Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarış kızışıyor

Yayınlanma

İranlılar, İbrahim Reisi’nin geçen ay bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından 28 Haziran’da erken cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandığa gidecek.

Son sözü söyleyen Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney’in gözetiminde din adamları ve hukukçulardan oluşan Muhafızlar Konseyi’nin elemesinden 80’den fazla aday arasından sadece altı aday geçebildi.

Aşağıda yaklaşan seçimler için beş muhafazakar ve bir reformist adayın kısa özetleri yer almaktadır:

Muhammed Bagır Galibaf

Eski bir İran Devrim Muhafızları komutanı ve Hamaney’in müttefiki olan Kalibaf, muhafazakarların hakim olduğu parlamentonun şu anki başkanı. Daha önce iki kez cumhurbaşkanlığına adaylığını koymuş ve Reisi’nin ilk başarısız cumhurbaşkanlığı girişiminde oyların bölünmesini önlemek için 2017’deki üçüncü adaylıktan çekilmek zorunda kalmıştı.

Kalibaf 2005 yılında cumhurbaşkanlığına aday olmak için görevinden istifa etti. Başarısızlıkla sonuçlanan kampanyasının ardından Dini Lider’in onayıyla Tahran Belediye Başkanlığı görevini üstlendi ve bu görevi 12 yıl boyunca sürdürdü.

Said Celili

Celili, 1980’lerde İran-Irak savaşında Devrim Muhafızları için savaşırken sağ bacağını kaybetmiş muhafazakar bir diplomat. Siyaset bilimi alanında doktora sahibi olan Celili, Hamaney tarafından atanarak 2007’den itibaren beş yıl boyunca Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri olarak görev yaptı ve bu görev onu otomatik olarak nükleer başmüzakereci konumuna getirdi. Celili ayrıca dört yıl boyunca Hamaney’in ofisinde görev yaptı ve 2013 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarısız bir aday oldu.

Eski bir dışişleri bakan yardımcısı olan Celili, 2013 yılında Hamaney tarafından parlamento ile Koruyucular Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapan bir organ olan Uygunluk Konseyi’nin bir üyesi olarak atandı.

Mesud Pezeşkiyan

Azeri kökenli bir İranlı milletvekili olan Pezeşkiyan, Muhafız Konseyi tarafından onaylanan ve reform yanlısı kamp tarafından desteklenen tek ılımlı aday. Pezeşkiyan’ın şansı, 2020’den bu yana seçimlere katılmayan milyonlarca küskün seçmenin ilgisini çekmesine bağlı.

Asıl mesleği doktorluk olan Pezeşkiyan, 2001-2005 yılları arasında reformcu Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde sağlık bakanı olarak görev yaptı ve 2008’den bu yana parlamentoda yer alıyor.

Pezeşkiyan, 2022 yılında Mahsa Amini’nin gözaltında ölümüyle ilgili şeffaflık eksikliği nedeniyle yönetimi eleştirdi ve bu durum birkaç ay süren huzursuzluğa yol açtı.

Pezeşkiyan 2021 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden men edilmişti.

Mustafa Purmuhammedi

Yarıştaki tek din adamı olan Purmuhammedi, eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmadinejad’ın ilk döneminde 2005’ten 2008’e kadar içişleri bakanı olarak görev yaptı.

Purmuhammedi 1990-1999 yılları arasında istihbarat bakan yardımcısıydı ve 1998 yılında İran’da önde gelen muhalif aydınlara yönelik suikastlarda rolü olduğu iddia edildi. İddialar hakkında yorum yapmadı ancak 1998 yılında İstihbarat Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada şöyle deniyordu: “Büyük olasılıkla başkalarının kuklası olan az sayıda sorumsuz, sapkın ve haydut bakanlık ajanı, yabancıların çıkarına olan bu suikastları gerçekleştirmiştir.”

Ali Rıza Zakani

Tahran’ın muhafazakar belediye başkanı ve eski bir milletvekili olan Zakani 2013 ve 2017 yıllarında cumhurbaşkanlığı adaylığından diskalifiye edilmişti.

Devrim Muhafızlarına bağlı gönüllü Besic milislerinin eski komutanı olan Zakani, Reisi’nin adaylığını desteklemek için 2021 cumhurbaşkanlığı yarışından çekildi. Ancak X’te yaptığı bir paylaşımda Zakani, “2024 seçimlerinde (Reisi’nin) yolunu devam ettirmek için sonuna kadar kalacağım ve yarışacağım” dedi.

Emir Hüseyin Kadızadehaşimi

Reisi’nin atadığı görevdeki başkan yardımcısı ve Şehitler Vakfı başkanı Kadızadehaşimi, 2021 başkanlık seçimlerinde düşük oy alan eski bir muhafazakar milletvekili. Kadızadehaşimi, 2021 seçimlerinde oyların yalnızca %3’ünü alarak sonuncu olmuştu.

Anketlerde üçlü rekabet

İran’da bir kamuoyu yoklamasında, adaylardan reformist Mesud Pezeşkiyan’ın yükselişe geçerek yüzde 24,4’le ilk sırada, oylarında gerileme gözlenen muhafazakar Said Celili’nin yüzde 24’le ikinci ve bir diğer muhafazakar aday Muhammed Bakır Kalibaf’ın ise yüzde 14,7 ile üçüncü sırada yer aldığı belirtildi.

İranlı Öğrenciler Anket Ajansı (ISPA) 22-23 Haziran’da ülke genelinde cumhurbaşkanı seçimine ilişkin yüz yüze gerçekleştirdiği anketin sonuçlarını paylaştı. Ülkede 31 eyalette 18 yaş üstü 4057 kişiyle yapılan ankette seçime kesin katılacağını veya katılmayı düşündüğünü belirten seçmenlere “Şu anda cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılsa hangi cumhurbaşkanı adayına oy verirsiniz?” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yüzde 24,4’ü oylarında artış gözlenen reformistlerin adayı eski Sağlık Bakanı Pezeşkiyan’a, yüzde 24’ü ise eski Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Celili’ye oy vereceklerini belirtti.

Daha önceki anketlerin bir çoğunda ön sıralarda yer alan Meclis Başkanı Kalibaf yüzde 14,7 ile üçüncü sırada yer aldı.

İran’da anketler seçimin 3 aday arasında geçeceğini gösteriyor

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English