Diplomasi
Trump ve Putin, yarın telefon görüşmesi yapacak

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yarın bir telefon görüşmesi yapacağını ve Ukrayna’nın Rusya ordusunun kontrolündeki bölgelerini ele alacağını açıkladı. Trump, savaşın sona erdirilmesi için iyi şansları olduğunu belirtirken, Ukrayna kaynakları mevcut temas hattının dondurulabileceğini ve söz konusu bazı bölgelerin Rusya kontrolünde kalabileceğini ifade etti.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 18 Mart’ta bir telefon görüşmesi yapacağını açıkladı.
Reuters haber ajansına göre Trump, “Hafta sonu boyunca çok iş yapıldı. Bu savaşı sona erdirebilir miyiz diye bakmak istiyoruz. Belki başarırız, belki başaramayız ama bence çok iyi şanslarımız var,” dedi.
Trump, Putin ile Ukrayna’nın Rusya ordusunun kontrolüne geçen bölgelerini ve Zaporijya Nükleer Santrali’nin geleceğini görüşmek istediğini belirtti.
Trump, “Bence bunların çoğu zaten her iki taraf, Ukrayna ve Rusya tarafından tartışılıyor. Şimdiden belirli varlıkların paylaşımını konuşuyoruz,” diye konuştu.
Kremlin’den doğrulama geldi
Bunun yanı sıra Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump arasında 18 Mart Salı günü yapılması planlanan bir telefon görüşmesinin hazırlıklarının sürdüğünü doğruladı.
Peskov, düzenlediği basın toplantısnda TASS muhabirinin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, “Evet, bu doğru. Salı günü böyle bir görüşme hazırlanıyor,” dedi.
Putin ve Trump arasındaki son telefon görüşmesi 12 Şubat’ta gerçekleşmişti. İki ülke lideri, bir buçuk saat süren görüşmede Ukrayna sorununu ve iki ülke arasındaki birikmiş sorunları ele almıştı.
Rusya ve ABD liderleri, o dönemde temasları sürdürme ve kişisel görüşmeler düzenleme konusunda anlaşmıştı. Bu anlaşmalar kapsamında Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Moskova’da Putin ile bir araya gelmişti.
ABD başkanının Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff, Trump ve Putin’in bu hafta “iyi ve olumlu bir görüşme” yapabileceğini belirtmişti. Witkoff, bu açıklamadan önce Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı ile şahsen görüşmüştü.
Witkoff’un aktardığına göre, görüşmeler üç-dört saat sürdü ve Ukrayna’daki askeri çatışmaya çözüm bulma seçeneklerine odaklandı.
Witkoff, tarafların pozisyonlarının yakınlaştığını ve birkaç hafta içinde bir ateşkes sağlanmasını beklediğini ifade etti.
Bununla beraber Trump’ın özel temsilcisi, Moskova’nın kontrolünde bulunan bölgelerin ateşkes görüşmelerinin bir parçası olacağını da sözlerine ekledi.
Diğer yandan The Independent‘ın Ukraynalı kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Kiev’de mevcut temas hattının dondurulabileceği ve Rusya’nın kontrolündeki bazı bölgelerin ateşkes kapsamında Rusya kontrolünde kalabileceği kabul edildi. Fakat ek toprakların verilmesinin kırmızı çizgi olacağı vurgulandı.
Haberdeki kaynaklardan biri, “Örneğin, Zaporijya veya Herson’un tamamen teslim edilmesini talep etmek mantıklı değil; bu bizim için tamamen saçmalık gibi geliyor,” dedi.
Kiev’deki kaynaklar, kaybedilen toprakları diplomatik yollarla geri almak için “ellerinden geleni” yapacaklarını vurguladı.
RBK-Ukrayna ve European Pravda‘nın haberlerine göre, Kiev, kırmızı çizgilerini 11 Mart’ta Cidde’de yapılan görüşmelerde ABD tarafına iletti.
Diplomasi
Politico: Füze denklemi Ukrayna’nın lehine değil, Kremlin avantajlı

Ukrayna ordusu, pazar günü Rus hava üslerine yönelik gerçekleştirdiği geniş çaplı insansız hava aracı (İHA) saldırılarını “Rus hava kuvvetleri tarihinin muhtemelen en kötü günü” olarak nitelendirdi. Politico Europe editörü Jamie Dettmer ise bu dikkat çekici karşı saldırının moral artırıcı olmasına rağmen, füze denkleminin uzun vadede Ukrayna’nın aleyhine işlediğini ve Moskova’nın avantajlı konumda olduğunu belirtiyor.
Ukrayna, geçtiğimiz pazar günü Rusya topraklarındaki hava üslerine yönelik gerçekleştirdiği eş zamanlı ve geniş çaplı insansız hava aracı (İHA) saldırılarıyla dikkatleri üzerine çekti.
Ukrayna ordusu, bu saldırıları “Rus hava kuvvetleri tarihinin muhtemelen en kötü günü” olarak tanımlayarak, 40’tan fazla stratejik bombardıman uçağının saf dışı bırakılmış olabileceğini iddia etti.
Ancak Politico Europe görüş editörü Jamie Dettmer, bu karşı saldırının operasyonel olarak dikkate değer bir hava baskını olmasının ötesinde, Ukrayna’nın kaybetmeyi reddetmesinden açıkça rahatsız olan Moskova için uzun vadeli bir üstünlük sağlayıp sağlamayacağının belirsiz olduğunu vurguluyor.
Dettmer, “Bu karşı saldırı, Kremlin için derin bir utanç kaynağı olan operasyonel açıdan dikkate değer bir hava saldırısından çok daha fazlası anlamına gelecek mi?” sorusunu gündeme getiriyor.
Kiev’in iddiasının “cesurca olduğu ve tam olarak doğru olmadığı” değerlendirmesinde bulunan Dettmer, “Nazi Almanyası’nın SSCB’ye yönelik saldırısının ilk günü olan 22 Haziran 1941’de Alman Luftwaffe tarafından en az 1200, muhtemelen 2 bine yakın Sovyet uçağı imha edilmişti,” hatırlatmasını yaptı.
Ukrayna’nın ‘Örümcek Ağı’ operasyonu
Ukrayna’nın abartılı söylemlerine rağmen pazar gününün Rusya ordusu için “gerçekten de kötü bir gün olduğunu” belirten Dettmer, saldırının aynı zamanda Rusya’nın geçen hafta Ukrayna şehirlerine yönelik gerçekleştirdiği ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bile tepkisini çeken füze ve İHA saldırılarına güçlü bir yanıt niteliği taşıdığını ifade etti.
Trump, genel olarak Rus mevkidaşına şüphe kredisi tanıma eğiliminden ayrılarak onu “tamamen ÇILDIRMIŞ olmakla” suçlamıştı.
“Örümcek Ağı” olarak adlandırılan ve şimdiye kadar Ukrayna’nın başlattığı en karmaşık operasyon olarak nitelendirilen bu karşı saldırı, cephe hatlarından binlerce mil uzaktaki farklı hava üslerinde park halinde bulunan Rus bombardıman uçaklarının aynı anda vurulmasını içeriyordu.
Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU), İHA’ların biri Japonya’ya daha yakın, diğeri ise Kuzey Kutup Dairesi içinde olmak üzere Rusya geneline yayılmış hedefleri vurduğunu iddia ederek saldırının video görüntülerini sosyal medyada hızla paylaştı.
Planlaması 18 ay süren operasyonu gerçekleştirmek için İHA’ların kamyonların üzerindeki ahşap mobil evlerde saklanarak Rusya’ya sokulduğu ve saldırıları başlatmak için çatıların uzaktan açıldığı belirtildi.
SBU, saldırının yaklaşık 7 milyar dolar zarara yol açtığını ve Rusya’nın stratejik seyir füzesi taşıyıcılarını üçte bir oranında azaltmış olabileceğini tahmin ediyor.
SBU Başkanı Vasil Malyuk’un videolardan birinde, “Belaya havaalanı şimdi ne kadar güzel görünüyor,” dediği duyuluyor.
‘Füze matematiği Ukrayna’nın lehine değil’
Ancak Dettmer, “Üzülerek belirtmek gerekir ki, bu saldırı Rusya’nın stratejik bombardıman uçaklarını nerede konuşlandırması ve nasıl koruması gerektiğini karmaşıklaştırsa da, daha sert ekonomik yaptırımlar olsa da olmasa da askeri gidişat hâlâ Kremlin’in lehine,” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya’nın İHA ve balistik füze üretimini artırmasıyla hava savaşının Ukrayna için giderek zorlaştığını da ekledi.
Dettmer’a göre, “Washington’dan önemli bir ikmal şansının çok az olması nedeniyle Kremlin, Ukrayna’nın kilit şehirlerinin ve sivil altyapısının giderek daha fazla savunmasız hale geldiğini çok iyi biliyor. Ve her zaman olduğu gibi Ukrayna’nın direnme iradesini kırmayı amaçlayarak bundan tam olarak yararlanmayı açıkça planlıyor.”
Pazar günkü cüretkar misillemenin, İstanbul’da sonuçsuz kalan barış görüşmelerinin arifesinde geldiğini belirten Dettmer, bu görüşmelerde Ukrayna heyetinin tam ve koşullu ateşkes teklif ettiğini, Rusya’nın ise “çatışmanın temel nedenleri” çözülene kadar bunu bir kez daha reddettiğini hatırlattı.
NATO, Ukrayna’nın Rusya’ya dron saldırıları sonrası ‘zayıf noktalarını’ gözden geçiriyor
Patriot füzeleri ve Rusya’nın üretim kapasitesi
Halihazırda Ukrayna’nın sekiz Patriot füze bataryasına sahip olduğuna inanıldığını, ancak onarım ve bakım programları nedeniyle herhangi bir zamanda sadece altısının işlevsel olduğu düşünüldüğünü aktaran Dettmer, “Patriotlar, Ukrayna’nın Rus balistik füzelerini engellemek için sahip olduğu neredeyse tek silah, ancak gelen bir füzeyi saf dışı bırakmak için genellikle bir çift Patriot önleyicisi gerekiyor,” ifadesini kullandı.
Bu arada, Ukrayna Dış İstihbarat Servisi Başkanı Oleg İvaşçenko’ya göre Rusya, 2025’te 750 İskender balistik füzesi ve 560’tan fazla Kh-101 füzesi dahil olmak üzere yaklaşık 3 bin uzun menzilli füze üretmeyi planlıyor.
Dettmer, “Ukrayna’nın elinde tam olarak kaç Patriot füzesi olduğu yakından korunan bir sır olsa da, çoğu askeri gözlemci bunun 200’den az olduğundan şüpheleniyor,” diye ekledi.
Dettmer’a göre, Trump stokları yenilese veya Ukrayna’nın daha fazla füze ve batarya satın almasına izin verse bile, Lockheed Martin füze üretimini yılda yalnızca yaklaşık 600’e çıkarmayı planlıyor ve sempatik bir yönetim bile bunların hepsinin Ukrayna’ya transfer edilmesini istemeyecek.
Dettmer, “Esasen, matematik Ukrayna’nın lehine değil. Bu nedenle, ülke komutanları şimdi balistik füze ateşleyen bombardıman uçaklarının hava üslerine ve füze depolama tesislerine odaklanıyor. Ve belki pazar günkü saldırının bir tekrarını göreceğiz, ancak bu gerçekten çok zor bir iş olacak,” yorumunu yaptı.
Diplomasi
İsviçre, Rusya’nın ‘gölge filosuna’ yönelik AB yaptırımlarına resmen katıldı

İsviçre, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik 17. yaptırım paketine katılarak 17 kişi ve 58 kurumu hedef aldı; bu yaptırımlar özellikle Rusya’nın petrol taşımacılığında kullandığı ‘gölge filoyu’ da kapsıyor.
İsviçre, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya yönelik daha önce onayladığı 17’nci yaptırım paketine katıldığını duyurdu.
Bu karar, Rusya’nın Ukrayna’daki eylemleri ve uluslararası kısıtlamaları atlatma çabalarına karşı Batı’nın ortak tutumunu pekiştirirken, ABD’den de Moskova’ya yönelik daha sert adımlar atılabileceğine dair sinyaller geliyor.
Yaptırımlar özellikle Rusya’nın petrol sevkiyatında kullandığı ve “gölge filo” olarak adlandırılan gemileri hedef alıyor.
İsviçre’den Rus savunma sanayisine yaptırım
İsviçre hükümetinin resmi internet sitesinde yayımlanan açıklamaya göre, yeni kısıtlayıcı tedbirler 17 gerçek kişi ve 58 tüzel kişiyi kapsıyor.
Bu kişi ve kurumların İsviçre topraklarındaki mal varlıkları dondurulacak ve ülkeye girişleri ile transit geçişleri yasaklanacak.
İsviçre bakanlar kurulundan yapılan açıklamada, listeye alınanlar arasında Rusya’nın savunma sanayii kompleksiyle bağlantılı kişi ve kuruluşların da bulunduğu vurgulandı.
Bunun yanı sıra, yaptırımlar üçüncü ülkelere ait 189 gemiyi de kapsayacak şekilde genişletildi. Bu gemilerin önemli bir kısmının, uluslararası kısıtlamaları aşmak ve petrol taşımak için kullanılan Rusya’nın sözde “gölge filosuna” ait olduğu belirtildi.
Ayrıca, AB üyesi olmayan ülkelerdeki kuruluşlar da dahil olmak üzere 31 şirkete yönelik ihracat kontrollerinin sıkılaştırıldığı bildirildi.
AB’nin 17. paketi ‘gölge filoyu’ hedef alıyor
Avrupa Birliği, Rusya’ya karşı 17’nci yaptırım paketini 20 Mayıs’ta onaylamıştı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, paketin öncelikle Rusya’nın “gölge filosunu” hedef aldığını belirtti.
Bu paketle birlikte AB’nin kısıtlamalarına maruz kalan gerçek ve tüzel kişilerin toplam sayısı 2 bin 400’ü aştı.
Bazı üye ülkeler şimdiden bir sonraki, 18’inci önlem paketinin oluşturulmasına başlanması yönünde tekliflerde bulundu.
ABD Senatosu’ndan Rus petrolüne ağır vergi hazırlığı
Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ise 30 Mayıs’ta Kiev’de düzenlediği basın toplantısında, ABD Senatosu’nun Haziran ayının ilk haftasında (2-8 Haziran) Rusya ve ekonomik müttefiklerine karşı yeni bir yaptırım yasa tasarısını değerlendirmeye başlayabileceğini bildirmişti.
Girişim, özellikle Rus petrolünü satın almaya devam eden ülkelerden yapılan ithalata yüzde 500 gümrük vergisi getirilmesini öngörüyor.
Diplomasi
Alman düşünce kuruluşu DGAP: AB, Trump’a daha şiddetli yanıt vermeli

Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) yetkilileri, kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda AB’nin ABD hükümetini durdurmak için “şiddete şiddetle” yanıt vermesi gerektiğini söylüyorlar.
Brüksel’in Trump yönetiminin gümrük vergilerine karşı şimdiye kadar aldığı önlemler son derece çekingen. AB nisan ayında, ABD’nin çelik ve alüminyum gümrük vergilerine karşı misilleme gümrük vergileri uygulamakla tehdit ettiği ABD mallarının listesini hazırladı; bu liste, soya fasulyesi ve Harley Davidson motosikletleri gibi 21 milyar avro değerinde ithalatı olan malları içeriyor.
Ayrıca, önümüzdeki hafta kesinleştirilmesi planlanan 95 milyar avro değerinde ABD mallarından oluşan bir liste daha hazırladı; bu liste arasında otomobiller ve otomobil parçaları, uçaklar, tıbbi cihazlar ve kimyasallar da bulunuyor.
“Trump’a karşı savaşmanın tek yolu istikrarsızlık riskini göze almak”
AB’nin temkinli tavrı, ekonomi uzmanları ve siyasi danışmanlar arasında giderek artan bir hoşnutsuzluğa yol açıyor. Örneğin, DGAP uzmanı Markus Jaeger yeni yazısında, AB’nin daha saldırgan bir politika izlemesi gerektiğini savunuyor.
Trump’ın geniş bir seçmen tabanına sahip olduğu ABD eyaletlerine karşı gümrük vergileriyle saldırmanın bir anlamı olmadığını, bu önlemlerin “Trump’a çarpmadan geri döndüğünü” söyleyen Jaeger, bunun yerine “başkanın maliyet-fayda hesaplarını doğrudan” ele almanın daha iyi bir yol olacağını söylüyor.
Şimdiye kadarki deneyimlerin, Trump’ın “kapsamlı bir finansal istikrarsızlık riski”nden kaçındığını ve böyle bir risk ortaya çıktığında gümrük vergilerini geri çektiğini gösterdiğini kanıtladığına işaret eden Alman uzman, örneğin borsalarda yaşanan ciddi düşüşün, Trump’ı Çin’e karşı gümrük savaşını dondurmaya sevk ettiğini hatırlatıyor.
Bu nedenle AB’nin “inandırıcı ve etkili bir misilleme tehdidi” içeren bir stratejiye geçmesi çağrısında bulunan Jaeger, gerekirse, “düşmanca korumacı önlemlere” karşı çatışmanın tırmanmasından da kaçınmamak gerektiğinin altını çizdi.
Deutsche Bank Research’ün eski bir çalışanı olan Jaeger’e göre, gerekirse “kapsamlı istikrarsızlık riskini göze almak”, Trump’a karşı taktiksel olarak kendini savunmanın tek yolu.
“AB’nin ABD’ye karşı yapamadığını Çin yaptı”
Daha da temel bir eleştiri, bir başka DGAP uzmanı Shahin Vallée’den geldi.
Vallée, daha önce AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’un, ardından o dönem Ekonomi Bakanı olan Emmanuel Macron’un ve son olarak George Soros’un ekonomi danışmanı olarak görev yapmıştı.
Vallée, AB’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilmesinden sonra onu anlamaya ve onunla başa çıkmaya yönelik çabalarının “tamamen başarısız” olduğunu savunuyor.
AB’nin Trump’a karşı “şiddete şiddetle”, “açık ve görünür bir şekilde” tepki verilmesi gerektiğini kabul etmediğini savunan DGAP uzmanı, Trump’ın “tüm dünyayla aynı anda kafa kafaya çarpıştığı” sırada ortaya çıkan “olağanüstü fırsatı” Brüksel’in kaçırdığını düşünüyor.
Vallée’ye göre Çin veya Kanada gibi ülkelerle derhal ittifak kurarak ABD’yi izole etmek için harekete geçilseydi, Trump’ı pes ettirmek mümkün olabilirdi.
Vallée bu başarıyı, “direnerek kritik alanlarda kaldıraç gücünü kullanan” Çin’in elde ettiğini; ABD’nin “tamamen teslim olmasını” sağladığını ve bunu, gelecekte ABD ile iktisadi savaşta AB’nin işbirliğine ihtiyaç duymadan başardığını ileri sürüyor.
Uzmana göre AB ise şu anda bir sonraki gümrük tehditleri turunda sıkışmış durumda ve gelecekte daha da güçlü bir baskıya maruz kalacak.
“Şiddete şiddetle karşılık verilmeli”
Bu bağlamda Vallée, AB’nin Trump yönetimine yönelik iktisat politikasında “tam bir U dönüşü” yapması için ısrarla çağrıda bulunuyor.
Yazara göre ilk adım olarak Brüksel, ABD’nin çelik ve alüminyuma uyguladığı gümrük vergilerine karşı derhal karşı gümrük vergilerini yürürlüğe koymalı ve aynı zamanda otomobil gümrük vergilerine ve askıya alınan “karşılıklı” gümrük vergilerine karşı yeni karşı gümrük vergileri açıklamalı; bu, ABD’den 150 milyar avronun üzerindeki ithalatı kapsamalıdır.
İkinci olarak, AB, ABD’nin ikame edemeyeceği malların ihracatını kısıtlamalı. Vallée, yarı iletken üretiminde kullanılan litografi teknolojisini örnek olarak veriyor; burada muhtemelen, Hollanda şirketi ASML tarafından üretilen ve en azından Batıda şu anda büyük ölçüde alternatifi olmayan en gelişmiş çiplerin üretiminde kullanılan ekipmanlar kastediliyor.
Üçüncüsü, DGAP uzmanı, ABD hizmetler sektörü ithalatına karşı önlemler alınmasını savunuyor. Bu önlemler, bir yandan büyük ABD’li internet şirketlerinin kârlarına dijital vergiler getirilmesini, diğer yandan Avrupa’daki varlıklardan yararlanan ABD’li finans hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerinin kısıtlanmasını içeriyor.
Vallée, bu konuda çatışmanın “keskin bir şekilde tırmanmasına” hazır olunması gerektiğini tavsiye ediyor.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Amerika2 hafta önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Görüş2 hafta önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Diplomasi1 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş1 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi1 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş1 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını1 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu