Bizi Takip Edin

ASYA

El Kaide lideri ABD saldırısında öldürüldü

Yayınlanma

ABD, El Kaide lideri Eymen El Zevahiri’yi Afganistan’ın başkenti Kabil’deki güvenli evine düzenlediği drone saldırısı ile öldürdü. ABD Başkanı Joe Biden operasyon sonrası yayınladığı video mesajında ​​El Zevahiri’nin ölümünü doğruladı ve hiçbir aile üyesinin zarar görmediğinin altını çizdi.

Bir kaynağın Harici’ye verdiği demece göre, saldırı sırasında el-Zevahiri, karısı, kızı ve çocukları evde bulunuyordu. El Zevahiri’nin evi, Kabil’in 10. Polis Bölgesi’ndeki Şerpur mahallesinde bulunuyor ve etrafı daha önce üst düzey hükümet yetkilileri ve siyasi liderlere ait olan lüks binalarla çevrili. Ancak, geçen yıl 15 Ağustos’ta Kabil’in ele geçirilmesinden sonra, Taliban’ın içişleri bakanı Siraceddin Hakkani ve Hakkani ağından bazı diğer önemli yetkililer, Şerpur’daki önemli yerleşim yerlerine el koydu.

Ek olarak, ABD’nin El Zevahiri’yi hedef alıp öldürdüğü ev, eski savunma bakanı Bismillah Muhammadi’nin konutunun yakınında bulunuyor. Ve aynı ev, eski ulusal güvenlik danışmanı Hamdullah Mohib’in ofisi tarafından özel yabancı misafirleri karşılamak için kullanılıyordu.

Görünüşe göre bu karmaşık bir operasyon değildi ve CIA, evi tam olarak El Kaide liderini hedef almak için vurdu. ABD’li yetkililer, Pazar sabahı güvenli evinin balkonunda görünen 71 yaşındaki el-Zevahiri’nin insansız hava aracından fırlatılan 2 adet Hellfire füzesi ile öldürüldüğünü açıkladı. Usame Bin Ladin ABD operasyonu ile 2011 yılında Pakistan’da öldürüldükten sonra örgütün başına geçen Zevahiri 11 Eylül terör saldırılarının sorumlusu olarak biliniyordu. Bu olay, Usame bin Ladin’in  öldürülmesinden bu yana grubun aldığı en büyük darbe oldu.

El Zevahiri kimdi?

Mısır uyruklu el-Zevahiri, 19 Haziran 1951’de Afrika ülkesi Giza’da doğdu. Selefi Usame bin Ladin’in Mayıs 2011’de Pakistan’ın Abbottabad kentindeki bir ABD baskını tarafından öldürülmesinin ardından El Kaide şefi olarak iktidara geldi.

İşletme ve ekonomi ile inşaat mühendisliği diploması almış bin Ladin gibi, el-Zevahiri de yüksek eğitimli bir el Kaide lideriydi ve neredeyse üç yıl Mısır ordusunda cerrah olarak hizmet etti. 1981’de, 30 yaşındaki el-Zevahiri, Başkan Enver Sedat’ın suikastında rol oynadığı iddiasıyla tutuklandı.

1998’de Mısır İslami Cihad’ını kuran Zevahiri, kısa süre sonra El Kaide ile yakın bir müttefik oldu ve Kenya ve Tanzanya’daki de dahil olmak üzere ABD büyükelçiliklerini hedef alan ölümcül saldırılar ve 11 Eylül saldırısını düzenlediler. ABD Zevahiri’nin başına 25 milyon dolarlık ödül koydu.

Aynı zamanda Halep’te bombalama emri veren ve oradaki stratejiyi dikte eden el-Zevahiri, NATO’nun gözetimi altında kontrol ettikleri İdlib vilayetinde bir “kahraman”dı.  Zevahiri, 2012’de 70 Suriye hükümet personelinin öldürüldüğü ve şehrin doğu bölgelerinin “NATO destekli kirli savaşın üssüne” dönüştürülmesine yol açan Halep saldırısının da arkasındaki isimdi. Halep 2016’da kurtarıldığında, ABD, Birleşmiş Milletler’de Suriye’yi soykırım yapmakla suçladı.

Biden, Zevahiri’nin öldürülmesi sonrasında onun, “Amerikan vatandaşlarına, Amerikan askerlerine, Amerikan diplomatlarına ve Amerikan çıkarlarına karşı bir cinayet ve şiddet izi” oluşturduğunu söyledi. Beyaz Saray’dan yaptığı kısa açıklamalarda Biden, “adalet yerini buldu” dedi.

Taliban: Doha anlaşmasının ihlali

Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, Kabil’de bir ABD insansız hava aracı tarafından düzenlenen hava saldırısını doğruladı, ancak Afganistan İslam Emirliği’nin bunu uluslararası ilkelerin ve Doha anlaşmasının açık bir ihlali olarak gördüğünü söyledi.

Taliban Sözcüsü, “Bu tür eylemler, son 20 yılın başarısız deneyimlerinin tekrarıdır ve ABD, Afganistan ve bölgenin çıkarlarına aykırıdır. Bu tür eylemlerin tekrarlanması mevcut fırsatlara zarar verecektir” diye uyardı.

İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan üst düzey bir Taliban lideri, el-Zevahiri’nin zamanının çoğunu Helmand vilayetindeki Musa Qala semtindeki dağlarda geçirdiğini söyledi. Yetkili, El Zevahiri’nin Kabil’e geri döndüğünü ve Taliban’ın Ağustos ayında Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmesinden birkaç ay sonra güvenli bir yere yerleştirildiğini söyledi. Yetkili ayrıca el-Zevahiri’nin 2001’de ABD’nin Afganistan’ı işgalinden sonra Pakistan’a birkaç hareketi olduğunu söyledi.

Ocak 2006’da, CIA tarafından işletilen Predator insansız hava araçları, el-Zavahiri’nin ziyaret ettiği raporlarına dayanarak Pakistan Bajaur bölgesinde bir evi hedef almak için füzeler ateşlemişti. Ancak olay en az 18 köylünün hayatını kaybetmesine neden olmuş ve kendisi hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştı.

Soru işaretleri yarattı

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Taliban’ın El lideri Eymen el-Zevahiri’ye ev sahipliği yaparak Doha Anlaşması’nı büyük ölçüde ihlal ettiğini söyledi. Blinken açıklamasında, “Taliban’ın taahhütlerine uyma konusundaki isteksizliği veya yetersizliği karşısında, Afgan halkını güçlü insani yardımlarla desteklemeye ve insan haklarının, özellikle kadın ve kız çocuklarının korunmasını savunmaya devam edeceğiz” dedi.

Zevahiri’nin öldürülmesi pek çok soru işareti yarattı. Zira el Zevahiri’nin Kabil’de öldürülmesi, Taliban-El Kaide ilişkisini de gündeme getirdi. Taliban yetkililerinin Zevahiri’nin Kabil’de olduğunu bilip bilmediğine dair şüpheler oluştu. Bazı yetkililer biliyor olabilir, bazıları ise bilmiyor…

Harici’ye konuşan bir kaynak, bir dizi üst düzey Taliban yetkilisinin Taliban’ın dini lideri Molla Haybatullah Ahunzada ile görüşmek üzere Pazartesi günü Kabil’den Kandahar vilayetine yola çıktığını doğruladı. Kanyağın aktardığına göre, El-Zevahiri’nin ölümüyle ilgili resmi tutumlarını tartışıyorlar.

ASYA

Çin güvenlik teşkilatı Pakistan’daki ölümcül saldırının ardından istihbarat işbirliğini artırma sözü verdi

Yayınlanma

Çin’in en üst düzey casuslukla mücadele kurumu olan Devlet Güvenlik Bakanlığı (MSS), hafta sonunda Pakistan’da Çin vatandaşlarına karşı düzenlenen ölümcül saldırının ardından erken uyarı ve terörle mücadele istihbarat işbirliğini artırma sözü verdi.

Çarşamba günü yayınlanan bir başyazıda bakanlık, terörle mücadelenin “uluslararası toplumun ortak sorumluluğu ve acil bir öncelik” olduğunu vurguladı.

Pakistan’ın terörizmle boğuştuğu ve sık sık kamu güvenliğini ve bölgesel istikrarı tehdit eden saldırılarla karşı karşıya kaldığı vurgulanan yazıda, MSS’nin terörün her türlüsüne şiddetle karşı çıktığı ve Pakistan’ın terörle mücadele çabalarını desteklerken iki ülke arasındaki ilişkileri baltalama girişimlerini engellemek için çalışmaya kararlı olduğu belirtildi.

MSS, Çin’in ulusal güvenlik kurumlarının “şiddet ve terör faaliyetleriyle yasal olarak mücadele etmek, yabancı terörist faaliyetlerin ülke topraklarına yayılmasını önlemek ve aşırılık yanlısı şiddet ideolojilerinin ülkeye sızmasına karşı korunmak için daha sıkı önlemler ve araçlar benimseyeceğini” söyledi.

“Denizaşırı çıkarların yoğunlaştığı bölgelerde, terörist saldırı riskleri için erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, ani olaylara acil müdahalenin güçlendirilmesi ve denizaşırı vatandaşların, kuruluşların ve projelerin güvenliğinin etkin bir şekilde korunması için çaba gösterilecektir” denildi.

Çin’in terörle mücadelede “çok yönlü” bir yaklaşım benimseyeceği ve terörizme karşı uluslararası işbirliğini derinleştireceği, terörle mücadele istihbarat paylaşımı, mali düzenleme, kolluk kuvvetleri işbirliği ve adli yardım mekanizmalarını geliştireceği belirtildi.

Karaçi saldırısı

Açıklama, ayrılıkçı grup Belucistan Kurtuluş Ordusu  tarafından Karaçi’de Çin vatandaşlarına karşı düzenlenen ölümcül saldırıdan üç gün sonra geldi.

Pazar gecesi Jinnah Uluslararası Havaalanı yakınlarında araçla taşınan el yapımı bir patlayıcının kullanıldığı saldırıda iki Çin vatandaşı hayatını kaybederken çok sayıda kişi de yaralanmıştı.

Çin hükümeti saldırıyı “şokla” karşıladığını ve kınadığını ifade ederek Pakistan’ı güvenlik önlemlerini artırmaya ve hesap verilebilirliği sağlamak üzere kapsamlı bir soruşturma yürütmeye çağırdı.

Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif de, sorumluların yakalanması için kapsamlı bir soruşturma yürütüleceğini söyledi ve Pakistan’ın Çin vatandaşlarını ve altyapı projelerini koruma konusundaki kararlılığını yineledi.

Olay, Çin’in milyarlarca dolarlık Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin ile Umman Denizi arasındaki bağlantıyı artırmayı amaçlayan 65 milyar dolarlık Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun (CPEC) güvenliğine ilişkin endişeleri yeniden alevlendirdi.

ŞİÖ Zirvesi öncesi endişe yarattı

Pakistan, özellikle Belucistan ve Khyber Pakhtunkhwa eyaletlerinde giderek istikrarsızlaşan bir güvenlik ortamıyla boğuşuyor.

Pazartesi günü bir açıklama yapan Pakistan’daki Çin Büyükelçiliği, Çin vatandaşlarına, Çin personelini ve projelerini hedef alan saldırıların arttığı Belucistan – kaynak zengini bir bölge ve CPEC altyapı gelişmeleri için çok önemli bir yer – ve Hayber Pakhtunkhwa’ya seyahat etmekten kaçınmalarını tavsiye etti.

Son saldırı Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinin İslamabad’da yapılmasından birkaç gün önce meydana geldi. Toplantının Çin’den ve bölgesel güvenlik ittifakının diğer üye ülkelerinden önde gelen delegasyonları ve devlet başkanlarını bir araya getirmesi bekleniyor.

ŞİÖ üyesi ülkeler arasında son dönemde yapılan toplantılar, karşılıklı kaygıların giderilmesi için bölgesel güvenlik mekanizmalarının güçlendirilmesine odaklandı.

Mayıs ayında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, terörizm, ayrılıkçılık ve dini aşırılıkçılık gibi “kötülüğün üç gücü”nün yükselen dalgasıyla mücadele etmek için ortak operasyonların ve istihbarat alışverişinin gerekliliğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya’nın yeni Başbakanı Ishiba erken seçim için parlamentonun alt kanadını feshetti

Yayınlanma

Yeni Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, 27 Ekim’de yapılacak erken seçim için çarşamba günü parlamentonun alt kanadını feshetti. Ishiba, siyasi fon skandalının ardından iktidardaki Liberal Demokrat Parti’ye yönelik azalan kamuoyu desteğine rağmen yeni hükümeti için yetki kazanma çabalarını hızlandırdı.

Fesih, Japon parlamentosu Diet’in kısa süren olağanüstü oturumunun son gününde ve Ishiba’nın milletvekilleri tarafından başbakan seçilmesinden sadece sekiz gün sonra gerçekleşti ki bu İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana en kısa süre olarak kaydedildi. Resmi seçim kampanyası 15 Ekim’de 465 alt meclis üyesinin tamamının koltuklarını savunmasıyla başlayacak.

LDP ayrıca çarşamba günü aldığı bir kararla 27 Ekim’de yapılacak Alt Meclis seçimleri için siyasi örtülü ödenek skandalına karışan 12 milletvekilini desteklemeyeceğini açıkladı.

Aynı zamanda parti başkanı olan Başbakan Shigeru Ishiba ve üst düzey parti yetkilileri tarafından alınan karar, desteklenmeyenlerin bölge seçimlerinde partiden mali yardım da dahil olmak üzere destek almadan kampanya yürütmek zorunda kalacakları anlamına geliyor.

Kaybetmeleri halinde, seçim bölgelerinde kaybeden LDP üyeleri için bir olasılık olan nispi temsil sistemi yoluyla bir sandalye kazanmaları da mümkün olmayacak.

Cezalandırılan milletvekillerinin tamamı, örtülü ödenek skandalının merkezinde yer alan eski Başbakan Shinzo Abe’nin liderliğindeki gruptan ya da eski LDP Genel Sekreteri Toshihiro Nikai’nin liderliğindeki gruptan. Ishiba’nın bu kararının, seçim öncesinde partiyi temizlemeye çalıştığını kamuoyuna göstermek için tasarlandığı söyleniyor.

Ancak adayların parti desteğini reddetmek için kullanılan standartların tam olarak ne olduğunu ve kararlarının adil olup olmadığını sorgulayan eski Abe hizip üyeleri ve diğer parti üyelerinden gelen bir iç tepkiyle karşılaşabilir. Seçim kampanyasının 15 Ekim’de başlaması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

ASEAN güvenlik konularını ve ekonomik bağları görüşmek üzere toplandı

Yayınlanma

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) çarşamba günü Laos’ta, bölgesel güvenlik ve ekonomi konularını ele almak üzere bir araya geldi.

Önemli gündemlerden biri Myanmar’da giderek kötüleşen iç savaşla nasıl başa çıkacakları.

Tayland, milyonlarca insanı yerinden eden bu çatışmadan bir çıkış yolu bulmak amacıyla aralık ayında “gayrı resmi bir istişareye” ev sahipliği yapmayı teklif etmişti.

Tayland Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nikorndej Balankura gazetecilere yaptığı açıklamada “Siyasi bir çözüm görmek istiyoruz” dedi ve ekledi: “Tayland, Myanmar’da barışa yol açabilecek ortak bir ASEAN çabası olması için diğer tüm üye ülkelerle koordinasyon sağlamaya hazırdır.”

Tayland’ın girişiminin mevcut ASEAN barış çabalarını tamamlayacağını, ancak bölge dışındaki ülkeleri hemen dahil etmeyebileceğini de belirtti.

Salı günkü ASEAN dışişleri bakanları toplantısında gündeme gelen öneri, Myanmar krizinin üstesinden gelmek için blokun seçeneklerinin azaldığı bir dönemde geldi.

Geçtiğimiz aylarda Tayland, Myanmar’ın diğer etkili komşuları Çin ve Hindistan’ın da barış çabalarında rol oynayabileceğini söylemişti.

Nikorndej, Myanmar’ın iktidardaki generallerinin mi yoksa muhaliflerinin mi gayrı resmi görüşmelere davet edileceğine ilişkin kararın ASEAN dönem başkanı Laos ve diğer üye devletlere ait olacağını da sözlerine ekledi.

Diğer önemli gündemlerden biri de ihtilaflı Güney Çin Denizi’ndeki sorunlar.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba, Çin Başbakanı Li Qiang ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov zirveye katılacak isimler arasında yer alıyor.

Çarşamba günkü zirvenin açılışını yapan Laos Başbakanı Sonexay Siphandone, ASEAN’ın pek çok güçlükle karşı karşıya olduğunu ve bunların üstesinden gelmek için kendi yöntemleri olduğunu söyledi.

“Laos, ASEAN’ın geçmişteki başarılarının birbirimizi anlamamızdan kaynaklandığını düşünüyor” dedi ve ekledi: “ASEAN tarzı ve ilkeleriyle birbirimize yardım ediyor ve birbirimizle işbirliği yapıyoruz. ”

Bu arada Çin Başbakanı Li Qiang, zirve sonrasında Vietnam’a bir ziyarette bulunacak.

Xinhua Haber Ajansına göre Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao salı günü düzenlediği olağan basın toplantısında Çin’in ASEAN ve diğer bölge ülkeleriyle fikir birliği oluşturmak, karşılıklı güveni derinleştirmek, işbirliğini güçlendirmek ve bölgede ve tüm dünyada barış, istikrar, kalkınma ve refaha yeni bir ivme kazandırmak için çalışmayı dört gözle beklediğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English