Bizi Takip Edin

ASYA

Güney Kore’de Yoon destekçileri tutuklamaya karşı çıkmak için toplandı

Yayınlanma

Yoon Suk Yeol’un destekçileri perşembe günü görevden alınan Güney Kore devlet başkanının konutunun yakınında toplanırken, yolsuzluk soruşturma ekibi de görevden alınan lideri, geçen ayın başlarında ilan ettiği kısa sıkıyönetimle ilgili ayaklanma iddiasıyla mahkeme onaylı tutuklama emri uyarınca tutuklama sözü verdi.

Yoon, Ulusal Meclis milletvekillerinin 3 Aralık hamlesi nedeniyle 14 Aralık’ta kendisini görevden almalarından bu yana görevden uzaklaştırılmış durumda. Anayasa Mahkemesi, yaklaşık altı ay sürebilecek bir süreçte yasama eylemini onaylama ya da reddetme konusunda karar vermeye başladı.

Üst Düzey Yetkililer için Yolsuzluk Soruşturma Ofisi (CIO), 31 Aralık’ta arama emrini aldı ve 6 Ocak’a kadar bunu yerine getirmeyi planladığını söyledi.

Seul’ün Yongsan semtindeki konutunun yakınındaki işlek bir caddede toplanan Yoon destekçileri Güney Kore bayrakları sallayarak “Görevden alma geçersiz kılınsın” ve “Başkan Yoon Suk Yeol, seni koruyacağız” sloganları attı.

Yoon: “Pes etmeyeceğim”

Yoon’un avukatları, CIO’nun ayaklanma suçlamasıyla Yoon’u soruşturmak için yasal yetkiye sahip olmadığını söyleyerek arama emrinin meşruiyetini reddetti. Ayrıca, mahkemenin yetki sorunlarını gerekçe göstererek arama emrinin uygulanabilir olmadığını söylüyorlar.

Yoon’un avukatlarından Yun Gap-geun çarşamba günü yaptığı açıklamada, devlet sırlarının saklandığı bir yer olabileceği için başkanın konutunun yasal olarak aranamayacağını söyledi. Yun, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 110. Maddesinde yer alan “Gizli askeri konuların tehlikeye düşebileceği bir yerde, yetkili kişinin izni olmaksızın el koyma ve arama yapılamaz” hükmüne işaret etti.

Yoon çarşamba günü destekçilerine gönderdiği bir mektupta “pes etmeyeceğine” dair söz verdi.

Yoon, “Kore Cumhuriyeti şu anda tehlikede,” dedi ve ekledi: “Bu ülkeyi korumak için sizinle birlikte sonuna kadar mücadele edeceğim.”

Halkın yüzde 69’u Yoon’un görevden alınmasını istiyor

Kamuoyu yoklaması verileri Güney Kore halkının büyük çoğunluğunun Yoon’un görevden alınmasından yana olduğunu gösteriyor: Yayıncı kuruluş MBC tarafından perşembe günü yayınlanan bir ankete katılanların %69’u Anayasa Mahkemesi’nin Yoon’un görevden alınması yönünde karar vermesi gerektiğini söyledi.

Yoon soruşturma devam ettiği için halen Güney Kore Devlet Başkanı olarak güvenlik güçleri tarafından korunuyor. Yoon’un koruması daha önce ulusal güvenliği gerekçe göstererek müfettişlerin başkanlık ofislerinde arama yapmasını engellemişti ve arama iznine uymayı reddedip reddedemeyeceği konusunda soru işaretleri var.

CIO, Yoon’u tutuklamak isteyen müfettişleri engellemeye yönelik her türlü girişimin kamu görevlerinin engellenmesi anlamına geleceğini söylüyor. Güvenlik servisine bir mektup gönderen CIO, Yoon’un korumalarının tutuklamayı engellemeleri halinde yasayı ihlal etmiş olabileceklerini belirtti.

CIO, Yoon’un gözaltına alınması halinde Seul’ün güneyindeki Gwacheon’da bulunan ofisine getirilebileceği için buradaki güvenliği artırıyor. Ofis perşembe günü gazetecilere ofise girebilmeleri için önceden kayıt yaptırmaları gerektiğini bildirdi.

Güney Kore, 2022 yılında seçilen Yoon’un aniden sıkıyönetim ilan ederek ve askerleri Ulusal Meclisi basmaya göndererek ülkeyi kaosa sürüklemesinden bu yana siyasi gerilimlerle çalkalanıyor. Karar, milletvekillerinin hızla oylaması ve Yoon’un daha sonra geri çekmesi nedeniyle birkaç saat sürdü.

Muhalefet partisi milletvekilleri 27 Aralık’ta Yoon’un yerine geçici olarak atanan Başbakan Han Duck-soo’yu Anayasa Mahkemesi’ndeki boş kadroların doldurulması konusundaki anlaşmazlık nedeniyle görevden almak üzere oy kullandı. Bunun üzerine aynı zamanda maliye bakanı olan Başbakan Yardımcısı Choi Sang-mok, Han’ın yerine cumhurbaşkanlığına vekalet etti.

ASYA

Afganistan-Pakistan arasında çatışmalar devam ediyor

Yayınlanma

Pakistan ile Afganistan sınırında, Afganistan’ın doğusundaki Khost vilayetinde Taliban ile Pakistan sınır güçleri arasında bir kez daha çatışmalar patlak verdi.

Khaama Press’e konuşan kaynaklar, tartışmalı Durand Hattı boyunca yer alan Khost vilayetindeki Ali Sher ve Zazia Maidan bölgelerinde Taliban güçleri ile Pakistan sınır muhafızları arasında yeni çatışmaların patlak verdiğini söyledi.

Devam eden bu çatışma, iki ülke arasında tartışmalı sınır bölgesi nedeniyle süregelen gerilimin altını çiziyor ve her iki taraf da sık sık birbirlerini toprak sınırlarını ihlal etmekle suçluyor.

Yetkililer şu ana kadar konuyla ilgili yorum yapmadı ve çatışmalardan kaynaklanabilecek olası kayıplara ilişkin ayrıntılar henüz mevcut değil.

24 Aralık’ta Pakistan’ın kendisine yönelik terör saldırılarını gerekçe göstererek Afganistan’ın Paktika eyaletindeki köylere düzenlediği hava saldırılarında en az 46 kişi hayatını kaybetti. Pakistan ordusu hava saldırılarını doğrulayarak, saldırıların sınırdaki güvenlik tehditlerine karşılık olarak gerçekleştirildiğini belirtti.

Pakistan kendi topraklarını korumak için gerekli tedbirleri alma hakkına sahip olduğunu iddia etse de, saldırı Taliban’ın kınamalarına neden oldu ve sivil kayıpların da olduğu belirtildi. Hava saldırıları Afganistan ve Pakistan arasındaki gerilimi daha da tırmandırarak bölgede zaten istikrarsız olan güvenlik durumunu dah da kötüleştirdi.

Misilleme olarak Taliban da Pakistan sınırındaki bazı karakollara saldırılar düzenledi. Saldırının sorumluluğunu üstlenen Taliban, çatışmalar sırasında en az 19 Pakistan askerinin öldüğünü belirtti. Ayrıca çatışmalar üç Afgan sivilin de ölümüne yol açtı.

Pakistanlı yetkililer eyalette terör örgütü olarak kabul ettikleri Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP) militanlarının bulunduğunu ve Taliban tarafından desteklendiğini iddia ederken, Taliban bu iddiaları reddediyor.

Tırmanan şiddet Afganistan ve Pakistan arasında zaten gergin olan ilişkileri daha da kötüleştirdi ve devam eden çatışmalarda her iki taraf da kayıplar verdi.

Pakistan’ın terör sorunu

Pakistan’ın Afganistan’a sınır olan Hayber Pahtunhva ve Belucistan gibi eyaletlerinde son yıllarda terör saldırılarında ciddi artış oldu.

Her iki eyalette de Peştun ve Beluc etnik gruplarının haklarını savunduklarını ileri süren silahlı gruplar, Pakistan güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik saldırılarda bulunuyor.

İslamabad, ağırlıklı olarak Hayber Pahtunhva eyaletinde saldırılar düzenleyen TTP’nin Afganistan’da mevzilendiğini ve saldırılarını buradan organize ettiğini savunurken Afganistan yönetimi bu iddiaları reddediyor.

Pakistan ordusu, daha önce de Afganistan’ın Host, Paktiya ve Kunar vilayetlerine TTP üslerini hedef aldığını belirterek saldırılar düzenlemiş, bu saldırılar iki ülke yönetimi arasında gerilime yol açmıştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Endonezya ve Malezya markaları İsrail tüketici boykotu ile yükselişe geçti

Yayınlanma

Endonezyalı yeni fast-food zinciri Almaz Fried Chicken, İsrail’le ilgili ürünlerin boykotundan sonra, sadece birkaç ay içinde Endonezya’da çoğu Büyük Cakarta’da olmak üzere Sumatra Adası’ndaki birkaç şehirde 37 satış noktası açtı.

Aralık ayı başında konuşan İcra Kurulu Başkanı Okta Wirawan, yıl sonuna kadar 10 tane daha açmak istediklerini, zira zincirin daha önce KFC gibi Batılı zincirlerde yemek yiyen tüketicileri cezbederek haziran ayında ilk satış noktasını açtıktan yedi ay sonra başa baş noktasına ulaşmayı beklediğini söyledi.

Nikkei Asia’ya konuşan Wirawan, “Müşterilerimiz Almaz ürünlerini satın alarak sadece kaliteli gıda elde etmekle kalmayıp aynı zamanda asil bir amaca da katkıda bulunduklarını hissediyorlar” diyerek şirketin kârının %5’ini Filistinlilere yardım da dâhil olmak üzere hayır kurumlarına ayırmayı taahhüt ettiğini söyledi.

Boykot kampanyası

İsrail-Filistin çatışmasının patlak vermesinin üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen Endonezya ve Malezya gibi nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerdeki müşteriler İsrail ile bağlantısı olan ya da bağlantısı olduğu düşünülen Batılı markaları boykot etmeye devam ediyor. Özellikle gıda zincirleri ve tüketim malları hedef alınırken, KFC, McDonald’s, Pizza Hut, Starbucks ve Unilever gibi büyük isimlerin yerel operasyonları vurgun yedi.

Öte yandan boykot, her iki Güneydoğu Asya ülkesinde de benzer ürünler üreten yerel işletmelerin doğmasına ya da büyümesine neden oldu. Bu eğilim aynı zamanda tüketim malları ve kozmetik üreticilerini de destekleyerek iki ülkede tüketiciye yönelik sektörlerin çehresini değiştirme potansiyeli taşıyor.

Malezya’da pek çok tüketici Starbucks’ı boykot ederken yerel kafein tedarikçileri ZUS Coffee, Gigi Coffee ve diğerlerine yöneldi. Bağımsız kafeler de benzer bir rüzgârın tadını çıkarıyor.

Kuala Lumpur’daki Artisan Roast Coffee’den bir barista, “Boykottan bu yana bizimki gibi bağımsız kafelere de daha fazla müşteri geldiğini gördük,” diyor ve genç Malezyalıların kahve içme dalgasını yakaladığını belirtiyor: “Satışlar yaklaşık %10 ila %20 arasında arttı.”

Endonezya’da Fore Coffee bu fırsattan yararlanmak için hızlı hareket ediyor. İsrail-Hamas çatışmasının başlamasından iki ay sonra Fore, hızla genişleyen operasyonlarını desteklemek için helal sertifikası aldı.

Fore’un kurucu ortağı ve İcra Kurulu Başkanı Vico Lomar Aralık ayında Nikkei’ye verdiği demeçte “Endonezya en büyük Müslüman ülke, dolayısıyla bu helal sertifikasına sahip olmak satışlarımızı oldukça önemli ölçüde etkiliyor” dedi. “Belki de boykotun kendisi yerel halkın yerel ürünleri sevmesine yardımcı oluyor” diye ekledi.

GlobalData tarafından temmuz ayında yayınlanan bir tüketici anketine göre, dünya genelinde katılımcıların neredeyse yarısı son dönemde yaşanan savaş ve çatışmalar nedeniyle bazı markalara karşı boykota katıldı. Ancak Malezya ve Endonezya’da bu oran çok daha yüksek, yaklaşık %70.

Filistin destekçileri

İsrail’e yönelik boykottan etkilenen Endonezya ve Malezya borsalarında işlem gören şirketlerin hisse fiyatları Ekim 2023’ten bu yana önemli ölçüde düştü.

Endonezya ve Malezya uzun zamandır Filistin’in sadık destekçileri. Her ikisinin de İsrail ile diplomatik ilişkileri yok. Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto, kısa bir süre önce Mısır’da çoğunluğu Müslüman olan çeşitli ülkelerin bir araya geldiği bir toplantıda, Batılı ülkelerin Filistin söz konusu olduğunda insan hakları konusunda çifte standart uygulamasını kınadı. “İnsan hakları Müslüman halklar için değildir. Gerçek bu. Bu çok üzücü” ifadelerini kullandı.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim, İsrail’e verdiği destek nedeniyle ABD’ye yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdı, Hamas’ı terörist grup olarak tanımlaması yönündeki baskıları reddetti ve İsrail gemilerinin Malezya limanlarına girişini yasakladı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin Merkez Bankası bu yıl faiz oranlarını düşürmeyi planlıyor

Yayınlanma

Çin Halk Bankası (PBoC), ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası ile aynı çizgiye gelmek için daha ortodoks bir para politikasına doğru tarihi bir geçiş yaparken bu yıl faiz oranlarını düşürmeyi planlıyor.

Financial Times’a yaptığı açıklamada Çin Merkez Bankası, 2025 yılında “uygun bir zamanda” faiz oranlarını mevcut yüzde 1,5 seviyesinden indirmesinin muhtemel olduğunu söyledi.

Banka, “faiz oranı ayarlamalarının rolüne” öncelik vereceğini ve Çin para politikasında bir dönüşüm anlamına gelecek olan kredi büyümesi için “niceliksel hedeflerden” uzaklaşacağını da sözlerine ekledi.

Fed gibi çoğu merkez bankası, kredi talebini ve ekonomideki faaliyeti etkilemek için kullandıkları tek bir politika değişkenine, gösterge faiz oranına sahiptir.

Buna karşın PBoC sadece çok sayıda farklı faiz oranı belirlemekle kalmaz, aynı zamanda bankalara kredi defterlerini ne kadar genişletmeleri gerektiği konusunda gayri resmi rehberlik de yapar.

Bu rehberlik on yıllar boyunca ekonomiyi yönetmede en önemli araç olmuş olsa da – krediler imalat, teknoloji ve emlak gibi yüksek büyüme gösteren sektörlere yönlendirildiği için – PBoC içindeki yetkililer artık reformun acil olduğuna inanıyor.

Hong Kong’daki Morgan Stanley’in baş Çin finans analisti Richard Xu, “Faiz reformu muhtemelen 2025 yılında PBoC’nin gerçek odak noktası olacak,” dedi. “Çin’in ekonomik kalkınmasının acilen yalnızca [bankaların kredi defterlerinin] piyasa boyutunu genişletmeye odaklanan bir zihniyetten uzaklaşması gerekiyor” diye ekledi.

Kredi talebi, emlak piyasasındaki uzun süreli yavaşlama nedeniyle çökmüş durumda. PBoC ayrıca kredi büyüme hedeflerinin, risk göz önünde bulundurulmadan gelişigüzel kredi verilmesine yol açmasından korkuyor ki bu da uzun vadede israf anlamına geliyor.

Merkez bankası, “Yüksek kaliteli kalkınmanın gereklilikleriyle uyumlu olarak, bu niceliksel hedefler son yıllarda aşamalı olarak kaldırılmıştır,” dedi. “PBoC, faiz oranı kontrolünün rolüne daha fazla önem verecek ve piyasa odaklı faiz oranlarının oluşumunu ve aktarımını iyileştirecektir” ifadeleri kullanıldı.

Rejim değişikliğinin bir parçası olarak, PBoC geçen yıl ana politika aracının bugüne kadar kullandığı faiz oranları yerine yedi günlük ters repo faizi olacağını açıkladı.

Kredi büyümesi hedeflerine yapılan vurgunun azalması, Çin’de ülke içinde batık borçlara ve çelik gibi küresel endüstrilerde aksamalara yol açan aşırı kapasite artışını dizginleyebilir.

Ancak merkez bankası faiz oranlarındaki değişimi uygulamakta zorlanıyor çünkü hükümet parayı eski kredi genişleme sisteminde daha kolay olan yüksek teknoloji ve imalat sektörlerine yönlendirmek istiyor.

Politikada yapısal bir değişiklik yapmaya çalışırken bile PBoC aynı zamanda Çin ekonomisini yeniden canlandırmak için baskı altında.

Merkez Bankası, Covid-19 salgınından bu yana en agresif teşvik paketinin bir parçası olarak 2024 yılı boyunca yedi günlük faiz oranını iki kez ve mortgage fiyatlarını etkileyen beş yıllık faiz oranını üç kez düşürdü.

Bu hamleler, Çin’in emlak sektöründeki sorunlara ve ABD ile ticaret gerilimlerine rağmen Devlet Başkanı Xi Jinping’in yüzde 5’lik ekonomik büyümeye ulaşma taahhüdü bağlamında geldi.

Katılımcılara göre PBoC guvernörü Pan Gongsheng ve selefleri Yi Gang ve Zhou Xiaochuan, Çin’in en büyük bankalarından bazılarının yetkilileriyle yaptıkları son toplantılarda kredilerin risk bazlı fiyatlandırılması için bastırdı.

Toplantılara katılan bankacılar, piyasa PBoC’nin yönlendirmesine alışkın olduğu için uzun vadeli kredilerin fiyatlandırılmasında olası bir karışıklık konusunda uyarıda bulunarak yeni sisteme geçmenin zorluğuna dikkat çektiler.

Uluslararası yatırımcılar için, PBoC başarılı olursa, Çin para politikası ABD, Avrupa veya Japonya’da alıştıkları sisteme benzemeye başlayacaktır.

Merkez bankası yirmi yıldır ilk kez 2024 yılında finansal sisteme para enjekte etmek için Fed’in politikasını yürüttüğü şekilde açık piyasadan devlet tahvili de satın aldı.

Analistler, PBoC’nin faiz oranlarına dayalı bir sistem için politika kararları almak üzere rutin, kamuya açık toplantılar programı gibi bazı temel bileşenlerden hala yoksun olduğunu söyledi.

JPMorgan Chase’in Çin ekonomisti Haibin Zhu, böyle bir rehberlik olmadan, “piyasa katılımcıları kendilerini bir sonraki adımda ne olacağını tahmin ederken bulabilirler” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English