Diplomasi
Rusya, Biden’ın ATACMS kararına nasıl tepki verecek?

Editörün notu: 2014-2019 yılları arasında Moskova’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde ticaret ataşesi olarak görev yapan, öncesinde Tayland ve Afganistan’da görevlerde bulunan ve 2013’te Belfast’taki G8 zirvesini organize ederek 2022’de İngiliz diplomatların yabancı dil eğitiminden sorumlu olan Uluslararası Akademi’nin Başkan Yardımcısı olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan emekli olan deneyimli diplomat Ian Proud, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’ya ATACMS füzelerinin Rusya topraklarında kullanımına izin verme yönündeki kararını ele alıyor. Proud’a göre gerilimi artırsa da Putin’in nükleer bir hamle yapma ihtimali düşük görünüyor.
ATACMS kararının ardından Putin, neden nükleere başvurmayacak?
18 Kasım 2024
Joe Biden’ın, ABD yapımı ATACMS füzelerinin Rusya topraklarında kullanılmasına izin verme kararının ardından pek çok Batılı yorumcu, Üçüncü Dünya Savaşı’nın eli kulağında olduğu yönünde panik dolu tahminlerde bulunuyor.
Bu adımın ardından Rus medyası ve siyasi çevrelerinden sert tepkiler geleceği şüphesiz. Fakat, bu füzelerin nasıl kullanılacağı büyük önem taşıyor.
Ufukta Trump’ın başkanlığı ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirme taahhüdü göz önüne alındığında, Putin’in tepkisinin ölçülü olacağını düşünüyorum.
Cumhuriyetçi yorumculardan Biden’a sert tepki: Üçüncü Dünya Savaşı riski tırmanıyor
2016’daki durumun aksine, Biden’ın bu adımı Trump destekçileri arasında oldukça geniş bir kitle tarafından kınandı ve açık bir tansiyon yükseltme hamlesi olarak değerlendirildi.
Donald Trump Jr., sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, Biden yönetimini, “Babam barışı sağlama ve hayat kurtarma şansını bulamadan Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatmaya çalışıyor,” sözleriyle eleştirdi.
Utah Senatörü Mike Lee ve Georgia Temsilcisi Marjorie Taylor Greene gibi diğer Cumhuriyetçi politikacılar da benzer şekilde Üçüncü Dünya Savaşı uyarısında bulundu. Trump destekçisi girişimci David Sacks ise Biden’ın amacını, “Trump’a mümkün olan en kötü durumu mu bırakmaya çalışıyor?” diye sorguladı.
Biden’dan Obama’nın stratejik hamlesine benzer bir adım
Biden’ın bu hamlesi, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından önce Ukrayna politikasında diplomatik zemini zorlaştırmayı hedefliyor gibi görünüyor.
Bu hamleyi Putin de aynı şekilde değerlendirecektir.
Putin’in, Başkan Obama’nın görev süresinin son günlerinde attığı –daha az tehlikeli olsa da benzer– bir adımı hatırlaması muhtemel. Obama, dış politika alanındaki son hamlelerinden birinde, Rusya’ya yönelik yaptırımlar açıkladı ve 35 Rus diplomatı ABD’den sınır dışı etmişti.
Bu durum, Putin’in nasıl karşılık vereceğine dair medyada büyük bir spekülasyona neden oldu. Ancak nihayetinde, Putin tepki vermek yerine durumu izlemeyi ve ABD’nin yeni yönetimi olan Trump döneminde nasıl bir yol izleyeceğini görmeyi tercih etti.
Tıpkı o dönemde olduğu gibi, şimdi de Putin’in karşı hamle yapmadan önce gelişmeleri dikkatlice tartması muhtemel görünüyor.
ATACMS kararı göründüğü kadar önemli değil: Zelenskiy’in hala eli kolu bağlı
Biden’ın ATACMS füzelerinin sınırlı kullanımına izin verme kararı, aslında mayıs ayında alınan HIMARS sistemlerinin sınırlı kullanımı kararının bir uzantısı.
Bu karar, Rusya sınır bölgelerindeki askeri tesislere saldırılar düzenleyerek Harkov’a yönelik saldırıları azaltmayı hedefliyordu. Ancak Zelenskiy’in, Rusya topraklarına karşı serbestçe saldırılar düzenlemesine izin verilmiyor. Bu nedenle, her ne kadar bu karar tansiyonu artırıcı bir hamle gibi görünse de esasen göründüğü kadar büyük bir değişiklik getirmiyor.
ABD yönetiminden gelen işaretler, ATACMS füzelerinin yalnızca Ukrayna’nın Rusya’nın Kursk oblastındaki savunma hatlarına yönelik beklenen büyük bir saldırıyı engellemek amacıyla kullanılabileceğini gösteriyor.
Biden’ın hamlesi, Zelenskiy’in Kursk hatasını telafi etme çabası
Ukrayna, Kursk oblatsında ağustos ayında gerçekleştirdiği cüretkâr saldırıda ele geçirdiği toprakların yaklaşık yarısını kaybetmiş durumda. Zelenskiy, bu bölgeyi barış görüşmeleri kaçınılmaz bir şekilde başladığında elinde tutmanın, Rusya’dan Ukrayna topraklarını geri almak için sembolik bir koz sağlayacağını ifade etti.
Fakat Kursk saldırısından bu yana Ukrayna, Donbass’taki Rus kuvvetlerinin her gün küçük adımlarla ilerlediği amansız saldırılarında daha fazla toprak kaybetti.
Kursk’taki mevzilerin tamamen kaybedilmesi, pek çok yorumcunun halihazırda dile getirdiği gerçeği açıkça ortaya koyacaktır: Zelenskiy’in bu hamlesi, savaşın sonucunu değiştiremeyecek stratejik bir hata idi.
Dolayısıyla, ABD’nin ATACMS kullanımına izin verme kararı, en iyi ihtimalle, Biden yönetiminin Zelenskiy’in prestijini korumasına yardımcı olma çabası olarak değerlendirilebilir.
Rusya’nın tepkisi ATACMS’in nasıl kullanılacağına bağlı
ATACMS kullanımının tamamen ABD istihbaratı ve hedef belirlemesine bağlı olması nedeniyle, Biden yönetiminin Kursk cephesi dışında veya Kursk menzilindeki askeri merkezlerin ötesinde daha geniş çaplı saldırılara izin vermesi pek olası görünmüyor.
Ancak, füzelerin nasıl kullanılacağı henüz netleşmedi ve Putin, önleyici bir hamle yapmak yerine gelişmelere göre tepki verecektir.
Putin tepkisiz kalamaz
Her ne kadar HIMARS sistemleri daha önce Rusya topraklarında kullanılmış olsa da Putin bir şekilde karşılık vermek zorunda kalacaktır. Eylül ayında St. Petersburg’da yaptığı konuşmada bu konuda açıkça söz vermişti.
Putin’in siyasi anlamda tepki vermemesi için bir alan bulunmuyor. Fakat bu tepkinin biçimi, ATACMS füzelerinin kullanım şekline bağlı olacaktır.
Putin daha önce de bunları söyledi ve muhtemelen aşırı tepki vermeyecek
Putin, ABD askeri varlıklarını ya da diğer hedeflerini hedef alan büyük bir misillemenin, Trump’ın Rusya ve Ukrayna arasında vaat ettiği barışı sağlamasını çok daha zor hale getireceğini biliyor.
Batı silahlarının kullanımındaki bu taktiksel değişiklik üzerine Putin’in nükleer bir seviyeye tırmanacağını düşünmüyorum. Trump’ın müzakere için sahip olduğu hareket alanını kapatmak istemeyecektir, ki bu da Biden’ın ATACMS kararını almasının ana hedefi.
Rusya’nın Ukrayna’yı tüketmeye devam edecek kaynaklara ve siyasi desteğe sahip olmasına rağmen, Ukrayna’daki savaş Rusya için hâlâ önemli bir iktisadi ve insani maliyet yaratıyor.
Trump, Putin’i Mart 2022’de ABD ve İngiltere’nin İstanbul’daki barış anlaşmasını engellediği zamankinden daha iyi bir pozisyonda bırakabilecek bir çıkış yolu sunuyor.
Putin, Rus devlet yorumcularının aşırı tırmanma riskini gündeme getirmesinden memnun olacak
2016’nın sonlarında olduğu gibi, Putin kesinlikle Rus yorumcular, Batı medyasında Rusya’nın aşırı bir tırmanmaya gideceği korkusunu yaymaya teşvik edecektir. Bu, kendisine daha ölçülü bir şekilde yanıt verme alanı yaratırken, Batı basınına abartılı “düşman Rusya’yı” göstermek için bir fırsat sunacaktır. Bu, Rusya’nın sıkça kullandığı bir saldırı yöntemi.
Putin, muhtemelen şunları yapacaktır:
— Ukrayna’daki enerji altyapısına yönelik stratejik saldırıları artıracak;
— NATO’nun Polonya’daki silah dağıtım merkezlerini hedef alabilir;
— Avrupa’da ya da başka bir yerde ABD’ye ait bir askeri tesise sınırlı ve önceden işaret edilmiş bir saldırı düzenleyebilir.
Birleşik Krallık ve Fransa açısından riskler
Birleşik Krallık ve Fransa’nın, Amerika’nın Storm Shadow ve Scalp seyir füzelerinin Rusya içinde kullanılmasına olası izin verme hamlesini takip ettiklerine dair sinyaller var.
Yukarıda belirtilen hedef kısıtların burada da geçerli olacağını düşünüyorum. Bu nedenle, Birleşik Krallık ve Fransa varlıklarına yönelik sınırlı bir Rus saldırısı riski de söz konusu.
Fakat daha büyük risk, Trump yönetiminin, Rusya içinde ATACMS kullanımına ilişkin kararı tersine çevirerek, Ukrayna’nın hâlâ bu ülkeleri silahlarıyla vurduğu bir durumda, Trump’ın Zelenskiy ile Putin arasında barış görüşmelerini zorlaması.
Bu durum, ateşkes görüşmeleri başladığında, Fransa ve Birleşik Krallık’ın Ukrayna savaşına sorgusuz sualsiz destek verme pozisyonundan geri adım atmasını daha da zorlaştıracaktır.
Özellikle Birleşik Krallık’ta, bu durum hükümetin devam eden savaşı desteklemek için yaptığı devasa harcamalara yönelik baskıyı artırabilir. Bu, vergi oranlarının ciddi şekilde yükseldiği ve yaşam maliyeti krizinin devam ettiği bir dönemde daha da önemli hale geliyor.
Fransa’nın ise AB içinde pozisyonunu değiştirme konusunda daha fazla hareket alanı bulunuyor. Ancak AB, Trump barış için bastırırsa, Ukrayna’ya ABD’nin sağladığı mali ve askeri desteği eşleştiremeyecektir.
Keir Starmer, İşçi Partisi aktivistlerini Harris’in kampanyasını desteklemek üzere göndermesiyle Trump’la şimdiden kötü bir başlangıç yaptı. Bu, Birleşik Krallık’ın Ukrayna politikasında giderek daha izole ve etkisiz kalma riskini artırıyor. Yani plus ça change! (Hiçbir şey değişmiyor!)
Şimdilik, Üçüncü Dünya Savaşı’nın bir gecede başlamasını beklemeyin. Sakin olun ve bu anlamsız savaşın sona ermesi için mücadele etmeye devam edin.
Biden’dan Ukrayna’ya kritik hamle: ATACMS füzeleri için onay çıktı
Diplomasi
Von der Leyen Papa’nın cenazesinde Trump ile görüşmeyi planlıyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, cumartesi günü Papa Francis’in cenazesinde Donald Trump ile yüzleşme fırsatı bulabilir.
Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası, 88 yaşında hayatını kaybeden Papa Francis’e saygılarını sunmak için dünya liderlerinin bir araya geleceği cumartesi günü uluslararası diplomasinin odak noktası haline gelebilir.
Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in yan yana oturacağı tahmin edilirken, liderler arasında bir etkileşim olması muhtemel görünüyor.
Komisyon, cenazenin Trump ile ilk doğrudan görüşme için bir fırsat olup olmadığına ilişkin soruları yanıtlamaktan kaçındı. Bir sözcü, “ikili görüşmelerin olacağı ihtimalinin dışlanamayacağını” belirtti.
Sözcü, “Cenaze töreninin kenarında başka fırsatlar ortaya çıkarsa, elbette bunlardan yararlanılacaktır,” diye ekledi.
Brüksel’deki yetkililer ve diplomatlar, Komisyon’un Beyaz Saray ile doğrudan bir iletişim kanalı olmamasına ilişkin şikayetlerini giderek daha yüksek sesle dile getiriyor.
Ocak ayında Trump’ın göreve başlamasından önce, von der Leyen’in çevresi yeni yönetimin “erken temaslar” kurmak için çaba göstermiş, hatta bir ziyaret olasılığını bile değerlendirmişti. Fakat bu çabalar sonuçsuz kaldı.
Çok az sayıda Komisyon üyesi Trump yönetimi ile doğrudan görüşme ayrıcalığına sahip oldu ve AB yetkilileri, ziyaretleri ayarlamaktan çok, üst düzey yetkilileri için Amerikalı meslektaşlarıyla görüşme ayarlamakta yaşadıkları zorluklardan şikayet ediyor.
Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, von der Leyen’in etkili başdanışmanı Björn Seibert’in de zaman zaman eşlik ettiği üç Washington gezisi ile öne çıkıyor. Seibert, dış ilişkiler faaliyetleri kapsamında, ABD’nin çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uygulamaya koymadan hemen önce, şubat ayında Washington’da görüşmeler yaptı.
Fakat diplomatik girişimlerin somut bir etkisi olmadı. Von der Leyen’in yeni ABD yönetimine yönelik tavrı da gözle görülür şekilde sertleşti. Leyen, Zeit’a verdiği mülakatta, “Avrupa hâlâ bir barış projesidir. Kuralları koyan kardeşlerimiz ya da oligarklarımız yok. Komşularımızı işgal etmiyoruz ve cezalandırmıyoruz,” diye konuştu.
Trump ile doğrudan temas kurmak, von der Leyen’e şu anda 90 gün süreyle askıya alınmış olan gümrük vergileri konusunda Avrupa’nın taleplerini dile getirmek için nadir bir fırsat sunacak.
Avrupa Komisyonu’nun Avrupa’nın ticaret politikası üzerinde tek kontrol sahibi olmasına rağmen, Trump şu ana kadar von der Leyen ile doğrudan görüşmekten kaçındı ve bunun yerine İngiltere, Fransa, İtalya ve Norveç olmak üzere dört Avrupa lideriyle ayrı ayrı görüşerek “böl ve yönet” stratejisini tercih etti.
Bu arada, İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, von der Leyen ile Trump arasında ikili bir görüşme olasılığını soğuk karşıladı ve mevcut koşullar altında bunun zor olacağını söyledi.
Tajani, “Aceleye getirilmiş bir toplantı için doğru zaman olduğunu düşünmüyorum. İhtiyacımız olan şey, Avrupa ve ABD arasında doğru bir şekilde yapılabilmesi için yeterli zamanın ayrıldığı, derinlemesine bir diyalog,” dedi.
Trump’ın en sevdiği Avrupalı lider olan İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, geçen hafta Washington’a yaptığı ziyaret sırasında bir kez daha bu fikri gündeme getirerek, AB-ABD zirvesini kolaylaştırma planlarını canlandırmak istiyor.
Fakat AB zirveleri Avrupa Konseyi’nin yetki alanına girdiğinden, bu tür görüşmeleri başlatmak Cumhurbaşkanı António Costa’ya düşüyor.
Şu anda AB yetkilileri, yakın zamanda bir AB-ABD zirvesinin yapılmayacağını belirtiyor.
Haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesi, özellikle birkaç gün sonra bir AB zirvesinin de yapılacak olması nedeniyle potansiyel bir fırsat olarak gösteriliyor.
Diplomasi
Trump: Hamaney ile görüşmeye açığım, Çin ile görüşüyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta İran Dini Lideri Ali Hamaney ile görüşmeye açık olduğunu belirtti. Trump, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için gerekirse askeri müdahalede bulunabileceğini ima ederken, Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme anlaşmalarına katılacağını öngördü.
ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ile görüşmeye açık olduğunu vurguladı.
Trump, dergiye yaptığı açıklamada, İran ile nükleer müzakereler konusunda askeri gerilimin tırmanma olasılığına değindi. Bir anlaşmaya varılmasını umduğunu belirten Trump, “Saldırmadan bir anlaşmaya varabileceğimizi düşünüyorum,” dedi.
ABD’nin İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırmasını engellediği yönündeki iddialara ilişkin ise Trump, “Onları engellemedim, ancak saldırıya hazırlamadım,” ifadelerini kullandı.
Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, diplomatik çabaların Tahran’ın nükleer silah edinmesini engellemede başarısız olması hâlinde İsrail’i İran ile askeri bir çatışmaya sürükleyebileceğini söyledi.
İran’ın nükleer silaha sahip olmayacağını belirterek, gerekirse saldırı düzenlemek “zorunda kalabileceğini” sözlerine ekledi.
Çin ile müzakereler
Öte yandan Trump, Washington’ın Pekin ile aktif olarak bir anlaşmaya varmak için müzakereler yürüttüğünü duyurdu. Çinli mevkidaşı Xi Jinping ile gümrük vergileri konusunda bir telefon görüşmesi yaptığını belirtti.
Normalleşme süreci
Time dergisinin “Washington, Suudi Arabistan ile normalleşmeye eskisinden daha mı yakın?” sorusuna yanıt veren Trump, Riyad’ın İsrail ile normalleşme anlaşmalarına “katılacağını” öngördü.
Suudi Arabistan’ın ABD ekonomisine 1 trilyon dolar yatırım yapmayı kabul ettiğini de açıkladı.
Trump ayrıca, selefi Joe Biden yönetimini normalleşme konusunda hiçbir şey yapmamakla eleştirdi.
Trump, “Orada 4 ülkemiz vardı, her şey hazırdı, tamamlayacaktık ve şimdi yeniden başlayacağız,” şeklinde konuştu.
Trump, Suudi Arabistan ziyareti sırasında dev silah satışı önerecek
Orta Doğu ziyareti
Röportajda yer alan bilgilere göre, gelecek Mayıs ayında Suudi Arabistan’ı kapsayacak şekilde planlanan Orta Doğu ziyaretine ilişkin Trump, daha sonra Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de ziyaret edeceğini ve başka bir tur daha yapacağını belirtti.
Trump, “Orta Doğu’da ve sanırım tüm dünyada çok iyi ilişkilerim var,” ifadesini kullandı.
Üniversite protestoları
Bunun yanı sıra Time‘ın, Gazze’deki soykırımı kınayan protestoların ardından ABD üniversitelerine yönelik keyfi uygulamalar hakkındaki sorusuna yanıt veren Trump, “ifade özgürlüğünü desteklediğini” iddia etti.
Ancak, ABD’deki tüm üniversitelerde yaşanan “ayaklanmaları” desteklemediğini söyledi ve ülkenin “antisemitizm” olarak adlandırılan bir durum yaşadığını savundu.
Diplomasi
Trump: Kırım Rusya’da kalacak, Zelenskiy de bunu biliyor

ABD Başkanı Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, Kırım’ın Rusya’da kalacağını ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin de bunu bildiğini belirtti. Trump, yarımadanın Rusya’ya geçmesinden Obama’yı sorumlu tutarken, Ukrayna savaşını 24 saatte bitirme vaadini ‘şaka’ ve ‘abartı’ olarak nitelendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, Time dergisine verdiği mülakatta, Kırım’ın Rusya’da kalacağını ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin de bunu bildiğini ifade etti.
Trump, yarımadanın Rusya’ya geçmesinden Barack Obama’yı sorumlu tuttuğunu belirtti. Ayrıca, Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitirme vaadini “şaka” ve “abartı” olarak nitelendirdi.
Reuters‘ın ulaştığı metne göre, ABD Başkanı’nın özel elçisi Steve Witkoff tarafından 17 Nisan’da Paris’te Avrupalı yetkililere sunulan Ukrayna’daki savaşı sona erdirme önerileri listesinde, “ABD, Rusya Federasyonu’nun Kırım üzerindeki kontrolünü hukuken tanır,” maddesi yer alıyordu.
Trump’ın başkanlığının ilk 100 gününe odaklanan mülakatta, Time Genel Yayın Yönetmeni Sam Jacobs ve kıdemli siyaset muhabiri Eric Cortellessa, Trump’a Kırım’ın Ruslara geçip geçmemesi gerektiğini ve nihai barış anlaşmasında Kırım ile Rusya’nın ele geçirdiği diğer dört bölgenin Rusya’ya bırakılmasının kendisi için kabul edilebilir olup olmayacağını sordu.
FT: Rusya, Ukrayna’da çatışmaları mevcut cephe hattında durdurmaya hazır
Trump, “Kırım [zaten] Ruslara geçti. Onu bana değil, Barack Obama’ya verdiler,” yanıtını verdi.
Trump sözlerine şöyle devam etti: “Eğer Kırım Rusya’da kalacaksa, sadece Kırım hakkında konuşmalıyız, çünkü hep ondan bahsediliyor. Kırım Rusya’da kalacak. Zelenskiy de bunu anlıyor, herkes oranın [Kırım’ın] uzun süredir onlarla [Rusya ile] olduğunu anlıyor. Ben gelmeden çok önce onlarlaydı. Tekrar söylüyorum, bu Obama’nın savaşı. Bu asla olmaması gereken bir savaş.”
Başka bir yanıtında Trump, daha önce defalarca yaptığı gibi, Rusya’nın Ukrayna ile savaşını “Joe Biden’ın savaşı” olarak nitelendirdi ve kendi başkanlığı döneminde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in komşu ülkeye asla saldırmayacağını da sözlerine ekledi.
Witkoff tarafından iletilen önerilerde, ABD’nin Rusya’nın Lugansk oblastı ile Zaporojye, Donetsk ve Herson oblastlarının bazı kısımları üzerindeki kontrolünü fiilen tanımaya hazır olduğu belirtiliyordu.
Ukrayna’nın ise toprak meselesinde yalnızca Rus birliklerinin küçük bir alanı kontrol ettiği “Harkov oblastındaki toprakların kontrolünü yeniden sağlayacağı” ifade ediliyordu.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Ukrayna anayasasının buna izin vermediğini belirterek Kırım’ın Rusya toprağı olarak tanınması ihtimalini reddetti.
Trump, başkanlığının ilk gününde neden söz verdiği gibi savaşı bitirmediği sorusuna, “Savaş üç yıldır sürüyor, ben ise sadece üç aydır durdurmaya çalışıyorum,” yanıtını verdi ve ekledi:
“Bunu mecazi anlamda söyledim ve abartı olarak söyledim, çünkü kendi görüşümü belirtmek için ve biliyorsunuz, bu tabii ki yalan haberlere konu oluyor. Açıkçası insanlar bunu söylediğimde şaka amaçlı olduğunu biliyorlar, ama aynı zamanda ona [savaşa] son verileceği de söylendi.”
Trump’a göre, Putin Rusya Devlet Başkanı, Zelenskiy de Ukrayna Devlet Başkanı olarak kalırsa savaşı bitirmek mümkün, ancak en önemlisi bunu yalnızca kendisi, yani Trump başarabilir.
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu2 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını2 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?
-
Avrupa3 gün önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD’nin İran’a baskısı: Yay gerildi ama henüz tam çekilmedi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya’nın Berlin Büyükelçisi: ‘Ukrayna’da yabancı askerlerin konuşlandırılması kabul edilemez’