Bizi Takip Edin

Ortadoğu

İsrail’in toplu katliamına ABD kalkanı

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK), İsrail ordusunun Gazze’de insani yardım bekleyen 112 Filistinliyi öldürmesi, 760’ını yaralamasına tepki vermesi ABD tarafından engellendi.

İsrail ordusu, Gazze kentinin güneyinde, Gazze Şeridi’ni kuzeyden güneye bağlayan Reşid Caddesi üzerindeki Nablusi Kavşağı’nda insani yardım bekleyen Filistinlileri bombalayarak ve ateş açarak hedef aldı, saldırıda 112 Filistinli hayatını kaybetti, 760 Filistinli yaralandı.

Gazze’deki hükümetten yapılan açıklamada, İsrail’in insani yardım bekleyenlere yönelik saldırısının “kasıtlı ve planlı” olduğu vurgulanarak, “İşgal ordusu bu kişilerin, bölgeye insani yardım almak için geldiklerini biliyordu ancak onları soğukkanlılıkla öldürdü” ifadeleri kullanıldı.

İsrail güvenlik kaynakları AA’ya yaptığı açıklamada yardım tırlarının etrafını saran Filistinlilerin tırların geçişini sağlayan İsrail askerlerine “tehdit oluşturacak biçimde yaklaştığını” savunurken, İsrail askerlerinin duruma ateş açarak karşılık verdiğini itiraf etti. Kaynaklar, olayın soruşturulduğunu aktarırken İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, “Gazze sakinlerinin tırların etrafını sardığı ve yardımları yağmalamaya başladığı, bazı Filistinlilerin itiş-kakış ve izdihamda yaralandığı” iddia edildi.

“Ölenlerin çoğu un almaya gelen insanlardı”

Saldırıdan yaralı kurtulan Suheyb Şaban, annesine ve mide sorunları yaşayan tek kız kardeşine yiyecek alabilmek için ilk kez Nabulsi bölgesine gittiğini söyledi. Şaban, yardım getirecek araçları beklemeye ve un almaya gittiğini, tırın üzerine çıkarak 25 kiloluk bir çuval aldığını ancak tırdan indikten sonra İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu yaralandığını anlattı.

Saldırıda yaralanan Filistinli çocuk Abdulkerim Lebed, aç olduklarını ve un alabilmek için Nabulsi Kavşağı’na gittiğini söyledi. Lebed, “İsrail tankları tırların önüne geçti ve üzerimize ateş açtılar. Biz de kurşunlar yanımızdan geçerken kum tepesine kaçtık. Kız kardeşimin eşiyle birlikte kaçtık ama kurşunlar doğrudan elimize ve sırtımıza isabet etti” dedi. Lebed, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanların yiyecek ve yardım olmadan hayatta kalmaya çalıştığını vurguladı.

Kemal Advan Hastanesi Acil Servis Başkanı Dr. Mustafa Naim de saldırıda ölen ve yaralananların çoğunun, Gazze Şeridi’nin kuzeyinde yaşayan ve açlığını giderebilmek için un almaya gidenler olduğunu söyledi. Naim, bir aydır, İsrail kuşatması altında yiyeceklerin tükenmesi nedeniyle Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanlar arasında yetersiz beslenmeye bağlı vakalar gördüklerini vurguladı.

Filistinli doktor, Arap ve İslam dünyasına “İsrail’in Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı işlediği cinayetleri ve zulmü durdurmaları” çağrısında bulundu.

BMGK açıklaması ABD engeline takıldı

Katliama tüm dünyadan tepki yağarken BMGK’nin açıklaması ABD engeline takıldı. BM’nin New York’taki genel merkezinde yapılan BMGK toplantısında, üye devletlerin Gazze kentindeki Nablusi Kavşağı’nda insani yardım konvoyuna saldırısına tepki niteliğinde açıklama yapılması konusunda müzakere yürütüldü.

BMGK’nin kapalı oturumunun ardından herhangi bir açıklama yapılmadı.

AA’nın ulaştığı, İsrail’e karşı eleştirel açıklamalar içeren müzakere metninin, ABD’nin BM Daimi Temsilciliği tarafından kabul görmediği belirtildi. Müzakere metninde, “Konsey üyeleri, İsrail güçlerinin Gazze’nin güneybatısında gıda yardımı bekleyen kalabalık topluluğa açtığı ateş sonucu 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini, yaklaşık 750 kişinin de yaralandığını belirten raporlardan derin endişe duyduklarını ifade ediyor.” cümlelerine yer verildi.

Metinde, uluslararası insani hukuka uygun olarak Gazze Şeridi’ndeki sivilleri, hayatta kalmak için “vazgeçilmez olan temel hizmetlerden ve insani yardımdan mahrum bırakmaktan kaçınma” çağrısı yer aldı. Aksi durumda, Gazze’deki 2,2 milyon kişinin tamamının “endişe verici düzeylerde akut gıda sorunuyla karşı karşıya kalacağı” kaygısı dile getirildi.

Konsey üyeleri müzakere metninde İsrail’i, Gazze’ye insani yardımın girebilmesi için sınır geçişlerini açık tutmaya, insani ihtiyaçları geniş ölçekte karşılamak için ek geçişlerin açılmasını kolaylaştırmaya çağırdı.

Ortadoğu

İranlı uzmandan Hürmüz Boğazı için kademeli eylem planı önerisi

Yayınlanma

İranlı enerji uzmanı Habibullah Zafaryan, İsrail ile artan gerilime karşı Hürmüz Boğazı’nın bir koz olarak kullanılması gerektiğini belirtti. Uzman, boğazın tamamen kapatılmasının uluslararası sonuçları olabileceğini, bunun yerine İsrail gemilerinin denetlenmesi gibi kademeli adımlar atılarak düşmanın hesaplarının değiştirilebileceğini vurguladı.

İranlı enerji uzmanı Habibullah Zafaryan, İsrail ile yaşanan gerilimin tırmanmasına paralel olarak Hürmüz Boğazı’nın “düşmanın hesaplarını değiştirecek bir araç” olarak kullanılması gerektiğini belirterek, “İsrail gemilerini denetlemeliyiz,” dedi.

Zafaryan, boğazın tamamen kapatılmasının İran için ciddi uluslararası sonuçlar doğurabileceğini, bu nedenle kademeli ve hedefli adımlar atılmasının daha doğru olacağını ifade etti.

Mehr haber ajansına mülakat veren Zafaryan, Hürmüz Boğazı’nın dünyanın en önemli su yollarından biri olduğunu ve küresel petrol ticaretinin yüzde 20’sinin buradan geçtiğini vurguladı. Günde 14,5 milyon varil ham petrolün taşındığı boğazın, dünya petrol piyasaları üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğunu belirtti.

Hürmüz Boğazı bir caydırıcılık aracı

Zafaryan, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının ardından boğazın kapatılmasının uzman çevrelerde bir seçenek olarak tartışıldığını söyledi. Bu konunun küresel petrol fiyatlarını etkileme ve bazı ülke ekonomilerine baskı yapma potansiyeli nedeniyle hem ABD’yi hem de Avrupa ülkelerini ciddi şekilde endişelendirdiğini dile getirdi.

Ancak Zafaryan, “İran’ın ilk adımda boğazı tamamen kapatması doğru bir hamle olmaz. Böyle bir eylem ülkemiz için ciddi uluslararası sonuçlar doğurabilir,” diyerek uyardı.

Uzman, bunun yerine kademeli bir strateji izlenmesi gerektiğini savunarak, “Hürmüz Boğazı konusunda adım adım ilerlemeli ve bu aracı kullanmakta ciddi olduğumuz mesajını vermeliyiz. Bu, petrol piyasasında kademeli bir etki yaratacak ve savaş sahnesindeki aktörlerin, gerilimin tırmanması durumunda İran’ın bu kartı kullanabileceğini anlamasını sağlayacaktır,” ifadelerini kullandı.

‘Mükemmel fırtına’nın gözünde korkuyla dalgalanan piyasalar

‘Kademeli adımlar hemen başlamalı’

Zafaryan, atılması gereken adımları da sıralayarak, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı bypass etmek için inşa ettiği Gore-Cask boru hattının derhal faaliyete geçirilmesi gerektiğini belirtti.

Uzman, bu terminalden birkaç petrol sevkiyatı yapılmasının, “boğazın bizim için atlanabilir olduğu” mesajını vereceğini söyledi.

Bir diğer önemli adımın ise boğazdan geçen gemilerin hedefli bir şekilde denetlenmesi olduğunu vurgulayan Zafaryan, şöyle devam etti:

“Örneğin, Basra Körfezi ve Umman Denizi’nde İsrail mülkiyetindeki tüm gemilere el koymalıyız. Savaşa dahil olan Avrupa ülkeleri ve ABD’ye ait gemileri ise seçici ve akıllı bir şekilde denetlemeli ve karşı tarafın eylemlerine göre onlar hakkında karar vermeliyiz. Bu eylemleri, gerilimin tırmanışına orantılı olarak gerçekleştirmeliyiz ki bu boğazı düşmanın hesaplarını değiştirmek için bir araç olarak kullanabilelim.”

Hürmüz Boğazı’nın alternatifi yok

Zafaryan, diğer ülkelerin boğazı boru hatlarıyla ne ölçüde bypass edebileceği konusuna da değindi. Bu imkâna sahip tek ülkelerin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğunu belirten uzman, BAE’nin 1,5 milyon varil, Suudi Arabistan’ın ise operasyonel olarak 3 milyon varil kapasitesi bulunduğunu söyledi.

Bu iki ülkenin hatlarını maksimum kapasitede kullansalar bile kısa vadede en fazla 2,5 milyon varillik bir artış sağlayabileceklerini ifade eden

Zafaryan, “Bu durumda bile 12 milyon varil petrolün hâlâ Hürmüz Boğazı’ndan geçmesi gerekiyor. Bu da petrol piyasası üzerinde ciddi bir etki demektir. Ayrıca bu miktara ek olarak yaklaşık 6 milyon varil petrol ürünü ve 85 milyon ton LNG, yani 120 milyar metreküp gaz da bu boğazdan geçiyor ki bu da LNG piyasasında büyük bir etkiye sahip,” diye ekledi.

Yemen modeli önerisi

Zafaryan, son olarak Yemen’deki Husilerin Babülmendep Boğazı’nda uyguladığı stratejinin Hürmüz Boğazı için de bir model olabileceğini öne sürdü.

Husilerin Gazze halkına destek amacıyla boğazı İsrail’e giden gemilere kapattığını hatırlatan Zafaryan, “İran da benzer bir model uygulayabilir. Geçen gemileri denetlemenin yanı sıra, İsrail’le birlikte hareket eden birkaç ülkeye ait gemilerin geçişini yasaklayabilir veya kısıtlayabilir,” değerlendirmesini yaptı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

UAEA: ABD’nin saldırıları İran’ın nükleer tesislerinde hasara yol açtı

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, ABD’nin İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki üç nükleer tesisine yönelik saldırılarının hasara yol açtığını açıkladı. Grossi, daha önce İsrail saldırılarında da hasar gören İsfahan’daki tesiste ‘kayda değer ek hasar’ meydana geldiğini belirtti.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, ABD’nin İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki üç nükleer tesisine yönelik saldırılarının bu işletmelerde hasara yol açtığını bildirdi.

Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan açıklamasında Grossi, daha önce İsrail saldırılarına maruz kalan ve hasar gören İsfahan’daki tesiste “önemli ek hasar” meydana geldiğini belirtti.

UAEA, önceki saldırılarda bu tesisteki bazı binalarda hasar tespit etmiş ve bu binaların bir kısmında nükleer materyallerin bulunduğunun tahmin edildiğini açıklamıştı.

Grossi, “Bu sabah erken saatlerde gerçekleştirilen son saldırılar sonucunda İsfahan’daki diğer binalar da hasar gördü. Ayrıca, bu tesisteki yer altı tünellerinin girişlerinin de zarar gördüğünü tespit ettik,” ifadelerini kullandı.

UAEA, daha önce İsrail saldırılarıyla hasar gören Natanz’daki tesisin de bu kez yere nüfuz eden bombalarla hedef alındığını doğruladı.

Fordo’daki hasarın boyutu belirsiz

Grossi, Fordo’daki yer altı uranyum zenginleştirme tesisinde ABD saldırısı sonucu oluşan hasarın boyutunun hemen değerlendirilemediğini söyledi.

UAEA Başkanı, “Fordo’nun da doğrudan etkilendiği açık, ancak uranyum zenginleştirme atölyelerinin içindeki hasarın derecesini kesin olarak belirlemek mümkün değil,” dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin acil toplantısında konuşan Grossi, Fordo sahasında kraterlerin görüldüğünü ve İsfahan’daki tesiste ise uranyum dönüştürme süreciyle ilgili binaların hasar aldığını belirtti.

Grossi ayrıca, İranlı düzenleyici kurumların UAEA’ya, saldırıya uğrayan üç tesisin dışında radyasyon seviyesinde bir artış gözlemlenmediği bilgisini verdiğini ekledi.

Diplomasiye dönüş çağrısı

Çözüm için diplomatik yola dönülmesi çağrısında bulunan Grossi, bunun UAEA’nın İran nükleer tesislerindeki izleme faaliyetlerine yeniden başlamasına olanak tanıyacağını vurguladı.

Grossi, İran’ın stoklarına ilişkin bir rapora ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, “en önemlisi, yüzde 60’a kadar zenginleştirilmiş 400 kg uranyum” dahil olmak üzere envanterin bildirilmesi gerektiğini belirtti.

İsrail, 13 Haziran gecesi Tahran’ın nükleer bomba yapmaya yaklaştığını gerekçe göstererek İran’a karşı saldırı başlatmıştı.

Saldırılarda İran’ın nükleer programına ait tesisler ve askeri hedefler vurulmuş, saldırılar sonucunda çok sayıda üst düzey İranlı askeri yetkili ve önde gelen nükleer bilim insanı hayatını kaybetmişti.

İran’ın misilleme amaçlı askeri operasyon başlatmasının ardından taraflar karşılıklı saldırılar düzenlemeye devam etti.

22 Haziran gecesi ABD, Massive Ordnance Penetrator (MOP) tipi sığınak delici bombalar kullanarak İran’ın nükleer tesislerine saldırı düzenleyerek çatışmaya açıkça dahil oldu.

ABD Başkanı Donald Trump, saldırıların amacının dünyanın “ana terör sponsoru” olarak nitelendirdiği İran’dan kaynaklanan nükleer tehdidi durdurmak olduğunu söyledi. Trump, “Şimdi barış zamanı,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İranlı diplomat: Amerika ve İsrail’in asıl hedefi İran’ın içeriden çöküşüydü

Yayınlanma

İranlı eski diplomat Gulamrıza Ensari, Amerika’nın son savaşlarının hiçbirinde başarılı olamadığını ve Yemen’de de gemilerine zarar geleceği bahanesiyle geri çekildiğini belirtti. Ensari, ABD ve İsrail’in asıl hedefinin İran’ın içeriden çökertilmesi olduğunu ve uluslararası kuruluşların bu hedefler doğrultusunda hareket ettiğini ifade etti.

İranlı eski diplomat ve reformist siyasi aktivist Gulamrıza Ensari, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) son dönemdeki savaşlarının hiçbirinde başarılı olamadığını ve Yemen’de de gemilerinin zarar göreceği bahanesiyle geri çekildiğini ifade etti.

Ensari, ABD ve İsrail’in asıl hedefinin İran’ın içeriden çökertilmesi olduğunu vurguladı.

Mehr haber ajansına konuşan Ensari, “Geçtiğimiz kırk yıl boyunca uluslararası kuruluşlar, İran ile ilgili konularda sözleri ile eylemlerinin bir olmadığını fiilen kanıtlamışlardır. Bazı konuları farklı şekilde gündeme getirseler de pratikte temel eylemlerini ABD ve küresel emperyalizmin hedefleri doğrultusunda düzenliyorlar,” dedi.

Ensari, ABD ve İsrail’in nükleer meselesini başından beri bir saptırma olarak kullandığını belirterek, “Amerika ve Siyonist rejimin asıl isteği İran’ın içeriden çöküşüydü,” diye ekledi.

‘Toprak bütünlüğü onurumuzdur’

İran halkının Batılı liderler tarafından tanınmadığını söyleyen eski diplomat, şu ifadeleri kullandı:

“Son 20 yıldır uğursuz Siyonist rejimin başbakanı, İran’ın nükleer silah sahibi olmaya altı ay uzaklıkta olduğunu defalarca ilan etti. ABD başkanının ve birçok Batılının İran halkına yönelik değerlendirmeleri, İranlıları tanımadıklarını gösteriyor. Çünkü toprak bütünlüğü halkımız için bir masal değildir. Milletin onuru, ülkenin toprak bütünlüğüne bağlıdır.”

Tarihteki toprak kayıplarına da değinen Ensari, “Kaçar döneminde Kafkasya’nın İran’dan ayrılması, İngiltere’nin desteğiyle Herat’ın ayrılması ve aynı komplolarla Bahreyn’in İran’dan koparılması gibi olaylar yaşandı. Saddam da İran’ı bölme ve üç günde fethetme hayaliyle saldırıya geçti ancak kendi yarattığı bataklıkta sekiz yıl boyunca gömülü kaldı,” dedi.

Eski CIA analisti McGovern: İstihbarat ‘İran nükleer silah yapmıyor’ diyor, başkan dinlemiyor

Trump ve Siyonist lobinin yanılgısı

Ensari, Donald Trump ve Siyonist lobinin büyük bir yanılgı içinde olduğunu belirterek, İran’a yönelik bir saldırı durumunda halkın yönetime destek vermeyeceğini düşündüklerini söyledi.

Ensari, “Trump ve ona bağlı Siyonist lobi ile uğursuz Siyonist rejim, İran’da bir saldırı olursa halkın kesinlikle rejimle birlikte hareket etmeyeceğini düşünüyordu. Askeri alanda yaşanacak en ufak bir gürültüyle, devrim karşıtı gruplar, Batı’ya bağımlı unsurlar, casuslar ve Siyonist rejime paralı askerlik yapan yabancı uyruklular aracılığıyla İran’ın savunma ve saldırı kapasitesini iki üç gün içinde yok edebileceklerini sandılar,” şeklinde konuştu.

Bu çevrelerin, ülkedeki ekonomik ve siyasi sorunlar nedeniyle halkın bir kısmının bu saldırganlık karşısında sessiz kalacağını, bir kısmının ise rejimle işbirliği yapmayacağını ve böylece içeriden çöküşü kolayca organize edebileceklerini düşündüklerini de sözlerine ekledi.

Uluslararası kuruluşların rollerini yerine getirmediğini vurgulayan Ensari, “Bugün Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar gerçek rollerini oynamadılar. Cenevre Sözleşmesi’ne göre nükleer tesislere saldırı tamamen yasaklanmıştır. Ancak Siyonistlerin nükleer merkezlerimize en çok saldırıyı düzenlediğini görüyoruz ve buna en ufak bir göstermelik tepki bile vermediler,” dedi.

Ensari, İran silahlı kuvvetlerinin ABD destekli Siyonist rejimin saldırganlığına karşı caydırıcı ve cezalandırıcı yanıtlar verdiğini, bununla birlikte ciddi diplomatik faaliyetlerin de yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Karin Kneissl: Trump, İran’a saldırarak aptalca bir karar verdi

ABD için savaşın maliyeti yüksek

Olası bir ABD saldırısı ve Trump’ın savaşa doğrudan müdahil olması ihtimaline de değinen Ensari, Hürmüz Boğazı’nın önemine dikkat çekti.

Ensari, “Hürmüz Boğazı, günde 20 milyon varilden fazla petrolün geçtiği bir yatak ve bu boğaz dünya ekonomisini zora sokacaktır. Yaşanan son gelişmeler ve Siyonist rejimin saldırganlığı göz önüne alındığında, bu rejimin ciddi müttefiklerine karşı harekete geçebiliriz,” dedi.

Ensari, sözlerini şöyle tamamladı:

“Amerika son savaşlarının hiçbirinde başarılı olamadı. Körfez Savaşı ve Irak’ta ABD’ye korkunç zararlar verildi. Yemen meselesinde Trump, Amerikan gemilerine saldırılmaması bahanesiyle çok çabuk kenara çekildi. Savaşın yayılması Amerika için çok zararlıdır ve bizim de diplomasiyi geliştirerek savaşın yayılmasını engellememiz gerekiyor.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English