Bizi Takip Edin

AVRUPA

NATO Askeri Komitesi Başkanı: Artan mühimmat fiyatları ittifakın güvenliğini sekteye uğratıyor

Yayınlanma

NATO Askeri Komitesi Başkanı Rob Bauer, mühimmat fiyatlarındaki ciddi artışın müttefiklerin savunma harcamalarındaki artışın otomatik olarak daha fazla güvenlik anlamına gelmediği anlamına geldiği uyarısını yaparak silah şirketlerine daha fazla özel yatırım yapılması çağrısında bulundu.

Bauer, geçen hafta cumartesi günü NATO Askeri Komite Genelkurmay Başkanları Konferansı’ndan sonra yaptığı açıklamada, “Teçhizat ve mühimmat fiyatları hızla artıyor. Şu anda, aynı şeylere giderek daha fazla para ödüyoruz,” diye konuştu.

Bauer, “Bu da artan savunma harcamalarının gerçekten daha fazla güvenliğe yol açtığından emin olamayacağımız anlamına geliyor,” ifadelerini kullandı.

NATO, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin ardından artan silah ve teçhizat talebini karşılamak üzere savunma üretiminin artırılması konusunda baskı yapıyor; müttefikler yalnızca Kiev’e malzeme göndermekle kalmıyor, aynı zamanda kendi envanterlerini de oluşturuyor.

En büyük endişelerden biri, Kiev’in günde 10 bin kadar top mermisi ateşlediği 155 milimetrelik top mermisi sıkıntısı.

Şubat ayında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Kiev’in Batı’nın üretebileceğinden çok daha hızlı bir şekilde mühimmat tükettiği uyarısında bulunmuştu.

Bauer, üretim kapasitesinin artırılması için savunma sanayiine daha fazla özel yatırım yapılması çağrısında bulunarak, emeklilik fonları ve bankaları savunma yatırımlarını etik dışı olarak nitelendirmekten vazgeçmeye davet etti.

“Uzun vadeli istikrarın kısa vadeli karların önüne geçmesi gerekir. Ukrayna’da şahit olduğumuz üzere, savaş tüm toplumu ilgilendiren bir hadisedir,” diyerek, bu tür yatırımların özel sektörün de stratejik çıkarına olduğunu sözlerine ekledi.

Bauer, “(Ukrayna) ekonomisinin yüzde kırkı savaşın ilk günlerinde buharlaştı, bu büyük ölçüde özel yatırımdı, bu para gitti,” dedi.

Bauer ayrıca iş dünyası liderlerine üretim kapasitesinin artırılmasını hızlandırmaları çağrısı yaptı. Fakat yetkiliye göre, mühimmat sıkıntısı ile Ukrayna’daki karşı taarruzun zorlu ilerleyişi arasında bir ilişki bulunmuyor.

Ukrayna’nın hala günde 200 veya 300 metre ilerleme kaydettiğini öne süren yetkili, “(Taarruzun) zaman almasının nedeni son derece tehlikeli olması, zira çok derin bir mayın tarlasında muazzam miktarda mayın var -10 kilometreden fazla- metrekare başına beş, altı mayın düşüyor,” diye ekledi.

AVRUPA

Vuçiç’ten ulusa sesleniş: Protestolar dış kaynaklı, istifa etmeyeceğim

Yayınlanma

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, ülke genelindeki kitlesel protestolarda yapılan istifa çağrılarını reddetti. 15 Mart’ta Belgrad’da düzenlenen hükümet karşıtı mitinge katılan on binlerce kişi Vuçiç’i istifaya çağırırken, Vuçiç protestoların dış kaynaklı olduğunu belirtti. Protestolarda yaşanan olaylarda yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.

15 Mart akşamı Belgrad’da, Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in istifası talebiyle büyük bir hükümet karşıtı miting düzenlendi.

Polis, katılımcı sayısını 107 bin olarak tahmin ederken, Public Assembly Archive adlı izleme örgütü, protestoya katılanların sayısının 325 bine kadar ulaştığını bildirdi.

Vuçiç, hem olaydan önce hem de sonra ulusa sesleniş konuşmaları yaptı. 14 Mart’ta gösterilerin yurt dışından yönetildiğini kaydeden Vuçiç, planlanan eylemi “yasa dışı” olarak nitelendirdi.

Ancak yüz binlerce Sırp’ın sokaklara dökülmesinin ardından Vuçiç, söylemini değiştirerek yetkililerin “mesajı iyi anladığını” ve “kendilerini değiştirerek” “ders çıkarmaları” gerektiğini belirtti.

Aynı zamanda Vuçiç, istifa etmeyi reddetti. Çoğu Sırbistan vatandaşının renkli devrimi desteklemediğini ve istikrardan yana olduğunu vurguladı.

Vuçiç, “Ben hayatta olduğum sürece hiçbir geçiş veya hileli hükümet olmayacak. Şantaja ve baskıya boyun eğmiyorum. Ben Sırbistan Cumhurbaşkanıyım ve bu ülkede kuralları sokağın belirlemesine izin vermeyeceğim,” dedi.

Bununla birlikte Vuçiç, muhalefetin talep etmesi hâlinde önümüzdeki üç-dört ay içinde seçim yapmaya hazır olduğunu belirterek, bu seçimlerde “daha da ikna edici bir zafer” kazanacağına inandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı, “Halkın kararını kabul etmeye hazırım. Önemli olan, onların da bunu kabul etmesi ve seçimlerden sonra tekrar şikâyet edip sızlanmaya başlamaması,” diye ekledi.

Vuçiç ayrıca, bu kadar çok insanın bir araya gelmesine rağmen kan dökülmesini önlemeyi ve kitlesel olaylara izin vermemeyi başaran polise teşekkür etti.

Vuçiç, radikal protestocuların Öncüler Parkı’na havai fişek attığını ve bazı göstericilerin polisle çatışma çıkarmaya çalıştığını söyledi.

Sonuç olarak 56 kişi çeşitli yaralanmalar geçirdi. 22 kişi ise gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, Sırp parlamentosu binası önünde barikat olarak sergilenen Vuçiç destekçilerinin traktörlerine zarar vermeye çalışanlar da vardı.

Sırbistan’daki mitingler, Novi Sad’daki yakın zamanda yenilenen tren istasyonu binasında bir sundurmanın çökmesi sonucu kasım ayında başlamıştı.

Kazada 6 ila 74 yaşları arasında 15 kişi hayatını kaybetmişti. Protestocular, ülkedeki yolsuzluğa karşı çıkarak Vuçiç’in istifasını talep etti.

Protesto dalgasının çekirdeğini öğrenciler oluştururken, onlara doktorlar, öğretmenler, motorcular ve gaziler de katıldı.

Son eylemin bir parçası olarak, traktörlerle Belgrad’a gelen çiftçiler de yer aldı.

Vuçiç, çok sayıda insanın “hem kuzeyden hem de orta Sırbistan’dan olmak üzere ülkenin iç bölgelerinden” gelmesine şaşırdığını belirtti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

CDU’lu siyasetçi Bareiß: Kuzey Akım 2 tekrar devreye alınabilir

Yayınlanma

Almanya’nın bir sonraki hükümetine liderlik etmesi beklenen CDU’dan bir siyasetçi ilk kez Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının devreye sokulmasından yana konuştu.

CDU milletvekili Thomas Bareiß sosyal paylaşım ağı LinkedIn’de yaptığı açıklamada, Rusya ve Ukrayna arasında “barış” sağlanırsa, “er ya da geç” “ambargoların” da kalkacağını savundu ve bu takdirde gaz akışının da yeniden başlayabileceğini belirtti.

2021’e kadar Ekonomi Bakanlığında Parlamento Müsteşarı olarak görev yapan olan Bareiß, ABD ve İngiliz medyasında yer alan, ABD’li işadamlarının Kuzey Akım 2’yi işleten şirketi devralmayı planladıkları yönündeki haberlere karşılık olarak bu açıklamayı yaptı.

Böyle bir devralma, ABD’nin AB’nin doğal gaz tedariki üzerindeki etkisini daha da artırması bekleniyor. ABD’nin sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG) halihazırda AB’nin 2023 yılındaki toplam LNG ithalatının yaklaşık yarısını oluşturuyor. 

Fakat Rus LNG’sinin ithalat payı da yeniden artıyor. Sağlam bir Kuzey Akım 2 boru hattı yılda yaklaşık 27,5 milyar metreküp doğal gaz taşıyabilir; bu da Almanya’nın ithalatının yaklaşık üçte birine denk geliyor.

ABD’nin devralma planı

ABD’nin Kuzey Akım 2 ile bağlantılı faaliyetlerine ilişkin ilk haberler geçen yıl kasım ayında yapılmıştı. O dönemde Washington Post gazetesi, ABD’li işadamı Stephen Lynch’in 28 Şubat 2024 tarihinde, İsviçre’de kayıtlı ve yaptırımlara tabi olan boru hattını işleten şirketi devralmak için ABD’nin sorumlu kurumu Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisine (OFAC) başvurduğunu bildirmişti.

Doğal gaz boru hattı böylece ABD’nin mülkü haline geleceğinden, yani fiilen ABD’nin siyasi kontrolü altında olacağından, bunun ABD’nin çıkarlarına uygun olacağı düşünülüyordu.

Lynch’in Moskova’da da oldukça iyi bağlantıları olduğu düşünülüyor zira 2007 yılında Mihail Hodorkovskiy’in artık feshedilmiş Yukos Grubunun yabancı şirketlerini Rosneft’in mülkiyetine geçirme çabalarına dahil olmuştu.

Ayrıca 2022 yılında Rus Sberbank’ın yaptırım uygulanan İsviçre şubesini devralmayı da başarmıştı.

Lynch şimdi de yaptırım uygulanan şirketlerin “Ruslaştırılması” konusunda deneyim sahibi olduğunu ve bunu Kuzey Akım 2’yi devralmak için kullanmak istediğini belirtiyor.

Eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde bu planın “umutsuz” olduğu düşünülse de, Başkan Donald Trump’ın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek istediğini açıklamasıyla bu durum değişebilir.

Rusya, ABD ve Almanya’daki iktidar değişikliklerini dikkatle izliyor

Financial Times da konuyu mart ayı başında ele aldı. Bu arada, Kuzey Akım 2’yi işleten şirkete karşı İsviçre’de açılan ve 9 Ocak 2025 tarihinde sona ermesi gereken iflas davası, şirketin sahibi Gazprom’un talebi üzerine bu yıl 9 Mayıs’a kadar ertelendi.

Gazprom, ABD’deki hükümet değişikliği ve Alman Federal Meclisi’nin yeniden oluşturulduğu erken seçimlerin doğalgaz boru hattının dış durumu açısından “önemli sonuçları” olabileceğini belirtmişti.

Bu arada, Kuzey Akım 2 ile ilgilenen en az bir taraf daha var; ABD liderliğindeki bir konsorsiyum, hazırlıklarında Lynch’ten çok daha ileride ve görünüşe göre somut müzakerelerde de bulunuyor.

Financial Times’ın haberine göre, Trump yönetiminin önde gelen bazı üyeleri süreçler hakkında bilgilendirildi; bu kişiler süreçleri Washington’un Moskova ile bazı siyasi ilişkileri yeniden tesis etme çabalarının bir parçası olarak görüyorlar. 

Buna ek olarak, Kuzey Akım 2 konusunda varılacak herhangi bir anlaşma Ukrayna’daki savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın parçası olabilir.

Son olarak Financial Times, doğalgaz boru hattının ABD liderliğindeki bir konsorsiyum tarafından devralınmasının ABD’ye Avrupa’nın doğalgaz tedariki üzerinde ek bir nüfuz kazandıracağına dikkat çekiyor.

Berlin, Washington’a yeşil ışık yakar mı?

Elbette Kuzey Akım 2 sadece Alman hükümetinin açık rızası ile yeniden işletilebilir. Şimdiye kadar böyle bir onay alınmadı.

FT’nin haberine atıfta bulunan bir hükümet sözcüsü, Kuzey Akım 2’nin 2021’de boru hattı konusunda tırmanan anlaşmazlık nedeniyle “sertifikalandırılmadığını” ve bu nedenle “hiç kullanılamayacağını” belirtti.

Ayrıca Avrupa Komisyonu Kuzey Akım 2 hattının zarar görmemiş kısımlarını yeniden işletme fikrini de reddetti. Brüksel’deki bir Komisyon sözcüsü, boru hattının AB’nin enerji arzını “çeşitlendirmeyeceği” ve “güvenilmez bir ortak olan Rusya’ya bağımlılığı yeniden tesis edeceği” için AB’nin yararına olmayacağını söyledi.

Almanya’nın şu anda görüşmelere dahil olup olmadığı da belirsiz. Washington Post, Moskova’daki eski Alman büyükelçisi Rüdiger von Fritsch’in de dahil olduğu Berlin Global Advisors ajansına atıfta bulunmuştu. Ajans bunu doğrulamadı.

Kuzey Akım 2’nin eski genel müdürü Mathias Warnig de, Financial Times’ın doğalgaz boru hattının işletmeye alınmasıyla ilgili görüşmelere dahil olduğu yönündeki açıklamalarını açıkça yalanladı.

CDU’lu siyasetçiden beklenmedik çıkış

Bu arada CDU milletvekili Thomas Bareiß, gelecekteki Alman hükümet koalisyonundan Kuzey Akım 2’nin faaliyete geçmesi lehinde kamuoyu önünde konuşan ilk siyasetçi oldu.

Bareiß sosyal paylaşım ağı LinkedIn’de, “Yeniden barış sağlandığında ve Rusya ile Ukrayna arasındaki silahlar bırakıldığında (ve umarım bu yakında gerçekleşir), ilişkiler normalleşecektir. Er ya da geç ambargolar düşecek ve tabii ki gaz yeniden akabilecek,” dedi.

CDU milletvekili, ABD liderliğindeki bir konsorsiyum ve Stephen Lynch’in planlarına atıfta bulunarak, bunun “belki de bu kez ABD kontrolündeki bir boru hattında” gerçekleşeceğini açıkladı.

Bareiß, “Avrupa gelecekte de gaz ithalatına bağımlı olmaya devam edeceğinden” ve boru hattı gazı “LNG gazından çok daha ucuz ve aynı zamanda daha çevre/iklim dostu” olduğundan, Kuzey Akım 2 yoluyla ithal edilen doğalgazın “kesinlikle Avrupa’da hızla alıcı bulacağını” sözlerine ekledi.

Bareiß, şu anda CDU’nun ulaşım ve altyapı ile ilgili çalışma grubunda SPD ile koalisyon müzakerecilerinden biri.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English