Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Kuşak Yol ve Vizyon 2030’u uyumlaştırma planı

Yayınlanma

Kral Salman bin Abdülaziz’in davetlisi olarak 7-10 Aralık tarihlerinde resmi ziyarette bulunacağı Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a varan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Kral Halid Uluslararası Havalimanı’nda en üst düzey törenle karşılandı.

Xi, resmi ziyaret kapsamında Çin-Riyad Zirvesinin yanı sıra, ilk Çin-Arap Zirvesine ve Çin-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesine katılacak. Cuma günü toplanacak zirvelere Çin, Suudi Arabistan, Körfez ve Arap liderleri başkanlık edecek.

Pekin ve Riyad zirveleri, “Çin-Arap ülkeleri ilişkileri tarihinde bir dönüm noktası” olarak tanımlıyor ve bunun iki taraf arasındaki işbirliğini yepyeni bir boyuta taşıyacağını vurguluyor.

Suudi Arabistan, Çin’in en büyük petrol tedarikçisi

Ukrayna savaşı sonrası Batılı devletler tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sebebiyle enerji krizi yükselirken, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumundaki Çin, Arap ve Körfez ülkeleri ile ilişkilerini güçlendiriyor. Çin’in özellikle de Ortadoğu ülkelerinden petrol ithalatında artış görüldü. Ayrıca Çin’in doğalgaz ithalatında da bölge ülkeleri yine öne çıkıyor.

Suudi Arabistan ise son yıllarda Rusya’yı da geride bırakarak Çin’in en büyük petrol tedarikçisi konumuna geldi. Pekin’in Suudi Arabistan’dan geçen yılki petrol ithalatı 87.56 milyon ton ile 43.9 milyar dolar değerindeydi. Bu oran Çin’in Suudi Arabistan’dan yaptığı toplam mal ithalatının yüzde 77’sini oluşturuyor.

Çin gümrük verilerine göre de, Suudi Arabistan, 2022’nin ilk 10 ayında 55,5 milyar dolar değerinde ithalatla Çin’in toplam ham petrol alımlarının yüzde 18’ini oluşturuyor.

Suudi Arabistan devleti tarafından yönetilen petrol devi Aramco’nun; Sinopec, CNPC, CNOOC, Sinochem başta olmak üzere 10’u aşkın Çinli rafineri ile tedarik anlaşmaları ve yatırımları var.

İki ülke arasında petrolün yanı sıra, elektrik, yenilenebilir enerji, hidrojen, 5G teknoloji gibi alanlarda da işbirlikleri var.  Çin, 2021’de 87,3 milyar dolarlık ikili ticaretle Suudi Arabistan’ın en büyük ticaret ortağı oldu. Çin’in Suudi Arabistan’a ihracatı 30,3 milyar dolara ulaşırken, Çin’in krallıktan ithalatı 57 milyar doları buldu.

İlişkilerin tarihçesi

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 1990 yılına dayanıyor. 1999’da iki ülke arasında ilk Stratejik Petrol İşbirliği Anlaşması imzalanmıştı. 2004 yılında ise Çin devlet enerji şirketi Sinopec, Suudi Arabistan’da gaz keşfi için anlaşmalar imzalamıştı.

Kral Abdullah’ın 2006 yılında Çin’e yaptığı ziyaret sonrası enerji işbirliği alanında önemli anlaşmalara imza atılmıştı. Ayrıca Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin kalkınma faaliyetleri için Suudi Kalkınma Bankasından kredi alınmıştı. Aynı yıl dönemin Çin Devlet Başkanı Hu Jintao bir iade-i ziyarette bulunmuş ve “yeni yüzyıldaki dostane ilişkiler” vurgulanmıştı. Bu ziyaret sonrası Kral Abdullah özellikle petrol ihracatı konusunda Asya’ya yönelme politikasını benimsedi.

Bu politika sonrası 2014 yılında, Suudi Arabistan, Çin’in en büyük ham petrol tedarikçisi haline geldiği ve ikili ticaret değeri 69,1 milyar dolara ulaştı.

Üç yıl sonra 2017’de Suudi Arabistan Kralı Salman bin Abdulaziz Çin’i ziyaret etti ve bu ziyaret neticesinde 65 milyar doları bulan ikili anlaşmalara imza atıldı.

2019’da ise Veliaht Prens Muhammed bin Salman, Asya turunun bir parçası olarak Çin’i ziyaret etti. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve diğer üst düzey yetkililerle görüştü. Bu görüşmelerde her iki ülkenin stratejik hedefleri doğrultusunda Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 inisiyatifini uyumlu hale getirme konusunda isteklilik dile getirildi.

‘Stratejik Ortaklık’

Xi Jinping’in bu 3 günlük ziyareti ile, Suudi-Çin diplomatik ve ticari bağlarının ve ‘stratejik ortaklığın’ daha da güçlendirilmesi hedefleniyor. Suudi Arabistan resmi devlet ajansı (SPA) ziyaretin amacını, “Suudi Arabistan ve Çin’i birbirine bağlayan tarihsel ilişkileri ve seçkin stratejik ortaklığı güçlendirmek” olarak duyurdu.

SPA ayrıca, Xi’nin ziyareti sırasında iki ülke arasında 29,3 milyar doları aşkın değerde 20’den fazla anlaşma imzalanacağını bildirdi. Anlaşmaların yanı sıra, Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi ve Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 planının uyumlaştırılması için projeler yürütüleceği kaydedildi.

SPA haberinde, dünyanın onuncu büyük petrokimya işletmesi olan SABIC ile Çinli Fujan Petrokimya Grubu arasında, SABIC’in yüzde 51 hisseye sahip olduğu, petrokimya ürünlerinin üretimi için yüksek kapasiteli bir tesisi içeren, tahmini 6 milyar dolar değerinde bir ortak girişim kurulacağı belirtildi.

Suudi Arabistan’ın Çin büyükelçisi de Xi Jinping’in ziyareti öncesinde ikili ilişkileri ele aldığı yazısında, Suudi 2030 Vizyonu ve Kuşak Yol İnisiyatifi’nin işbirliğini vurguladı.

Büyükelçi ayrıca, ikili ilişkilerin karşılıklı saygı, anlayış ve işbirliğine dayandığını belirterek, ilişkilerin gelişmesinin dünyada meydana gelen gelişmelerle de uyumlu olduğunu yazdı.

İki ülke arasındaki ilişkiler hem Suudi medyasında hem de Çin medyasında ‘stratejik’ olarak ifade ediliyor.

‘Dönüm noktası’

Global Times gazetesi Çin ile Arap ülkeleri arasında ilk defa gerçekleştirilecek zirveyi, ikili ilişkilerin tarihinde bir ‘dönüm noktası’ olarak tanımlıyor ve iki taraf arasındaki işbirliğini yepyeni bir boyuta taşıyacağını vurguluyor.

Global Times yazısında, bugün ‘dünyanın geçirdiği büyük değişim sırasında ortaya çıkan fırsat ve zorlukların’, Çin-Arap zirvesinin ortaya çıkmasına neden olan koşullarla benzer olduğu ifade ediliyor.

Çin-Arap işbirliğinin kapsamının enerji alanından tarıma, dijital ekonomiye ve nükleer enerjiye kadar genişlediği kaydedilirken, bu zirvede işbirliğinin yeni bir düzeye taşıyacağını belirtiliyor.

Çin ve Arap ülkelerinin dış müdahaleye ve her türlü hegemonyacılığa karşı olduğu vurgulanan yazıda, ikili ilişkilerde egemenliğe, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığa saygı ilkelerine işaret ediliyor.

Biden’a mesaj

Xi Jinping’in Riyad’daki görkemli karşılaması, ABD medyasında, daha önceki ziyaretinde soğuk bir şekilde karşılanan Joe Biden’a ‘mesaj’ olarak yorumlandı.

ABD’nin Riyad’ın en büyük ticaret ortağı olduğu günler geride kaldı. Xi’nin ziyaretinin, Washington ile Riyad arasında soğuk rüzgarlar estiği bir döneme gelmesi de özellikle dikkat çekti.

Gelişen Çin-Suudi Arabistan ilişkilerinin, Washington ile Riyad arasındaki çatlağı büyütme riski taşıdığı ifade ediliyor.

Batı’nın baskılarına rağmen Riyad’ın Rusya’yı Ukrayna müdahalesinden dolayı kınamaması ve üstüne ABD Başkanı Biden’ın petrol üretimlerini yükseltme talebine rağmen,  Ekim ayında OPEC+ petrol bloğunun üretimi günde iki milyon varil azaltma kararı ilişkileri gerdi.

Biden yönetimi Suudi Arabistan’ı Ukrayna savaşında Rusya’ya destek olmakla suçluyor.

Uzmanlar, Biden yönetimi ile başta Körfez ülkeleri olmak üzere OPEC+ arasındaki gerilimin daha da artacağı görüşünü paylaşıyor.

DİPLOMASİ

Amerikalı ekonomist Stephen Roach: ABD kendi temellerine saldırıyor

Yayınlanma

Önde gelen Amerikalı ekonomist Stephen Roach, ABD’nin kendi temellerine ve uluslararası kurumlara saldırmaya geçerek “yolunu kaybettiğini” söyledi.

Yale Üniversitesi öğretim üyesi ve Morgan Stanley Asya’nın eski başkanı Stephen Roach, “Bir zamanlar özgür dünyanın şampiyonu, gururlu lideri olan biz, hukukun üstünlüğü açısından kendimize içeriden meydan okuma ve dünyaya meydan okuma sürecindeyiz” dedi.

Roach bahsettiği süreci şöyle özetledi: “Sadece gümrük tarifeleri ve bugünden itibaren bir hafta içinde geniş tabanlı bir karşılıklı eylem yoluyla değil, aynı zamanda ittifaklarımızı parçalayarak, Avrupa’da aramızı açarak, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ABD’de hiç görmediğimiz türden bölgesel hırsları ifade ederek.”

Çarşamba günü Çin’in güneyindeki ada eyaleti Hainan’da düzenlenen Boao Asya Forumu’ndaki bir panelde endişelerini dile getiren Roach, ABD’nin mevcut gidişatını “kültürel devrimin” ilk aşamaları olarak nitelendirdi.

Roach, etkileri 1960’lar ve 1970’lerde çoğunlukla ülke sınırları içinde hissedilen Çin’deki Kültür Devrimi’nden farklı olarak, ABD’deki benzer olayın dünyanın geri kalanı üzerinde “derin bir etki” yaratabileceğini ve “küreselleşme için büyük bir olay” haline gelebileceğini söyledi.

Jeffrey Sachs, ABD’nin Çin’e yönelik ‘kapasite fazlası’ iddialarını reddetti: ‘kesinlikle yanlış’

Roach’un açıklamaları, ABD Başkanı Donald Trump tarafından “kurtuluş günü” olarak adlandırılan ve Washington’un tüm ticaret ortaklarını hedef alan karşılıklı gümrük tarifelerinin yürürlüğe girmesinin beklendiği 2 Nisan’dan kısa bir süre önce geldi.

Yeni gümrük vergilerinin ayrıntıları henüz açıklanmadı ancak Trump çarşamba günü yaptığı açıklamada ABD’den ithal edilen tüm araçlara yönelik yüzde 25’lik ek gümrük vergisinin 3 Nisan’da yürürlüğe gireceğini söyledi.

Trump’ın otomobil tarifeleri Japonya ve Güney Kore’yi alarma geçirdi

Bu, bu hafta Washington’dan gelen ikinci yeni gümrük vergisi duyurusu oldu. Pazartesi günü Trump, Venezuela’dan petrol ithal eden tüm ülkelere yüzde 25’e kadar gümrük vergisi uygulanmasına izin veren bir kararname imzaladı.

Trump aynı gün bir kabine toplantısında kereste ve bilgisayar çiplerine yönelik ek gümrük vergilerinin de gündemde olduğunu söyledi.

Tırmanan gerilimle ilgili konuşan Roach, son yıllarda dünya ticaretinin büyük bölümünü belirleyen küreselleşmenin, ekonomik etkileşimi yöneten “uygulanabilir bir paradigma” olarak “avucumuzun içinden daha da uzaklaşıyor” olabileceği uyarısında bulundu.

Ünlü ekonomist, “Bugünden bir hafta sonra, ‘kurtuluş günü’ mü? Yoksa yeni bir küresel ticaret savaşı için sıfır noktası mı?” diye sordu.

Brezilya lideri Lula, Japonya ziyaretinde Trump’ın vergileriyle mücadele sözü verdi

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Yayınlanma

26 Mart’ta Moldova’da gözaltına alınan Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul, serbest bırakılması için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu. Gutsul, gözaltına alınmasının Kişinev’in Gagavuz Özerkliği’ni hedef alan kampanyasının bir parçası olduğunu belirtirken, Kremlin olayı kınadı. Gutsul’un daha önce Şor Partisi’nin finansmanıyla ilgili usulsüzlüklerle suçlandığı belirtildi.

26 Mart’ta gözaltına alınan Gagavuzya Özerk Cumhuriyeti Başkanı Yevgeniya Gutsul, serbest bırakılması için Moldova makamlarına baskı yapması talebiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e başvurdu.

Gutsul, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, gözaltına alınmasının Moldova makamlarının, anayasayla güvence altına alınan Gagavuz Özerkliği’nin özel hukuki statüsünü “yok etme” kampanyasının bir parçası olduğunu belirtti.

Gutsul, ülke hükümetinin eylemlerinin Gagavuz halkının hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı olduğuna işaret etti.

Gutsul, Gagavuz halkı adına Putin’i, “siyasi baskıları durdurmak” amacıyla Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmaya çağırdı.

Ayrıca Rusya liderinden Gagavuz Özerkliği’nin özel statüsüne destek vermesini talep eden Gutsul, “Umut ve inançla Rusya’ya bakıyoruz; dostlarına asla ihanet etmeyen ve hakikat ile yasal hakları için mücadele edenlere her zaman yardım eli uzatan bir ülke,” ifadelerini kullandı.

Gutsul, ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da destek istedi.

Açıklamasında Gagavuzya Başkanı, tutuklanmasının, Kişinev’in 30 yıl önce Türkiye’nin ve bizzat eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doğrudan arabuluculuğuyla Gagavuz halkının Moldova ile yaptığı toplumsal sözleşmeyi yıkmaya yönelik politikasının devamı olduğunu anımsattı.

Gutsul, Gagavuzya’nın, Ankara’nın yıllar önce “barış ve adaleti korumaya” yardımcı olduğu gibi şimdi de Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Gutsul, “‘Bugün, Gagavuz halkının yasal haklarını korumak için yeniden sizin müdahalenize güveniyoruz,’ diye yazdı.

Özerk bölge başkanı, Moldova makamlarının Gagavuz halkını siyasi ve ideolojik baskıya maruz bıraktığına ve Türkiye, Rusya ve diğer stratejik ortaklarla dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini savunanları takip ettiğine emin olduğunu söyledi.

Gutsul’u ziyaret eden muhalif Şor Partisi (Moldova Anayasa Mahkemesi tarafından Haziran 2023’te yasa dışı ilan edildi) milletvekili Vadim Fotescu, TASS‘a yaptığı açıklamada, Gagavuzya Başkanı’nın kendisini ziyaret eden Moldova parlamentosu milletvekilleri aracılığıyla özerk bölgenin yönetimine ilişkin talimatlar ilettiğini bildirdi.

Fotescu ayrıca, Gutsul’un kendisine yöneltilen suçlamalarla hiçbir ilgisi olmadığını belirterek masumiyetine olan inancını dile getirdiğini ve avukatlarıyla birlikte en kısa sürede serbest bırakılmasını sağlamaya niyetli olduğunu aktardı.

Fotescu, savcılık makamının Gagavuzya Başkanı’nın ifadesini almayı planladığını da sözlerine ekledi.

Moldova Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Merkezi, Gutsul’u 26 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda 72 saatliğine gözaltına aldı.

Gagavuzya Başkanı’nın danışmanı Yuriy Kuznetsov’un bildirdiğine göre, Gutsul, Küresel Gazeteciler Konseyi’nin daveti üzerine İstanbul’a uçmayı planlıyordu ve Türkiye’de özerklik için önemli konuları görüşmeyi hedefliyordu.

Moldova Başsavcılığı daha sonra yaptığı açıklamada, sınır kontrolü sırasında yapılan “rutin kontrol” esnasında Gutsul’un bilgi sistemlerinde ülkeden çıkış yasağı statüsüyle kayıtlı olduğunun ortaya çıktığını belirtti.

Gutsul daha önce Moldova’da Şor Partisi’nin finansmanında usulsüzlük yapmakla suçlanmıştı.

Savcılığın iddiasına göre, Gagavuzya Başkanı seçim kampanyasının finansmanı için organize suç örgütünden para aldı.

Mayıs 2023’te Gagavuzya başkanlık seçimlerini kazanan Gutsul, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor.

Gutsul, Mart 2024’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüştü.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 26 Mart’taki basın toplantısında Kremlin’in Gutsul’un gözaltına alınmasını kınadığını bildirdi.

Peskov, Moldova’daki mevcut yönetimin, Cumhurbaşkanı Maya Sandu’ya rakip olan siyasetçilere karşı açık baskı yöntemleri kullandığını belirtti.

Peskov, Kişinev makamlarının demokratik normların dışına çıktığını ve büyük ölçüde komşu Romanya’daki meslektaşlarının “davranış biçimini kopyaladığını” ekleyerek, cumhurbaşkanlığı yarışının ilk turunu kazanan Călin Georgescu’nun gözaltına alınması olayına atıfta bulundu.

Gagavuzya lideri: Moldova, Romanya ile birleşirse kendi kaderimizi tayin hakkımızı kullanırız

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Panama, ABD yaptırımları nedeniyle 128 geminin kaydını siliyor

Yayınlanma

Panama, ABD yaptırımlarına maruz kalan ve çoğu Rus petrolü taşıyan 128 geminin kaydını silme kararı aldı. Panama Denizcilik İdaresi yetkilisi Ramón Franco, 70 tankerin sicilden çıkarıldığını belirtirken, bu adımın ülkenin yaptırımlara uyma politikası ve hızlandırılmış sicil silme prosedürleriyle ilgili olduğunu söyledi.

Bloomberg‘in Panama Denizcilik İdaresi Ticaret Filosu Başkanı Ramón Franco’nun açıklamasına dayandırdığı haberine göre Panama makamları, ABD yaptırımlarına maruz kalmalarının ardından ülke bayrağı taşıyan 128 geminin kaydını silmeyi planlıyor.

Franco, en az 70 tankerin şimdiden sicilden çıkarıldığını ve yakın gelecekte onlarca geminin daha silineceğini ifade etti.

Şubat ayı itibarıyla kara listeye alınan Rus tankerlerinin toplam sayısı 270’i geçti.

S&P Global verilerine göre yaptırımlar, Rusya’nın deniz yoluyla petrol ihracatının yarısını taşıyan gemileri kapsıyor.

Bu miktar günde 1,5 milyon varile tekabül ediyor ve bunun yaklaşık 1 milyon varili Çin’e, 500 bin varili ise Hindistan’a taşınıyordu.

Eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, görev süresinin bitiminden önce Rus petrolü taşıyan 183 tankere, onlarca ticari şirkete ve sigorta firmasına yaptırım getirmişti.

Panama’nın bu kararı sadece siyasi duruşuyla değil, aynı zamanda Ekim 2023’te kabul edilen ve gemilerin sicilden çıkarılma prosedürünü önemli ölçüde hızlandıran reformlarla da ilgili.

Daha önce altı aya kadar sürebilen bu işlem, yeni düzenlemeyle bir aya indirildi.

Yaptırım uygulanan gemilerin kaydının silinmesi, Panama için 2 milyon dolara varan gelir kaybına neden olacak.

Fakat ülke, yaptırımlara uyma konusundaki kararlılığını sergiliyor.

Panama sicilinde 8 binden fazla gemi kayıtlı bulunuyor ve ülke, uzun yıllardır gemi bayrağı almak için tercih edilen başlıca merkezlerden biriydi.

Ancak Rusya ve İran’ın enerji sektörlerine yönelik yaptırımların sıkılaştırılmasıyla birlikte, bu ülkelerle bağlantılı gemilere olan dikkat arttı.

Söz konusu gemilerin bir kısmı daha esnek kurallara sahip ülkelere kaydını taşırken, bazıları ise tamamen bayraksız olarak seyrüsefer yapıyor.

Geçtiğimiz hafta Almanya’nın, Panama bayrağı altında seyreden ve Rus petrolü taşıyan Eventin isimli tankere el koyduğu bilgisi paylaşıldı.

Der Spiegel dergisinin kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Almanya gemideki 100 bin ton petrole el koydu.

Eventin tankeri, ocak ayı ortasında Baltık Denizi’nde kontrolünü kaybetmiş ve üç Alman gemisi tarafından limana çekilmişti.

Gemi, Şubat sonunda ise Rusya’nın “gölge filosunun” parçası olduğu gerekçesiyle Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine eklenmişti.

BlackRock, Çinli Hutchinson’dan Panama Kanalı’nda iki liman satın alıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English