Bizi Takip Edin

AVRUPA

Macron AB’nin eski Brexit müzakerecisi Barnier’i başbakan olarak atadı

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin eski Brexit müzakerecisi Michel Barnier’i Fransa’nın bir sonraki başbakanı olarak atadı.

Élysée Sarayı perşembe günü yaptığı açıklamada Barnier’in “ülkeye ve Fransızlara hizmet edecek birleştirici bir hükümet kurmakla görevlendirildiğini” söyledi.

73 yaşındaki Barnier, Fransa’nın muhafazakâr partisi Les Républicains’in (LR) eski bir üyesi.

Önümüzdeki ay parlamentoda 2025 bütçe görüşmelerinin başlaması için son tarihin yaklaşması, özellikle Fransa’nın kamu maliyesinin kötü durumu göz önüne alındığında, uzun süredir yeni hükümetin kurulamadığı Fransa’da çıkmazın kurtulunması için aciliyeti artırdı.

LR’nin eski devlet adamlarından Barnier, adaylığı etrafındaki spekülasyonların artması ya da Élysée Sarayı ile yaptığı doğrudan görüşmeler hakkında yorum yapmayı reddetti.

Macron, Le Pen’in hoşuna gidecek bir başbakan seçti

Fakat görüşmelere aşina olan kişiler Financial Times’a yaptıkları açıklamada, Barnier’in çarşamba günü görevi almaya çok yaklaşan LR bölge başkanı Xavier Bertrand’dan daha uygun bir aday olarak ortaya çıktığını söyledi.

2022 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde LR’nin cumhurbaşkanı adayı olmak için yarışan fakat rakibi Valérie Pécresse’e kaybeden Bernier, bu kampanyada göç konusunda sert bir tavır takınarak AB üyesi olmayanların Fransa’ya gelişleri için üç ila beş yıllık bir moratoryum önermiş ve göçün “kontrolden çıktığını” iddia etmişti.

FT’ye göre Bernier’in bu tutumu onu Brüksel’de tanıyanları şaşırtmıştı ama Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in (RN) ona daha sıcak bakmasını sağlayabilir.

Ulusal Birlik, Bernier’in meşruiyetini tanıdı

Le Pen, Bernier’in atanması üzerine X’ten bir açıklama yaparak başbakanı tanıdıklarını ilan etti.

Le Pen, “Cumhurbaşkanına da duyurduğumuz üzere, yeni hükümet başkanının Ulusal Meclis’e oy veren 11 milyon Fransıza saygı göstermesini, onlara ve fikirlerine saygı duymasını talep edeceğiz. Ortaya koyacağı projeye çok dikkat edeceğiz ve Fransız nüfusunun üçte birini temsil eden seçmenlerimizin isteklerinin duyulmasını ve bunlara saygı gösterilmesini sağlayacağız,” dedi.

RN Başkanı Jordan Bardella da partisinin Michel Barnier’in başbakan olarak aday gösterilmesini dikkate aldığını söyledi ve “Genel politika konuşmasını, bütçe kararlarını ve eylemlerini kanıtlara dayanarak değerlendireceğiz,” dedi.

Mélenchon: Bu hükümet Macron ve Le Pen’in hükümetidir

Seçimden birinci çıkan Yeni Halk Cephesi’ni (NFP) oluşturan partiler ise Macron’un kararına sert tepki gösterdi.

Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) lider Jean-Luc Mélenchon, Emmanuel Macron’un Michel Barnier’i başbakan olarak atama kararına tepki göstererek seçimlerin Fransız halkından “çalındığını” savundu.

LFI lideri, “Başbakan, Ulusal Birlik’in izni ve belki de önerisiyle atanmıştır. Bu pratikte Bay Macron ve Bayan Le Pen’in hükümetidir,” dedi.

Sosyalist Parti’den (PS) Olivier Faure de bugünkü kararla ilgili endişelerini dile getirdi.

Faure, “Dünyadaki tüm demokrasilerde, hükümeti kurmakla görevlendirilen koalisyon birinci parti olur. Asla seçimi kaybeden parti değil. Bu emsalin yaratılması kurumların kendileri için dramatik ve tehlikeli olacaktır,” diye yazdı.

Yeşiller: Macron RN’yi LFI’dan daha kabul edilebilir buluyor

PS milletvekili Arthur Delaporte da Emmanuel Macron’un “büyük bir hata yaptığını”, “Cumhuriyetçi cephe tarafından” seçilen Fransız liderin “RN ve aşırı sağın şantajlarına boyun eğdiğini” söyledi.

Fransız Yeşiller Partisi’den Marine Tondelier de Macron’un kararını eleştirdi.

Bir başka Yeşiller milletvekili Sandrine Rousseau da, “Barnier’in atanması mümkün çünkü Macron RN’yi LFI’dan daha kabul edilebilir buluyor,” dedi.

LFI milletvekili Rodrigo Arenas daha da ileri giderek Michel Barnier’in Matignon Köşkü’ne gelişinin “Marine Le Pen’in iktidarı ele geçirdiğinin” bir işareti olduğunu söyledi .

AVRUPA

Finlandiya kablo hasarının ardından “gölge filo” gemisinin peşinde

Yayınlanma

Finlandiyalı yetkililer Rusya’nın “gölge filosunun” parçası olduğunu iddia ettiği bir petrol tankerini Finlandiya ile Estonya arasındaki elektrik kablosunu kesip kesmediği konusunda soruşturuyor.

Eagle S isimli gemi, çarşamba günü Finlandiya Körfezindeki Estlink 2 denizaltı elektrik kablosunun bağlantısının kesilmesinin ardından Finlandiyalı yetkililer tarafından durduruldu.

Cook Adalarına kayıtlı olan ve gemi takip verilerine göre Rusya’dan Mısır’a petrol taşıyan tanker, iddiaya göre olay sırasında kablonun üzerinden geçerken görüldü.

Financial Times’ın (FT) iddiasında göre yaşlı tanker Rusya’nın “gölge filosunun” bir parçası ve Finlandiya’nın soruşturmasının odağında yer alıyor.

FT’ye konuşan kaynaklar Eagle S’in Finlandiya Körfezindeki üç iletişim kablosunu kesip kesmediği konusunda da soruşturma altında olduğunu sözlerine ekledi.

“Gölge filo”, Rusya’nın petrol ihracatı üzerindeki uluslararası yaptırımları aşmak için kullandığı eski ve genellikle bakımsız gemilerden oluşan gruba verilen isim.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb perşembe günü güvenlik şefleriyle yaptığı toplantının ardından X’te yaptığı paylaşımda, “Rus gölge filosuna ait gemilerin yarattığı riskleri önleyebilmeliyiz,” dedi.

Yi Peng 3 adlı bir Çin dökme yük gemisi de geçen ay Finlandiya ile Almanya ve İsveç ile Litvanya arasındaki iki veri kablosunun üzerinden, kabloların koptuğu saatlerde geçti ve Danimarka ile İsveç arasındaki uluslararası sularda bir ay boyunca durdu.

Çinli müfettişler geçen hafta İsveç, Danimarka, Almanya ve Finlandiya temsilcilerinin gözlemci olarak hazır bulunduğu gemiye çıktılar. Fakat İsveç Dışişleri Bakanı Pekin’i, İsveçli başmüfettişin gemiye çıkmasına ya da şu anda bölgeyi terk etmiş olan gemiyi incelemesine izin vermediği için eleştirdi.

Soruşturmaya aşina olan kişilere göre Eagle S vakası farklı çünkü gemi Finlandiya sularında gönüllü olarak durdu ve yargı yetkisi konusunda hiçbir soru işareti bırakmadı. Eagle S’in mülkiyeti belirsiz fakat bir Dubai şirketine ait tek gemi gibi görünüyor. Perşembe günü gemi sahibine ulaşma girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Yetkililer Estlink 2 kablosunun kopma nedenini henüz tespit edemediler. Estonya ayrıca bu durumun elektrik arzını etkilemeyeceğini açıkladı.

Kablo, kısa bir süre önce son nükleer santralini faaliyete geçiren Finlandiya’dan Estonya’ya elektrik ihraç etmek için kullanılıyor. Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo da ülkenin elektrik arzının etkilenmeyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Baltık Denizindeki Finlandiya-Estonya elektrik kablosu zarar gördü

Yayınlanma

Finlandiya Başbakanı, Finlandiya ve Estonya’yı birbirine bağlayan bir denizaltı elektrik kablosunun çarşamba günü koptuğunu ve bunun Baltık Denizindeki kablolar ve enerji boru hatlarıyla ilgili bir dizi olayın sonuncusu olduğunu söyledi.

Finlandiya elektrik şebekesinin operasyon müdürü Arto Pahkin, kamu yayıncısı Yle’ye yaptığı açıklamada sabotaj ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini söyledi.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ise kesintinin ülkenin elektrik arzını etkilemediğini söyledi. Orpo, “Yetkililer Noelde bile tetikte olmaya devam ediyor ve durumu araştırıyor,” diye yazdı.

Fingrid, Estonya’ya elektrik gönderen EstLink 2 kablosundaki akımın yerel saatle 12:26’da (TSİ 13:26) kesildiğini söyledi.

Baltık’ta İsveç ve Danimarka’yı birbirine bağlayan iki telekom kablosu da geçen ay kesilmişti.

Şüpheler hızla, izleme sitelerine göre kabloların kesildiği saatlerde kabloların üzerinden geçen Çin gemisi Yi Peng 3’e yönelmişti.

İsveç geçen pazartesi günü yaptığı açıklamada Çin’in savcıların gemiyle ilgili soruşturma yapma talebini reddettiğini ve geminin bölgeyi terk ettiğini söyledi.

Avrupalı yetkililer olayların birçoğunun Ukrayna savaşı ile bağlantılı sabotajlar olduğundan şüphelendiklerini söylüyorlar. Kremlin bu iddiayı “saçma” ve “gülünç” olarak nitelendirerek reddediyor.

İsveç’in Gotland adasından Litvanya’ya uzanan Arelion kablosu 17 Kasım günü erken saatlerde hasar görmüş, Helsinki ile Almanya’nın Rostock limanını birbirine bağlayan C-Lion 1 kablosu ise ertesi gün İsveç’in Oland adasının güneyinde kesilmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman borsası Dax’ı 7 şirket kurtardı

Yayınlanma

Almanya’da, ABD’nin teknoloji devlerinden oluşan ve “muhteşem yedili” olarak adlandırılan şirketlere atıfla adlandırılan yedi şirket, ülke ekonomisini saran karamsarlığa meydan okuyarak bu yıl ülkenin borsasında güçlü bir yükseliş sağladı.

Financial Times’ın (FT) aktardığına göre, Frankfurt’ta 40 güvenilir şirketten oluşan bir endeks olan Dax, bu yıl yüzde 18,7 yükselerek Fransa ve Birleşik Krallık’taki göstergeleri geride bıraktı ve bölge genelindeki Stoxx Europe 600 endeksinin yüzde 4,8’lik kazancını da geride bıraktı.

Bu performans, Almanya’nın “trafik lambası” koalisyon hükümetinin, partilerin mali “borç freni” reformları üzerinde anlaşmaya varamamasının ardından kasım ayında çökmesi ve ülkenin şubat ayında erken seçime gitmesi ile zayıf iç büyüme ve siyasi çalkantılara rağmen geldi.

Dax bileşenleri kazançlarının dörtte birinden daha azını Almanya’dan elde ediyor ve bu da örneğin otomotiv devi Volkswagen’in on binlerce işçiyi işten çıkarma ve birkaç fabrikayı kapatma planları yaptığı sarsıntılara karşı bir “tampon oluşturmaya” yardımcı oldu.

Bu yılın borsa getirilerini yönlendiren yedi şirket arasında yazılım devi SAP, savunma şirketi Rheinmetall, Siemens, Siemens Energy, Deutsche Telekom ve sigortacılar Allianz ve Munich Re yer alıyor.

SAP tek başına Dax’ın kazancının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor ve ticari müşterilerini buluta geçirmesi sayesinde hisseleri yüzde 70’in üzerinde artış gösterdi.

SAP endekste, her ikisi de bu yıl zararda olan Volkswagen ve Mercedes-Benz’in de dahil olduğu otomotiv sektöründen daha büyük bir paya sahip.

SAP, piyasanın bu yıl yapay zekaya maruz kalan hisse senetlerine duyduğu büyük iştahtan yararlandı. Bu amaçla, Kuzey Amerikalı yatırımcıları ve analistleri daha fazla etkilemek için kazanç yayınlama zamanlarını Avrupa sabahlarından ABD piyasasının kapanışından sonraya aldı.

Alman devi, ekim ayında Avrupa’nın en büyük teknoloji şirketi olarak Hollandalı yarı iletken ekipman üreticisi ASML’nin yerini aldı.

Avrupa’da daha fazla savunma harcaması beklentilerinin artmasıyla bu yıl hisse değerleri yüzde 107 yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in yanı sıra, yenilenebilir enerjiye yönelik artan talep nedeniyle yüzde 329 değer kazanan Siemens Energy de başı çekenler arasında.

2014 yılında Bayer ve BASF gibi ilaç ve kimya tekelleri ile Mercedes-Benz gibi otomotiv devleri borsada esas ağırlığı oluşturuyordu. 2024 itibariyle ise SAP ve Deutsch Telekom gibi teknoloji ve iletişim devlerinin yanı sıra Siemens, Airbus ve Allianz yer alıyor.

Goldman Sachs makro stratejisti Guillaume Jaisson, piyasanın “iki farklı hikaye” anlattığını, Wall Street’in muhteşem yedi teknoloji hissesine benzettiği piyasa liderlerinin, zayıf Çin tüketicisi ve potansiyel ABD gümrük tarifelerine karşı savunmasız olan bir grup ihracatçının önünde güçlendiğini söyledi.

Zayıflayan Avro da Almanya’nın ihracat odaklı pazarını destekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English