Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov, Kırım’ın Rusya Federasyonu’yla birleşmesinin 10’uncu yıldönümü vesilesyle basın toplantısı düzenledi. Buravov, birleşmeyi ‘Kırım Baharı’ olarak adlandırdı. Rus Başkonsolos, Vladimir Putin’in Rusya Federasyonu seçimelerini tekrar kazanmasının Rusya-Türkiye ikili ilişkileri için önemli olduğunu vurguladı.
‘Kırım Baharı’nın 10. Yıldönümü sebebiyle Rusya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda o günleri yansıtan fotoğraf sergisi de sunuldu. Tarihi yarımadanın Rusya ile birleşmesinin kronolojik olarak detaylı bir şekilde değerlendiren Başkonsolos Andrey Buravov basın mensuplarına şu açıklamaları yaptı:
‘Kırım Baharı’ olayları, Rusya ile Batı arasındaki ilişkilerin genel jeopolitik bağlamından ayrılarak hiçbir şekilde ele alınamaz. Bu olaylar ülkemiz ile ABD liderliğindeki Batı bloğu arasında eşit ve karşılıklı saygılı bir diyalog kurmanın giderek artan imkansızlığının kesinlikle netleşmesinden sonra dünya sahnesinde meydana gelen temel niteliksel değişikliklerin ifadesi oldu. Washington, SSCB’nin varlığının son yıllarından ve yeni Rus devletinin varlığının ilk yıllarından başlayarak, ülkemizin önemli ölçüde zayıflamış ve içsel olarak istikrarsız olduğunu düşünerek, her alanda kendi hegemonyalarını ve yaklaşımlarını dayatmayı bir kural haline getirdi.”
Batı ile Rusya arasındaki gerginliği tırmandıran olaylara atıfta bulunan Andrey Buravov, Kiev’in Donbas’ta yaptığını Kırım’da da yapmak istediğini ancak Rusya’nın buna engel olduğunu söyledi.
“Batılıların başlangıçtan itibaren yeni Rusya ile ilgili olarak takip etmeye karar verdikleri böyle bir yaklaşımın kabul edilemezliği, V.V. Putin tarafından 2007’de Münih’teki konuşmasında açıkça belirtildi. Bir yıl sonra Bükreş’te Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya girişine giden yolun açıldığı NATO zirvesi düzenlendi. 2008’de Batı, Rusya’nın ulusal çıkarlarını hiçe sayarak fiilen bize savaş ilan etti ve NATO’nun bu kararıyla ülkemizi hesaba katmayacağını gösterdi. Batı, Gürcistan’ın o zamanki liderliğini Güney Osetya’daki askeri maceraya kışkırttı ve sert ve kararlı tepkimizden herhangi bir sonuç çıkarmadan gerginlik derecesini artırmaya devam etti. Aynı dönemde Washington, uydularıyla birlikte, aslında Ukrayna’yı «kollarına» alma, onu Rusya’yı caydırma ve bastırma aracı haline getirme planını uygulamaya başladı. Sonuç olarak, bu Şubat 2014’te Ukrayna’da bir devlet darbesine yol açtı ve bunun sonucunda açıkça milliyetçi ve Rusya karşıtı güçler orada iktidara geldi. Bu güçler Donbas’ta kendi nüfuslarına karşı açık bir savaş başlattılar ve Kırım için de aynısını yapmaya kalkıştılar. Ancak milliyetçilerin kurbanı ve anavatanlarında dışlanmış olmak istemeyen Kırım halkının kararlı tutumuyla karşılaştılar.”
Rus Başkonsolos, 16 Mart 2014 tarihinde yapılan halk referandumundaKırım Özerk Cumhuriyeti sakinlerinin% 96,77’sinin ve Sivastopol sakinlerinin% 95,6’sının Rusya ile yeniden birleşmek için oy kullandığını anımsattı.
Buravov, Batı’nın devam eden silah sevkiyatları ve çatışmanın seyri ile ilgili gazetecilerin sorduğu sorulara da yanıt verdi. Rus Başkonsolos, paralı askerlerin ve bazı ülkelere ait subayların Ukrayna cephesinde görev yaptıklarını bildiklerini ifade etti. Kısa vadede Batı ile ilişkilerde iyileşme olasılığının zayıf olduğu değerlendirmesini yapan Burarov, bu konudaki gelişmelerin Batılı başkentlerin vereceği kararlara bağlı olduğunu belirtti.
Kırım’daki güvenlik durumuyla ilgili sorulara da yanıt veren Buravov belli sıkıntılar olmakla birlikte yaşamın günlük seyrinin devam ettiğini bölgede geniş kapsamlı alt yapı yatırımlarının yapıldığını kaydetti.