Bizi Takip Edin

ASYA

‘Afganistan’da barış ve güvenlik olmadan, Orta Asya’da barış ve güvenlik olmaz’

Yayınlanma

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Genel Sekreteri Khusrav Noziri, Harici’ye konuştu: “Afganistan sadece Tacikistan için değil, tüm bölge için bir güvenlik sorunudur. Çünkü Orta Asya ülkeleri Afganistan’ın güvenliğini Orta Asya’nın güvenliği olarak görmektedir.”

Türkiye, Pakistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın üye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ise gözlemci üye olduğu, 1985’te kurulan EİT, günümüzde yaklaşık 450 milyon nüfusa sahip ekonomik ağırlıklı bölgesel bir örgüt halini aldı.

Bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla kurulan EİT, ticaret, ulaştırma, tarım, enerji, çevre, sağlık, sanayi, maliye ve ekonomi alanlarında bölgesel işbirliği projelerinin hayata geçirilmesine imkan sağlıyor.

2021’den beri EİT Genel Sekreterliğini yürüten Khusrav Noziri, Tacikistan’da Dışişleri Bakanı Yardımcılığı gibi üst düzey görevlerin yanı sıra, Tacikistan’ın Mısır, Güney Afrika Cumhuriyeti, Çin Büyükelçiliği de olmak üzere pek çok ülkede diplomatik görevler üstlenmiştir. 2021 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) kuruluşuna ve gelişimine yaptığı katkılardan dolayı “Şanghay İşbirliği Örgütü’nün 20. Yıldönümü” madalyası ile ödüllendirilmiştir.

EİT Genel Sekreteri Büyükelçi Khusrav Noziri, teşkilatın hedefi, önümüzdeki dönem projeleri, Orta Asya’daki ticari işbirlikleri üzerine sorularımızı yanıtladı.

‘Orta Koridor bölgemizi Çin’e ve Avrupa’ya bağlıyor’

Orta Koridor’un engellere rağmen ilerlemeye devam etmesi, Güney Kafkasya-Orta Asya bölgesinin siyasi ve ekonomik özerklik arzusunun bir sembolü olarak görülüyor. Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin bu konuya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Orta Koridor, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı topraklarındaki en önemli koridorlardan biridir ve bildiğiniz gibi EİT ile Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komitesi (BMAEK) arasında bir Koordinasyon Komitesi kurduk. Bu çerçevede bu projenin nasıl daha iyi uygulanabileceğini ve bu koridorun nasıl hayata geçirilebileceğini görüşüyoruz. Bu koridor, bölgemiz için büyük önem taşıyor çünkü bölgemizi doğudan dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Çin’e ve batıdan da Avrupa’ya bağlıyor. Bu konu Antalya Diplomasi Forumu’nda da gündeme geldi; Avrupa’nın doğusunda meydana gelen bazı olaylar nedeniyle Kuzey Koridorunun bazı sorunlarla karşı karşıya olduğu vurgulandı. Şimdi, EİT bölgesinden geçen Orta Koridor’un sahip olduğu potansiyelin nasıl daha iyi kullanılabileceğine odaklanıyoruz.

‘Yaptırımların ekonomik işbirliği üzerinde olumsuz sonuçları oldu’

Batı’nın baskısına rağmen Ekonomik İşbirliği Örgütü Rusya’yı hedef alan yaptırımlara katılmayı reddediyor. Washington’un ikincil yaptırımlar konusundaki tedbirlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

EİT olarak, üye devletler arasında siyasi konuları gündeme getirmeme ve sadece on üye devlet arasında ekonomik işbirliği ve entegrasyon konularına odaklanma konusunda mutabakata vardık.  Ancak elbette her üye devletin neye karar vereceği ve yaptırım uygulayıp uygulamayacağı kendi egemenlik hakkı kapsamındadır. Bizim organizasyonumuzda ticaret ve ulaştırma, bağlantı, enerji, çevre vb. alanlarda belirlenmiş hedeflerimiz var. Şu anda temel stratejik belgemiz olan Vizyon 2025’e göre tüm öncelikli alanlarımızda projelerimizi uyguluyoruz. Ancak, kilit üye devletlerimizden birine karşı uygulanan bu yaptırımların elbette bölgesel ekonomik işbirliği gündemimiz üzerinde olumsuz sonuçları olduğunu görüyoruz. Bunun farkındayız. Ancak yine de bu zorlukların üstesinden gelmek ve tüm öncelikli alanlarımızda ekonomik olarak daha yakın işbirliği ve daha yakın entegrasyon sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

Vizyon 2025 hedefi

Strateji belgeniz Vizyon 2025’te yer alan dikkat çekici hedefler hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Temel strateji belgemiz olan Vizyon 2025’e göre bölge içi ticaretimizi iki katına çıkarma hedefi koyduk. Ticaret alanındaki işbirliğimizin seviyesini karşılaştıracak olursak, şu anda küresel ticaretimizin %9’unu oluşturan bölgesel ticaretimizin, diğer bölgesel ekonomik bloklar ve örgütlerle karşılaştırıldığında çok daha az olduğunu görebiliriz. İşte bu nedenle bölge içi ticaretimizi iki katına çıkarma hedefini belirledik. Bu konuda takip ettiğimiz iki parametre var. Birincisi, teşkilatımızın küresel ticarete katkı payını artırmak. EİT üyeleri olarak 2022 yılında ilk defa küresel ticaretin yaklaşık %4’üne tekabül eden 1 trilyon ABD Doları sınırını aştık. Küresel ticaretteki payımızı ve katkımızı artırmak istiyoruz. İkinci olarak da eş zamanlı olarak bölge içi ticaretimizi, yani üye ülkeler arasında bölge içinde yaptığımız ticareti artırma hedefi koyduk. Çünkü ticareti analiz ettiğimizde birçok ürün ve emtianın blok dışından ithal edilmek yerine EİT içinden ithal edilebileceğini görebiliriz. Dolayısıyla bu konuda büyük bir potansiyele sahibiz.

Ulaştırma ve iletişim alanı

İkinci öncelikli alanımız ulaştırma ve iletişim. Ulaşım ve iletişim alanında pek çok başarı hikayemiz var ve Trans-Hazar Orta Koridorunu zaten tartışmıştık. Ayrıca ITI (İslamabad-Tahran-İstanbul) olarak adlandırılan ve İslamabad’dan başlayıp Tahran’dan geçerek İstanbul’da sona eren koridoru yeniden aktif hale getirdik. İlgili deniz koridoru ile karşılaştıracak olursak, daha az maliyetli ve zamandan tasarruf sağlayan bir rota olacaktır. Şimdi de bu koridoru Bulgaristan’a kadar uzatmak için Bulgar şirketleriyle görüşüyoruz ki bu da Güney Asya’yı ilk kez demiryoluyla Avrupa’ya bağlayacak. Yani bölgemizdeki bir diğer önemli koridor. Ayrıca, geçen yıl Taşkent’te düzenlenen son Ulaştırma Bakanları toplantısında, TUTIT ve KUTIT olarak adlandırılan iki yeni koridoru, çoklu taşımacılık (multi-model) koridorları başlattık. TUTIT; Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Türkiye’nin kısaltmasıdır. KUTIT ise Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran ve Türkiye’nin kısaltmasıdır. Her ikisi de Çin’in de bağlandığı rotalar. Bu iki koridor, multi-model koridorlardır. Geçtiğimiz eylül ayında Duşanbe’de çalışma grubunun ilk toplantısını yaptık ve şimdi TUTIT multi-model koridorunda ne zaman bir test sürüşü yapmamız gerektiğini tartışıyoruz.

Bir diğer proje ise Kazakistan, Türkmenistan ve İran’ı kapsayan KTI. Aşkabad’da gerçekleştirdiğimiz zirve sırasında bu ulaştırma koridorunun ticarileştirilmesi konusunda mutabık kaldık. Ulaştırma ve iletişim alanındaki hedeflerimizden biri de, ulaştırma koridorlarımızı ekonomik ve ticari koridorlar haline getirmek ve böylece ticarileştirmek.

Denizcilik ve havacılık

Ayrıca ulaştırma alanındaki işbirliğimizi denizcilik alanında da geliştiriyoruz çünkü güneyimizde Hazar Denizi ve Basra Körfezi var, bunlar önemli deniz limanları. Ayrıca Pakistan’daki Gwadar limanı ve Türkiye’deki önemli limanlar da projeye dahil edilecek. Organizasyondaki ülkelerimizden üçünün denize erişimi var ancak çoğunluğu, yani geriye kalan yedi üye ülke, denize kıyısı olmayan ülkeler. Bu bakımdan denize kıyısı olmayan ülkelerin potansiyelinin arttırılması ve bu eko-geçitler vasıtasıyla denize erişimlerinin sağlanması konusu büyük önem arz etmektedir.

Ayrıca havacılık alanında da iyi bir işbirliğimiz var. Son Ulaştırma Bakanları toplantısında EİT olarak Azerbaycan’ın Gabala ve Özbekistan’ın Semerkant şehirlerine aktarma merkezi olma statüsü verme kararı aldık. Bu statünün, denize kıyısı olmayan ülkelerin iş, yatırım vb. çekme potansiyelini arttıracağını umuyoruz.

Enerji ve çevre

Diğer öncelikli alanlar ise enerji ve çevre. Enerji konusunda iki önemli amiral gemisi projemiz olduğunu söylemek isterim. Bunlardan ilki Bakü’de EİT Temiz Enerji Merkezi’nin kurulması. Bu, Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile birlikte yürütülen ortak bir proje ve kuruluşunun ilk aşaması tamamlandı. Şimdi, bu projenin sonraki aşamalarının uygulanmasına doğru ilerliyoruz. Önemli üye devletlerimizden biri olan Azerbaycan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki 29. Taraflar Konferansı (COP29) sırasında Bakü’de EİT Temiz Enerji Merkezi’nin açılışını yapmayı başaracağımızı umuyoruz.

Enerji sektöründeki bir diğer öncü program ECO-RAM’dır. Bu bölgesel bir elektrik piyasası kurulmasını temsil ediyor ve şu anda pilot aşamada. Bu projeye komşu ülkeler olarak Türkiye ve İran katılıyor, Azerbaycan’ın da potansiyel olarak katılımı söz konusu. Ancak biz bu projenin genişletilebileceğini düşünüyoruz çünkü bölgemizde doğal kaynaklar ve elektrik üretimi açısından zengin başka ülkeler de var. Bunlardan bazıları fosil kaynaklara, bazıları da Tacikistan ve Kırgızistan gibi elektriğe dayanıyor. Bu iş birliği umut verici.

Bir diğer alan ise çevre. Dubai’deki son COP sırasında çevre konusunda bakanlar toplantısı yaptık. Bu toplantıda çevre alanında iş birliğine ilişkin üst düzey diyalog platformunun ilk toplantısını Özbekistan’ın Semerkant kentinde yapmaya karar verdik. Bu bizim organizasyonumuzda yeni kurulan bir mekanizma.

Turizm

Bir sonraki öncelikli alan turizm. Şu anda EİT’in turizm başkentleri konseptini geliştiriyoruz. Şu anda bu projede altı şehrimiz var. Bunlardan biri de Türkiye’nin Erzurum şehri. Önümüzdeki yıl Erzurum EİT’in turizm başkenti olarak ilan edilecek. Bu bağlamda Erzurum’da büyük etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz. Erzurum’dan sonra sıra Şuşa’ya gelecek.

‘Çin önemli bir ticaret ortağı, ekonomik ortak ve yatırım ortağı’

Geçtiğimiz yıl Çin, Xian’da Orta Asya ülkelerini bir araya getiren beşli bir zirve düzenledi. Çin’in bölgede artan rolünü nasıl yorumluyorsunuz?

Çin’in EİT üyesi ülkelerde giderek artan bir rol oynadığının farkındayız. Bu nedenle EİT, Çin ile ilişkilerini geliştirmek, güçlendirmek ve genişletmekle ilgilenmektedir. Bildiğiniz gibi, EİT üyesi ülkelerin önemli bir kısmı Çin’in komşusudur. Kazakistan’dan başlayarak Kırgızistan, Tacikistan ve Pakistan; Çin’in doğrudan komşularıdır. EİT üyesi ülkelerin Çin ile önemli ve büyük projeleri, altyapı projeleri var ve bu projelerin ekonomik işbirliğimizi ve entegrasyonumuzu artırmak için EİT’ye de fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla Çin bizim için önemli bir ticaret ortağı, ekonomik ortak ve yatırım ortağıdır.

‘Artan Çin yatırımlarını memnuniyetle karşılıyoruz’

Bazı ülkeler Çin yatırımlarını desteklerken, bazı ülkeler de Çin’in ekonomik büyümesinden ve Kuşak Yol girişimine bağımlı kalınmasından ve borçlanmalardan endişe duyuyor. ECO’nun pozisyonu nedir?

Sahadaki gerçekliğe bakacak olursak, tüm üye devletlerin ekonomilerinde artan Çin yatırımlarını memnuniyetle karşıladıklarını düşünüyorum. Bunu büyük projelerin ve farklı alanların hayata geçirilmesi şeklinde sahada görebiliyoruz.

Tacikistan’ın rolü

Bu röportajı Tacikistan adına vermiyorsunuz ama izin verirseniz ülkenizle ilgili de bazı sorularım olacak. Tacikistan hakkında çok fazla bilgimiz yok. Tacik siyasetçilerle çok fazla konuşamıyoruz. Onları yakalamak ve onlarla konuşmak çok zor. Tacikistan’ın dış politikası hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyoruz. Tacikistan anayasası barışçıl bir politikaya vurgu yapıyor. Bu kriter nedir ve bölge ülkeleriyle ve ötesiyle nasıl uygulanıyor?

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olarak elbette Tacikistan adına konuşamam, ancak Tacikistan’ın teşkilatımızın çok önemli ve aktif bir üyesi olduğunu söyleyebilirim. Tacikistan birkaç kez örgütün zirvesine, Bakanlar Konseyine ev sahipliği yapmıştır. Bildiğiniz üzere Konsey, örgütümüzün en yüksek karar alma ve politika yapma organıdır. Tacikistan ayrıca teşkilatımızdaki farklı bölgesel projelerin uygulanmasında da etkin rol oynuyor. Tacikistan’ın katılımına değer veriyoruz. Antalya Diplomasi Forumu’nda Tacikistan Dışişleri Bakanı Sirojiddin Muhriddin ile bir kez daha bir araya geldik ve işbirliği alanları ile Tacikistan’ın rolünün güçlendirilmesi ve faaliyetler hakkında görüş alışverişinde bulunduk.

‘Afganistan için projelerimiz var’

Görünüşe göre Tacikistan’ın iki komşusuyla büyük bir sorunu var ve bunlar Kırgızistan ve Afganistan. İlişkileri normalleştirmek için hangi adımlar atıldı ya da bu ülkeler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için herhangi bir olasılık var mı?

Tekrar ediyorum, Tacikistan adına konuşamam ama bildiğim bir şey var: Hem Tacikistan hem de Kırgızistan bizim üyelerimizdir. Tacikistan ve Kırgızistan arasında devam eden müzakere sürecini memnuniyetle karşılıyoruz. Olumlu gelişmeleri ve Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki ortak sınırda büyük bir alan oluşturulduğunu duyduk. Sanırım heyetler bu sınırın nasıl çizileceği konusunda mutabık kaldılar. Bu alanda olumlu adımlar ve olumlu gelişmeler var. Afganistan da EİT üyesi bir ülke. Afganistan özellikle ulaşım ve özellikle enerji açısından çok önemli; Afganistan’la ilgili projelerimiz var ancak Afganistan’daki mevcut durum ve fiili yöneticiler nedeniyle birçok projemiz şu anda askıya alınmış durumda. Ancak Afganistan için özel bir programımız var.

‘Afganistan tüm bölge için güvenlik sorunu’

Bunun Tacikistan’ın da en büyük güvenlik kaygılarından biri olduğunu söyleyebilir miyiz?

Afganistan sadece Tacikistan için değil tüm bölge için, tüm Orta Asya için bir güvenlik sorunudur çünkü Orta Asya ülkeleri Afganistan’ın güvenliğini Orta Asya’nın güvenliği olarak görmektedir. Afganistan’da barış ve güvenlik olmadan, bölgede güvenlik ve barışın olmayacağı Orta Asya liderleri tarafından defalarca ifade edilmiştir.

Ülke olarak mı Afganistan’da bahsediyorsunuz yoksa Taliban’ın fiili yönetimine ilişkin mevcut güvenlik tehdidini mi kastediyorsunuz?

Afganistan’dan bir ülke olarak bahsediyorum çünkü bu durum iki yıl önce başlamadı. Zaten 40 yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Yani ülkeden bütün olarak bahsediyorum. Afganistan, örgütümüzün önemli bir üyesidir ancak mevcut durum nedeniyle Afganistan ne yazık ki toplantılarımıza resmî olarak katılamamaktadır.

‘Çin bölgedeki en büyük yatırımcı’ 

Hem ABD hem de Çin, Tacikistan’a yatırım yapmakla ilgileniyor. Hangisi Tacikistan’a daha fazla yatırım yaptı ve hangi alanlarda yatırım yaptı?

[Gülüyor] Yatırım alan ülkeler için, para aktığı sürece kimin yatırım yaptığı konusunda büyük bir fark olmadığını düşünüyorum. Bence ülkeler bu yatırımları artırmak ve yatırımla gelen ülke sayısını yükseltmek istiyorlar. Dolayısıyla bunun Tacikistan’ın da bir politikası olduğuna inanıyorum.

Sahaya baktığımızda, hangi ülke daha fazla yatırım yapıyor?

Elimizdeki istatistiklere göre, Çin sadece Tacikistan’da değil, tüm Orta Asya ülkelerinde, İran’da ve Pakistan’da da en büyük yatırımcı konumunda.

‘Bölge içi ticarete geri dönmek en önemli öncelik’

Size sormadığım ama sizin bize söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bahsetmediğim bir öncelik alanı daha var. O da insan kaynakları ve sürdürülebilir kalkınma. Bu bağlamda, bu yıl Türkmenistan’ın yeni modern akıllı şehri Arkadak’ta ilk Sürdürülebilir Kalkınma Forumunu düzenleyeceğiz. Bu yıl İran, dönem başkanlığını yapıyor. İran, bölge içi ticaret yoluyla güçlendirilmiş ve dirençli EİT bölgesi temasıyla geldi. Yine, bölge içi ticarete geri dönmek, bölgemiz için en önemli önceliktir. Bu bağlamda teşkilatımız için gerekli tedbirleri alıyoruz. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşması (ECOTA) üzerinde müzakerelerde bulunduk ve yürürlüğe girmesi için asgari koşul olan beş üye ülkenin imzasıyla onayladık. Ancak ne yazık ki bu anlaşma, gümrük vergilerinin düşürülmesine ilişkin maddelerde taraflar arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle işlerlik kazanamamıştır. Fakat, bu hikâyenin sonu değil. Şimdi özellikle ticareti kolaylaştırmanın başka yollarını araştırıyoruz. Ticaretin kolaylaştırılması taslak stratejisi ve ticaretin kolaylaştırılması taslak anlaşmasını yaptık.

ASYA

Pakistan, Çin’e olan enerji borç ödemelerini ertelemeye çalışıyor

Yayınlanma

Pakistan hükümeti üzerinde, bütçesindeki en büyük kalemlerden birini oluşturan ve halk için ezici bir yük olan enerji faturasını düşürmek için başta Çinli şirketler olmak üzere enerji üreticileriyle anlaşmalar yapması yönünde baskılar artıyor.

Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb ve Enerji Bakanı Sardar Awais Ahmad Khan Laghari Çinli yetkililerle görüşmek üzere Pekin’de bulunuyor. Yerel basında yer alan haberlere göre amaçları Pakistan’ın 15 milyar doları aşan borç ödemelerini beş yıl ertelemek.

Bu sayede Pakistan önümüzdeki üç yıl içinde borç servis maliyetlerinden yaklaşık 2 milyar dolar tasarruf edecek ve bu da enerji maliyetlerini düşürmeye ve döviz krizini hafifletmeye yardımcı olacak.

Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) planları kapsamında, toplam 9,000 megawatt’tan fazla elektrik üretim kapasitesine sahip 21 enerji santralinin (bazıları hala yapım aşamasında) tamamlanması gerekiyordu. Ancak elektrik hırsızlığı ve hat kayıplarının yol açtığı dağıtım sorunları, hükümeti gelir sıkıntısına sokarak Çinli enerji üreticilerine geri ödeme yapmasını engelledi. Bu da ek işletme ve kapasite maliyetlerinin bir sonucu olarak borcun 1,8 milyar dolar artmasına yol açtı.

Ancak konu hakkında bilgi sahibi olan iki hükümet yetkilisi Nikkei Asia’ya isimlerinin açıklanmaması kaydıyla Çin’in Pakistan’ın talebini kabul etmesinin pek olası olmadığını söyledi.

Analistler, Çinli yetkililerin yeniden müzakere etmek için çok az teşviki olduğu konusunda hemfikir. Harvard Kennedy School Ash Center’da Çin kamu politikası doktora sonrası araştırmacısı olan Stella Hong Zhang, Çinli şirketlerin Pakistan’a verdikleri kredileri yeniden yapılandırma konusunda kendi kârlılıkları nedeniyle isteksiz olacaklarını söyledi.

Nikkei’ye konuşan Zhang, “Çin hükümetinin de, hükümet bir şekilde sübvansiyon sağlayarak zararları karşılamadığı sürece, şirketlere zararları kabul etmeleri için baskı yapması kolay olmayacaktır” dedi.

ABD’deki William and Mary Üniversitesi’nde bir araştırma enstitüsü olan AidData’da kıdemli araştırmacı olan Ammar A. Malik de Nikkei’ye şunları söyledi: “[Çin] emsal teşkil etmek konusunda isteksiz olacaktır ve kesinlikle herhangi bir BRI (Kuşak ve Yol Girişimi) projesinde saç kesimi yapıyor olarak görülmek istemeyecektir. … Pakistan’a önerecekleri anlaşma ya da çözüm, diğer ev sahibi ülkeler tarafından benzer tavizler talep etmek için emsal olarak kullanılabilir.”

Çin haziran ayında Pakistan’ın CPEC kapsamında yeni yatırım önerisini reddetti. Uzmanlara göre, ödenmemiş enerji borçlarının yanı sıra Pakistan’daki Çinli personele yönelik güvenlik tehditleri ve ölümcül saldırılar da Pekin’in soğuk davranmasına neden oldu.

İslamabad’daki bir düşünce kuruluşu olan Politika Çalışmaları Enstitüsü’nün başkanı Halid Rahman, “Pakistan ve Çin arasında ekonomik angajmanlarla ilgili artan bir güvensizlik var, bu da enerji müzakerelerini zorlaştırabilir” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Vietnam’daki lider değişikliği dış politikaya nasıl yansır?

Yayınlanma

Gözlemciler, uzun süredir görevde olan lider Nguyen Phu Trong’un ölümünün ardından Hanoi’de belirsizlik baş gösterse de Çin’in Vietnam ile ilişkilerinin büyük ölçüde istikrarlı kalacağı görüşünde.

Uzun süren bir hastalığın ardından geçen hafta hayatını kaybeden 80 yaşındaki Trong, Vietnam’ın hızlı ekonomik büyümesinde ve yolsuzluğa karşı mücadelede öne çıkan bir lider. Ayrıca Vietnam’ın ABD-Çin arasındaki rekabette hassas bir denge gözeten ‘bambu diplomasisi’ne de liderlik etti.

Geneç cumartesi günü Vietnam’ın Pekin’deki büyükelçiliğine nadir bir ziyarette bulunan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, “derin dostluklarından” söz etti ve Trong’un iki ülke ve iktidar partileri arasındaki bağlara yaptığı “olağanüstü katkıyı” övdü.

Çin Komünist Partisi de Trong’un ölümünün açıklanmasından saatler sonra bir başsağlığı mesajı yayınlayarak onu “iyi bir yoldaş, iyi bir kardeş ve iyi bir dost” olarak nitelendirdi. Çin’in 4 numaralı yetkilisi Wang Huning, cuma günü (bugün) Nguyen’in devlet törenine katılmak üzere Vietnam’a giden bir heyete liderlik ediyor.

Resmi haber ajansı Xinhua’ya göre Hanoi, Pekin ile ilişkilerinin önemini vurgulayarak Çin Büyükelçisi Pham Sao Mai’ye “Çin ile dostane işbirliğini geliştirmenin stratejik tercih ve önceliğine bağlı kalma” sözü verdi.

Guangzhou’daki Jinan Üniversitesi’nde Güneydoğu Asya işleri uzmanı olan Zhang Mingliang, Xi’nin büyükelçilik ziyaretinin Pekin’in Trong döneminde ikili ilişkilerin gelişiminden nispeten memnun olduğunu gösterdiğini söyledi.

South China Morning Post’a konuşan Zhang, “2014‘teki petrol sondaj kulesi krizi ve [eski ABD Başkanı Donald] Trump’ın 2017’de Vietnam’a yaptığı devlet ziyareti sırasındaki ilişkilerle karşılaştırıldığında, Çin-Vietnam ilişkileri, Hanoi’nin geçen yıl Pekin’in talebi üzerine ‘ortak kader topluluğu’ kavramını benimsemesiyle belirgin bir gelişme gösterdi” dedi.

“Güney Çin Denizi’nde Filipinler ile yaşanan şiddetli gerginliklere kıyasla Vietnam ve Çin, bölgesel konulardaki derin farklılıklarını abartmadan iyi geçinmeyi başardılar” diye ekledi.

Komünist komşular arasındaki ilişkiler, 1970’lerde tartışmalı Paracel Adaları üzerindeki çatışmalar ve 1979’da kısa ama kanlı bir sınır savaşı ile geçtiğimiz on yıllarda çalkantılı olmuştu.

Zhang, Hanoi’nin Washington ile ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görülen, Çin’in Paracel Adaları yakınlarına bir derin su petrol sondaj kulesi yerleştirmesi üzerine 2014 yılında yaşanan diplomatik anlaşmazlık sırasında da ilişkilerin düşük bir noktaya ulaştığını kaydetti.

“Trong’un yönetimi altında Vietnam, Çin ile en azından yüzeysel olarak dostane ilişkiler kurmayı başardı. Ancak aynı zamanda Vietnam’ın ABD ve Rusya ile olan bağları da daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı,” değerlendirmesini yaptı Zhang.

“Tüm bunların amacı Çin’i kontrol altında tutarak Vietnam’ın elverişli bir uluslararası ortama ve Çin ile büyük ölçüde Hanoi’nin kontrolünde olan nispeten istikrarlı ilişkilere sahip olmasını sağlamaktır. Bu imkansız bir görev gibi görünebilir ama Trong’un Vietnam’ı büyük güçlerle olan bahislerini korumayı başardı” diye ekledi.

Çin’le ilişkiler

Vietnam’ın kurucu devrimci lider Ho Chi Minh’den bu yana en etkili lideri olan Trong, 2011’de iktidar partisinin genel sekreteri oldu ve 2021’de emsal teşkil eden üçüncü beş yıllık dönemi garantiledi. Trong ayrıca 2018-2020 yılları arasında Vietnam’ın cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.

Sağlık durumunun kötüye gittiğine dair spekülasyonlar sürerken Trong, 2019’da felç geçirdikten sonra ilk yurtdışı gezisi olan Ekim 2022’de Pekin’i ziyaret etti ve üçüncü dönemini garantiledikten sonra Xi ile görüşen ilk yabancı lider oldu.

Geçtiğimiz 10 ay boyunca Trong, hastalığına rağmen hem Xi’yi hem de ABD Başkanı Joe Biden’ı Hanoi’de ağırladı ve haziran ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Hanoi ayrıca Japonya, Hindistan, Güney Kore ve Avustralya’yı en üst düzey kapsamlı stratejik ortakları arasına yükseltti.

Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’nde emeritus profesör olan Carl Thayer, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, Trong’un 2015 yılında ABD ve Japonya’ya yaptığı ve Batı ile daha yakın ilişkilerin temellerini atan gezilerle hatırlanacağını söyledi.

Thayer, Hanoi’nin Pekin ile ilişkilerinin ise “istikrarlı ve dostane” kalacağını çünkü Vietnam’ın “barış, işbirliği ve kalkınma” dış politikasından vazgeçmeyeceğini düşünüyor.

“Çin, Vietnam’ın dış ilişkilerinde özel bir rol oynamaktadır. Vietnam’ın ilk kapsamlı stratejik ortağıdır ve kapsamlı stratejik işbirliği ortağı olarak adlandırılan tek büyük güçtür” dedi.

Analistler ayrıca Trong’un Xi ile olan kişisel bağına ve yıllar boyunca Hanoi ile Pekin arasındaki çalkantılı ilişkide bir denge unsuru olarak işlev gören iki komünist parti arasındaki bağlara işaret etti.

Washington’daki Ulusal Savaş Koleji’nde profesör olan Güneydoğu Asya uzmanı Zachary Abuza, “Vietnam diplomasisini genişletmiş ve ABD ile ilişkilerini geliştirmiş olsa da, Trong’un Pekin’i Vietnam’ın gerçekten tarafsız ve bağımsız olduğu ve Washington ile ilişkilerini geliştirmenin Pekin’in zararına olmayacağı konusunda ikna edebildiğini düşünüyorum” dedi.

“Bu, Trong’un kararlı komünist ideolojisi sayesinde mümkün oldu. Dünyaya Xi Jinping’in baktığı gibi bakıyordu” diye ekledi.

Abuza ayrıca Çin’in Vietnam’la partiler arası kanalları sayesinde üst düzey yetkililer arasında sürekli bir iletişim akışı sağladığını ve bu kanalın ABD’de bulunmadığını belirtti.

Singapur’daki ISEAS-Yusof Ishak Enstitüsü’nde analist olan Nguyen Khac Giang’a göre Trong ve Xi arasında Marksizm-Leninizm’e olan ortak bağlılıkları nedeniyle yakın bir ilişki vardı.

South China Morning Post’a konuşan analist, “Bu durum, özellikle Güney Çin Denizi’ndeki deniz ihtilafları nedeniyle yaşanan gerginlik dönemlerinde ikili ilişkilerin istikrara kavuşmasına yardımcı oldu. Trong aynı zamanda Çin’e karşı çok olumlu bir bakış açısına sahipti ve Çin Komünist Partisi’ne hayranlık duyuyordu, ancak birçok çetrefilli konuda onlarla pragmatik bir yaklaşım içindeydi” dedi.

Giang, Trong’un Başkan To Lam gibi potansiyel haleflerinin Xi ile bu bağa sahip olmamasına rağmen, “partiler arası bağ güçlü kalmaya devam ettiği için bunun Hanoi’nin Çin ile iyi ilişkiler sürdürme kabiliyetini büyük ölçüde etkileyeceğini sanmıyorum” dedi.

Bambu diplomasisi yaklaşımının “iyi işlediğini” ve Trong’un halefinin en azından orta vadede “yasal varisi olarak meşruiyetlerini kanıtlamak için” bunu ya da temel politikalarını değiştirmesinin olası olmadığını söyledi.

‘Dış politikada keskin değişimler yaşanmaz’

Ölümünden bir gün önce Trong’un görevleri geçici olarak Lam’a devredildi. Mayıs ayında devlet başkanı olan 66 yaşındaki Lam, daha önce Vietnam’ın kamu güvenliği bakanıydı ve yolsuzlukla mücadele kampanyasını denetliyordu. ‘Kızgın fırın’ olarak adlandırılan bu kampanya 2016’dan bu yana partinin Merkez Komitesinin 40 üyesinin ve düzinelerce ordu ve polis generalinin görevden alınmasına yol açtı.

Aralık 2022’den bu yana Politbüro’nun 18 üyesinden altısının görevden alınması – mart ayından bu yana Vietnam’ın en üst düzey beş liderinden üçü de dahil olmak üzere – belirsizlik endişelerini artırdı.

Siyasi çalkantılara rağmen Abuza, Vietnam’ın dış politikasında “kesinlikle bir değişiklik” beklemediğini, Hanoi’nin “titizlikle tarafsız” kalacağını ve hem Çin hem de ABD ve müttefikleriyle derin ekonomik bağları olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Lavrov, Wang’a Rusya ve Çin’in Güneydoğu Asya’da güçlerini birleştirmesi gerektiğini söyledi

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Çinli mevkidaşına, Rusya ve Çin’in Güneydoğu Asya’da dış güçlerin müdahalesine karşı çabalarını birleştirmeleri gerektiğini söyledi.

Rus haber ajansı Tass’a göre, Lavrov şu ifadeleri kullandı: “Birleşik bir pozisyonumuz var. Bunun yok edilmesini önlemek için her şeyi yapmalıyız [ve] bu bölge dışından güçlerin Güneydoğu Asya’nın işlerine müdahalesine ortaklaşa karşı koymanın ve bölgenin refah ve esenliğine katkıda bulunmanın önemli olduğuna inanıyoruz.”

Lavrov bu sözleri Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’ye, perşembe günü Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) görüşmeleri çerçevesinde Laos’un başkenti Viyentiyan’daki görüşmelerde söyledi.

Wang’ın Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba ile üç saatlik bir görüşme gerçekleştirmesinden bir gün sonra gerçekleşen görüşmede Lavrov, Ukrayna’nın “iyi niyetle” hareket etmesi halinde Moskova’nın görüşmelere açık olduğunu söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Lavrov Wang’a Çin’in Ukrayna krizi konusundaki “dengeli ve tutarlı” tutumu için teşekkür etti ve Pekin’in tüm paydaşların çıkarlarını dikkate alan yaklaşımları teşvik etme girişimlerini memnuniyetle karşıladı.

İki diplomat ayrıca “bazı ülkelerin Asya-Pasifik bölgesi için ASEAN merkezli güvenlik ve istikrar çerçevesini zayıflatmak üzere tasarlanmış kısıtlı blok temelli askeri ve siyasi mekanizmalar kurma konusunda giderek daha proaktif hale geldiği gerçeğini göz önünde bulundurarak ASEAN içindeki işbirliğini” de ele aldı.

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Wang, Rusya ile ilişkileri “olgun, istikrarlı, dirençli ve özerk, sağlam siyasi karşılıklı güven, derinleşen stratejik işbirliği ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliği için geniş umutlar” olarak selamladı.

Açıklamada Wang’ın şu sözlerine yer verildi: “Kaotik uluslararası durum ve dış müdahale ve direniş karşısında Çin, birbirinin temel çıkarlarını korumak için Rusya ile birlikte çalışmaya … ve her zaman birbirinin gelişiminde yol arkadaşı ve iyi bir ortak olmaya hazırdır.”

Wang ayrıca iki tarafın “Doğu Asya işbirliği konusunda iletişim ve koordinasyonu sürdürmesi” gerektiğini de sözlerine ekledi.

Laos ile üçlü görüşme

Çin dışişleri bakanlığına göre daha önce ikili Laos Dışişleri Bakanı Saleumxay Kommasith ile bir araya gelerek üç tarafın “Asya-Pasifik bölgesindeki alevleri körükleyen bölge dışı güçlere ilişkin endişelerini dile getirdikleri” bir toplantı gerçekleştirdi.

Üç ülke “sıcak nokta sorunlarının yatıştırılmasını ve bölgesel güvenlik ve istikrarın korunmasını teşvik etmek için koordinasyon ve işbirliğini güçlendirmeye istekli olduklarını ve … güç politikalarına ve çatışmalara karşı birlikte çalışacaklarını” ifade ettiler.

ASEAN’ın 10 üye ülkesinden üst düzey diplomatlar Wang ve Lavrov’un yanı sıra ABD, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, İngiltere ve Avrupa Birliği’nden mevkidaşlarıyla birlikte cumartesi gününe kadar Laos’un başkentinde yıllık Doğu Asya Zirvesi Dışişleri Bakanları toplantısına katılıyor.

Hindistan-Çin görüşmesi

Perşembe günü Hint mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar ile bir araya gelen Wang, mevcut karmaşık uluslararası durum ve ciddi küresel zorluklar karşısında, iki komşu büyük gelişmekte olan ülke ve başlıca yükselen ekonomiler olarak Çin ve Hindistan’ın diyalog ve iletişimi güçlendirmesi, anlayış ve karşılıklı güveni artırması, çatışma ve farklılıkları uygun şekilde yönetmesi ve karşılıklı fayda sağlayan işbirliği geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Wang, her iki tarafın da çatışmaları, farklılıkları ve sürtüşmeleri aşan bir bilgelikle tarihe, halklarına ve dünyaya karşı sorumluluklarını üstlenmeleri ve Çin-Hindistan ilişkilerinin iyileştirilmesini ve sürdürülebilir kalkınmasını teşvik etmeleri gerektiğini belirtti.

Çin-Hindistan ilişkilerinin ikili kapsamın ötesinde önemli bir etkiye sahip olduğunu kaydeden Wang, “İkili ilişkilerin geliştirilmesi gelişmekte olan iki ülkenin stratejik modelini yansıtmalı, farklılıkların ele alınması iki eski medeniyetin siyasi bilgeliğini yansıtmalı ve küresel zorluklara verilen yanıt Küresel Güney ülkelerinin dayanışma ve işbirliğini yansıtmalıdır” ifadelerini kullandı.

Wang, Çin-Hindistan ilişkilerinin doğru yola dönmesinin her iki tarafın da çıkarına olduğunu ve Küresel Güney ülkelerinin de ortak beklentisi olduğunu vurguladı.

Jaishankar, Hindistan ve Çin’in en kalabalık iki ülke, iki büyük gelişmekte olan ekonomi ve uzun geçmişleri olan eski medeniyetler olduğunu söyledi. “İkili ilişkilerde istikrarlı ve öngörülebilir bir gelişmenin sürdürülmesi her iki tarafın da yararınadır ve bölgesel barışın korunması ve çok kutupluluğun teşvik edilmesi açısından özel bir önem taşımaktadır” dedi.

Jaishankar, Hindistan ve Çin’in iç içe geçmiş kapsamlı çıkarlara sahip olduğunu ve sınır olaylarının gölgesiyle karşı karşıya olduklarını, ancak Hindistan’ın farklılıkları tarihsel bir perspektif, stratejik düşünce ve açık bir tutumla çözmenin yollarını bulmaya ve ikili ilişkileri olumlu ve yapıcı bir yola geri döndürmeye istekli olduğunu söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, her iki taraf da sınır bölgelerinde barış ve huzurun korunması ve sınır işleri istişarelerinde yeni ilerlemeler kaydedilmesi konusunda ortak taahhütte bulunma konusunda mutabık kaldı.

Güney Çin Denizi anlaşmazlığı

Zirve, ASEAN üyesi Filipinler ile Çin arasında Güney Çin Denizi’nde gerilimin arttığı bir dönemde düzenleniyor.

Filipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos Jr’ın ülkesini ABD’ye yaklaştırması ve Japonya ve Avustralya gibi diğer ABD müttefikleriyle daha güçlü bir işbirliği arayışına girmesinin ardından Güney Çin Denizi’ndeki sürtüşmeler Pekin ve Manila arasında daha da yoğunlaştı.

Bu yıl, Filipinler ve Çin arasındaki çatışma keskin bir şekilde tırmandı ve Çin sahil güvenliği, Filipinler’in Spratly Adaları’ndaki tartışmalı bir resif olan İkinci Thomas Sığlığı’na ikmal misyonlarını engellemek için tazyikli su kullandı.

Manila 1999 yılında BRP Sierra Madre adlı ABD yapımı savaş gemisini kıyıya indirdi ve bölge üzerindeki hak iddialarını ileri sürmek için buraya asker konuşlandırdı. Pekin sadece insani yardım malzemelerine izin verildiğini ve inşaat malzemelerine izin verilmediğini söyledi.

Daha önce ABD, ikmal misyonlarını desteklemek için “ne gerekiyorsa” yapacağını belirtmiş, ancak Filipinli yetkililer daha temkinli davranmıştı.

Geçen hafta Pekin ve Manila bir dizi toplantının ardından Sierra Madre çevresinde çatışmaların tırmanmasını önlemek için geçici bir anlaşmaya vardıklarını açıkladılar, ancak Manila’nın Pekin’in önceden bildirim ve yerinde doğrulama koşullarına itiraz etmesiyle kısa sürede anlaşmazlık yeniden alevlendi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English