Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

FT yazdı: Katar’ın Hamas için bir kanal açmasını ABD istedi

Yayınlanma

7 Ekim’de Filistinli direniş gruplarının Gazze’de başlattığı ‘Aksa Tufanı’ operasyonunun ardından çatışmanın büyüyüp büyümeyeceği tartışılırken, özellikle Hamas yetkililerini barındıran ve rehine müzakerelerinde önemli rol oynayan Katar da dünya kamuoyunun gündemine yeniden girdi.

Financial Times’ta (FT) yayınlanan bir değerlendirmede, Katar’ın rehine müzakerelerindeki rolünün hem övgüyle karşılandığı hem de incelendiği vurgulanıyor.

Hamas’ın, Katar’ın arabuluculuğuyla dört sivil rehineyi serbest bıraktığını belirten FT, bu tutumun ABD Başkanı Joe Biden’ın ‘takdirini kazandığını’ yazıyor. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi kişiler Doha’nın şimdi de 50 kadar rehinenin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya aracılık etmeye çalıştığını söylüyor.

Katar yönetiminin ABD ile Taliban arasındaki gizli görüşmelere de ev sahipliği yaptığını hatırlatan FT, bu ay Ukraynalı dört çocuğun da aileleri ile yeniden buluşmasını sağlayanın Doha olduğuna dikkat çekiyor. Daha önemlisi, ABD’nin el koyduğu İran’ın 6 milyar dolarlık varlıkları da Katar’ın arabuluculuğunda yapılan müzakereler sonucunda serbest bırakılmıştı.

Biden geçen yıl, ABD’nin bölgedeki en büyük askeri üssüne de ev sahipliği yapan Körfez ülkesini ‘NATO üyesi olmayan önemli bir müttefik olarak’ tanımlamıştı.

Katar, 2006’dan sonra ABD’nin talebiyle Hamas’la temas etti

FT’ye konuşan Katarlı yetkililer, devletin Hamas’ı desteklemediğini ya da finanse etmediğini, fakat ABD’nin on yıldan uzun bir süre önce ‘grupla bir kanal açmasını’ talep etmesinin ardından siyasi ofise ev sahipliği yapmayı kabul ettiğini söylüyor. Hamas’ın siyasi liderleri daha önce Şam’da bulunuyordu fakat Suriye krizi başlayınca buradan ayrılıp Doha’ya geçtiler.

Katarlı bir yetkili Washington’un Doha’dan ilk kez 2006 yılında, Hamas’ın Gazze’de seçimleri kazanmasının ardından dolaylı kanallar açmasını istediğini söyledi. Katarlı yetkili, “[Gazzeliler] güçlü bir iç ekonomi kuramıyorlar, o halde alternatif nedir?” diye sordu ve desteğin BM kuruluşları ve İsrail aracılığıyla koordine edildiğini ve İsrail hükümetinin yardım üzerinde ‘tam bir denetime’ sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Doha son on yılda Gazze’ye en çok bağış yapan ülkelerden biri oldu ve kuşatma altındaki şeridin en yoksul 100.000 ailesine destek sağlamak ve öğretmen ve doktor gibi devlet memurlarına ödeme yapmak için ayda 10 milyon dolar harcadı. Ayrıca şeride elektrik sağlanması için de fon sağlıyor.

Katar’ın İsrail ile resmi bir ilişkisi bulunmuyor ama Doha’da bir İsrail ticaret ofisi açılmıştı. Bu ofis İsrail’in Gazze’ye 2008/09 kışındaki saldırısından sonra kapatılmıştı.

Yetkili, “Parçası olduğumuz tüm arabuluculuklarda diyalog, onaylama ile karıştırılmamalıdır. Farklı gruplarla konuşuyoruz çünkü güven inşa etmenin ve farklılıkları çözmenin tek yolunun açık iletişim kanalları olduğuna inanıyoruz. Bunun alternatifi her iki tarafın da daha fazla acı çekmesidir,” dedi.

‘Hamas Suriye ve İran yerine Katar’da bulunsun’

Makalede, ABD’nin Katar’ın Hamas hamlesine göz yummasının İran ile ilgili olduğuna ilişkin ipuçları da bulunuyor.

Katar Georgetown Üniversitesi’nde profesör olan Mehran Kamrava, “Eğer Amerikalı iseniz, Hamas’ın Katar’da olmasını mı istersiniz yoksa Şam ve Tahran’da olmasını ve bu tür aktörlere borçlu olmasını mı tercih edersiniz?” diye sordu.

FT de ABD’de Katar’ın Hamas ile olan bağlantılarına yönelik eleştirilerin ‘sınırlı kaldığına’ işaret ediyor. Fransa, İtalya, Hollanda gibi ülkelerin de 7 Ekim saldırısının ardından Katar’la sıvılaştırılmış gaz anlaşmaları imzaladığını hatırlatan FT, İsrail Milli Güvenlik Konseyi lideri Tzachi Hanegbi’nin de rehine konusundaki arabuluculuğu nedeniyle Katar’ı övdüğünü vurguluyor.

DİPLOMASİ

Türkiye’den Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe ek vergi kararı

Yayınlanma

Türkiye, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe yönelik anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Vergi oranları yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösterirken, en yüksek vergi oranı Çin’den gelen çelik ithalatçılarına uygulanacak.

Türkiye Ticaret Bakanlığı, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya’dan ithal edilen çeliğe anti-damping vergisi uygulama kararı aldı. Söz konusu karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.

Ticaret Bakanlığı, yürütülen anti-damping soruşturmasının sonuçlarına dayanarak, söz konusu ithal çeliğin düşük fiyatlandırmasının Türk üreticilerine ve sanayisine zarar verdiğini belirtti.

Buna bağlı olarak, uygulanan vergiler yüzde 6,1 ile yüzde 43,31 arasında değişiklik gösteriyor.

Türkiye, Rusya’dan MMK, NLMK ve Severstal şirketlerinden yapılan çelik ithalatına ek gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

MMK ve NLMK için yüzde 6,1, Severstal için ise yüzde 9 oranında vergi uygulanacak. Rusya’dan gelen çelikler, diğer ülkelerle kıyaslandığında en düşük vergi oranına tabi tutuldu.

Japonya’dan ithal edilen çeliğe yüzde 9 ek vergi uygulanırken, Hindistan’dan gelen çeliklerde Tata Steel dışındaki tüm firmalar için aynı oran belirlendi.

Tata Steel için ise vergi oranı yüzde 6,1 olarak belirlendi. Çinli ithalatçılara yönelik vergi oranı ise yüzde 43,31 olarak açıklandı.

Bununla birlikte, yedi Çinli şirket bu uygulamadan muaf tutuldu ve bu şirketler için vergi oranları yüzde 15 ile yüzde 36 arasında değişiyor. Bu şirketler arasında Han Steel Group ve Rizhao Steel Group dikkat çekiyor.

Vedomosti gazetesinin haberine göre, Rus çelik üreticileri bu yılın eylül ayında 5,4 milyon ton çelik üretti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,5 oranında bir düşüş gösteriyor.

Rusya’nı çelik sektörü, üst üste dokuzuncu ayda negatif üretim dinamikleri sergiliyor. Uzmanlar, yüksek faiz oranlarının baskısı altında kalan inşaat sektöründeki zayıf talebin bu düşüşün temel nedeni olduğunu belirtiyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İtalya’dan UNIFIL pozisyonlarına saldıran İsrail’e karşı sert açıklama

Yayınlanma

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, İsrail’in Lübnan’da ikisi İtalyan UNIFIL üslerine düzenlediği saldırıları şiddetle kınadı ve saldırıların “hata” olmadığını söyledi.

Perşembe günü İsrail güçleri Lübnan’ın güneyindeki üç UNIFIL üssünü hedef aldı ve vurdu. Bu üslerden ikisi İtalyan üssü, üçüncüsü ise misyonun karargâhı idi.

Crosetto, “İsrail silahlı kuvvetlerinin UNIFIL’i bazı üslerin boşaltılması gerektiği konusunda uyardığını iddia etmek için hiçbir gerekçe yoktur. Büyükelçiye, Birleşmiş Milletler ve İtalya’nın İsrail hükümetinden emir almadığını İsrail hükümetine iletmesini söyledim,” dedi.

İsrail güçleri tarafından “defalarca gerçekleştirilen düşmanca eylemler”in “savaş suçu” teşkil edebileceğine dikkat çeken bakan, “Bunlar uluslararası hukukun ciddi ihlalleridir ve herhangi bir askeri gereklilikle gerekçelendirilemez,” ifadelerini kullandı.

Günün erken saatlerinde İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ve İsrail’in İtalya Büyükelçisi ile görüşen Crosetto, İtalyan hükümetinin saldırının bir hata ya da kaza olduğu yönündeki gerekçelere inanmadığını yineledi. Bakan İtalya’nın bu nedenle “mümkün olan en kısa sürede gerçek açıklamalar” talep ettiğini duyurdu.

Ansa’nın haberinde görüşlerine yer verilen Orta Doğu dosyasına aşina olan üst düzey güvenlik kaynaklarına göre, UNIFIL’in İsrail’in BM misyonunun üslerine yönelik saldırısına ilişkin yorumu, Tel Aviv’in Lübnan’daki askeri “gelecek planlarına” “istenmeyen tanıkların” olmasını önlemek için “geri çekilmeye zorlamayı” amaçladığı yönünde.

Le Monde gazetesinin Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığına dayandırdığı haberine göre Fransa ve İtalya, son olaylar üzerine UNIFIL’e katkıda bulunan Avrupa ülkelerini bir araya getirecek.

Video konferans yoluyla gerçekleştirilecek toplantının önümüzdeki hafta yapılması planlanıyor fakat kesin tarih henüz belirlenmedi.

Öğleden sonra yapılan açıklamaya göre İtalyan hükümeti, UNIFIL üsleri yakınlarındaki eylemlerin kabul edilemez olduğunu belirterek İsrailli yetkililere resmi bir protesto sunduğunu duyurdu.

Başbakan Giorgia Meloni ayrıca UNIFIL Batı Sektörü Komutanı General Messina ile telefonda görüşerek BM misyonu ve ikili MIBIL misyonu kapsamında Lübnan’da bulunan İtalyan askerleriyle “güçlü dayanışma” içinde olduğunu ifade etti.

Meloni, İtalyan birliklerinin Birleşmiş Milletler yetkisiyle bölgede istikrarın sağlanmasında oynadığı önemli rolü bir kez daha teyit etti.

İtalyan hükümeti, UNIFIL’in Güney Lübnan’daki rolünün önemini bir kez daha teyit ederken, bölgede çatışmaların durdurulması ve gerilimin azaltılması için çalışmaya devam ettiğini açıkladı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Alman halkının çoğunluğu İsrail’e askeri yardıma karşı

Yayınlanma

Alman kamu yayıncısı ARD’nin DeutschlandTrend anketine katılanların neredeyse yüzde 70’i Federal Ordunun İsrail’e yardımda bulunmaması gerektiğini düşünüyor.

Ankete göre katılımcıların yüzde 68’i Almanya’nın İsrail’in savunmasına askeri destek vermesini desteklemiyor. Yüzde 19’u ise bundan yana.

Çeşitli parti destekçilerine daha yakından bakıldığında, hepsinde olumsuz bir tutumun hakim olduğu açıkça görülüyor.

Yeşiller taraftarlarının yüzde 62’si Almanya’nın Ortadoğu’daki çatışmalarda İsrail’e askeri destek vermesine karşı çıkarken, yüzde 27’si destekliyor.

Almanya için Alternatif (AfD) destekçilerinin yüzde 80’i bu tür bir askeri yardımın yanlış olduğunu düşünürken, yüzde 12’si destekliyor.

Diğer partilerin destekçileri arasındaki onay oranları ise ikisinin arasında yer alıyor. Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) destekçilerinin yüzde 77’si bu yardıma karşı. CDU/CSU’da bu oran yüzde 68, SPD’de yüzde 65, FDP’e yüzde 56.

İsrail’e verdiği askeri destek bakımından ABD’nin ardından ikinci sırada yer alan Almanya, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e çok sayıda silah ihracatına izin verdi.

İsrail’in 7 Ekim Aksa Tufanına verdiği askeri karşılık Almanya’daki katılımcıların yüzde 57’si için “çok ileri” giderken, yüzde 21’i İsrail’in Gazze Şeridindeki eylemlerini uygun buluyor.

Mart ayında ankete katılanların yüzde 28’i İsrail’in tepkisini uygun olarak nitelendirmişti ve o zaman bile ankete katılanların yarısı bunun çok ileri gittiğini düşünüyordu.

Almanya’da İsrail’in eylemlerini eleştirenlerin sayısı geçtiğimiz kasım ayından bu yana istikrarlı bir şekilde artıyor.

ARD DeutschlandTrend’in güncel araştırmasında ayrıca İsrail’in gazze’ye yönelik askeri eylemlerinin Filistinli sivil nüfusun da etkilenmesi durumunda haklı olup olmadığı soruldu. Buradaki cevap daha da net: Yüzde 68’lik bir kesim İsrail saldırılarını bu durumda haksız bulurken, sadece yüzde 18’lik bir kesim haklı buluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English