Bizi Takip Edin

ASYA

Hindistan, G20’de ‘Ukrayna savaşına saplanmaktan’ kaçınmak istiyor

Yayınlanma

Eylül ayında yapılacak G20 liderleri zirvesinin Ukrayna savaşının gölgesinde kalmasını istemeyen ve özellikle de Küresel Güney’de kalkınmaya odaklanılması gerektiğini savunan Hindistan çabalarını yoğunlaştırsa da, uzmanlar, devam eden çatışmanın dünya ekonomisi üzerindeki büyük sonuçları göz önüne alındığında, girişimlerin başarılı olma ihtimalinin düşük olduğunu söylüyor.

Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar cumartesi günü yerel haber kaynağı Aaj Tak tarafından yayınlanan bir röportajda, “G20 ile Ukrayna savaşını ayrı tutun. G20 ekonomik bir platform, bunu göz ardı etmek odağı başka yere çeviriyor” uyarısında bulundu. Bakan, “Özellikle ulusların ağır borçlar altında sarsıldığı Küresel Güney’de, kalkınmaya odaklanılmalı” diye ekledi.

Hindistan, Batı’nın Moskova’yı sıkıştırma çabalarına rağmen, eski müttefiki Rusya’yı kınamayı reddederek ve Rus petrolü alımlarını artırarak savaşta büyük ölçüde tarafsız bir duruş sergiledi.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin eylül ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “bugün bir savaş çağı değildir” şeklindeki sözleri, geniş çapta Delhi’nin savaşa yönelik en keskin kamuoyu tepkisi olarak görüldü.

Geçen ay Modi, Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı bir resmi ziyaret sırasında Hindistan’ın savaş konusundaki duruşunun “tüm dünyada iyi bilindiğini ve iyi anlaşıldığını” vurgulamıştı.

Odağı ekonomiye çekmeye çalışan Hindistan epey zorlanacak

Bugün yapılan G20 Hazine-Maliye Bakanları toplantısının ve esas eylüldeki G20’nin ev sahibi olan Hindistan’dan yetkililerin, bu konumunu Ukrayna müdahalesi nedeniyle Rusya’ya ek yaptırımları tartışmak için kullanmak istemedikleri belirtildi.

Ancak uzmanlar, geçen yıl Endonezya’nın Bali adasında düzenlenen G20 zirvesinde olduğu gibi, Ukrayna savaşı ve yaptırımların birçok katılımcı için birincil endişe konusu olmaya devam ettiği için sorunun kaçınılmaz olacağını söylüyor.

South China Morning Post’a konuşan Yeni Delhi’deki Asya Toplum Politikası Enstitüsü’nden C. Raja Mohan, “Ukrayna’daki çatışmadan kaçınılamaz çünkü bu, özellikle G20’nin Batılı katılımcıları için önemli bir sorundur” dedi ve ekledi: “Hindistan bu ülkelerin bu sorunları dile getirmesini nasıl durduracak? Hindistan, konuşmayı ilerletmenin bir yolunu denemek ve bulmak zorunda kalacaktır.”

Batı izin vermez

Hindistan, G20 başkanlığı süresince çatışmanın ekonomik sonuçlarına dikkat çekmeyi ve iklim değişikliği ve daha az müreffeh ulusların borçları gibi konuları vurgulamayı amaçlıyor.

Delhi’deki Observer Research Foundation’ın yardımcı üyesi Shairee Malhotra, “Küresel Güney, başkanlığı boyunca Hindistan için kilit bir odak noktası oldu ve Hindistan, Afrika Birliği’nin G20 üyesi olmasını da güçlü bir şekilde savundu” dedi.

Hindistan’ın G20 lideri Amitabh Kant da cumartesi günü ekonomik forumun güvenlik meselelerini tartışma yeri olmadığını ve Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapmanın yetkisinin ötesinde olduğunu vurgulamıştı. Bunun yerine, bu çabaların en iyi şekilde Birleşmiş Milletler tarafından ve ikili müzakereler yoluyla üstlenilebileceğini kaydetmişti.

Gözlemciler ağırlıklı olarak, G20 zirvesinin Hindistan’ın savaş konusundaki bireysel duruşunun ötesine geçeceğini ve Hinditan’ın ev sahibi olarak bir fikir birliği oluşturmaya çalışmak ve dengeyi bulmak zorunda kalacağını söylüyor.

Fransa gibi bazı ülkeler, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin Bali’deki zirveyle aynı dil kullanılarak kınanmadığı sürece”, nihai G20 bildirisini imzalamayı zaten reddettiler.

ASYA

IBM Ar-Ge’sini Çin dışına taşıma kararı aldı

Yayınlanma

IBM, diğer Amerikan gruplarını takip ederek Çin’deki bazı operasyonlarını kapatmaya karar verdi.

Forbes’ta yer alan habere göre şirket yönetimi, ağustos ayının son günlerinde firmanın Çin merkezli çalışanlarıyla sanal bir toplantı yaparak kararını duyurdu.

Bu kapsamda şirket, Çin’deki Ar-Ge faaliyetlerini sınırlandıracak. Firma bu açığı kapatmak için Hindistan’daki araştırmacı ve mühendisleri bünyesine katmayı planlıyor.

Öte yandan kaç Çinli çalışanın firmayla birlikte hareket etmek için davet aldığı tam olarak belli değil.

25 yıl kadar önce IBM, Ar-Ge çalışmalarının bir kısmını Çin’de gerçekleştirdiğinde, bu ülkeyi önemli bir büyüme pazarı olarak görüyordu.

IBM bir süre Çin’in en büyük telekomünikasyon taşıyıcılarından biri oldu ve müşterileri arasında büyük Çin bankaları ve enerji şirketleri yer aldı.

Fakat son zamanlarda bu iş de düşüşe geçti. Şirketin gelirleri iki yıldır düşüyor.

Duyuru yapılırken IBM’in yönetim ekibi gelir düşüşlerinden hiç bahsetmedi ve bu hamleyi tamamen “müşteri hizmetlerini iyileştirmeye yönelik bir konsolidasyon” olarak açıkladı.

Forbes’a göre bunda doğruluk payı var, fakat Çin’den ayrılan diğer Amerikan firmalarının yorumları ışığında muhtemelen başka nedenler de mevcut.

Çin’deki personel maliyetlerinin Hindistan ve Asya’daki diğer ülkelere kıyasla daha hızlı arttığı doğru. Ayrıca, Çin’deki rekabet son yıllarda IBM’in pazar payını elinden aldı. Bunun nedeni kısmen bu rekabetin teknolojik açıdan çok daha sofistike hale gelmesi, fakat muhtemelen daha çok Pekin’in “Amerika’yı sil” kampanyası kapsamında devlet kurumlarına ve devlete ait firmalara yabancılara ait ekipmanları yerli ürünlerle değiştirmelerini emretmesi.

Ülkede faaliyet gösteren tüm yabancı firmaların Çin’deki operasyonlarına daha fazla hükümet müdahalesi var ve buna bağlı olarak iş yapmanın maliyeti de arttı.

Çin tarafında bu engeller ortaya çıkarken, Washington da özellikle yapay zeka gibi stratejik alanlarda Çin’de iş yapan Amerikan firmalarına yönelik incelemelerini artırdı.

Bu hamleyle IBM, Çin’deki operasyonlarının bir kısmını ya da tamamını kapatan ve genellikle Asya’da başka bir yere taşıyan diğer ABD’li şirketler arasında katıldı.

Bunlar arasında Black & Decker, Nike, Hasbro, L.G. Electronics ve Sharp gibi tanınmış isimler yer alıyor.

Daha önemlisi ise Apple, Dell, Hewlett Packard, Intel, Google, Oracle ve Quanta Computer gibi Çin’deki operasyonlarını küçülten önde gelen teknoloji firmalarının sayısı. 

Toplamda yaklaşık 30 Amerikan şirketi Çin’den tamamen ya da kısmen uzaklaştı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Çin ve Rusya Japon Denizi ve Okhotsk’ta ortak tatbikat yapacak

Yayınlanma

Çin Milli Savunma Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, Çin ve Rusya ordularının bu ay Japon Denizi ve Okhotsk Denizi çevresinde ortak deniz ve hava tatbikatları yapacağını duyurdu.

Bakanlıktan yapılan açıklamada amacın “Çin ve Rus orduları arasındaki stratejik işbirliğini derinleştirmek ve güvenlik tehditleriyle ortaklaşa başa çıkma kabiliyetlerini güçlendirmek” olduğu belirtildi.

Rus ordusu Çin’in “North Joint-2024” askeri tatbikatına deniz ve hava birlikleri gönderecek. Bakanlık ayrıca her iki donanmanın Pasifik Okyanusu’nda ortak devriyeler gerçekleştireceğini ve Çin ordusunun Rusya’nın stratejik tatbikatlarına katılacağını duyurdu.

Çin ve Rus orduları Japon Denizi’nde bir dizi ortak tatbikat ve ortak bombardıman uçuşları gerçekleştirdi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin mayıs ayında Pekin’de bir araya gelerek ortak askeri tatbikat ve devriyeleri genişletme konusunda mutabık kalmışlardı.

Okumaya Devam Et

ASYA

Pakistan, IMF ile 7 milyar dolarlık kurtarma anlaşmasını sonuçlandırmakta zorlanıyor

Yayınlanma

Gözlemciler, Pakistan’ın Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 7 milyar dolarlık bir kurtarma anlaşmasını sonuçlandırmakta zorlandığını, zira anlaşmanın temel ayrıntılarda yetersiz kaldığını söyledi.

İslamabad, temmuz ayının ikinci haftasında Washington merkezli fon ile personel düzeyinde bir kredi anlaşması imzaladı. Anlaşmaların IMF icra kurulundan resmi onay alması gerekiyor ancak anlaşma kurulun cuma günü yapacağı bir sonraki toplantının gündeminde yer almıyor.

Pakistan Maliye Bakanı Muhammad Aurangzeb önce anlaşmanın ağustos ayında sonuçlandırılacağını söyledi, ardından eylül dedi. Konuyla ilgili son yorumlarında ise anlaşmanın “ileri aşamalarda” olduğunu söyledi.

Pakistan geçen yıl IMF ile 3 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzalamış ve bu anlaşma sadece iki hafta sonra yönetim kurulunun onayını almıştı – son altmış yılda sürekli kriz yaşayan ülkenin aldığı iki düzine kurtarma paketinden biri.

Son anlaşmanın belirgin bir şekilde gecikmesi sallantıdaki ekonomiyi ayakta tutmak için İslamabad tarafından ‘çok önemli’ görülen anlaşmanın geleceğine ilişkin korkuları körükledi.

Müzakerelere doğrudan dahil olan Khyber Pakhtunkhwa eyaletinin üst düzey mali danışmanı Muzzammil Aslam, Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada “Yönetim kurulunun gecikmesi anlaşılır gibi değil” dedi.

IMF, Nikkei Asia tarafından krediyle ilgili olarak gönderilen yazılı sorulara yanıt vermedi.

Geçmiş IMF kredi görüşmelerinde yer alan eski bir hükümet yetkilisi, uluslararası borç verenin bu kez imzalamadan önce daha sıkı koşullar talep edebileceği uyarısında bulundu.

Nikkei’ye isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, “Personel düzeyinde anlaşma ile IMF’nin yönetim kurulu onayı arasındaki fark ne kadar büyük olursa, Pakistan’ın krediyi alabilmek için o kadar sıkı koşulları yerine getirmesi gerekecek” dedi ve ekledi: “Bu gecikme Pakistan’ın zaten çalkantılı olan ekonomisinin performansına kaçınılmaz olarak zarar verecektir.”

Gözlemciler ve son müzakerelerde yer alan bir yetkili, henüz aşılamayan birçok engele işaret ederken, bunların en büyüğünün 12 milyar dolarlık borcun çevrilememesi ve aralarında en büyük yatırımcı Çin’in de bulunduğu kreditör ülkelerden 2 milyar dolar daha kredi alınamaması olduğunu söyledi.

Son görüşmelere katılan bir yetkili, “2 milyar dolar ek kredi almak için mücadele ediyoruz, bu da anlaşmanın önündeki ana engel” dedi.

Temmuz ayında Pakistan, Çin’den enerji sektörüne olan 15 milyar dolarlık borcun geri ödeme tarihlerini ertelemesini istedi, ancak yetkili Pekin’den şu ana kadar bir yanıt gelmediğini söyledi.

Karaçi’deki Habib Üniversitesi’nde sosyal kalkınma ve politika alanında doçent olan Aqdas Afzal, “[Pakistan’ın] Çinli [enerji üreticilerini] borç geri ödemelerinde rahatlama sağlamaya ikna edememesi Pakistan için önemli bir zorluk olarak ortaya çıktı” dedi.

Pakistan ayrıca ihtiyaç duyduğu 2 milyar dolarlık ek kredi için Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerine de başvurdu.

ABD merkezli St. Olaf College’da ekonomi profesörü olan Naafey Sardar, “Pakistan, yıllarca borç yenilemelerine bel bağladıktan sonra finansman kaynaklarını büyük ölçüde tükettiği için müttefik ülkelerden ek finansman taahhütleri almakta zorluklarla karşılaşıyor” dedi ve ekledi: “Dost ülkeler tarafından devam eden uzatmalar göz önüne alındığında, yeni kredi olasılığı pek mümkün görünmüyor.”

IMF Pakistan’dan sübvansiyonları kaldırmasını istedi. Ancak Pencap eyaleti bu yaz, bölge şiddetli bir sıcak hava dalgası altında kavrulurken yüksek elektrik faturaları nedeniyle oluşan tepkiyi yatıştırmak için elektrik tüketicilerine 160 milyon dolarlık bir sübvansiyon uyguladı.

Sardar, “Pencap hükümetinin elektrik sübvansiyonu planı IMF için kilit noktalardan biri gibi görünüyor” dedi.

Pakistan ayrıca temmuz ve ağustos ayları için gerekli olan 5.6 milyar dolarlık vergi tahsilatının yaklaşık 400 milyon dolar gerisinde kaldı. Bunun başlıca nedeni olarak perakendecilerin daha fazla vergi ödemeye direnmesi gösteriliyor.

İslamabad şimdi Basra Körfezi bölgesindeki ticari bankalardan daha yüksek faiz oranlarıyla borç almaya çalışıyor.

Son görüşmelere katılan bir yetkili Nikkei’ye yaptığı açıklamada, “Gerekli kredileri temin etmek için çok sayıda Körfez bankasıyla görüşmeler devam ediyor” dedi.

Yine de bazı uzmanlar, Pakistan’ın daha da sıkı koşulları kabul etmek zorunda kalmasına rağmen anlaşmanın onaylanmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English