Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail kara harekâtından emin değil

Yayınlanma

Hamas’ın Aksa Operasyonunun başladığı 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye kapsamlı bir kara harekâtı düzenleyeceğini duyuran İsrail, harekâtını takviye ABD kuvvetleri gelene kadar erteleyeceğini duyurdu. “Netanyahu’nun çevresi, Gazze’de bir kara operasyonuna girişmemenin daha iyi olacağı yönünde söylemlere başladı.”

İsrail ordu radyosu, Tel Aviv’in bölgeye takviye ABD kuvvetleri gelene kadar Gazze Şeridi’ne yönelik “kara savaşını ertelemeye” karar verdiğini duyurdu.  İsrail ordu radyosundan yayımlanan haberde, “ABD, İran’ın bölgedeki güçlerine yönelik saldırılarının artması endişesiyle kara manevrasına hazırlık olarak Orta Doğu’ya takviye Amerikan kuvvetleri göndermeyi planladığını İsrail’e bildirdi” ifadesi kullanıldı. Haberde, tahminlere göre takviye ABD güçleri gönderilene kadar beklenmesi ve kara harekatının ertelenmesi konusunda mutabık kalındığı kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, operasyonun ertelenmesinin tek nedeninin bu olmadığını belirttikleri aktarılırken, askeri güçlerin operasyonel hazırlığının artırılması, Hamas’ın elindeki esirler meselesine çözüm bulunması ve ek serbest bırakma anlaşmalarının uygulanma olasılığı gibi başka nedenlerin de olduğuna işaret edildi. Haberde, Orta Doğu’ya daha fazla ABD kuvveti gönderilmesinin elbette İsrail’in çıkarına olduğu, bu kuvvetlerin, savaşın ilerleyen aşamalarında artabilecek saldırılarla ortaklaşa hareket edilmesine yardımcı olacağı ifade edildi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant dün yaptığı açıklamada, “Gazze’ye yönelik kara harekatının aylarca sürebileceğini” belirtmişti.

Maliyetini göze alamadı

Hamas’ın 7 Ekim’deki düzenlediği baskının İsrail’in savunma sistemini çökertmesi, İsrail’de şok etkisi yaratmıştı. Tüm stratejisini İsrail’in caydırıcılığı olduğu ve Hamas’ın İsrail’e saldırmaya cesaret edemeyeceği argümanı üzerine kuran İsrail’in bu öngörüsü çökünce panik içinde Gazze’ye hava saldırılarına başladı. Tüm dünya, dünyanın en iyi ordularından birinin teknolojik imkanları oldukça kısıtlı bir örgüt karşısında böyle aciz duruma nasıl düştüğünü tartışırken ülkenin varlık nedenini Yahudilere güvenli bir liman sağlamaya dayandıran İsrailli yöneticiler, güveni sarsılan vatandaşlarına yeniden güven vermek ve caydırıcılığını tesis etmek için harekete geçti. Gazze’yi hedef gözetmeksizin bombalarken sınıra tank ve asker yığdı. Kara harekatının an meselesi olduğunu duyurdu.

Ancak İsrail, Gazze’ye düzenleyeceği kapsamlı bir harekatın ağır maliyetini şimdilik göze alamamış görünüyor. Rehine meselesi bir yana olası bir kapsamlı harekatta İsrail ordusunun çok kayıp vereceği, savaş uzadıkça sivil kayıpların uluslararası meşruiyeti sorgulatır hale geleceği ayrıca olası bir kara harekâtında ikinci hatta üçüncü cephelerin açılma riski şimdilik frene basma nedeni gibi duruyor. Öte yandan İsrail’in Gazze’yi karadan işgal etmesi durumda sonraki adımının belirsiz olması da harekatın net hedefi konusunda kafa karıştırıyor. İsrail’in Gazze’yi işgal etmek istemediği biliniyor. İki milyondan fazla insanın yaşadığı küçük bir bölgede “tüm Hamas unsurlarını yok etmek” gibi bir hedefin de gerçekçi olmadığı değerlendiriliyor.

Haaretz’de Amos Harel, Netanyahu’nun çevresinin Gazze’de bir kara operasyonuna girişmemenin daha iyi olacağı yönünde söylemler kullanmaya başladığına dikkat çekti: “Bu çevrelerdeki en ciddi isim olan eski ulusal güvenlik danışmanı Yaakov Amidror pazar günü Kan televizyon kanalına verdiği demeçte, ‘Kara harekâtı için beklemekten zarar gelmez. Geçen her gün bize fayda sağlarken Hamas’a zarar veriyor ve zaman geçtikçe Gazze’de hava kuvvetlerine daha az ihtiyaç duyulacak, böylece hava kuvvetlerini kuzeye kaydırmak mümkün olacak’ dedi.  Sonraki birkaç saat içinde Netanyahu’nun önde gelen taraftarları, sözde askerlerin girmeden önce yasaların kendilerine dayattığı kısıtlamalardan kurtulabilmeleri için beklemek ve daha fazla hava saldırısı düzenlemek gerektiğine dair tweet atmaya başladı. Şimdilik bu argümanlar ordudan gelen mesajlarla doğrudan çelişmiyor. IDF kara harekâtı için hazırlıklarını tamamlıyor ama kendisine birkaç gün daha verilirse bu süreyi hazırlıklarını geliştirmek için kullanabilir.”

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English