Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD, Türk SİHA’sını neden düşürdü?

Yayınlanma

Türkiye’nin Suriye’deki PYD hedeflerine yönelik hava operasyonlarının yoğunlaştığı dün, Türkiye’ye ait bir insansız hava aracı düşürüldü. Reuters haber ajansına konuşan bir Türk Savunma Bakanlığı yetkilisi düşürülen SİHA’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait olmadığını açıkladı. Bu gayrı resmî açıklamadan sonra SİHA’nın Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait olduğu netleşmiş oldu. Aynı ajansa konuşan ABD’li yetkili ise ABD F-16’larının Suriye hava sahasında Türkiye’ye ait bir SİHA düşürdüğünü açıkladı. Kısa bir süre sonra konuyla ilgili Pentagon’dan resmî açıklama geldi.

Pentagon Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder “ABD’li komutanlar, ABD kuvvetlerine yarım kilometreden daha yakın olan insansız hava aracının (İHA) potansiyel bir tehdit olduğunu değerlendirdi ve ABD F-16 savaş uçakları daha sonra İHA’yı meşru müdafaa amacıyla düşürdü” dedi. Ryder SİHA’nın düşürülmesini “üzücü bir olay” olarak niteledi. Haseke’de hava operasyonu yapan Türk SİHA’larından birinin ABD’ye ait “kısıtlanmış harekât bölgesine” girdiğini söyleyen Ryder, SİHA’nın sığınaklarda konuşlu ABD askerlerine bir kilometreden az bir uzaklığa kadar yaklaştığını ifade etti. Ryder söz konusu SİHA’nın “potansiyel bir tehlike” olarak değerlendirildiğini ve yerel saatle saat 11.40’ta düşürüldüğünü ifade etti.

Ryder, Türkiye’nin kasıtlı olarak ABD güçlerini hedef aldığına dair bir emare bulunmadığını da söyledi.

ABD tarafından yapılan açıklamalarda özetle;

-SİHA’nın düşürülmesinin kaza olmadığı,

-ABD’li yetkililerin emir komuta zincirini kullanarak bu kararı aldığı,

-Türkiye’nin ABD güçlerini hedef aldığına dair bir emare olmamasına rağmen bu kararı verdikleri anlaşılıyor.

Konuyla ilgili Türkiye Dışişlerinden açıklama ise ancak bugün öğleden sonra geldi. Açıklamada düşürülen SİHA ile ilgili, “Operasyon esnasında üçüncü taraflarla işletilen çatışmasızlık mekanizmasındaki farklı teknik değerlendirmeler nedeniyle bir SİHA kaybedilmiştir. İlgili taraflarla çatışmasızlık mekanizmasının daha etkin işletilmesi yönünde gerekli tedbirler alınmaktadır. Söz konusu hadise, devam etmekte olan operasyonun icrasını ve tespit edilen hedeflerin vurulmasını hiçbir şekilde etkilememiştir” dedi.

Özetle Türk tarafının açıklamasında;

-ABD’den üçüncü taraf olarak bahsediliyor

-Olayın anlaşmazlıktan kaynaklandığı ifade ediliyor

– Benzer bir olayın yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alındığı belirtiliyor

-SİHA olayının Türkiye’nin operasyonlarını etkilemediği ilan ediliyor.

Hata değil kasıt

Eski Genel Kurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’ye ait SİHA’nın ABD tarafından kasıtlı olarak düşürüldüğüne dikkat çekiyor: “İlk kez bir NATO üyesi başka bir NATO üyesinin SİHA’sını düşürüyor. ABD, bu adımıyla Türkiye’nin PYD’ye yönelik operasyonlarına yanıt vermiş oldu. Bu olay, ABD’nin itiraz ettiği bir eyleme karşı neler yapabileceğini göstermesi bakımından önemli.”

Pekin, SİHA krizinin Türkiye-ABD ilişkilerinde dönüm noktası olup olmayacağı ile ilgili soruya şöyle yanıt veriyor: “Bunun sonuçlarını, bize ne getireceği ve bizden ne götüreceğini önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu harekatların gidişatından, İsveç’in NATO’ya katılımının TBMM’de onaylanmasından ve F-16’ların Türkiye’ye satışından daha iyi görme imkânımız olacak.”

Türkiye’nin SİHA düşürülmesinden ve Türk üssüne yönelik saldırıda şehit haberi alınmasından sonra operasyonlara devam ettiğine dikkat çeken Pekin, “Harekât MİT’in İHA ve SİHA’larıyla başlamıştı. SİHA düşürüldükten ve şehit verildikten sonra Hava Kuvvetleri devreye sokuldu. F-16’ların devreye alınması önemliydi çünkü SİHA’lardan çok daha etkili, çok daha ağır mühimmat taşıyor” diyor.

Operasyonun şifreleri

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Irak ve Suriye’de, PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir” açıklamasından sonra başlayan yoğun hava operasyonlarının Türkiye’nin önceki Suriye operasyonlarından farkı;

-Hedef teröristlerden ziyade terör örgütünün gelir kaynakları: Petrol tesisleri ve elektrik santralleri yoğun bir biçimde hedef alıyor.

-Operasyonların herhangi bir bölgeyi kontrol edip güvenli hale getirmeyi yani kara harekâtını hedeflemediği anlaşılıyor.

-PYD’nin hem Suriye’nin kuzeyinde birbirleriyle hem de Irak’la bağlantısının kesilmesi önceleniyor.

-Operasyonlarda Milli Savunma Bakanı’ndan ziyade Dışişleri Bakanı’nın öne çıkmasının söz konusu operasyon için hem öncesinde hem de devam ederken diplomasi trafiğinin işletildiğini gösteriyor.

Operasyonların kendinden önceki operasyonlara benzerliği ise nihai hedefi: PYD’nin Türkiye sınırında özerk ya da bağımsız bir yapı inşa etmesini önlemek.

Türkiye, uzun zaman Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırında konuşlanmış PYD unsurlarının aşağı çekilmesi için çalışıyordu. Ancak ABD ve Rusya ile imzalanan mutabakatlara rağmen bu gerçekleşmedi. Türkiye de tek taraflı olarak kara harekâtını defalarca gündeme getirdi fakat uygun koşullar sağlanamadığı için yani ABD ve Rusya “ikna edilemediği” için bu gerçekleşmedi. Dolayısıyla bu yeni operasyon tarzıyla Türkiye’nin sınırındaki PYD’ye karşı farklı bir strateji geliştirdiği anlaşılıyor.

Meskûn mahal uyarısı

Operasyonlarla birlikte PYD’nin 11-12 yıldır ABD ile birlikte inşa etmeye çalıştığı özerk yapının büyük darbe aldığına dikkat çeken Pekin, “Bu darbenin boyutunu ve verdiği zararı ilerleyen günlerde daha net göreceğiz” diyor.

Pekin, bu operasyonlardan sonra terör faaliyetlerinin meskûn mahallere doğru yayılma ihtimaline karşı da uyarıyor: “Ankara saldırısı zaten bunun işaretiydi. Çünkü terör örgütünün Türk İHA-SİHA’ları nedeniyle kırsalda hareket imkânı kalmadı. Dolayısıyla yeni bir konsepti benimsemiş olabilir. Türkiye tedbir almalı.”

ORTADOĞU

WSJ: ABD’nin İsrail’i dizginleme girişimleri sınırlı sonuç veriyor

Yayınlanma

biden-netanyahu

İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısının ardından İsrail misillemeye hazırlanırken bir yandan da ABD yönetimi ile istişareler sürüyor.

İsrail, İran’a vereceği yanıtın olası sonuçları nedeniyle yapacağını duyurduğu misillemeyi ABD ile koordine etmek istiyor. Savaşın bölgeye yayılmasını istemeyen ABD’nin İsrail’i misillemenin dozajını, bölgesel bir çatışmaya dönüşmeyecek ölçüde ayarlamaya ikna etmeye çalıştığı biliniyor. İsrail ise İran’a nükleer tesisleri hedef almak dahil sert bir yanıt vermek istiyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Orta Doğu’da topyekûn bir savaşın önlenip önlenemeyeceğinden emin olup olmadığı sorusu üzerine “Tam kapsamlı bir savaş olacağına inanmıyorum. Bence bundan kaçınabiliriz” dedi. Başkan Biden, olası bir tam kapsamlı savaştan kaçınılabileceğini ancak bunun için “yapılacak çok şey” olduğunu sözlerine ekledi.

Ancak ABD’nin Gazze başta olmak üzere bölgedeki saldırılarında İsrail’i dizginleme girişimlerinin “sınırlı sonuçlar verdiği” iddia ediliyor.

Vali Nasr: ‘İran’ın füze saldırısı riskli ancak hesaplanmış bir hamleydi’

The Wall Street Journal’da yayımlanan haberde uluslararası ilişkiler uzmanları ile bazı eski Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, İsrail’in Gazze’yi işgali ve “soykırımda bulunmasına” karşı ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin tutumunu ele aldı.

Uzmanlar, ABD Başkanı Biden ve yönetiminin İsrail’in Gazze’yi işgali ve “soykırımda bulunmasını” önleme girişimlerinin “sınırlı sonuçlar verdiğine” işaret ederken Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezinin Orta Doğu Programları Direktörü Jon Alterman, “Biden ve Binyamin Netanyahu, birbirlerini tarttılar. Netanyahu sürekli, Biden’ın düşündüğünden daha fazla alana sahip olduğuna karar veriyor gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

Alterman, ABD’nin, İsrail liderliği tarafından “ya bir dırdırcı ya da şu anda gereksinimleri anlamayan bir arka koltuk şoförü olarak görüldüğünü” öne sürdü.

Eski Başkan Donald Trump yönetimi sırasında Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan David Schenker ise 7 Ekim 2023’ün her şeyi değiştirdiğini belirterek, “ABD’nin hassasiyetlerini daha az dikkate alarak kendi güvenlik hedeflerini acımasızca takip edecek yeni bir İsrail’le karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.

Netanyahu’nun misilleme için ABD ile koordinasyon arayışı

“Tahran’a yönelik saldırıyı dizginliyor gibi görünmek istemiyor”

Amerikalı yetkililerin Lübnan’daki İsrail-Hizbullah çatışmasının tırmanmasını engellemeye çalıştığını kaydeden uzmanlar, bunun İran’ı da işin içine çekeceği ve ABD’yi askeri olarak daha derin müdahaleye zorlayacağı endişesinden kaynaklandığını ifade etti.

Uzmanlar, Biden yönetiminin, İsrail’in Hizbullah’a vurduğu darbelerden memnun olmadığı ancak başkanlık seçimlerine bir ay kala Tahran’a yönelik bir saldırıyı dizginliyor görünmeye de hevesli bulunmadığı görüşünü paylaştı.

ABD Dışişleri Bakanlığının eski Orta Doğu yetkililerinden Aaron David Miller da yaklaşan başkanlık seçimleri öncesi İsrail’in özellikle de İran’ın dahil olacağı cephede savaşa girmesi için bastıracak herhangi bir Amerikalı yetkilinin olamayacağını savundu.

Le Figaro: Biden, Orta Doğu’da kontrolü kaybediyor

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İran lideri Hamaney’den “birlik” çağrısı: İsrail’in akıl almaz suçlarına en hafif yanıtı verdik

Yayınlanma

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, ülkesinin 1 Ekim’de İsrail’e düzenlediği füze saldırısının “meşru müdafaa” kapsamında gerçekleştirildiğini söyledi.

İran lideri Hamaney, 4 yıl aradan sonra ilk kez başkent Tahran’da cuma namazı kıldırdı.

Tahran’ın İmam Humeyni Büyük Musalla Camisi’nde üst düzey siyasi ve askeri yetkililer ile birlikte on binlerce kişinin katılımıyla kılınan namaz öncesi 27 Eylül’de İsrail’in Beyrut’a saldırısında hayatını kaybeden Hasan Nasrallah için de anma töreni düzenlendi.

Namaz öncesi okuduğu hutbede gündemdeki meseleleri değerlendiren Hamaney, İsrail’in suçları karşısında ülkesinin İsrail’e düzenlediği füze saldırılarının “meşru müdafaa” çerçevesinde uygulandığını söyledi, “Silahlı kuvvetlerimizin eylemi işgalci siyonist rejime karşı verebileceğimiz en hafif cezaydı. İşledikleri akıl almaz suçlar karşısında bu kana susamış kuduz köpeğe karşı verebileceğimiz en hafif yanıtı verdik” dedi. İran lideri, ülkesinin muhtemel karşı saldırılara cevap vermekte tereddüt etmeyeceğini ve anında karşılık vereceğini ifade etti.

Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim 2023’te düzenlediği “Aksa Tufanı” adı verilen saldırılara işaret eden Hamaney, Filistinlilerin İsrail’e karşı saldırılarının “tamamen meşru” olduğunu belirtti.

İran basınının aktardığına göre Hamaney özetle şu mesajları verdi:

  • Düşmanların siyaseti böl-yönet’tir. Bu politikaları Müslüman ülkelerde çeşitli şekillerde uyguladılar ama bugün milletler uyandı. Bugün İslam ve Müslüman, düşmanların bu oyununa galip geleceği gündür.
  • İran’ın düşmanı Filistin’in, Lübnan’ın, Irak’ın, Mısır’ın, Suriye’nin ve Yemen’in düşmanıdır. Yüzleri farklı ama düşman aynı. Bazılarında psikolojik savaş uyguluyorlar, bazılarında ekonomik savaş, bazılarında bomba yağdırıyorlar, bazen de gülümsemeyle bunu yapıyorlar. Düşman her yerde özel bir yöntemle çalışıyor ama komuta odası bir yerde ve oradan emir alıyorlar. Düşman başarılı olursa başka ülkelere de saldıracak. Bu, bütün İslam dünyası için çok ciddi bir alarm. Birlik olmalıyız. Bugün Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize dayanışma göstermeliyiz.
  • Filistin milletinin, topraklarını işgal eden, hayatlarını alt üst eden düşmanın karşısında durma hakkı vardır. Filistinlilerin savunması meşrudur ve onlara yardım etmek de meşrudur.
  • Seyyid Hasan Nasrallah’ın cismi aramızdan ayrıldı ama onun gerçek kişiliği, ruhu, yolu ve etkileyici sesi hala aramızda ve öyle de kalacak. O, baskıcı ve yağmacı şeytanlar karşısında direnişin sembolüydü. Onun etkisi Lübnan’ı, İran’ı ve Arap ülkelerini aştı, şimdi onun şehadetiyle bu nüfuz daha da artacaktır.
  • Siyonistler ve Amerikalılar boş hayaller peşindeler. İsrail’in şuursuz rejimi zorla ayakta duruyor. ABD onları savunduğu sürece varlar ama Allah’ın izni ile yok olup gidecekler. Lübnan’ı işgal etmek için milyarlarca dolar harcadılar. Bu desteğe rağmen küçük bir mücahit grup onları engelledi. Asla Hamas ve Hizbullah’a galip gelemediler. Siyonist rejim galip gelemeyeceğini anladı.
  • Bugün bölgedeki direniş, yiğitlerinin şehadetleriyle geriye gitmeyecektir. Gazze’deki direniş bütün dünyayı hayrete düşürdü; İslam’ın onurunu ve haysiyetini gösterdi. Karşımızda ne kadar şer güçleri olsa da aslı Gazzeliler geri adım atmıyor.
  • Lübnan halkı, sizler birer kahramansınız. Bu korkak düşman, Hizbullah’ın ve Hamas’ın varlığını asla bitiremeyecek. Allah yolunda savaşımız sürecek. Bizler zafere yakınız ama onlar suikastlarla yıkarak ve sivilleri öldürerek hedeflerine ulaşacaklarını zannediyor.
  • Alçak ve çaresiz düşman Hizbullah’ın, Hamas’ın, İslami Cihad’ın ve Allah yolunda çalışan diğer mücadeleci örgütlerin sağlam yapısına ciddi zarar veremediği için terörü, yıkımı, sivillerin bombalanmasını ve öldürülmesini, silahsız insanlara acı çektirmeyi zaferinin bir işareti olarak görüyor.
  • Bu suçların sonucu, öfkenin yoğunlaşması ve insanların motivasyonunun artması, canlarını feda eden yiğitlerin, komutanların ve liderlerin daha da öne çıkması ve kan emicilerin rezil varlığının sahneden silinmesi olacaktır.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail “karada” ilerleyemiyor

Yayınlanma

Lübnan’ın güneyindeki çatışmalarda 17 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyuran Hizbullah bu sabah İsrail’in kuzeyinde Hayfa yakınlarında bulunan Krayot bölgesini çok sayıda roketle hedef aldığını açıkladı.

İsrail’in Lübnan’ın güneyini işgal edeceğini duyurmasından sonra sınırda zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. İsrail ordusu bugüne kadar Lübnan sınırında henüz kayda değer bir ilerleme sağlayamadı.

Hizbullah, Lübnan’ın güneyindeki çatışmalarda 17 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu. İsrail ordusu ise kara saldırılarının başladığı 30 Eylül’den bu yana Lübnan’daki çatışmalarda 9 askerinin öldürüldüğünü açıklamıştı.

Öte yandan Hizbullah’tan yapılan açıklamada, Hayfa kentinin kuzeyindeki Krayot bölgesinin çok sayıda roketle vurulduğu belirtildi. İsrail basını da İsrail’in kuzeyindeki sınır kasabalarında sirenlerin çaldığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada da Lübnan’dan ​​​​​​​20 roketin atıldığının gözlemlendiği, bunların çoğuna müdahale edildiği diğerlerinin de açık araziye düştüğü ifade edildi.

Lübnan sınırına yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta kalan Hayfa sahil kenti İsrail’in en önemli sanayi ve ticaret kentlerinden biri olarak öne çıkıyor.

İsrail ise bir yandan Lübnan’a karadan girmeye çalışırken diğer yandan başkent Beyrut yakınlarında Hizbullah’a aile olduğunu iddia ettiği hedeflere yoğun hava saldırısı düzenliyor. Ayrıca Hizbullah’ın ikmal hattını kesmek için Suriye’deki hedefleri de vuruyor. Bu kapsamda İsrail’in Lübnan-Suriye sınırındaki El-Masna Sınır Kapısı’na hava saldırısı düzenlediği belirtildi. Saldırıda, Lübnan’ın başkenti Beyrut ve Suriye’nin başkenti Şam arasındaki yolun da kesintiye uğradığı aktarılırken, ölen ya da yaralanan olup olmadığı konusunda bilgiye yer verilmedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English