Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB ile Macaristan anlaşamadı

Yayınlanma

AB içinde baş ağrısı haline gelen Ukrayna’ya yardım ve Macaristan fonlarının akıbeti meseleleri bir çözüme bağlanamadı.

Bugün bir araya gelen AB maliye ve ekonomi bakanları, dört dosyayı inceleyecekti. Bunların arasında AB’nin Ukrayna’ya 18 milyar avroluk yardım paketi, çok uluslu şirketlere küresel minimum vergi, Avrupa Komisyonu’nun Macaristan’a verilecek 7,5 milyar dolarlık AB fonunu dondurma önerisi ve 5,8 milyar avroluk Macaristan kurtarma fonu.

Budapeşte, ilk iki AB tasarısına engel koymaya devam ediyor. Bazı AB yetkilileri, Orban yönetimini fon meselesinde Brüksel’i zorlamak için pazarlık yapmakla suçluyor. 

Bugünkü toplantıda da bakanlar, Macar fonları tartışmasını erteleme kararı aldılar. Sene sonuna kadar karar alınmaması durumunda Budapeşte, 4 milyar avronun üzerinde fon kaybına uğrayacak.

Almanya ve Fransa’dan ‘gözden geçirme’ çağrısı

Macar sorunundaki en önemli çıkış, dün Berlin ve Paris’ten geldi. Roma ile birlikte 12 civarında AB ülkesinden oluşan bir grubu temsil eden bu ülkeler, Avrupa Komisyonu’na Macaristan fonlarını durdurma yönündeki kararını gözden geçirmesini tavsiye etti.

Almanya, Fransa ve İtalya Macaristan’ın yolsuzlukla mücadele reformlarında Brüksel’in de kabul ettiği ilerlemeler kaydettiğine dikkat çekti. Bir Fransız Hazine Bakanlığı yetkilisi, “Macar yetkililer ilerleme kaydetti, bu not edilmeli,” dedi. Yetkili, Komisyon’un kararını anlamakla birlikte kesilen fonun “orantılılığı” konusunda şüpheler bulunduğunu kaydetti.

Bütçe ve Yönetimden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Johannes Hahn ise, “Taahhütler var, verilmiş sözler var ama bunlar henüz yerine getirilmedi,” ifadelerini kullandı. 

Nitelikli çoğunluk sağlanamayabilir

Diğer bir mesele, Macar fonları ile ilgili kararın bakanlar toplantısında nitelikli çoğunluk ile alınacak olması. Almanya ve Fransa’nın başını çektiği ülkeler, Avrupa Komisyonu’nun bu çoğunluğu elde edemeyeceğine inanıyor.

Fon oylamasında bazı orta ve doğru Avrupa ülkelerinin de Komisyon ile aynı fikirde olmadığı vurgulanıyor. Üst düzey bir AB yetkilisi, nitelikli çoğunluk sağlanamamasının “katıksız bir felaket” olacağını söyledi. 

19 Aralık’a kadar karar alınamazsa, fon dondurma kararı otomatik olarak düşecek ve bu AB tarihinde bir ilk olacak

Ukrayna yardımına Macar vetosu

Macaristan Maliye Bakanı Mihaly Varga, ülkesinin 18 milyar avroluk Ukrayna paketine onay vermeyeceğini söylemişti. Budapeşte, Kiev’e iki ülke arasındaki mekanizmalarla yardım yapılmasından yana.

Orban yönetimi, yüzde 15’lik asgari vergiyi de veto etti. Macaristan, bu verginin Avrupa’nın rekabetçiliğini azaltacağını ve işsizliği artıracağını düşünüyor.

AVRUPA

Güney Kıbrıs bankaları, yaptırımlar sonrası Rus müşterilerinin yarısını kaybetti

Yayınlanma

Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesi sonrasında uygulanan yaptırımlar, Güney Kıbrıs bankalarının Rus müşterilerinin yarısını kaybetmesine neden oldu. 2022’den bu yana Güney Kıbrıs bankaları yaklaşık 13 bin Rus ve Ukraynalı müşterinin hesabını kapatırken, toplam mevduatlar ciddi ölçüde azaldı.

Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinden bu yana, Güney Kıbrıs bankalarındaki Rus müşterilerin oranı yarı yarıya azalarak yüzde 0,35’e düştü.

Aynı dönemde Rusya’dan gelen mevduatlar da toplam mevduatların yüzde 2,21’inden yüzde 1,53’üne geriledi.

Associated Press‘in Güney Kıbrıslı finans kuruluşlarına dayandırdığı haberine göre, bu düşüş, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği (AB), ABD ve Birleşik Krallık tarafından savaş nedeniyle uygulanan yaptırımların doğrudan bir sonucu olarak gerçekleşti.

Yaptırımların devreye girmesinden bu yana, 2022’den itibaren Güney Kıbrıs bankaları Rusya ve Ukrayna’dan yaklaşık 13 bin müşteri ve 35 bin hesap kaybetti. Bu durum bankalara 2 milyar avroluk bir kayıp olarak yansıdı.

AP‘nin haberine göre, Güney Kıbrıs bankaları mevduat sahiplerini çekebilecek daha az şeffaf uygulamalardan uzaklaşarak daha sıkı denetimlere yönelmeye başladı.

Yerel yetkililer, ajansa verdikleri demeçte, bu tür işlemlerden arındırılmış, şeffaf bir mali sistemin, meşru uluslararası yatırımları çekmek için gerekli koşulları oluşturacağını dile getirdi.

Ekim ayı başında Güney Kıbrıs’ın en büyük bankası olan Bank of Cyprus, 7 bin Rus müşteriye ait yaklaşık 29 bin hesabı kapattı.

Banka sözcüsü Karen Le Cannoux, “Müşteri portföyümüzü yeniden yapılandırmaya başladığımız 2014 yılında, müşterilerimizin yüzde 4’ü Ruslardı. Bugün bu oran sadece yüzde 0,4,” diye konuştu.

2023 baharında Bank of Cyprus, Avrupa Birliği’nde ikamet etmeyen 4 bin Rus müşterisinin hesaplarını kapatacağını duyurdu. Bu kararın nedeni, Rusya’nın Şubat 2023’te Mali Eylem Görev Gücü (FATF) üyeliğinin askıya alınmasıydı.

Bu yılın şubat ayı başlarında bir başka büyük Kıbrıs bankası olan Hellenic, Güney Kıbrıs belgelerine sahip olanlar da dahil olmak üzere pek çok Rus müşterisinin hesaplarını toplu olarak kapatmaya başladı.

Kapatma işlemleri, bu müşterilere ait işletme şirketlerini de etkiledi. Banka, bu kararın gerekçelerine dair herhangi bir açıklama yapmadı.

Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından bu yana, 2014-2023 yılları arasında Güney Kıbrıs bankaları, Rus müşterilerinin yüzde 90’ının hesaplarını kapatırken, Rusya’dan gelen mevduatlar yüzde 83 oranında azaldı.

Toplamda, çoğunluğu Rusya ile bağlantılı 72 bin gerçek ve tüzel kişiyle olan ilişkiler sonlandırıldı.

Rus şirketleri Güney Kıbrıs’tan çekiliyor

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Meloni’nin Arnavutluk’a göçmen gönderme planına yargı engeli

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin Akdeniz’den alınan sığınmacıları Arnavutluk’a gönderme yönündeki tartışmalı planı, Roma göçmenlik mahkemesinin ilk göçmen grubunun açık denizde gözaltında tutulmasını reddetmesinin ardından ciddi bir darbe aldı.

Roma mahkemesinin göçmenlik bölümü verdiği kararda, Arnavutluk’ta tutulan ve aslen Bangladeş ve Mısır’dan gelen 12 erkek göçmenin, “gözaltına alınan kişilerin menşe ülkelerinin ‘güvenli ülke’ olarak tanınmasının imkansızlığı” nedeniyle “İtalya’ya götürülme hakkına sahip olduğuna” hükmetti.

Karar, Avrupa Adalet Divanı’nın bu ay aldığı ve ülkelerin sınır dışı edilmelerine karar vermek amacıyla “kısmen güvenli” olarak kabul edilemeyeceğine hükmeden yeni bir karara dayandırıldı.

Bir İtalyan yetkili 12 kişinin daha ileri işlemler için ülkeye getirileceğini doğruladı.

Karar, sığınmacı adaylarını Arnavutluk’taki toplama merkezlerinde tutma planını, Akdeniz’den düzensiz göçmen akınını azaltma vaadini yerine getirmenin bir yolu olarak lanse eden Meloni için önemli bir siyasi darbe oldu.

Meloni’nin dışında, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in “ders çıkarılması gereken bir örnek” olarak tanımladığı ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın kısa süre önce Roma’da İtalyan liderden daha fazla ayrıntı istediği planı uluslararası alanda da büyük ilgi görmüştü.

Meloni: Güvenli ülke kararı yargıya değil, hükümete ait

Meloni, karardan duyduğu üzüntüyü dile getirdi fakat bunun sadece geçici bir aksama olacağını savundu. Lübnan’a yaptığı resmi bir ziyaret sırasında yaptığı açıklamada başbakan, “İtalyanlar benden yasadışı göçü durdurmamı istediler ve ben de elimden geleni yapacağım. Tüm Avrupa’nın İtalya’nın yapmaya çalıştığı bir şeye baktığı bir zamanda, her zaman olduğu gibi tekerleklere çomak sokmaya çalıştığımız için üzgünüm,” dedi.

Meloni, yeni yasal engellerin nasıl aşılacağını görüşmek üzere bugün (21 Ekim) günü acil bir kabine toplantısı düzenleyeceğini de belirtti.

Başbakan, “Hangi ülkelerin güvenli olup olmadığını belirlemenin yargıçların yetkisinde olduğunu sanmıyorum; bu hükümetin yetkisinde. Belki de hükümetin güvenli ülke ile neyin kastedildiğini daha iyi açıklığa kavuşturması gerekiyor,” ifadelerini kullandı.

Yeni kararname hazırlığı

Meloni hükümeti, Roma mahkemesinin kararının ardından, İtalya-Arnavutluk göç modelinin uygulanmasının önündeki yasal engelleri aşmak için güvenli ülkeler listesinde değişiklik yapılmasına yönelik bir kararname üzerinde çalışıyor.

Corriere della Sera’nın haberine göre Dışişleri, İçişleri ve Adalet bakanlıklarının hafta sonu kararname taslağını hazırladıkları ve güvenli ülkeler listesinin her altı ayda bir güncellenmesini önerdikleri söyleniyor.

Adalet Bakanı Carlo Nordio da pazar günü La Repubblica’ya verdiği mülakatta, “Güvenli ülke tanımı yargıya bırakılamaz; uluslararası hukuk çerçevesinde de olsa bu siyasi bir karardır,” dedi.

Sağcı koalisyondan mahkeme kararına tepki

Meloni’nin sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisinden Senatör Lucio Malan, mahkemenin kalan 12 göçmeni İtalya’ya geri gönderme kararını “skandal” olarak nitelendirdi.

Senatonun dış ilişkiler komitesinde yer alan senatör, X’e yazdığı mektupta, “Bazı siyasallaşmış yargıçlar güvenli menşe ülke olmadığına karar verdiler. Yasadışı yollardan giriş yapanları gözaltına almak imkansızdır; yasadışı göçmenleri ülkelerine geri göndermek yasaktır. İtalya’nın sınırlarını ortadan kaldırmak istiyorlar: buna izin vermeyeceğiz,” diye ekledi.

Meloni’nin partisi tarafından yapılan basın açıklamasında da, yargının bir bölümü “siyasallaşmakla” ve “bu hükümete karşı çıkmaya” çalışmakla suçlandı.

Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini’nin partisi sağcı Lega ise, mahkeme kararını “kabul edilemez” olarak nitelendirdi.

İçişleri Bakanı Matteo Piantedosi cuma günü öğleden sonra düzenlediği basın toplantısında hükümetin karara bir üst mahkemede itiraz edeceğini söyledi.

Roma, Arnavutluk’taki merkezler için 60 milyon avro harcadı

İtalya, geçen çarşamba günü ilk 16 göçmenin gelişiyle resmen faaliyete geçen Arnavutluk merkezlerini inşa etmek ve donatmak için şimdiye kadar en az 60 milyon avro harcadı.

Meloni ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama arasında geçen yıl varılan anlaşma, İtalyan yetkililer sığınma taleplerini işleme koyarken İtalya’nın Arnavutluk’ta 3.000 kadar göçmeni tutacak iki göçmen gözaltı merkezi inşa etmesine izin verdi.

Anlaşmaya göre bu merkezlerde sadece İtalya’nın potansiyel geri dönüşler için “güvenli” kabul ettiği ülkelerden gelen sağlıklı yetişkin erkekler tutulacaktı.

Geçerli sığınma talepleri olduğu tespit edilenlere İtalya’da sığınma hakkı verilirken, yasadışı göçmen olduklarına karar verilenler hızlandırılmış bir süreçle menşe ülkelerine geri gönderilecek.

Son günlerde İtalyan yetkililer tarafından Akdeniz’de kurtarılan yüzlerce kişi arasından seçilen bu ilk gruptan dördü hemen Arnavutluk’ta tutulmaya uygun görülmedi ve ikisi reşit olmadığı düşünülerek, ikisi de tıbbi nedenlerle İtalya’ya götürüldü.

İtalya’nın “kısmen güvenli üçüncü ülkeler” kumarı

Merkezlerin açılışına hazırlanmak amacıyla İtalya bu yılın başlarında aralarında Bangladeş ve Mısır’ın da bulunduğu 22 ülkeyi, Mısır’daki siyasi muhalifler ve Tunus’taki LGBT bireyler gibi bazı istisnalar dışında, geri dönüşler için güvenli olarak belirlemişti.

İtalya’nın belirlediği ülkeler şunlardı: Arnavutluk, Cezayir, Bangladeş, Bosna Hersek, Kamerun, Cape Verde, Kolombiya, Gambiya, Gürcistan, Gana, Mısır, Fildişi Sahili, Kosova, Nijerya, Kuzey Makedonya, Karadağ, Fas, Peru, Senegal, Sırbistan, Sri Lanka, Tunus.

Bununla birlikte Avrupa Adalet Divanı, Avrupa hukukunun ülkelerin “kısmen güvenli” olarak sınıflandırılmasına izin vermediğine hükmetti ve bu da Roma mahkemesinin kararını şekillendirdi.

Bununla birlikte 2026 yılında yürürlüğe girecek olan yeni AB kuralları, ülkelerin bazı bölgeler veya bazı insan kategorileri için istisnalar dışında güvenli olarak tanımlanmasına izin verecek.

Financial Times’a konuşan bir AB diplomatı, İtalya’nın birliğin göç ve sığınma anlaşmasının bu bölümünün uygulanmasını ilerletmeye çalıştığını söyledi.

Ursula von der Leyen, bu hafta AB liderlerine gönderdiği bir mektupta, güvenli ülkeler konseptinin revizyonunu 2025’e kadar öne çekmeyi taahhüt etmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Moldova’da seçimler: AB entegrasyonu karşıtları önde

Yayınlanma

Moldova’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk sonuçlara göre kesin bir kazanan çıkmazken, Avrupa Birliği üyeliğiyle ilgili yapılan referandumda, seçmenlerin çoğunluğu entegrasyona karşı oy kullandı.

Moldova’da sandıkların kapanmasının ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kesin bir kazanan çıkmadı.

Ülkenin mevcut cumhurbaşkanı ve iktidardaki Eylem ve Dayanışma Partisi’nin (PAS) kurucusu Maya Sandu, Merkez Seçim Komisyonu’nun verilerine göre oyların yüzde 34,9’unu aldı.

Sandu’nun en büyük rakibi, muhalefetteki Sosyalist Parti’nin (PSRM) adayı ve eski başsavcı Aleksandru Stoianoglo, oyların yüzde 29,6’sını aldı.

Merkez sol Bizim Parti’nin lideri Renato Usatii ise yüzde 14,6 ile üçüncü sırada yer aldı. Seçime toplamda 11 aday katıldı ve katılım oranı yüzde 50’yi aştı.

Cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı anda Moldova’nın Avrupa Birliği’ne (AB) katılımı konusunda bir referandum da düzenlendi.

Seçmenlere “Moldova’nın AB’ye katılması için anayasanın değiştirilmesini destekliyor musunuz?” sorusu yöneltildi. Oylar “evet” veya “hayır” şeklinde değerlendirildi.

Oyların yüzde 41’inin sayılmasının ardından, çoğunluğun (yüzde 56,2) entegrasyona karşı oy kullandığı görüldü.

Anayasa değişiklikleri, ülkenin “Moldova halkının Avrupalı kimliği” ve Avrupa yöneliminin geri döndürülemezliğine ilişkin maddeler eklemeyi öngörüyor.

Ayrıca, AB mevzuatının Moldova iç hukukuna üstünlük tanıyacak şekilde anayasa hükmüne de eklenmesi planlanıyor.

Daha önce yalnızca Komünist Parti (PCRM) ve gözden düşmüş iş insanı İlan Şor’un kontrolündeki Rönesans Partisi, AB entegrasyonuna karşı kampanya yürütmüştü.

Şor, ülkeden 1 milyar dolar kaçırmakla suçlanarak gıyabında 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve şu anda Moskova’da yaşıyor.

Bu yılki seçimler ve referandum için Moldova yetkilileri, yurt dışında 231 seçim merkezi açarak bir rekora imza attı (önceki seçimlerde bu sayı 139’du).

Merkezlerin büyük kısmı İtalya, Almanya ve Fransa’da yer alırken, Rusya’da yalnızca Moskova’daki Moldova Büyükelçiliği’nde iki merkez açıldı.

Her bir seçim merkezine 5 binden fazla oy pusulası gönderilmedi. MSK, Rusya’daki “güvenlik tehditleri” nedeniyle merkez sayısının azaltıldığını açıkladı, ancak bu karar Moldova muhalefeti tarafından eleştirildi.

PSRM, Moldova Dışişleri Bakanlığı’nı, “ülke vatandaşlarının Rusya’da oy kullanmasını sabote etmekle” suçladı.

Moldova Rus Toplulukları Kongresi Başkanı Valeriy Klimenko ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Duma’yı oylama sonuçlarını tanımamakla tehdit etti.

Şor, TASS‘a verdiği demeçte, Moldova makamlarının Rusya’da yaşayan Moldovalıları ülkenin sosyal ve siyasi hayatından kasten dışladığını belirtti.

Rusya Devlet Başkanlığı Ekonomi ve Kamu Yönetimi Akademisi (RANEPA) Sosyal Analiz ve Tahmin Enstitüsü tarafından 2022 yılında yapılan araştırmaya göre, 76 binden fazla Moldova vatandaşı Rusya’da yaşıyor. Moldova diasporasının bir temsilcisi olan Nikolay Pogonets ise Rusya’daki Moldovalıların sayısını 300 bin olarak tahmin etti.

Tanınmayan Transdinyester bölgesinde yaşayanlar da seçimlerde ve referandumda oy kullanabildi.

MSK, Dinyester Nehri’nin sağ kıyısında bulunan Dubasari bölgesinde 30 seçim merkezi açtı.

Oylamadan kısa bir süre önce, Transdinyester Cumhuriyeti Başkanı Vadim Krasnoselskiy, Moldova pasaportu taşıyan bölge sakinlerinin oy kullanmasına engel olunmayacağı garantisini verdi.

Cumhurbaşkanı Sandu, kampanyasında ülkenin Avrupa entegrasyon sürecindeki başarılarına vurgu yaptı.

Onun döneminde Kişinev, 2022’de AB üyeliği için başvurdu ve Aralık 2023’te AB Konseyi, Moldova ile katılım müzakerelerini başlattı.

Sandu, rakipleri Stoianoglo ve Usatii ile televizyonda tartışmaya katılmayı reddetti. Bu kararını, kendisine göre Şor’un vekili olan adaylarla tartışmak istememesiyle açıkladı.

Gutsul’un ikinci Moskova zirvesi, Sandu’nun AB bayraklı gizli ziyareti: Gagavuzya’da son durum

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English