ABD, başta BRICS olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerdeki Çin ve Rusya etkisini kırmak için Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonunu (IMF) yeniden yapılandırmayı planlıyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre plan, Amerika ve müttefiklerinin ikinci dünya savaşından sonra uluslararası işbirliğini teşvik etmek ve küresel nüfuzlarını artırmak için öncülük ettikleri ekonomik düzenin merkezinde yer alan Washington merkezli iki kurumun mali gücünün yükseltilmesini içeriyor.
Biden’ın ve aralarında Hazine Bakanı Janet Yellen’in de bulunduğu üst düzey yetkililerin iddiası, Çin’in artan uluslararası etkisine karşı koyarken, ABD’nin dünyanın dört bir yanındaki gelişmekte olan ülkelere ekonomik teklifini genişletecek şekilde bunları yeniden canlandırabileceği yönünde.
FT’ye göre plan, ABD liderliğindeki düzenin geleceği için bir turnusol testi niteliğinde. Bu test, ABD küresel ekonomide daha az baskın bir rol oynarken Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların yenilenip yenilenemeyeceği ya da ABD ile Çin arasında artan jeopolitik rekabetin ortasında daha marjinal hale gelip gelmeyeceklerini ortaya çıkaracak.
Daha önce Dünya Bankasında ve Hazine’nin uluslararası ilişkiler departmanında ABD’den sorumlu icra direktörü olarak görev yapan Karen Mathiasen FT’ye verdiği demeçte, “ABD Hazine Bakanı ve [ABD] Başkanının çok taraflı kalkınma bankaları ve IMF’ye sürekli bu kadar odaklandığı bir zaman hayal edemiyorum,” diyor.
Biden yönetimi içeride ve dışarıda preste
Biden, Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bankalarının bilançosunu 200 milyar dolar genişletecek ve onları zor durumdaki ülkelere yardımda ‘daha çevik ve agresif’ hale getirecek reformlar konusunda üye ülkelerle anlaşmaya vardı ya da varılmasını bekliyor.
Biden Kongre’den Dünya Bankasının mali gücünü 25 milyar dolar daha artıracak yeni fonları onaylamasını da istedi. Diğer ülkeler de katılırsa, toplam fon 100 milyar dolar daha büyüyebilir.
Biden, IMF ile ilgili olarak, ABD fonlarından 21 milyar doların, kreditörün düşük gelirli ülkelere mali yardım sağlama kabiliyetini güçlendirmeye yönlendirilmesini önerdi ve uzun vadede sermayesini artırma planını destekledi. Planlar, IMF ve Dünya Bankasının bu hafta Marakeş, Fas’ta yapılacak yıllık toplantılarındaki tartışmaların merkezinde yer alacak.
FT’ye konuşan üst düzey bir Hazine yetkilisi, “Çok zor bir dönemden geçen ülkelere baktığımızda ve ‘ABD olarak küresel büyüme ve istikrarı sağlamak için ne yapabiliriz’ diye düşündüğümüzde, [IMF ve Dünya Bankası] son derece önemli araçlar. Mümkün olduğunca iyi çalıştıklarından emin olmak istiyoruz,” ifadelerini kullanıyor.
Yine de Biden yönetiminin ek fonlar için Kongre’den yetki alması gerekecek. Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’nin Demokratlar ve muhalif Cumhuriyetçiler tarafından görevden alınmasının ardından yaşanan kriz, bu meseleyi Biden açısından daha da zor hale getiriyor.
ABD’nin uluslararası liderliği test edilecek
Plan ayrıca, gelişmiş ekonomilerin mali katkılarını sınırlayacak bütçe baskılarını hissettikleri ve gelişmekte olan ülkelerin Batı liderliğindeki kurumlara daha fazla kaynak sağlama planlarına direnebilecekleri bir dönemde Washington’ın uluslararası ekonomik nüfuzunu test ederek geniş bir uluslararası destek gerektiriyor.
ABD’nin Dünya Bankası ve IMF’ye yeni sermaye enjekte etme çabası, Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerin bu kurumlardaki yetersiz temsilini ele almak için bir girişim içermiyor. Pekin’in dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olmasına rağmen her iki kurumda da yalnızca üçüncü en büyük oy gücüne sahip olduğu göz önüne alındığında bu önemli bir eksiklik olarak değerlendiriliyor.
Eleştirmenler ayrıca IMF ve Dünya Bankasının gelişmekte olan ekonomilere Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) ile eşleşecek ölçekte yardım sağlama kabiliyetini de sorguluyor. Çin, gelişmekte olan ülkelere çoğunlukla KYG kapsamında altyapı inşa etmeleri için 1 milyar dolara yakın borç verdi.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, bu ülkelerin birçoğu mali sıkıntıya girdikçe, Çin’in finans kuruluşları 2000 yılından 2021 sonuna kadar toplam 240 milyar dolarlık kurtarma paketleriyle devreye girdi. Bu rakam, son on yılda IMF tarafından verilen toplam kredinin yüzde 20’sinden fazlasına denk geliyor. Son üç yılda ise bu oran yüzde 40’a kadar yükselmiş durumda.
Demokratlardan IMF için para basma çağrısı
Öte yandan Biden ve Yellen’a gönderilen bir mektupta, aralarında altı senatörün de bulunduğu 59 Demokrat Kongre üyesi IMF’nin 2021’de olduğu gibi bir kez daha 650 milyar dolarlık Özel Çekme Hakları (Special Drawing Rights – SDR) yaratması gerektiğini savunuyor.
Mektupta, SDR ihracının sadece yüksek borçlarla mücadele eden düşük ve orta gelirli ülkelerin ekonomileri için değil, aynı zamanda küresel iklim için de dönüştürücü olma potansiyeline sahip olduğu savunuluyor.
Yazarlar, “ABD vergi mükelleflerine sıfır maliyetle dünya ekonomisini destekleyecek ve Amerikan istihdamını koruyacaktır,” iddiasında bulunuyor.
650 milyar dolarlık rakam, IMF’nin Kongre onayı olmaksızın verebileceği maksimum miktar olarak dikkatle seçilmiş görünüyor. Eğer Yellen ABD’yi lehte oy kullanmaya yönlendirirse, ihracın gerçekleşme ihtimali çok yüksek. Geçen yıl Yellen böyle bir ihracın uygun olmayacağını söylemiş ve o zamandan beri bu konuda sessiz kalmıştı.
Prensipte, yüz milyarlarca dolarlık SDR, bunları doğrudan kullanamayan ancak daha yoksul ülkelere ‘yeniden kanalize etmelerine’ izin verilen zengin ülkelerde zaten mevcut. Fakat bu SDR’lerin yakın zamanda kullanıma açılacağına dair bir işaret yok.
Özel çekme hakları, IMF tarafından 1969 yılında meydana getirilmiş uluslararası bir rezerv para birimi. SDR’lerin esas amacı uluslararası likiditeyi artırmak. ‘Enflasyonla mücadele’ kapsamında merkez bankalarının faiz artırımına gittiği bir dönemde piyasadaki para miktarını artıracak bir adımı ABD Hazine’sinin ve Fed’in desteklemesi mümkün olmayabilir.