Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Japonya, İngiltere ve İtalya yeni nesil savaş uçağı için ortak girişimde eşit söz hakkına sahip olacak

Yayınlanma

Nikkei’nin edindiği bilgiye göre Japonya, Birleşik Krallık ve İtalya yeni nesil bir savaş uçağı geliştirmek üzere kuracakları ortak girişime aynı miktarda yatırım yaparak proje üzerinde eşit etkiye sahip olacaklar. Ortak girişimin kuruluşu konusunda yakında anlaşmaya varmaları bekleniyor.

Aralık 2022’de Küresel Savaş Hava Programı’nı (GCAP) başlatan üç ülke, 2035 yılına kadar Amerika’nın F-35’i de dahil olmak üzere diğer gelişmiş jetlerin çoğunu aşan yeteneklere sahip altıncı nesil bir savaş uçağı konuşlandırmayı hedefliyor.

Salı günü İngiltere’de bir araya gelen üç ülke, 2023’ün sonlarında varılan bir anlaşmaya dayanarak, ortak savaş uçağı programını yönetecek uluslararası bir organ olan GCAP Uluslararası Hükümet Örgütü’nü (GIGO) kurdu. Üçlü, GIGO ve özel sektörün projeyi destekleyen ortak girişim şirketini kurmasını bekliyor.

Üç ülkeden şirketlerin her biri girişime %33 oranında katkıda bulunacak. Birleşik Krallık ve İtalya’nın en büyük savunma şirketleri olan BAE Systems ve Leonardo sırasıyla Avrupa tarafından katılacak. Mitsubishi Heavy Industries ve Japon Havacılık ve Uzay Şirketleri Derneği tarafından kurulan Japan Aircraft Industrial Enhancement adlı şirket ise Japonya’dan katılacak.

Merkezi Londra yakınlarındaki Reading’de olacak olan ortak girişimin başında Leonardo’dan bir yetkili bulunacak. Eski Japon Savunma Bakan Yardımcısı Masami Oka ise GIGO’ya liderlik edecek.

İngiltere ve İtalya şu anda iki ülke ile Almanya ve İspanya tarafından ortaklaşa geliştirilen Eurofighter Typhoon’u kullanıyor. İngiltere ve Almanya bu uçağın arkasındaki ortak girişimin yatırımlarının %33’ünü, İtalya %21’ini ve İspanya %13’ünü oluşturuyor. Bu program üzerindeki etkileri ve geliştirme çalışmalarındaki payları, ortak girişime yaptıkları katkıların yüzdelerine göre kabaca bölünmüştür.

Yeni nesil savaş uçağında ise Japonya, Birleşik Krallık ve İtalya, Ortak Girişim’e sermaye katkısı açısından eşit pozisyonda olacak. Programa katılmak için görüşmelerde bulunan Suudi Arabistan, Ortak Girişim’e yatırım yapmayacak ancak ortak olarak hareket edebilecek.

Japonya, İngiltere ve İtalya’nın ortak savaş uçağı programı 2030’a hazırlanıyor

DİPLOMASİ

Fico: Ukrayna, topraklarının yüzde 33’ünü kaybedecek

Yayınlanma

Slovakya Başbakanı Robert Fico, Ukrayna’nın Rusya ile süren çatışmalardan toprak kaybıyla çıkacağını ve NATO’ya katılım daveti almayacağını öngördü.

Slovakya Başbakanı Robert Fico, Ukrayna’nın Rusya ile devam eden çatışmalar sonucu topraklarının yüzde 33’ünü kaybedeceğini ancak bu süreçte ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’yı NATO’ya davet etmeyeceğini ifade etti.

Fico, Folha de S.Paulo gazetesine verdiği mülakatta, “Bence Ukrayna topraklarının üçte birini kaybedecek ancak kendisine güvenlik garantileri sağlanacak, örneğin yabancı birliklerin varlığı gibi. Eğer bu, Ukrayna için bir başarı olarak görülürse, o zaman Ukraynalıların ihanete uğradığını düşüneceğim,” dedi.

Başbakan, Ukrayna’daki çatışmanın ancak bir ateşkes ve müzakere süreci ile çözülebileceğini belirtti.

Fico, “Ukrayna, ülke için iyi sonuçlanmayacak bir hikâyeye sürüklendi. Hem toprak kaybedecek hem de NATO’ya davet edilmeyecek,” diye ekledi.

Fico ayrıca bu çatışmanın Ukrayna’nın iç istikrarı üzerinde ciddi etkiler yaratacağını vurguladı.

Öte yandan, 8 Aralık’ta Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın müzakerelere açık olduğunu ancak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in, Rus liderliğiyle iletişimi yasaklayan kararını iptal etmesi gerektiğini söylemişti.

Peskov, barış görüşmelerinin İstanbul Anlaşmaları çerçevesinde ve sahadaki gerçeklikler göz önünde bulundurularak yeniden başlatılmasının önemli olduğunu vurgulamıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise 14 Haziran’da Dışişleri Bakanlığı yöneticileriyle yaptığı toplantıda Ukrayna’daki durumun çözülebilmesi için gerekli şartları sıraladı.

Bu şartlar arasında Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin Donbass ve Novorusya’dan çekilmesi, Kiev’in NATO üyeliğinden vazgeçmesi ve ülkede Rusça konuşan vatandaşların haklarının güvence altına alınması yer aldı.

Ayrıca Putin, Rusya Batı’nın uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını ve Ukrayna’nın tarafsız, nükleer silahlardan arındırılmış bir statüye kavuşmasını şart koştu.

Rusya ordusu, Pokrovsk’u ele geçirmek üzere

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Rusya’nın petrol endüstrisine ‘İran tarzı’ yaptırımlar planlıyor

Yayınlanma

ABD, petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte Rusya’nın petrol ihracatına yönelik İran yaptırımlarına benzer kısıtlamaları değerlendiriyor.

Bloomberg‘e konuşan kaynaklar, ABD’nin Rusya’nın petrol ihracatına yönelik yaptırımları sıkılaştırmayı ve daha önce İran’ın petrol sektörüne uygulanan yaptırımlara benzer önlemler almayı değerlendirdiğini bildirdi.

Kaynaklara göre Başkan Joe Biden, başkanlık seçimleri öncesinde enerji fiyatlarında keskin bir artışa neden olmaktan çekindiği için şimdiye kadar sert kısıtlamalar getirmekten kaçındı.

Fakat petrol fiyatlarının küresel arz fazlası nedeniyle düşmesiyle birlikte Beyaz Saray, daha agresif adımlar atmaya hazırlanıyor.

Biden yönetimi ayrıca, başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ın Ukrayna’yı “Rusya ile hızlı bir anlaşmaya” zorlayabileceğinden endişe duyuyor.

Bloomberg‘in kaynakları, planlanan yaptırımların ayrıntılarının henüz netleşmediğini belirtti. Eğer İran’a uygulanan yaptırımlarla benzer önlemler getirilirse, ABD Rus petrolü alıcılarına yaptırımlar uygulayabilir.

Ancak Çin, Hindistan ve diğer etkili ülkelerin Rusya’dan büyük miktarlarda petrol alması nedeniyle bu durum ciddi riskler barındırıyor.

Bu tür yaptırımların petrol fiyatlarını hızla yükseltmesi, küresel ekonomiyi ve ABD’nin müttefikleri ile rakipleri arasındaki ilişkileri karmaşıklaştırabilir.

Bununla birlikte, Biden yönetiminin görev süresinin sona ermesinden önce bu riskleri almaya daha istekli olduğu ifade edildi.

Brent petrol aralık ayı başında varil başına yaklaşık 72 dolardan işlem görüyordu. Bu rakam, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin başladığı ilk aylarda varil başına 120 dolara kadar çıkan fiyatların neredeyse yarısına denk geliyor.

G7 ülkeleri, Avrupa Birliği (AB), İsviçre ve Avustralya, Aralık 2022’de Rus petrolüne tavan fiyat uygulaması getirmişti. Bu kapsamda, belirlenen varil başına 60 dolar sınırını aşan fiyatlarla satılan Rus petrolüne nakliye, sigorta ve finansal hizmetler sağlanması yasaklandı.

Aynı tedbir petrol ürünleri için de geçerli oldu: Dizel yakıt için azami fiyat 100 dolar, fuel oil için ise 45 dolar olarak belirlendi.

Bunun ardından ABD, İngiltere ve AB, bu limitlerin üzerinde fiyatlarla petrol taşıdığı tespit edilen tankerlere yaptırımlar uyguladı.

AB ayrıca, Rus petrolü ve petrol ürünleri ithalatına ambargo koydu. AB’nin bu ambargodan önce Rusya’nın petrol ihracatının yüzde 33’ünü ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştirdiği biliniyordu.

Rusya, bu kaybı telafi etmek için petrol tedarikini başta Hindistan ve Çin olmak üzere diğer ülkelere yönlendirdi.

Rusya ile Hindistan, tarihin en büyük petrol anlaşmasını imzaladı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Xi’nin Trump’ın yemin töreni davetine katılması beklenmiyor

Yayınlanma

Çin’in, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i önümüzdeki ay yapılacak yemin törenine davetini, diplomatik protokol ve tarihi emsaller göz önüne alındığında kabul etmesi pek olası görünmüyor.

Daha önce hiçbir Çin devlet başkanının ABD başkanlık geçiş törenine katıldığına dair bir kayıt bulunmuyor. Xi, yabancı ülkelerdeki bu tür etkinliklere hiçbir zaman şahsen katılmamış, bunun yerine özel bir temsilci ya da elçi göndermiştir.

Bu arada, bir Çin devlet başkanının ABD’yi ziyaret etmesi için genellikle aylar sürebilecek bir hazırlık süreci gerekiyor.

CBS News’in çarşamba günü birden fazla kaynağa dayandırdığı haberine göre Trump, ABD seçimlerini kazanmasından kısa bir süre sonra kasım ayı başında Xi’yi 20 Ocak’ta yapılması planlanan törene katılmaya davet etti.

Ancak, 1874 yılına kadar uzanan Washington kayıtları, yabancı devlet başkanlarının ve diplomatların katılımı yaygın olmasına rağmen, Pekin’in de benimsediği bir uygulama olarak, hiçbir yabancı devlet başkanının ABD başkanlık yemin törenine katılmadığını gösteriyor.

Örneğin, dönemin Çin’in ABD Büyükelçisi Zhou Wenzhong, 2009 yılında Barack Obama’nın yemin törenine Çin hükümetinin temsilcisi olarak katılmıştı.

Ancak 2021’de Pekin, Çin büyükelçiliğinin Joe Biden’ın yemin törenine katılmak için bir davet aldığını ve herhangi bir yetkili gönderip göndermediğini teyit etmeden kendisine “tebriklerini ilettiğini” belirtmekle yetindi.

O dönem Çin dışişleri bakanlığı sözcüsü ve şimdi dışişleri bakan yardımcısı olan Hua Chunying 2017 yılında Trump’ın ilk başkanlık yemin töreni sorulduğunda “ABD hükümetinin birçok kez sadece ülkede görev yapan diplomatik elçileri başkanlık yemin törenine katılmaya davet ettiğini ve diğer ülkeleri veya bölgeleri törene heyet göndermeye davet veya teşvik etmediğini yinelediğini fark ettim” demişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English