Bizi Takip Edin

AVRUPA

Britanya göçmenlere yönelik pogrom girişimleriyle sarsıldı

Yayınlanma

Geçen pazartesi günü Southport’ta Taylor Swift temalı bir çocuk dans kursuna düzenlenen ve üç genç kızın ölümüyle sonuçlanan bıçaklı saldırının zanlısının Müslüman bir göçmen olduğu yönünde internette yayılan dedikoduların ardından Birleşik Krallık genelinde ilçe ve kentlerde milliyetçiler sokağa çıktı ve ayaklanmalar meydana geldi. 

Salı günü Southport’a inen isyancılar bir camiye saldırarak polis memurlarıyla çatıştı ve onları yaraladı.

Katil zanlısı, Alice Dasilva Aguiar (9), Bebe King (6) ve Elsie Dot Stancombe’yi (7) Southport’taki Hart Street’te bulunan sınıfa girdikten sonra mutfak bıçağıyla öldürmekle suçlanıyor. Diğer sekiz çocuk bıçakla yaralanırken iki yetişkin de ağır yaralandı.

Saldırgan Galler doğumlu 17 yaşında Ruanda kökenli bir genç

Yetkililer Southport’taki bıçaklama olayının şüphelisi 17 yaşındaki Axel Rudakubana’nın Birleşik Krallık doğumlu olduğunu açıkladı.

Sosyal medya hesaplarında daha önce yer alan haberlerin aksine Rudakubana sığınmacı veya kısa bir süre önce Manş Deniz’ni bir sal üzerinde yasadışı yollardan geçerek Britanya’ya ulaşmış birisi değil. 

17 yaşındaki genç Galler’in Cardiff kentinde doğmuş. Ailesi aslen Ruandalı ve bir süredir Southport’ta yaşıyorlar. Mahkemede savcılık Rudakubana’ya “otizm teşhisi konulduğunu” ve “bir süredir evden çıkmak ve ailesiyle iletişim kurmak istemediğini” söyledi.

Mirror’a konuşan Rudakubana ailesinin komşuları, gencin utangaç ve içe dönük olduğunu ve Lancashire’deki aile evinde sık sık şarkı söylerken duyulduğunu anlattı.

Komşulardan biri, “Bu büyük bir şok. Okuldan gelir ve şarkı söylerdi. Hiç dışarı çıkmazdı, onları hiç görmedik. Onlarla yedi yıl boyunca merhaba demekten başka bir şey konuşmadık,” dedi.

Komşuları ayrıca Rudakubana ailesinin yerel bir kiliseyle yoğun bir ilişki içinde olduğunu ve genci “sessiz bir koro çocuğu” olarak tanımladıklarını söyledi.

Rudakubana ayrıca bir zamanlar West End’deki Shaftesbury Tiyatrosu’nda bir gösteride yer alan bir okul drama grubunun da parçasıydı. Ayrıca babasıyla birlikte Karate eğitimi almıştı.

Cinayetin nedeni henüz belli değil

17 yaşındaki zanlı, 25 Ekim’de yapılacak savunma ve duruşmaya hazırlık duruşmasında hazır bulunmak üzere bir gençlik gözaltı merkezinde gözaltında tutuluyor.

Polisin şu ana kadar açıklamamış olması nedeniyle zanlının eylemlerinin nedeni henüz bilinmiyor.

Fakat suçlamalar, cinayet silahının kavisli bir mutfak bıçağı olduğunu ortaya koyuyor.

Perşembe gününe kadar katil zanlısı 17 yaşındaki gencin kimliği Britanya yasalarına göre bilinmiyordu. Britanya’da 18 yaşın altındaki kişilerin isimleri genellikle polis ya da mahkemeler tarafından açıklanmıyor. Yalnızca ciddi suçlar ve kamu yararını ilgilendiren suçlar için istisnalar var.

Fakat perşembe günü Yargıç Andrew Menary sanığın kimliği üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayı kabul etti. Yargıç Menary, “Tam raporlamayı engellemeye devam etmek, başkalarının boşlukta yanlış bilgi yaymasına izin vermek gibi bir dezavantaja sahiptir. Altı gün sonra 18 yaşına girecek olması nedeniyle, yaşı göz önüne alındığında istisnai bir durum olduğunu kabul etmekle birlikte, 45. madde uyarınca emir vermiyorum,” dedi.

Yargıç, Rudakubana’nın isminin açıklanmasının bir sonraki haftaya ertelenmesinin “yeni bir toplumsal kargaşa için ek bir bahane oluşturabileceğini” de sözlerine ekledi.

Sahte sosyal medya haberleri faşist kalkışmayı tetikledi

Southport’ta işlenen cinayetlerin ardından saldırganın kimliği hakkında internette yanıltıcı paylaşımlar ve yanlış söylentiler yayıldı.

Bunların birçoğu Müslüman göçmenlere karşı söylemler içeriyordu.

200-300 kişilik bir isyancı grubu bu haberler üzerine salı günü kasabaya inerek bazı dükkanları saldırıp yağmalarken, camilere de saldırılar yaşandı.

Şiddet daha sonra Birleşik Krallık’ın diğer bölgelerine de yayıldı; çarşamba gecesi protestolar Londra’yı ve kuzeydeki Hartlepool ve Manchester şehirlerini sarstı.

Londra’da, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın 10 Downing Street’teki başbakanlık konutunun önündeki gösteride gerginlik tırmandı, itiş kakışlar yaşandı, polise şişeler fırlatıldı ve “utanın” sloganları atıldı.

İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Hartlepool’da göstericiler polis arabalarını ateşe verdi ve polis memurlarına cisimler fırlattı; polis sekiz kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Hartlepool polisi, polis memurlarının “kendilerine füze, cam şişe ve yumurta atılmasıyla karşı karşıya kaldıklarını ve birkaçının hafif yaralandığını” söyledi.

Pazar günü, yüzlerce göçmen karşıtı protestocu, İçişleri Bakanı’nın sığınmacıları barındırdığını söylediği İngiltere’nin kuzeyindeki Rotherham yakınlarındaki bir otelin yanında toplandı.

Reuters’a konuşan bir görgü tanığı, çoğu maske ya da kar maskesi takan protestocuların polise tuğla fırlattığını ve otelin birkaç camını kırdığını, ardından da otelin yakınındaki büyük bir çöp bidonunu ateşe verdiğini söyledi.

Yerel polis, Rotherham’da 700 kişilik kalabalıkla yaşanan çatışmalar sırasında 10 polis memurunun yaralandığını, bazılarının tahta kalaslar fırlattığını ve otel camlarını kırmadan önce yangın söndürücülerle memurlara püskürttüğünü söyledi.

Irkçılar araçlarda “beyaz ve İngiliz olmayanları” aradı

Daily Mail’de yer alan habere göre, pogrom girişimi sırasında “islamofobik sloganlar” duyuldu ve ülkenin bazı bölgelerinde isyancılar arabaları durdurup sürücüleri “beyaz ve İngiliz” olup olmadıkları konusunda sorgularken görüntülendi.

Duvarlara “İngiltere’den defolun” yazılamaları yapılırken, bazı saldırganların nazilerle özdeşleşen “Roma selamı” verdikleri görüldü.

Rotherham otelinin içinde bulunanlar tarafından çekilen videolarda maskeli adamların bağırdıkları ve binayı ateşe vermeye çalışmadan önce sığınmacıları boğazlarını kesmekle tehdit ettikleri görülüyor.

Olay yerinde bulunan ve birçoğunun yüzü kapalı olan kişiler tarafından “Onları dışarı atın, “İngiltere,” ve “Yakıp yıkın,” sloganları atıldı.

Starmer’dan “sağcı haydutluk” çıkışı

Perşembe günü protestolar devam ederken Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, pazartesi günkü cinayetleri takip eden gecelerde patlak veren şiddetin nasıl bastırılacağını görüşmek üzere ülkenin dört bir yanından polis şefleriyle bir araya geldi.

Toplantıda şiddeti kınayan Başbakan, polis ve diğer acil servisleri de olaylarla başa çıkma yöntemlerinden ötürü övdü.

Daha sonra düzenlediği bir basın toplantısında Starmer, “Aşırı sağ söz konusu olduğunda, bu koordine edilmiş, kasıtlı bir eylemdir. Bu sadece kontrolden çıkmış bir protesto değil. Kesinlikle şiddete meyilli bir grup birey söz konusu,” dedi.

Starmer ayrıca sosyal medya şirketlerini dezenformasyon konusunda yasalara uymaları gerektiği konusunda uyardı. Starmer, şiddeti ateşlemeye yardımcı olan dezenformasyonun yayılmasıyla ilgili olarak, “Bu da bir suç ve sizin tesislerinizde gerçekleşiyor,” dedi.

Starmer pazar günü yaptığı açıklamada da “aşırı sağcı haydutluk” olarak nitelendirdiği olayları kınadı ve günlerce süren şiddetli göçmen karşıtı protestoların otellerin hedef alınmasıyla sonuçlanmasının ardından faillerin yasaların tüm gücüyle karşı karşıya kalacağını söyledi.

Ulusal Polis Şefleri Konseyi cumartesi akşamından bu yana 147 kişinin gözaltına alındığını ve önümüzdeki günlerde daha fazlasının gözaltına alınacağını açıkladı.

İçişleri Bakanlığı, Middlesbrough da dahil olmak üzere camilere yönelik tehditlerin ardından yeni düzenlemeler kapsamında camilere ekstra güvenlik sağlanacağını söyledi.

Öte yandan Starmer, göçmen karşıtı protestoların şiddetlendiği, bina ve araçların ateşe verildiği ve sığınmacıların kaldığı otellerin hedef alındığı günlerin ardından bugün (5 Ağustos) polis şefleriyle acil bir toplantı yapacak.

İçişleri Bakanı Yvette Cooper, polis memurlarına tuğlalar fırlatan, dükkanları yağmalayan, camilere ve Asyalılara ait işyerlerine saldıran isyancıların “bu andan ırkçı nefreti körüklemek için cesaret aldıklarını” söyledi.

Cooper, baskının internette yanlış bilgi yayanları da kapsayacağını açıkça belirtti.

İngiliz Savunma Ligi isimli örgüt şüphelerin odağında

Polis, şiddeti körüklemek söz konusu olduğunda “yüksek profilli kişiler tarafından güçlendirilen çevrimiçi dezenformasyonu” suçladı.

Bunların en önde gelenlerinden biri ve “İslam karşıtı” olarak bilinen İngiliz Savunma Ligi (EDL) grubunun lideri Stephen Yaxley-Lennon, medya tarafından X’teki 875.000 takipçisine yanlış bilgi yaymakla suçlandı.

Tommy Robinson takma adıyla tanınan Yaxley-Lennon, “Hepinize yalan söylüyorlar. Ulusu bana karşı kışkırtmaya çalışıyorlar. Size ihtiyacım var, siz benim sesimsiniz,” diye yazdı.

Robinson, Stoke’ta yaşanan bir çatışmanın videosunu yayınlayarak, iki protestocunun “Müslümanlar tarafından” bıçaklandığını iddia etti. Gönderi X’te iki milyon kez görüntülendi.

İki saat sonra Staffordshire Polisi bilginin yanlış olduğunu söyledi ve bu şahısların, “kendi taraflarından atılan bir şeyin isabet etmesi” nedeniyle yaralandığını açıkladı.

EDL, Mayıs 2014’te yine Rotherham’da sokağa çıkmış ve burada yapılan konuşmalarda Rotherham’ın “Müslümanların merkezi” olduğunu ileri sürülerek belediyeyi “sümüklü solcuların” yönettiği belirtilmişti.

Yaxley-Lennon, saldırı ve mortgage yolsuzluğu gibi suçlamalarla daha önce 18 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Elon Musk’a göre “iç savaş kaçınılmaz”

X’in sahibi Elon Musk da şiddet olayları üzerine sosyal medya ağında Britanya’daki kargaşadan kitlesel göçü ve açık sınırları sorumlu tutan bir paylaşıma yanıt olarak, “İç savaş kaçınılmaz,” dedi.

İçişleri Bakanı Yvette Cooper yayıncılara yaptığı açıklamada, gerginliklerin internette arttığını ve alevlendiğini ve hükümetin konuyu sosyal medya şirketleriyle birlikte takip edeceğini söyledi.

Sky News’e verdiği demeçte, “Bence gördüğünüz şey, alevleri körüklemeye çalışan farklı bireyler ve gruplardan oluşan ağlar,” diyerek yabancı devletlerin işin içinde olup olmadığına ilişkin sorulara yanıt vermedi.

İnsanların göçmenlik gibi konularda görüşleri ve endişeleri olduğunu söylerken, şiddetten aşırılık yanlısı, ırkçı ve şiddet yanlısı grupları sorumlu tuttu.

Bakan, “Tüm bu tür görüş ve endişelere sahip makul insanlar ellerine tuğla alıp polise atmazlar,” dedi.

Antifaşistlerle sağcı gruplar arasında çatışmalar: Irkçılar kütüphane yaktı

Irkçılık karşıtı gruplar da harekete geçerek çeşitli kentlerde karşı gösteriler düzenledi.

Liverpool’da polis cumartesi günü aşırı sağcı isyancılar ile antifaşistler arasındaki çatışmaları önlemek için müdahale etti.

Merseyside Polisi, günün ilerleyen saatlerinde ırkçıların bir kütüphaneyi ateşe verdiğini, kitapları yaktığını ve itfaiyecilerin yangına ulaşmasını engellemeye çalıştığını söyledi. Polis 23 kişiyi gözaltına aldı.

Sky News’e konuşan Spellow Kütüphanesi ve Toplum Merkezi  çalışanı Debbie Stokes, cumartesi gecesi Liverpool’da yaşanan kargaşanın “iğrenç” olduğunu söyledi.

Stokes, “Kütüphaneye olanları görmekten iğreniyorum. Naziler kitapları yakardı; bunlar bir adım daha ileri giderek bir kütüphaneyi yaktılar,” dedi.

AVRUPA

Syriza lideri Kasselakis devrildi

Yayınlanma

Yunanistan’ın ana muhalefet partisi Syriza’nın bazı üyeleri tarafından verilen parti içi gensoru önergesi pazar günü onaylandı ve 36 yaşındaki Stefanos Kasselakis parti liderliğinden alındı.

Kasselakis 11 ay önce eski Başbakan Aleksis Çipras’ın yerine partinin başına geçmişti, fakat görev süresi iktidar mücadeleleri ile pek de sorunsuz geçmedi.

Euractiv’in 28 Ağustos’ta bildirdiğine göre, parti içindeki çatışma hafta sonu bir gensoru önergesine yol açtı. 286 üyeden 143’ünün lehte oy kullanmasıyla yeni liderlik için seçimlere gidilmesine karar verildi.

ND serbest düşüşte ama muhalefet yükselmiyor

Geçen hafta yayınlanan bir ankete göre iktidardaki merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi (ND) serbest düşüşte. Geçtiğimiz haziran ayındaki AP seçimlerinde %29 ve Haziran 2023’teki parlamento seçimlerinde %41 olan oy oranı %21,6’ya düşmüş görünüyor.

Fakat muhalefet, iktidar partisinin kaybettiği oylardan faydalanamıyor: Syriza’nın %8,5 olarak tahmin edilen oy oranı ile Pasok’un (%10,5) gerisine düşmüş görünüyor.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis pazar günü yaptığı açıklamada, “Ne siyasi afazi durumunda olan Syriza’dan ne de Pasok’tan alternatif bir hükümet önerisi görmüyorum,” dedi.

Başkan adayı Farantouris’ten “2015-19 arasına sahip çıkma” çağrısı

Syriza’nın üyeleri ve dostları yeni liderin seçiminde oy kullanma hakkına sahip olacak. Stefanos Kasselakis dışında adayların milletvekilleri Pavlos Polakis, muhtemelen Sokratis Famellos ve AP milletvekili Nikolas Farantouris olması bekleniyor.

Farantouris geçen hafta Euractiv’e verdiği bir röportajda parti liderliğine talip olmaya hazır olduğunu söylemişti.

Farantouris, Çipras yönetimindeki 2015-2019 Syriza hükümetini savundu ve “bu mirasın korunması gerektiğini” söyledi.

Lider adayı, “Binlerce üyemiz ve dostumuzun önünde bu mirası korumam ve belirli girişimlerle genişletmem gerektiğini hissediyorum. Yunan solcu milletvekili kendisini bile üyelerimizin yargısına bırakıyor,” dedi.

Syriza-Pasok-Yeni Sol ittifakı mı?

Kasselakis ve Çipras arasındaki ilişkiler pek de iyi değil ve Kasselakis’in kampındaki pek çok kişi eski başbakanı Kasselakis’e yönelik girişimlerin arkasındaki beyin olarak görüyor.

Fakat gensoru önergesi, seçimlerde Kasselakis’i destekleyen kişiler tarafından verildi. Aralarında Farantouris’in de bulunduğu pek çok Syriza milletvekili, sosyalist Pasok ve Kasım 2023’te çok sayıda geleneksel solcunun Syriza’dan ayrılmasıyla kurulan Yeni Sol partisiyle bir tartışma başlatılması fikrini destekliyor.

Yeni Sol lideri Aleksis Çaritsis nisan ayında Euractiv’e verdiği bir röportajda Syriza ve Pasok’u “hegemonya” yaklaşımlarına son vermeye ve muhafazakâr Yeni Demokrasi’yi devirmek için diğer ilerici güçlerle alternatif bir yönetim planı üzerinde anlaşmaya çağırmıştı.

Anahtar artık Pasok’ta

Pasok ise yakında parti başkanlığı için kendi seçimlerini gerçekleştirecek.

Sosyal demokrat Yunan partisinde bazıları diğer ilerici güçlerle ortaklık kurmayı hedeflese de, diğerleri Syriza’nın kargaşasından faydalanmak ve siyasi yelpazenin merkez soluna hakim olmak istiyor ve partiyi özerk bir yol izlemeye çağırıyor.

Adaylar arasında görevdeki Genel Başkan Nikos Androulakis, Atina Belediye Başkanı Harris Doukas, milletvekili Pavlos Geroulanos ve eski AB Komiseri Anna Diamantopoulou bulunuyor.

Eleştirmenler Pasok’un bir sonraki liderinin önümüzdeki yıllarda Yunanistan’ın siyasi manzarasını şekillendirmede hayati önem taşıyacağını öne sürüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya nükleer reaktör geliştirmek için ortak arıyor

Yayınlanma

Ansa haber ajansının Sanayi Bakanı Adolfo Urso’ya dayandırdığı haberine göre İtalya, yabancı bir yatırımcıyla ortaklaşa yeni bir şirket kurarak nükleer reaktörler inşa etmek istiyor.

Ansa’ya göre Urso, Como Gölü kıyısındaki Cernobbio’da düzenlenen Ambrosetti Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Yabancı bir teknolojik ortaklıkla, gelişmiş, üçüncü nesil nükleer enerjinin kısa süre içinde İtalya’da üretilmesini sağlayacak bir İtalyan Newco üzerinde çalışıyoruz,” dedi.

Urso, potansiyel şirket ve ortaklardan herhangi birinin adını vermedi.

İtalya’da nükleer enerji 1987’de ve 2011’de yapılan referandumlarda halkın oylarıyla yasaklanmıştı.

Enerji Bakanı Gilberto Pichetto Fratin cumartesi günü yaptığı açıklamada, hükümetin bu yıl içinde mevcut en son teknolojilerle nükleer enerji kullanımını yeniden başlatmayı amaçlayan bir yasal düzenleme üzerinde çalıştığını söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Draghi beklenen raporunu sundu: AB’nin yılda ilave 800 milyar avro yatırıma ihtiyacı var

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu tarafından AB’nin “rekabetçiliği” konusunda bir rapor yazması için görevlendirilen Mario Draghi “Avrupa için yeni bir sanayi stratejisi” talep ederek, birliğin ABD ve Çin’in gerisinde kalmasını engellemek amacıyla radikal ve hızlı reformları finanse etmek için AB’nin yatırımları yılda 800 milyar Avro arttırması çağrısında bulundu.

İtalya’nın eski başbakanının merakla beklenen raporu, AB’nin yatırım fonlarını nasıl topladığına dair toptan bir revizyonu desteklemenin yanı sıra Brüksel’in ekonomi politikasında önemli bir “yeniden yönlendirme” yapması çağrısında bulunuyor.

Temel öneriler arasında telekomünikasyon gibi sektörlerde piyasa konsolidasyonunu sağlamak için rekabet kurallarının gevşetilmesi; piyasa denetiminin merkezileştirilmesi yoluyla sermaye piyasalarının entegrasyonu; savunma sektöründe ortak alımların daha fazla kullanılması; AB’nin iktisadi bağımsızlığını artırmak için yeni bir ticaret gündemi yer alıyor.

Verimlilik artmazsa AB, ABD ve Çin’in daha da gerisine düşecek

Draghi, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen için kaleme aldığı raporda, “Geçmişte hiçbir zaman ülkelerimizin ölçeği, zorlukların boyutuna kıyasla bu kadar küçük ve yetersiz görünmemişti. Birleşik bir tepki için nedenler hiç bu kadar zorlayıcı olmamıştı; birlik içinde reform yapma gücünü bulacağız,” dedi.

On yılı aşkın bir süre önce yaşanan döviz krizi sırasında “avroyu kurtarması” ile tanınan eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı, özel ve kamu finansmanıyla desteklenen yeni yatırımlarda bir artış olmaması ve verimliliğin artırılmaması halinde Avrupa’nın ABD ve Çin’in daha da gerisine düşeceği uyarısında bulundu.

Draghi, AB’nin geri kalmış rekabet gücünün ele alınmasının, AB GSYİH’sinin yüzde 4,4-4,7’sine denk gelen yıllık 750 milyar ila 800 milyar avro ek yatırım gerektireceğini söyledi. Bu da yatırımların gayri safi yurtiçi hasılaya oranını 1970’lerden bu yana görülmemiş bir seviyeye getirecek.

“Kamu desteği olmadan özel sektör finansmanı yetmez”

“Özel sektörün bu yatırımın aslan payını kamu sektörü desteği olmadan finanse etmesi pek mümkün görünmüyor,” diye yazan Draghi, inovasyon gibi kilit Avrupa kamu mallarına yatırım için ortak finansmanın gerekli olacağına işaret etti.

Draghi, ortak enerji altyapısı ve ortak savunma tedariki gibi “Avrupa kamu mallarını” desteklemek için ortak bir güvenli varlık ve ortak AB finansmanının yanı sıra ortak bütçe yoluyla daha etkili harcamaları finanse etmek için AB düzeyinde yeni vergiler çağrısını tekrarladı.

Bununla birlikte vergi mükelleflerinin daha fazla nakit katkıda bulunması ya da yeni ortak AB borcu yaratılması yönündeki her türlü girişim, daha fazla AB finansmanına karşı çıkan Hollanda ve Almanya gibi ülkelerdeki daha mali yönden daha tutumlu hükümetlerin direnişine yol açabilir.

Draghi, Avrupa’nın verimlilik ve büyüme seviyelerini yükseltmeyi başaramadığı takdirde yaşam standartlarının düşme riskiyle karşı karşıya kalacağını söyledi ve “Hedeflerimizin tamamını olmasa da bir kısmını küçültmek zorunda kalacağız. Bu varoluşsal bir meydan okumadır,” diye ekledi.

Birleşme ve rekabet politikasında AB ölçeğine vurgu

Rekabet politikası konusunda Draghi, kuralların “Avrupa’nın hedeflerinin önünde bir engel haline gelmemesi” için birleşme değerlendirmelerinde radikal bir yaklaşım değişikliğini savunuyor.  

Draghi özellikle Brüksel’i, değerlendirmelerde ulusal pazarlar yerine AB’yi “ilgili pazar” olarak kullanarak telekom sektöründe konsolidasyona izin vermeye çağırıyor.

Buna ek olarak, birleşme incelemelerinde inovasyona daha fazla ağırlık verilmesini öneriyor.

Son derece parçalı olan savunma sektöründe Draghi, “ortak Avrupa harcamalarının yokluğunda” ulusal tedarik ve ortak savunma projelerinin koordine edilmesinin yanı sıra “artan ölçeğin verimlilik sağlayacağı durumlarda” daha fazla pazar konsolidasyonuna odaklanılması gerektiğini vurguladı.

Draghi’den ABD’ye sert sözler

Draghi daha önce Avrupa’nın “sanayi politikaları ve reel döviz kuru devalüasyonlarının yurtdışında yarattığı haksız avantajı dengelemek” için kendi gümrük vergilerini uygulamaya zorlanabileceğini söylemişti.

Trump’ın ABD’nin ihracatını arttırmak için doların değerini düşürmeye yönelik önceki tehditleri göz önüne alındığında, bu iddia Washington ve Pekin’e yönelik ince bir uyarı olarak yorumlanmıştı.

Öte yandan Draghi’nin ABD korumacılığının tehlikelerine yaptığı vurgu, geçen hafta çarşamba günü AB üye ülke temsilcilerine ve Avrupa Parlamentosu üyelerine raporunu sunarken de görüldü.

Euractiv tarafından görülen parlamento brifinginin bir yönetici özetine göre Draghi, ekonomik olarak “ABD’nin AB’nin rakibi haline geldiği” uyarısında bulundu. Toplantı detaylarını bilen bir kaynak, “[Küresel ekonomide] herkes kendi çıkarına odaklanır. Hem Brüksel hem de Washington bunun farkında,” dedi.

Bazı AB diplomatları Draghi’nin üye ülke büyükelçilerine yaptığı sunumda hem Çin’den hem de ABD’den Avrupa’nın ekonomik rakipleri olarak bahsettiğini belirtti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English