Bizi Takip Edin

Avrupa

Almanya, yedek asker konusunda veri kuralları engeline çarpıyor

Yayınlanma

Almanya silahlı kuvvetlerinin sayısını artırma çabalarını sıkı veri koruma yasaları engelliyor.

Alman Silahlı Kuvvetleri Yedek Askerler Derneği Başkanı Patrick Sensburg, Almanya ve AB’nin sıkı gizlilik kuralları nedeniyle, Avrupa’nın savunma ve güvenliğinde daha güçlü bir rol üstlenmek isteyen ülkenin yedek kuvvetlerini güçlendirebilecek yaklaşık bir milyon kişiyle iletişim halinde olamadıklarını ileri sürdü.

Sensburg, Almanya’nın 2011 yılında zorunlu askerlik hizmetini askıya aldığında, eski askerlerin kayıtlarını da tutmayı bıraktığını söyledi. Financial Times’a (FT) verdiği röportajda, “Onların iletişim bilgilerini kaybettik. Bu çılgınlık,” dedi.

Sensburg, bu sorunun Avrupa veri koruma yasaları ve Nazi dönemi ile Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin (DDR) “hatıralarının” kişisel verilerin toplanması ve kullanılması konusunda ihtiyatlı bir kültürün oluşmasına katkıda bulunduğu Almanya’daki ek kurallarla daha da karmaşık hale geldiğini söyledi.

Almanya’nın yeni şansölyesi Friedrich Merz, ABD’nin Başkan Donald Trump yönetiminde ittifak konusunda daha kararsız bir tutum sergilemeye başlaması üzerine, ülkesinin NATO’da ve “Rusya’nın saldırganlığından Avrupa’yı savunmada” öncü bir rol oynayacağına söz verdi.

Merz, savunma harcamaları için sınırsız borçlanmaya izin vererek Bundeswehr’in yeniden yapılandırılmasının finansmanı konusundaki endişeleri sona erdirdi ve yetkililer, silahlı kuvvetlerin en büyük sorununun artık personel olduğunu söylüyor.

Silahlı kuvvetlerin başkanı Carsten Breuer, profesyonel asker sayısının bugünkü 180.000’den on yıl sonuna kadar 200.000’e çıkarılması gerektiğini söyledi.

Breuer ayrıca, ordunun kriz durumunda vatanlarını savunmak veya cephedeki askerler öldürüldüğünde veya yaralandığında başka yerlere destek sağlamak için çağrılabilecek yaklaşık 260.000 yedek askere ihtiyaç duyduğunu da belirtti.

Bu rakam, bugünkü yaklaşık 60.000 rakamına göre önemli bir artışa işaret ediyor. Avrupa orduları, yedek kuvvetlerini doldurmak için genellikle üç ana işe alım kanalına güveniyor: gönüllüler, eski askerler ve eski profesyonel askerler.

Almanya, eski tam zamanlı askeri personelden yararlanabilirken, şu anda zorunlu askerlik hizmeti yok ve askeri deneyimi olmayan siviller için sınırlı sayıda yer var.

Yeni hükümet, yeni bir gönüllü askerlik hizmeti getireceğini, fakat başlangıçta her yıl sadece yaklaşık 5.000 genç erkeği eğiteceğini söyledi. 

Savunma Bakanı Boris Pistorius, hafta sonu Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine verdiği röportajda, gerekli yedek asker sayısına ulaşmak için bazı eski askerlerin “yeniden göreve çağrılması” gerektiğini söyledi.

Yedek askerler derneği, eski zorunlu askerlik görevlileri ve eski profesyonel askerlerin yanı sıra yedek kuvvetlerde görev yapan sivilleri temsil ediyor. Sensburg, eski askerlere destek ve eğitim sağlamak için her yıl hükümetten 24 milyon avro fon aldığını ve potansiyel olarak zengin bir yetenek rezervi olabileceğini söyledi.

Dernek, 115.000 üyesinin yanı sıra, daha önce askerlik yapmış veya bir zamanlar profesyonel asker olan Almanya’daki 10 milyon kişinin tamamından da sorumlu.

Bu kişilerin yaklaşık 9 milyonu 65 yaşın üzerinde, bu da soğuk savaşın sona ermesinden bu yana Almanya’nın silahlı kuvvetlerinin dramatik bir şekilde küçülmesini yansıtıyor.

Sensburg, derneğin geri kalan 1 milyon kişiyle temas halinde olmadığını söyledi. Bu kişiler arasında Afganistan’da görev yapmış yaklaşık 93.000 kişi de bulunuyor. Sensburg, bu grubu “yüksek potansiyelli” yedek askerler olarak nitelendiriyor ve “Onların fiziksel olarak ne kadar formda olduklarını, tekrar hizmet etmek isteyip istemediklerini bile bilmiyoruz,” diyor.

Merz’in partisi Hıristiyan Demokratların (CDU) eski milletvekili Sensburg, “Bazılarının sağlığı iyi olmayabilir veya ilgisiz olabilir, ama 1 milyon kişinin sadece dörtte biri bile hizmet etmeyi kabul ederse, yedek asker sayısına ilişkin hedefi karşılamak için yeterli olur,” diye ekledi.

Almanya’nın yıllık televizyon ücretlerini tahsil etmekten sorumlu kurumun, vatandaşların taşındıktan birkaç hafta sonra onlarla iletişime geçebilmesini, ama derneğin kayıtlarında adı bulunan kişileri bulmanın hiçbir yolunun olmadığını söyledi.

Savunma Bakanlığı, eski askerlerle iyi iletişimin Almanya için önemli olduğunu, fakat kişisel verilerin korunmasının da aynı derecede önemli olduğunu belirtti.

Bakanlık, “Bakanlık, mevcut veri koruma düzenlemelerinin yedek askerlik görevinin gereklilikleriyle ve yeni askerlik hizmeti modelinin bir parçası olarak yeniden başlatmayı hedeflediğimiz askerlik kaydı ve izleme uygulamasıyla nasıl uyumlu hale getirilebileceğini sürekli olarak gözden geçiriyor,” dedi.

Bakanlık, 2021’den itibaren aktif hizmetten ayrılan askerlerin otomatik olarak yedek asker olarak kaydedildiğini de ekledi.

Avrupa

Dolar zayıflarken avro cazibe kazanıyor mu?

Yayınlanma

Fransa, Paris’in uzun süredir devam eden ortak borçlanma kampanyasının bir parçası olarak, avro para biriminin küresel rezerv para birimi olarak profilini yükseltmeye yönelik ek önlemler alınması için diğer AB ülkelerine baskı yapıyor.

Financial Times’ın (FT) gördüğü, bu ayın sonlarında yapılacak liderler zirvesi öncesinde dağıtılan bir AB taslak bildirisinde, Avrupa Merkez Bankası da dahil olmak üzere blok kurumlarından “avronun uluslararası rolünü güçlendirmek için önlemler araştırılması” isteniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın doların hakim rolünü zayıflatan ve Avro bölgesinin 25 yıllık para biriminin uluslararası işlemler için daha cazip hale gelmesine olanak tanıyan dengesiz ticaret ve ekonomi politikasından kaynaklanıyor.

Paris, yatırımcıların ABD Hazine borçlarından kaçmak için güvenli bir liman aradığını ve bu nedenle AB’nin piyasaya hizmet etmek için daha fazla ortak borç ihraç etmesi gerektiğini savunuyor.

Fransa ve İtalya ve İspanya gibi diğer ağır borçlu ülkeler, ulusal yüklerini artırmadan savunma gibi öncelikli alanlara daha fazla harcama yapabilmek için uzun süredir daha fazla ortak borçlanma için baskı yapıyorlar.

IMF Genel Direktörü Kristalina Georgieva, perşembe günü Lüksemburg’da düzenlenen AB maliye bakanları toplantısında, “Avronun küresel olarak daha büyük bir rol oynaması için büyük bir fırsat var,” dedi.

Georgieva, “Kaliteli güvenli varlık arayışına baktığımda, şu anda bu varlıkların arzında bir kısıtlama olduğunu görüyorum. Şu anda bu kadar çok varlığın altına yatırılması tesadüf değil,” diye ekledi.

Georgieva, Avrupa Merkez Bankası (AMB) verilerine göre altının, merkez bankalarının rezerv varlığı olarak avroyu geçtiğini belirtti.

AMB Başkanı Christine Lagarde bu hafta FT’de, bunun “küresel avro” anı olduğunu, ama bloğun bunu değerlendirmek için “güvenli varlıkların bolca arzı” da dahil olmak üzere reformlara ihtiyaç duyacağını yazdı.

Lagarde, “Toplam mali durumun güçlü olmasına ve borç-GSYİH oranının ABD’deki %124’e kıyasla %89 olmasına rağmen, yüksek kaliteli güvenli varlık arzı geride kalıyor. Son tahminlere göre, en az AA notuna sahip devlet tahvillerinin bakiyesi AB’de GSYİH’nin %50’sinin biraz altında, ABD’de ise %100’ün üzerinde,” diye yazdı.

Bir AB yetkilisi, bunun ortak borçlanma gibi “klasik bir Lagarde hamlesi, Fransız fikirlerini öne sürme” olduğunu savundu.

Lagarde, dolara karşı: Bağımsızlık ve avroya biçilen uluslararası rol

AMB baş ekonomisti Philip Lane, bu ayın başlarında yaptığı bir konuşmada, Avro bölgesinin tasarımının “güvenli varlıkların yetersiz arzına” yol açtığını ve buna yanıtın bir yolunun Avrupa çapındaki projeleri finanse etmek için yeni ortak tahviller ihraç etmek olabileceğini söyledi.

Fakat başka bir seçenek, mevcut ulusal tahvil stokundan daha büyük bir güvenli varlık stoku oluşturmak. Bu bağlamda Lane, Peterson Enstitüsünden Olivier Blanchard ve Citadel’den Ángel Ubide’nin, Avrupa’daki tek tek hükümetler tarafından ihraç edilen tahvillerin bir kısmının Eurobondlarla değiştirilmesini öneren bir makaleyi örnek gösterdi.

Daha fazla ortak AB borcu ihraç etme kararı ancak oybirliğiyle alınabilir. Borcun daha büyük bir kısmını geri ödemek zorunda kalacak Almanya ve Hollanda, daha fazla ortak borçlanmaya şiddetle karşı çıkıyor.

Üst düzey bir AB diplomatı, komisyonun Berlin’in muhalefetini dikkate alacağını söyledi fakat durum kötüleşirse, “Bazı üye ülkelerin ekonomisi pek de iyi durumda olmadığı için baskı artacak,” dedi.

AB, Covid-19 salgını sırasında ekonomik teşvikleri finanse etmek için ihraç ettiği yaklaşık 800 milyar avroluk ortak borcunu geri ödemekte zaten zorlanıyor.

Avrupa Komisyonu, borcu yeniden finanse etmediği takdirde, geri ödemeler için yıllık 30 milyar avro, yani 2028 yılı bütçesinin beşte biri kadar bir miktarın harcanacağını tahmin ediyor. Konuya yakın iki kişiye göre, Fransa, daha fazla borçlanmanın yatırımcıları cezbetmek için yeterli likidite yaratacağını söylüyor.

Bir AB diplomatı, “Daha fazla üye ülkenin kredi notu yükseltilirse, avro cinsinden güvenli varlıklarda sıkıntı yaşanmayacaktır,” dedi.

26-27 Haziran tarihlerinde yapılacak zirvenin başkanlığını üstlenecek olan António Costa, mevcut jeopolitik kargaşa ortamında, blokun hâlâ parçalı haldeki tek pazarının derinleştirilmesi konusunda daha geniş kapsamlı bir tartışma kapsamında, avronun rolünü gündeme getirdi.

Costa, FT’ye verdiği demeçte, tek pazarın daha iyi entegrasyonu ve tasarruf ve yatırımlara ilişkin AB çapında kuralların “AB’nin açık, istikrarlı ve güvenilir bir ortak olarak konumunu güçlendirerek avronun küresel konumunu pekiştireceğini” söyledi.

Doların rolü, Trump göreve gelmeden önce de azalıyordu. Chatham House’a göre, 2024 sonunda dolar, küresel döviz rezervlerinin yüzde 58’ini oluştururken, bu oran 10 yıl önce yüzde 65 idi.

IMF’ye göre, avro şu anda döviz rezervlerinin yaklaşık yüzde 19’unu oluşturuyor ve bu oran, avronun yaratıldığı 2000 yılındaki seviyeye benzer.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya ve Britanya ‘dostluk’ antlaşması imzalamaya çok yakın

Yayınlanma

Planlar hakkında bilgi sahibi yetkililere göre, Almanya ve Britanya önümüzdeki ay önemli bir ikili dostluk anlaşması imzalamaya hazırlanıyor.

İki hükümet, Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın Almanya’ya yaptığı ilk ziyaret sırasında “benzeri görülmemiş” büyük ölçekli bir anlaşma imzalayacaklarını duyurmuştu.

Starmer, bunu AB ülkeleriyle ilişkileri “resetleme” sürecinin bir parçası olarak nitelendirmiş ve Brexit ile kopan ticaret ve güvenlik bağlarını yeniden kurma çabası olarak değerlendirmişti.

Fakat anlaşma tamamlanmak üzereyken, Almanya’daki hükümet karmaşası işleri rayından çıkardı. Diplomatlar, dönemin Şansölyesi Olaf Scholz’un koalisyonunun çökmesi üzerine müzakereleri durdurma kararı aldı.

Zira Alman yasaları, anlaşmanın imzalanıp imzalanmayacağına ve ne zaman imzalanacağına yeni hükümetin karar vermesini gerektiriyordu.

Bir diplomat Euractiv’e verdiği demeçte, yeni muhafazakâr-sosyal demokrat koalisyonunun göreve başlamasıyla müzakerelerin kısa sürede yeniden başladığını ve şu anda tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.

Diplomat, “Şansölye Merz, Başbakan Starmer ile, ilgili dışişleri bakanlıklarının liderliğinde iyi bir şekilde ilerleyen Alman-İngiliz anlaşması müzakerelerinin artık hızla sonuçlandırılması konusunda anlaştı,” dedi.

Gerekli Alman kabine kararı ve imzalanmanın “yakında” gerçekleşebileceğini de ekledi.

Zamanlama konusunda bilgilendirilen başka bir yetkiliye göre, bu tarih 17 Temmuz gibi erken bir tarihte olabilir.

Görüşmelere katılan Alman milletvekilleri, anlaşmanın önemini ülkenin Fransa ile imzaladığı büyük ölçekli dostluk anlaşmalarıyla karşılaştırdı.

İki ülke, Fransız-Alman ilişkilerini yeni bir düzeye taşıyan ve ortak bir parlamento meclisi kurulmasını sağlayan Élysée Antlaşması ve Aachen Antlaşması ile birbirine bağlı.

SPD’nin o zamanki dış ilişkilerden sorumlu milletvekili Nils Scmid, geçen sene yaptığı açıklamada, “Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık arasında bir tür üçlü ilişki olacak,” demişti. Fransa-Almanya anlaşmalarına ek olarak, Fransa ve Birleşik Krallık Lancaster House Antlaşması ile birbirine bağlı.

Schmid, bu belgenin iki hükümet ve parlamento arasındaki alışverişi kurumsallaştırmasını ve daha yakın kültürel bağlar kurmasını umuyordu. Bir İngiliz hükümet kaynağına göre, İngiliz tarafı anlaşmanın sıradan insanların yaşamlarına pratik bir etkisi olmasını ve Starmer’ın büyümeye verdiği önemi yansıtmasını istiyordu.

Fakat somut iyileştirme yapılabilecek birçok alanın AB’nin yetki alanına girmesi bir engel oluşturdu. Schmid, anlaşmanın bu alanlara dokunmaması gerektiğini açıkladı.

Anlaşma, İngiltere’nin Almanya ile ilk savunma işbirliği anlaşması olan Trinity House Antlaşmasını da içermesi bekleniyor. Bu belge geçen yıl imzalandı ve Alman hükümeti bunu “İngiltere’nin Avrupa’ya yönelik yeni yöneliminin bir ifadesi” olarak nitelendirdi.

AB ve Britanya da geçen ay kendi savunma ve güvenlik paktını imzaladı ve Brexit sonrası ticaret ilişkilerindeki bazı engelleri azaltmak için ilke anlaşması yaptı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Finlandiya ‘Rusya tehdidini’ gerekçe göstererek mayın yasağından çıkıyor

Yayınlanma

Finlandiya parlamentosu, Rusya’dan kaynaklandığı iddia edilen tehditleri gerekçe göstererek, anti-personel mayınların kullanımını, üretimini ve depolanmasını yasaklayan Ottava Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı. Reuters haber ajansına göre yapılan oylamada 18 milletvekili karşı oy kullanırken 157 milletvekili çekilme yönünde oy verdi.

Finlandiya parlamentosu, anti-personel mayınların kullanımını, üretimini ve depolanmasını yasaklayan Ottava Sözleşmesi’nden ülkenin çekilmesi yönünde karar aldı.

Reuters haber ajansının aktardığına göre, parlamentoda yapılan oylamada 18 milletvekilinin ret oyuna karşılık 157 milletvekili tasarının kabulü yönünde oy kullandı.

Finlandiya Savunma Bakanı Antti Häkkänen, Rusya’dan gelebilecek olası saldırılara işaret ederek kararı savundu.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres’in endişelerine yanıt olarak Häkkänen, “Hükümetimizin ve parlamentomuzun, Finlandiya’ya yönelik bir saldırı riskini azaltacak önlemleri almakla yükümlü olduğuna inanıyorum,” ifadelerini kullandı.

Norveç, Finlandiya’nın kara mayını antlaşmasından çıkma hamlesini eleştirdi

Süreç altı ay sonra başlayacak

Habere göre Finlandiya, anlaşmadan çekildiğini diğer taraf ülkelere ve BM’ye resmi olarak bildirdikten altı ay sonra mayın stoklamaya başlayabilecek.

Bu karar, BM Genel Sekreteri Guterres’in 16 Haziran’da mevcut sözleşmelere bağlı kalınması ve bu sözleşmelerden çekilmeye yönelik “her türlü adımın derhal durdurulması” gerektiği yönündeki açıklamasına rağmen alındı.

Baltık ülkeleri de niyetini açıklamıştı

Finlandiya’nın bu adımı, bölgedeki diğer ülkelerin benzer hamlelerini takip ediyor. Mart ayı ortasında Litvanya, Letonya, Estonya ve Polonya da Ottava Sözleşmesi’nden çekilme niyetlerini açıklamıştı.

Söz konusu ülkeler, Belarus ve Rusya ile sınırı olan devletlere yönelik askeri tehditlerde önemli bir artış olduğunu belirtmiş ve bu ülkelerin “caydırıcılık ve savunma potansiyelini güçlendirmenin önemli olduğunu” vurgulamışlardı.

Litvanya, Rusya ve Belarus sınırına mayın döşemek için 1,1 milyar avro harcayacak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English