Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrailli müzakereciler Kahire’de: “Hamas anlaşmayı kabul etse de savaş devam edecek”

Yayınlanma

The Times of Israel’e konuşan İsrailli bir yetkili, İsrail’in müzakere ekibinin Hamas’la ateşkes ve esir takası anlaşması görüşmeleri için dün Kahire’ye gittiğini söyledi.

Mossad şefi David Barnea başkanlığındaki ekipte IDF Genelkurmay Strateji ve Üçüncü Daire Başkanı Tümgeneral Eliezer Toledano da yer aldı. CNN’in haberine göre arabulucu olan ABD ekinine CIA Başkanı William Burns liderlik ediyor.

Kahire görüşmeleri, ateşkes ve esir takası anlaşmasına ilişkin beklentilerin azaldığı bir dönemde geldi. Müzakerelerdeki temel anlaşmazlık noktalarından biri, İsrail ordusunun Gazze-Mısır sınır bölgesini tutmaya devam edip etmeyeceği. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’ın yeniden silahlanmasını önlemek için İsrail’in Philadelphia Koridoru’ndaki varlığının hayati önem taşıdığı konusunda ısrar ederken, Hamas, İsrail güçlerinin tamamen çekilmesi gerektiğini söylüyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

Geçen hafta sona eren ABD arabuluculuğundaki görüşmeler hakkında bilgi sahibi 10 kaynak Reuters’a, İsrail’in Gazze’deki askeri varlığının geleceği ve Filistinli tutukluların serbest bırakılması konusundaki farklılıkların ateşkes anlaşmasını engellediğini söyledi.

Tüm kaynaklar Hamas’ın özellikle İsrail’in mevcut savaş sırasında “temizlediği” ve Filistinlilerin kuzey ve güney Gazze arasında serbest dolaşımını engelleyen doğu-batı şeridi Netzarim Koridoru boyunca ve Gazze ile Mısır arasındaki dar sınır şeridinde asker konuşlandırmaya devam etme talebinden endişe duyduğunu söyledi.

Görüşmelere yakın kaynaklardan birinin Reuters’a verdiği bilgiye göre Hamas, İsrail’in koşullarını ve parametrelerini “son dakikada” değiştirdiğini düşünüyor ve vereceği herhangi bir tavizin daha fazla taleple karşılanmasından endişe ediyor.

Kanal 12’ye göre Netanyahu, İsrailli müzakerecileri Kahire’ye IDF’nin Philadelphia Koridoru boyunca güçlerini azalttığını gösteren haritalarla gönderdi. Habere göre şimdi asıl soru Netanyahu’nun son tutumunun Mısır’ın Hamas’a bir anlaşmayı kabul etmesi için baskı yapmasına yetip yetmeyeceği. Eğer bir ilerleme olasılığı varsa pazar günü bir devam toplantısı yapılabilir.

Kanal 12’nin Mısırlı kaynaklardan aktardığı ayrı bir haberde ise Hamas’ın hem Philadelphia Koridoru’nda hem de şeridin güneyini kuzeyden ayıran Netzarim Koridoru’nda uluslararası güçlerin konuşlandırılacağı bir düzenlemeyi değerlendirmeye hazır olduğu belirtildi.

Reuters’a konuşan Mısırlı güvenlik kaynakları, Mısır’ın Philadelphia koridorunda daha fazla güvenlik önlemi almaya hazır olduğunu ancak İsrail askerlerinin burada bulunmasını reddettiğini söyledi.

Uluslararası misyon iddiası

Katarlı Al-Araby Al-Jadeed gazetesine göre İsrail heyeti Kahire’ye, Gazze-Mısır sınırı boyunca bir dizi sabit noktada daimî olarak konuşlandırılacak bir Birleşmiş Milletler izleme misyonunu içeren yeni bir teklifle geldi. Plana göre Avrupa Birliği de Refah Sınır Kapısı’nda Filistin Yönetimi ile birlikte bir misyonu yönetecek. Habere göre IDF birlikleri kademeli olarak sınırdan çekilecek.

İsrail Başbakanlık Ofisi perşembe günü erken saatlerde bir açıklama yaparak Philadelphia Koridorunda uluslararası bir gücü kabul edeceği yönündeki haberleri yalanladı.

Philadelphia’da İsrail varlığına Mısır da karşı

Yapılan açıklamada, “Başbakan Netanyahu, Hamas’ın 7 Ekim’deki vahşeti tekrarlamasına imkân verecek şekilde yeniden silahlanmasını önlemek için İsrail’in Philadelphia güzergahını kontrol edeceği ilkesinde ısrar etmektedir” denildi.

Kanal 12 ayrıca Hamas’ın serbest bırakılmasını istediği yüzlerce Filistinli güvenlik mahkumundan 50’ye kadarını İsrail’in veto etmesine izin vermeye hazır olduğunu, İsrail’in ise serbest bırakılması muhtemel en tehlikeli 65 mahkûmu veto etme hakkı istediğini söyledi. Haberde ayrıca Hamas’ın İsrail’in daha önce olduğundan daha fazla mahkûmu sürgüne göndermesine izin vermeye hazır olduğu, İsrail’in ise 150 mahkûmu sürgüne gönderme hakkı istediği belirtildi.

Öte yandan haberde İsrail’in asker konuşlandırmalarını ve IDF’nin çekilme zamanlamasını gösteren haritaların Hamas için tam olarak net olmadığı belirtiliyor.

İsrailli müzakere ekibi Netanyahu’nun hedefinde

İsrailli bir yetkili The Times of Israel’e yaptığı açıklamada Netanyahu’nun Philadelphia konusunda ısrarlı olduğunu söyledikten sonra ABD’nin geçen hafta Doha’da sunduğu köprü önerisini “kabul etmemizin bir nedeni olduğunu” ve bunun İsrail’in güvenlik taleplerini karşıladığını söyledi. Ancak Netanyahu’nun kendi müzakere ekibinin -Mossad Şefi David Barnea, Şin Bet başkanı Ronen Bar ve IDF’nin önemli adamı Nitzan Alon- müzakerelerdeki talepleri konusunda Netanyahu ile anlaşmazlık içinde olduğu bildiriliyor.

Kanal 12’nin haberine göre Netanyahu son günlerde “siyasilere” müzakere ekibinin zayıf olduğunu ve görüşmelerde sürekli taviz vermeye çalıştığını, kendisinin ise “tek başıma” İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarını korumaya çalıştığını söylüyor. Netanyahu’nun müzakerecileri görünürdeki zayıflıkları nedeniyle yüz yüze defalarca azarladığı yaygın olarak bildiriliyor. Ancak perşembe akşamı yayınlanan televizyon haberinde Netanyahu’nun bu eleştirilerini siyasi muhataplarıyla da paylaştığı belirtildi.

Haberde, Netanyahu’nun Gazze’de “tam zafer” elde etmek ve anlaşma olmaması halinde olası bir bölgesel gerginliğin üstesinden gelmek için güvenlik teşkilatına güvendiği bir dönemde, güvenlik şeflerini siyasetçilere yaptığı yorumlarda eleştirmesinin şaşırtıcı olduğu kaydedildi.

TV haberinde Netanyahu’nun şu sözlerine yer verildi: “Tüm güvenlik teşkilatı ve müzakere şefleri karşısında tek başımayım. Onlar zayıflık gösterip teslim olmanın yollarını ararken ben İsrail Devleti’nin çıkarları konusunda ısrar ediyorum ve güvenliğe zarar verecek talepleri kabul etmeye hazır değilim.”

Haberlere göre müzakereciler, Netanyahu’nun Philadelphia Koridoru’nda İsrail’in varlığı konusundaki ısrarını elzem olarak değil, görüşmelerin “tekerine çomak sokan” bir unsur olarak görüyor.

İsrailli kaynaklar: Blinken müzakereleri sabote etti

İsrailli yetkili, anlaşma olsun ya da olmasın İsrail’in savaş hedeflerine ulaşmak için savaşmaya devam edeceğini söyledi: “Hamas’la müzakere yokmuş gibi savaşıyoruz ve savaş yokmuş gibi müzakere ediyoruz.”

Yetkili sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakanın pozisyonu, bir anlaşmaya varmak için Hamas’a askeri ve diplomatik baskı uygulamamız gerektiği yönünde. Arabulucu ülkelerin diplomatik baskısına paralel olarak askeri baskı da devam ediyor.”

Yetkili anlaşmanın savaşın bittiği anlamına gelmediğini de vurguladı. “Hamas anlaşmayı kabul etmediği sürece savaşmaya devam edeceğiz. Kabul etseler bile savaş devam edecek. Elbette bir anlaşma olursa ilk aşamada çatışmalarda bir durgunluk olacaktır. Ancak tüm savaş hedeflerimize ulaşana kadar savaşmaya devam edeceğiz” dedi.

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English