Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Hindistan ve Rusya, 2030’a kadar ikili ticareti yüzde 50 artırmayı hedefliyor

Yayınlanma

Hindistan, Ukrayna’daki askeri müdahalesi nedeniyle Batı’nın yaptırımlarına maruz kalsa da Rusya ile iktisadi bağlarını güçlendirmeyi hedefliyor.

İki ülke, mevcut 66 milyar dolarlık ticaret hacmini yüzde 50 artırarak 2030 yılına kadar 100 milyar dolarlık iddialı bir ikili ticaret hedefi belirledi.

Başbakan Narendra Modi, bu ayın başlarında, Şubat 2022’den bu yana ilk defa Rusya’yı ziyaret etti ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmelerde iktisadi bağlar öne çıktı.

Dönemin Hindistan Dışişleri Bakanı Vinay Kwatra, yaptığı açıklamada Modi’nin ‘iki ülke arasındaki ticaret sepetini genişletme ihtiyacını ele aldığını ve bu bağlamda hem tarım hem de sanayi sektöründe Hint malları için daha fazla pazar erişiminden bahsettiğini’ vurguladı.

Yeni Delhi merkezli düşünce kuruluşu Global Trade Research Initiative’in (GTRI) kurucularından Ajay Srivastava, Nikkei Asia‘ya verdiği demeçte, 100 milyar dolarlık ticaret hedefi ulaşılabilir görünse de Hindistan’ın asıl kaygılarının 57 milyar dolarlık ticaret açığını kontrol altına almak ve Rusya ile yapılan işlemler için etkili bir ödeme mekanizması bulmak olduğunu belirtti.

Mart ayında sona eren mali yılda Hindistan’ın Rusya’ya ihracatı sadece 4,26 milyar dolar olurken, başta ham petrol ve petrol ürünleri olmak üzere ithalatı 61,43 milyar dolar oldu ve toplamda 65,69 milyar dolara ulaşarak büyük ölçüde Moskova lehine çarpıklık gösterdi.

Bu rakam da bir önceki yılın 49,36 milyar dolarına kıyasla yüzde 33 oranında artış kaydetti.

Srivastava, “[Hindistan’ın] Rusya’dan ithalatında keskin bir artış oldu ve bu da kayda değer bir ticaret dengesizliğine yol açtı. Mart 2021’de sona eren mali yılda savaştan önce 2,8 milyar dolar olan ticaret açığı şimdi 57,2 milyar dolara yükseldi,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya ile Hindistan arasındaki ticaret dengesizliği çözüldü mü?

Diğer yandan GTRI’nin hazırladığı rapora göre Hindistan’ın ithalatında ham petrol ve petrol ürünlerinin payı yüzde 88’di. Srivastava’ya göre işin olumlu tarafı, Hindistan, Rus petrolünü piyasa fiyatlarının altında alıyor ve bu da ülkenin toplam petrol ithalat faturasını azaltıyor.

Raporda, Hindistan’ın ticaret açığını kapatma yönünde atabileceği dört adımdan bahsedilerek bunların Rusya’ya ihracatı teşvik etmek, yerel para birimleriyle ticaret işlemlerini uygulanabilir hale getirmek, Hindistan’ı İran, Azerbaycan, Rusya, Orta Asya ve Avrupa’ya bağlayan 7 bin 200 kilometrelik Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru’nu işler hale getirmek ve Avrasya Ekonomi Birliği (AEB) ülkeleriyle bir serbest ticaret anlaşması imzalamak olduğu belirtildi.

İki ülke, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle kısıtlanan uluslararası ödeme mekanizmalarına alternatif olarak ulusal para birimleriyle borçların ödenmesi için rupi-ruble ticaretini artırmaya da çalışıyor.

Hindistan, Rusya’nın yaptırımlar nedeniyle diğer ülkelerden alamadığı malları tedarik etmek gibi daha büyük ihracat fırsatlarından nasıl yararlanabileceğine bakıyor.

Hindistan Ticaret Bakanı Sunil Barthwal, “Rupi-ruble alım satımı da gündemimizde. Bu, üzerinde çalıştığımız ikili bir strateji. İhracat ve petrol ithalatı açısından elektronik, mühendislik ürünleri ve diğer kalemler gibi çeşitli emtia gruplarına bakıyoruz,” ifadelerini kullanmıştı.

Yeni Delhi, ayrıca Moskova’dan özellikle deniz ürünleri ve ilaç gibi alanlarda ihracatçılarının karşılaştığı gümrük vergisi engellerinin de incelemesini istedi.

Bununla beraber Modi ile Putin, Hindistan ile AEB arasında imzalanması planlanan ve iki ülkenin halihazırda üzerinde görüşmelerde bulunduğu ticaret anlaşması konusunda ilerleme kaydedilmesi gerektiğini de ele aldı.

Kwatra, Modi-Putin görüşmesinin ardından Moskova’da yaptığı açıklamada, “Bunun önümüzdeki aylarda hızlandırılması bekleniyor,” dedi.

Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, anlaşmanın genel hatlarının kesinleştirilmekte olduğunu duyurdu. Beş üyeli birliğe Rusya liderlik ediyor ve Ermenistan, Belarus, Kazakistan ve Kırgızistan’ı da içeriyor.

Ticareti artırmaya yönelik hamleler, ABD’nin Yeni Delhi’nin Moskova ile ilişkilerini derinleştirmesine karşı yaptığı kaygılı açıklamarın beraberinde geldi.

ABD’nin Yeni Delhi Büyükelçisi Eric Garcetti, Modi-Putin görüşmesinden günler sonra, 12 Temmuz’da Yeni Delhi’de düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, “Hindistan’ın stratejik özerkliğini sevmesine saygı duyuyorum, ancak çatışma zamanlarında stratejik özerklik diye bir şey yoktur,” demişti.

Garcetti, “Artık hiçbir savaş uzak değil. Ve sadece barışı savunmakla kalmamalı, barışçıl kurallara göre oynamayanların savaş makinelerinin hız kesmeden devam edemeyeceğinden emin olmak için somut adımlar atmalıyız. Bu, ABD’nin ve Hindistan’ın birlikte bilmesi gereken bir şeydir,” ifadelerini kullanmıştı.

Buna karşılık Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Randhir Jaiswal, Hindistan’ın da diğer pek çok ülke gibi stratejik özerkliğine değer verdiğini vurgulamıştı.

Jaiswal, “ABD büyükelçisi elbette kendi görüşünü açıklama hakkına sahiptir. Bizim de kendimize ait -ve farklı- görüşlerimiz var. ABD ile olan kapsamlı küresel stratejik ortaklığımız, birbirimizin bakış açılarına saygı duyarken belirli konularda aynı fikirde olmamamız için bize alan sağlıyor,” yorumunu yapmıştı.

ABD’den Rusya ile işbirliği yapan Hindistan bankalarına yaptırım tehdidi

DİPLOMASİ

Finlandiya: Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı geri alınsın

Yayınlanma

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, BM Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısının değişmesi ve genişletilmesi gerektiğini belirterek, bir ülkenin Konsey kararlarını engelleyebilmesine imkân tanıyan sistemin gözden geçirilmesini talep etti. Stubb, ayrıca Ukrayna’daki askeri müdahale gibi “yasa dışı savaşlar” yürüten ülkelerin üyeliklerinin askıya alınması gerektiğini savundu.

Önümüzdeki hafta New York’ta düzenlenecek olan BM Genel Kurulu’nda bu konuyu gündeme getirmeyi planlayan Stubb, Reuters’a yaptığı açıklamada, Güvenlik Konseyi’nin yapısında reform yapılması gerektiğini söyleyerek bu yöndeki çağrılara kendi sesini de eklemeyi düşündüğünü ifade etti.

BM Genel Sekreteri António Guterres de mayıs ayında yaptığı bir konuşmada, “bugünün gerçekleri” doğrultusunda reformların kaçınılmaz olduğunu belirtmişti.

Stubb, Güvenlik Konseyi’nin daimî üye sayısının beşten ona çıkarılması gerektiğini söyleyerek, yeni üyelerin Latin Amerika’dan bir, Afrika’dan iki ve Asya’dan iki ülkeyi içermesi gerektiğini belirtti. “Güvenlik Konseyi’nde hiçbir ülkenin veto hakkı olmamalı” diyen Stubb, “Rusya’nın Ukrayna’da yaptıkları gibi yasa dışı savaş yürüten ülkeler üyelikten çıkarılmalı” diye ekledi.

Güvenlik Konseyi’nin daimî üyeleri; İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve ABD’nden oluşuyor. Bu ülkeler, 1945 yılında BM tüzüğüyle onaylanan ve İkinci Dünya Savaşı’nın galibi olan müttefik devletler olarak tanınıyorlar. Ayrıca, her biri resmi olarak nükleer silah gücüne sahip.

Güvenlik Konseyi’nin genişletilmesi konusuna da değinen Stubb, “Asıl vurgulamak istediğim şu: Latin Amerika, Afrika ve Asya’dan küresel Güney ülkeleri sistemde temsil edilmezse, Birleşmiş Milletler’e sırt çevireceklerdir. Biz de bunu kesinlikle istemiyoruz” şeklinde konuştu.

Finlandiya, Rusya vatandaşlarına gayrimenkul alım satımını yasaklamaya hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AUKUS, Japonya ile teknoloji paylaşımı ve deniz otonom sistemlerinin geliştirilmesini görüşüyor

Yayınlanma

Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD, çarşamba günü yaptıkları açıklamada, Japonya’nın AUKUS anlaşmasının teknoloji paylaşımı bileşenine katılması halinde, deniz otonom sistemleri geliştirmek için Japon teknik uzmanlığından yararlanmaya çalışacaklarını belirttiler.

Üç ülke, AUKUS anlaşmasının gelişmiş savunma kabiliyetlerinin ortaklaşa geliştirilmesine odaklanan ikinci ayağına (Pillar II) katılmak üzere Tokyo ile görüşmelerini sürdürüyor. Birinci ayak Avustralya’nın İngiliz ve Amerikan teknolojisini kullanarak nükleer güçle çalışan denizaltılar edinmesiyle ilgili.

Üçlü anlaşmanın üçüncü yıldönümü münasebetiyle yapılan açıklamada grup, “AUKUS ortakları ve Japonya, ilk işbirliği alanı olarak deniz otonom sistemlerinin birlikte çalışabilirliğini geliştirme fırsatlarını araştırıyor” dedi.

Japonya açıklamanın içeriğini hemen memnuniyetle karşıladı.

Ülkenin Avustralya Büyükelçisi Kazuhiro Suzuki, X’te yaptığı bir paylaşımda “Bu kesinlikle bölgesel caydırıcılık ve müdahale kabiliyetlerinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır” dedi.

Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Kore de listede

AUKUS ayrıca Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile de “işbirliği olanaklarını belirlemek” için görüşmeler yürütüyor.

Deniz otonom sistemleri, uzaktan kumanda ile deniz üzerinde veya altında çalışabilen insansız hava araçları, robotlar ve gemiler gibi şeyleri içerir.

Açıklamada ortakların donanmalarının denizaltı savaş kabiliyetlerini güçlendirdikleri de belirtildi. Buna, denizaltı karşıtı operatörlerin daha hızlı karar vermelerine yardımcı olmak üzere verileri işlemek için yapay zeka kullanmak da dahil.

Ayrıca denizaltı torpido tüplerinden denizaltı araçlarını fırlatma ve kurtarma yeteneğini de entegre ediyorlar.

Çin’e karşı koyma çabası

Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nde kıdemli bir savunma analisti olan Malcolm Davis, Japonya ile işbirliğinin bir “yetenekler paketi”ne odaklanacağını, denizaltılar ve otonom araçların eşleştirilmesinin muhtemelen bir öncelik olacağını söyledi.

Bu tür sistemlerin “denizaltı savaşının geleceği” olduğunu ve Avustralya’nın gelecekteki AUKUS denizaltıları ile kullanılabileceğini belirten Davis, ayrıca Çin’in bu alanda artan kabiliyetleri nedeniyle de önemli olduklarını vurguladı.

Davis, “Çin’in denizaltı kabiliyetlerinde geliştirmekte olduğu herhangi bir avantaja karşı koyma ve bu avantajı etkisiz hale getirme kabiliyetini bize vermek için bu kabiliyeti bir araya getirme açısından muhtemelen öncelik verdikleri alanın bu olduğunu düşünüyorum – ayrıca Çin’in su altı araçlarıyla benzer bir şey geliştirdiğini de belirtmek isterim. Bu, bunu geliştirmek için teknoloji açısından bir yarışa benziyor” değerlendirmesini yaptı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Birleşik Krallık, Güneydoğu Asya’da bir ilk olarak Tayland ile ticaret ortaklığı imzaladı

Yayınlanma

Birleşik Krallık Ticaret Bakanı Douglas Alexander Bangkok’ta Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada yeni İşçi Partisi hükümetinin Güneydoğu Asya’yı ticaret politikası için kilit bir ‘büyüme motoru’ olarak gördüğünü söyledi. Alexander 18 Eylül’de Taylandlı mevkidaşı ile gelişmiş bir ticaret ortaklığı imzalamadan önce konuştu.

Tayland ve Birleşik Krallık çarşamba günü, Avrupa ülkesi için Güneydoğu Asya’da bir ilk olan ve bölgenin en büyük ikinci ekonomisiyle ticaret anlaşması için potansiyel bir atlama taşı olan gelişmiş bir ticaret ortaklığı (ETP) duyurdu.

Bu adım, İngiltere’nin yeni İşçi Partisi hükümetinin Güneydoğu Asya’yı giderek daha önemli bir bölge olarak gördüğünün ve aynı zamanda neredeyse 14 yıllık Muhafazakar iktidarın ardından AB ile bağlarını yeniden inşa etmeye çalıştığının bir işareti olarak yorumlandı.

Birleşik Krallık Ticaret Bakanı Douglas Alexander anlaşmanın “Birleşik Krallık ve Tayland arasındaki ticari ilişkinin derinleşmesini ve Tayland’ın ASEAN ekonomisi gibi gerçekten de küresel büyümenin motorlarından biri olarak gördüğümüz kilit bir konumda yer aldığının daha geniş bir şekilde kabul edilmesini yansıttığını” söyledi.

Bangkok’ta Nikkei Asia’ya özel bir demeç veren Alexander, İşçi Partisi hükümetinden bir bakanın temmuz ayında göreve gelmesinden bu yana Asya’ya yaptığı ilk ziyareti gerçekleştiriyor. Alexander, ASEAN ekonomi bakanları toplantısı için Laos’a gitmeden önce çarşamba günü öğleden sonra Tayland’ın başkentinde Ticaret Bakanı Pichai Naripthaphan ile ETP’yi imzalayacaktı.

Çift hatlı ticaret stratejisi

ASEAN toplantısında Alexander, İşçi Partisi’nin “çift hatlı” ticaret stratejisini tanıtacak. Bu strateji, İngiltere’nin 2020’de ayrıldığı ancak halen İngiliz ticaretinin %47’sini oluşturan AB ile ilişkilerin “gerekli ve gecikmiş bir şekilde sıfırlanmasını” gerektiriyor. Alexander, Birleşik Krallık’ın aynı zamanda “dünyanın geri kalanıyla ticari ilişkilerini güçlendirmek için net ve iddialı bir gündem” izleyeceğini söyledi.

Birleşik Krallık Tayland’ın Avrupa’daki dördüncü büyük ticaret ortağı ve ikili ticaret 2023 yılında 6 milyar pound (7.9 milyar dolar) olarak gerçekleşti. ETP, otomotiv, finansal hizmetler ve dijital ticaret de dahil olmak üzere işbirliği için 20 sektör belirliyor.

Özellikle İngiliz otomobil üreticileri, Ukrayna savaşı gibi jeopolitik şoklara karşı bir önlem olarak Tayland’ın kapsamlı tedarik zincirini entegre etmek istiyor. Alexander, “Bir dizi Avrupalı üretici kendilerini kötü bir şekilde açıkta buldu ve bu nedenle küresel tedarik ve tedarik zinciri açısından fırsatların nerede yattığını görmek önemli” dedi.

Alexander, Birleşik Krallık’ın önde gelen girişimlerinin Tayland’ın veri merkezleri ve yapay zeka gibi yeni gelişmekte olan ileri teknoloji sektörlerine – ABD ve Çin şirketlerinin ilerleme kaydettiği hassas sektörler – katkıda bulunabileceğini söyledi.

“Biz gerçek bir hizmetler süper gücüyüz,” diyerek Birleşik Krallık ekonomisinin %80’ini oluşturan sektöre atıfta bulundu: “Güçlü ticari bağlar kurmaya çalışıyorum… sadece ilaç ve sağlık alanında değil, yüksek teknoloji ve dijital ticaret, finansal hizmetler ve hızlı tüketim malları gibi daha geniş alanlarda.”

Birleşik Krallık hükümetinin Tayvan ve Hindistan ile benzer ortaklıkları var ve Londra Yeni Delhi ile bir ticaret anlaşması için müzakereleri yeniden başlatmayı taahhüt etti. Alexander ayrıca Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu altı üyesiyle bir ticaret anlaşması yapmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi ile görüşmek üzere salı günü Riyad’a uğradı.

Alexander, hükümetinin karşılaşacağı en önemli zorluklardan birinin, İşçi Partisi’nin son iktidarından bu yana dünyadaki yenilikleri ve değişimleri yansıtacak şekilde “ticaret stratejisi ile sanayi stratejimizi uyumlu hale getirmek” olacağını söyledi.

Güneydoğu Asya açılımı

İşçi Partisi’nin yakında açıklayacağı ticaret stratejisi, İngiltere’nin Güneydoğu Asyalı işletmelerin ve tedarik zincirlerinin giderek daha fazla iç içe geçtiği Çin ile ticari ilişkilerinin değerlendirilmesini de içerecek.

“Egemen ülkelerin ticari ve güvenlik ilişkileri konusunda önemli tercihler yapacağının farkındayız. Birleşik Krallık olarak uluslararası kurallara dayalı düzeni desteklediğimiz konusunda son derece netiz,” dedi Alexander.

“Asya Pasifik [bölgesinde] devam eden güvenlik sorunları var, bu nedenle güvenlik ortamını ciddiye alıyoruz, ancak bölgede devam eden ticari fırsatların da farkındayız” diye ekledi.

Tayland ile ETP iki yıldır görüşülüyordu ve Mayıs 2023’te yapılan seçimlerle iktidarın ordu bağlantılı bir hükümetten sivil liderlere geçmesinin ardından anlaşmayı imzalama fırsatı doğdu.

Ancak Tayland Başbakanı Srettha Thavisin’in geçen ay mahkeme kararıyla görevden alınması, bazı yatırımcıları ülkenin siyasi istikrarı konusunda düşünmeye sevk etti.

Alexander, “Tayland’daki İngiliz işletmeleri istikrara, hukukun üstünlüğüne ve iş ortamının öngörülebilirliğine değer veriyor. Bunlar, hem küresel olarak mobil sermaye hem de işletmelerin çalıştıkları ortamda bir dereceye kadar güven ve kesinlik hissetme ihtiyacı göz önüne alındığında, tüm pazarların ulaşmayı hedeflemesi gereken özelliklerdir” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English