Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD’de Demokratlar arasında “Biden çekilsin” sesleri yükseliyor

Yayınlanma

ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri yaklaşırken, Donald Trump karşısındaki münazara performansı sert eleştirilere konu olan Başkan Joe Biden’ın yarıştan çekilmesine yönelik kendi partisinden çağrılar gelmeye başladı.

On yıllardır Demokratik Ulusal Komite’de (DNC) görev yapan James Zogby, Biden’ın çekilmesi halinde DNC’nin adayını seçmek için şeffaf, adil bir süreç oluşturabileceğini ileri sürdü.

The Nation’da yer alan habere göre Zogby, “Biden’ın adaylıktan çekilmesi söz konusu değil. Bu onun bireysel olarak karar vermesi gereken bir şey. Asıl soru onun yerine nasıl geçileceğidir,” dedi.

31 yıldır DNC üyesi ve Arap Amerikan Enstitüsü’nün başkanı Zogby, birçok Demokrat yönetime danışmanlık yapmış ve bir dizi başkanlık kampanyasına da liderlik etmişti.

Zogby, Biden’ın kampanyasını sonlandırması gerektiğine inandığını söyledi. DNC üyesi ayrıca Komitenin Biden’ın yerine geçecek kişiyi güçlendirecek ve Demokratlara kasım ayında üstünlük sağlayacak bir süreç oluşturabileceğini düşündüğünü vurguladı.

Kamala Harris’in ismi geçiyor

Ohio’dan eski Demokrat Temsilciler Meclisi üyesi Tim Ryan da, Başkan Yardımcısı Harris’in bu sonbaharda Demokrat aday listesinde Biden’ın yerini alması gerektiğini söyledi.

Ryan sosyal medya paylaşımında, “Yara bandını söküp atmalıyız! Tehlikede olan çok şey var. [Harris] işinde önemli ölçüde büyüdü, tartışmada Trump’ı yok edecek, seçim sorununu vurgulayacak, tabanımıza enerji verecek, genç seçmenleri geri getirecek ve bize nesilsel değişim sağlayacak. Vakit geldi!” diye yazdı.

Ryan, Pazartesi günü Newsweek’te yayınlanan bir başyazıda, Biden’ın hayranı olmasına rağmen, adaylık için uygun olmadığını savundu.

Ohio Senatosu yarışını Senatör JD Vance’e karşı kıl payı kaybettikten sonra 2022’de Kongre’den ayrılan Ryan, Harris’in partinin ihtiyaç duyduğu “kuşaksal değişimi” temsil edebileceğini de savundu.

Teksaslı Demokrat Kongre üyesi Lloyd Doggett salı günü, kasım ayındaki seçimlerde “Trump’ın zaferini riske atamayacak kadar çok şeyin tehlikede olduğunu” söyleyerek, Biden’a açıkça kenara çekilme çağrısı yaptı.

Demokratlardan “Trump kazanacak” çıkışı

Doggett, “Trump’ın aksine, Başkan Biden’ın ilk taahhüdünün kendisine değil, her zaman ülkemize olduğunu kabul ederek, çekilmek için acı verici ve zor bir karar vereceğini umuyorum,” dedi.

Maine’den Demokrat bir kongre üyesi olan Jared Golden ise yerel gazete Bangor Daily News’de bir köşe yazısı yayınlayarak Biden’ın kasım ayında kazanma kapasitesine güvenmediğini söyledi. Golden, “Ona oy vermeyi planlamıyor olsam da Donald Trump kazanacak,” dedi.

Washington eyaletinden Demokrat bir kongre üyesi olan Marie Gluesenkamp Perez de yerel bir televizyon kanalına verdiği demeçte, Biden’ın münazara performansının kendisine seçime mal olduğunu düşündüğünü söyledi.

Perez, “Hepimiz ne gördüğümüzü gördük, bunu geri alamazsınız ve bence gerçek şu ki Biden Trump’a karşı kaybedecek. Bunun zor olduğunu biliyorum ama bence o münazara zarar verdi,” diye konuştu.

Partideki ağır toplar da henüz desteklerini çekmemiş olsalar da Biden’ın durumuna ilişkin şüphelerini dile getiriyorlar.

Pelosi ve Clyburn de cini şişeden çıkardı

Demokratların eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, salı günü MSNBC’ye verdiği bir röportajda başkanın durumunu sorgulamanın “meşru” olduğunu kabul etti.

Biden’ın Kongre’deki en ateşli destekçilerinden Jim Clyburn, partinin başkan adayı olarak Biden’ı hâlâ desteklediğini söyledi fakat Biden “kenara çekilirse” Harris’i destekleyeceğini söyleyerek tepede bir değişiklik düşündüğünü gösterdi.

Financial Times’a konuşan New York’lu bir iş adamı ve bağışçı ise, “Bence [Biden’ı geri çekmek için] momentum oluşuyor. Bence bunun bir parçası da dün Yüksek Mahkeme’nin Trump’a dokunulmazlık veren kararı ve insanların korkmaya başlaması. Trump kazanırsa ne olur? Bu bir felaket olur,” dedi.

AMERİKA

WSJ: Elon Musk ile Vladimir Putin düzenli temas halinde

Yayınlanma

Wall Street Journal’ın (WSJ) iddiasında göre, dünyanın en zengin adamı ve önemli Pentagon yüklenicisi Elon Musk, 2022’nin sonlarından bu yana “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile düzenli temas halinde.”

WSJ, Musk’ın görüşmelerinin, eski Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray’ı tekrar kazanması halinde, “Trump’ın Ukrayna’daki savaş gibi büyük fay hatları üzerinde bir anlaşma yapma arzusu” göz önüne alındığında, ABD’nin Putin ile “yeniden angaje olmasının habercisi” olabileceğini ileri sürüyor.

Habere göre, birçok mevcut ve eski ABD’li, Avrupalı ve Rus yetkili tarafından teyit edilen görüşmelerde Musk ile Putin kişisel konuları, iş dünyasını ve jeopolitik gerilimleri ele alıyorlar.

Görüşme hakkında bilgi sahibi iki kişi, Putin’in bir noktada milyarderden Çin lideri Xi Jinping’e “bir iyilik olarak” Starlink uydu internet hizmetini Tayvan üzerinden etkinleştirmekten kaçınmasını istediğini söyledi.

Musk’ın şirketi Space X, Rusya-Ukrayna savaşında önemli bir rol oynadı ve kimi zaman Starlink terminallerinin kullanılmasına izin vermediği iddiasıyla eleştirilere maruz kaldı.

SpaceX, Starlink uydu terminalleri aracılığıyla Ukrayna’ya internet erişimi sağlıyor. Sistem, Rus saldırılarının ülkenin altyapısını tahrip etmesinin ardından Kiev’in hükümet ve askeri iletişimi için hayati önem taşıyordu.

Musk’ın, “ücretsiz” Starlink hizmeti sağlamayı reddettiği için sorunların yaşandığı belirtiliyordu. ABD Savunma Bakanlığı sonunda Ukrayna’nın Starlink erişiminin faturasını ödemeyi kabul etmişti.

Bu yılın başlarında ise Temsilciler Meclisindeki Demokratlar, Rus güçlerinin Musk’ın şirketinin uydularını da kullanıp kullanmadığına dair bir soruşturma başlatmıştı.

SpaceX’in, 2022 yılında Rus askeri gemilerine yönelik bir Ukrayna drone saldırısını, Ukrayna güçlerinin saldırıyı gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu uyduları etkinleştirmeyi reddederek engellediği öne sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD yaptırımları lobilerin yeni gelir kapısı oldu

Yayınlanma

ABD’nin artan yaptırımları, Washington’da yeni bir lobi endüstrisinin doğmasına yol açtı. Şirketler ve hükümetler, bu yaptırımları şekillendirmek için eski ABD yetkililerini işe alarak milyarlarca dolarlık bir pazar yarattı.

ABD’nin son yıllarda uyguladığı yaptırımların keskin bir şekilde artması, Washington’da büyük bir lobi endüstrisinin doğmasına neden oldu.

Bu endüstri, yaptırımlardan etkilenen yabancı hükümetler ve şirketlerin, eski ABD yetkililerini işe alarak Washington’daki yaptırım politikalarını etkileme çabalarını içeriyor.

Eski ABD yetkilileri, hükümet ve iş dünyasındaki bağlantılarını kullanarak bu yaptırımların hafifletilmesi veya tamamen kaldırılması için milyonlarca dolarlık anlaşmalar yapıyor.

Washington Post’un araştırmasına göre, ABD’nin uyguladığı yaptırımlardan etkilenen birçok yabancı şirket ve hükümet, eski ABD yetkilileri ile çalışarak bu yaptırımları geri çevirmeye ya da hafifletmeye çalışıyor.

Özellikle, eski Hazine Bakanlığı yetkilileri ve eski Kongre üyeleri, yaptırımların hafifletilmesi veya uygulanmaması için devreye giriyor.

Habere göre, bu yeni lobi endüstrisi, sadece yaptırımlardan korunmak için değil, aynı zamanda rakiplerine karşı yaptırım uygulanmasını sağlamak için de kullanılıyor.

ABD’nin son yıllarda uyguladığı yaptırımlar 2014 yılında 6 milyon dolarken, bu miktar 2022 yılına kadar 31 milyon dolara ulaştı.

Yurt içi firmaların yaptırım uyumu için harcadığı miktar ise 353 milyon doları aşıyor.

Yaptırım uyumu milyar dolarlık bir endüstri oldu

Yaptırımlar, uyum alanında da büyük bir sektör oluşturmuş durumda. Şirketler, yaptırımlara uyum sağlamak ve bu yaptırımların yasal sonuçlarından kaçınmak için büyük miktarlarda para harcıyor.

Castellum.AI CEO’su ve eski Hazine Bakanlığı danışmanı Peter Piatetsky, yaptırım uyum sektörünün yıllık 30 milyar doların üzerinde olduğunu ve her yıl yaklaşık yüzde 10 oranında büyüdüğünü belirtiyor.

Eski ABD yetkilileri, bu durumu “haksız yere suçlananlara yardım etme” olarak savunuyor.

Fakat bu güçlü ekonomik araçların aşırı kullanımı, sivil halkı olumsuz etkileyebiliyor ve ABD’nin dış politika çıkarlarını zayıflatabiliyor.

Habere göre, eski FBI direktörü Louis Freeh ve eski Başsavcı Michael Mukasey gibi üst düzey yetkililer, yaptırımların hafifletilmesi için lobi faaliyetleri yürüten isimler arasında.

Freeh, İsrailli milyarder Dan Gertler adına yaptırımların hafifletilmesi için lobi yaptı. Gertler, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki yolsuzluklarla bağlantılı olarak ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırıma tabi tutulmuştu. Freeh, bu tür temsilcilik faaliyetlerinin ABD’nin çıkarlarıyla uyumlu olduğunu savunuyor.

Şirketler rakiplerine yaptırım uygulanması için lobi yapıyor

Yaptırımlar sadece cezalandırma aracı olarak kullanılmıyor; aynı zamanda iş dünyası da rakiplerine karşı yaptırımların uygulanması için lobi yapıyor.

Örneğin, 2022 yılında Alcoa Corporation, Beyaz Saray’a Rus alüminyum şirketlerine yaptırım uygulanması için lobi yaptı.

Bu gibi örnekler, Washington’da yaptırım politikalarının sadece ulusal güvenlik ve dış politika amaçlarına hizmet etmediğini, aynı zamanda ticari çıkarlar için de kullanıldığını gösteriyor.

Washington’daki yaptırım lobisi faaliyetleri sadece ABD şirketleriyle sınırlı değil. Yabancı hükümetler de bu faaliyetlerin büyük bir parçası.

Birçok ülke, savaş suçlarıyla suçlanan liderler ve insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen hükümetler, ABD yaptırımlarından kurtulmak için milyonlarca dolar harcıyor.

Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), bu konuda en etkili olan ülkelerden biri. BAE, 2016 ve 2023 yılları arasında Washington’daki lobi faaliyetleri için 193 milyon dolar harcadı.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, dört yıl sonra ilk Kez Rusya’nın Kuzey Kutbu’na savaş gemileri gönderdi

Yayınlanma

ABD Donanması, dört yıl aradan sonra ilk kez Rusya’nın Kuzey Kutbu’na savaş gemileri göndererek bölgedeki askeri varlığını yeniden artırdı.

ABD Donanması basın servisinin açıklamasına göre, USS Jason Dunham (DDG 109) ve USS Stout (DDG 55) adlı iki ABD destroyeri, 21 Ekim’de Rusya’nın Kuzey Kutbu yakınlarında özel görevler icra etmek üzere Batı Barents Denizi’ne giriş yaptı.

Gemiler, Harry S. Truman uçak gemisi muhrip grubunun bir parçası olarak görev yapıyor. Bu, ABD destroyerlerinin dört yıl aradan sonra bölgeye gerçekleştirdikleri ilk ziyaret.

Newsweek gazetesinin aktardığına göre uçak gemisi grubunun komutanı Tuğamiral Sean Bailey, yaptığı açıklamada, “Zorlu Arktik ortamlarında uzun süreli operasyonlar yürütebilme kabiliyetimiz, genişletilmiş küresel varlığımızı sürdürmek için kritik öneme sahiptir,” dedi.

Bailey, Jason Dunham ve Stout destroyerlerinin Barents Denizi’ne gönderilmesinin, ABD Donanması’nın Kuzey Kutbu’nun sert koşullarına daha iyi uyum sağlamasına olanak tanıyacağını ve Washington’un özgür ve açık bir Kuzey Kutbu’nu koruma kararlılığını teyit edeceğini de sözlerine ekledi.

Jason Dunham’ın kaptanı Yüzbaşı Aaron Jefferson ise Barents Denizi’ndeki operasyonların, Arktik bölgede savaşa hazırlık durumunu geliştirmek için önemli bir fırsat sunduğunu belirtti.

Her iki destroyer de hava savunma, denizaltı savunma harbi ve hem denizdeki hem de karadaki hedeflere saldırma kabiliyetine sahip çok amaçlı savaş gemileri. Gemiler, çeşitli menzillerde onlarca füze ve torpido ile donatıldı.

Bu, ABD savaş gemilerinin Barents Denizi’ne ilk girişi değil. ABD Donanması’na ait üç destroyer, 2020 yılında bir İngiliz gemisiyle birlikte bölgede operasyon gerçekleştirmişti.

O dönem ABD, “yanlış anlamaları önlemek” amacıyla Rusya Savunma Bakanlığı’nı bu ziyaret hakkında bilgilendirmişti.

3 Ekim’de Kanada ve İskandinav ülkelerinin, Kuzey Kutbu’nda Rusya ve Çin’e karşı bir savunma koalisyonu oluşturmak için çalıştıkları öğrenildi.

Kanada Dışişleri Bakanı Melanie Joly, “Kanada uzun süre coğrafi konumumuzun bizi koruduğunu düşündü. Ancak artık Rusya ile karşı karşıya olduğumuzu ve iklim değişikliği sebebiyle Çin de dahil olmak üzere giderek daha fazla ülkenin Kuzey Kutbu’na ilgi duyduğunu hesaba katmamız gerekiyor,” diye konuştu. Joly, Ottawa’nın bu yeni gerçeği dikkate alması gerektiğini de vurguladı.

Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin başlamasından bu yana, Kanada Kuzey Kutbu’ndaki askeri varlığını artırma sözü verdi.

Eylül ayı sonunda Joly, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç’teki mevkidaşlarıyla bir araya geldi. Bakanlar, “Arktik Güvenlik Diyaloğu” adıyla yeni bir forum oluşturmayı değerlendirme kararı aldı.

18 Ekim’de, NATO Kuzey Kutbu’nda Rusya ve Çin ile olası bir çatışmaya hazırlık amacıyla, bölgedeki iletişim için bir askeri uydu ağı oluşturma planını sundu.

Brüksel’de düzenlenen toplantıda 13 NATO ülkesi, mevcut ticari uyduları kullanarak Kuzey Kutbu için Northlink adı verilen uzay tabanlı bir iletişim sistemi kurma girişimini kabul etti.

Temmuz ayında ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 2024 Arktik Stratejisi’ni yayımlamıştı.

Bu strateji, Kuzey Kutbu’nun ABD’nin savunması, ulusal egemenliğin korunması ve savunma anlaşması yükümlülüklerinin yerine getirilmesi açısından taşıdığı önemi vurguluyor.

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen Hicks, belgenin önsözünde, “Arktik stratejimiz, Bakanlığın Arktik’in güvenli ve istikrarlı bir bölge olarak kalmasını sağlama çabalarına rehberlik edecektir,” ifadelerine yer vermişti.

Arktik’te artan gerilim

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English