Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD’nin Asyalı müttefikleri endişeyle Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönme ihtimalinin yarattığı korkuyla hareket eden ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve Hint-Pasifik “müttefikleri ile ortakları”, yıl sonundan önce bir dizi savunma girişimini tamamlamak için yarışıyor.

Biden yönetimi son üç buçuk yılda imzalanan çok sayıda ikili ve çok taraflı anlaşmayı kurumsallaştırma çabalarını hızlandırırken, Asyalı müttefikleri de bu çabayı destekliyor.

Washington, Tokyo ve Seul, 2024 yılı sona ermeden önce, tarihi bir üçlü güvenlik ortaklığını resmen imzalamayı hedefliyor.

Aynı zamanda Japonya, Avustralya ve Filipinler, Trump döneminde ABD’nin güvenlik taahhütlerinde olası bir gerileme korkusuyla kendi aralarındaki işbirliğini artırıyor.

Müttefikler, Trump’ın ilk döneminde dış politika ve savunma politikasında izlediği “tek taraflı” yaklaşım sebebiyle bu girişimlerini uzun vadeli tutmaya çalışıyorlar.

Daha spesifik olarak, endişeler ikinci bir Trump yönetiminin Biden dönemi anlaşmalarını geri alma ya da yeniden yapılandırma potansiyeli etrafında dönüyor. Bu endişeler, Japonya, Güney Kore ve Filipinler ABD ile yakınlaşıp, Amerikan ordusunu bölgeye dahil ederken; Rusya ve Kuzey Kore’nin savunma işbirliğini derinleştirdiği, Çin’in bölgede etkisinin arttığı ve Tayvan’la gerilimin yükseldiği bir döneme denk geliyor.

Ortaklar ayrıca Trump’ın uluslararası örgütlerden geri çekilme potansiyelinden de endişe duyuyor. Trump bu yılın başlarında Rusya’yı “savunma harcamaları taahhütlerini yerine getirmeyen NATO ülkelerine ne isterlerse yapmaya teşvik edeceğini” söylemişti. ABD’nin Asyalı müttefiklerinin ise NATO ile savunma işbirliği geliştirmeye istekli olduğu biliniyor. Daha önce NATO’nun Tokyo’da irtibat ofise açma planları basına yansımış, tepkiler üzerine bu iddia reddedilmişti.

ABD’nin müttefikleri ve ortakları için kilit mesele, kendi dış politika ve savunma stratejilerinin büyük bir kısmının Beyaz Saray’ın politikalarına bağlı olması.

Yokosuka Asya-Pasifik Çalışmaları Konseyi politika çalışmaları direktörü Stephen Nagy, The Japan Times’a yaptığı değerlendirmede, Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerin Trump’ın Güneydoğu Asya’ya yönelik daha önceki ilgisizliğinden de endişe duyduklarını belirtti ve parlama noktası olan Doğu ve Güney Çin denizlerindeki toprak anlaşmazlıklarını hatırlattı. Nagy, ABD’nin Asya’daki ortakları için Trump’ın bölgeye ilişkin politikasının “öngörülemez” ve “tutarsız” olduğunu söyledi.

Trump her ne kadar ABD ittifak sistemini eleştirse de, özellikle Hint-Pasifik bölgesinde bu sistemi tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemiyor. Bunun yerine, Japonya gibi Amerikan müttefiklerinin kendi savunmaları için daha fazla harcama yapmaları ve maliyet paylaşımına daha fazla katkıda bulunmaları için baskı yaptı ve Tokyo da nihayetinde bunu gerçekleştirdi.

Bununla birlikte, ABD askerlerini hem Japonya hem de Güney Kore’den çekmeye yönelik üstü kapalı tehditleri Amerikan ordusuna bel bağlayan Tokyo ve Seul için endişe kaynağı.

The Japan Times’a konuşan Tokyo Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler uzmanı olan Sebastian Maslow, “Trump’ın ABD ittifaklarına bakışı, Washington’un bağlılık düzeyinin müttefiklerin kolektif güvenliğe ne kadar yatırım yaptığına ve olumlu ticari ve ekonomik ‘anlaşmalar’ yapılıp yapılamayacağına bağlı olduğu işlemsel bir mantık izliyor” dedi.

Biden yönetiminde ABD, Hint-Pasifik müttefiklerini ve ortaklarını üçlü ve dörtlü gruplarda bir araya getirerek, Çin’e karşı “kolektif kapasite” olarak adlandırdığı bir cephe oluşturmaya çalıştı. Çin, Washington’ın bu hamlesini “çevreleme ve baskılama” stratejisi olarak adlandırarak şiddetle karşı çıkıyor.

Teikyo Üniversitesi’nde doçent olan Misato Matsuoka, “Müttefikler, ikinci bir Trump döneminin daha fazla belirsizlik ve ABD’nin mevcut ittifaklara daha az güvenilir bağlılık getirebileceğinden korkarak şimdi daha sağlam ve kalıcı savunma düzenlemeleri kurmaya çalışıyorlar” dedi.

Matsuoka’ya göre Trump, ABD’nin dış politika önceliklerini başka yerlere kaydırdığı için bu tür taahhütleri eylem ve söylemlerle zayıflatabilir. Matsuoka, “Trump, ‘Önce Amerika’ zihniyetinden etkilenerek denizaşırı angajmanları azaltabilir ve ittifakları zayıflatabilecek adımlar atabilir” yorumunu yaptı.

Belirsizliği azaltmak ve ABD desteğinin daha az güvenilir olabileceği bir senaryoya hazırlanmak için Tokyo, Manila, Seul ve Canberra, hem Asya’da hem de ötesinde benzer düşünen ortaklarla bölgesel savunma çerçevelerini hızla genişletiyor ve güçlendiriyor.

Örneğin Manila, Avrupa Birliği, Hindistan, Avustralya, Vietnam, Brunei ve Birleşik Krallık ile anlaşmalar imzalayarak güvenlik ortakları ağını genişletmeye çalışırken Japonya, Kanada ve Fransa ile de ziyaret kuvvetleri anlaşmaları imzalamayı hedefliyor.

Yine de, ABD’nin katılımı olmadan, Japonya ve Filipinler gibi müttefikler, özellikle bu ülkeler kendi güvenlik ortaklıklarını kurarken, potansiyel düşmanları caydırmak ve onlara karşı koymak için gereken askeri yetenekleri bir araya getirmekte zorlanacaktır.

Bunun temel nedenlerinden biri, ABD müttefiklerinin sadece askeri varlık ve teçhizat açısından değil, aynı zamanda birçok askeri ve savunma girişiminin temelini oluşturan mali ve teknolojik destek açısından da büyük ölçüde Amerikan kaynaklarına bağımlı olması.

Diplomasi

Rusya’nın Ukrayna için hazırladığı ateşkes memorandumunun tam metni yayımlandı

Yayınlanma

TASS ajansı, Rusya’nın bugün İstanbul’daki müzakerelerde sunduğu Ukrayna’da ateşkese ilişkin memorandumun tam içeriğini kamuoyuyla paylaştı. Memorandum, Ukrayna güçlerinin belirli bölgelerden çekilmesini öngören birinci seçenek ile asker sevkiyatının yasaklanması, dış yardımın durdurulması ve Kiev’in ‘yıkıcı faaliyetlerden’ vazgeçmesini içeren kapsamlı bir ikinci paket teklif sunuyor. Nihai çözüm için ise Kırım, Donbass ve Novorusya’nın Rusya toprağı olarak tanınması gibi şartlar sıralanıyor.

TASS ajansı, Rusya’nın Ukrayna’da çatışmaların durdurulması amacıyla bugün İstanbul’da gerçekleştirilen müzakerelerde sunduğu memorandumun tam metnini yayımladı.

Memorandumda, ateşkesin sağlanması için iki farklı seçenek sunulurken, nihai bir çözüme ulaşılması için de bir dizi koşul sıralanıyor.

Bu koşullar arasında Ukrayna’nın belirli bölgelerden askerlerini çekmesi, yabancı askeri yardımların durdurulması, Ukrayna’nın tarafsızlığı ve bazı bölgelerin Rusya toprağı olarak tanınması gibi maddeler bulunuyor.

Ateşkes için iki farklı yol haritası

Rusya tarafından sunulan memorandumda Kiev yönetimine iki ateşkes seçeneği öneriliyor.

İlk seçenek, Ukrayna ordusunun Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Zaporojye ve Herson oblastlarından tamamen çekilmesini içeriyor. Bu çekilme, taraflarca üzerinde anlaşmaya varılacak bir mesafeye kadar Rusya sınırlarından uzaklaşmayı kapsıyor.

İkinci seçenek ise “paket teklif” olarak adlandırılıyor ve daha kapsamlı maddeler içeriyor. Bu seçeneğe göre, asker sevkiyatının yasaklanması, Ukrayna’ya yönelik dış askeri yardım ve istihbarat paylaşımının sonlandırılması, seferberliğin durdurularak terhis işlemlerinin başlatılması ve üçüncü ülkelerin Ukrayna topraklarındaki askeri varlığının ortadan kaldırılması talep ediliyor.

Ayrıca, Kiev’in Rusya ve vatandaşlarına yönelik “yıkıcı ve bozguncu faaliyetlerden” vazgeçmesi de garanti altına alınması istenen şartlar arasında yer alıyor.

Ateşkesin detayları ve kontrol mekanizması

Memorandumun ateşkes koşulları bölümünde, Ukrayna ordusunun Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporojye oblastlarından çekilmesi ilk opsiyon olarak belirtiliyor.

Ukrayna ordusunun, Rusya’nın Donbass ve Novorusya dahil kendi toprağı olarak tanımladığı bölgelerden çekilmeye başlamasıyla birlikte 30 günlük bir ateşkes rejiminin kurulacağı ifade ediliyor. Çekilmenin de bu 30 günlük süre zarfında tamamlanması öngörülüyor.

İkinci “paket” opsiyon ise 10 maddelik bir çözüm önerisi sunuyor. Bu öneri, Ukrayna ordusunun Rusya sınırlarından üzerinde anlaşılan mesafeye çekilmesi dışındaki tüm yer değiştirmelerinin yasaklanmasını içeriyor.

Batı ülkelerinden Ukrayna’ya silah ve istihbarat sağlanmasının durdurulması, yabancı uzmanların Ukrayna safındaki askeri faaliyetlere katılımının sonlandırılması ve Kiev tarafından sıkıyönetimin kaldırılması da bu paketin önemli maddeleri arasında.

Ateşkes rejiminin denetlenmesi ve kontrolü için ise iki taraflı bir Merkez kurulması planlanıyor. Kiev’e, nihai çözüme ilişkin hükümleri yerine getirmek üzere bir anlaşma imzalaması teklif ediliyor.

İstanbul görüşmelerinde Rusya’dan Ukrayna’ya memorandum ve kısmi ateşkes teklifi

Nihai çözümün şartları belirlendi

Memorandumda, nihai bir çözüme ulaşılması için Ukrayna’nın kabul etmesi beklenen şartlar da detaylandırılıyor.

Bu şartların başında Kırım, Donbass ve Novorossiya’nın uluslararası alanda Rusya’nın bir parçası olarak tanınması geliyor.

Rusça konuşan nüfusun tüm hak, özgürlük ve çıkarlarının güvence altına alınması, Rusçaya resmi dil statüsü verilmesi, Nazizm ve neo-Nazizm’in propagandası ile yüceltilmesinin yasalarla yasaklanması da talep ediliyor.

Ayrıca, Ukrayna Ortodoks Kilisesi (UOK) üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılması, Ukrayna’daki milliyetçi oluşumların dağıtılması, “siyasi tutuklular” için karşılıklı af ilan edilmesi ve alıkonulan askerler ile sivil şahısların serbest bırakılması da çözüm koşulları arasında sıralanıyor.

Belgede, Ukrayna topraklarına nükleer silahların kabulü, sevkiyatı ve konuşlandırılmasının kesin bir dille yasaklanması ve Ukrayna’nın tarafsız statüye sahip olması gerektiği vurgulanıyor.

Ukrayna ordusunun personel sayısı, silah ve askeri teçhizat miktarına sınırlama getirilmesi, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik mevcut tüm yaptırımlarını kaldırması ve yenilerini uygulamaktan vazgeçmesi de isteniyor.

Çatışmalardan kaynaklanan zararlar için karşılıklı tüm hak iddialarından vazgeçilmesi ve doğalgaz sevkiyatı da dahil olmak üzere diplomatik ve ekonomik ilişkilerin aşamalı olarak yeniden tesis edilmesi öngörülüyor.

Barışa giden adımlar ve takvim

Memorandumun üçüncü bölümünde, adımların sırası ve uygulama takvimi de belirleniyor. Buna göre, Rusya’nın hayatını kaybetmiş 6 bin Ukraynalı askerin naaşını Ukrayna tarafına teslim etmesinin hemen ardından, “tüm hükümlerinin uygulanmasına yönelik somut tarihlerin ve gelecekteki Nihai Çözüm Anlaşması’nın imza tarihinin belirlendiği Ateşkes Memorandumu’nun imzalanması” aşamasına geçilecek. Bunu takiben 30 günlük bir ateşkes rejimi ilan edilecek.

Sonraki aşamalar ise “Ukrayna topraklarında seçimlerin yapılması, yönetim organlarının oluşturulması” ve ardından “anlaşmanın imzalanması” olarak sıralanıyor.

Ukrayna makamlarının, sıkıyönetimin kaldırılmasından sonra en geç 100 gün içinde yapılması gereken cumhurbaşkanlığı ve Verhovna Rada (parlamento) seçimlerinin tarihini ilan etmesi gerekiyor.

Rusya ile Ukrayna arasındaki barış anlaşmasının, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin yasal olarak bağlayıcı bir kararıyla onaylanması da memorandumda yer alan son koşul olarak dikkat çekiyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

İstanbul görüşmelerinde Rusya’dan Ukrayna’ya memorandum ve kısmi ateşkes teklifi

Yayınlanma

Rusya ve Ukrayna heyetleri, İstanbul’da gerçekleştirdikleri ikinci tur doğrudan müzakerelerde, ağır hasta savaş esirleri ile 25 yaş altı askerlerin tamamının takası ve büyük çaplı bir cenaze değişimi konularında mutabakata vardı. Rusya, cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük ateşkes önerirken, Ukrayna bir sonraki görüşmenin 20-30 Haziran tarihleri arasında yapılmasını teklif etti.

Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında İstanbul’da düzenlenen ikinci tur doğrudan müzakereler, savaş esirleri ve cenaze takası konularında önemli anlaşmalarla sonuçlandı.

Görüşmelerde Rusya, Ukrayna’ya bir çözüm memorandum taslağı sunarken, cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük geçici ateşkes önerisinde bulundu. Ukrayna tarafı ise bir sonraki toplantı için Haziran ayının sonunu işaret etti.

İlk görüşmede tarafların ateşkes memorandumları hazırlama ve 1000’e 1000 formülüyle savaş esiri takası yapma konusunda mutabık kalmasının ardından gerçekleşen bu yeni turda, tüm ağır hasta savaş esirlerinin takası ve bugüne kadarki en büyük cenaze değişimi konularında ilerleme sağlandı.

Esir ve cenaze takasında önemli uzlaşı

Müzakerelerin en somut çıktıları arasında esir ve cenaze takasları yer aldı. Rus heyeti başkanı Vladimir Medinskiy, tüm ağır yaralı ve ağır hasta esirlerin “hepsi hepsiyle” formülüne göre takas edileceğini belirtti. Aynı formülün 25 yaş altı genç askerler için de geçerli olacağını ifade eden Medinskiy, bu kapsamda her iki taraftan 1000 ila 1200 kişinin listeye dahil olabileceğini söyledi.

Ayrıca, ağır yaralı askerlerin siyasi kararlar beklenmeksizin, düzenli ve rutin olarak takas edilebilmesi için Moskova ve Kiev arasında bir komisyon kurulacağı açıklandı.

Ukrayna heyeti başkanı Rustem Umerov da ağır hasta savaş esirleri ve 25 yaş altı kişilerin takası konusunda anlaşmaya varıldığını teyit etti.

Cenaze takası konusunda ise Medinskiy, Rusya’nın gelecek hafta tek taraflı olarak 6 bin Ukraynalı asker ve subayın cenazesini teslim edeceğini duyurdu. Umerov ise tarafların “6000’e 6000” şeklinde bir cenaze takası üzerinde anlaştığını belirtti.

Bakan Fidan: Türkiye, Rusya-Ukrayna barışında kolaylaştırıcı olmaya hazır

Rusya’dan ateşkes ve memorandum teklifi

Vladimir Medinskiy, Rusya’nın Ukrayna’ya çözüm için bir memorandum taslağı ilettiğini açıkladı.

Taslağın, ateşkesin sağlanması ve barışa ulaşılması için çeşitli seçenekler içeren iki bölümden oluştuğu kaydedildi.

Rusya ayrıca, komutanların asker cenazelerini toplayabilmesi amacıyla cephenin belirli bölgelerinde iki ila üç günlük ateşkes teklif etti. Rus heyetinin müzakerelerin sonuçlarından memnun olduğu bildirildi.

Ukrayna’nın tutumu ve talepleri

Ukrayna tarafı, Rusya’dan memorandum metnini aldığını doğruladı. Ancak Rustem Umerov, Rusya’nın koşulsuz ateşkes ve devlet başkanları düzeyinde bir görüşme yapılması tekliflerini kabul etmediğini dile getirdi.

Kiev heyeti, 20 ila 30 Haziran tarihleri arasında yeni bir görüşme yapılmasını önerdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, tarafların çözüme ilişkin belgeleri teati ettiğini ve yeni bir esir serbest bırakma sürecine hazırlandıklarını bildirdi.

Çocukların durumu da gündemdeydi

Görüşmelerde çocukların durumu da ele alındı. Medinskiy, Ukrayna’nın kendilerine iadesini talep ettiği 339 çocuğun ismini içeren bir liste verdiğini, bu çocukların Rus askerleri tarafından çatışma bölgelerinden kurtarıldığını belirtti.

Medinskiy, Moskova’nın şu ana kadar 101 çocuğu iade ettiğini, Kiev’in ise 22 çocuğu geri gönderdiğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi Başkanı Andrey Yermak da Kiev heyetinin Rus tarafına iadesi talep edilen Ukraynalı çocukların listesini ilettiğini teyit etti.

Müzakerelerin detayları ve bir sonraki adım

İstanbul Boğazı kıyısındaki Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen görüşmenin saat 13.00’te başlaması planlanıyordu ancak bir buçuk saat gecikmeyle başladı.

Gecikmenin, Ukrayna heyeti başkanı Rustem Umerov’un toplantı öncesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmeden kaynaklandığı öğrenildi. Bir saatten fazla süren müzakereler Rusça yapıldı.

Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin değerlendirmelerine göre görüşmeler “olumsuz” sonuçlanmadı.

TASS ajansının haberine göre ise üçüncü tur müzakerelerin “bir süre içinde” yapılması bekleniyor.

İstanbul görüşmeleri öncesinde Ukrayna’nın ateşkes memorandumu basına sızdı

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Meloni, Orta Asya’da: ‘Köprü’ rolü gelişiyor

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İtalya’nın Orta Asya ile olan derin iktisadi bağlarını kullanarak, Çin ve Rusya arasında yer alan bu bölgede Avrupa’nın çıkarlarını güvence altına almaya çalışıyor.

Meloni, gergin ticaret ilişkileri ortamında AB ile ABD Başkanı Donald Trump arasında arabuluculuk yapmaya çalıştı ve ayrıca İtalya’nın anakarasını Sicilya’ya bağlayan Messina Boğazı üzerindeki köprü projesini şimdi AB-NATO ortak planı olarak lanse ediyor.

Meloni’nin şimdi kurmaya çalıştığı “köprü” ise AB ile Orta Asya arasında.

Özbekistan ve Kazakistan’a yaptığı iki günlük ziyaret sırasında Meloni, 7 milyar avronun üzerinde değeri olduğu tahmin edilen ticaret ve işbirliği anlaşmaları imzaladı.

Bu anlaşmaların 4 milyar avrosu Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım-Cömert Tokayev ile yapılan anlaşmalardan geliyor.

Ziyaret, cuma günü Kazakistan’ın başkentinde düzenlenen “İtalya-Orta Asya” zirvesiyle sona erdi. Meloni, zirvede beş Orta Asya cumhuriyetinin liderleriyle bir araya geldi.

Ziyareti, İtalya’yı AB’nin çıkarları için önemli bir köprü olarak konumlandırıyor ve enerji, hammadde, altyapı ve diplomasi alanlarında işbirliğini teşvik ediyor.

Bu ziyaret, Brüksel’in Çin ve Rusya arasında yer alan kara ile çevrili bölgeyle bağlarını güçlendirme ve Orta Asya’da bol miktarda bulunan nadir toprak elementleri ve kritik minerallere erişimi çeşitlendirme geniş hedefleri ile de uyumlu.

Çizme’den Asya’nın derinliklerine enerji bağlantısı

İtalya, Çin ve Rusya’nın ardından Kazakistan’ın üçüncü büyük ticaret ortağı ve enerji, iki ülke arasındaki ilişkilerin bel kemiğini oluşturuyor.

Bu durum ticaret hacmine de yansıyor. İki ülke arasındaki yıllık 20 milyar avroluk ticaretin 18 milyar avrosu sadece 2024 yılında petrol ve ilgili ürünlerden elde edildi.

İtalyan enerji devi Eni, Kazakistan’ın en büyük iki petrol sahası olan Karaçaganak ve Kaşagan’da faaliyet gösteriyor. 2022 yılında ülkenin petrol ithalatının yaklaşık %28’i, çoğunluğu Trieste üzerinden Almanya ve Avusturya’ya taşınarak gerçekleştirildi.

Çeşitlendirme konuşmalarına rağmen, petrol ve doğalgaz hakimiyetini sürdürüyor. Çarşamba günü, Kazakistan’ın devlet fonu Samruk Kazyna ile İtalyan şirketleri Maire ve Ansaldo Energia arasında 180 milyon avroluk petrokimya sözleşmeleri imzalandı.

İtalya-Kazakistan Ticaret Birliği Direktörü Marco Benetta, “Kazakistan’a [ilk] geldiğimizde ana faaliyet petrol ve gazdı. Fakat şimdi tarım, turizm ve kaynak işleme alanlarına ilgi artıyor,” dedi.

Astana’ya gitmeden önce Meloni, Özbekistan’ın Semerkant kentinde hammadde, iletişim, bilim, inovasyon ve güvenlik gibi alanları kapsayan yaklaşık 3 milyar avro değerinde anlaşmalar imzaladı.

Meloni’ye Ansaldo Energia, Simest ve Danieli’nin üst düzey yöneticileri eşlik etti ve bu yöneticiler daha sonra Kazakistan’a da gitti.

Eni, 2008’den bu yana 2 milyar doların üzerinde yatırım yapan, Türkmenistan’da faaliyet gösteren az sayıdaki Batılı şirketten biri.

AB’nin hedefleriyle uyumlu

Meloni’nin gezisi, Avrupa’da da dikkatlerden kaçmadı.

İtalyan hükümetine yakın bir kaynak Euractiv’e verdiği demeçte, “Meloni’nin amacı öncelikle İtalya’nın Orta Asya ülkeleriyle zaten güçlü olan bağlarını güçlendirmek, ama ziyaretinin belirli bir görevi olmamasına rağmen daha geniş Avrupa stratejik çıkarlarını da destekleyecek,” dedi.

İtalya, bölgede erken hareket eden ülkelerden biri. Milano merkezli ISPI düşünce kuruluşunun kıdemli araştırma görevlisi Eleonora Tafuro Ambrosetti, “İtalya, 2019 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio’nun Orta Asya’daki beş mevkidaşını Roma’da bir araya getirmesiyle ‘1+5’ formatında diyalog düzenleyen ilk Avrupa ülkesi oldu,” diye hatırlattı.

Meloni’nin ziyareti bu ivmeyi sürdürüyor fakat daha da öteye gidiyor. Cancarini, “Roma, Meloni’yi Orta Asya diplomasisine doğrudan dahil ederek ilişkileri bir sonraki aşamaya taşımak ve AB’nin kısıtlamaları olmadan bölgedeki bağlarını geliştirmek istiyor,” dedi.

Bu ulusal çerçeveye rağmen, stratejik mantık Brüksel ile ortak. Cancarini, “Hedefleri aynı: Orta Asya üzerinden alternatif rotalar bularak Rusya’nın coğrafi ve stratejik etkisini azaltmak,” diye ekledi.

Meloni, Trump ile Avrupa arasında seçim yapmayı ‘çocukça’ buluyor

Brüksel gözünü Orta Koridor’a dikti

Avrupa’nın bölgedeki temel hedeflerinden biri, “Orta Koridor” olarak da adlandırılan Trans-Hazar Uluslararası Ticaret Yolu’nun (TITR) geliştirilmesini hızlandırmak.

Bu yol, Rusya’yı tamamen bypass ederek Çin ve Avrupa’yı Orta Asya ve Hazar Denizi üzerinden birbirine bağlıyor.

Nisan ayında AB, koridorun geliştirilmesi için 3 milyar avro ayırdı. İtalya, projeyi açıkça destekledi ve Meloni, Astana’ya vardığında bunu “muhtemelen en umut verici ve büyüleyici meydan okuma” olarak nitelendirdi.

Tafuro Ambrosetti, “Orta Koridor’u Rusya’ya daha güvenli ve daha hızlı bir alternatif rota olarak gören Roma için bu çok cazip bir proje ve şirketleri için bu fırsatı gerçekten değerlendirmek istiyor,” dedi.

İtalyan silah sanayisi de bölgede

İtalya, 2011 yılında başlatılan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin ile bir mutabakat zaptı imzalamıştı. Birçok kişi, İtalya’nın Orta Asya politikasının Çin pazarına erişimle bağlantılı olduğunu düşünüyordu. 

Fakat Roma’nın 2023 yılında girişimden resmi olarak çekilmesinden bu yana, Orta Asya’daki varlığı askeri alanı da kapsayacak şekilde derinleşti.

Mart ayında Kazakistan Savunma Bakanı Ruslan Jaqsylyqov, İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto’nun 2022’de Özbekistan’a yaptığı ve Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile görüştüğü ziyaretin ardından İtalya’ya gitmişti.

Öte yandan Türkmenistan, 2008’den beri İtalya’dan silah satın alıyor. Eski Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov da İtalyan savunma şirketi Leonardo ile görüşmelerde bulunmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English