Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’in “güvenli bölge” katliamına tepki yağdı

Yayınlanma

İsrail ordusunun, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararı aldığı Gazze’de Refah kentinde yerinden edilen Filistinlilerin çadırlarına düzenlediği saldırıda en az 40 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistinli görgü tanıklarının anlatımları ve sosyal medyada yayınlanan videolarda, derme çatma çadırlarda yangınlar çıktığını ve hayatta kalanların alevler arasında kalanları kurtarmak için çabaladıkları görüldü.

Filistin haber ajansı WAFA’ya göre, İsrail savaş uçakları, Refah’ın kuzeybatısında Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) depolarının bulunduğu bölgenin yakınında yaşayan yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladı. Saldırıda en az 40 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin Kızılayından yapılan açıklamada da sağlık ekiplerinin aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıdaki Filistinlinin cenazesi ile yaralıyı hastanelere götürdüğü belirtildi.

Saldırıda yaralananlar ve hayatını kaybedenlerin naaşları, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Hastanesi’ne getirildi. Fotoğraf: Hani Alshaer / AA

İsrail olayı soruşturuyormuş!

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise Refah’ın kuzey batısındaki Tel Sultan bölgesinde üst düzey Hamas yetkililerinin toplandığı bir yerleşkeyi hedef aldığını iddia etti. Yapılan açıklamada Batı Şeria’da İsrail’e karşı saldırılar düzenlemekle görevli birimin komutanı Yasin Rabia ile birimin bir diğer üst düzey üyesi Halid Neccar’ın öldüğü iddia edildi. IDF ayrıca saldırının ve yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kampa sıçrayan yangının siviller arasında can kaybına yol açtığına dair bilgilerden haberdar olduğunu ve olayın soruşturulduğunu iddia etti.

Görgü tanıkları, saldırıyla ilgili, “İsrail ordusunun bombardımanı kamptaki çok sayıda çadırın yıkılmasına ve yanmasına neden oldu. Bu kamp, binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin yaşadığı Refah kentinde İsrail ordusunun boşaltılmasını istediği bölgede yer almıyor” dedi. Tanıklar, İsrail savaş uçaklarının kampa en az 8 roketle saldırı düzenlediğini belirtti.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı açıklamasında “Refah kentinde bu sayıda ölü ve yaralıyı barındırabilecek hastane bulunmadığından ambulans ekipleri ölü ve yaralıları taşıma konusunda güçlük çekiyor” ifadesi kullanıldı.

Refah Acil Durum Komitesinden yapılan açıklamada ise İsrail ordusunun daha önce “güvenli” dediği bölgedeki yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladığı ve bu saldırının İsrail ordusunun “güvenli bir yer bulunmasına” ilişkin iddialarını çürüttüğü kaydedildi. Açıklamada, “Yerinden edilmiş sivillere yönelik katliam, İsrail’in Refah’taki cinayet ve yıkım operasyonlarını sürdürme konusundaki ısrarını, askeri saldırıların durdurulması ve sivillere saldırılmaması yönündeki tüm uluslararası talep ve kararları göz ardı ettiğini ortaya koyuyor” ifadesine yer verildi.

Başta ABD olmak üzere, uluslararası toplumun İsrail’e karşı caydırıcı önlemler alamadığı ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) kararlarının uygulanmadığı vurgulanan açıklamada, bu durumun “İsrail’e yüz binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin sığındığı Refah’ta daha fazla katliam yapması için yeşil ışık yaktığı” belirtildi. UAD kararlarına uyması için İsrail’e baskı yapılması çağrısında bulunulan açıklamada, “her gecikmenin Filistinliler için daha fazla ölüm getirdiği” ifade edildi.

UAD, 24 Mayıs’ta yeni tedbir kararlarında, İsrail’in Refah’a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak BM görevlilerinin Gazze’ye girişine izin vermesine hükmetmişti.

“Tüm sınırları aşan katliam”

Filistin Devlet Başkanlığı da saldırının “tüm sınırları aşan bir katliam” olduğunu söyledi.

Filistin Enformasyon Bakanı ve Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, yaptığı açıklamada, ” Filistin halkını hedef alan bu suçların derhal durdurulması için acil müdahaleyi gerektirmektedir” ifadelerini kullandı. Ebu Rudeyne, “İsrail işgal güçlerinin bu iğrenç katliamı gerçekleştirmesi, Uluslararası Adalet Divanı’nın, Refah’ın hedef alınmaması ve Filistin halkına koruma sağlamanın gerekliliği konusundaki açık ve net kararı başta olmak üzere uluslararası meşruiyete sahip tüm kararlara bir meydan okumadır” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ABD’yi sorumlu tuttu

Hamas da Refah kentine yönelik saldırıyı, UAD’nin İsrail’e yönelik saldırıları durdurma kararına karşı bir meydan okuma, sorumsuzluk ve umursamazlık olarak nitelendirdi. İsrail’in “korkunç bir savaş suçu” işlediğini belirten Hamas, saldırıdan İsrail’in Refah’ı işgaline destek olmakla suçladığı ABD yönetimi ve ABD Başkanı Joe Biden’ı sorumlu tuttu. Daha fazla masum sivilin kanının dökülmemesi için UAD kararlarının derhal uygulanmasını isteyen Hamas, Mısır başta olmak üzere tüm taraflara, İsrail ordusunun Refah sınır kapısından çekilmesi için baskı yapma, sınır kapısındaki ekiplerin çalışmalarını devam ettirebilmesinin sağlanması, yaralı ve hastaların çıkışıyla insani yardımların geçişini kolaylaştırma çağrısı yaptı.

“Yeryüzündeki cehennem”

Saldırı sonrası Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansından (UNRWA) yapılan açıklamada, İsrail’in yerinden edilmiş Filistinlilerin kampını bombalamasının dehşet verici olduğu belirtildi.

Refah’taki saldırıda kadın ve çocukların da olduğu çok sayıda kişinin öldüğüne dair haberler bulunduğu aktarılan açıklamada, “Gazze yeryüzündeki cehennemidir. Dün geceye (Refah) ait görüntüler de bunun bir başka kanıtı” ifadesine yer verildi.

Gazze’de güvenli yer kalmadığına, kimsenin güvende olmadığına ve bölgedeki UNRWA çalışanlarıyla iletişim hatlarının bulunmadığına işaret edilen açıklamada, “(UNRWA çalışanlarının) Bulundukları konumu teyit edemiyoruz, onların ve bölgeye sığınan yerinden edilmiş tüm insanların iyi durumda olup olmadıkları konusunda çok endişeliyiz” ifadesi kullanıldı.

İsrail Parlamentosundaki muhalif Ortak Liste Partisi Milletvekili Ofer Cassif, X hesabından yaptığı açıklamada, “Refah’ta katliam. Gazze’nin soykırım suçluları mahkemeye” ifadelerini kullandı. Cassif, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın 20 Mayıs’ta, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusuna atıfta bulunarak, sorumluların yargılanmasını talep etti.

BMGK’ye çağrı

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise İsrail ordusunun söz konusu saldırılarıyla savaş zamanında sivillerin korunmasına ilişkin 1949 tarihli 4. Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, Gazze Şeridi’nin yaşanmaz hale gelmesi amacıyla İsrail’in katliam ve yıkımın çapını sistematik olarak genişletme kapsamında savunmasız sivilleri hedef aldığı kaydedildi. İsrail’e işgalci güç olarak uluslararası hukuka bağlı kalması ve UAD’nin askeri operasyonları derhal durdurma yönündeki tedbir kararlarına uyması çağrısının yapıldığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası etkin güçlere de Gazze Şeridi’ndeki savaşı derhal durdurmaları çağrısında bulunuldu.

ABD’ye gönderme: Bu suça ortaklar

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de sosyal medya hesabından, “İsrail savaş uçaklarının Gazze’de yerlerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadıkları çadırları bombalayarak ve masum sivilleri diri diri ateşe vererek katletmesini lanetliyoruz” dedi. Çelik, “Bu soykırım eylemleri mahkemelerde gereken cezayı alacaktır. Uluslararası toplumun bu soykırım eylemlerine son vermesini engelleyenler bu suça ortaktırlar” ifadelerini kullandı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada uluslararası toplumdan derhal harekete geçerek İsrail’den hesap sormasını, devam eden ihlallerin önüne geçilmesini ve Gazze’deki Filistinli sivilleri korumasını istedi.

“Filistinli mültecileri diri diri yaktı”

Fransa’da muhalif siyasetçi ve milletvekilleri ise X hesaplarından paylaştıkları mesajlarla Tel Aviv hükümetine tepki gösterdi.

Fransız muhalif lider Jean-Luc Melenchon, Refah kampında yaşananları “dehşet verici” olarak nitelendirerek, “Gazze’de mülteci kamplarındaki çadırlarda yaşanan iğrenç katliam bu savaş suçlularının ordusunun katillerinin ve liderlerinin ne olduğunu özetliyor” ifadesini kullandı. Melenchon, bu “dehşetin” son bulması için İsrail’e her türlü baskının yapılması için çağrıda bulunarak, Fransa’nın İsrail hükümetiyle olan işbirliğine son vermesini, silah ihracatı konusunda ambargo uygulamasını ve Filistin devletini tanımasını istedi.

Fransız lider Melenchon, bölgede yaşananlarla ilgili Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u, “hiçbir şey yapmamakla” suçladı.

Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partisi Milletvekili Thomas Portes, “Dünya, İsrail’in bugün yaptığını görmeli. ‘Ordusu’ Refah’taki Birleşmiş Milletler kampındaki Filistinli mültecileri diri diri yaktı. Katiller” açıklamasını yaptı. Portes, İsrail ordusunu hiçbir zaman rehinelerle ilgilenmediğini belirterek, “Tek amaçları: Filistin halkını yok etmek” ifadesini kullandı.

LFI Milletvekili Manuel Bompard, ise Fransa’nın bu katliama izin vererek kendisini “küçük düşürdüğünü” kaydetti. LFI Partisi Meclis Grup Başkanvekili Mathilde Panot, “Netanyahu’nun savaş suçlusu ordusu yeni bir eşik atladı. Bu sefer, uluslararası hukuka göre dokunulmaz olan mülteci kampı bombalandı. İnsani yardım çalışanları yok edildi” açıklamasını paylaştı. Panot, er ya da geç, Netanyahu ve savaç suçlularının hesap vereceği vaktin geleceğini vurguladı.

“Bu savaş suçlarını durdurmalıyız”

Belçika Başbakan Yardımcısı Petra de Sutter, İsrail’in Refah’ta yerinden edilmiş Filistinlilerin kampını bombalamasına “Bu savaş suçlarını tamamen durdurmalıyız” ifadesini kullanarak tepki gösterdi.

Söz konusu saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan De Sutter, “Ayrım gözetmeksizin sivilleri, çocukları öldürmek uluslararası hukuka aykırıdır ve Uluslararası Adalet Divanının Refah işgalini durdurma kararını ciddi şekilde ihlal etmektedir” ifadesini kullandı.

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ordunun 7 bin ultra-Ortodoks Yahudi’yi (Haredi) askere çağırma kararını onayladı. Netanyahu’nun Haredi partilerinden koalisyon ortakları öfkeli.

Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Bakan Katz’ın, 7 bin Haredi’nin askere çağrılması kararını onayladığı belirtildi. Haredileri askerlik görevine çağıran emirlerin İsrail ordusunca 17 Kasım Pazar gününden itibaren kademeli olarak gönderileceği kaydedildi.

Gallant’ın kovulmasının perde arkası: Orduya “haddini bildirme” hamlesi

Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, görevden alınmadan bir gün önce imzaladığı bu kararın Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından göreve getirilen Katz tarafından uygulamaya konulup konulmayacağı tartışılıyordu.

Yedioth Ahronoth gazetesinin 4 Kasım’da yayımlanan haberinde, Gazze Şeridi ve Lübnan’a saldırılarına devam eden İsrail ordusunun, 7 bin askeri göreve çağırmaya ihtiyacı olduğu aktarılmıştı.

İsrail’de Harediler, zorunlu askere alınmalarına karşı askerlik şubelerinin önünde sık sık protestolar düzenliyor.

Netanyahu’nun ultra-Ortodoks koalisyon ortakları, haziran ayında Yüksek Mahkeme’nin on yıllardır yürürlükte olan muafiyetleri kaldırmasının ardından, Yeşiva öğrencileri ve Haredi topluluğunun diğer üyeleri için askerlik muafiyetlerini düzenleyen bir yasanın çıkarılması için baskı yaptı.

Netanyahu hükümetinde “Haredi” krizinde yeni perde

Haredi partileri Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas, bu uzun süredir devam eden askerlik muafiyetini yasalaştıracak bir tasarının önündeki en büyük engelin Savunma Bakanı Gallant ve Başsavcı Gali Baharav-Miara olduğunu iddia etti.

Katz’ın, Haredilere askerlik kararını uygulamaya koymasının ardından, Birleşik Tevrat Yahudiliği partisinden üst düzey bir yetkili, “Ortaya çıktı ki mesele başsavcı ya da Gallant değil, Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etmeye karar verdi” dedi.

Harediler İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor

Çoğu dini gerekçelerle askere gitmeyi reddeden Harediler, 9 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor. Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmayı reddediyor. Kadın ve erkekler için İsrail’de 3 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunuyor.

“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı

Ultra-Ortodoks Yahudilik inancına sahip Harediler ise 26 yaşına kadar Tevrat Kurslarında (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutuluyor. İsrail’de koalisyon ortağı Haredi partiler, “Tevrat eğitiminin temel hak olduğu” yönünde bir kanunu geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English