Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Aydın Sezer: Petrole tavan fiyatı sistemin mantığı ile çelişiyor

Yayınlanma

AB, G7 grubu ve Avustralya Rus ham petrolüne 60 dolarlık bir tavan fiyatı belirleme konusunda anlaştı. AB tarafından yapılan açıklamada, kararın gelecekteki yeni piyasa koşulları durumunda yeniden düzenlenebileceği belirtildi.

Avrupa Konseyi Başkanı Ursula von der Leyen, “G7 ve AB Üye Ülkeleri, Rusya’nın gelirlerini daha da sert vuracak ve Ukrayna’da savaşma yeteneğini azaltacak bir karar aldı. Karar ayrıca, şimdilerde yüksek petrol fiyatlarıyla karşı karşıya kalan dünya genelindeki ülkelerin yararına, küresel enerji fiyatlarını istikrarlı hale getirmede bize yardımcı olacak,” dedi.

AB, deniz yoluyla taşınan Rus ham petrolüne ve petrol ürünlerine yönelik ithalat yasağını sürdürüyor. Yeni karar, Avrupalı operatörlere Rus petrolünü tavan fiyatının altında olduğu sürece üçüncü ülkelere nakletme izni veriyor. Sigorta ve kredi kurumları da bu karara tabi olacak.

Açıklamasında AB, tavan fiyatın Rusya’nın gelirlerini azaltmanın yanı sıra küresel enerji piyasalarını istikrarlı tutarak Avrupa’nın enflasyonla mücadelesine de yarar sağlayacağını savundu. Tavan fiyatı, ham petrolde 5 Aralık’ta, petrol ürünlerinde ise 5 Şubat’ta uygulanmaya başlayacak.

Aydın Sezer, ‘rekabete aykırılığa’ dikkat çekiyor

Meyda Günlüğü yazarı ve dış siyaset uzmanı Aydın Sezer, ABD ve İngiltere’nin Ukrayna savaşındaki tutumunun Avrupa’yı küresel rekabette saf dışı bırakmak gibi bir boyut içerdiğini düşünüyor. 

Bunun yanı sıra bu ikilinin Avrupa’nın Çin ve Rusya ile olan ilişkilerini de geriletmek istediğini düşünen Sezer, Rusya gazına bağımlılığın ortadan kalktığına ilişkin iddiaları da gerçekçi bulmuyor.

AB’nin ABD’den 4 kat fazla maliyete LNG aldığını hatırlatan Sezer, hem tavan fiyatının hem de bu siyasetlerin “rekabet” mantığını aykırı olduğunu söylüyor. Bunun kapitalist sitemin mantığına aykırı olduğunu ve akılcı olmadığını kaydeden Sezer, “Bu da Avrupa’ya enflasyon olarak yansıyor. Bu petrole tavan fiyatı getirmenin de salt Rusya’nın cezalandırılmasının dışında başka boyutları da var,” diyor.

‘Türkiye petrol ürünleri ihracatçısı olabilir’

Rusya, daha önce de açıkladığı gibi, doğalgaz ve petrole tavan fiyat getiren alıcılara satış yapmayacağını bir kez daha ilan etti. Moskova, petrol üretimini azaltsa dahi petrolü piyasa fiyatından satmaya devam edeceğini vurguluyor. 

Aydın Sezer, tavan fiyat kararından önce Rusya’nın önlemler almaya başladığını ve dünyada belirli bir yaşın üzerindeki tankerleri satın alarak çok ciddi bir tanker filosu oluşturduğunu hatırlatıyor. 

Tavan fiyatının, Rusya’nın “dost” olarak tanımladığı ülkelere yapacağı ihracatı artıracağını söyleyen Sezer, bu ülkelerin başlıcalarının Çin, Hindistan ve Türkiye olduğuna dikkat çekiyor. Zaten petrol sevkiyatının devam ettiği bu ülkeler tavan fiyatından etkilenmeyecek. 

Türkiye’nin Rus petrolünü yüzde 25 indirimle aldığının altını çizen Sezer, “Türkiye gibi işleme kapasitesi güçlü ve ithalat olanağı itibariyle güçlü bir ülke var. Sadece ham petrol değil işlenmiş petrol de ithal ediyor. Türkiye devreye biraz daha agresif olarak girecek gibi görünüyor. Bu, bizim petrol ürünleri ihracatçısı olmamızın önünü açabilir,” diye düşünüyor.

ABD ve OPEC+’ın tutumu

ABD, tavan fiyatına AB’nin de katılmasını memnuniyetle karşıladı ve kararın düşük ve orta gelirli ülkelerin yararına olacağını savundu.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, tavan fiyatı kararının Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü savaşa yönelik gelirlerini de azaltacağını söyledi.

Suudi Arabistan ve Rusya liderliğindeki 23 petrol üreticisi ülkeden oluşan OPEC+ ise petrol üretiminde kesinti yapıp yapmayacağını Pazar günkü toplantıda konuşacak. Çin’in ham petrole olan talebinin azalması da OPEC+’ın kararını etkileyebilir. ABD’nin daha önce OPEC+’a yaptığı “üretimi artırma” baskısı kurum tarafından reddedilmişti. Cuma günü 85 dolardan kapatan Brent petrolün varil fiyatı bugün itibariyle 87 dolara çıktı.

Öte yandan tavan fiyatı kararında istisnalar da bulunuyor. Bu istisnalar, daha önce AB’nin yaptırım paketlerinden muaf tutulan bazı Avrupa ülkelerinin, Rusya’dan gelen boru hatlarında sorun yaşanması durumunda deniz yoluyla nakliyenin devam etmesini öngörüyor. Belirli bazı üçüncü ülkelerle yürütülen ve enerji güvenliği için hayati önemde olan projeler de karardan muaf.

Aydın Sezer, OPEC+’ın alacağı tavrı önemli buluyor ve kurumun Rusya ile anlaşarak tavır belirlemesi durumunda Moskova’nın işini kolaylaştıracağını söylüyor. OPEC+’ın üretim artışı öngörmediğini söylemesi de bu tutumu destekler nitelikte.

Sezer, tavan fiyatı kararının küresel enerji fiyatlarını düşürüp düşürmeyeceğini şimdiden kestirmenin zor olduğunu söylüyor. ABD’nin petrol fiyatlarının düşüşünden çok da memnun olmayacağını ve bu fiyat meselesinde hükümet ile Amerikan petrol üreticilerinin söylemleri arasında farklılıklar bulunabileceğini de sözlerine ekliyor.

DİPLOMASİ

Biden’dan Netanyahu’ya ağır hakaretler iddiası

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın, İsrail’in Gazze işgalinin başlamasından bu yana geçen bir yıl içinde, İsrail lideri Binyamin Netanyahu ile sık sık özel diyaloglarda karşı karşıya geldiği iddia ediliyordu.

Biden’ın “yaşadığı hayal kırıklığının derinliği”, ünlü ABD’li gazeteci Bob Woodward’ın yakında çıkacak olan ve Biden’ın yabancı liderlerle ilişkilerine odaklanan Savaş [War] adlı kitabından alıntılarla gözler önüne seriliyor.

CNN’e göre Biden bu bahar özel olarak, “O o***pu çocuğu Bibi Netanyahu kötü bir adam. O lanet olası kötü bir adam,” demişti.

Haaretz’in aktardığına göre kitabın yayınlanmasından bir hafta önce yapılan alıntılar, Biden ve Netanyahu’nun, İsrail’in ilkbaharda Refah’ı işgali konusundaki anlaşmazlıklarının yanı sıra Hizbullah’tan Fuad Şükr gibi üst düzey yetkililerini hedef almasını da detaylandırıyor.

Kitapta aktarılan bir diyaloğa göre, Biden nisan ayındaki bir telefon görüşmesinde Netanyahu’ya, “Stratejin nedir dostum?” sordu. Netanyahu’nun yanıtı ise, “Refah’a girmek zorundayız,” oldu.

“Bibi, hiçbir stratejin yok,“ diyen Biden, daha sonra danışmanlarına, “Bir şeyler yapacağını biliyorum ama bunu sınırlandırmanın yolu ona ‘hiçbir şey yapmamasını’ söylemek,” dedi.

Woodward, İsrail Refah’a girdikten sonra Biden’ın Netanyahu için özel bir konuşmasında, “O kahrolası bir yalancı,” dediğini yazıyor.

Bununla birlikte Haaretz’e göre ABD, İsrail’in Refah operasyonunda Washington’un tavsiyelerini dikkate aldığını ve “yoğun nüfuslu kente tam ölçekli bir işgali tercih etmediğini” açıkça ve özel olarak ifade etmişti.

İsrail aylar sonra temmuz sonunda Beyrut’ta düzenlediği bir hava saldırısında Şükür’ü öldürdüğünde Biden’ın “Bibi, ne oluyor lan?” diye bağırdığı iddiası da Woodward’ın kitabında dile getiriliyor.

İddiaya göre Biden Netanyahu’ya, “Biliyorsun İsrail’in dünyadaki algısı giderek artan bir şekilde senin haydut bir devlet, haydut bir aktör olduğun yönünde,” dedi.

Netanyahu yanıt olarak hedefin “önde gelen teröristlerden biri” olduğunu söyledi ve “Bir fırsat gördük ve bunu değerlendirdik. Ne kadar sert vurursanız, müzakerede o kadar başarılı olursunuz,” yanıtını verdi.

Washington Post, Biden’ın ayrıca “Netanyahu için çalışan 19 kişiden 18‘inin ‘yalancı’ olduğunu” söylemesi de dahil olmak üzere anlaşmazlık hakkında ek ayrıntılar yayınladı.

Woodward ayrıca diğer üst düzey ABD’li yetkililer ile Netanyahu arasındaki gerilime de dikkat çekerek, İsrail’in Gazze’deki itidal eksikliği konusunda “Blinken’ın hiçbir etkisi olmadığı açıktı,” diye yazdı.

Woodward ayrıca Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı Keith Kellogg’un bu yılın başlarında İsrail’e yaptığı bir gezi sırasında Netanyahu ile gizlice görüştüğünü ortaya koyuyor.

Kellogg döndükten sonra 7 Ekim saldırısından Biden’ı sorumlu tutan bir notu kamuoyuyla paylaşmış ve ziyaretin “Biden yönetiminin ABD’nin küresel caydırıcılığını erozyona uğratmasının ve İran’a yönelik başarısız politikalarının Amerika’yı Orta Doğu’da müttefikimiz İsrail için yıkıcı sonuçları olacak bölgesel bir savaşa sürüklediğini pekiştirdiğini” belirtmişti.

Kitapta ayrıca İsrailli yetkililerin, özellikle Demokratların başkan adaylığını üstlenmesinden bu yana Başkan Yardımcısı Kamala Harris’ten giderek artan “bıkkınlığı” da yer alıyor.

Kitapta İsrail’in ABD Büyükelçisi Michael Herzog’un, “Şimdiye kadar Başkan Yardımcısı Harris’in sorunlarımız üzerinde herhangi bir etkisi olduğunu düşünmüyordum. Odadaydı ama hiçbir zaman bir etkisi olmadı,” dediği aktarılıyor.

Netanyahu’nun, Harris’in perde arkasındaki dostane yaklaşımıyla, temmuz ayındaki görüşmenin ardından İsrail’in sivil kayıpları azaltmadaki başarısızlığını kamuoyu önünde eleştirmesi arasındaki tezattan dolayı “çileden çıktığı” bildiriliyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ramstein toplantısı Biden için ertelendi

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın Almanya ziyaretini iptal etmesi üzerine, 12 Ekim’de Almanya’da yapılması planlanan Ukrayna Temas Grubu toplantısı ertelendi.

Pentagon’dan bir yetkilinin Spiegel dergisine verdiği bilgiye göre, Ukrayna Temas Grubu’nun 12 Ekim’de Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’nde yapılması planlanan toplantısı ertelendi.

Toplantı, ABD Başkanı Joe Biden’ın Almanya ziyaretini iptal etmesi üzerine askıya alındı. Toplantının yeni tarihi ise henüz belirlenmedi.

Bir gün önce, 8 Ekim’de, Biden’ın Florida eyaletine yaklaşan Milton Kasırgası’nı yerinde incelemek üzere Almanya’ya yapacağı uçuşu ertelediği öğrenilmişti.

Florida Valisi Ron DeSantis, eyalette 5,5 milyondan fazla kişinin tahliye edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Meteorologlara göre, kasırga saatte 14,5 km hızla ilerlerken rüzgarların hızı saatte 287 km’ye ulaşıyor.

Washington Post’un haberine göre, Ramstein Üssü’ndeki toplantıda Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in bir kez daha “zafer planını” sunmayı planladığı bildirildi.

Gazetenin kaynaklarına göre, NATO ülkeleri bu toplantıda Ukrayna’nın gelecekte ittifaka üye olabilmesi için “daha somut adımlar” önermeyi tartışacak.

Zelenskiy, planını ilk kez Eylül ayında Washington’a yaptığı ziyarette tanıtmış, ancak bu öneri ABD yönetimini etkilemekte başarılı olamamış ve “bir dizi girişim” olarak değerlendirilmişti.

Ramstein temas grubu toplantısında neler konuşulacak?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bloomberg: Zelenskiy, Rusya ile müzakereler konusunda esneklik göstermeye başladı

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’in Rusya ile barış müzakerelerine daha açık bir tutum sergilediği bildirilirken, Batılı müttefiklerin Kiev üzerindeki baskısı artıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Rusya ile müzakere koşullarını görüşmeye ve savaşı sona erdirmeye hazır olduğu bildirildi.

Bloomberg‘e konuşan ve Ukrayna Devlet Başkanı ile Batılı liderler arasındaki görüşmelere aşina olan bir dizi yetkiliye göre, Zelenskiy’in öne sürdüğü “zafer planı” Washington’da pek sıcak karşılanmadı.

Amerikalı yetkililer, Kiev’den önümüzdeki yıl için askeri teçhizat, endüstriyel kalkınma yardımı ve mali destek de dahil olmak üzere ihtiyaçlarına dair kapsamlı bir yol haritası hazırlamasını talep etti.

Bu doğrultuda Ukrayna lideri, planın ayrıntıları üzerinde çalışmak üzere yardımcılarını Washington’a gönderdi.

Habere göre, Batılı müttefikler savaşı sonlandıracak somut bir plan için Kiev üzerindeki baskıyı artırdı.

Ajansa bilgi veren üst düzey bir yetkili, Kiev’in henüz planın tüm ayrıntılarını açıklamamış olmasını, Ukraynalı yetkililerin stratejik belirsizlik unsurunu kullanma ve böylece daha geniş bir manevra alanı elde etme çabası olarak yorumladı.

Ukrayna’nın NATO üyeliği müzakereleri hakkında bilgi sahibi olan başka bir kaynak, ateşkes görüşmeleri sırasında ABD’den alınacak güvenilir ikili güvenlik garantilerinin, aslında Kiev’in ittifaka üyeliği anlamına geleceğini dile getirdi.

Ancak aynı kaynak, Moskova’nın Ukrayna’nın NATO üyeliğine kesin olarak karşı olduğunu hatırlatarak, hangi formülün tüm tarafları müzakere masasına getirebileceğinin belirsiz olduğunu vurguladı.

Ukrayna, Devlet Başkanı Zelenskiy tarafından önerilen ve 1991 sınırlarına geri dönülmesini, Rusya ordusunun çekilmesini içeren “barış formülünün” uygulanmasında ısrarcı olmaya devam ediyor.

Pentagon, Ukrayna’ya uzun menzilli seyir füzesi göndermeyi önerdi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English