Bizi Takip Edin

Diplomasi

IMF: Dünya ekonomisi yeni bir döneme giriyor

Yayınlanma

Dünya Ekonomik Görünümü’nün yeni raporunu yayınlayan IMF tarafından yapılan açıklamada, ticaret gerilimlerinin ve politika belirsizliğinin ortasında, “ileriye dönük yolun zorluklarla nasıl yüzleşileceği ve fırsatların nasıl kucaklanacağı ile belirleneceği” ileri sürüldü.

Çoğu ülkenin son 80 yıldır altında faaliyet gösterdiği küresel iktisadi sistemin, dünyayı yeni bir döneme sokacak şekilde “resetlendiğini” ileri süren IMF, mevcut kuralların sorgulandığını ama yenilerinin de henüz ortaya çıkmadığını savundu.

ABD’nin Kanada, Çin, Meksika ve kritik sektörlerle başlayan gümrük vergisi kampanyasına işaret eden IMF, bu ülkenin “efektif gümrük vergisi oranının” Büyük Buhran döneminde ulaşılan seviyeleri aştığını, başlıca ticaret ortaklarından gelen karşı tepkilerin de küresel oranı önemli ölçüde yukarı çektiğini hatırlattı.

“Ortaya çıkan epistemik belirsizlik ve politika öngörülemezliği, iktisadi görünümün başlıca etkenlerindendir,” diyen Uluslararası Para Fonu, bu sürecin devam etmesi halinde, gümrük tarifelerindeki bu ani artışın ve buna eşlik eden belirsizliğin küresel büyümeyi önemli ölçüde yavaşlatacağına dikkat çekti.

IMF, bu kapsamda küresel büyüme tahminini bu yıl ve gelecek yıl için sırasıyla yüzde 2,8 ve yüzde 3’e düşürdüğünü duyurdu.

Bu süre zarfında ABD’nin çoğu gümrük vergisini geçici olarak durduğunu, Çin’e uygulanan gümrük vergilerini ise hayli yüksek seviyelere yükselttiğini belirten IMF, “Bu duraklama, süresiz olarak uzatılsa bile, referans tahmine kıyasla küresel görünümü önemli ölçüde değiştirmemektedir. Bunun nedeni, ABD ve Çin’in genel efektif tarife oranının, başlangıçta yüksek gümrük tarifesi uygulayan bazı ülkeler artık fayda sağlayacak olsa bile yüksek kalmaya devam etmesi ve politika kaynaklı belirsizliğin azalmamış olmasıdır,” değerlendirmesinde bulundu.

Yavaşlamaya rağmen, küresel büyümenin resesyon seviyelerinin oldukça üzerinde seyrettiğine vurgu yapan IMF, enflasyondaki düşüş ivmesinin de devam ettiğini yazdı.

Şimdiye kadar oldukça dirençli olan küresel ticaretin bu kez zorlanabileceği tahmininde bulunan IMF, “Küresel ticaret büyümesinin 2025 yılında üretimden daha fazla düşerek yüzde 1,7’ye gerileyeceğini tahmin ediyoruz,” dedi.

“Olumsuz bir arz şoku” tahmininde bulunan IMF, orta vadede, tarifelerin rekabeti ve inovasyonu azaltmasını ve rant arayışını artırarak görünümü daha da olumsuz etkilemesini beklediklerini kaydetti.

IMF, ABD’nin bu yılki büyüme tahminini yüzde 1,8’e düşürürken, Çin için bu yılki büyüme tahminini de 0,6 puan düşürerek yüzde 4’e indirdi.

Nispeten daha düşük efektif tarifelere tabi olan Avro bölgesindeki büyüme 0,2 puanlık bir düşüşle yüzde 0,8’e revize edilirken, hem Avro bölgesinde hem de Çin’de daha güçlü mali teşviklerin bu yıl ve önümüzdeki yıl bir miktar destek sağlayacağına vurgu yapıldı.

IMF’ye göre birçok yükselen piyasa ekonomisi, gümrük tarifelerinin nereye varacağına bağlı olarak önemli yavaşlamalarla karşı karşıya kalabilir. IMF, bu grup için büyüme tahminini 0,5 puan düşürerek yüzde 3,7’ye indirdi.

Yoğun küresel tedarik zincirleri tarifelerin ve belirsizliğin etkilerini artırabilir. IMF, “Ticareti yapılan malların çoğu, nihai ürünlere dönüştürülmeden önce sınırları birden çok kez geçen ara girdilerdir. Pandemi sırasında gördüğümüz gibi, aksaklıklar potansiyel olarak büyük çarpan etkileriyle küresel girdi-çıktı ağında yukarı ve aşağı doğru yayılabilir,” dedi.

Belirsiz pazar erişimiyle karşı karşıya kalan şirketlerin “muhtemelen yakın vadede” duraklayacağını, yatırımlarını azaltacağını ve harcamalarını kısacağını öne süren IMF, aynı şekilde, finans kuruluşlarının da borçluların risklerini yeniden değerlendireceğini belirtti.

IMF, “Belirsizliğin artması ve finansal koşulların sıkılaşması, petrol fiyatlarındaki keskin düşüşte de görüldüğü üzere, kısa vadede iktisadi faaliyetler üzerinde baskı yaratabilir,” dedi.

IMF’ye göre, orta vadede, tarifelerin ABD’nin ticarete konu olan mallar sektöründe ticaret ortaklarına kıyasla daha düşük verimliliğe dönüşmesi halinde dolar reel olarak değer kaybedebilir.

Küresel ekonomiye yönelik risklerin arttığına ve ticaret gerilimlerinin kötüleşmesinin büyümeyi daha da baskılayabileceğine işaret eden uluslararası kurum, “Piyasalar azalan büyüme beklentilerine ve artan belirsizliğe olumsuz tepki verdikçe finansal koşullar daha da sıkılaşabilir,” dedi.

Küresel dengelenme söz konusu olduğunda, Avrupa için bunun “verimlilik artışını hızlandırmak için altyapıya daha fazla harcama yapmak” anlamına geldiğini savunan IMF, Çin’de ise iç talep desteğinin artırılması ve ABD’de mali konsolidasyonun hızlandırılması demek olduğunu savundu.

“Küresel ekonominin, tarife dışı engellerin veya ticareti bozucu diğer tedbirlerin yaygın kullanımı da dâhil olmak üzere, uluslararası ticaret kurallarında uzun süredir devam eden boşlukları ele alan açık ve öngörülebilir bir ticaret sistemine ihtiyacı vardır,” diyen IMF, bunun için “işbirliğini geliştirmeyi” salık verdi.

Savunma harcamalarının nasıl artırılacağı meselesine de değinen IMF, yeterli mali alana sahip ülkelere, ilave harcamaların sadece geçici kısmını borçla finanse etme tavsiyesi verirken, diğer tüm ülkeler için yeni harcama ihtiyaçlarının, başka yerlerde yapılacak harcama kesintileri veya yeni gelirlerle dengelenmesi gerektiğini söyledi.

IMF açıklaması, Donald Trump yönetiminin “küreselleşme” dönemine yönelik eleştirilerine isim vermeden atıfta bulunarak, şöyle sona erdi:

“Son olarak, kendimize küresel sistemimizin neden yeniden yapılandırılması gerektiğini sormalı ve onlarca yıldır derinleşen ticari bağların hızlı ama eşitsiz iktisadi büyümeyi teşvik ettiğini kabul etmeliyiz. Pek çok gelişmiş ekonomide, küreselleşmenin pek çok yerli imalat işini haksız yere yerinden ettiği yönünde ciddi bir algı var. Gelişmiş ekonomilerdeki imalat istihdamının payı, Almanya gibi ticaret fazlası veren ya da ABD gibi ticaret açığı veren ülkelerde kalıcı bir düşüş içinde olsa bile, bu şikayetlerde haklılık payı var.

Bu düşüşün arkasındaki daha derin güç küreselleşme değil, teknolojik ilerleme ve otomasyondur: her iki ülkede de imalatın üretimdeki payı sabit kalmıştır. Her iki güç de nihai olarak faydalıdır fakat bireyler ve toplumlar için çok yıkıcı olabilir. İlerlemenin veya küreselleşmenin hızı arasında doğru dengeyi sağlamak ve buna bağlı yerinden edilmeleri ele almak kolektif bir sorumluluktur.

Bu da politika yapıcıların, ister teknolojik devrimler ister küreselleşme olsun, ‘kazananlar’ ve ‘kaybedenler’ arasındaki transferleri telafi etmeye yönelik indirgemeci bakış açısının çok ötesinde düşünmelerini gerektiriyor. Bu konuda ne yazık ki yeterince çaba gösterilmemiştir ve bu da pek çok kişiyi, bazılarının kazançlarının diğerlerinin zararına olduğu sıfır toplamlı bir dünya görüşünü benimsemeye itmiştir. Bunun yerine, daha fazla fırsat sunan gelişmiş bir ticaret sistemi inşa edebilmemiz için bu temel nedenleri daha iyi anlamamız önemlidir. Bu hedef, bizden ‘uluslararası ticaretin genişlemesini ve dengeli büyümesini kolaylaştırmamızı ve bu yolla yüksek istihdam ve reel gelir düzeylerinin teşvik edilmesine ve korunmasına katkıda bulunmamızı’ isteyen Anlaşma Maddelerimizde yer alıyor.

Küresel entegrasyon kendi başına bir amaç değildir. Herkes için yaşam standartlarının iyileştirilmesini desteklediği ölçüde önemli olan bir amaca yönelik bir araçtır.”

Diplomasi

ABD, Huawei çiplerinin ‘dünyanın hiçbir yerinde’ kullanılmaması konusunda uyardı

Yayınlanma

Başkan Donald Trump yönetimi, Çin’in teknoloji alanındaki ilerlemelerine karşı daha sert bir tutum sergileyerek, Huawei tarafından üretilen yapay zeka çiplerini kullanan şirketlere, ABD’nin ihracat kontrollerini ihlal ettikleri takdirde cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulundu.

Ticaret Bakanlığı, Huawei’nin Ascend işlemcilerinin ABD teknolojisini içerdiği veya bu teknolojiyle üretildiği için ihracat kontrollerine tabi olduğunu açıklığa kavuşturmak için bir kılavuz yayınladı.

İhracat kontrollerini denetleyen Sanayi ve Güvenlik Bürosu salı günü yaptığı açıklamada, yabancı yapay zeka çiplerine daha sıkı bir yaklaşım benimsediğini ve “Huawei Ascend çiplerinin dünyanın herhangi bir yerinde kullanılmasının ABD ihracat kontrollerini ihlal ettiği” yönünde bir kılavuz yayınladığını duyurdu.

Ancak konuyla ilgili kişiler, büronun yeni bir kural yayınlamadığını, ancak Huawei çiplerinin ABD teknolojisinin Çinli şirkete ihracatı için zor elde edilen lisansları gerektiren bir önlemi ihlal etmiş olabileceğini şirketlere açıkça belirttiğini vurguladı.

Akin Gump’ta deneyimli bir ihracat kontrol avukatı olan Kevin Wolf, Financial Times’a, “Bu kılavuz yeni bir kontrol değil, Huawei tarafından tasarlanmış gelişmiş bir bilgisayar [entegre devre] ürününün herhangi bir yerde, herhangi bir kişi tarafından kullanılması bile ihracat kontrol kurallarını ihlal edeceği yönündeki yorumun kamuoyuna açıklanmasıdır” dedi.

Büro, üç Huawei Ascend çipinin (910B, 910C ve 910D) düzenlemelere tabi olduğunu belirterek, bu çiplerin “belirli ABD yazılımı veya teknolojisiyle tasarlanmış veya belirli ABD menşeli yazılım veya teknolojinin doğrudan ürünü olan yarı iletken üretim ekipmanıyla üretilmiş” olabileceğini kaydetti.

‘Çinli Huawei, ABD’li Nvidia’yı geride bırakacak’ endişesi

Bu kılavuz, ABD’nin Çin devi Huawei’nin gelişmiş çipleri ve diğer yapay zeka donanımlarını geliştirme hızından giderek endişe duymaya başlamasıyla birlikte yayınlandı.

Huawei, Çin’deki müşterilerine, toplam işlem gücü ve bellek gibi temel ölçütlerde önde gelen ABD’li yapay zeka çip üreticisi Nvidia’nın benzer ürünlerinden daha üstün olduğunu iddia ettiği yapay zeka çip “kümeleri” teslim etmeye başladı. Sistem, tek tek Nvidia’nın en gelişmiş ürünlerinden geride kalan, ancak toplu olarak rakip Nvidia küme ürünlerinden üstün performans sunan çok sayıda 910C çipine dayanıyor.

Shenzhen merkezli holding, şu anda Çinli şirketlere Ascend serisi işlemcileri, özellikle 910B ve 910C modellerini sunuyor. Çinli şirketlerin Nvidia’nın ürünlerini kullanmayı bırakmasıyla siparişler artarken, Huawei kendi gelişmiş yarı iletken üretim hatlarını kurarak üretim kapasitesini artırıyor.

ABD’de, Çin’in ulusal şampiyonu şirketin yakında hem Çin’de hem de yabancı pazarlarda Nvidia ve diğer ABD şirketlerinin ürünleriyle rekabet edebilecek yapay zeka işlemcileri satmaya başlayacağına dair endişeler artıyor.

Nvidia CEO’su Jensen Huang geçen ay Huawei’nin “dünyanın en güçlü teknoloji şirketlerinden biri” olduğunu ve ABD politikalarının şirketinin küresel sahnede rekabet etmesine yardımcı olması gerektiğini söyledi.

Nvidia, büronun yeni kuralları hakkında yorum yapmayı reddetti. Huawei ise yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Ticaret Bakanlığı ayrıca salı günü, önceki Biden yönetiminin 15 Mayıs’ta yürürlüğe girmesi planlanan bir önlem olan Yapak Zekanın Yaygınlaşması Kuralı’nı iptal etti.

Bu önlem, yapay zeka çiplerinin diğer ülkelere ihracatını sınırlamak ve Çin’in mevcut ABD ihracat kontrollerini atlatmasını zorlaştırmak için tasarlanmıştı. Ancak bakanlık, kuralın çok bürokratik olduğunu ve gelecekte yerine yenisinin çıkacağını açıkladı.

Duyuru, Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyaret ettiği gün geldi. Trump, ziyaretinde, krallığın yeni devlet yapay zeka şirketi Humain’in yüz binlerce Nvidia çipi kullanarak yapay zeka altyapısı kurma taahhüdünü de içeren bir dizi anlaşma açıkladı.

Durumdan haberdar bir kaynak, önerilen Körfez anlaşmalarının boyutunun birçok üst düzey Trump yönetimi yetkilisini şok ettiğini söyledi. Yetkililer, büyük ölçekli yapay zeka altyapısının yurt dışına taşınmasından ve Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin Pekin ile işbirliğine göz yumulmasından endişe duyuyorlardı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump: Ukrayna’dan önümüzdeki günlerde iyi haberler gelebilir

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna konusunda önümüzdeki günlerde “iyi haberler” gelebileceğini duyurdu. Rusya Devlet Başkanı Putin’in 15 Mayıs’ta İstanbul’da ön koşulsuz görüşme teklifinin ardından, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy de Putin ile kişisel bir görüşme arzusunu dile getirdi.  

ABD Başkanı Donald Trump, Katar Emiri Temim bin Hamad es-Sani ile Doha’da yaptığı görüşmede, Ukrayna konusunda önümüzdeki günlerde “iyi haberler” alınabileceğini belirtti.

NBC News‘in haberine göre, Orta Doğu turuna çıkan Trump, “Bugün, belki yarın, belki de cuma günü oldukça iyi haberler alacağımızı düşünüyorum ama göreceğiz,” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen hafta Kiev’e 15 Mayıs’ta İstanbul’da ön koşulsuz doğrudan görüşmelerin yeniden başlatılmasını önermişti.

Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun İstanbul’a gideceğini bildirirken, The New York Times, Reuters ve NBC‘nin kaynakları, Beyaz Saray özel elçileri Keith Kellogg ve Steve Witkoff’un da İstanbul’a geleceğini aktardı.

ABD Başkanı ayrıca İstanbul’da Rus mevkidaşıyla görüşme olasılığını da dışlamadı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Türkiye’de Putin ile kişisel bir görüşme yapmayı umduğunu söyledi.

Zelenskiy, “Onunla görüşürsem, siyasi bir zaferle çıkmalıyız; ateşkes, tüm esirlerin tüm esirlerle takası ya da benzeri bir şey,” ifadelerini kullandı.

Kremlin, İstanbul’daki görüşmeler için Rus heyetinin yapısını henüz açıklamadı. Sözcü Dmitriy Peskov’a göre, Putin’in İstanbul’daki görüşmelerin yapılacağı gün bir dizi çalışma toplantısı planlanıyor.

Ryabkov: İstanbul’da sürdürülebilir çözüm ele alınacak

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump’ın Ukrayna stratejisinde sessiz U dönüşü

Yayınlanma

Trump yönetimi, Moskova’nın taleplerindeki ısrarcı tavrı nedeniyle Ukrayna politikasında önemli bir değişikliğe gidiyor. ABD’li yetkililer, barışın önündeki asıl engelin Rusya lideri olduğu görüşünde birleşirken, Başkan Yardımcısı JD Vance Rusya’nın taleplerini “çok fazla” olarak nitelendirdi.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Trump yönetimi, Moskova’nın Kiev ile ateşkese yanaşmaması nedeniyle Ukrayna politikasında sessiz bir değişikliğe gidiyor.

ABD’li yetkililer arasında, “barışın önündeki en büyük engelin Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’den ziyade Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olabileceğine” dair şüpheler artarken, bu değişim Başkan Yardımcısı JD Vance’in geçen hafta yaptığı bir açıklamada Rusya’nın çatışmayı sona erdirmek için sunduğu öneriler için “Çok fazla şey istediklerini düşünüyoruz,” demesiyle daha da belirginleşti.

Geçen hafta Washington’da bir dış politika forumunda Ukrayna’daki savaş hakkında konuşan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in sözleri diplomatlar arasında şaşkınlık yarattı.

Katılımcılar, Vance’ten Rusya’ya üstü kapalı sempati beyanları beklerken, bunun yerine Rusya’nın taleplerini eleştiren bir tutumla karşılaştılar.

Vance’in yorumları, Trump yönetiminin tonunda gözle görülür bir değişimin parçası. ABD’li yetkililer, Rus lider Putin’e karşı giderek daha sabırsız görünüyor.

Almanya’nın eski Washington Büyükelçisi Wolfgang Ischinger, Vance’in geçen haftaki forumda kendisine yaptığı yorumla ilgili olarak gazeteye verdiği demeçte “Amerikalıların basit bir fikri vardı; Rusya’yı cezbedelim, Zelenskiy’e baskı yapalım ve bir anlaşma elde edelim,” dedi.

Ischinger, “Sadece Rusya’yı cezbetmenin yeterli olmadığı ortaya çıktı,” diye ekledi.

Savaşı sona erdirmeye yönelik uluslararası çabalar son günlerde yoğunlaştı. Putin’in önerisiyle Rusya ve Ukrayna’nın Perşembe günü Türkiye’de doğrudan görüşmeler yapması planlanıyor, ancak Rusya lierinin bizzat katılıp katılmayacağı belirsizliğini koruyor.

Salı günü bir Beyaz Saray yetkilisi, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Trump’ın özel temsilcileri Steve Witkoff ve Keith Kellogg’un görüşmelere katılacağını söyledi.

Ancak Trump’ın en çok arzuladığı hedef olan barış müzakerelerine ve savaşın sona ermesine yol açabilecek bir ateşkes henüz sağlanamadı.

Putin, Batılı güçlerin (ABD dahil) yeni ve sert yaptırım tehditlerine rağmen çatışmayı durdurma yönündeki uluslararası çağrıları reddetti.

Gözlemcilere göre, Rusya’nın bu uzlaşmazlığı Trump’ı rahatsız ediyor. ABD’nin eski Moksova Büyükelçisi Michael McFaul, “(Trump’ın) söyleminde hayal kırıklığını görüyorsunuz,” ifadelerini kullandı.

McFaul, “Çok fazla şeyden vazgeçtiğini ve karşılığında hiçbir şey alamadığını anlıyor olabilir,” diye konuştu.

Nitekim, ABD’nin geçen ay savaşı sona erdirmek için dolaşıma soktuğu önerilerden birinde Washington, Rusya’nın Kırım üzerindeki hakimiyetini tanımaya istekli olduğunu ifade etmişti. Bu taviz Ukrayna ve AB’yi öfkelendirmiş, ancak Putin tarafından reddedilmişti.

Trump’ın sosyal medya paylaşımları da bu bariz sabırsızlığını yansıtıyor. 2006-2009 yılları arasında ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi olarak görev yapan Bill Taylor, “Trump, Putin’in ABD’nin dostu olmadığı kanaatine varıyor,” dedi.

Taylor, “(Putin’e) güvenilmemesi gerektiğinin, ciddiyetle müzakere etmediğinin farkına varılıyor,” ifadelerini kullandı.

Son haftalarda Zelenskiy, işbirlikçi bir ortak olarak kendini göstermek için elinden geleni yaptı ve ABD’nin ateşkes taleplerini destekledi.

Pazar günü, Trump’ın kabul etmesi yönündeki çağrısının ardından Putin’in Türkiye’de doğrudan görüşme önerisini kabul etti.

Kiev ile Washington arasındaki ilişkiler, Şubat ayındaki Oval Ofis tartışmasından bu yana kısmen, iki ülke arasında Ukrayna’nın kritik kaynaklarına ortak yatırımların önünü açan ve 30 Nisan 2025’te Hazine Bakanı Scott Bessent ile Ukrayna Başbakan Yardımcısı Yulia Sviridenko tarafından imzalanan maden anlaşması sayesinde düzeldi.

Ukraynalı yetkililer, anlaşmanın ABD’nin Ukrayna’nın savunmasını desteklemeye devam etme olasılığını artırdığını söylüyor. Bir yetkili, “Artık Trump’ın da bu işte payı var,” dedi.

Ancak Trump’ın gerçekten de sempatisini Ukrayna’ya kaydırıp kaydırmadığı veya Rusya’yı cezalandırmaya hazır olup olmadığı belirsizliğini koruyor.

Çoğu Batılı lider ve ABD’nin Ukrayna özel temsilcisi Kellogg, Putin’in doğrudan görüşme teklifini eleştirerek önce ateşkes olması gerektiğini söylerken, Trump Rus liderin bu hamlesini övdü ve “Rusya ve Ukrayna için harika bir gün” olduğunu belirtti.

Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Başkan Joe Biden’ın eski yardımcılarından olan ve şu anda Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda misafir araştırmacı olan Eric Green, “Trump kesinlikle Putin’in topa girmediğini görüyor,” dedi.

Green, “Ancak bunun sonucunun Putin üzerinde anlamlı bir baskı olacağına ikna olmuş değilim,” diye ekledi.

Ischinger ise Vance’in Rusya konusunda fikir değiştirmesinden ve ABD ile Avrupa’nın Ukrayna savaşı konusundaki pozisyonlarının “yakınlaşmasından” “memnuniyet duyduğunu” söyledi.

Ancak eski Alman büyükelçisi, “Başkan Yardımcısı bir sonraki mantıksal adımı atmadı, ki bu da şimdi Rusya’ya gerçekten baskı yapmamız gerektiğini söylemek olurdu,” değerlendirmesini yaptı.

Ancak diğer Amerikalı siyasetçiler Moskova’ya karşı sertleşmek istiyor. Trump’ın müttefiki olan Senatör Lindsey Graham, Putin’in savaşı sona erdirmek için ciddi müzakerelere başlamaması halinde, Rusya’dan petrol ve doğalgaz alan ülkelere yüzde 500 gümrük vergisi de dahil olmak üzere Moskova’ya ağır yaptırımlar uygulayacak bir yasa tasarısı için iki partiden de destek aldığını söyledi.

Tasarı 72 senatör tarafından desteklendi; bu da Ukrayna’ya desteğin Kongre’de güçlü kaldığının bir işareti.

Graham, geçen ayın sonlarında gazetecilere verdiği demeçte, “Bu yaptırımlar, Senato’nun birincil kötü adam olarak Rusya’yı gördüğümüz yönündeki görüşünü temsil ediyor,” demişti.

Senatör, Putin’in “Trump’ı oyalamaya çalışarak büyük bir hata yapacağını” da sözlerine eklemişti.

Uzmanlar, bu arada Rusya’nın ABD başkanının barış sürecine olan sabrını kaybetmesine oynadığını söylüyor. McFaul, “Putin uzun bir oyun oynuyor ve zamanın kendi lehine olduğunu düşünüyor,” dedi.

Eski ABD’nin Moskova Büyükelçisi, “Trump’ın ilgisini kaybedeceğini ve Amerikalıların askeri yardımı keseceğini, bunun da Ukrayna ordusunu zayıflatacağını hesaplıyor,” şeklinde konuştu.

Diğerleri ise ABD başkanının Ukrayna’yı terk etme tehlikesinin son haftalarda azaldığına inanıyor. Dış İlişkiler Konseyi’nde önde gelen bir araştırmacı ve Ulusal Güvenlik Konseyi kadrosunda Rusya’dan sorumlu eski kıdemli direktör olan Thomas Graham, Trump’ın ana hedeflerinden biri olan Rusya ile ilişkileri sıfırlama çabasının, önce Ukrayna sorununu çözmeden zor olacağını söyledi.

Graham, “Risk altında çok şey var. Evet, hâlâ Ukrayna’dan çekilebilir ama eğer bunu yaparsa bu çok fazla başarısızlık gibi görünür,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English