Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD’nin Asyalı müttefikleri endişeyle Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönme ihtimalinin yarattığı korkuyla hareket eden ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve Hint-Pasifik “müttefikleri ile ortakları”, yıl sonundan önce bir dizi savunma girişimini tamamlamak için yarışıyor.

Biden yönetimi son üç buçuk yılda imzalanan çok sayıda ikili ve çok taraflı anlaşmayı kurumsallaştırma çabalarını hızlandırırken, Asyalı müttefikleri de bu çabayı destekliyor.

Washington, Tokyo ve Seul, 2024 yılı sona ermeden önce, tarihi bir üçlü güvenlik ortaklığını resmen imzalamayı hedefliyor.

Aynı zamanda Japonya, Avustralya ve Filipinler, Trump döneminde ABD’nin güvenlik taahhütlerinde olası bir gerileme korkusuyla kendi aralarındaki işbirliğini artırıyor.

Müttefikler, Trump’ın ilk döneminde dış politika ve savunma politikasında izlediği “tek taraflı” yaklaşım sebebiyle bu girişimlerini uzun vadeli tutmaya çalışıyorlar.

Daha spesifik olarak, endişeler ikinci bir Trump yönetiminin Biden dönemi anlaşmalarını geri alma ya da yeniden yapılandırma potansiyeli etrafında dönüyor. Bu endişeler, Japonya, Güney Kore ve Filipinler ABD ile yakınlaşıp, Amerikan ordusunu bölgeye dahil ederken; Rusya ve Kuzey Kore’nin savunma işbirliğini derinleştirdiği, Çin’in bölgede etkisinin arttığı ve Tayvan’la gerilimin yükseldiği bir döneme denk geliyor.

Ortaklar ayrıca Trump’ın uluslararası örgütlerden geri çekilme potansiyelinden de endişe duyuyor. Trump bu yılın başlarında Rusya’yı “savunma harcamaları taahhütlerini yerine getirmeyen NATO ülkelerine ne isterlerse yapmaya teşvik edeceğini” söylemişti. ABD’nin Asyalı müttefiklerinin ise NATO ile savunma işbirliği geliştirmeye istekli olduğu biliniyor. Daha önce NATO’nun Tokyo’da irtibat ofise açma planları basına yansımış, tepkiler üzerine bu iddia reddedilmişti.

ABD’nin müttefikleri ve ortakları için kilit mesele, kendi dış politika ve savunma stratejilerinin büyük bir kısmının Beyaz Saray’ın politikalarına bağlı olması.

Yokosuka Asya-Pasifik Çalışmaları Konseyi politika çalışmaları direktörü Stephen Nagy, The Japan Times’a yaptığı değerlendirmede, Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerin Trump’ın Güneydoğu Asya’ya yönelik daha önceki ilgisizliğinden de endişe duyduklarını belirtti ve parlama noktası olan Doğu ve Güney Çin denizlerindeki toprak anlaşmazlıklarını hatırlattı. Nagy, ABD’nin Asya’daki ortakları için Trump’ın bölgeye ilişkin politikasının “öngörülemez” ve “tutarsız” olduğunu söyledi.

Trump her ne kadar ABD ittifak sistemini eleştirse de, özellikle Hint-Pasifik bölgesinde bu sistemi tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemiyor. Bunun yerine, Japonya gibi Amerikan müttefiklerinin kendi savunmaları için daha fazla harcama yapmaları ve maliyet paylaşımına daha fazla katkıda bulunmaları için baskı yaptı ve Tokyo da nihayetinde bunu gerçekleştirdi.

Bununla birlikte, ABD askerlerini hem Japonya hem de Güney Kore’den çekmeye yönelik üstü kapalı tehditleri Amerikan ordusuna bel bağlayan Tokyo ve Seul için endişe kaynağı.

The Japan Times’a konuşan Tokyo Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler uzmanı olan Sebastian Maslow, “Trump’ın ABD ittifaklarına bakışı, Washington’un bağlılık düzeyinin müttefiklerin kolektif güvenliğe ne kadar yatırım yaptığına ve olumlu ticari ve ekonomik ‘anlaşmalar’ yapılıp yapılamayacağına bağlı olduğu işlemsel bir mantık izliyor” dedi.

Biden yönetiminde ABD, Hint-Pasifik müttefiklerini ve ortaklarını üçlü ve dörtlü gruplarda bir araya getirerek, Çin’e karşı “kolektif kapasite” olarak adlandırdığı bir cephe oluşturmaya çalıştı. Çin, Washington’ın bu hamlesini “çevreleme ve baskılama” stratejisi olarak adlandırarak şiddetle karşı çıkıyor.

Teikyo Üniversitesi’nde doçent olan Misato Matsuoka, “Müttefikler, ikinci bir Trump döneminin daha fazla belirsizlik ve ABD’nin mevcut ittifaklara daha az güvenilir bağlılık getirebileceğinden korkarak şimdi daha sağlam ve kalıcı savunma düzenlemeleri kurmaya çalışıyorlar” dedi.

Matsuoka’ya göre Trump, ABD’nin dış politika önceliklerini başka yerlere kaydırdığı için bu tür taahhütleri eylem ve söylemlerle zayıflatabilir. Matsuoka, “Trump, ‘Önce Amerika’ zihniyetinden etkilenerek denizaşırı angajmanları azaltabilir ve ittifakları zayıflatabilecek adımlar atabilir” yorumunu yaptı.

Belirsizliği azaltmak ve ABD desteğinin daha az güvenilir olabileceği bir senaryoya hazırlanmak için Tokyo, Manila, Seul ve Canberra, hem Asya’da hem de ötesinde benzer düşünen ortaklarla bölgesel savunma çerçevelerini hızla genişletiyor ve güçlendiriyor.

Örneğin Manila, Avrupa Birliği, Hindistan, Avustralya, Vietnam, Brunei ve Birleşik Krallık ile anlaşmalar imzalayarak güvenlik ortakları ağını genişletmeye çalışırken Japonya, Kanada ve Fransa ile de ziyaret kuvvetleri anlaşmaları imzalamayı hedefliyor.

Yine de, ABD’nin katılımı olmadan, Japonya ve Filipinler gibi müttefikler, özellikle bu ülkeler kendi güvenlik ortaklıklarını kurarken, potansiyel düşmanları caydırmak ve onlara karşı koymak için gereken askeri yetenekleri bir araya getirmekte zorlanacaktır.

Bunun temel nedenlerinden biri, ABD müttefiklerinin sadece askeri varlık ve teçhizat açısından değil, aynı zamanda birçok askeri ve savunma girişiminin temelini oluşturan mali ve teknolojik destek açısından da büyük ölçüde Amerikan kaynaklarına bağımlı olması.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English