Bizi Takip Edin

AVRUPA

Fransa’da yeni hükümet üyeleri: Çokça macronizm, biraz lepenizm

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un teamüllere aykırı olarak atadığı yeni Başbakan Michel Barnier cumartesi günü (21 Eylül) geç saatlerde hükümetini açıkladı.

Barnier’nin sağcı Ulusal Birlik’e (RN) tavizler verirken önceki Macron yanlısı yönetimlerin siyasi çizgisini büyük ölçüde koruduğu görülüyor.

Yeni hükümet için 67 günlük bekleyiş böylece sona ererken, bu yaz yapılan erken yasama seçimlerinden sonra birçok kişinin umduğu değişimden ziyade belirgin bir politika sürekliliğine işaret ediyor.

Seçimlerde solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) ve sağcı RN’nin ardından üçüncü gelse de, üst düzey bakanlıkların çoğu Macron’un Ensemble pour la République (EPR) partisinde kaldı.

Uzun süredir görevde olan Savunma Bakanı Sébastien Lecornu görevinde kalırken, eski AB İşleri Bakanı Jean-Noël Barrot dışişleri bakanlığını devralacak.

Fransa Enerji Bakanı olduğu dönemde Brüksel’de nükleer yanlısı bir ses olan Agnès Pannier-Runacher, yeşil dönüşüm, enerji, iklim ve risk azaltma konularını içeren geniş bir portföy ile geri dönecek.

Macron’un en yakın müttefiklerinden Antoine Armand ve Laurent Saint-Martin, sırasıyla ekonomi ve bütçe bakanları olarak hükümete giriyor.

Fransa’da “Macro-Lepenizm” dönemi başladı

Muhafazakâr LR’nin kabinede koltuğu kendisinden daha büyük

Bu arada, Barnier’nin seçimlerde 47 milletvekiliyle (2017’de 112’ydi) ancak beşinci olabilen muhafazakâr Les Républicains (LR) partisi de stratejik içişleri bakanlığını elde etti.

Uzun süredir LR senatörü olan ve göç konusunda oldukça sert görüşlere sahip Bruno Retailleau, polis ve göçten sorumlu olacak.

Retailleau’nun atanması, “aşırı sağcıların” bazı endişelerini gidermek ve zımni desteklerini sağlamak için bir teklif olarak görülüyor.

Bazıları göçmenlik ve aile değerleri konusunda son derece muhafazakâr duruşlarıyla tanınan diğer LR liderleri ise vatandaşlık, ticaret ve denizaşırı bölgeler gibi alanlar da dahil olmak üzere daha alt düzey görevlerde bulunacak.

Macron’un “reform” politikası yeni kabine ile sürecek

Son saatlere kadar yeni hükümetin yapısı belirsizliğini korudu. Macron’un müttefikleri, Barnier’nin vergileri artırmayı seçmesi (ki Barnier bu hamleyi giderek genişleyen açıkları dengelemek için bir olasılık olarak dile getirmişti) ya da LR liderliğine çok fazla taviz vermesi halinde çekilmekle tehdit etti.

Muhafazakârlar ve EPR, bütçe açığının bir kısmının orta sınıfa yönelik vergi artışlarıyla dengelenmesini açıkça reddettiklerini ifade ederek, bu tür önlemlerin alınması halinde desteklerini çekecekleri tehdidinde bulundular.

Bu durum siyasi gözlemcilerin koalisyon hükümetinin başarısızlığın eşiğinde olduğu endişesine kapılmasına neden olurken, Barnier’nin hafta ortasında çekip gidebileceğine dair söylentiler bile ortaya çıktı.

Bunun yerine, yeni hükümet aşağı yukarı aynı görünüyor ve Macron’un temel reformlarının yerinde kalacağının sinyallerini veriyor.

Macron’un yeni başbakanı Barnier: Le Pen’in ideolojisine saygı duyuyorum

Barnier’nin kariyeri Ulusal Birlik’in desteğine bağlı

Yeni başbakan, görevde kalmasının, RN’nin 1 Ekim’de yapılması beklenen güvensizlik oylamasında çekimser kalma kararına bağlı olduğunun farkında.

Eğer NFP bir bütün olarak hükümete karşı oy kullanırsa RN sonuçta parlamento aritmetiğinde önemli bir pozisyonunu elinde tutacak.

Başlangıçta Barnier’e hükümet etme şansı sunan Marine Le Pen, desteğinin koşullara bağlı olduğunu açıkça belirtti.

Le Parisien gazetesine perşembe günü verdiği demeçte RN lideri, “Fransız halkının üstün çıkarlarının ihlal edildiğini düşünürsek güvensizlik oyu lehinde oy kullanma imkanını elimizden almayacağız,” dedi.

Le Pen cumartesi günü sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda kabine seçimini “seçmenlerin değişim arzusuna” uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirdi.

Bunun bir “geçiş hükümeti” olacağını söyleyerek, partisinin Barnier hükümetini düşürebileceğini bir kez daha ima etti.

Sol partilerden Macron’a karşı görevden alma hamlesi

Göç karşıtı yeni başbakan ve yeni içişleri bakanı

RN’nin zımni desteğini almak üzere Bruno Retailleau gibi birini görevlendiren Barnier, göç politikasında sertlik yanlısı tutumunu artırarak aşırı sağcılara göz kırpmayı tercih etti.

Başbakanın sert göçmenlik söylemlerine yabancı olmaması da buna yardımcı olabilir. Barnier 2021 yılında göç konusunda bir moratoryum uygulanmasını ve Fransa’ya AB göç yasalarının uygulanması konusunda takdir yetkisi verecek bir anayasa değişikliğini savunmuştu.

Retailleau gerçekten de bu fikirlerden bazılarının hayata geçirilmesine yardımcı olabilir. Bu olasılık EPR milletvekilleri arasında paniğe neden olmuş, hatta bazıları geçen hafta Macron yanlısı parlamento grubundan hemen ayrılabileceklerini öne sürmüştü.

AVRUPA

İktisatçılara göre Avro bölgesi küresel ticaret savaşının tehdidi altında

Yayınlanma

Financial Times’ın (FT) 72 iktisatçıyla yaptığı bir ankete göre, olası bir küresel ticaret savaşı ve bölgesel siyasi felç olma hali, 2025 yılında Avro bölgesi ekonomisinin karşı karşıya olduğu en büyük iki tehdit.

ABD ile büyük bir ticaret fazlasına sahip olan Avro bölgesi, sadece yüksek gümrük vergilerine değil, aynı zamanda Donald Trump’ın eylemlerine karşılık olarak Çin’in küresel piyasalara ucuz ürünler sürmesi tehdidine de maruz kalıyor.

Analist Eurasia Group’un Avrupa Genel Müdürü Mujtaba Rahman, “Trump’ın ikinci başkanlığı şu anda en büyük siyasi ve iktisadi risk. Avrupa gümrük tarifelerine ve Trump’ın Çin’den daha agresif bir şekilde ayrışmaya zorlamasına maruz kalacak,” dedi.

FT’nin anketine katılan iktisatçılar, ABD’nin uygulayacağı gümrük vergilerinin tetikleyeceği bir ticaret çatışmasına neredeyse kesin gözüyle bakıyor: Katılımcıların yüzde 69’u bunu olası görürken, yüzde 68’i böyle bir senaryonun gelecek yıl bölge için en büyük tehdit olduğu konusunda uyarıyor.

Ankete katılanların yüzde 81’i, ikinci bir Trump döneminin Avro bölgesi büyümesi üzerinde baskı yaratacağını söyledi.

Ankete katılan 72 kişi Avro bölgesi ekonomisinin ortalama olarak sadece %0,9 oranında büyümesini bekliyor. Bu, üst üste üçüncü düşük büyüme yılı olacak ve Avrupa Merkez Bankası personelinin aralık ayında öngördüğü yüzde 1,1’in altında kalacak.

Fakat tek para birimi bölgesinin resesyondan kaçınabileceği konusunda geniş bir mutabakat var.

Ankete katılan ekonomistlerin çoğu (yüzde 61) AMB Başkanı Christine Lagarde’ın AB politika yapıcılarına topyekûn bir ticaret savaşından kaçınmak için Trump ile ticaret müzakerelerine girme çağrısını destekliyor.

İyimserlik için potansiyel nedenler sorulduğunda, her beş kişiden biri faiz oranlarındaki düşüşe ve tüketici talebinde bir miktar artış umuduna atıfta bulundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Elon Musk’ın Almanya hücumundaki son durağı Der Spiegel

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk, Almanya’da açıkça Almanya için Alternatif’i (AfD) desteklediğini ilan edip bu ülkedeki “önemli yatırımları” nedeniyle Almanya hakkında konuşabileceğini söylemesinin ardından şimdi de ünlü Alman dergisi Der Spiegel’e çattı.

Musk, Alman siyasetine karıştıktan ve özellikle de Şansölye Olaf Scholz’e “aptal” diyerek saldırdıktan sonra şimdi de ünlü haber dergisi Der Spiegel’in peşine düştü.

Musk, “[Bill] Gates’in Spiegel’e para göndermesi ve Spiegel’in de benim hakkımda hit yazılar yazması ilginç,” diye yazdı. 

Haber dergisi son yıllarda Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in vakfından 5,4 milyon dolardan fazla para aldı. Medya mensuplarına göre bu fon tartışmalara yol açtı ve artık sona erecek.

Musk, Gates’in bağışlarını Almanca olarak yorumladı ve “Der Spiegel yozlaşmış!” dedi.

Musk, hafta sonu Welt am Sonntag için kaleme aldığı yazıda, AfD’yi “bu ülke için son umut kıvılcımı” olarak tanımlayınca Alman siyasetinin tepkisini çekmişti.

Bir Alman hükümet sözcüsü pazartesi günü yaptığı açıklamada, teknoloji milyarderi Elon Musk’ın Almanya’da şubat ayında yapılacak ulusal seçimlere müdahale etmeye çalıştığını söyledi.

Sözcü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Elon Musk’ın federal seçimleri etkilemeye çalıştığı gerçekten de söz konusu,” dedi ve Musk görüşlerini ifade etmekte özgür olsa da, “fikir özgürlüğünün en büyük saçmalıkları da kapsadığını” ekledi.

Sözcü, Alman hükümetinin şimdilik Musk’ın X platformunda kalacağını söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da “Mittelstand”lar 2025’te krizin derinleşmesini bekliyor

Yayınlanma

Alman Mittelstand İşletmeler Birliği (BVMW) tarafından yapılan bir ankete göre, her on Mittelstand’dan sekizi 2025 yılında Alman ekonomisinin hızla küçülmesini bekliyor.

Mittelstand adı verilen şirketler, klasik “KOBİ” kategorisine alınamayacak, kimisi ihracat pazarının yüzde 90’ına sahip geleneksel Alman şirketlerine verilen isim. Mittelstand kategorisindeki şirketler, Alman ekonomisinin, özellikle istihdamın bel kemiğini oluşturuyor.

WELT’te yer alan habere göre ankete katılan şirketlerin yüzde 58’i iktisadi bir gerileme beklediklerini söyledi. Her beş şirketten biri önümüzdeki on iki ay içinde bir bunalıma hazırlanıyor.

Ankete göre, Mittelstandların yüzde 40’ı sona eren yılda cirolarında düşüş kaydetti. Katılımcıların yüzde 40’ı da yeni yılda bir önceki yıla kıyasla daha az yatırım yapmayı planladıklarını belirtti.

Genel iktisadi duruma ek olarak, Mittelstandlar özellikle vasıflı işgücü sıkıntısı konusunda endişe duyuyor: Şirketlerin yüzde 62’si önümüzdeki yıl boş eğitim pozisyonlarını dolduramayacaklarından korkuyor.

BVMW Federal Genel Müdürü Christoph Ahlhaus, “Sadece ekonomimiz değil, toparlanmaya olan güven de son yıllardaki siyasi gidiş gelişler nedeniyle sarsıldı. Almanya’da siyasi sorumluluk üstlenmek isteyen herkes, ekonomimizin yeniden nasıl ilerleyebileceğini kesin bir şekilde açıklamalıdır,” dedi.

BVMW baş iktisatçısı Hans-Jürgen Völz, şirketlerin umutlarını yeniden kazanabilmeleri ve Almanya’ya yatırım yapabilmeleri için bürokrasinin azaltılması, enerji maliyetleri, işgücü piyasası ve sosyal politika alanlarında bir reform politikası uygulanmasının önemli olduğunu söyledi.

Völz, “Dünya çapında yer seçebilen büyük şirketlere ve kurumlara değil, 3,5 milyon Alman Mittelstandına odaklanmak çok önemlidir. Pazar günleri Mittelstandları öven iyi niyetli konuşmaların, pazartesiden cumaya kadar parlamentoda buna uygun siyasi eylemlerle eşleştirilmesi önemlidir,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English