Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’nın Commerzbank kaygısı “Mittelstand” kaynaklı

Yayınlanma

Alman Commerzbank, Avrupa’nın en büyük ekonomisine yön veren ve “Mittelstand” denilen orta ölçekli aile şirketleri için kilit bir kredi sağlayıcı olarak rolünün, İtalyan UniCredit’in girişimlerine direnmek için bir gerekçe olduğunu söylüyor.

UniCredit pazartesi günü yaptığı açıklamada Commerzbank’taki hissesini %21’e çıkarmaya hazırlandığını söyledi.

Alman Şansölyesi Olaf Scholz ise bu hamleyi “düşmanca bir saldırı” olarak nitelendirdi.

Birleşmenin ardından krediler ve risk yönetimine ilişkin kararlar yurtdışına kaydırılabilir. Commerzbank yetkilileri bu durumun, onlarca yıldır Commerzbank ile bankacılık yapan yerli müşterilere yönelik hizmetleri baltalayabileceği uyarısında bulundular. Bu endişelerini Berlin’deki hükümet temsilcilerine de iletmişlerdi.

Commerzbank Alman ihracat finansmanının %30’unu sağlıyor ve binlerce ticari müşterisiyle Alman KOBİ’lerine kredi veren en büyük kuruluşlardan biri.

Almanya’nın ihracat odaklı şirketlerinin dünyanın geri kalanıyla yaptığı ticaretin yaklaşık %30’unu gerçekleştirdiğini tahmin ediyor.

Commerzbank Mittelstand müşterileri arasında artan müşteri memnuniyeti seviyelerinin altını çiziyor.

Bazı KOBİ’lerden birleşmeye ihtiyatlı destek

Bununla birlikte küçük ve orta ölçekli işletmeleri (KOBİ’ler) temsil eden iki ana Alman iş grubunun yetkilileri, İtalyan bankasının argümanlarını yansıtacak şekilde, sınır ötesi bir birleşmenin sağlayabileceği ölçek avantajlarına değindi.

Retuers’ın aktardığına göre Almanya’da 27.000’den fazla küçük ve orta ölçekli işletme üyesine sahip DMB derneğinin genel müdürü Marc Tenbieg, “Bu, Commerzbank’ın zor durumdaki işletmesini yeniden rekabetçi hale getirmek için acilen ihtiyaç duyulan dönüşümü başlatabilir ve bu da Alman şirketleri için bir avantaj olacaktır,” dedi.

Fakat diğer ana Mittelstand patron topluluğu olan 29.000 üyeli BVMW federasyonunun baş ekonomisti Hans-Juergen Voelz, ticari bankaların kârlarını ve bilançolarını artırmak için büyümeleri gerektiğini ve böylece kredi verme kabiliyetlerini desteklediklerini söyledi.

Voelz, “Commerzbank örneğinde, başka bir Avrupa bankacılık kurumuyla birleşme buna katkıda bulunacaksa, bunu memnuniyetle karşılarız,” dedi.

Commerzbank’ın küçük işletmelere verdii kredi yaklaşık 83 milyar avro

Commerzbank’ın web sitesinde belirtildiğine göre, Almanya’da yaklaşık 25.500 kurumsal müşteri grubunun ve yaklaşık 11 milyon özel ve küçük işletme müşterisinin ortağı.

Yıllık raporuna göre, 2023 yılında Alman küçük işletme sektörüne açıkça verdiği kredilerin toplamı yaklaşık 83 milyar avro (93 milyar dolar).

Salı günü bankanın denetleme kurulu üyeleri devralmaya şiddetle karşı çıkarken, yerel sendikalar işten çıkarmalar ve genel merkezin yurt dışına taşınmasından endişe duyuyor.

Berlin’in satışa engel olacak yasal gücü olmayabilir

Alman Ticaret Odası (DIHK) Dış Ticaret Başkanı Volker Treier, “İlgili kurumlar ne kadar büyük olursa, projeler o kadar çabuk finanse edilebilir ve işlemler uluslararası bağlamda o kadar büyük olabilir,” dedi.

Salı günü Reuters’a konuşan iki hükümet kaynağı, Berlin’in UniCredit’in devralmasını engellemek için kullanabileceği yasal yetkilere sahip olduğunu düşünmediğini söyledi.

40 yaşın altındaki iş insanlarını temsil eden bir dernek olan ‘Genç Girişimciler’ başkanı Thomas Hoppe, “Commerzbank’a şimdi ne olursa olsun, devletin güçlü bir bireysel hissedar olarak geri çekilmesinin iyi olduğunu düşünüyorum,” ifadelerini kullandı.

Draghi raporunun en önemli başlıklarından biri de Bankacılık Birliği

Berlin’deki korku, İtalyanların Commerzbank’ta Alman hükümetinden daha büyük bir hisseye sahip olmaları halinde, ekonominin bel kemiği olarak görülen Mittelstand’a verilen kredileri azaltabilecekleri yönünde.

Bankaların Avrupa finans sektöründeki hakimiyeti göz önüne alındığında, Bankacılık Birliği, AB’nin Sermaye Piyasaları Birliği projesine ayrılmaz bir şekilde bağlı.

Avrupa Merkez Bankası eski Başkanı Mario Draghi son raporunda, parçalanmış finansal yapının büyüme ve zenginlik yaratma üzerinde bir engel olduğuna işaret etmişti.

ABD’nin en büyük bankası JPMorgan Chase, Avrupa’nın en büyük 10 bankasının toplamından daha büyük bir değere sahip.

Almanya’da işten çıkarılma korkusu

Sendika temsilcisi ve Commerzbank’ın denetim kurulu üyesi Stefan Wittmann da olası olumsuzluklara dikkat çekti.

Wittmann, UniCredit CEO’su Andrea Orcel tarafından devralınan diğer bankalarda da olduğu gibi, bu durumun büyük olasılıkla yaygın iş kayıplarına yol açacağını savundu.

Wittmann ayrıca UniCredit’in elinde büyük miktarda İtalyan devlet tahvili bulundurduğunu da belirtti. Anlaşma gerçekleşirse İtalyan finans piyasalarındaki ani dalgalanmanın Alman ekonomisi üzerinde “domino etkisi” yaratabileceği uyarısında bulundu. 

Haziran sonunda İtalya, UniCredit’in 108 milyar avroluk devlet tahvili varlığının yüzde 35’ini ve 383 milyar avroluk kredi portföyünün yüzde 38’ini oluştururken, Almanya ve Orta Avrupa birlikte daha fazla paya sahipti.

AVRUPA

Yeni Fransız hükümetinde göçe ve Schengen’e karşı sesler yükseliyor

Yayınlanma

Fransa Başbakanı Michel Barnier’nin yeni hükümetindeki bazı bakanlar, “belgesiz göçmenlere” yönelik devlet tıbbi yardımının kaldırılabileceğinden bahsediyor.

Göç Yasasının kabul edilmesinden neredeyse bir yıl sonra, AME olarak bilinen devlet tıbbi yardım programı yine tartışmaların merkezinde yer alıyor.

Barnier, hükümetinin yapısını açıkladıktan birkaç saat sonra, 22 Eylül Pazar günü France 2 televizyonuna yaptığı açıklamada, Fransa’da üç aydan uzun süredir bulunan belgesiz göçmenlere sunulan sağlık hizmetlerine erişimin kaldırılması konusunda “hiçbir tabusu olmadığını” söyledi.

Fakat Barnier’nin Fransa’nın ekolojik dönüşüm, iklim ve risk önleme bakanı olarak ikinci kez atadığı Agnès Pannier-Runacher, AME’nin kaldırılmasına karşı çıkıyor.

İçişleri Bakanı: Sosyal yardımda en cazip ülke olmak istemiyorum

Öte yandan yeni atanan İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, programın mevcut AME’ye kıyasla büyük ölçüde azaltılacak bir tür acil tıbbi yardıma dönüştürülmesinden yana olduğunu söyledi.

Göçmenlik konusundaki sert tutumuyla tanınan ve Senato’daki eski Les Républicains (LR) grup başkanı Retailleau, geçtiğimiz kasım ayında Göçmenlik Yasası kabul edildiğinde AME’ye karşı çıkmıştı.

23 Eylül Pazartesi günü TF1 kanalına verdiği mülakatta yeni içişleri bakanı, “Bir sorunumuz var çünkü Avrupa’da en çok yardım yapan ülkelerden biriyiz. Fransa’nın öne çıkmasını istemiyorum. Fransa’nın belli sayıda sosyal yardım ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda Avrupa’nın en cazip ülkesi olmasını istemiyorum,” dedi.

İnsan hakları grubu: Göçmenlerin yüzde 50’si tıbbi yardım mekanizmasından faydalanmıyor

Fakat Fransa Ulusal İnsan Hakları Danışma Komisyonu (CNCDH) hukuk danışmanı Ophélie Marrel’e göre, sosyal yardımlara erişim göçmenlerin Fransa’ya gelmelerinin ana motivasyonu değil.

“Bu kesinlikle doğru değil,” diyen Marrel, rakamlarla da bunu destekliyor. Euractiv’e verdiği demeçte “AME’ye erişimi olabilecek tüm insanların sadece %50’si bundan faydalanıyor,” iddiasında bulundu.

Bunun başlıca nedenleri ise karmaşık idari prosedürler ve göçmenlerin programla ilgili bilgilere erişememesi.

Barnier’in öncelikleri arasında tıbbi yardımın kaldırılması da var

Barnier’nin öncelikler listesinde AME gibi sosyal yardımlardan faydalananlara karşı mücadele de yer alıyor.

Yakın tarihli bir Senato raporuna göre, sağlık sigortası sistemi tarafından karşılanan AME programı 2023 yılında devlete 1,14 milyar avroya ya da Fransa’daki toplam sağlık harcamalarının %0,5’ine mal olacak.

AME’den yararlananların sayısı 2019 ile 2023 yılları arasında %43 artarak 423.000’e ulaştığı için programın kaldırılması birçok kişiyi etkileyecek.

Başka bir deyişle, belgesiz göçmenler için sağlık hizmetleri daha pahalı olmakla kalmayacak, aynı zamanda acil servisler ve hastaneler üzerindeki baskıyı daha da artıracak.

Sağlık çalışanlarından AME’nin kaldırılmasına itiraz

Sağlık profesyonelleri AME programının kaldırılmasına yönelik ilgilerini halihazırda dile getirdiler.

Göçmenlik Yasa Tasarısı tartışmalarının tüm hızıyla sürdüğü 11 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan bir görüş yazısında, 3.500 doktor “itaatsizlik” ve AME’nin kaldırılması halinde tipik olarak AME’den yararlanacak hastalara “ücretsiz bakım sağlamaya devam etme” sözü vermişti.

Pazartesi günü hastaneler arası kolektif, yeni Sağlık Bakanı Geneviève Darrieussecq’e bir mektup göndererek “bu etkisiz ve demagojik teklife karşı gecikmeksizin güçlü ve somut tedbirler” almasını istedi.

Bu gelişme, Les Républicains’in de üyesi olduğu “Cumhuriyetçi Sağ” grubuna mensup milletvekilleri tarafından 17 Eylül’de Ulusal Meclis’e sunulan ve düzensiz göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişimine ilişkin hükümlerin değiştirilmesini öngören yasa tasarısının ardından geldi.

Göç Paktını gözden geçirme çağrısı

Yeni İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, giderek artan sayıda üye ülkenin izinden giden Fransa’nın, Göç Paktına ilişkin AB müzakerelerini yeniden açmaya ve Schengen anlaşmalarının sınırlarını test etmeye istekli olduğunu açıkladı.

Retailleau TF1’e verdiği demeçte, AB yasalarının amaca uygun olmadığını ve artık Fransa ve AB’nin yaşadığına inandığı “göç bozukluklarına” uygun olmadığını savundu.

Yeni bakan, “Artık uyarlanamayan AB mevzuatını gözden geçirmeliyiz, öncelikle ‘geri dönüş’ direktifini düşünüyorum… AB kurallarını değiştirmemizin zamanı geldi,” dedi.

“Göç konusunda daha kararlı olmak isteyen diğer üye devletlerle bir tür ittifak oluşturabiliriz,” diyen Retailleau, Avrupa düzeyinde bir hamle yapılabileceğini ima etti.

Yeni Fransız bakan, yıllar süren kurumlar arası görüşmelerin ardından mayıs ayında kabul edilen AB çapındaki bir dizi yasadan oluşan İltica ve Göç Paktı’nın gözden geçirilmesini de önerdi.

Schengen de Paris’in hedefinde

Retailleau ve diğer AB’li mevkidaşlarının yeniden müzakere etmek istedikleri sadece Göç Paktı değil. İnsanların AB üyesi ülkeler arasında serbest dolaşımını sağlayan Schengen anlaşmalarının da gözden geçirilmesini teklif etmeye hazırlar.

Retailleau, “Kasım 2015’ten [Paris’teki IŞİD saldırıları] itibaren sınır kontrollerini uygulamaya başladık. Bakalım [bu kontrolleri kalıcı hale getirmek için] ne kadar ileri gidebileceğiz,” dedi.

Halihazırda sekiz AB üye ülkesi, “göç baskısını” gerekçe göstererek sınır kontrolleri uyguluyor.

Fransa’ya yerleşmek isteyen Cezayirlilere yeni zorluklar gelecek

Göç konusundaki sert görüşleri sır olmayan Başbakan Michel Barnier pazar günü yaptığı açıklamada, “Sosyalist bir Şansölyenin [sınır kontrolleri konusunda] ne yaptığını, Danimarka’da sosyalist bir bakanın ne yaptığını, İngiltere’de sosyalist bir Başbakanın ne yaptığını görüyoruz, bu bizim için bir uyandırma çağrısı olmalı,” dedi.

AB hukuku uyarınca, Avrupa Komisyonuna gerekçelendirildiği sürece geçici sınır kontrollerine izin veriliyor. Bunların kalıcı hale getirilmesi önemli bir yasal değişiklik gerektirecek.

Retailleau ayrıca Mağrip ülkeleriyle İtalya-Arnavutluk modeline benzer yeni geri kabul anlaşmaları yapmaya çalışacağını ve Fransa’ya yerleşmek isteyen Cezayirliler için bazı vize yükümlülüklerini kaldıran ikili Paris-Cezayir anlaşmasını yeniden yazacağını açıkladı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Volkswagen, işçilerden taviz istiyor

Yayınlanma

Almanya’nın zordaki otomotiv devi Volkswagen, maliyetleri azaltmak ve verimliliği yükseltmek amacıyla müzakere masasına oturduğu sendikalardan “taviz” istiyor.

Avrupa’nın en büyük otomobil üreticisi bu ayın başlarında uzun süredir devam eden “iş güvencesi” planlarını iptal etmiş ve ilk kez kendi iç pazarında fabrika kapatmayı düşündüğünü açıklamıştı.

Şimdi, “şiddetli direniş” sözü veren sendikalarla dev tekel arasında çatışma kaçınılmaz görünüyor. Durumun ne kadar gerginleştiğinin bir işareti olarak, yeni bir ücret anlaşması ve gelecekteki bütçeler hakkındaki görüşmelerin planlanandan bir ay önce 25 Eylül’de (bugün) başlaması planlanıyor.

Sendikaların fabrikaların kapatılmasını reddetmesi, tasarrufların işten çıkarmalar olmadan nereden sağlanacağı sorusunu gündeme getirdi.

Volkswagen Grubu İcra Kurulu Başkanı Oliver Blume yayın kuruluşu RTL/ntv’ye yaptığı açıklamada, “Maliyet tarafında ilerleme kaydetmek için önemli bir hareket görmeyi bekliyorum,” dedi.

VW CEO’sundan “uluslararası rekabet “gerekçesi

Volkswagen’deki maliyetlerin uluslararası rekabete kıyasla çok yüksek olduğunu savunan Blume, grubun önümüzdeki haftalarda geliştirme, malzeme, sabit, üretim ve perakende maliyetlerindeki kesintilerle ilgili tüm önlemleri gözden geçireceğini sözlerine ekledi.

Almanya’daki işgücü maliyetlerinin Avrupa seviyesinin iki katı olduğunu söyleyen Blume, Alman yayın kuruluşu ZDF’ye verdiği demeçte bu yıl yatırımlar ve işgücü anlaşmaları konusunda geniş bir anlaşma yapılmasının hedeflendiğini söyledi.

Öte yandan IG Metall sendikası ile bugün yapılacak ilk tur görüşmelerden önce şirket yönetimi, Batı Almanya’daki altı tesisin tamamında dağıttığı broşürlerle işçileri taviz vermeye çağırdı.

junge Welt’in aktardığına göre broşürlerde “verimliliği artırma ve işgücü maliyetlerimizi düşürme” çağrısı yapıldı ve Volkswagen’in “Almanya’da çok pahalıya” üretim yaptığı öne sürüldü.

Volkswagen işçileri “militan bir ruh halinde”

IG Metall’in Emden’deki ilk yetkili temsilcisi Franka Helmerichs, salı günü jW’ye yaptığı açıklamada, işçiler arasındaki ruh halinin “militan olduğunu” belirtti.

Çarşamba günü Emden’deki VW tesisinden Hannover’e beş otobüs hareket edecek ve sendika burada VW yönetimiyle görüşecek. Helmerichs, “Henüz uyarı grevinde olmadığımız düşünüldüğünde bu büyük bir sayı,” dedi.

Sendikacı, VW’nin açıklamaları sadece tehdit değil, “varoluşsal bir tehdit” olduğunu söyledi ve sadece Doğu Frizya’da 20.000 hanenin VW’ye bağlı olduğuna dikkat çekti.

Sendika, işten çıkarmalara kesinlikle karşı

IG Metall, toplu sözleşmeleri tekrar kapatmak ve her ne pahasına olursa olsun işten çıkarmalar ve fabrika kapanışlarından kaçınmak istiyor. İptaller yerine uzun vadeli yatırımların uygun olacağını düşünüyor.

Örneğin, daha önce düşünüldüğü gibi şirketin kendi batarya üretiminde uzun vadeli yatırımlara işaret ediliyor. Helmerichs bunun maliyetleri düşüreceğinden emin ve belki de daha ucuz elektrikli otomobillerin üretimine yardımcı olacağını düşünüyor.

VW Genel İş Konseyi Başkanı Daniela Cavallo, eylül ayı başındaki bir iş konseyi bilgilendirmesinde buna işaret ederek, “İşgücü maliyetlerini düşürmek VW’deki krizi çözmeyecektir. Fakat bunun gerçekleşmesi için de mücadele edilmelidir,” demişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa’da soğuk hava tahminleri nedeniyle doğalgaz fiyatları yükseliyor

Yayınlanma

Soğuk hava tahminleri ve artan ısınma talebi, İngiltere ve Hollanda’da doğalgaz fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Aynı zamanda, Orta Doğu’daki gerilimlerin ve Ukrayna’daki gelişmelerin piyasalarda dalgalanma yarattığı belirtiliyor. Avrupa genelindeki doğalgaz depolama tesislerinin doluluk oranı ise yüzde 94’e ulaştı.

İngiltere ve Hollanda’da toptan doğalgaz fiyatları, soğuk hava beklentileri ve artan ısınma talebi nedeniyle çarşamba günü yükseldi. Piyasa, Orta Doğu ve Ukrayna’daki gelişmelere odaklanmış durumda.

Reuters ajansının haberine göre Hollanda TTF hub’ında ön-ay vadeli doğalgaz kontratları, Türkiye saatiyle 11:15 itibarıyla yüzde 3,08 artışla megavatsaat başına 36,5 avroya yükseldi. Kasım vadeli kontratlar ise Türkiye saatiyle 11:12’de yüzde 1,58 artışla megavatsaat başına 37,27 avro oldu.

Birleşik Krallık’ta yarın teslimatlı doğalgaz fiyatı, Türkiye saatiyle 11:01 itibarıyla yüzde 0,87 artarak term başına 87,0 pence’e yükseldi.

LSEG analisti Tomasz Marçin Kovalvski, Kuzeybatı Avrupa’da bu sonbaharın ilk ciddi soğuk hava dalgasının 27 Eylül ile 1 Ekim tarihleri arasında yaşanmasının beklendiğini ve bunun ısınma amacıyla doğalgaz talebini artıracağını belirtti. Kovalvski, İngiltere’de en soğuk günün 28 Eylül’de olmasının beklendiğini ve bu tarihte ortalama sıcaklıkların mevsim normallerinin 4 derece altında olacağını söyledi.

Öte yandan, piyasanın Meksika Körfezi’ndeki hava durumunu yakından izlediğini belirten Auxilione analistleri, Orta Doğu’da ve Ukrayna-Rusya sınırındaki artan gerilimin piyasalarda dalgalanma yaratmaya devam ettiğini vurguladı.

Aynı zamanda, Orta Doğu’da İsrail ile Lübnan’daki Hizbullah arasında tırmanan çatışmalar, petrol üreten kilit bölgede savaşın genişleme korkularını artırıyor.

LSEG verilerine göre, Norveç’in doğalgaz ihracatı çarşamba sabahı günlük 32 milyon metreküp artış gösterdi. Gas Infrastructure Europe’un verilerine göre, Avrupa’daki gaz depolama tesislerinin yüzde 94’ü dolu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English