Bizi Takip Edin

AVRUPA

Draghi’nin “deregülasyon” çağrısına patronlardan destek

Yayınlanma

Mario Draghi’nin AB politika yapıcılarına, bloğun rekabet gücünü artırmak için şirketlerin mevzuat yükünü azaltma çağrısı, 9 Eylül Pazartesi günü Avrupalı iş grupları tarafından övgüyle karşılanırken, Avrupa’nın en büyük işçi sendikaları konfederasyonu tarafından eleştirildi.

Avrupa Merkez Bankası’nın eski başkanının AB’nin rekabet gücünün geleceğine ilişkin merakla beklenen raporu, Avrupalı firmaların taşıdığı “düzenleyici yükü” tekrar tekrar vurguluyor.

Raporda ayrıca AB firmalarının Çin ve ABD’deki emsallerine kıyasla karşılaştıkları “regülasyon asimetrileri”ne de dikkat çekiliyor ve bunun da bloğun “diğer türlü üretken olan şirketleri” için “eşit olmayan bir küresel oyun alanı” yarattığına işaret ediliyor.

“Avrupalı şirketler üzerindeki düzenleme yükü yüksek ve artmaya devam ediyor,” diyen Draghi, 2019-2024 yılları arasında AB’de yaklaşık 13.000 yasa çıkarılırken, ABD’de federal düzeyde 3.500 yasa ve 2.000 karar çıkarılacağını belirtiyor.

Etkili iş dünyası lobi grubu BusinessEurope’un Başkanı Frederik Persson, Draghi’nin AB ekonomisinin karşılaştığı zorluklara ilişkin “samimi ve acil bir tartışma çağrısını” övdü.

Persson, “Avrupa’da üretken yatırımların teşvik edilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ya da şirketler üzerindeki düzenleyici yüklerin azaltılması gibi tedbirlere haklı olarak öncelik veren yenilenmiş bir sanayi stratejisi çağrısına çok dikkat edeceğiz,” dedi.

Avrupa Bankacılık Federasyonu CEO’su Wim Mijs de benzer şekilde Draghi’nin bankacılık sektöründe “düzenleyici bir değişim” için verdiği “güçlü destek sinyallerini” ve İtalya’nın özel yatırımları artırmak için Avrupa’nın sermaye için tek pazarını derinleştirme önerisini memnuniyetle karşıladı.

Mijs, “Güçlü bir ekonomiyi desteklemek için AB içinde uluslararası düzeyde rekabetçi bir bankacılık sistemine ve bankacılık düzenleyici çerçevesinin değerlendirilmesine ihtiyacımız var,” dedi.

Draghi beklenen raporunu sundu: AB’nin yılda ilave 800 milyar avro yatırıma ihtiyacı var

KOBİ temsilcileri de rapordan memnun

30’dan fazla Avrupa ülkesinden küçük ve orta ölçekli işletmeleri temsil eden SMEunited’ın Başkanı Petri Salminen, Draghi’nin “Avrupa’nın verimlilik ve rekabet edebilirlikle ilgili sorunlarını doğru tespit ettiğini” söyledi.

Salminen, “Bu bağlamda KOBİ’ler için en önemli hususlar, düzenleyici ve idari yüklerin azaltılması, büyük işletmelerle eşit bir oyun alanı, daha iyi işleyen bir tek pazar ve üçüncü ülkelerle ilişkiler söz konusu olduğunda daha fazla karşılıklılık ve adalettir,” dedi.

Avrupa Sanayi Yuvarlak Masası Başkanı Jean François van Boxmeer ise Draghi’nin Avrupa için ortaya koyduğu vizyonu “potansiyel olarak dönüştürücü” olarak nitelendirdi.

Boxmeer, “AB’nin mevcut rekabet kapasitesinin çeşitli boyutlarını göz önünde bulunduran [rapor], mevcut araçları daha iyi kullanan daha tutarlı bir işleyişle, daha iyi düzenlemelere dayanan iddialı ve bilinçli bir AB vizyonu geliştirmeyi başarıyor,” dedi.

“Deregülasyona odaklanma reddedilmeli”

Öte yandan 45 milyondan fazla Avrupalı işçiyi temsil eden Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Esther Lynch, raporun “deregülasyon” vurgusunu şiddetle kınadı.

Lynch, üye devletlerin AB direktiflerinin gerektirdiğinin ötesinde ek düzenlemeler getirme uygulamalarına atıfta bulunarak, “Raporda yer alan deregülasyona odaklanma … reddedilmelidir,” dedi.

Lynch, işçileri ve sendikal hakları koruyan bir düzenleyici ortama ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.

Bununla birlikte Lynch, Draghi’nin yeşil ve dijital geçişleri finanse etmek için yılda 800 milyar avroya kadar ek yatırım çağrısını övdü, fakat bu tür fonların “kaliteli istihdam ve sosyal ilerlemeyi sağlamak için ek koşullarla birlikte gelmesi gerektiği” konusunda uyardı.

Ayrıca Draghi’nin raporunun “Avrupa’nın ücret konusunda dibe doğru bir yarışa girmemesi gerektiğini kabul etmesinin” olumlu olduğuna işaret etti.

Draghi: Sorun işgücü maliyetleri değil, yüksek teknoloji

Draghi’nin kendisi de pazartesi günü raporu kamuoyuna sunarken işçilerin endişelerini gidermek için büyük çaba sarf etti.

Draghi, “40 [ya da] 50 yıl boyunca rekabetçilikten bahsettikten sonra [insanların bunun] daha düşük ücretler anlamına gelebileceğini düşünmesi doğaldır. Bu raporda böyle bir şey yok,” dedi.

Rekabet gücünün gerçekte oynadığı yerin ücretler olmadığını savunan Draghi, sorunun öncelikle işgücü maliyetlerinden kaynaklanmadığını sözlerine ekledi.

Draghi bunun yerine Avrupa’nın bocalayan rekabet gücünün ağırlıklı olarak, bloğun yetersiz dijitalleşmesine bağladığı gecikmiş üretkenliğin bir sonucu olduğunu vurguladı.

Draghi, “Aslına bakarsanız, yüksek teknoloji sektörünü dışarıda bırakırsanız, Avrupa Birliği’nde üretkenlik Amerika Birleşik Devletleri’nden biraz daha iyi durumda. Yani cevap işgücü maliyetleri, [işgücü piyasası] esnekliği ve tüm bunlar olamaz. Yüksek teknoloji olmak zorunda,” dedi.

AVRUPA

Polonya’dan Almanya’nın sınır kontrollerini genişletme kararına tepki

Yayınlanma

Polonya, Almanya’nın Schengen bölgesinde sınır kontrollerini genişletme kararına karşı tepki vermeye hazırlanıyor. Almanya, yasa dışı göçle mücadele iddiasıyla bu önlemleri uygularken, Polonya, bu tür kontrollerin Schengen bölgesinin dış sınırlarında yapılması gerektiğini savunuyor.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski, Almanya’nın iki ülke arasındaki sınırda uyguladığı kontrol önlemlerine karşılık vereceklerini bildirdi.

Polskie Radio‘ya mülakat veren Sikorski, “Bu kararı biz almadık, ancak nasıl tepki vereceğimizi değerlendiriyoruz. Kontrollerin uygulanması bir hata, çünkü hem Polonya hem de Almanya için yasa dışı göçmen akışını kontrol etmek gereken yer, Schengen bölgesinin dış sınırlarıdır,” ifadelerini kullandı.

Almanya, bu yılın eylül ayından bu yana kara sınırlarında geçici kontroller yürütüyor. Almanya İçişleri Bakanlığı’na göre, bu önlemler yasa dışı göçle mücadele etmek ve halkı İslamcı aşırıcılıktan koruma amacı taşıyor.

Ayrıca Almanya Başbakanı Olaf Scholz, geçtiğimiz ağustos ayında, yasadışı göçmenlerin daha aktif bir şekilde sınır dışı edileceğini taahhüt etmişti. Scholz, bu yıl sınır dışı edilenlerin sayısının yüzde 30 oranında arttığını da belirtmişti.

Mayıs ayında, Avrupa Birliği (AB) Konseyi göç ve iltica konusunda bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, iltica başvurusunda “belirgin hakları” olmayan göçmenler için AB üyesi ülkelerde toplu kabul kamplarının kurulmasını öngören ilkeleri içeriyor.

Ayrıca, göçmenlerin AB ülkeleri arasında kotalara göre yeniden yerleştirilmesi zorunluluğunu getiriyor.

Anlaşma, üye devletlere kabul edilen mülteci sayısını azaltma imkânı tanırken, kabul edilmeyen her göçmen için AB bütçesine ödeme yapma şartı getiriyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Pentagon: Ramstein formatındaki toplantı süresiz olarak ertelendi

Yayınlanma

Pentagon, Ukrayna müttefikleri arasında yapılması planlanan Ramstein formatındaki toplantının Florida’daki Milton Kasırgası nedeniyle süresiz ertelendiğini duyurdu. Toplantıya Biden, Zelenskiy ve Scholz gibi liderlerin katılması ve NATO’nun Ukrayna’nın gelecekteki üyeliği için somut adımları görüşmesi bekleniyordu.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Patrick Ryder, Ukrayna’nın müttefikleri arasında 12 Ekim’de yapılması planlanan Ramstein formatındaki toplantının süresiz olarak ertelendiğini duyurdu.

Daha önce TASS, Brüksel’deki diplomatik bir kaynağa dayandırdığı haberinde, toplantının 17 Ekim’de yapılacağını aktarmıştı.

Önceki gün Der Spiegel, Amerikalı bir savunma yetkilisinin açıklamasına atıfta bulunarak, Almanya’daki ABD hava üssü Ramstein’da düzenlenmesi beklenen Ukrayna Temas Grubu toplantısının ertelendiğini bildirdi.

Ertelemenin nedeni, Florida’daki Milton Kasırgası sebebiyle ABD Başkanı Joe Biden’ın programında meydana gelen değişiklikler olarak gösterildi.

Toplantıya yaklaşık 50 ülkenin temsilcilerinin katılması bekleniyordu. Reuters‘e göre, etkinlik ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un konuşmalarıyla başlayacaktı.

NATO ülkelerinin Ukrayna’nın gelecekteki olası üyeliği konusunda somut adımlar atması gündemdeydi.

Ramstein temas grubu toplantısında neler konuşulacak?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

NATO’dan nükleer tatbikat

Yayınlanma

NATO, Moskova’nın nükleer doktrinini değiştirme kararını takiben, 14 Ekim’de taktik nükleer silahların kullanımına yönelik kapsamlı bir tatbikata başlıyor.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Steadfast Noon tatbikatının 14 Ekim’de başlayacağını ve yaklaşık iki hafta süreceğini açıkladı.

Tatbikata 13 ülkeden 2000 asker, sekiz üs ve 60 uçak katılacak; tatbikat alanı ise Belçika, Hollanda, Büyük Britanya ve Kuzey Denizi’ni kapsayacak. Tatbikatta nükleer savaş başlığı taşıyabilen bombardıman uçakları ve savaş jetleri de yer alacak.

Associated Press‘e göre, NATO yetkilileri Moskova’yı tatbikat hakkında bilgilendirdi.

Yıllık Steadfast Noon 10 yılı aşkın bir süredir düzenleniyor. Ancak bu yılki tatbikat, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın nükleer doktrininde değişiklik yapma niyetini açıklamasından kısa bir süre sonraya denk geldi.

Putin, 25 Eylül’deki Güvenlik Konseyi toplantısında, nükleer olmayan bir devletin nükleer bir gücün desteğiyle gerçekleştirdiği saldırının, Rusya’ya karşı ortak bir saldırı olarak kabul edilmesi gerektiğini önermitşi.

Ayrıca, Rusya’daki hedeflere yönelik stratejik havacılık, seyir füzeleri, hipersonik araçlar ve insansız hava araçlarının kitlesel fırlatıldığına dair güvenilir bilgi alınması durumunda nükleer silah kullanma olasılığını da açıkça belirtti.

Bu tür açıklamalar, Ukrayna’nın Batılı müttefiklerinin yardımıyla Rusya’ya karşı meşru müdafaa eylemlerini teorik olarak kapsıyor.

NATO’nun savunma politikası ve planlamasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Angus Lapsley, tatbikatın amacının, ittifakın üyelerine yönelik her türlü tehdidi bertaraf edebileceğini ve “düşmanların bunu son derece ciddiye alması gerektiğini” göstermek olduğunu dile getirdi.

Lapsley, NATO’nun Kuzey Kore ve İran’ın nükleer programlarını, Çin’in hızla genişleyen nükleer kapasitesini yakından takip ettiğini, ancak asıl kaygının Rusya olduğunu ifade etti.

Son iki yılda Moskova, nükleer kuvvetlerine giderek daha fazla yatırım yaparak pek çok yeni sistemi devreye soktu ve kısa ile orta menzilli sistemlere daha fazla önem verdi.

Fakat Lapsley, Ukrayna’ya verilen destek bağlamında, Rusya’nın nükleer doktrini hakkında “oldukça açık bir baskı girişimi” olarak yorumlanan çok fazla konuştuğunu belirtti.

Avrupa’da NATO’nun nükleer caydırıcılık temelini ABD ve Büyük Britanya’nın kuvvetleri oluşturuyor (Fransa’nın da nükleer silahları bulunuyor, ancak bunlar ittifakın komuta sistemine dahil değil). Bununla birlikte, nükleer silaha sahip olmayan NATO ülkeleri de dahil olmak üzere diğer üyeler, Rusya’nın nükleer caydırıcılık politikasına daha aktif katılım sağlamalı.

NATO’nun yeni genel sekreteri Rutte’nin ilk durağı Kiev

Bu politika, yalnızca savaş alanında kullanılmak üzere tasarlanmış nükleer silahların türlerini, sayılarını ve doğruluğunu artırmayı değil, aynı zamanda bu silahların konuşlandırılmasına ve kullanılarak gerçekleştirilen saha tatbikatlarının daha sık ve görünür hale getirilmesine yönelik adımları içeriyor.

Bu durum, Stimson Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin yakın tarihli bir raporunda da vurgulanıyor.

Rapora göre hem nükleer hem de konvansiyonel silahlara yönelik daha geniş bir yetenek yelpazesi, NATO üyelerine daha çeşitli ve sağlam yanıt seçenekleri sunarak topyekûn bir nükleer savaşa tırmanma riskini en aza indirebilir.

Raporda ayrıca, Rusya’ya karşı yürütülen çevreleme politikasının, yalnızca ABD, Büyük Britanya ve Fransa’nın değil, tüm NATO müttefiklerinin nükleer caydırıcılığı güçlendirmek için kararlı siyasi ve askeri adımlar atması durumunda daha etkili olacağı belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English