Bizi Takip Edin

AMERİKA

SVB’nin batışından sonra küresel hisse senetlerinde 465 milyar dolarlık kayıp

Yayınlanma

ABD’de özellikle teknoloji startup’larına kredi veren Silikon Vadisi Bankasının (SVB) batışından sonra küresel piyasalarda dalgalanmalar arttı.

Bloomberg’in aktardığına göre son iki günde finansal hisse senetlerinde kayıp 465 milyar doları buldu.

Japonya’da Mitsubishi UFJ Financial Group hisseleri yüzde 3,1 değer kaybederken, Güney Koreli Hana Financial Group yüzde 3,9, Avustralyalı ANZ Group yüzde 1,5 değer kaybetti.

En çok değer kaybeden şirketlerin Amerikan bölgesel bankaları olduğu görülüyor. KBW Bölgesel Bankacılık Endeksi yüzde 7,7 düştü. Yalnızca First Republic Bank, yüzde 77 değer kaybetti.

Avrupa bankaları ve sigorta şirketleri de büyük bir düşüşle karşı karşıya. Credit Suisse Group’un hisseleri yüzde 9,6’lık bir düşüşle rekor kırdı. Öte yandan Credit Suisse bir açıklama yaparak, önceki şirket raporlarında ‘maddi zayıflıklar’ tespit ettiğini ve bir düzeltme planı hazırladığını duyurdu.

SVB kaynaklı endişeler nedeniyle finansal şirketlerin bono ve diğer enstrümanlardaki yatırımlarının etkilenmesi bekleniyor. Hazine tahvil faizleri de, Fed’in faiz artırma döngüsünü durdurabileceğine ilişkin iddiaların ardından dalgalanmaya başladı. Credti Suisse yatırım şefi John Woods, ortada bir likidite sorunu olduğundan Fed’in faiz artırımını durdurmasını beklediğini söyledi.

Asya’da esas darbe Japonya’ya

Asya’da bankacılık sisteminin hâlâ geniş likidite ve varlık kaynaklarına sahip olması nedeniyle SVB’nin iflasından çok etkilenmeyeceği düşünülüyor.

Buna rağmen hisse senedi piyasalarında Japonya ağır darbe almış görünüyor. Bank of Japan’ın yıllardır sürdürdüğü ultra gevşek para politikalarını aralık ayı itibariyle parasal sıkılaştırma yönünde değiştirmesinin kırılganlığı artırdığı düşünülüyor.

Japon bankalarının, gerçekleşmemiş kayıp-özermaye oranında en zayıf bankalar olduğu vurgulanıyor. Jimoto Holdings, Tsukuba Bank ve Fukushima Bank’de bu oranın yüzde 9 civarında olduğu hesaplanıyor. Bu üç banka, son üç günde yüzde 10’luk bir kayıp yaşadı.

Bu sırada Japon Nikkei borsası da yüzde 2,19 değer kaybetti. Hong Kong’un Hang Seng borsası bir süreliğine yüzde 2,5 düşerken, Koreli Kospi yüzde 3 değer kaybetti.

Hong Kong borsasında HSBC hisseleri yüzde 5’ün üzerinde düşerken, Standard Chartered Bank yüzde 7’ye yakın değer kaybetti.

Yine Hong Kong borsasında Bank of China ve Hang Seng Bank yüzde 3,7 ve yüzde 1,3 değer kaybetti. Asya genelinde faaliyet yürüten sigorta şirketi AIA Group ise yüzde 4,7 düştü.

Japon Topix bankalar endeksi de yüzde 7,8 değer kaybetti.

SVB’nin ve risk sermayesinin geleceği

SVB’nin teknoloji startup’larına yönelik kredilerinin devam etmesini isteyen büyük risk sermayesi (venture capital) grupları ise formül arayışında.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre SVB’de yatırımları bulunan General Catalyst, Andreessen Horowitz ve Khosla Ventures gibi risk sermayesi şirketleri, Apollo Global Management isimli yatırım sermayesi şirketi ile bir konsorsiyum oluşturup SVB’nin parçalarını satın almayı hedefliyor.

Herhangi bir teklif vermeden önce, grubun regülatörlerden bankanın gerçek durumuna ilişkin daha fazla bilgi istediği vurgulanıyor.

Risk sermayesi gruplarının bu hamlesinin, SVB’nin bu gruplar için taşıdığı önemi de gösterdiğine işaret ediliyor. ABD’deki teknoloji startup’larının neredeyse yüzde 50’si, SVB’nin müşterisiydi.

AMERİKA

ABD’de Cumhuriyetçiler Ukrayna’ya yardım yasasını engelledi

Yayınlanma

Çarşamba günü ABD Senatosundaki Cumhuriyetçiler, Ukrayna’ya daha fazla finansman sağlama çabasını engelleyerek Başkan Joe Biden’ın temel dış politika hedeflerinden birine bir darbe daha indirdi.

Senatodaki tasarı İsrail ve Tayvan’a da fon sağlamayı içeriyordu fakat Cumhuriyetçiler sınır güvenliği için yeterli paranın olmadığını düşünüyordu. Cumhuriyetçi grup, göç konusunda ekstra kısıtlamalar olmadan Ukrayna’ya ek yardımı desteklemeyeceğini ilan etmişti.

Biden oylamadan önce yaptığı açıklamada Kongredeki Cumhuriyetçilerin Kiev’e daha fazla yardım yapma konusundaki isteksizliklerinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ‘umabileceği en büyük hediyeyi’ vermek anlamına geldiğini ileri sürdü.

Çarşamba günü diğer G7 liderleriyle sanal bir toplantının ardından Beyaz Saray’da konuşan Biden, “Ukrayna’ya tedarik sağlama kabiliyetimizdeki herhangi bir kesinti Putin’in konumunu açıkça güçlendirir,” dedi ve ABD’nin Kiev’e yardım etmek için ‘parasının tükendiğini’ belirtti.

‘Tarihin özgürlük davasına sırtını dönenleri sert bir şekilde yargılayacağını’ ileri süren ABD Başkanı, “Putin’in kazanmasına izin veremeyiz. Bu, tüm dostlarımızın çıkarına olduğu kadar bizim de büyük ulusal çıkarımıza olacaktır,” ifadelerini kullandı.

Demokratlar da ‘Cumhuriyetçi isyan’a dahil oldu

Senatoya sunulan 111 milyar dolarlık paket Ukrayna için 60 milyar dolar içeriyordu. Senato kurallarına göre tasarının görüşülmesine devam edilebilmesi için 100 üyeden 60’ının oyu gerekiyordu fakat tasarı dokuz oyla reddedildi.

Senatodaki tüm Demokratlar başlangıçta tasarı lehinde oy kullanmış, fakat tasarı 49’a karşı 51 oyla reddedilmişti. Genellikle Demokratların yanında yer alan Vermont’lu bağımsız Bernie Sanders, İsrail’e mali destek de içermesi nedeniyle muhalefete geçti. Senato çoğunluk lideri New York Demokratı Chuck Schumer, tasarının geçmeyeceğinin anlaşılması üzerine oyunu hayır olarak değiştirerek tasarıyı daha sonra tekrar gündeme getirme imkanı buldu.

Senatodaki tasarının kabul edilmemesiyle birlikte, Kongrenin Ukrayna’ya yardım konusunda yıl sonundan önce bir anlaşmaya varması şüpheli hale geldi.

Biden, ABD’nin Ukrayna fonlarının kurumasına yol açabilecek bir noktaya gelmesinin ‘şaşırtıcı’ olduğunu söyledi ve suçu doğrudan Cumhuriyetçilere yükledi.

Başkan, “Kongre’deki Cumhuriyetçiler Putin’e umabileceği en büyük hediyeyi vermeye istekli ve sadece Ukrayna’da değil, bunun ötesinde küresel liderliğimizi terk ettiler,” iddiasında bulundu.

Amerikan kamuoyunda Ukrayna’ya yardım hevesi azalıyor

Bu arada kamuoyu yoklamaları Ukrayna’ya yardım konusunda ülke genelinde siyasi desteğin azaldığını gösteriyor. Gallup’a göre Amerikalıların yüzde 41’i ABD’nin Ukrayna’ya yardım etmek için ‘çok fazla şey’ yaptığını söylerken, bu oran Haziran ayında aynı şeyi yüzde 29’du.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, Ukrayna’ya yapılacak herhangi bir yardım karşılığında Meksika ile olan güney sınırında göçün sıkı bir şekilde sınırlandırılmasını talep ediyor ki bu Demokratların çoğu ve Beyaz Saray için kabul edilemez bir koşul.

Senatoda daha önce Kiev’i destekleyen Cumhuriyetçiler bu hafta Johnson’ın pozisyonunu benimseyerek partiler üstü bir uzlaşma umanları hayal kırıklığına uğrattı.

Biden, “Cumhuriyetçiler Ukrayna’nın finansmanını kendi aşırı partizan sınır politikalarına rehin tutarak ulusal güvenliğimizle oynuyorlar,” dedi. ABD Başkanı ‘sınır konusunda önemli tavizler vermeye hazır olduğunu’ ama ‘şu ana kadar hiçbir yanıt alamadığını’ söyledi. Yine de çözüm için baskı yapmaya devam edeceğini söyleyen Biden, 

“Çekip gitmeye hazır değilim ve Amerikan halkının da hazır olduğunu sanmıyorum,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Kripto parada yeni dönem: Amerikan devleti kontrolünü artırıyor

Yayınlanma

Kripto para piyasalarında Bitcoinin 44 bin dolar seviyesinin üzerine çıkması ile birlikte yeni bir ‘boğa’ sezonunun başlayabileceğine ilişkin işaretler de artıyor.

Bir süredir devam eden fiyat artışı, bir Bitcoin ETF’si (Borsa Yatırım Fonu) olasılığına ilişkin iyimserliğin yanı sıra Fed’in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin daha riskli varlıkları desteklemesi sayesinde gerçekleşti.

Bitcoin’in şu anki yükselişinin daha az göz önüne alınan bir yönü de geçen ay dünyanın en büyük kripto borsası Binance’te yaşananlar. Şirket ve CEO’su kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarını kabul ederek, ABD Hazine tarihindeki en büyük ceza olan 4 milyar dolardan fazla ödeme yapmayı kabul etti. Suçlamalar arasında, Binance’in Hamas da dahil olmak üzere ‘terörist gruplar’ için para akladığı da yer alıyor.

Bazı ABD düzenleyici kurumları arasındaki mevcut kripto para karşıtı atmosfere rağmen, uzlaşma anlaşması Binance’in faaliyetlerine devam etmesine izin verdi.

Anlaşmaya göre Binance’in, federal düzenleyicilere rapor veren bağımsız bir dış tarafın gözetimi altında etkili bir ‘kara para aklama karşıtı sistem’ oluşturması gerekiyor.

Kripto pazarı yeniden düzenleniyor

Henry Farrell ve Abraham Newman, Wall Street Journal (WSJ) için kaleme aldıkları bir yazıda, bunun kriptoda bu türden ilk düzenleme

olduğuna dikkat çekiyor ve bunun para cezasından daha önemli olduğunu savunuyorlar. Yazarlar, yeni sistemin Binance’i ‘bir kanun kaçağından ABD hükümeti adına bir gözlemci ve uygulayıcıya’ dönüştüreceğini ileri sürüyorlar.

Düzenlemenin kripto pazarını da değiştireceği vurgulanıyor. WSJ’nin haberine göre kara para aklamayı önleme kuralları “bir virüs gibi yayılacak,” çünkü Binance ile iş yapmak isteyen herkesin ‘kendi evini de düzene sokması’ gerekiyor. 

Axios’ta yer alan değerlendirmeye göre ABD benzer bir şeyi yaklaşık 10 yıl önce büyük bankalara uyguladığı baskıyla, büyük para cezaları ve yeni düzenleyici kurumlarla yapmıştı.

Devlet gözetimi artıyor; kriptolar dolara bağlanıyor

Kripto piyasası yaşamaya devam ederken, kripto paranın ne olabileceğine dair vizyon ilk günlerinden çok farklı.

Binance anlaşması göz önüne alındığında, kripto tüccarlarının ABD doları hegemonyası dışında, merkezi olmayan bir Vahşi Batı pazarında faaliyet gösterdiğini iddia etmek artık çok zor.

Bunun yerine piyasa, büyük borsaların ABD hükümetinin gözetimi altında faaliyet gösterdiği merkezileşmeye doğru sürüklenmiş görünüyor.

Binance’a ceza uyarıydı

ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu (CFTC) üyesi Kristin Johnson salı günü yaptığı açıklamada, Binance’e verilen ağır cezanın kripto endüstrisi için ilan ettikleri uyarının bir parçası olduğunu ve bu sayede piyasaya ‘düzen ve yapı’ getireceğini umduğunu söyledi.

Johnson, Binance’e kesilen 4,3 milyar dolarlık cezanın, dünyanın en büyük kripto para borsasının ‘düzenlemeye uymakta başarısız olmasının’ ardından, diğer gruplar için caydırıcı olması amacıyla yüksek bir seviyede belirlendiğini savundu.

Johnson, Financial Times’ın Kripto ve Dijital Varlıklar Zirvesinde yaptığı konuşmada, “İpucunu alın, kendinizi birçok farklı şekilde kurtarabilirsiniz,” dedi.

“Bu bağlamda cezalar büyük ölçüde artırıldı çünkü … . [ABD pazarlarına gelirseniz ve ABD’li müşterileri katılmaya davet ederseniz, buna uymak zorundasınız,” diyen Johnson, düzenleyicilerin kurallarına uyma konusunda ‘tereddüde yer olmadığını’ söyledi.

Johnson’ın yorumları, ABD makamlarının kripto piyasasındaki en büyük isimlerden bazılarına karşı bir yıl süren yaptırım eylemleri ve suçlamalarının ardından geldi. Geçtiğimiz ay FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried, bir ceza mahkemesinde menkul kıymetler ve emtia dolandırıcılığı da dahil olmak üzere çok sayıda suçlamadan suçlu bulundu.

Binance de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun piyasa manipülasyonu suçlamaları da dahil olmak üzere 13 suçlamasıyla mücadele ediyor. Diğer bazı kripto borsaları da ABD’li düzenleyicilerin açtığı davalarla mücadele ediyor ve Kraken geçen ay kayıtsız bir menkul kıymetler borsası olarak faaliyet göstermekle suçlandı.

Yeni Binance başkanı genel merkezin yerini açıklamayı reddediyor

Anlaşmanın bir parçası olarak CZ olarak bilinen Binance CEO’su Changpeng Zhao da istifa etmiş ve ABD’de kara para aklamayı önleyememe suçunu kabul ederek 50 milyon dolar ceza almıştı.

Binance’in yeni CEO’su Richard Teng, şirket ABD’deki suçlamaları kabul etmeden önce selefinin takındığı tutumu sürdürerek kripto para borsasının küresel merkezinin yerini açıklamayı reddetti.

Zhao uzun süre Binance’in küresel bir merkezi olmadığı konusunda ısrar etmişti. Teng de salı günü borsanın nerede olduğunu açıklamayı reddetti. Ayrıca Binance’in düzenlendiği yargı bölgelerinde denetimlerden geçtiğini söyledi, fakat ilgili denetim firmalarının adını vermeyi reddetti.

Teng şirketin düzenleyicilere gerekli bilgileri sağladığını söyledi ve “Tüm bu bilgileri kamuyla paylaşmamıza gerek var mı? Hayır,” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Politico: Amerikan savunma sanayisinin Çin’le rekabet etmesi giderek zorlaşıyor

Yayınlanma

Politico haber kuruluşunda yer bulan habere göre ABD savunma sanayisi, yüksek teknolojili silahlarda liderlik için gerekli üretim oranlarına ulaşmakta zorlanıyor.

ABD Ulusal Savunma Sanayi Stratejisi’nin yayımlanmamış taslağı aktarılan haberde, silah üretiminin yavaş olmasının üllkenin ‘Asya-Pasifik bölgesinde teknolojik olarak daha gelişmiş bir tehdidi caydırma’ ve aynı zamanda aktif askeri operasyonları destekleme şansını azalttığı kaydedildi.

ABD’nin Tedarik ve İkmalden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı William Laplante, 2 Aralık’ta Reagan Ulusal Güvenlik Forumu’nda yaptığı konuşmada, stratejinin önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde üretim kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik kuralları oluşturduğunu belirtti.

Taslak metinde, ABD savunma sanayisinin içinde bulunduğu çeşitli sorunlar vurgulanıyor. Bunlar arasında düzensiz finansman, yüklenici sayısının yetersizliği ve modern zorluklara karşı hazırlıksız olmaları ve mevcut tedarik zincirlerinin istikrarsızlığı yer alıyor.

Bunlardan ilki, olması gerekenden daha uzun sürebilen askeri bütçe onay süreciyle ilgili. Laplante, Washington yönetiminin silah üreticilerine mevcut girişimleri finanse etme konusundaki tutarlılığını ve istekliliğini göstermesi gerektiğini kaydetti.

13 Mart 2023 tarihinde Başkan Joe Biden, Kongre’den savunma için 886 milyar dolar (842 milyar dolar Pentagon için, 44 milyar dolar çeşitli kurumların programlarını finanse etmek için) tahsis etmesini talep etmişti. 30 Kasım’da ise Kongre, tasarının yıl sonuna kadar onaylanabileceğini bildirmişti.

İkinci sorun ise Pentagon ile işbirliği yapan şirket sayısındaki azalma. Bakanlık, 15 Şubat 2022 tarihinde yayımladığı raporda 1990 yılında 51 olan büyük yüklenici sayısının 2022 yılında beşe (Raytheon, General Dynamics, Northrop Grumman, Boeing ve Lockheed Martin) düştüğünü açıklamıştı.

Taslak metinde, üretim kapasitesinin ‘yalnızca ABD’nin kabiliyetlerini değil,Avrupa ve Asya’daki müttefiklerin toplam potansiyelini de aşan’ Çin örneğine dikkat çekildi. Strateji, bu zorlukların üstesinden gelmek için daha istikrarlı tedarik zincirleri oluşturulmasını, küçük işletmelerin finanse edilmesini ve sadece Amerikalı değil yabancı şirketlerin de çekilmesini öneriyor. Stratejinin aralık ayı sonuna kadar kamuoyuna duyurulması bekleniyor.

ABD-Çin rekabeti Güneydoğu Asya’ya yatırımlar üzerinden de devam ediyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English