Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“Gelecek yıl Irak ve Suriye’den çekilmek için alan olacak”

Yayınlanma

Çin ile Asya Pasifik’te hesaplaşmak isteyen ve Gazze savaşı öncesinde Orta Doğu’ya “ilgisini” kaybeden ABD’nin bölgedeki geleceği tartışılmaya devam ediyor. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makalede ABD’nin son Suriye büyükelçisi Robert Ford, Biden yönetiminin 2024’te Orta Doğu’daki tüm üslerinden çekilmeyeceğini ancak Irak ve Suriye’deki askeri güçlerinin geleceğinin belirsiz olduğunu söylüyor. Ford’a göre ABD güçleri Irak’tan ayrılmazsa daha fazla saldırıya maruz kalacak. Ford, bu saldırıların Washington’un askerleri Irak ve Suriye’de tutmasının temel gerekçesini zayıflatmasına rağmen Biden yönetiminin seçim döneminde Irak ya da Suriye’den asker çekmek gibi bir adım atmasının pek mümkün olmadığını düşünüyor. Ancak “Gelecek yıl, seçimlerden sonra, Biden ya da Donald Trump çekilmek için çok daha fazla siyasi alana sahip olacak.”

***

Amerika’nın Orta Doğu’da değişen hesapları

İran destekli milislerin ABD güçlerine yönelik saldırılarının çoğalması, Amerika’nın ülkeden ayrılması yönündeki baskıları artırdı.

ROBERT FORD

Biden yönetimi 2024 yılında Orta Doğu’daki tüm üslerinden çekilmeyecek, ancak Irak ve Suriye’deki askeri güçlerinin geleceği daha belirsiz.

Orta Doğu’daki 30 bin Amerikan kuvvetinin çoğu Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki üslerde bulunuyor. Amerikan Donanmasının Basra Körfezi filosu için İngiliz ordusunun 1971’de bu sulardan ayrılmasından bu yana karargâhı var.

Bahreyn karargâhı başlangıçta Sovyetlerin Körfez’e girmesini engellemeyi amaçlıyordu. Son yirmi yılda bu misyon İran’ı caydırmaya ve Arap Denizi’nde korsanlıkla mücadeleye odaklandı. Bu görevler deniz kuvvetlerinin Husilere karşı mücadelesi sona erdikten sonra da devam edecek.

Amerikalılar ayrıca Kuveyt’in 1991’de Saddam Hüseyin’den kurtarılmasından sonra kurulan iki Kuveyt üssünde de kara ve hava birlikleri bulunduruyor.

Katar’daki El Udeid hava üssü bölgedeki en büyük Amerikan üssü ve önemli bir komuta merkezi.

Amerikalılar 11 Eylül’den sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki El Dafra hava üssünü kullanmaya başladılar ve Ürdün ile Suudi Arabistan’da da eğitim ve danışmanlık misyonları var. Bu Arap devletleri Amerikan varlığını memnuniyetle karşılıyor.

Washington’un İran’la ilgili kaygıları ve Çin’in bölgede artan rolü, Arap hükümetleri Amerikalılardan ayrılmalarını talep etmedikçe Washington’un bu üsleri terk etmesini pek olası kılmıyor.

Ancak Irak ve Suriye’deki Amerikan güçlerinin durumu daha zor çünkü İran destekli milislerin saldırılarının artması onlarca askerin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu ve güçlerin etkinliğini azalttı.

Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları müfettişlerinin 5 Şubat tarihli raporunda, milis saldırılarının Amerikan misyonunu Irak ve Suriye’de İslam Devleti (IŞİD) kalıntılarını takip etmek ve ortak güçleri güçlendirmek için gerekli kaynakları başka yönlere yönlendirdiğini belirtti.

Raporda Amerikalı subaylar ile yerel askeri ve siyasi figürler arasındaki toplantıların ertelendiği ya da iptal edildiği de belirtildi.

Daha olumlu bir not olarak, Şubat raporunda Amerikan istihbaratının Irak ve Suriye’de IŞİD’in “askeri olarak yenildiği” ve sadece hayatta kalmaya çalıştığı yönündeki sonucu da aktarıldı.

IŞİD “ne Suriye’de ne Irak’ta ne de yabancı devletlerde büyük ve karmaşık saldırılar gerçekleştiremiyor.” Küçük IŞİD grupları Irak ve Suriye’de hâlâ küçük pusular kurabiliyor, ancak şehirlerdeki hükümet kontrolünü tehdit etmiyorlar.

Özellikle Irak’ta IŞİD, Kerbela ve Bağdat’taki son yerel seçimleri ya da dini törenleri engelleyemedi.

Irak’taki varlığı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Irak güçlerinin Irak’ta kalan IŞİD unsurlarını kontrol edebileceğini ve bu nedenle iki hükümetin uluslararası koalisyonun Irak’taki varlığına son verilmesi için müzakere etmesi gerektiğini vurguladı.

Sudani, askeri ilişkiler de dahil Washington ile ikili ilişkilerin iyi olmasını umuyor. Iraklılar F-16 savaş uçakları gibi Amerikan silahlarının bakımı için Amerika’nın teknik yardımına ihtiyaç duyuyor.

Ocak 2023’te Sudani bir Amerikan gazetesine verdiği demeçte, ABD güçlerinin çekilmesine ilişkin bir takviminin olmadığını söyledi. Ancak hükümetinin tavrı değişiyor.

Geçen ay Sudani’nin sözcüsü, Irak’taki Amerikan hava saldırılarını ve Amerikalılara saldıran milis liderlerine yönelik suikastları “istikrarsızlaştırıcı” ve “Irak egemenliğinin ciddi ihlali” olarak nitelendirdi.

En önemlisi, Sudani’nin yardımcıları hükümetin, Irak’ın İran ve ABD’nin hesaplaşma sahası haline gelme riskini reddettiğini vurguluyor.

Irak Silahlı Kuvvetler Komutanı’nın sözcüsü Tümgeneral Yehia Rasool’un Irak’taki Amerikan hava saldırılarını sert bir dille eleştirmesi ve Amerikalıların ülkeyi terk edeceği tarihin belirlenmesi için müzakere çağrısında bulunması da dikkat çekici.

Irak ordusunun Amerikan güçlerinin geleceğiyle ilgili ikili müzakerelerdeki pozisyonu önemli çünkü Pentagon, müzakerelerin aslında Irak ordusunun yeteneklerinin Amerikalıların IŞİD’le mücadeleyi kendilerine bırakması için yeterince iyi olup olmadığına dair teknik bir değerlendirme olduğunu düşünüyor.

Rasool, 11 Şubat’ta yaptığı açıklamada tonunu yumuşatarak teknik değerlendirmenin sürdüğünü ve bunun koalisyon güçlerinde “kademeli, planlı bir azalmaya” ve ikili askeri ilişkilere geçilmesine yol açması gerektiğini belirtti.

Bu arada Kürt ve Sünni Arap siyasi figürler kamuoyu önünde çok konuşmuyor.

Ancak, Ocak 2020’de İranlı General Kasım Süleymani ve milis lideri Mehdi Ebu Mühendis’in ABD tarafından öldürülmesinin ardından Iraklı Şii İslamcılar arasında çıkan kargaşada olduğu gibi, Kürt ve Sünni Arap milletvekilleri ABD güçlerinin derhal çekilmesini talep eden özel parlamento oturumundan kaçındı.

10 Şubat’taki oturuma 329 milletvekilinden sadece 77’sinin katılmış olması, İran ve müttefiklerinin şu ana kadar Bağdat’ın Irak’taki Amerikan güçlerinin akıbetine ilişkin son sözünü etkilediğini ancak kontrol edemediğini gösteriyor.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından milis saldırılarının artmasıyla daha da zorlaşan operasyon ortamına rağmen, Biden yönetiminde ya da Kongre’de Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesi konusunun kamuoyunda bu kadar az tartışılması dikkat çekici.

Amerikalıların 2011’de Irak’tan ayrılmasından sonra IŞİD’in yükselişini hatırlayan Amerikalı yetkililer, mümkünse Irak güçlerini güçlendirmek için daha fazla zaman istiyor. Amerikalılar ayrıca milislerin saldırıları karşısında zayıf görüneceklerinden korktukları için çekilmeyi aceleye getirmek istemiyor.

Örneğin ABD, 28 Ocak’ta Ürdün’de üç askerinin öldürülmesinin ardından Irak’taki güçlerinin geleceğine ilişkin müzakereleri erteledi. Son olarak Irak’ın ısrarı üzerine iki hükümet, 11 Şubat’ta bir tur görüşme daha gerçekleştirdi.

Erbil’deki varlığı

Ancak ABD askerleri Bağdat’tan ve Irak’ın batısındaki Esad hava üssünden ayrılıp Peşmerge ile eğitim operasyonları yürüttükleri ve bir lojistik merkezi işlettikleri Irak Kürdistanı’ndaki Erbil havaalanında kalabilir mi?

Kürt Başbakan Mesrur Barzani 8 Şubat’ta Amerikan televizyon kanalı NBC’ye verdiği demeçte ABD’nin Irak’taki varlığının devamının “gerekli” olduğunu söyledi ve Erbil’in müttefiklerinden daha fazla destek beklediğini vurguladı.

Ancak Irak Anayasası’nın 110. maddesi Bağdat’taki federal hükümete dış politika ve ulusal güvenlik politikası konusunda münhasır yetki veriyor.

Dolayısıyla Bağdat’tan gelen Erbil’deki Amerikan askeri operasyonlarının sonlandırılması yönündeki talimatı görmezden gelmek Kürt Bölgesel Hükümetini yasal açıdan zor bir duruma sokacaktır.

İlginçtir ki 9 Şubat’ta Barzanilerin Kürdistan Demokratik Partisi’nden Meclis Başkan Yardımcısı Şakhwan Abdullah, Irak’taki Amerikan hava saldırılarını ve İran’ın Erbil havaalanına düzenlediği saldırıyı kınadı.

Abdullah, Bağdat hükümetinin Irak’ın ulusal egemenliğini yeniden tesis edecek diplomatik ve güvenlik adımlarını atma konusunda tam yetkiye sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

Erbil hükümetinin şu anda memurlarına ödeme yapmak için Bağdat’taki federal hükümete bağlı olduğunu belirtmek önemli.

Ayrıca milis liderleri Amerikalıların Erbil’de kalmasına karşı çıkıyor ve Kürt Bölgesel Hükümeti, Bağdat’ın misilleme yapması ve Peşmerge ile geçmişte Kerkük çevresinde çatışan İran destekli milisler arasında gerilimin tırmanması riskini hesaplamak zorunda kalacak.

Suriye’deki varlığı

Erbil’deki Amerikan lojistik merkezi, ABD’nin Suriye’deki varlığının geleceği açısından kilit önem taşıyor. Iraklılar ABD ordusunu Erbil’den çıkarırsa, ABD güçleri de Suriye’den ayrılmak zorunda kalacak.

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland, 28 Ocak’ta Ankara’da yaptığı açıklamada Pentagon’un çekilme planları yapmaya başladığına dair haberlere rağmen ABD’nin Suriye’den ayrılmayacağını vurguladı.

Askerlerin tahliyesi için askeri bir plan yapmak, çekilme yönünde siyasi bir karar almaktan çok farklı. Ancak aralık ayında Orta Doğu’dan sorumlu savunma bakan yardımcısı Dana Stroul’un istifası, ABD’nin Suriye’nin doğusundaki askeri misyonunu destekleyen güçlü bir sesi ortadan kaldırdı.

Suriye’nin doğusundan bir yetkili 10 Şubat’ta bana, Amerikalı yetkililerin kendisine askerlerin sonsuza kadar kalmayacağını söylediğini ve bunun da bir ton değişikliğine işaret ettiğini söyledi.

Amerikalılar nihayet Suriye’den çekildiklerinde ortakları, Halk Savunma Birlikleri (YPG) adlı Suriyeli Kürt milislerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) zor seçimlerle karşı karşıya kalacak.

Geçmişte YPG’yi Rusya ve Suriye Hükümeti ile taktiksel anlaşmaları kabul etmeye zorlayan Türkiye’nin YPG’ye düşmanlığı sona ermeyecek.

YPG 2019’da Ruslar ve Suriye Hükümeti ile iki anlaşma yaparak Türkiye’nin olası işgallerini caydırmak için Rusya ve Suriye hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeyindeki varlığını genişletti.

Bu nedenle Halep ve Haseke vilayetlerinde birçok yerde, İran yanlısı milisler de dahil Şam’a bağlı güçler YPG milis savaşçılarıyla birlikte konuşlanmış durumda.

Amerika’nın nihai çekilmesinden sonra bir tarafta YPG ve SDG, diğer tarafta Rusya ve Suriye hükümeti arasında varılacak kapsamlı bir anlaşmanın üç zor meseleyle yüzleşmesi gerekecek.

Suriye’nin doğusundaki Haseke ve Deyrezor vilayetlerinde güvenliğin geleceği şu anda yaklaşık bin Amerikan askerinin işbirliğiyle SDG tarafından kontrol ediliyor.

Suriye Arap Ordusu, terör örgütünün, gücünü yeniden inşa etmek için kurtarmak istediği on binlerce IŞİD mahkumunu ve ailelerini barındıran gözaltı kampları da dahil Suriye’nin doğusunu kontrol edecek insan gücünden yoksun.

Dolayısıyla Suriye Arap Ordusu’nun IŞİD’i kontrol altına almak için mevcut YPG ve SDG savaşçılarına ihtiyacı var. Ancak Şam ile YPG ve SDG’nin Suriye Arap Ordusu ile nasıl çalışacakları konusunda anlaşmaları gerekiyor.

İkincisi Haseke ve Deyrezor’dan elde edilen ve hem özerk yönetimin hem de Şam’ın göz diktiği küçük ama önemli petrol gelirlerinin geleceği.

Son olarak, tüm Haseke ve Deyrezor vilayetleri üzerindeki Şam otoritesi ile yerel yönetimin yetkileri arasındaki sorunun çözülmesi gerekiyor.

Geri çekilmenin dinamikleri

ABD, çekilmesi için İran’ın artan siyasi ve askeri baskısı altında.

Amerika’nın milislere karşı misillemesi, ABD güçlerinin geleceğine ilişkin müzakerelerde Sudani’nin manevra alanını giderek daraltıyor. Bu nedenle, özellikle de ikili müzakereler Amerika’nın hızlı bir şekilde ayrılmasına yol açmazsa, daha fazla milis saldırısı olacak.

Dahası, bu milis saldırıları Washington’un askerleri Irak ve Suriye’de tutmasının temel gerekçesini zayıflatıyor zira IŞİD ile mücadele ve güçlü ortak güçler oluşturma yetenekleri azalıyor.

Seçim yılında Biden’ın zaten çok zayıf olan IŞİD’e karşı marjinal fayda için Irak ve Suriye’de giderek daha riskli hale gelen bir askeri misyonu sürdürme amacıyla İran ile daha büyük bir savaş başlatmak istemesi pek olası görünmüyor.

Aynı zamanda Biden, mecbur kalmadığı halde Suriye ve Irak’tan çekildiği için Kongre’deki pek çok kişiden sert eleştiriler alacak. Gelecek yıl, seçimlerden sonra, Biden ya da Donald Trump çekilmek için çok daha fazla siyasi alana sahip olacak.

ORTADOĞU

Ateşkes yarın 8:30’da yürürlüğe girecek

Yayınlanma

İsrail Başbakanlık Ofisi, ateşkes ve esir takası anlaşma taslağının kabine toplantısında onaylandığı duyurduktan sonra Katar Dışişleri Bakanlığı, Gazze’deki ateşkesin pazar günü sabah 08:30’da yürürlüğe gireceğini açıkladı.

3 aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde İsrailli 33 esir serbest bırakılacak.

Yarın 33 rehine arasından seçilen ilk üç kadın rehine bırakılacak. Listenin geri kalanı ise 42 günlük anlaşmanın sonuna kadar her cumartesi günü serbest bırakılacak.

Gazze Şeridi’ndeki Esirler Enformasyon Ofisi’nden yapılan açıklamada “İsrail’le yapılan anlaşmaya göre serbest bırakılacak rehinelerin listeleri, ateşkes şartlarında mutabakata varılan bir mekanizma çerçevesinde her değişim gününden önce yayınlanacak” denildi.

Gazze’nin kuzeyine dönüş için plan yayınlanacak

Anlaşma, Gazze Şeridi’ne insani yardımların kapsamlı şekilde ulaşmasının yanı sıra yerinden edilen Filistinlilerin bölgelerine geri dönebilmelerini içeriyor. İkinci ve üçüncü aşamaların detayları, birinci aşamanın tamamlanmasıyla açıklanacak.

İsrail ordusu da ateşkes için hazırlıklara başladığını açıkladı. “Anlaşmanın bir parçası olarak ordu birlikleri sahada belirlenen anlaşmalara uygun olarak operasyonel prosedürleri uygulayacak” denilen açıklamada “Ordu, Hamas’ın esaretinden kurtulmalarının ardından rehineleri teslim almaya hazırlanıyor ve her ayrıntıya dikkat ederek uygun fiziksel ve psikolojik destek sağlamak üzere faaliyet gösteriyor” denildi.

İlk aşamada serbest bırakılacak 33 İsrailli rehineye karşılık İsrail, toplam 1.904 mahkûm ve tutukluyu serbest bırakmayı planlıyor.

Bu kişiler arasında müebbet hapis cezası alan çok sayıda Hamas, İslami Cihad ve Fetih hareketi üyeleri ile İsrail hapishanelerinde tutulan kadınlar ve çocuklar bulunuyor. Ayrıca, İsrail ordusunun kara işgali sırasında Gazze Şeridi’nde gözaltına alınan 1.167 Filistinli de serbest bırakılacak.

Smotrich ve Netanyahu “42 gün”de uzlaştı

Öte yandan Gazze’deki ateşkesin takibi için uluslararası operasyon odası kurulduğu iddia edildi.

Mısır medyası, Kahire’nin ev sahipliği yaptığı uluslararası bir toplantının, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını takip etmek üzere Mısır, Filistin, Katar, ABD ve İsrail’i içeren bir operasyon odası kurulması konusunda mutabakatla sona erdiğini belirtti.

Al Qahera News televizyonunun isminin açıklanmasını istemeyen bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının uygulanma mekanizmalarının tartışıldığı toplantı olumlu bir atmosferde geçti.

Kaynak, anlaşmanın uygulanması için gerekli tüm düzenlemeler üzerinde uzlaşıldığını, bunlar arasında Kahire’de ortak bir operasyon odasının oluşturulmasının da yer aldığını ifade etti.

İsrail anlaşmadan birkaç saat sonra Gazze’yi vurdu

Kaynak, operasyon odasında, anlaşmanın hükümlerine uyulması ve etkin koordinasyon için Mısır, Filistin, Katar, ABD ve İsrail temsilcilerinin yer alacağını belirtti.

Al Qahera News, dün öğleden sonra Gazze’deki ateşkes anlaşmasının uygulanma mekanizmalarının belirlenmesi amacıyla Kahire’de teknik toplantıların başladığını bildirmişti. Kanal, toplantıya Mısır, Katar, ABD ve İsrail ekiplerinin katıldığını kaydetmiş ancak daha fazla ayrıntı vermemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Gazze’nin kuzeyine dönüş için plan yayınlanacak

Yayınlanma

Gazze Şeridi’ndeki hükümet, pazar günü ateşkesin uygulanmasıyla birlikte, yerinden gazze edilerek Gazze Şeridi’nin merkezi ve güneyine gelen kişilerin Gazze kent merkezi ve kuzeydeki evlerine dönüşünü kolaylaştıracak bir “planı” yayınlama sürecinde olduğunu duyurdu.

Gazze Şeridi’ndeki Filistin hükümetinin Medya Ofis Müdürü İsmail es-Sevabite, AA’ya yaptığı açıklamada, “Hükümet planı önümüzdeki iki gün içinde açıklanacak. Bu plana, yerinden edilmiş Filistinlilerin ateşkes anlaşmasının uygulanmasının çeşitli aşamalarıyla başa çıkmalarına yardımcı olacak günlük talimatlar ve direktifler eşlik edecek” dedi.

Yerinden edilmiş Filistinlilere “kendilerinin ve ailelerinin güvenliğini sağlamak için hükümet protokollerine uymalarını söyleyen Sevabite, kendilerinin ve ailelerinin güvenliğini sağlamak için Gazze Şeridi’nin batısında bulunan sahildeki er-Raşid Caddesi üzerinden geri dönmeleri çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi’nin pek çok bölgesinde defalarca göçe zorlanan Filistinliler, 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşadıkları günlerin çoğunu bombardımandan ya da keskin nişancının hedefinden kaçarak; barınak, yiyecek ve su arayarak, hayatta kalma mücadelesi vererek geçirdi.

Kentlerin kuşatma altına alınması her zaman bölge sakinlerinin göçe zorlanmasıyla sonlanıyor. Filistinliler, zorunlu göç sırasında İsrail’in kurduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda kalıyor.

İsrail ateşkes duyurulduktan sonra 101 kişiyi öldürdü

Öte yandan İsrail’in ateşkesin duyurulmasından sonra düzenlediği saldırılarda 27’si çocuk, 31’i kadın, 101 Filistinli hayatını kaybetti, en az 264 kişi yaralandı.

Gazze’deki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının duyurulmasından bu yana 27’si çocuk ve 31’i kadın, 101 Filistinlinin öldürüldüğünü bildiren Basal, hayatını kaybedenlerin 82’sinin Gazze kentinden olduğu bilgisini paylaştı. Basal, saldırılar sonucu yaralananların sayısının da 264 olduğunu aktardı.

Arabulucu ülkelerden Katar, 15 Ocak’ta İsrail ile Hamas arasında Gazze’de ateşkes ve esir takası konusunda anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.  Anlaşma, 19 Ocak Pazar günü itibarıyla yürürlüğe girecek. 3 aşamadan oluşacak ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde İsrailli 33 esir salınacak.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Güvenlik Kabinesi ateşkes için toplandı

Yayınlanma

israil güvenlik kabinesi

İsrail Güvenlik Kabinesi’nin Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasını onaylamak üzere toplandığı bildirildi.

İsrail basınında yer alan habere göre, ertelenen güvenlik kabinesi toplantısı Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasını görüşmek üzere başladı.

Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması üzerinde uzlaşıldığı duyurusuna rağmen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, anlaşmayı onaylamak için dün sabah yerel saatle 11.00’de toplanması gereken daraltılmış güvenlik kabinesi toplantısını Hamas’ı “anlaşmadaki uzlaşılara bağlı kalmamakla” suçlayarak ertelemişti.

Smotrich ve Netanyahu “42 gün”de uzlaştı

Katar’ın başkenti Doha’da yürütülen müzakerelerde Hamas ile İsrail arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi üzerine İsrail Güvenlik Kabinesi’nin bugün toplanacağı duyurulmuştu.

Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için onaylanması gereken tam kabine toplantısının ise yarın akşamdan önce yapılması beklenmiyor.

33 rehinenin ismi yayınlandı

Öte yandan anlaşmasının birinci aşamasında serbest bırakılacak İsrailli rehinelerin isim listesi yayımlandı.

The Jerusalem Post gazetesinin haberinde, söz konusu İsrailli rehinelerin 19 Ocak Pazar günü serbest bırakılması için son birkaç saattir çabalar yürütüldüğü bildirildi.

Likud’dan “Ben-Gvir’e “hain” çıkışı

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, anlaşmanın imzalanmasında ve hükümet tarafından onaylanmasında yaşanan gecikmelere rağmen rehinelerin planlandığı gibi 19 Ocak Pazar günü serbest bırakılmasının beklendiği belirtildi.

Açıklamada, ateşkes anlaşması hem güvenlik kabinesi hem hükümet tarafından onaylandıktan ve yürürlüğe girdikten sonra “esirlerin serbest bırakılması sürecinin planlanan taslağa göre gerçekleştirilebileceği” belirtildi.

Anlaşmaya göre, bu pazar 3 İsrailli kadın esir serbest bırakılacak ve anlaşmanın 42 gün sürecek ilk aşamasında serbest bırakılacak esirler kadınlar, yaşlılar ve hastalardan oluşacak.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) İsrail ile Hamas arasındaki esir takası sürecini yürütecek, ICRC ekipleri Gazze’de tutulan esirleri İsrail ordusuna teslim edecek.

İsrail ordusuna teslim edilen esirlerin aileleri bilgilendirildikten sonra İsrail Başbakanlığından serbest bırakılan esirlere ilişkin kamuoyunu bilgilendiren açıklama yapılacak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English