Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

AB’den Ukrayna’ya ‘desteğe devam’ sözü

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, hafta sonu Kiev’e yaptığı sürpriz ziyarette Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e, Gazze savaşının dikkatleri Ukrayna’dan uzaklaştırdığı kaygıları devam ederken ‘desteğe devam’ sözü verdi.

Von der Leyen’in ziyareti, Brüksel’in Ukrayna ve diğer AB adaylarının kaydettiği ilerlemeye ilişkin karnesini yayımlayacağı 8 Kasım’da yapılacak açıklamanın öncesinde gerçekleşti. Von der Leyen, Brüksel’in AB ülkelerine Ukrayna ile katılım müzakerelerini başlatmalarını tavsiye edeceğini ifade etti.

Cumartesi günü Ukrayna parlamentosunda yaptığı konuşmada von der Leyen, “İddialı hedefinize, yani katılım müzakereleri sürecinin başlatılmasına yönelik tarihi kararın bu yıl içinde alınmasına kavuşacağınızdan eminim,” dedi.

Öte yandan Dejure Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Ukrayna hükümetini sık sık eleştiren Mihail Jerkanov, Politico haber kuruluşuna verdiği demeçte yargı reformunda önemli ilerlemeler kaydedildiğini ancak daha yapılacak çok iş olduğunu belirtti.

Jerkanov, “Ukrayna’nın kaydettiği ilerlemenin farkına varmalıyız. Eğer bu şimdi yapılmazsa, siyasetçilerimizin sancılı reformları sürdürmeleri için herhangi bir neden kalmayacaktır,” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca Fransız düşünce kuruluşu Institut Jacques Delors’tan Lukas Macek de aralık ayındaki AB liderler zirvesinin Macaristan ve Slovakya gibi üye ülkelerden bazılarının Ukrayna’ya yardımları kesme ve müzakerelere dönüş konusunda baskı yapmaları açısından son derece önemli olacağını söyledi.

Macek, Polonya’nın Ukrayna tahılının yerli çiftçileri zora sokması nedeniyle aldığı kararlara ilişkin “Orta Avrupa ülkeleri çok hevesli destekçiler ama yeni gelenlerin bu ülkeleri başta Avrupa fonları olmak üzere bazı avantajlardan mahrum bırakacağını fark ederek yavaş yavaş fikirlerini değiştirip değiştirmeyeceklerini merak ediyorum,” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy: Reformlar devam edecek

Von der Leyen ile ortak basın toplantısı düzenleyen Zelenskiy, “Üyelik müzakerelerine başlamak için gerekli tavsiyeler, biz bu tavsiyeleri uyguladık. Ancak kurumlarımızın dönüşümünde duraksamayacağız, reformlar devam edecek,” diye konuştu.

Zelenskiy, “Herkes yoruluyor ve farklı görüşler var. Ancak bu bir çıkmaz değil,” yorumunu yaptı.

Aynı zamanda Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nden Kai-Olaf Lang, “Güvenlik, katılım sürecinin kilit bir parçasıdır. Dayanışma ve jeopolitik kaygılar kilit önem taşımaya devam edecek,” dedi. Lang’a göre müzakere ve reform ayrı, AB’nin tam üyesi olduktan sonra Kiev’in güvenliğini sağlamak ayrı şeyler.

The Economist’e mülakat veren Ukrayna Genelkurmay Başkanı Zalujnıy: Savaş çıkmaza girdi

DİPLOMASİ

Pakistan üst düzey güvenlik önlemleri ile ŞİÖ Zirvesi’ne hazırlanıyor

Yayınlanma

Çin Başbakanı Li Qiang, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesine katılmak üzere dört günlük bir ziyaret için Pakistan’a gelirken başkentte sıkı bir güvenlik önlemi alındı.

Pakistan Başbakanlık Ofisi pazartesi günü Başbakan Şahbaz Şerif’in Li’yi havaalanında karşıladığı sırada yaptığı açıklamada, Li’nin ziyaretinin 11 yıl sonra bir Çin başbakanının Pakistan’a yaptığı ilk ziyaret olduğunu söyledi.

Çin, Hindistan, İran ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu dokuz tam üye ülkeden oluşan ŞİÖ 23. Hükümet Başkanları Toplantısı 15-16 Ekim’de İslamabad’da yapılacak.

Örgüt 2001 yılında Çin ve Rusya tarafından Orta Asya ve daha geniş bölgedeki güvenlik endişelerini görüşmek üzere kuruldu. Bu zirvede güvenlik gündeminin yanı sıra çevresel işbirliği ve kurumsal performans gibi acil konular da ele alınacak.

Toplantı gündemi ve katılımcılar

Toplantıda üye ülkeler arasında ekonomik ortaklıkların geliştirilmesine yönelik kilit tedbirlerin kabul edilmesi ve ŞİÖ’nün gelecek yılki bütçesinin onaylanması bekleniyor.

Bölgesel güvenlik, terörle mücadele ve güvenliğin artırılması, bağlantı ağlarının teşvik edilmesi, ticaret, yatırım ve ekonomik fırsatlar ve iklim değişikliği sorunları ile mücadele zirvedeki başlıklar arasında.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre ŞİÖ katılımcıları Çin, Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan başbakanlarının yanı sıra İran cumhurbaşkanı yardımcısı ve Hindistan dışişleri bakanı tarafından temsil edilecek.

Başbakan Luvsannamsrain Oyun-Erdene tarafından temsil edilen Moğolistan gibi gözlemci devletler ve Türkmenistan Başkan Yardımcısı Rashid Meredov gibi özel konuklar da toplantıya katılacak. Afganistan’ın mevcut yönetimi Taliban ise toplantıya davet edilmedi.

Bağımsız Devletler Topluluğu ve Avrupa Ekonomik Topluluğu gibi uluslararası kuruluşlardan temsilcilerin de katılması bekleniyor.

Çin Başbakanının yanı sıra 76 kişilik bir Rus heyeti, yedi ŞİÖ temsilcisi ve Hindistan’dan dört kişilik bir resmi heyet başkente ulaştı.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mumtaz Zahra Baloch, kısa süre önce verdiği brifingde zirvenin bölge genelinde ekonomik işbirliği, ticaret ve çevresel işbirliğinin artırılması açısından önemini vurguladı.

Baloch, “Bu toplantı ŞİÖ üye ülkeleri arasındaki bağları güçlendirmeyi amaçlayan önemli kararların alınması için çok önemli bir platform görevi görecek” dedi.

Liderler, bölgesel istikrar ve işbirliğini artırmak amacıyla ticaret, çevre ve sosyo-kültürel bağlantılarla ilgili kilit girişimleri tartışacak ve gözden geçirecek.

Başbakan Şerif’in ayrıca Pakistan’ın diplomatik bağlarını ve bölgesel güçlerle işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan zirve kapsamında konuk heyet başkanlarıyla çeşitli ikili görüşmeler gerçekleştirmesi bekleniyor. Ancak zirveye ülkesini temsilen katılacak Hindistan Dışişleri Bakanı S Jaishankar’ın Pakistanlı yetkililerle zirve dışında bir ikili görüşme gerçekleştirmeyeceği bildirildi.

İmran Han’dan protesto çağrısı ve ekstra güvenlik önlemleri

Pakistan hükümeti ŞİÖ toplantısının güvenliğini artırmak amacıyla pazartesi gününden itibaren İslamabad’da üç gün süreyle resmi tatil ilan etti; okullar ve işyerleri kapalı olacak ve kentin dört bir yanına geniş polis ve paramiliter güç birlikleri konuşlandırılacak.

İçişleri Bakanlığı’na göre Pakistanlı askerler, toplantıların çoğunun yapılacağı başkentin Kırmızı Bölgesi’nin güvenliğinden sorumlu olacak. Burası aynı zamanda parlamentoya ev sahipliği yapıyor ve diplomatik bir bölge.

Hapisteki eski Başbakan İmran Han’ın ana muhalefetteki Pakistan Tehreek-e-Insaf (PTI) partisinin, hükümetin Han’ın aile üyeleri, avukatları ve doktorlarının cezaevinde kendisiyle görüşmesine izin vermemesi halinde salı günü İslamabad’da protesto çağrısında bulunmasının ardından gerilim tırmanmıştı.

Bu ayın başlarında Han’ın destekçileri serbest bırakılması için İslamabad’da miting düzenlemiş ve güvenlik güçleriyle çatışmalar yaşanmıştı.

Pakistan Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin yönetici direktörü ve güvenlik analisti Imtiaz Gul, toplantının “güvenli görülmeyen” bir ülke için büyük önem taşıdığını söyledi.

AFP’ye konuşan Gul, “Hükümet ayrıntılı güvenlik düzenlemeleri yaptığını iddia ediyor ve bu anlaşılabilir bir durum çünkü etkinliğin herhangi bir olay olmadan barışçıl bir şekilde geçmesini sağlamak zorunda” değerlendirmesini yaptı.

İslamabad ayrıca silahlı grupların şiddet eylemlerinden korktuğu için Çin vatandaşlarının şehirdeki tüm hareketlerini engellemeye çalıştı.

6 Ekim’de Karaçi’nin Jinnah Uluslararası Havaalanı yakınlarında patlayıcılarla düzenlenen bir saldırıda iki Çin vatandaşı hayatını kaybetti. Saldırının sorumluluğunu ayrılıkçı bir silahlı grup olan Belucistan Kurtuluş Ordusu üstlendi.

Kuşak Yol işbirliği gündemde

Li ve Şerif, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 65 milyar dolarlık bir altyapı yatırımı olan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) kapsamında ekonomik ve ticari bağları ve işbirliğini görüşmek üzere kendi delegasyonlarına liderlik ederken, Çin vatandaşlarına yönelik saldırıların görüşmelerde yer alması muhtemel.

Li’nin ayrıca Afganistan ve İran sınırındaki güneybatı eyaleti Belucistan’da CPEC tarafından finanse edilen Gwadar Uluslararası Havalimanı’nın açılışını yapması bekleniyor.

Zirve ciddi ekonomik zorluklarla boğuşan ve kısa zaman önce IMF ile yeni kredi anlaşması yapan Pakistan için ayrıca önem taşıyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bild: Almanya, İsrail’den yazılı “Alman silahlarının soykırımda kullanılmayacağı” garantisi aldı

Yayınlanma

Alman Bild gazetesi pazar günü önemli bir haber yayınlayarak, Alman hükümetinin İsrail’e silah sevkiyatını aylardır kasıtlı olarak engellediğini iddia etti.

İsrail’e silah satışının durdurulması konusu geçen perşembe günü Federal Meclis’te hararetli bir tartışmayla patlak verdi. Ana muhalefet partisi CDU’nun lideri Friedrich Merz, iktidardaki koalisyona ağır bir suçlamada bulunarak, onları “haftalarca ve aylarca” önemli mühimmat ve tank yedek parçaları için ihracat lisanslarını engellemekle suçladı.

Bu iddia üzerine Şansölye Olaf Scholz, “Silah tedarik ettik ve silah tedarik etmeye devam edeceğiz,” cevabını verdi.

Bununla birlikte mart ayından bu yana Almanya’nın İsrail’e silah ihracatı için tek bir lisansa bile yeşil ışık yakmadığı söyleniyor. Bild gazetesine göre bu fiili ambargonun arkasında yatan neden, İsrail’e yeni silah sevkiyatının Federal Güvenlik Konseyi tarafından engellenmesi.

Şansölye ve tüm koalisyon partilerinden üst düzey bakanlardan oluşan bu gizli kurum, kapalı kapılar ardında yeni silah anlaşmalarını onaylama ya da reddetme yetkisine sahip.

Girişim Yeşil bakanlar tarafından başlatıldı

Alman hükümeti ve güvenlik çevrelerinden çok sayıda kaynak Bild’e silah tedarikinin dondurulmasının Yeşiller’in iki ağır topu Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un emriyle başlatıldığını doğruladı.

Alman Ekonomi Bakanlığı kamuoyu önünde farklı bir tutum sergilemişti. Geçen ay Bild’in sorularını yanıtlayan bakanlık, “İsrail’e silah ihracatında ambargo söz konusu değil, her talep kendi içinde değerlendirilir,” diye ısrar etmişti.

Fakat Bild’e göre perde arkasında farklı bir anlatı ortaya çıkıyordu. İsrail’in acil silah ve yedek parça talepleri (tank ve helikopterler için kritik bileşenler) bürokratik belirsizlik içinde bekletildi.

Bild’in kaynakları, Yeşiller’in “zorlu bir barikat” kurduğunu ve İsrail tartışmalı koşullarını yerine getirene kadar onaylar konusunda adım atmayı reddettiğini öne sürüyor.

Buna göre Yeşiller, Tel Aviv yönetiminden “Almanya’dan giden silahların soykırım için kullanılmayacağına” dair yazılı bir taahhüt istiyordu.

“İsrail’in soykırım yapıyor olabileceğine dair şüphe oluşturuyor”

Konuyla ilgili bilgi sahibi olan kişiler Habeck ve Baerbock’un talebini “saçma” olarak nitelendiriyor ve söz konusu şartın “tek ve üstü örtülü” amacının “İsrail’e silah tedarikini engellemek” olduğunu düşünüyor.

Bild’e konuşan kişilere göre böyle bir şartın öne sürülmesi bile “İsrail’in soykırım yapıyor olabileceğine dair bir şüphe gölgesi yaratıyor.”

Bild ayrıca, “Pratik açıdan bakıldığında bu talep de aynı derecede kafa karıştırıcıydı. Sonuçta, eğer bir ulus gerçekten soykırım yapmaya niyetliyse, sadece bir imza etkili bir caydırıcı olabilir miydi?” sorusunu da soruyor.

Yeşiller üyesi Robert Habeck’in yönetimindeki Ekonomi Bakanlığı, Bild’in sorusu üzerine, “kural olarak Federal Güvenlik Konseyindeki kararlar ve oylamalar hakkında bilgi vermediklerini” belirtti.

Bakanlık, Alman hükümetinin uluslararası hukuk çerçevesinde “İsrail’in kendini savunmasını güçlendirmek” için “her türlü aracı” kullandığını da sözlerine ekledi.

İsrail, Almanların istediği yazılı taahhüdü imzalamış olabilir

Bild’in kaynakları, İsrail’in birkaç gün önce gerekli taahhüdü imzalamasıyla çıkmazın yakın zamanda aşılmış olabileceğini belirtiyor.

Belgenin perşembe günü Berlin’e ulaştığı ve Şansölye Olaf Scholz’un Federal Meclis’te “ek silah tedarikinin yakında gerçekleştirileceğini” açıklamasının yolunu açtığı söyleniyor.

Federal Güvenlik Konseyinin şartlı bir karar alarak, İsrail’in imzalı taahhüdünün alınmasının ardından acil ihtiyaç duyulan yedek parçaların tedarikini otomatik olarak onaylamayı kabul ettiği bildirildi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ermenistan, COP29’dan önce Azerbaycan ile barış anlaşması istiyor

Yayınlanma

Ermenistan Cumhurbaşkanı Vahagn Haçaturyan, Azerbaycan ile barış anlaşmasının, Bakü’nün ev sahipliği yapacağı COP29 iklim konferansından önce imzalanabileceğini açıkladı. Haçaturyan, savaş esirleri konusunun anlaşma görüşmelerine dahil olmadığını, ancak iki ülke arasında kalıcı barışın önemini vurguladı.

Ermenistan Cumhurbaşkanı’na göre, Erivan ile Bakü arasındaki barış anlaşması, Bakü’nün gelecek ay BM’nin COP29 iklim konferansına ev sahipliği yapmasından önce imzalanabilir.

On yıllardır süren çatışmayı sona erdirmeye yönelik müzakereler, özellikle Azerbaycan’ın kısa askeri operasyonla ayrılıkçı Dağlık Karabağ bölgesini ele geçirmesinin ardından gerilmişti.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Vahagn Haçaturyan, Financial Times‘a verdiği demeçte, üzerinde anlaşılması gereken bazaı noktalar olmasına rağmen, görüşmelerin “sonuna yaklaştıklarını” belirtti ve anlaşmanın kasım ayında yapılacak BM iklim konferansından önce imzalanabileceğini ifade etti.

“COP29’a kadar imzalamak iyi olur,” diyen Haçaturyan, “Ancak zamanı aşmamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Geçen ay Azerbaycan, “COP ateşkesi” çağrısında bulunarak ülkelerden “siyasi zorlukları aşmalarını, birlik içinde hareket etmelerini ve COP29 ayı boyunca ateşkese uymalarını” talep etmişti.

BM’nin amiral gemisi iklim zirvesinin ev sahipleri de barışın önemini vurgulamak istediklerini belirtmiş, ancak barış görüşmelerini geciktirmekle suçlanmışlardı.

Azerbaycan, Dağlık Karabağ’ı ele geçirdikten sadece birkaç ay sonra, geçtiğimiz aralık ayında COP29’un ev sahibi olarak ilan edildi.

Ermenistan ise başlangıçta komşusunun bu ev sahipliğini veto etmiş ve kendisini aday göstermişti. Fakat Bakü’nün 30’dan fazla Ermeni savaş esirini serbest bırakmasıyla iki ülke arasındaki takasın bir parçası olarak bu veto kararı geri çekildi.

Haçaturyan, savaş esirlerine ilişkin tartışmaların barış anlaşması görüşmelerinin bir parçası olmadığını ama Erivan’ın “gündeminde kalmaya devam ettiğini” vurguladı. Ayrıca Cumhurbaşkanı, herhangi bir barış anlaşmasının başlangıçta her iki tarafın tüm kaygılarını tamamen çözemeyeceğini, ancak bu anlaşmanın zamanla geliştirilebileceğini belirtti.

Hamburg’daki Sürdürülebilirlik Konferansı’nda dünya liderlerinin iklim ve kalkınma konularını ele aldığı oturum aralarında konuşan Haçaturyan, Ermenistan’ın -ve Dağlık Karabağ’ın- on yıllar süren “savaş hali” sonrasında komşularıyla barış yapması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı, “Hayallerle yaşamak iyi bir sonuç vermedi. Pragmatik ve gerçekçi olmalıyız. Sadece Azerbaycan’la değil, tüm komşularımızla barış içinde yaşamalıyız,” değerlendirmesini yaptı.

Haçaturyan, ülkesine gelen yaklaşık 100 bin mültecinin “hiçbir şey almadan geldiğini” ve bu kadar büyük bir yerinden edilmiş insan grubunu entegre etme sürecinin devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Ermenistan’ın ayrıca, İsrail’in Hizbullah’a karşı saldırılarını yoğunlaştırması durumunda Lübnan’da yaşayan çok sayıda etnik Ermeni mülteciye de kapılarını açık tutmayı planladığını belirterek “Onlar için hazır olmamız gerekecek,” diye konuştu.

Diğer yandan Ermenistan’ın AB ile daha yakın ilişkiler kuracağına dair işaretler veren Haçaturyan, iki ülkenin benzer değerleri paylaştığını ve 2023 yılında Azerbaycan sınırında kurulacak bir AB izleme misyonunun bölgedeki gerilimi azaltmaya yardımcı olacağını söyledi.

Ancak Cumhurbaşkanı, Ermenistan’ın yakın gelecekte AB üyeliği için başvuracağı yönündeki iddiaları küçümserken, ülkesinin Rusya ile ilişkilerini koparmak istemediğini de sözlerine ekledi.

Paşinyan: Azerbaycan ile derhal barış anlaşması imzalamaya hazırız

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English