Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’in “güvenli bölge” katliamına tepki yağdı

Yayınlanma

İsrail ordusunun, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) saldırıları durdurma kararı aldığı Gazze’de Refah kentinde yerinden edilen Filistinlilerin çadırlarına düzenlediği saldırıda en az 40 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistinli görgü tanıklarının anlatımları ve sosyal medyada yayınlanan videolarda, derme çatma çadırlarda yangınlar çıktığını ve hayatta kalanların alevler arasında kalanları kurtarmak için çabaladıkları görüldü.

Filistin haber ajansı WAFA’ya göre, İsrail savaş uçakları, Refah’ın kuzeybatısında Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) depolarının bulunduğu bölgenin yakınında yaşayan yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladı. Saldırıda en az 40 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin Kızılayından yapılan açıklamada da sağlık ekiplerinin aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıdaki Filistinlinin cenazesi ile yaralıyı hastanelere götürdüğü belirtildi.

Saldırıda yaralananlar ve hayatını kaybedenlerin naaşları, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Hastanesi’ne getirildi. Fotoğraf: Hani Alshaer / AA

İsrail olayı soruşturuyormuş!

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise Refah’ın kuzey batısındaki Tel Sultan bölgesinde üst düzey Hamas yetkililerinin toplandığı bir yerleşkeyi hedef aldığını iddia etti. Yapılan açıklamada Batı Şeria’da İsrail’e karşı saldırılar düzenlemekle görevli birimin komutanı Yasin Rabia ile birimin bir diğer üst düzey üyesi Halid Neccar’ın öldüğü iddia edildi. IDF ayrıca saldırının ve yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir kampa sıçrayan yangının siviller arasında can kaybına yol açtığına dair bilgilerden haberdar olduğunu ve olayın soruşturulduğunu iddia etti.

Görgü tanıkları, saldırıyla ilgili, “İsrail ordusunun bombardımanı kamptaki çok sayıda çadırın yıkılmasına ve yanmasına neden oldu. Bu kamp, binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin yaşadığı Refah kentinde İsrail ordusunun boşaltılmasını istediği bölgede yer almıyor” dedi. Tanıklar, İsrail savaş uçaklarının kampa en az 8 roketle saldırı düzenlediğini belirtti.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı açıklamasında “Refah kentinde bu sayıda ölü ve yaralıyı barındırabilecek hastane bulunmadığından ambulans ekipleri ölü ve yaralıları taşıma konusunda güçlük çekiyor” ifadesi kullanıldı.

Refah Acil Durum Komitesinden yapılan açıklamada ise İsrail ordusunun daha önce “güvenli” dediği bölgedeki yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladığı ve bu saldırının İsrail ordusunun “güvenli bir yer bulunmasına” ilişkin iddialarını çürüttüğü kaydedildi. Açıklamada, “Yerinden edilmiş sivillere yönelik katliam, İsrail’in Refah’taki cinayet ve yıkım operasyonlarını sürdürme konusundaki ısrarını, askeri saldırıların durdurulması ve sivillere saldırılmaması yönündeki tüm uluslararası talep ve kararları göz ardı ettiğini ortaya koyuyor” ifadesine yer verildi.

Başta ABD olmak üzere, uluslararası toplumun İsrail’e karşı caydırıcı önlemler alamadığı ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) kararlarının uygulanmadığı vurgulanan açıklamada, bu durumun “İsrail’e yüz binlerce yerinden edilmiş Filistinlinin sığındığı Refah’ta daha fazla katliam yapması için yeşil ışık yaktığı” belirtildi. UAD kararlarına uyması için İsrail’e baskı yapılması çağrısında bulunulan açıklamada, “her gecikmenin Filistinliler için daha fazla ölüm getirdiği” ifade edildi.

UAD, 24 Mayıs’ta yeni tedbir kararlarında, İsrail’in Refah’a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak BM görevlilerinin Gazze’ye girişine izin vermesine hükmetmişti.

“Tüm sınırları aşan katliam”

Filistin Devlet Başkanlığı da saldırının “tüm sınırları aşan bir katliam” olduğunu söyledi.

Filistin Enformasyon Bakanı ve Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, yaptığı açıklamada, ” Filistin halkını hedef alan bu suçların derhal durdurulması için acil müdahaleyi gerektirmektedir” ifadelerini kullandı. Ebu Rudeyne, “İsrail işgal güçlerinin bu iğrenç katliamı gerçekleştirmesi, Uluslararası Adalet Divanı’nın, Refah’ın hedef alınmaması ve Filistin halkına koruma sağlamanın gerekliliği konusundaki açık ve net kararı başta olmak üzere uluslararası meşruiyete sahip tüm kararlara bir meydan okumadır” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ABD’yi sorumlu tuttu

Hamas da Refah kentine yönelik saldırıyı, UAD’nin İsrail’e yönelik saldırıları durdurma kararına karşı bir meydan okuma, sorumsuzluk ve umursamazlık olarak nitelendirdi. İsrail’in “korkunç bir savaş suçu” işlediğini belirten Hamas, saldırıdan İsrail’in Refah’ı işgaline destek olmakla suçladığı ABD yönetimi ve ABD Başkanı Joe Biden’ı sorumlu tuttu. Daha fazla masum sivilin kanının dökülmemesi için UAD kararlarının derhal uygulanmasını isteyen Hamas, Mısır başta olmak üzere tüm taraflara, İsrail ordusunun Refah sınır kapısından çekilmesi için baskı yapma, sınır kapısındaki ekiplerin çalışmalarını devam ettirebilmesinin sağlanması, yaralı ve hastaların çıkışıyla insani yardımların geçişini kolaylaştırma çağrısı yaptı.

“Yeryüzündeki cehennem”

Saldırı sonrası Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansından (UNRWA) yapılan açıklamada, İsrail’in yerinden edilmiş Filistinlilerin kampını bombalamasının dehşet verici olduğu belirtildi.

Refah’taki saldırıda kadın ve çocukların da olduğu çok sayıda kişinin öldüğüne dair haberler bulunduğu aktarılan açıklamada, “Gazze yeryüzündeki cehennemidir. Dün geceye (Refah) ait görüntüler de bunun bir başka kanıtı” ifadesine yer verildi.

Gazze’de güvenli yer kalmadığına, kimsenin güvende olmadığına ve bölgedeki UNRWA çalışanlarıyla iletişim hatlarının bulunmadığına işaret edilen açıklamada, “(UNRWA çalışanlarının) Bulundukları konumu teyit edemiyoruz, onların ve bölgeye sığınan yerinden edilmiş tüm insanların iyi durumda olup olmadıkları konusunda çok endişeliyiz” ifadesi kullanıldı.

İsrail Parlamentosundaki muhalif Ortak Liste Partisi Milletvekili Ofer Cassif, X hesabından yaptığı açıklamada, “Refah’ta katliam. Gazze’nin soykırım suçluları mahkemeye” ifadelerini kullandı. Cassif, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han’ın 20 Mayıs’ta, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusuna atıfta bulunarak, sorumluların yargılanmasını talep etti.

BMGK’ye çağrı

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise İsrail ordusunun söz konusu saldırılarıyla savaş zamanında sivillerin korunmasına ilişkin 1949 tarihli 4. Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, Gazze Şeridi’nin yaşanmaz hale gelmesi amacıyla İsrail’in katliam ve yıkımın çapını sistematik olarak genişletme kapsamında savunmasız sivilleri hedef aldığı kaydedildi. İsrail’e işgalci güç olarak uluslararası hukuka bağlı kalması ve UAD’nin askeri operasyonları derhal durdurma yönündeki tedbir kararlarına uyması çağrısının yapıldığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası etkin güçlere de Gazze Şeridi’ndeki savaşı derhal durdurmaları çağrısında bulunuldu.

ABD’ye gönderme: Bu suça ortaklar

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de sosyal medya hesabından, “İsrail savaş uçaklarının Gazze’de yerlerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadıkları çadırları bombalayarak ve masum sivilleri diri diri ateşe vererek katletmesini lanetliyoruz” dedi. Çelik, “Bu soykırım eylemleri mahkemelerde gereken cezayı alacaktır. Uluslararası toplumun bu soykırım eylemlerine son vermesini engelleyenler bu suça ortaktırlar” ifadelerini kullandı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada uluslararası toplumdan derhal harekete geçerek İsrail’den hesap sormasını, devam eden ihlallerin önüne geçilmesini ve Gazze’deki Filistinli sivilleri korumasını istedi.

“Filistinli mültecileri diri diri yaktı”

Fransa’da muhalif siyasetçi ve milletvekilleri ise X hesaplarından paylaştıkları mesajlarla Tel Aviv hükümetine tepki gösterdi.

Fransız muhalif lider Jean-Luc Melenchon, Refah kampında yaşananları “dehşet verici” olarak nitelendirerek, “Gazze’de mülteci kamplarındaki çadırlarda yaşanan iğrenç katliam bu savaş suçlularının ordusunun katillerinin ve liderlerinin ne olduğunu özetliyor” ifadesini kullandı. Melenchon, bu “dehşetin” son bulması için İsrail’e her türlü baskının yapılması için çağrıda bulunarak, Fransa’nın İsrail hükümetiyle olan işbirliğine son vermesini, silah ihracatı konusunda ambargo uygulamasını ve Filistin devletini tanımasını istedi.

Fransız lider Melenchon, bölgede yaşananlarla ilgili Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u, “hiçbir şey yapmamakla” suçladı.

Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Partisi Milletvekili Thomas Portes, “Dünya, İsrail’in bugün yaptığını görmeli. ‘Ordusu’ Refah’taki Birleşmiş Milletler kampındaki Filistinli mültecileri diri diri yaktı. Katiller” açıklamasını yaptı. Portes, İsrail ordusunu hiçbir zaman rehinelerle ilgilenmediğini belirterek, “Tek amaçları: Filistin halkını yok etmek” ifadesini kullandı.

LFI Milletvekili Manuel Bompard, ise Fransa’nın bu katliama izin vererek kendisini “küçük düşürdüğünü” kaydetti. LFI Partisi Meclis Grup Başkanvekili Mathilde Panot, “Netanyahu’nun savaş suçlusu ordusu yeni bir eşik atladı. Bu sefer, uluslararası hukuka göre dokunulmaz olan mülteci kampı bombalandı. İnsani yardım çalışanları yok edildi” açıklamasını paylaştı. Panot, er ya da geç, Netanyahu ve savaç suçlularının hesap vereceği vaktin geleceğini vurguladı.

“Bu savaş suçlarını durdurmalıyız”

Belçika Başbakan Yardımcısı Petra de Sutter, İsrail’in Refah’ta yerinden edilmiş Filistinlilerin kampını bombalamasına “Bu savaş suçlarını tamamen durdurmalıyız” ifadesini kullanarak tepki gösterdi.

Söz konusu saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan De Sutter, “Ayrım gözetmeksizin sivilleri, çocukları öldürmek uluslararası hukuka aykırıdır ve Uluslararası Adalet Divanının Refah işgalini durdurma kararını ciddi şekilde ihlal etmektedir” ifadesini kullandı.

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English