Bizi Takip Edin

AVRUPA

Macaristan’dan İsveç’e onay çıkmadı

Yayınlanma

Macaristan’da Viktor Orbán’ın iktidardaki Fidesz partisi, muhalefetin İsveç’in NATO’ya katılımını oylamak için çağrıda bulunduğu olağanüstü bir parlamento oturumunu boykot etti.

Budapeşte, Stockholm’ün katılımını onaylamayan tek NATO üyesi. Muhalefet partileri, İsveç’in NATO üyeliğini oylamak için 5 Şubat Pazartesi günü öğleden sonra olağanüstü bir parlamento oturumu çağrısında bulunmuştu.

Bununla birlikte, Orbán’ın Fidesz partisi ve Hıristiyan Demokrat müttefiki KDNP’nin temsilcilerinin oturuma katılmaması, gündemin reddedilmesine ve yeterli çoğunluk sağlanamadığı için oturumun ertelenmesine yol açtı.

Budapeşte’nin Stockholm’ün NATO üyeliğini oylama konusundaki isteksizliği, İsveç’in ‘Macar demokrasisinin durumunu’ ve ‘hukukun üstünlüğü’ ihlallerini eleştirmesinden kaynaklanıyor.

Macaristan Parlamentosu toplanırken, Orbán, başkent Budapeşte’ye yaklaşık 200 km uzaklıktaki Sopronbánfalva’da bir kabine toplantısı düzenledi.

Fidesz meclis grubu lideri Máté Kocsis, parlamento oturumundan sadece iki saat önce Facebook sayfasında, “Pozisyonumuza göre, İsveç için NATO onayı olağan parlamento oturumunun başlangıcında gerçekleşebilir, fakat bunun için Budapeşte’de iki başbakan arasında bir toplantı yapılması gerekiyor,” diye yazdı.

Orbán, İsveçli mevkidaşı Ulf Kristensson’u, anlaşmayı ‘müzakere etmek’ üzere Budapeşte’ye davet etmişti. Kocsis, “[NATO’ya] Katılmak İsveçliler için önemliyse, tıpkı Türkiye’ye gittikleri gibi buraya da gelecekler,” diye ekledi.

Orbán ve Kristersson geçen hafta Brüksel’de yapılan AB zirvesinde bir araya geldi, fakat NATO’ya katılım tartışılmadı. Kristersson, Stockholm’ün NATO üyeliği lehinde oy kullandıktan sonra Macaristan’a gitmenin doğal olacağını söylerken, Macarlar oylamadan önce onu Budapeşte’de görmeyi tercih edeceklerini söylüyor.

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó da, Kristersson’un Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp onay aldığını öne sürerek, parlamento oylamasından önce Macaristan’a ziyaretinin ‘adil ve doğru bir hareket’ olacağını savundu.

Szijjártó, “Fidesz fraksiyonu geçen hafta olağanüstü parlamento oturumuna katılmayacağını, nihai oylama için iki başbakanın toplantısını bekleyeceğini açıkladı,” derken, Kamu Diplomasisi ve İlişkilerinden sorumlu Devlet Bakanı Zoltán Kovács İsveçlilere seslenerek, “Top artık sizin sahanızda,” ifadelerini kullandı.

AVRUPA

Britanya ekonomisi resesyondan çıktı

Yayınlanma

Birleşik Krallık ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde büyüyerek 2023’ün ikinci yarısında girdiği teknik resesyondan çıktı.

Ulusal İstatistik Ofisi cuma günü yaptığı açıklamada, gayri safi yurtiçi hasılanın mart ayına kadar olan üç aylık dönemde yüzde 0,6 oranında büyüdüğünü ve bir önceki yıla göre yüzde 0,2 oranında arttığını belirtti.

Bu artış, kısmen imalat sektörünün mart ayında beklenenden daha iyi performans göstermesi nedeniyle, analistlerin önceden beklediği yüzde 0,4’ten daha güçlü oldu. İmalat üretimi, beklendiği gibi yüzde 0,5 oranında daralmak yerine yüzde 0,3 oranında arttı.

Rakamlar, İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyondaki pandemi sonrası artıştan bu yana ilk kez faiz oranlarını düşürmeye yaklaştığının sinyalini vermesinden bir gün sonra geldi.

Beklenenden daha iyi gelen rakamlar, önümüzdeki aylarda faiz indirimine gidileceği beklentisiyle birleşince, gösterge niteliğindeki FTSE 100 hisse senedi endeksi açılışta yeni bir rekor seviyeye yükselirken, sterlin dolar karşısında yükselerek 1,25 doların biraz üzerinde işlem gördü.

“Ekonomi zor bir dönemeci aldı. Bugünkü haberler bunu kanıtlıyor,” diyen Başbakan Rishi Sunak X aracılığıyla yaptığı açıklamada ‘planın işe yaradığını ve buna sadık kalmak gerektiğini’ savundu.

Hane halkı ve hükümet harcamalarının her ikisi de büyümeyi destekledi, fakat özellikle inşaat sektörü şubat ve mart aylarını zayıf geçirdiği için yatırımlar yavaşladı. Net ticaret de GSYİH’yi normalden daha az etkiledi. Parasal olmayan altın ihracatında büyük bir artış olurken, ithalat (özellikle otomobil ve makine) keskin bir şekilde düştü.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Le Pen, Fransa’nın nükleer caydırıcılığının ‘Avrupalılaştırılmasını’ reddetti

Yayınlanma

Fransa’da Ulusal Birlik (RN) lideri Marine Le Pen perşembe günü Fransa’nın nükleer silah gücünün “Avrupalılaştırılmasına” karşı çıkarak, hiçbir AB komiserinin nükleer saldırılara karar verecek demokratik meşruiyete sahip olamayacağını iddia etti.

Le Figaro’daki yazısında nükleer bir saldırıyı denetlemenin “ulusal [demokratik] meşruiyetten ayrılamayacağını” yazan Le Pen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransa’nın nükleer caydırıcılık kapasitesinin diğer Avrupa ülkeleriyle paylaşılabileceği yönündeki son sözlerini eleştirdi.

Macron, nisan ayı sonunda AB’nin geleceğine ilişkin çok beklenen konuşmasında “güvenilir bir Avrupa savunması” geliştirilmesi çağrısında bulunmuş ve “Nükleer caydırıcılık Fransa’nın savunma stratejisinin merkezinde yer almaktadır. Bu nedenle Avrupa kıtasının savunmasında temel bir unsurdur,” demişti.

Le Pen’in partisi, Avrupa Parlamentosu (AP) seçim anketlerinde %32’lik oy oranıyla rakiplerinin çok önünde yer alıyor ve defalarca bir “savunma birliği” oluşturulmasına karşı çıkacağını açıkladı.

RN ayrıca, nitelikli çoğunluk oylamasının getirilmesi yönündeki son çağrılara rağmen, AB dış politikası ve güvenlik konularında oybirliği kuralının kaldırılmasına da karşı çıkıyor.

Macron: Fransa’nın nükleer savaş gücü Avrupa savunmasında kullanılabilir

Le Pen, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının ardından Fransa’nın nükleer silahlara sahip tek üye ülke olarak kalmasıyla birlikte, nükleer caydırıcılığın AB çapında karar alma mekanizmasına dahil edilmesinin “seçilmemiş ulus ötesi organlar lehine zaten ayrıcalıklarının çoğu elinden alınmış olan demokrasimizi daha da zayıflatacağını” söyledi.

Le Pen ayrıca, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in şubat ayında gündeme getirdiği gibi, AB savunma komiserliği için özel bir makam oluşturulması fikrini de reddetti.

RN lideri, bir komiserin olası nükleer saldırılar ve etkili bir caydırıcılık stratejisinin yönetimi konusunda karar verecek herhangi bir demokratik meşruiyetten yoksun olacağını da sözlerine ekledi ve “Hangi eylemin yapılacağına kim karar verecek? Yanıtın konvansiyonel mi yoksa nükleer mi olması gerektiğine?” diye sordu.

Le Pen’e göre ayrıca nükleer caydırıcılık sadece Fransızlara özgü kalmalıdır, çünkü aksi, Fransız anayasasına “ihanet” anlamına gelecektir.

Le Pen, “[Macron] sanki görev süresinin bitmesine üç yıl kala, ulusal bağımsızlığımızın kalan son sütunlarını da yıkma ihtiyacı duymuş gibi,” eleştirisinde bulundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupalı firmaların Çin iştahı kesiliyor

Yayınlanma

Bir Avrupa iş dünyası lobi grubu 10 Mayıs Cuma günü yaptığı açıklamada, Çin’i en iyi yatırım destinasyonu olarak sıralayan Avrupalı firmaların oranının rekor düşük seviyeye ulaştığını belirterek, dünyanın 2 numaralı ekonomisine olan güvenin yeniden tesis edilmesinin yıllar alabileceği uyarısında bulundu.

Çin’deki Avrupa Ticaret Odası, İş Dünyası Güven Anketi’nin son sayısında, Çin’de iş yapma görünümünün raporun 20 yıllık tarihindeki en düşük seviyede olduğunu, katılımcıların dörtte birinden fazlasının mevcut büyüme potansiyelleri konusunda kötümser olduğunu ve %44’ünün gelecek beklentileri konusunda karamsar olduğunu söyledi.

BASF, Maersk, Siemens ve Volkswagen gibi tekeller odanın üyeleri arasında yer alıyor.

Oda, firmaların sadece %13’ünün şu anda Çin’i en iyi yatırım yeri olarak gördüğünü söyledi. Bu oran 2023’te %16, 2022’de %21, 2021’de %27’ydi.

Oda, “Salgınla ilgili kontrol önlemlerinin kaldırılması başlangıçta şirketlere bir iyimserlik duygusu sağladı. Fakat kısa süre içinde hızlı bir toparlanma olmayacağı ortaya çıktı,” iddiasında bulundu.

Oda, Çin’in durgun talep, yüksek devlet borcu ve emlak sektöründe devam eden zorluklar gibi daha derin yapısal sorunlarının, hem yerli hem de yabancı şirketlerin beklentilerini etkilemeye devam edeceğini ekledi.

Oda, gelir artışı bildiren şirket sayısının da kayıtlardaki en düşük seviyede olduğuna dikkat çekti. Buna paralel olarak, katılımcıların yaklaşık %40’ı Çin’in kötüleşen ekonomisinin en büyük iş zorlukları olduğunu söylerken, yavaşlayan küresel ekonomi %15 ile ikinci sırada yer aldı.

Oda, “Şirketler başlangıçta Çin için planlanan yatırımlarını daha öngörülebilir, güvenilir ve şeffaf olarak algılanan alternatif pazarlara kaydırmaya devam ediyor. Yatırım kararları döngüsel olarak alındığından ve hafife alınmadığından, bunları tersine çevirmek bir gecede mümkün olmayacaktır,” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English