluşturma imkânını ortadan kaldırır.

Dolayısıyla bugün, çözümleri fiilen her zaman askeri kuvvet kullanımına yol açan çelişkilerin artmasıyla ilişkili olan ortamın gelişimine dair tahminde bulunmak güçtür. Ukrayna’daki çatışmanın Rusya’yla askeri cepheleşme için kullanılan vekil kuvvetlerden çıkıp genişleyerek Avrupa’da büyük bir savaşa evrilmesi de ihtimal dışı değildir.

Rusya Federasyonu’nun çıkarları için stratejik önem taşıyan, çatışma potansiyeli de belli şartlar altında Rusya’yı askeri çatışmalara sürükleyebilecek olan bölgelerdeki ortam da daha az karmaşık değildir.

İç güvenliğin askeri tehditler açısından önemi de küçümsenemez. ABD ve batılı ülkeler devletimizi zayıflatmak için mümkün olan her yolla Rusya’daki sosyal-siyasi ortamı istikrarsızlaştırmaya çalışıyor, dini, etnik ve uygarlıksal karşıtlıkları kullanıyor; bu karşıtlıklar da askeri kuvvet kullanımına yol açabilir.

Bu yüzden, askeri güvenliğin sağlanması sisteminin yapı, kuvvet ve vasıtaları, ortamdaki olası değişikliklere dair tahminlerin her birine denk düşmelidir. Dolayısıyla, askeri güvenliğin sağlanması sisteminin potansiyel kabiliyetlerinin tayinine yönelik yaklaşım, ülkenin elde bulunan potansiyeline değil, Rusya Federasyonu’nun jeostratejik ihtiyaçlarına ve askeri kuvvetin yeterliliği ilkesine dayanmalıdır. Bu, savaşları önlemek ve her ölçek ve yoğunluktaki askeri çatışmaları çözmek için, ülkenin askeri güvenliğinin sağlanması sisteminin yapısını askeri tehditlerin ölçek ve tiplerine uyumlu kılma eğilimini de ifade etmektedir.

İkinci eğilim, askeri güvenlik önlemlerinin uygulanmasında modüler ilkeye geçişi tayin eder.

Rusya’ya yönelik askeri tehlike ve tehditler, ortamdaki gelişme şartlarının ve ilk eğilimin sonucu olarak, giderek daha da geniş ölçekli ve çeşitli hale geliyor. Doğal olarak, askeri güvenliğe yönelik tehditlerdeki dönüşüm de muhtelif niteliklerdeki küresel tehditlerin gelişmesinde ortaya çıkan değişikliklerin etkisi altında meydana geliyor. Bunun sonucu, silahlı savunmaya hazırlık ve ülkenin silahlı savunması, sadece askeri tedbirlerle tamamlanamaz ve fiilen bütün toplumun, devlet iktidarının bütün kurum ve organlarının çabalarında konsolidasyon gerektirir.

Rusya’nın güvenliğine yönelik bütün askeri tehditlerin mevcut ortamda sadece askeri kuvvetle tasfiye edilmesi objektif olarak mümkün görünmüyor. Ancak bütün devlet tedbirlerinin kompleks bir şekilde hayata geçirilmesi, bütün toplumun faaliyeti, askeri güvenliğin ödevlerini kesin bir şekilde çözmeye imkân sunar.

Devletin ve toplumun faaliyet istikametlerinden her birinin kendine has işlevleri, yapısı ve dinamiği vardır. Bunlar modüller olarak mülahaza edilmek suretiyle, ortamın gelişiminin, askeri tehditlerin tip ve ölçeğinin tahminine bağlı olarak, askeri tehditlerin tasfiye yolları ve bunun için zaruri modül setleri tayin edilir. Örneğin, bir dizi siyasi tedbirin hayata geçirilmesi sürecinde bu amaçla devlet faaliyetinin enformatif, iktisadi, mali, askeri ve diğer alanlarındaki ödevler çözülür, bunun için de uygun modül setleri yaratılır. Buna karşılık, askeri ödevlerin gereğince çözülmesinde söz konusu ödevler bunun için zaruri olan devlet kurumları tarafından bütün özgül modül setleriyle birlikte kompleks şekilde ele alınır.

Bu yapılırken, modüllerde içkin faaliyetlerin özgünlüğü ihlal edilmez ve kişinin kendi kabiliyetlerinin ötesine geçme ihtimali azaltılır. Farklı modüllerin işlevselliğinin kompleks niteliği ve önceliği de devletin eylem ve stratejik hedefler planlamasına bağlı olarak neticede ülkenin askeri güvenliğini temin eder.

Bu eğilim, askeri güvenliği sağlanması görevinin yerine getirilmesine katılan zaruri kuvvet ve vasıtalar listesinin genişlediği günümüzdeki ortamda özel bir önem taşır.

Üçüncü eğilim, milli güvenlik önceliğinin askeri güvenliğin sağlanması alanına kaymasını tayin eder.

Rusya Federasyonu’nun milli güvenliği hiç tartışmasız, stratejik milli öncelikler tarafından öngörülmüş olan hedeflere ulaşılması ve görevlerin yerine getirilmesi yoluyla, kamu iktidarı organlarının, toplumun örgüt ve kurumlarının kaynak ve çabalarının yoğunlaştırılmasıyla sağlanır. Stratejik milli önceliklerin hayata geçirilmesi, esasen devletin gelişiminde ve askeri güvenliğinin sağlanmasında ifadesini bulan milli menfaatleri temin eder.

Tarihi tecrübe, devletin bütün hayati faaliyet alanlarında menfaatleri mutlak surette savunabilme gücüne sahip olma gayesinin kural olarak çok zorlu bir görev olduğunu gösterir. Bu nedenle, pratikte, özellikle de bugün Rusya ve batı arasındaki çatışma devam ederken olduğu gibi, devletin muhtelif kaynak türlerinin sınırlılığı şartlarında, milli güvenliğin idaresi bazı menfaatlerin güvenliğinin (savunulabilirliğinin) gereken, diğerlerinin ise kabul edilebilir seviyede sağlanmasıyla hayata geçirilmelidir.

Bugünkü aşamada, ortamın bundan sonraki gelişmesine dair tahminleri dikkate alarak, stratejik milli öncelik, yani ülkenin savunması, tayin edici hale geliyor; milli güvenliğin sağlanması hedefi de askeri güvenlik alanıyla giderek daha çok iç içe giriyor. Rusya Federasyonu’nun barışçıl sosyal-iktisadi gelişmesi için şartlar, askeri güvenliği kesin olarak sağlanmadıkça temin edilemez.

Bu nedenle, bu eğilim askeri güvenliğin sağlanması için devlet tarafından yürütülen tedbirlerin amansız bir konsantrasyonunu öngörür. Rusya’nın varoluşuna karşı doğrudan bir tehdit mevcut oldukça, devlet ve toplumun askeri güvenlik ödevlerinin çözülmesiyle ilgili olmayan bütün faaliyetleri destekleyici nitelikte olmalı ve buna uygun bir şekilde düzenlenmelidir.

Dördüncü eğilim, ortamdaki değişme dinamiğiyle ilişkilidir ve askeri güvenliğin sağlanması sisteminin idaresinin yüksek bir operasyonel verimlilik ve merkezileştirilmesini tayin eder.

Askeri güvenliği sağlama sistemi, daha önce de belirtildiği gibi, milli güvenliğin bir unsurudur ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’nın liderliğinde kamu iktidarı organları, sivil toplum örgüt ve kurumlarının koordineli eylemleri yoluyla stratejik planlama çerçevesinde geliştirilen siyasi, örgütsel, sosyal-iktisadi, hukuki, enformatif, askeri, özel ve diğer tedbirlerin entegre bir şekilde uygulanmasıyla, planlı bir temelde işler.

Devletimizde milli güvenlik ve askeri güvenlik alanında yönetime dair kabul edilmiş olan yaklaşım, barış zamanında, hiç kuşkusuz, konulan hedeflere erişilmesini sağlıyor ve Rusya’nın güvenliğine yönelik yeni (ortaya çıkan) tehditlere cevap verilmesini de mümkün kılıyor.

Ülkenin başkanı, Güvenlik Konseyi, Federal Meclis, hükümet, diğer devlet kurumları, bu bağlamda Savunma Bakanlığı da plan seviyesinde (zaruret ve ortamın değişmesi halinde) askeri güvenliğin sağlanması alanında stratejik planlama belgelerini, ilkeleri ve en genel yöntemleri, keza ülkenin askeri güvenlik hedeflerine ulaşması için hayata geçirebileceği faaliyet istikametlerini netleştirir.

Çağdaş şartlarda askeri güvenliğin sağlanması sisteminin işlevselliği esasen barış zamanından farklı ve ABD ve müttefikleri tarafından hayata geçirilen, ülkemizdeki sosyal-siyasi ortamı istikrarsızlaştırmayı, iktidar değişikliğini ve Rusya’nın toprak bütünlüğünü yıkmak için elverişli şartları oluşturmayı hedefleyen Rusya karşıtı siyasetle tayin olunuyor.

Ukrayna’da çatışmanın başlamasından sonra ortamdaki değişiklik dinamiği köklü şekilde yükseldi. Batılı ülkeler sınırlarımız boyunca ve Rusya’nın milli menfaat alanlarındaki kriz durumlarını kasıtlı olarak provoke ediyor, ülkedeki ortamı mümkün olan her yöntemle istikrarsızlaştırmaya çalışıyor, askeri güvenliğe yönelik yeni tehdit kaynaklarının ortaya çıkış sürecini hızlandırıyor ve bunların tayfını genişletiyor.

Bu da, sadece yeni tehditlerin ortaya çıkmasına cevap vermek için değil muhtelif devlet ve toplum yapılarını zamanın kıt olduğu bu şartlarda merkezi şekilde idare etmek için de gerekli olan askeri güvenliğin sağlanması sisteminin idare parametrelerinde köklü zaman sınırlamaları getiriyor.

Bununla ilişkili olarak askeri güvenliğin sağlanması görevleri için koşulacak kuvvet ve vasıtaların uygulanmasının tek başlı yönetim ve planlamasının örgütlenmesine yönelik ek ihtiyaçlar da ortaya çıkıyor.

Bu suretle, operasyonel verimliliği ve askeri güvenliğin sağlanması sisteminin idaresinin merkezileştirilmesini hızlandırma eğilimi, muhtelif işlevler taşıyan devlet organlarının, bu kapsamda askeri örgütlerin ve silahlı kuvvetlerin operasyonel idaresi ve tek başlı planlaması zaruretini de, Rusya Federasyonu’nun askeri güvenliğinin sağlanması gereğinden ötürü tayin ediyor.

Beşinci eğilim, askeri güvenlik ödevlerinin çözülmesinde dost devletlerin potansiyelinin artan önemini tayin ediyor.

Bu eğilim, uluslararası ortamda meydana gelen değişiklikler ve askeri güvenliğin sağlanması sisteminin iyileştirilmesinde yakın vadedeki beklentilerle doğrudan ilişkilidir.

Bir açıdan, mevcut dünya düzeninde başlamış bulunan dönüşüm süreci, batının hegemonyasına karşı kendine yeterlilik ve bağımsızlık hedefleyen devletler arasında yeni ilişkilerin kurulmasını da öngörüyor. Pek çok yeni ittifak (koalisyon) ve devletlerarası ikili ilişkiler ortaya çıktı. Ancak dünya kesin bir şekilde bölünmüş değil ve bu, ABD ve müttefiklerinden siyasi ve askeri bağımsızlığını (özerkliğini) kazanmayı hedefleyen büyük bir grup tarafsız devletin ortaya çıkmasına yol açtı. Bunlar pek az istisnayla Rusya’nın kısa vadeli müttefikleridir; ama bu ülkelerin potansiyelini, askeri potansiyel dahil olmak üzere, devletimizin askeri güvenliğinin sağlanması tedbirlerinin planlanmasında hesaba katmak zaruridir. Bu alanda hiç şüphe götürmeyecek ilgi odağı, Afrika kıtasındaki muhtelif ülkeler, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’daki bir dizi devlettir.

Diğer bir açıdan, devletimiz tarafından batı için stratejik önem taşıyan bölgelerde, öncelikle de ABD sınırlarının yakınında ittifak anlaşmalarının imzalanması, Rusya’nın halihazırda dış siyasette kuvvete dayananlar dışında argüman tanımayan hasımlarının caydırılmasına da yol açar. Bu, Batı’nın stratejik olarak caydırılmasına yönelik çok önemli bir askeri argümandır ve askeri güvenliğe yönelik yeni tehlike ve tehditlere önleyici cevap verme yoluyla Rusya’nın askeri politikasının daha da geliştirilmesi için de bir temeldir.

Bu nedenle, yakın vadede askeri güvenlik görevlerinin yerine getirilmesinde dost ülkelerin potansiyelinin artan önemi, Rusya’nın askeri güvenliğinin sağlanması sistemindeki değişikliğinin öncelikli eğilimlerinden biri olacaktır.

Sonuç olarak: Ukrayna’da çatışmanın bitmesi, Rusya ve batı arasında kriz niteliğindeki karşı karşıya gelişin sonu demek değil. Halihazırda başlamış bulunan, mevcut dünya düzenindeki dönüşüm sürecine, çözümü fiilen her zaman askeri kuvvet kullanımına yol açan çelişkilerin büyümesi eşlik ediyor. Ukrayna’da çatışmanın tırmanarak Avrupa’da büyük kapsamlı bir savaşa dönüşmesi imkânsız değil. Devletimizin kasıtlı olarak yeni askeri çatışmaların içine çekilmesi ihtimali de hızla artıyor.

ABD ve batılı ortakları varlıklarının yolu haline gelen hegemonyalarını bütün vasıtalarla, dünyanın geri kalan kısmı pahasına kendi korumaya çalışıyor. Bunlar tarafından gayet somut bir hedef konulmuş durumda: Rusya’yı “stratejik bozguna” uğratmak, ülkemizdeki ortamı istikrarsızlaştırmak, iktidar değişikliği sağlamak ve Rusya’nın egemenliğini sınırlamak ve toprak bütünlüğünü yıkmak için şartları ortaya çıkarmak.

Rusya’nın varoluşuna karşı bu doğrudan tehdit, askeri güvenliğin sağlanması sistemine yönelik artan talepleri tayin ediyor. Başlıca ödev, askeri güvenliğin sağlanması sisteminin yeni askeri-siyasi ve stratejik ortama ve Rusya’nın yeni statüsüne uygun olmasıdır. Askeri güvenliğin sağlanması sistemi ancak bu durumda şunlara imkân verir: birincisi, devletimize yönelik askeri tehdit kaynaklarının bertaraf edilmesi (bloke edilmesi) ödevlerinin çözümü; ikincisi, küresel ilişkilerin dönüşümü döneminde ülkenin tedrici kalkınmasının sağlanması; üçüncüsü, günümüzdeki aşamada kurulmakta olan yeni (perspektifsel) küresel ve bölgesel güvenlik modellerine organik bir şekilde giriş.

Yazar tarafından gösterilen askeri güvenliğin sağlanması sistemindeki değişiklik eğilimleri yeni araştırmalar gerektiriyor ve herhalde bu eğilimler, sistemin yakın gelecekte iyileştirilmesi için de temel teşkil edecektir. Meydana gelmekte olan ortamı ve devletimizin askeri güvenliğine yönelik yeni tehditlerin dinamik şekilde oluşmasını dikkate alarak, kimi istikametleri bugünkü aşamada hayata geçirmek de uygun olacaktır.

Военная мысль (Askeri Düşünce), № 2 — 2024.

Çok Okunanlar

Exit mobile version