Diplomasi
ABD’nin Afrika vaatleri eyleme dökülmüyor

8 yıl aradan sonra ABD-Afrika Liderler Zirvesi’ni toplayan Washington’ın Afrika liderlerini Çin’e ve Rusya’ya karşı uyarması tepki çekti.
Çinli uzmanlar, ABD’li yetkililerin, “kaç Afrika ülkesinin ABD ve diğer Batılı ülkeler tarafından bombalandığını, ABD’nin doğal kaynakları yağmalamak için kaç kez kıtada kaos yarattığını unutmuş gibi göründüğünü” söylediler.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin dün Pekin’de gazetecilere verdiği demeçte, Washington’ın diğer ülkeleri karalamak ve onlara saldırmak yerine Afrika halkının iradesine saygı duyması ve Afrika’nın kalkınmasına yardımcı olmak için somut adımlar atması gerektiğini söylemişti.
Obama dönemindeki sözlerin yalnızca yüzde 25’i gerçekleşti
Global Times’ta da konuyla ilgili yayınlanan makalede, ABD’nin Afrika’ya yardım vaatlerinin samimiyeti sorgulanarak, Washington’a vaatlerde bulunmak yerine icraata geçmesi çağrısı yapıldı. Obama döneminde de Afrika’ya benzer yardım projeler geliştirildiği (The Power Afrika initiative) ancak bu sözlerin yalnızca yüzde 25’inin gerçekleştirildiği hatırlatıldı.
Yazıda, ABD’nin, Afrika stratejisini bir ‘kördüğüm’ haline getirdiği vurgulanırken, aynı zamanda Washington’ın Çin’in Afrika kıtasındaki gelişimini engellemeyi hedef olarak belirlediği kaydediliyor.
Washington’ın geçmişte Afrika kıtasını sevmediği ve çözülmesi gereken bir sorun olarak gördüğü, şimdi ise büyük güç rekabetinde bir piyon olarak ele aldığı ifade edilen yazıda, bu durumun sadece Afrika ülkeleri tarafından değil, uluslararası toplum tarafından da açıkça görüldüğü söyleniyor.
‘Çin’in endişeye kapılmasına gerek yok’
Çin, 2021’de 254 milyar dolara ulaşan, ABD-Afrika ticaretinin dört katı, ticaret hacmiyle Afrika’nın en büyük ticaret ortağı oldu. Yazıda, Afrika ülkelerinin bu farkı gördüğü vurgulanıyor.
Çinli uzmanlar da bu bağlamda, Washington’ın çağrıları karşısında Çin’in endişeye kapılmasına gerek olmadığını, çünkü Çin’in kıta ile “sağlam ve olgun bir dostluğa” sahip olduğunu söylüyor.
‘İstikrarsızlaştırma’ uyarısı
ABD Başkanı Joe Biden’ın davetiyle 49 Afrikalı lider üç günlük ABD-Afrika Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Washington’da buluştu.
ABD-Afrika Liderler Zirvesi’nin ilki 2014’te Barack Obama döneminde düzenlenmişti. 8 yıl aradan sonra Afrikalı liderleri Washington’a davet eden ABD; Çin ve Rusya’nın Afrika’yı istikrarsızlaştıracağı uyarısında bulundu.
ABD bu zirve ile, Batı’ya yönelik tepkilerin yükseldiği, Avrupa ülkelerinin askerlerini çekmeye başladığı, Çin, Rusya ve Türkiye’nin ise ilişkilerini geliştirdiği Afrika’da etkisini yeniden canlandırmayı hedefliyor.
Birleşmiş Milletler’deki en büyük bölgesel oylama bloklarından birine ev sahipliği yapan ve her geçen gün egemenlik vurgusunu artıran Afrika, büyük güçlerin odak noktalarından biri.
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi geçen hafta yaptığı açıklamada, “Zirvenin kökleri, Afrika’nın bugünümüzü şekillendiren ve geleceğimizi şekillendirecek olan kilit bir jeopolitik oyuncu olduğunun kabulüne dayanıyor” ifadelerini kullanmıştı.
Zirvede, Afrikalı liderlere ve Afrika Birliği’ne seslenen Biden, “ABD, Afrika’nın geleceğinde tamamen yer alacak” dedi.
Washington’ın Sahra Altı Afrika stratejisi
ABD, ağustos ayında Sahra Altı Afrika’ya yönelik ABD Stratejisini yayınlamıştı. Burada Sahra Altı Afrika’nın Birleşmiş Milletler’deki en büyük bölgesel oylama gruplarından biri olduğu vurgulanırken, yeni strateji doğrultusunda Afrika’nın ABD ulusal güvenlik çıkarları açısından önemine dair yeniden bir çerçeve çizilmişti.
Yeni stratejiyi açıklarken ‘eşit ortaklığa’ vurgu yapan ABD Dışişleri Bakanı Blinken, ABD’nin yeni Afrika stratejisinin temelinde Afrika ülkelerinin önemli bir jeopolitik güç olduğu gerçeğinin bulunduğunu itiraf etmişti.
Öte yandan Blinken, Afrika ülkelerini ağır borç yükü altına soktuğu iddiasıyla Çin’i eleştirirken, Rusya’yı da Wagner grubu aracılığıyla kıta ülkelerinin içişlerine karışmakla suçlamıştı.
Biden yönetiminin Rusya ve Çin’i dengeleme politikasının Afrika’da da devam ettiği görülüyor.
Afrikalı liderler seçim yapmak istemiyor
Afrikalı liderler ise, kendilerini “büyük güç rekabetinde piyon” olarak gören Washington yaklaşımının farkında.
Pek çok Afrikalı lider, ABD ile Çin arasında seçim yapmaları gerektiği fikrini reddediyor.
Etiyopya’nın BM büyükelçisi Taye Atske Selassie Amde, Zirvedeki tartışmalarla ilgili Reuters’e verdiği demeçte, “Her iki ülkenin de Afrika ülkeleriyle farklı düzeylerde ilişkileri olması, onları Afrika’nın kalkınması için eşit derecede önemli kılıyor. Ancak, her Afrika ülkesinin kendi ilişkilerini ve çıkarlarını en iyi şekilde belirleme ajansına sahip olduğu bilinmelidir” görüşünü paylaştı.
Diplomasi
AB, İran’ın ABD saldırılarından önce Fordo’dan uranyum stoklarını çıkardığına inanıyor

Avrupa başkentleri, ABD’nin İran’ın ana nükleer tesislerine düzenlediği saldırıların ardından İran’ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının büyük ölçüde sağlam kaldığına inanıyor ve Donald Trump’ın bombardımanın İslam cumhuriyetinin nükleer programını “yok ettiği” yönündeki iddiasını sorguluyor.
Ön istihbarat değerlendirmeleri hakkında bilgi sahibi iki kişi, Financial Times’a (FT), Avrupa başkentlerinin İran’ın 408 kg’lık silah sınıfı zenginleştirilmiş uranyum stokunun, geçen hafta sonu düzenlenen saldırı sırasında iki ana zenginleştirme tesisinden biri olan Fordo’da yoğunlaşmamış olduğuna inandığını söyledi.
Başkentler, stokun çeşitli diğer yerlere dağıtılmış olduğunu düşünüyor.
FT’ye göre, bu kişiler, AB başkentlerinin, kutsal şehir Kum yakınlarındaki bir dağın derinliklerinde inşa edilen Fordo’da meydana gelen hasarın boyutu hakkında tam bir istihbarat raporu beklediğini ve ilk raporda “hasar kapsamlı, ancak tam yapısal yıkım yok” ifadesinin yer aldığını söyledi.
İranlı yetkililer, zenginleştirilmiş uranyum stokunun, İsrail’in İran’a yönelik günlerce süren saldırılarının ardından ABD’nin tesise düzenlediği bombardıman öncesinde taşındığını söylemişti.
ABD, pazar günü İran’ın diğer ana uranyum zenginleştirme tesisi olan Fordo ve Natanz’ı bombalamak için devasa sığınak delici bombalar kullandı. Yakıt dönüşüm döngüsünde ve depolamada kullanılan üçüncü bir tesis olan İsfahan’a da seyir füzeleri ateşledi.
Trump, bu hafta NATO liderleri zirvesinde gazetecilere, “Bence tüm nükleer malzemeler orada, çünkü oradan çıkarılması çok zor” dedi.
ABD medyasına sızan, İran’ın nükleer programının sadece birkaç ay geciktiğini belirten geçici Amerikan istihbarat değerlendirmesini reddetti.
İsrail Atom Enerjisi Komisyonu bu hafta, ABD ve İsrail’in saldırılarının “İran’ın nükleer silah geliştirme kabiliyetini yıllarca gerilettiği” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak uzmanlar, Tahran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunu elinde tuttuğu ve gizli tesislerde gelişmiş santrifüjler kurduğu takdirde, silah yapımında gerekli olan fisil maddeyi üretme kapasitesine hala sahip olabileceği uyarısında bulundu.
İran, programının barışçıl sivil amaçlara yönelik olduğunu savunuyor.
Fordo, uranyumu silah yapımına uygun saflıkta olan yüzde 60’a kadar zenginleştiren ana tesisti. Uzmanlar, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a karşı savaş başlatmadan önce yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 408 kg uranyum stokunun Fordo, Natanz ve İsfahan’da depolandığını söyledi.
İran’ın toplam zenginleştirilmiş uranyum stoğu 8.400 kg’dan fazlaydı, ancak bunun çoğu düşük seviyede zenginleştirilmişti.
Pazar günkü bombardımanın ardından Fordo’nun uydu görüntüleri, tünel girişlerinin toprakla kapatıldığını ve ABD’nin 30.000 lb’lik hassas güdümlü “bunker buster” bombalarının giriş noktaları olabilecek delikler olduğunu gösteriyor. Erişim yolları da hasar görmüş görünüyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, bu hafta İran Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi’nin 13 Haziran’da UAEA’ya bir mektup göndererek İran’ın “nükleer ekipman ve malzemelerini korumak için özel önlemler alacağı” uyarısında bulunduğunu söyledi.
Grossi, İsrail’in İran’a saldırı başlatmasından bu yana tesislere giremeyen BM nükleer denetim müfettişlerinin, “en önemlisi yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 408 kg uranyum dahil olmak üzere uranyum stoklarını hesaplamak” için tesislere geri dönmelerine izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi üç yetkili, ABD’nin saldırıların ardından İran’ın kalan nükleer kapasitesi hakkında AB müttefiklerine kesin istihbarat sağlamadığını ve Tahran ile gelecekteki ilişkilerini nasıl planladığına dair net bir yol haritası sunmadığını söyledi.
Yetkililer, Washington’un nükleer krize diplomatik bir çözüm bulmak için yeni bir girişimde bulunana kadar AB’nin Tahran’a yönelik politikasının “askıya alındığını” belirterek, Trump ile AB liderleri arasında bu hafta yapılan görüşmelerin net bir mesaj vermediğini ekledi.
Trump yönetimi, nükleer faaliyetlerini kısıtlamak için bir anlaşma yapmak üzere savaş öncesinde Tahran ile dolaylı müzakereler yürütüyordu.
Trump çarşamba günü Washington’un önümüzdeki hafta Tahran ile görüşeceğini söyledi, ancak İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıların ardından bir anlaşmaya gerek olmayabileceğini de ima etti.
“Bu tamamen tutarsız” diyen bir yetkili, “Şu anda hiçbir şey yapmıyoruz” diye konuştu.
İngiliz, Fransız ve Alman dışişleri bakanları, diplomatik bir çözüm bulmak umuduyla, ABD saldırılarından birkaç gün önce Araghchi ile nükleer kriz hakkında görüşmelerde bulunmuştu.
İkinci bir kaynak, “E3’ün ABD’yi beklediği, ABD’nin ise İsrail’i beklediği gibi görünen istikrarsız bir durumdayız” dedi. E3, AB ile birlikte İran’ın nükleer programı konusunda uzun süredir devam eden müzakerelere katılan Fransa, Almanya ve İngiltere’yi ifade ediyor.
Bu arada İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de perşembe günü yayınladığı video mesajında, ABD’nin İran’a yönelik bombardımanının “hiçbir sonuç vermediğini” söyledi ve Trump’ın hasarın boyutunu “abarttığını” belirtti.
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
Diplomasi
Mitsotakis: Göçü durdurmak için Libya ile işbirliği yapmak istiyoruz

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis, Kuzey Afrika’dan gelen göç akınını durdurmak için Libya ile işbirliği çağrısı yaptı.
Son aylarda, savaşın yıkıma uğradığı Sudan ve Orta Doğu dahil olmak üzere Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya deniz yoluyla gelen göçmenlerin sayısı arttı.
Yunan hükümeti pazartesi günü, göçmenlerin güneyindeki Girit ve Gavdos adalarına ulaşmasını engellemek için Libya karasularına iki fırkateyn ve bir gemi daha göndereceğini açıklamıştı.
Mitsotakis, bugün (26 Haziran) Brüksel’de başlayan Avrupa Birliği zirvesi öncesinde yaptığı açıklamada, “Doğu Libya’dan gelen insan sayısındaki önemli artış hakkında meslektaşlarımı bilgilendireceğim ve sorunun derhal çözülmesi için Avrupa Komisyonu’ndan destek isteyeceğim,” dedi.
Mitsotakis, Libya’aki yetkililerin, buradan denize açılan göçmenleri durdurmak veya Libya karasularından çıkmadan geri çevirmek için Yunanistan ile işbirliği yapması gerektiğini söyledi.
AB’nin göç komiseri ile İtalya, Yunanistan ve Malta’nın bakanlarının bu konuyu görüşmek üzere temmuz ayı başında Libya’ya gideceğini de sözlerine ekledi.
2011 yılında Muammer Kaddafi’yi deviren NATO müdahalesinin ardından Libya’da kanun ve düzen zayıflamış ve ülke on yılı aşkın bir süredir iç çatışmalarla doğu ve batı olmak üzere ikiye bölünmüş durumda.
Diplomasi
Britanya ‘Çin tehdidi’ konusunda uyardı

Britanya parlamento komitesi, Mauritius ile Chagos adaları grubu hakkında yaptığı Hint Okyanusu anlaşmasının süresi dolduğunda olası bir “Çin tehdidinin” gündeme geleceğini ileri sürdü.
Lordlar Kamarası Uluslararası İlişkiler ve Savunma Komitesi Başkanı Rupert de Mauley, komite adına Lammy’ye gönderdiği mektupta, Chagos Takımadalarının egemenliğini Mauritius’a devreden 3,4 milyar sterlinlik anlaşmadaki “yenileme hükümlerinin, bölgedeki Çin’in artan askeri emelleri karşısında gelecekte potansiyel bir zayıflık kaynağı” olduğunu belirtti.
Mayıs ayında imzalanan tartışmalı Chagos anlaşması uyarınca Birleşik Krallık, Chagos adalarının en büyüğü olan Diego Garcia’daki İngiliz-ABD askeri üssünün kontrolünü 99 yıllık kira sözleşmesi ile elinde tutacak.
Chagos Adalarının devredilme kararı, Uluslararası Adalet Divanının bağlayıcı olmayan bir kararıyla, 1968 ile 1973 yılları arasında Diego Garcia üssüne yer açmak için adalardan çıkarılan Chagosluların geri dönmesine izin verilmesi ve yıllardır süren hukuki belirsizliğin sona ermesi için İngiltere’ye baskı yapılmasının ardından alındı.
Ne var ki, Birleşik Krallık’ta Chagos anlaşmasını eleştiren muhafazakârlar, anlaşmanın stratejik öneme sahip bu bölgenin kontrolünü Çin ile bağlantıları olan bir ülkeye devrettiğini ve İngiliz vergi mükelleflerinin parası için kötü bir yatırım olduğunu savunuyor.
De Mauley’in komitesi, anlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre sonra transferin etkilerine ilişkin kısa bir soruşturma başlattı.
De Mauley’in Lammy’ye gönderdiği mektubun perşembe günü yayınlanan ekinde, “99 yıl içinde işler önemli ölçüde değişebilir, hatta öngörülemeyen şekillerde de değişebilir. Anlaşma, ilk 99 yıllık sürenin ardından 40 yıl daha uzatılabilir ve daha sonra da uzatılabilir, fakat ‘yenilenme garantisi olmadığı’ ve bunun gelecekteki Mauritius hükümetlerinin iyi niyetine (ve Birleşik Krallık’ın niyetine) bağlı olacağı söylendi,” deniyor.
Komite, anlaşmanın mevcut operasyonel özgürlükleri koruduğuna dair güvence alınmış olduğunu kabul etse de, POLITICO’ya yaptığı açıklamada de Mauley, , “Çin’in Hint Okyanusundaki artan askeri hırsları göz önüne alındığında, hükümetin potansiyel gelecekteki zayıflıkları ele almada uyanık ve proaktif olmasının zorunlu olduğunu” ekledi.
De Mauley ayrıca, “üssün stratejik faydalarına ilişkin kamuoyuna yönelik mesajların” çok önemli olacağı konusunda uyarıda bulundu.
Üssün kiralanmasının maliyetini göz önünde bulundurarak, hükümetin “İngiltere’nin Diego Garcia’daki varlığına yönelik kamuoyunun desteğini zayıflatmak için bunu kullanmak isteyebilecek düşman güçlerin girişimlerine karşı uyanık olması” gerektiğini ekledi.
-
Görüş2 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor