Bizi Takip Edin

AVRUPA

MDBA Başkanı: Birleşik Krallık AB’nin savunma stratejisinde rol oynamalı

Yayınlanma

Avrupa’nın en büyük füze üreticisi MBDA’nın CEO’su Éric Béranger, AB politika yapıcılarını, bölge artan jeopolitik gerilimlere yanıt vermeye çalışırken Birleşik Krallık’ın bloğun savunma sanayisini geliştirmeye yönelik yeni stratejisinde bir rol oynamasını sağlamaya çağırdı.

Béranger, Ocak 2020’de AB’den ayrılmış olmasına rağmen Birleşik Krallık’ın ‘coğrafi Avrupa’nın’ bir parçası olduğunu savundu. Financial Times’a (FT) verdiği bir mülakatta Béranger, “Savunma söz konusu olduğunda coğrafya önemlidir,” dedi. 

Bu nedenle Béranger, Avrupa Komisyonu’nun önerdiği savunma sanayi stratejisinin ‘savunma işbirliği çerçevesini genişletmek için bir başka fırsat ve Birleşik Krallık ile özel bir rejimi değerlendirmek için bir fırsat olabileceğini’ de sözlerine ekledi. 

Taurus ve Strom Shadow füzelerini üretiyor

2001 yılında İngiliz, Fransız ve İtalyan savunma birimlerinin birleşmesiyle kurulan MBDA’nın yüzde 37,5’i Britanya merkezli BAE Systems ve Airbus’a, kalanı ise İtalyan Leonardo’ya ait.

Avrupa’nın sınır ötesi savunma ittifakları arasında az sayıdaki başarıdan biri olarak kabul edilen MBDA, silahlı kuvvetlerin her üç kolu için gelişmiş füzeler ve füze sistemleri üretiyor. Fransız-İngiliz Scalp/Storm Shadow gibi uzun menzilli seyir füzelerinin yanı sıra yeni nesil havadan havaya füze olan Meteor’u üretiyor.

Şirketin Almanya kolu İsveçli Saab ile birlikte Almanya, İspanya ve Güney Kore için Taurus füzesini yapıyor.

Britanya yeni AB savunma planına dahil olmak istiyor

Béranger’in yorumları Brüksel’in geçen hafta AB’nin sektöre yönelik ilk stratejisi için bir teklif yayınlamasının ardından geldi. Ortak tedarikten AB merkezli savunma şirketlerine AB dışı tedarikçilere göre öncelik verilmesine kadar her şeyi teşvik eden strateji, 2030 yılına kadar bütçesinin en az %50’sini Avrupalı savunma tedarikçilerinden sağlamayı hedefliyor. 

AB girişimi şu anda nihai onaylarını vermesi gereken üye devletlerin önerilerine tabi ve savunma şirketleri kurallar, hedefler ve bunların pratikte nasıl işleyeceği konusunda lobi faaliyetlerini artırıyor. 

Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin uzun süredir devam eden ABD üretimi ekipman satın alma uygulamasını azaltmaya yardımcı olmak için harcamaların AB içinde satın alınan silahları tercih etmesi için baskı yapıyor.

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre, Birleşik Krallık yetkilileri de İngiliz şirketlerinin dışlanmaması için Brüksel’deki üst düzey yetkililerle ön görüşmelerde bulundular ve Komisyonun ‘Avrupa’ ürünlerini neyin oluşturacağına dair geniş bir tanıma karşı olmadığını da sözlerine eklediler.

Béranger, yeni stratejinin ‘Avrupa malı’ ile neyin kastedildiğine dair net bir tanım getirmesinin de önemli olduğunu söyledi.

MBDA’nın gelirleri ve siparişleri artıyor

Diğer savunma şirketleri gibi MBDA da Ukrayna savaşından bu yana hükümetlerden aldığı siparişlerde bir artış yaşadı ve buna karşılık üretimi artırmak için çabalarını yoğunlaştırıyor. 

Çarşamba günü yayınlanan mali sonuçlara göre, 2022’de 4,2 milyar avro olan gelirler geçen yıl 4,5 milyar avroya yükseldi. Polonya’nın hava savunmasını güçlendirmek amacıyla seyir füzeleri için verdiği büyük siparişin de etkisiyle sipariş alımı 2022’deki 9 milyar avrodan 9,9 milyar avroya yükseldi. 2023’ten 2028’e kadar 2,4 milyar avroluk büyük bir yatırım hamlesi devam ediyor.

Fakat Béranger, askeri bütçelerin zayıf olduğu yılların ardından MBDA’nın üretebileceği malzemelerin hızını ve miktarını artırmasının zaman aldığını itiraf etti. 

Şirket, Mistral kısa menzilli füzesinin üretimini ayda 10’dan 20’ye çıkarmayı başardı ve sonunda 40’a ulaşmayı hedefliyor, fakat diğer ürünlerdeki ilerleme daha yavaş.

Şirket, barış döneminden çıkıp savaşa hazırlanıyor

Tedarik zincirini yeniden düzenlemek ve daha fazla stok oluşturmak özellikle sorunlu, çünkü füzeler bir dizi küçük şirketten yaklaşık 10.000 bileşen içerebiliyor.

Béranger’e göre sektörün, bütçelerin daralmasına rağmen teknolojik kabiliyetlerini korumayı başardığı 35 yıllık ‘sözde barış kazanımları’ döneminin ardından, ‘teslimat sürelerinin uzatılması’ pahasına yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Ukrayna çatışması ise, zamanın artık mevcut olmadığı bir ‘uyandırma çağrısı’ oldu.

CEO, “Eğer 10 ya da 30 yıl boyunca kaslarınızı çalıştırmadıysanız ve onları kaybettiyseniz, yarın sabah spor salonuna gidebilirsiniz … ama bu kaslarınızı hemen yeniden inşa edeceğiniz anlamına gelmez. MBDA savaşa hazır olmak için tüm bu değişikliklere uyum sağlıyor,” dedi.

AVRUPA

İngiltere: Putin’in yeni oyun alanı Batı Balkanlar

Yayınlanma

Batı Balkanlar, Birleşik Krallık hükümetinin üst kademelerindeki isimler tarafından “yeni sıcak nokta” olarak tanımlanıyor ve Londra, “Rus etkisini” önlemek için bölgedeki altı devletin de AB’ye katılması için bastırıyor.

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy geçen hafta bölgeye yaptığı bir ziyaret sırasında POLITICO’ya verdiği demeçte, “Avrupa’da savaşın yaşandığı ve Rusya’nın bölgeye uzun süredir müdahale ettiğini gördüğümüz bu dönemde, gözünüzü hâlâ aşılması gereken eski sorunların bulunduğu Batı Balkanlar’dan ayırırsanız aptallık etmiş olursunuz,” dedi.

Putin’in buradaki çıkarının “bölgeyi istikrarsız tutmak” olduğunu öne süren İngiliz bakan, Rusya’nın Batı Balkanları oluşturan ülkeleri “diken üstünde tutmak, istikrarsızlaştırılmış bir nüfusa sahip olmak ve siber ve hibrit bir savaş yürütmek” gibi hedefler güttüğünü öne sürdü.

Bölgedeki altı Balkan ülkesi de AB’ye üye olmaya çalışıyor; fakat hem Bosna-Hersek, hem de Sırbistan çeşitli nedenle istikrarlı olmaktan uzak.

Kamuoyu önünde yorum yapma yetkisi bulunmayan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir Birleşik Krallık yetkilisi, “[Batı Balkan ülkeleri] Şu anda ilerlemek zorundalar yoksa Rusya’nın oyun alanı olmaya devam edecekler,” iddiasında bulundu.

Yetkililer, Brüksel Ukrayna’nın üyeliğiyle meşgul olmadan önce Balkan ülkelerinin “arada kalmayı bırakmaları” için “oldukça dar bir pencere” olduğunu söylüyorlar.

Lammy, Sırbistan’ın 2009 yılında başlattığı AB’ye katılma sürecini “gerçekten istediğine” inanıyor. Bakan, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da verdiği bir mülakatta, “Fakat oraya nasıl, ne kadar hızlı ve ne kadar ciddi bir şekilde ulaşılacağı konusunda farklı bakış açıları var. Alternatif bir vizyon var ve bu daha karanlık bir vizyon. Oligarşiye, yolsuzluğa, ağır devlet kontrolüne, çok daha fazla polis devletine işaret eden bir pozisyon. Böyle bir vizyon da var ve bunlar dünyanın bu bölgesinde tartışılıyor,” dedi.

Lammy POLITICO’ya verdiği demeçte, Aleksandar Vučić ile çarşamba günü başkanlık sarayında yaptığı görüşmede protestoları ve sonik silah kullanımı iddialarını gündeme getirmeden önce “Halkın yanındayız” dedi.

Dışişleri Bakanı, “yasadışı göçle mücadele” ve Sırbistan’ı Batı’ya yakınlaştırma ikili amacını güden bir dizi anlaşmayı imzalamak için Balkan ülkesine gitti.

Öte yandan Sırbistan lideri medyaya verdiği demeçte, “Büyük Britanya’daki protesto ve gösteriler hakkında yorum yapmak aklıma bile gelmiyor çünkü Büyük Britanya’nın egemenliğine saygı duyuyorum,” diyerek Lammy’ye cevap verdi.

Vučić ayrıca protestoculara karşı güç ya da sonik silah kullanıldığını reddetti ve Lammy’nin basına yaptıkları açıklamalar sırasında “anayasaya aykırı” eylemlerini gündeme getirmesi üzerine Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’nin lideri Milorad Dodik’i savundu. Dodik, ABD ve Britanya’nın yaptırım listesinde.

POLITICO’ya konuşan Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani ise, “çılgın hegemonyacı komşu” olarak tanımladığı Sırbistan ile ilişkilerde her şeyin yolunda gitmediğini söyledi.

POLITICO, NATO Barış Gücü (KFOR) kapsamında bölgede bulunan İngiliz askerlerinin Lammy’ye, Kosova’daki Sırp faaliyetlerini istihbarat operasyonları da dahil olmak üzere Rusya’nın desteklediğine inandıklarını söylediğini aktardı. Askerler ayrıca siyasi mitingler ve seçimlerin yanı sıra kritik altyapıyı da gözetliyor.

Kosovalı yetkililer bir süredir Sırbistan’la yeni bir savaş ihtimalinin çok da uzak olmadığı uyarısında bulunuyorlar.

Lammy ile görüşmesinde Osmani, iki ülkenin silah alımını ve birliklerinin daha fazla ortak operasyon yapmasını içeren bir ekonomi ve güvenlik anlaşması imzalanması konusunda kendisine baskı yaptı.

Ayrıca POLITICO’ya ülkesinin İngiltere ve Fransa’nın Ukrayna için organize etmeye çalıştığı barış gücüne katılma isteğini “resmen ifade ettiğini” söyledi fakat bunu Londra’nın istediği anlaşmayı imzalaması şartına bağladı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya’da cumhurbaşkanı adayları Ukrayna kartını oynuyor

Yayınlanma

Polonya’da Ukraynalılara yönelik olumsuz kamuoyu görüşü son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Araştırma merkezi Res Futura’nın verilerine göre, artan suç oranları, sosyal yardımların kötüye kullanıldığı iddiaları ve çiftçilerin yaşadığı haksız rekabet bu durumun temel nedenleri arasında yer alıyor.

Polonyalı internet kullanıcıları, son üç yılda Ukraynalılara karşı rekor düzeyde olumsuz bir tavır sergiledi.

Kamuoyu araştırma merkezi Res Futura’ya göre, mart ayında Ukraynalı mülteciler ve Kiev yönetimi hakkındaki eleştirel yayınların sayısı 325 milyona ulaştı.

Mesajlardaki baskın temanın Ukrayna ordusuna yapılan askeri yardımın durdurulması çağrısı olması dikkat çekti; bu çağrıların oranı yüzde 32 olarak kaydedildi.

Ayrıca, Polonyalılar ülkede yaşayan Ukraynalıları suç oranlarının artmasından ve sosyal yardımları kötüye kullanmaktan yaygın olarak sorumlu tutuyor.

Olumsuz içerikli paylaşımların altındaki yorumlarda Volin Katliamı sıkça tartışıldı. Bu konu, muhalif yayınların yüzde 46’sında gündeme geldi.

Ukraynalılara yönelik tutum, Polonyalı sosyologların sıkça incelediği bir konu hâline geldi.

Nitekim, şubat ayında Radio ZET, vatandaşların yaklaşık yüzde 57’sinin Kiev’in Moskova ile barış anlaşması yapması gerektiğine inandığını gösteren verileri paylaştı.

Ankete katılanların sadece yüzde 30’u farklı bir görüş belirtti.

Sosyologların bu konuya ilgisi, Polonya’daki kitlesel mülteci varlığının yol açtığı karmaşık sosyal durumla kolayca açıklanıyor.

TASS‘ın haberine göre, geçen hafta ülkede 34 yaşındaki bir Ukrayna vatandaşı, işverenini kundaklama suçlamasıyla tutuklandı. Polis, mağdurun durumunun ağır olduğunu bildirdi.

Epoznan‘ın haberine göre de şubat ayında trafik kurallarını sürekli ihlal eden ve trafik kamerasına orta parmağını gösteren bir genç Polonya’dan sınır dışı edildi.

Yoldan geçenleri dövdüğü ve kadınları taciz ettiği defalarca tespit edilen başka bir Ukraynalının sınır dışı edilmesi de benzer şekilde kamuoyunda yankı buldu. Söz konusu şahsın dairesinde uyuşturucu madde de ele geçirildi.

Polonyalıların hoşnutsuzluğunun ekonomik nedenleri de bulunuyor.

Ülkede çiftçi protestoları devam ediyor. Tarım sektörü çalışanlarının gösterileri 2024 yılında başlamıştı.

Çiftçiler, Ukrayna’dan gelen gıda ürünleriyle oluşan haksız rekabet koşullarından şikayetçi. Avrupa Birliği (AB) düzeyinde bu sorun henüz çözülemedi.

Bu durum, Ukrayna faktörünün ülkenin iç siyasetinde giderek daha belirgin bir rol oynadığını gösteriyor.

18 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu faktörün etkisi de artıyor.

Sivil Platform (PO) adayı Rafal Trzaskowski favori olarak görülürken, onu Hukuk ve Adalet Partisi’nden (PiS) Karol Nawrocki ve Konfederasyon Partisi’nden Sławomir Mentzen takip ediyor.

Ukrayna konusu, adayların seçim kampanyalarında önemli bir yer tutuyor.

Nitekim Nawrocki, Vladimir Zelenskiy konusunda “derin bir hayal kırıklığı” yaşadığını ifade etti.

Nawrocki, Varşova’nın Kiev’e yaptığı yardım karşılığında “hiçbir şey almadığını” ve bunun “ortaklık anlayışıyla bağdaşmadığını” vurguladı.

Mentzen ise Polonyalı askerlerin Ukrayna’da konuşlandırılmasına karşı çıktı. Hatta Lviv Belediye Başkanı Andriy Sadovyi ile polemiğe girdi.

Mentzen, şehri ziyareti sırasında Stepan Bandera anıtının yanında çektiği videoda, Ukraynalı milliyetçiyi “terörist” olarak nitelendirdi ve Kiev’i “suçlulara tapmakla” eleştirdi.

Tusk: Polonya bir cephe ülkesi, Ukrayna’nın savunmasına her şeyini veremez

Okumaya Devam Et

AVRUPA

ABD, Polonya’daki Ukrayna yardım merkezinden askeri personelini çekti

Yayınlanma

ABD Ordusu, Ukrayna’ya askeri destek dağıtımında önemli bir lojistik merkez olan Rzeszów yakınlarındaki Jasionka üssünden Amerikan personelinin ve askeri teçhizatının çekildiğini açıkladı.

Başbakan Donald Tusk, “Amerikalılar bizi önceden bilgilendirdi ve Rzeszów bölgesinden çekilen birliklerin Polonya’da konuşlanmaya devam edeceği konusunda güvence verdi. Bu Polonya’daki ya da Avrupa’daki ABD güçlerinin azaltılması anlamına gelmiyor,” dedi.

Komutanlıktan yapılan açıklamada, birliklerin “ABD askeri operasyonlarını optimize etmeye yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak, Müttefiklere ve ortaklara verilen destek düzeyini artırırken aynı zamanda verimliliği de artırarak” ülkedeki diğer yerlere taşınacağı belirtildi.

Birliklerin ve teçhizatın yeniden konumlandırılması kararının “Polonyalı ev sahipleri ve NATO müttefikleri ile yakından koordine edilen aylarca süren değerlendirme ve planlamayı yansıttığı” belirtilen açıklamada, Jasionka aracılığıyla Ukrayna’ya askeri yardımın kolaylaştırılmasının artık Polonya ve NATO liderliğinde devam edeceği ifade edildi.

2022’de Ukrayna savaşının başlamasının ardından ABD kuvvetleri Jasionka’da geçici bir varlık tesis etmişti.

Polonya’daki kalıcı bir askeri üssü olarak yer almamasına rağmen, bölge son üç yıldır ABD, NATO ve ortak güçler tarafından kullanılıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English