Diplomasi
ABD, 70 ülkeyi Çin’i izole etmeye zorlayabilir mi?

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin 16 Nisan’da müzakerelere aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Beyaz Saray, 70 ülkeyle misilleme amaçlı gümrük vergilerini düşürmek üzere başlayacak görüşmelerde, bu ülkelere Çin ile ekonomik işbirliğini sınırlama şartı getirebilir.
Haberde, bu fikrin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde tartışıldığı belirtildi.
Gazeteye göre, Beyaz Saray ile anlaşma yapmak isteyen ülkelere yönelik somut talepler arasında, Çin’in bu ülkeler üzerinden ABD’ye mal göndermesinin yasaklanması, Çinli firmaların bu ülkelerde üslenmesine izin verilmemesi ve “Çin menşeli ucuz sanayi ürünlerinin absorbe edilmemesi” gibi maddeler bulunuyor.
Belirli gerekliliklerin, ilgili ülkenin Çin ile ekonomik bağlarının derinliğine göre değişeceği ifade ediliyor.
Beyaz Saray’ın mantığına göre, bu tür kısıtlamalar hâlihazırda zorluk yaşayan Çin ekonomisine daha da fazla darbe vuracak ve nihayetinde Pekin’i müzakere masasına oturmaya zorlayacak.
Pekin ise şimdiye kadar sadece mütekabiliyet esasına göre gümrük vergisi oranlarını artırdı ve gözdağı verme taktiklerinden vazgeçilmesini talep etti.
WSJ, Çin’i bir nevi izole etme planının fikir babalarından birinin, Trump’ın misilleme gümrük vergilerini 90 günlüğüne askıya almasının ardından baş müzakereci konumuna yükselen ABD Hazine Bakanı Scott Bessent olduğunu belirtiyor.
Bessent’in 6 Nisan’da Mar-a-Lago’da bu konsepti Trump’a sunduğu ve Amerikan yönetimindeki destekçilerinin sayısının arttığı iddia ediliyor.
Gazete, yönetimin Çin’e yönelik politikasının nihai hedefinin hâlâ belirsiz olduğunu yazıyor. Bessent daha önce yaptığı açıklamada, ABD’nin Çin’e karşı, Çinli şirketlerin Amerikan borsalarından çıkarılması da dâhil olmak üzere “tüm seçenekleri” değerlendirdiğini söylemişti.
WSJ, Çin ile ilgili taleplerin müzakerelerde doğrudan dile getirildiğine dair diğer ülkelerden henüz teyit alamadıklarını ancak sürecin yeni başladığını belirtti.
Birçokları, Trump yönetiminin “er ya da geç” Çin ile ilgili benzer bir konuyu gündeme getirmesini bekliyor.
Başkan Trump’ın 16 Nisan’da ABD’ye gelen Japon heyetiyle yapılacak görüşmelere katılması bekleniyor. Örneğin, Japonya’nın 2023’teki ana ticaret ortağı Çin’di (toplam 301,1 milyar dolar, bunun 126,6 milyar doları Japonya’nın Çin’e ihracatı).
Siyasi müttefiki ABD ise ikinci sırada yer aldı (toplam ticaret hacmi 226,9 milyar dolar, ancak Japonya’dan ABD’ye ihracat 144,4 milyar dolar). 2024’te Tokyo’nun her iki ülkeyle ticaret hacmi bir miktar azaldı: Çin ile 292,6 milyar dolar ve ABD ile 224,7 milyar dolar.
Hazine Bakanı Bessent, şubat ayında yaptığı açıklamada, Meksika’nın o dönemki müzakerelerde Çin mallarına ABD düzeyinde gümrük vergisi getirmeyi teklif ettiğini ancak bunun Beyaz Saray’da o zamanlar ilgi görmediğini belirtmişti.
Fakat Trump, 15 Nisan’da Fox‘a verdiği demeçte, daha kapsamlı yeni bir Çin karşıtı stratejinin ipuçlarını verdi. Panama’nın Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki anlaşmayı yenilememe kararıyla ilgili soruya yanıt veren Trump, ülkelerin “bir dereceye kadar” ABD ile Çin arasında seçim yapması gerektiğini söyledi.
Bessent, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, Trump tarafından tanınan 90 günlük süre içinde gümrük vergileri konusunda bir anlaşmaya varılmasının düşük bir ihtimal olduğunu belirtti. Bessent ayrıca, Çin hariç ABD’nin en büyük 14 ticaret ortağıyla müzakerelerin sürdüğünü kaydetti.
Çin, Beyaz Saray’ın olası yeni taktiğine henüz resmi bir tepki vermedi ancak müzakereler için şartlarını açıkladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, 16 Nisan’daki basın toplantısında, “Eğer ABD gerçekten diyalog ve müzakere yoluyla sorunları çözmek istiyorsa, güçlü baskı uygulamayı, tehdit ve şantajı durdurmalı ve Çin ile eşitlik, saygı ve karşılıklı çıkar temelinde diyaloğa başlamalıdır,” dedi.
Pekin daha önce “yersiz baskılardan korkmadığını” belirtmişti. Bloomberg, dün Çinli kaynaklara dayandırdığı haberinde, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, ABD’nin “Trump kabinesi üyelerinin aşağılayıcı açıklamalarını dizginleyerek daha fazla saygı göstermesi” hâlinde gümrük vergileri konusunda diyaloğa hazır olacağını aktardı.
Vedomosti gazetesine konuşan Finam Makroekonomik Analiz Departmanı Başkanı Olga Belenkaya, WSJ‘de belirtilen olası önlemlerin Çin ekonomisini “boğma” girişimi olduğunu söyledi.
Uzman, ABD’nin bu yolla diğer ülkeleri Amerika ile mi yoksa Çin ile mi ekonomik ilişki kurmak istedikleri konusunda seçim yapmaya zorladığını açıkladı.
Belenkaya’ya göre, bu konuda ABD’ye taviz verecek ülkelerin tek çıkarı Amerikan gümrük vergilerinin düşürülmesi olacak. Amerikan pazarına aşırı bağımlı bazı ülkeler (örneğin Kanada ve Meksika) buna mecbur kalabilir. Ancak Belenkaya, bunun herkesi tatmin etmeyebileceğinden emin olduğunu belirtti.
Yüksek Ekonomi Okulu (VŞE) Kapsamlı Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden genç araştırmacı Aleksandra Yankova ise Çin ve ABD arasındaki ticari çatışmanın ikili gümrük vergisi anlaşmazlıklarının ötesine geçerek sistemsel bir çatışma niteliği kazandığını dile getirdi.
Yankova, ABD’nin 70 ülkeden Çin ile işbirliğini azaltmalarını talep ettiği yönündeki haberlerin, Çin karşıtı bir koalisyonun kurumsallaşması eğilimini doğruladığını söyledi.
Yankova’ya göre, Washington’un bu yaklaşımının etkinliği, sadece Çin ekonomisinin büyüklüğü nedeniyle değil, aynı zamanda küresel Güney ülkelerinin blok politikasından ve jeoekonomik zorlamalardan giderek daha fazla yorulması nedeniyle de ciddi şüpheler doğuruyor.
ABD’nin müttefikleri üzerindeki baskısının Çin’in tamamen tecrit edilmesine yol açamayacağını kaydeden Yankova, bunun yerine ek kutuplaşma yarattığını ve tarafsız devletleri ekonomik boyutta “bağlantısızlık politikasını” etkinleştirmeye ittiğini savundu.
Analist, Pekin’in Trump’ın bu stratejisini “Çin’i çevreleme” politikasının bir parçası olarak algıladığını ve bunun Çin yorumuna göre karşılıklı saygı ilkelerini ihlal ettiğini ve kabul edilemez olduğunu kaydetti.
Yankova, şu anda doğrudan baskı ortamında Çin’in müzakereye hazır olmadığını ve ABD’nin üçüncü ülkeleri Çin’i tecrit etmeye ikna etme girişimlerinin durumu iyileştirmek yerine Pekin’i müzakere masasından daha da uzaklaştırdığını sözlerine ekledi.
Diplomasi
Merz’den ABD’ye ‘Büyük Teknoloji’ tehdidi

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Donald Trump yönetimi ile ticaret anlaşmazlığı tırmanırsa Avrupa Birliği’nin ABD’li “Büyük Teknoloji” şirketlerine misilleme yapabileceğini söyledi.
Avrupa’nın en büyük ekonomisinin lideri, gümrük vergilerini azaltmayı ve Beyaz Saray ile gerilimi yatıştırmayı hedeflerken, bloğun çıkarlarını koruması gerektiğini belirtti ve ABD’nin AB ile hizmet ticaretindeki fazlasına dikkat çekti.
Merz, pazartesi günü Berlin’de düzenlenen WDR Europaforum konferansında, “Şu anda ABD’li teknoloji şirketlerini güçlü bir şekilde koruyoruz, vergiler konusunda da. Bu durum değişebilir ama bu çatışmayı tırmandırmak istemiyorum. Birlikte çözmek istiyorum,” dedi.
AB ile ABD arasındaki ticaret görüşmeleri hassas bir noktada. Başkan Trump geçen hafta, 1 Haziran’dan itibaren AB ithalatına %50 gümrük vergisi uygulayacağı tehdidinde bulunmuş, fakat pazar günü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından son tarihi 9 Temmuz’a ertelemişti.
Merz, von der Leyen’in yaklaşımını tam olarak desteklediğini ve Almanya’nın yan anlaşmalara girmeyeceğini, fakat ticaret konularının AB tarafından ele alınmasına izin vereceğini yineledi. Merz, blokun gerekirse harekete geçeceğini söyledi.
Merz, “Dikkatsizce ve telaşla tepki vermemeliyiz. Bizim görüşümüze göre gümrük vergileri bize zarar verecektir. Fakat başka bir şey yapamazsak, bu aracı kullanmak zorunda kalacağız,” dedi.
Trump, AB’nin ABD’yi istismar ettiğini ve bloğa mal fazlasını azaltması, katma değer vergisi gibi ticaret engellerini kaldırması ve işletmeler için düzenleyici engelleri ortadan kaldırması çağrısında bulundu.
AB, Beyaz Saray ile müzakereye hazır olduğunu ama tatmin edici bir çözüm bulunamazsa misilleme yapacağını söyledi.
Bloomberg’in hesaplamalarına göre, Trump’ın %50’lik gümrük vergisi tehdidi 321 milyar dolarlık mal ticaretini vuracak, ABD’’in gayri safi yurtiçi hasılasını %0,6’ya yakın bir oranda düşürecek ve fiyatları %0,3’ün üzerinde artıracak.
AB, 9 Temmuz’a kadar askıya alınan Trump’ın bazı metal vergilerine yanıt olarak 21 milyar avro (23,9 milyar dolar) değerinde ABD mallarına misilleme gümrük vergileri hazırladı. Müzakerelerin başarısız olması halinde bu vergilerin uygulanması hızlandırılabilir.
AB, müzakerelerin başarısız olması durumunda 95 milyar avro değerindeki Amerikan ürünlerine ek gümrük vergileri listesi hazırlıyor. Trump’ın “karşılıklı” vergileri ve otomotiv vergilerine yanıt olarak alınan bu önlemler, Boeing uçakları, ABD yapımı otomobiller ve burbon gibi endüstriyel ürünleri hedef alacak.
Gümrük vergileri konusunda Merz, ABD ve Avrupa’nın farklı yaklaşımları olduğunu söyledi.
Avrupa’nın görüşünün, bunların kimseye fayda sağlamadığı olduğunu söyleyen şansölye, “Trump için gümrük vergileri kendi ekonomisini korumak için bir araç ve bir tür sıfır toplamlı oyun: ‘Avrupa ekonomisi kötüye giderse, bizim için daha iyi olur’ [diye düşünüyor],” dedi.
Diplomasi
AB-ABD tarife geriliminde Çin faktörü

AB ile ABD arasında “bir ileri, bir geri” şeklinde devam eden tarife geriliminde Çin konusunun önemli rol oynadığı düşünülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, cuma günü AB’den duyduğu rahatsızlığı dile getirerek AB mallarına %50 tarife uygulamayı düşündüğünü açıklamıştı. Hazine Bakanı Scott Bessent ile Ticaret Bakanı Howard Lutnick de AB ile yaptıkları müzakerelerde yol alamadıklarını söyleyerek memnuniyetsizliklerini dile getirmişlerdi.
Fakat pazar günü Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir telefon görüşmesi yapan Trump, AB’ye yönelik tarifelerin temmuz ayına kadar ertelendiği “müjdesini” vermişti.
Wall Street Journal (WSJ), kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Trump yönetimi yetkilileri için önceliğin, AB’nin Çin mallarına yeni gümrük vergileri getirme taahhüdü olduğunu yazdı.
Habere göre Brüksel, hâlâ Pekin’e yönelik yeni vergilendirme yoluna girmiş değil ve Washington’un rahatsızlığı da buradan kaynaklanıyor.
Aynı kaynaklara göre, ABD ile ayrı ticaret müzakereleri kapsamında Birleşik Krallık, Çin çeliğine gümrük vergisi getirme yönünde adım atmayı kabul etti ve bu adım, Trump’ın bu ay açıkladığı ABD-Birleşik Krallık ticaret anlaşmasının imzalanmasına yardımcı oldu.
AB’nin yaklaşımına yakın kaynaklara göre, Brüksel yetkilileri Çin gibi “piyasa ekonomisi olmayan” ülkeleri ele almaya istekli olduklarını belirtti.
Müzakerelerde, AB gelecekte ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal etmeyi, otomobiller ve diğer sanayi ürünleri ile bazı tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergilerini düşürmeyi ve otomobillerin kayıt şartları gibi bazı tarife dışı ticaret engellerini kaldırmayı teklif etti. Brüksel ayrıca Çin’e karşı ortak iktisadi önlemler almaya da hazır.
Fakat AB, karşılığında ABD’den gümrük vergilerinin karşılıklı olarak indirilmesini talep ediyor; özellikle ABD’nin AB ithalatına uyguladığı %10’luk asgari gümrük vergisini kaldırmasını istiyor.
AB, halk arasında popüler olmayan gıda standartlarını düşürmeye veya Trump yönetimiyle yakın bağları olan ABD’li teknoloji şirketlerinin talebi doğrultusunda mevcut dijital yasaları zayıflatmaya ise hazır değil.
WSJ’deki habere göre, ABD Başkanı sadece Netflix gibi yayın hizmetleri için ücretlerin düşürülmesini veya hatta kaldırılmasını ve Apple ve Meta gibi teknoloji şirketlerine uygulanan cezaların iptal edilmesini talep etmiyor. Bunların yanı sıra ve özellikle, AB’nin Çin’den ithalata gümrük vergisi uygulaması ve ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü iktisadi savaşı desteklemesi konusunda ısrarcı.
Brüksel ise henüz daha fazla taviz vermeye hazır değil. Avrupa Komisyonu, nisan başında askıya alınan 21 milyar avroluk gümrük vergisini herhangi bir zamanda yeniden uygulayabileceğini açıkladı. Ayrıca, 10 Haziran’a kadar 91 milyar avroluk başka bir karşı gümrük vergisi paketi hazırlıyor.
Müzakereleri sürdürmek üzere dün (26 Mayıs) ABD’ye bir AB heyeti gönderildi. Heyete Avrupa Parlamentosu Ticaret Komitesi Başkanı Alman SPD’li Bernd Lange başkanlık ediyor.
Görüşmelere yakın bir kaynak, AB’nin Çin’in kilit sektörlere sağladığı devlet sübvansiyonları konusunda ABD ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu özel olarak belirtti.
AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič, AB’nin ABD ile ticaret müzakerelerine tam olarak bağlı olduğunu ama çıkarlarını savunmaya hazır olduğunu söyledi.
Šefčovič, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda, iki taraf arasındaki ticaretin eşsiz olduğunu, fakat “tehditlerle değil, karşılıklı saygıyla yönlendirilmesi gerektiğini” yazdı.
Çin, AB ihracatı için önemli bir pazar olmaya devam ediyor ve Avrupalı liderler Pekin ile yüksek profilli bir ticaret savaşı başlatmak konusunda isteksiz davranıyor.
Görüşmelerden haberdar olan kaynaklara göre, ABD, Japonya ve Güney Kore gibi diğer önemli ticaret ortaklarına da Çin ile ilgili benzer “iktisadi güvenlik” taleplerinde bulundu.
ABD, geçtiğimiz günlerde AB’ye, gümrük vergileri dışındaki engeller ve Çin’in iktisadi hakimiyetine ilişkin endişeleri ifade etmek için sıklıkla kullanılan “iktisadi güvenlik” kavramını da içeren, taviz istediği çeşitli alanları özetleyen bir belge gönderdi.
Konuyla ilgili bilgisi olan kaynaklara göre, çeşitli ticaret konularını ele alan AB’nin yanıtında, bloğun Çin konusunda işbirliğine hazır olduğu belirtildi.
Diplomasi
Rusya’ya karşı yaptırım cephesinde AB-ABD koordinasyonu koptu

Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın iç raporuna göre, Avrupa Birliği ile ABD arasında Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesine karşı ortak mücadele müzakereleri başarısız oldu ve transatlantik koordinasyon tamamen koptu. AB’nin yaptırımlar özel temsilcisi David O’Sullivan, 20 Mayıs’taki AB Dışişleri Konseyi’nde bu durumu teyit ederek G7 ülkeleri nezdindeki benzer işbirliğinin de “ivme kaybettiğini” söyledi.
Avrupa Birliği (AB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında, Rusya’ya uygulanan yaptırımların delinmesine karşı ortak mücadele konusunda yürütülen müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlandığı ve transatlantik koordinasyonun tamamen koptuğu bildirildi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın iç raporuna dayandırılan Süddeutsche Zeitung gazetesinin haberine göre, AB’nin yaptırımlar özel temsilcisi David O’Sullivan, 20 Mayıs’ta Brüksel’de düzenlenen AB Dışişleri Konseyi toplantısında bu durumu teyit ederek, Rusya’nın yaptırımlardan kaçınmasına karşı “ortak çalışmanın” artık yürütülmediğini açıkladı.
Özel temsilci O’Sullivan, toplantıda yaptığı konuşmada, sadece AB-ABD arasındaki değil, aynı zamanda G7 ülkeleri nezdindeki benzer işbirliğinin de “ivme kaybettiğini” vurguladı.
Bu gelişmeler, Avrupalılar ve Amerikalıların Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar üzerinde anlaşmaya varma olasılığını da sorgulanır hâle getirdi.
Avrupa Parlamentosu’nun Yeşiller Partisi üyesi Sergey Lagodinsky, transatlantik koordinasyondaki zayıflamanın güvenlik açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.
Lagodinsky, Süddeutsche Zeitung‘a yaptığı açıklamada, “Sorun şu ki, ABD fiili olarak yaptırım rejiminin motoruydu,” ifadelerini kullandı.
Lagodinsky’e göre, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Rusya ile ilişkileri normalleştirmeye çalışması durumunda bu durum sona erecek.
Brüksel’deki toplantıya katılanlar, uygulanan yaptırımların Rusya ekonomisi üzerinde “kayda değer bir etki yarattığını” öne sürdü.
AB’nin özellikle Ermenistan, Sırbistan, Özbekistan ve Hindistan gibi üçüncü ülkeler üzerinden askeri amaçlı ürünlerin ihracatı konusunda bazı başarılar elde ettiği belirtildi.
Fakat Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye üzerinden yapılan sevkiyatlarda sorunların devam ettiği kaydedildi.
Çin, yaptırımların atlatılmasında başrolde
Gizli olduğu belirtilen rapora göre, O’Sullivan toplantıda Çin’in “yaptırımların delinmesi vakalarının yaklaşık yüzde 80’inden sorumlu olduğunu” ancak bunu reddetmeye devam ettiğini söyledi.
Rusya ile yapılan anlaşmalardan bazı AB şirketlerinin de kazanç sağladığı ve bu durumun Avrupa Komisyonu’nun üçüncü ülkelerle müzakerelerdeki pozisyonunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edildi.
AB’den 17’nci yaptırım paketi, Litvanya’dan “molotof” çağrısı
AB, Ukrayna’daki savaş nedeniyle 20 Mayıs’ta Rusya’ya karşı 17’nci yaptırım paketini kabul etmiş, böylece kısıtlamalara tabi tutulan tüzel ve gerçek kişilerin toplam sayısı 2 bin 400’ü aşmıştı.
Bazı AB üyeleri ise şimdiden 18’inci paketin hazırlanması çağrısında bulunuyor. Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nausėda, bugün yaptığı açıklamada, Moskova’nın mevcut önlemlerden çok daha sert tedbirleri hak ettiğini söyledi.
Nausėda, “AB’deki meslektaşlarımın 17’nci yaptırım paketinin sadece bir başlangıç olduğunu anlayacaklarını umuyorum. Gerçekten bir Molotof kokteyli olacak 18’inci paketi hazırlamamız gerekiyor,” diye ekledi.
-
Amerika6 gün önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Dünya Basını3 gün önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Söyleşi2 hafta önce
‘Alman medyası hükümetin halkla ilişkiler departmanı gibidir’
-
Görüş5 gün önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Dünya Basını1 hafta önce
Fas, Batı Afrika’da imparatorluk inşa ediyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
Eski ABD Büyükelçisi Jeffrey: Şaraa’yı Esad’a karşı koruduk
-
Görüş1 hafta önce
Trump’ın Orta Doğu’daki ‘hasat turu’ dolu dolu sona erdi
-
Ortadoğu1 hafta önce
Robert Ford: Ahmed Şara ile 2023’te İdlib’de görüştüm