Bizi Takip Edin

Ortadoğu

SMO Münbiç’e, İsrail Şeyh Dağı’na girdi

Yayınlanma

Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) adıyla bilinen ÖSO, ABD destekli PKK/YPG’nin işgalindeki Münbiç’i ele geçirdi. İsrail ordusu ise Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeyi tamamen ele geçirmek için harekete geçti.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki örgütlerin yıldırım hızıyla ilerlemesi ve başkent Şam’a girmesi Ortadoğu’da on yıllardır yaşanan en önemli dönüm noktalarından biri oldu.

Suriye lideri Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından kutlamalarla birlikte yağmalama haberleri de gelmeye devam ediyor. Örgütler, Suriye hapishanelerindeki tutukluları serbest bırakıyor.

Yine de Suriye Başbakanı Muhammed el-Celali’nin halk tarafından seçilecek herhangi bir liderle ‘iş birliği yapmaya’ ve iktidarın ‘devredilmesine’ hazır olduğunu açıklamasıyla başkentte görece “kansız” bir geçiş süreci umutları artarken ülkenin kuzeyi ve güneyinde askeri hareketlilik devam ediyor.

Türkiye’nin desteklediği SMO bu sabah saatlerinde Münbiç’in batısındaki Ureyme beldesi ile kuzeydeki Um Dadat köyünü ve ilçenin kuzey ve batı hattından ilerleyerek PKK/YPG’yi bölgeden çıkardı. Böylece YPG, Fırat Nehri’nin batısındaki en önemli kalesini kaybetmiş oldu. İlçede mayın ve tuzaklara karşı arama tarama faaliyetleri yapıldığı bildiriliyor.

SMO 1 Aralık’ta başlatılan operasyonun ilk gününde PKK/YPG’yi Tel Rıfat ilçe merkezinden çıkarmıştı.

Fırat Nehri’nin batısında ise Deyrizorlu Arap aşiretler PKK/YPG’yi geriletmeye başladı. Aşiretler Deyrizor’da Irak-Suriye sınır hattındaki Elbukemal ve Meyadin ilçelerinden PKK/YPG’yi çıkardı. Terör örgütü, Suriye ordusunun çekilmesiyle bu bölgelere girmişti.

İsrail fırsatı değerlendiriyor

Öte yandan Suriye’nin güneyinde ise İsrail işgal altındaki Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Şeyh Dağı’na girdi. İsrail uçakları da Suriye’de hedefleri vurmaya devam ediyor.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, başta Suriye’deki gelişmeler olmak üzere gündeme ilişkin basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.

İsrail ordusunun Suriye’ye düzenlediği saldırıları meşrulaştırmaya çalışan Saar, şu ifadeleri kullandı: “Bizim tek ilgi alanımız İsrail ve vatandaşlarının güvenliğidir. Bu yüzden, örneğin ‘aşırılık yanlılarının eline geçmesin diye’ kalan kimyasal silahlar veya uzun menzilli füzeler ve roketler gibi stratejik silah sistemlerine saldırdık.”

Saar, Suriye’deki gelişmeleri bahane ederek İsrail ordusunun işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeyi ele geçirmesinin “sınırlı ve geçici bir adım” olduğunu iddia etti.

SMO’nun Münbiç’te terör örgütüne düzenlediği operasyondan da rahatsızlığını dile getiren Saar, bu operasyonun “sonlandırılmasını” istedi.

Saar, Münbiç’e düzenlenen operasyonu ABD başta olmak üzere birçok ülkeyle görüştüklerini ifade etti.

İsrailli Bakan, Suriye’de “istikrarı sağladığını” iddia ettiği terör örgütü PKK/YPG’ye karşı uluslararası toplumun yükümlülüğü olduğunu ileri sürdü.

“Türkiye ve ABD tam angajman içinde”

Öte yandan AA’da yer alan isminin gizli kalması koşuluyla gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD’li bir yetkili ise Türkiye ve ABD’nin bu süreçte tam angajman içinde hareket ettiğini kaydetti.

Bu çerçevede ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) Direktörü Bill Burns ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Türk mevkidaşlarıyla görüşmeler yaptığını bildiren yetkili, bu görüşmelerin yapıcı etkileri olduğunu söyledi.

Yetkili, ABD ile HTŞ arasındaki ilişki hakkında ise grubun Suriye’de geçiş sürecinde önemli bir rol oynayacağının açık olduğunu dile getirdi.

ABD’nin HTŞ ile ilişkilerinin “ABD çıkarları” önceliklendirilerek ve uygun bir şekilde yürütüleceğini belirten yetkili, HTŞ yetkililerinin söylemlerinin nasıl faaliyete dönüşeceğinin önem taşıdığına işaret etti.

Ayrıca Suriye yönetiminin çöküşünü değerlendiren ABD Başkanı Joe Biden bu gelişmenin “ABD’nin aralıksız desteğiyle” Rusya, Hamas ve Hizbullah’a karşı “Ukrayna ve İsrail’in vurduğu darbelerin doğrudan bir sonucu olduğunu” söylemişti.

Biden, Suriye’deki gelişmelere ilişkin düzenlediği basın toplantısında “Uzun yıllar boyunca Esad’ın temel destekçileri İran, Hizbullah ve Rusya olmuştur ancak son hafta, destek çökmüştür çünkü üçü de ben görevi devraldığımdan çok daha zayıf konumdadır” demişti. İran’ın ABD ve İsrail saldırıları, Rusya’nın da Ukrayna’nın güçlü duruşu nedeniyle zayıfladığını savunan Biden, böylelikle bu ülkelerin “korkunç Esad rejimini” destekleyecek güçleri kalmadığını belirtmişti.

Biden “Yaklaşımımız, ortaklarımıza destek, yaptırımlar ve diplomasi ile gerektiğinde hedefe yönelik askeri güç kombinasyonu yoluyla Orta Doğu’daki güç dengesini değiştirdi. Şimdi Suriye halkı ve tüm bölge için yeni fırsatların ortaya çıktığını görüyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Biden, “Suriye’deki geçiş döneminin fırsatlarını değerlendirmek ve risklerini yönetmek için Suriye’deki ortaklarımız ve paydaşlarımızla birlikte çalışacağız” demişti.

Biden, Suriye’nin doğusunda istikrarı ve ABD personelini korumaya devam edeceklerinin altını çizerek, IŞİD’e karşı misyonun da muhafaza edileceğini belirtmişti.

Ortadoğu

Trump’ın Katar ziyareti tamamlandı; ‘Trilyonlarca dolar topladık’

Yayınlanma

ABD Başkanı Trump’ın Katar ziyareti sırasında havacılık ve savunma alanlarında toplamda 243,5 milyar doları aşan anlaşmalar yapıldı.

ABD Başkanı Donald Trump Körfez turunun ikinci durağı olan Doha’da, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından Hamad Uluslararası Havalimanı’nda karşılandı. Ardından Emirlik Divanı’nda geleneksel bir törenle ağırlandı.

ABD Başkanı’na Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hazine Bakanı Scott Bessent, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Ulusal Güvenlik Danışmanı vekili ve Beyaz Saray yetkilileri eşlik etti.

Akşam düzenlenen devlet yemeğinde Trump ve eşi, Şeyh Temim ve eşi Şeyha Cavahir tarafından karşılandı. Doha’daki Lusail Sarayı’ndaki yemeğe, Trump’a yakın isimlerden Elon Musk da katıldı.

Verimli ve kapsamlı görüşme

Trump ile Katar Emiri arasında planlanandan uzun süren özel görüşme, iki saatten fazla sürdü. Şeyh Temim görüşmeyi “verimli ve kapsamlı” olarak nitelendirdi.

Trump ise “Oldukça ilginç bir iki saat geçirdik” diyerek, Rusya-Ukrayna savaşı, İran, ticaret ve bölgesel gelişmeleri ele aldıklarını söyledi.

Trump: Biz olmasak şimdi Almanca konuşuyordunuz, belki biraz da Japonca

Trump’ın Doha ziyareti ile ilgili, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın Katar’da en az 1,2 trilyon dolar değerinde ekonomik işbirliği sağlamak için bir anlaşma imzaladığı kaydedildi.

Açıklamada, Boeing uçakları ve GE Aerospace motorlarının Qatar Airways’e satışı da dahil ABD ile Katar arasında toplamda 243,5 milyar doları aşan ekonomik anlaşmalar yapıldığı belirtildi.

96 milyar dolarlık uçak siparişi

Katar’la imzalanan anlaşmaların bazılarına yer verilen açıklamada, Boeing ve GE Aerospace’ın, Qatar Airways’ten 96 milyar dolarlık sipariş aldığı, bu anlaşmanın GE Aerospace motorlarıyla çalışan 210 adet ABD yapımı Boeing 787 Dreamliner ve 777X uçağının satın alımını kapsadığı aktarıldı.

Bunun Boeing’in şimdiye kadarki en büyük geniş gövdeli uçak siparişi ve 787 siparişi olduğu belirtilen açıklamada, bu anlaşmanın üretim ve teslimat sürecinde ABD’de yıllık 154 bin olmak üzere toplamda 1 milyondan fazla istihdam sağlayacağının altı çizildi.

İki ülke ayrıca MQ-9B insansız hava aracı alımını da içeren bir savunma işbirliği mektubu ve çeşitli askeri mutabakatlar imzaladı. Beyaz Saray, imzalanan anlaşmaların potansiyel ekonomik değerinin 1,2 trilyon doları bulabileceğini söyledi.

Katar Emiri, anlaşmalarla ilgili olarak, “Bu belgelerin imzalanmasının ardından, Katar ve ABD arasında ilişkilerimizi bir üst seviyeye taşıyoruz. Sayın Başkan, bu tarihi ziyaretiniz için teşekkür ederim” dedi.

“Trilyonlarca dolar yatırım topladık”

Katar temaslarının tamamlanmasıyla turun son durağı Birleşik Arap Emirlikleri’ne uçan Trump, Air Force One’da basına yaptığı açıklamada “Ülkemiz için trilyonlarca dolar yatırım topladık. Suudi Arabistan ve Katar’da çok iyi dostlarımız var ” dedi.

Trump, Katar’dan aldığı lüks jet hediyesini savundu

Trump, Katar Hava Yolları ile Amerikan uçak imalat şirketi Boeing arasında imzalanan anlaşmayla ilgili “Sanırım havacılık tarihindeki en büyük sipariş bu” ifadesini kullandı.

Ziyaretin odağı: Trilyon dolarlık ortaklık

Trump’ın Körfez turu salı günü Riyad’da başlamıştı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından törenle karşılanan ABD lideri, ekonomik işbirliğini derinleştirme, diplomatik bağları güçlendirme ve savunma alanında ortaklığı büyütme hedefiyle bölgeyi ziyaret ediyor.

Ziyaret, Suudi Arabistan, Katar ve BAE’de yapılan anlaşmaların toplam büyüklüğü nedeniyle “trilyon dolarlık tur” olarak nitelendiriliyor.

Trump, bu gezide yalnızca milyarlarca dolarlık yatırım ve savunma anlaşmaları değil, aynı zamanda stratejik kazanımlar da hedefliyor. Riyad’da yaptığı açıklamayla Suriye’ye yönelik tüm ABD yaptırımlarının kaldırılacağını duyurması bu yaklaşımın önemli örneği olarak öne çıkıyor.

Witkoff rehine aileleriyle bir araya geldi

Öte yandan El-Cezire’nin haberine göre, ABD’nin Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff ve rehine işleri özel temsilcisi Adam Boehler, görüşme sırasında Emirlik Divanı’nda İsrailli rehinelerin aileleriyle de bir araya geldi.

Geçen günlerde Hamas, Gazze’de tuttuğu ABD-İsrail vatandaşı Edan Alexander’ı serbest bırakmıştı. Bu gelişme sonrası diğer rehinelerin yakınları, ABD vatandaşı olmayanların dezavantajlı duruma düşmesinden endişe duyduklarını dile getirdi.

ABD-Suudi Arabistan mega anlaşmasındaki soru işaretleri

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

“ABD, İran’a yazılı nükleer anlaşma teklifi sundu”

Yayınlanma

Trump yönetimi, Umman’da yapılan dördüncü tur görüşmelerde İran’a yazılı bir nükleer anlaşma teklifi iletti. Tahran, bu öneriyi incelemek üzere üst düzeyde istişareye başladı.

Axios’un bir Amerikalı yetkili ve konuyla doğrudan bağlantılı iki kaynağa dayandırdığı habere göre, Trump yönetimi 11 Mayıs’ta Umman’da gerçekleşen görüşmelerde İran’a ilk kez yazılı bir nükleer anlaşma teklifi sundu.

Nisan başından bu yana yürütülen müzakerelerde, Beyaz Saray’ın sunduğu ilk resmi belge olma özelliği taşıyan bu teklif, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi’ye teslim edildi. Irakçi’nin belgeyi Tahran’a götürerek dini lider Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve diğer yetkililerle değerlendireceği belirtildi.

İran önerilerini ilk turda vermek istedi

Öte yandan habere göre ilk tur görüşmelerde Irakçi, Witkoff’a İran’ın önerilerini içeren yazılı bir belge sunmuş ancak Witkoff bunu erken bularak önce güven inşa etmek istediğini belirtmişti. Nisan sonunda yapılan üçüncü turda Irakçi güncellenmiş bir belgeyi tekrar iletti. Bu kez Witkoff belgeyi kabul etti ve ABD’li uzmanlarca incelendi. ABD tarafı daha sonra İran’a bazı sorular ve açıklama talepleri gönderdi. İran da bunlara yanıt verdi ve karşılıklı olarak yeni sorular sundu.

Bu süreçte Witkoff ve ekibi, Trump yönetiminin İran’ın sivil nükleer programı için öngördüğü sınırlar ile denetim ve doğrulama koşullarını içeren kapsamlı bir teklif hazırladı.

Zenginleştirme sınırı ve denetim ana başlıklar arasında

İki ülke arasındaki müzakerelerde kritik konu başlıklarından biri, İran’ın ne ölçüde uranyum zenginleştirmeye devam edeceği. Habere göre Witkoff’un ekibinin hazırladığı teklifin bu konuda yazılı pozisyon sunması dikkat çekici bir adım olarak değerlendiriliyor.

İran: Yaptırımların kaldırılması halinde anlaşma imzalanabilir

İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in danışmanı Ali Şemhani NBC News’e yaptığı açıklamada, İran’ın yalnızca sivil kullanım için düşük düzeyde uranyum zenginleştirmeye izin veren, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını elden çıkarma ve uluslararası denetime açılma koşullarını içeren bir anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu söyledi. Karşılık olarak ise tüm yaptırımların kaldırılmasını talep etti.

İstanbul’da diplomatik kritik temas

Müzakerelerin bir sonraki adımında, İran ile E3 ülkeleri (Fransa, Almanya, Birleşik Krallık) arasında 2 ay sonra ilk kez doğrudan bir toplantı gerçekleşecek. Cuma günü (yarın) İstanbul’da yapılması planlanan görüşme, yeni sürecin seyrini belirleyecek.

Avrupalı diplomatlara göre, ağustos ayına kadar bir anlaşma sağlanamazsa, E3 ülkeleri 2015 nükleer anlaşması kapsamındaki “snapback” mekanizmasını devreye sokacak. Bu adımla birlikte, askıya alınan uluslararası yaptırımlar otomatik olarak yeniden yürürlüğe girecek.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İran: Yaptırımların kaldırılması halinde anlaşma imzalanabilir

Yayınlanma

Ali Şemhani

İran’ın dini lideri Hamaney’in danışmanı Ali Şemhani, ekonomik yaptırımların kaldırılması halinde Tahran’ın nükleer anlaşmaya “bugün” imza atmaya hazır olduğunu açıkladı. Şemhani, ABD ile yürütülen görüşmelerde net bir tavır sergilediklerini belirtti.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in üst düzey danışmanlarından Ali Şemhani, NBC News’e verdiği röportajda, İran’ın ABD Başkanı Donald Trump ile nükleer anlaşma yapmaya hazır olduğunu söyledi. Ancak bunun tek koşulu: yaptırımların derhal kaldırılması.

Yaptırımların kaldırılması Tahran’ın temel şartı

Siyasi, askeri ve nükleer konularda Hamaney’e danışmanlık yapan Şemhani, İran’ın nükleer silah geliştirmeme taahhüdü verebileceğini, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını elden çıkarabileceğini ve sürecin uluslararası denetime açılmasına izin verebileceğini belirtti. Karşılığında ise ABD’nin ekonomik yaptırımları “hemen” kaldırmasını talep etti.

Kendisine yöneltilen “Bu şartlar sağlanırsa bugün anlaşma imzalanır mı?” sorusuna ise net bir şekilde “Evet” yanıtını verdi. Şemhani’nin bu açıklamaları, Tahran’ın anlaşmaya olan istekliliğine dair Hamaney’e yakın çevreden gelen en açık mesaj olarak yorumlandı.

Netanyahu uyarısı: Süreci rayından çıkarabilir

Şemhani, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD’deki lobiler aracılığıyla müzakere sürecini sabote etmeye çalışabileceğini, ancak Washington’un bu etkiyi bertaraf etmesi durumunda anlaşmanın rahatlıkla imzalanabileceğini söyledi.

“Amerikalılar söyledikleri gibi davranırsa, elbette daha iyi ilişkiler kurabiliriz. Bu, yakın gelecekte olumlu gelişmelere kapı aralayabilir” diyen Şemhani, İran’ın diplomasiye açık olduğunun da altını çizdi.

Trump’ın tehditlerine yanıt: Zeytin dalı değil, dikenli tel

ABD Başkanı Donald Trump, Riyad’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) – ABD Zirvesi’nde İran’la bir anlaşma yapmak istediğini ama bunun için nükleer silah programının durdurulması ve “teröre desteğin” sona ermesi gerektiğini söylemişti. Aksi halde ağır yaptırımlar uygulanacağını ifade eden Trump, İran’a “zeytin dalı” uzattığını öne sürmüştü.

Bu söylemi eleştiren Şemhani, “Zeytin dalından bahsediyor ama bizim gördüğümüz sadece dikenli tel” yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’dan sert tepki: Hiçbir zorbaya boyun eğmeyiz

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan da Trump’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Devlet televizyonunda canlı yayınlanan konuşmasında, Trump’ın İran’ı “bölge için tehdit” olarak tanımlamasını eleştiren Pezeşkiyan, “Biz mi Gazze’de 60 bin çocuğu katlettik, yoksa siz mi? Ekmeği, suyu kim kesti?” dedi.

“Şehadet bizim için, yatakta ölmekten daha tatlıdır” ifadelerini kullanan Pezeşkiyan, İran’ın 47 yıldır baskılara direndiğini vurguladı: “Bizi korkutmaya mı geldiniz? Bu halkı diz çöktüremezsiniz. Tehditlerle geri adım atacağımızı sanmak aptallıktır.”

“Barış istiyoruz ama onurumuzdan taviz vermeyiz”

Pezeşkiyan, Trump’ın İran’ın enerji sorunlarına değinerek ülke liderlerini suçlamasına da yanıt verdi: “Barış yapsalar da yapmasalar da biz bu ülkeyi yeniden inşa edeceğiz. Su, elektrik ve doğalgaz sorunlarını da çözeceğiz.”

İran’ın bölge ülkeleriyle kardeşlik temelli bir ilişki kurmak istediğini belirten Pezeşkiyan, “Toprak talebimiz yok. Halkımızın onurunu ve ülkemizin şerefini korumakta kararlıyız. Bilim insanlarımızı katledenler, terörist olarak nitelendirilen biz değil, sizsiniz” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English