Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Netanyahu geri mi dönüyor?

Yayınlanma

İsrail’de 2019 Mart ayından beri devam eden seçim döngüsünü kırarak 12 yıllık Netanyahu iktidarını bitiren Değişim Koalisyonu bir yıl sonra dağıldı. Netanyahu’nun tamamen sağcı bir hükümetle geri dönmesi ihtimaller arasında.

İsrail parlamentosu Knesset’in feshedilmesinin ardından İsrail vatandaşları dört yılda beşinci kez sandık başına gidecek. Başbakan Naftali Bennett, 1 Kasım’da yapılması kararlaştırılan seçime kadar koltuğunu koalisyon ortağı ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid’e devretti. Sekiz partili koalisyon hükümetinin dışişleri bakanı olan Lapid’in koalisyon anlaşması gereğince Bennett’in iki yıllık görev süresinin ardından başbakan olması gerekiyordu.

İsrail’de hükümet krizi, Kasım 2018’de Savunma Bakanı Avigdor Liberman’ın hükümetten desteğini çekmesiyle başladı. Netanyahu hükümetinin düşmesi üzerine 9 Nisan ve 17 Eylül 2019’da iki kez seçime gidildi. Tek başlarına yeterli çoğunluğu sağlayamayan partiler, koalisyon için de anlaşamayınca Mart 2020’de üçüncü erken seçim yapıldı. Knesset’e girebilen partilerin koalisyon kuramayacağına kesin gözüyle bakılırken Likud Lideri Binyamin Netanyahu’ya beklenmedik bir destek geldi. Mavi-Beyaz partisinin lideri Benny Gantz, Kovid-19 salgınının getirdiği olağanüstü şartları öne sürerek kendi partisini dağıtma pahasına Netanyahu koalisyonuna katıldı ve yeni hükümet 14 Mayıs’ta göreve başladı. Ancak koalisyon, tıkanan bütçe görüşmeleri nedeniyle 6 ay sonra, 23 Aralık’ta dağıldı.

Uç kanatların koalisyonu

23 Mart 2021 seçimlerine giderken partiler, “Netanyahu karşıtları” ve “Netanyahu yanlıları” olarak kutuplaştı. Netanyahu’nun partisi sandıktan birinci çıktı ve Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi. Netanyahu ve onu destekleyen sağcı partilerin (Ortodoks Yahudi partileri) sandalye sayısı 52’de kaldı ve güvenoyu alacak sayıya ulaşamadı. Bunun üzerine Rivlin, 17 sandalye ile Knesset’te ikinci konumda bulunan merkez Gelecek Var Partisi lideri Yair Lapid’i hükümeti kurmakla görevlendirdi. Lapid’e verilen sürenin dolmasına az bir süre kala, aşırı sağcı Yamina Partisi ile Arap Ra’am Partisi ikna edildi ve “Değişim Koalisyonu”nu kuruldu. Böylece Knesset’te sadece yedi sandalye ile temsil edilen ve Araplara karşı nefret söylemleri ile tanınan aşırı sağcı Bennet, bir Arap partisinin desteğiyle Başbakan olan ilk lider olarak İsrail tarihine geçti. Ancak tek ortak noktaları Netanyahu karşıtlığı olan, ideolojik olarak birbirlerinin zıddı sekiz partinin toplam 62 milletvekiliyle oluşturduğu koalisyonun uzun ömürlü olmayacağı kurulduğu ilk günden belliydi.

Nitekim üç sağ, iki merkez, iki sol ve bir de Arap partisini barındıran koalisyona ilk iki darbe en sağdan, Başbakan’ın partisi Yamina’dan geldi. Milletvekili Amichai Chikli, koalisyonu desteklemeyeceğini en başından ilân etti. Ardından nisan ayında Idit Silman, yeterince sağ politika uygulamadığı gerekçesiyle koalisyondan desteğini çektiğini duyurdu. İki vekilin desteğini çekmesiyle koalisyonun vekil sayısı 60’a düştü. Böylece 120 sandalyeli hükümetin muhalefet karşısındaki oy sayısı eşitlendi. Mayıs ayında Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenazesinde yaşananlar nedeniyle bu kez sol Meretz Partisi’den Filistinli milletvekili Gayda Rinavi Zuabi’nin koalisyondan ayrılma kararı, hükümeti düşme riskiyle karşı karşıya bıraktı. Kriz, Zuabi’nin ikna edilmesiyle aşıldı.

Hükümeti düşüren yasa

Zuabi krizinin üzerinden çok geçmeden Haziran ayında Knesset’e gelen “yerleşimci yasası”nın uzatılmasını öngören kanun tasarısı, hükümetin sonu oldu. Söz konusu yasa, işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan İsrailli yerleşimcilerin, aynı bölgedeki Filistinlilerin aksine İsrail askeri mahkemeleri yerine sivil mahkemelerde yargılanması gibi ayrıcalıkları sağlayan olağanüstü halin düzenli olarak beş yılda bir uzatılmasını öngörüyor. Batı Şeria’daki yaklaşık yarım milyon yerleşimciye İsrail’de vatandaşmış muamelesi yapılmasını öngören ve 1967’den bu yana yürürlükte olan yasanın süresinin uzatılmasını öngören oylama ilk kez Knesset’ten geçmedi. Koalisyon ortaklarından bazı Arap vekiller yasa aleyhine oy kullandı, ancak yasanın geçmemesinin asıl mimarı Netanyahu.

Netanyahu ve onu destekleyen muhalefetteki aşırı sağ partiler, yasayı desteklemelerine rağmen hükümeti devirme umuduyla aleyhte oy kullandı. Yamina’dan milletvekili Uri Orbach, hükümetin başarısız olması nedeniyle muhalefet tarafından Knesset’in feshedilmesi tasarısı gündeme gelirse lehte oy kullanacağını Başbakan Bennett’e iletti. Bu gelişme üzerine Knesset’te 60’a 60’a dengesi koalisyon aleyhine bozuldu ve Bennett-Lapid hükümeti erken seçim kararı aldı. Knesset’in haziran ayının sonundan önce feshedilmesiyle yerleşimci yasasının süresi otomatik olarak uzamış oldu. Zaten Bennett de “ülkenin anayasal kaosa girmesini engellemek” amacıyla fesih kararı aldıklarını vurguladı ve “İsrail’in güvenliğini daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde siyasi oyuna çeviren muhalefetin aksine ben, İsrail’in güvenliğine bir gün bile zarar vermeyi reddettim” dedi.

İsrail sağı Netanyahu’ya evet diyecek mi?

Seçim maratonunun başlaması siyasi partileri de hareketlendirdi. Seçimin en tartışmalı adayı ise kuşkusuz 12 yılı üst üste olmak üzere 15 yıl boyunca başbakanlık görevini yürüterek bir rekora imza atan eski Başbakan Binyamin Netanyahu. İsrail yönetimine damga vurmasının yanında muhalefette de etkinliğini kanıtladı. Değişim Koalisyonu’ndaki sağcı partileri hedefine koyan Netanyahu, adım adım izlediği yıpratma stratejisi ve propaganda ile hükümeti düşürecek taşları döşedi. Netanyahu’ya göre, 1 Kasım’da yapılacak seçimler, tekrar göreve gelmesi için bir fırsat. Hakkındaki rüşvet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma davaları devam eden Netanyahu’nun A planı kuşkusuz yeni bir seçim değildi, ancak yeni bir hükümet için yeterli desteği bulamadı. Üst üstte üç seçimde hükümet kuracak sayıya ulaşamamasına rağmen İsrail basınının günlük yayınladığı anketler Netanyahu’ya cesaret veriyor. Anketlere göre Netanyahu, 58 sandalye kazanabilir ve liderliği altında tamamen sağcı bir hükümet kurmak için gerekli çoğunluğa yaklaşabilir.

Yamina dağılmanın eşiğinde

Kısa süreli başbakanlığında partisi Yamina’nın büyük kan kaybettiği Bennett ise tekrar aday olmayacağını duyurdu. Bennett, Netanyahu’nun da sağında mevzilenen, Arap düşmanı ifadeleriyle nam salmış uç bir isim olmasına rağmen, bir Arap partisi ile ittifak kurduğu gerekçesiyle Netanyahu’nun başını çektiği aşırı sağcılar tarafından “hain” damgası yedi. Sağcı tabandaki itibarı sarsılan Yamina’nın bu seçimde merkez-solla koalisyona girmesi beklenmiyor. Aslında İçişleri Bakanı Ayelet Shaked’in, Yamina’nın yeni lideri olarak seçim yarışına gireceği bile kuşkulu. Anketlerde seçim barajını kıl payı aştığı görülen Shaked aday olur ve partisi barajı aşarsa, Knesset’te Netanyahu’ya can suyu olabilir. Ancak aday olup da seçim barajına takılması senaryosu Netanyahu’nun en kötü kabûsu. Netanyahu’nun başbakan olması için bir şansı varsa bu, sağ oylardan birini bile ıskalamamasına bağlı.

Birleşme olabilir

Shaked’in Netanyahu’ya meyleden tavrı, koalisyondaki diğer sağ partileri zor duruma düşürecek gibi görünüyor. Anketlerde baraj bandında seyreden Adalet Bakanı Gideon Saar liderliğindeki Yeni Umut Partisi’nin, Yamina ile birleşme umudu kalmayınca merkez Mavi ve Beyaz Partisi ile birleşme görüşmelerine başladığı iddia ediliyor. İsrail basınında çıkan haberlere göre eski Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot da koalisyona katılacak. Eisenkot’un hem soldan hem de sağdan seçmen çekme yeteneğine sahip olduğuna inanılıyor.

Taze Başbakan oyunu artırabilecek mi?

Bennett’ten Başbakanlık koltuğunu geçici olarak devralan Yair Lapid’in partisi Gelecek Var, anketlerde Netanyahu’nun ardından ikinci sırada görünüyor. İsrail tarihinin etnik ve ideolojik olarak en çeşitli koalisyonu olan Değişim Koalisyonu’nun mimarı olan Lapid, aynı zamanda 2009’dan bu yana iki devletli bir çözümü destekleyen ilk İsrail başbakanı. İsrail sağı, solu, merkezi ve Arap bir partiyi pragmatik bir çözümle, Netanyahu karşıtlığında tek bir çatı altında buluşturmak her ne kadar ömrü kısa da olsa, önemli bir başarı. Ancak koalisyonun dağılmasına neden olan “yerleşim yasası” oylamaları, Netanyahu’nun başını çektiği İsrail sağının gerektiğinde daha da pragmatik olabileceğini gösterdi. Seçim yarışına Başbakan sıfatıyla girecek olan Lapid, bu dönemde etkinliğini ve liderliğini kanıtlayarak elini güçlendirmeye çalışacak. Lapid, Kasım ayında yeni bir koalisyon hükümeti kurulamaması ihtimalinin yüksek olduğu da düşünüldüğünde, beklenenden uzun bir süre geçici başbakan olarak kalabilir. Lapid’in bu süreçteki icraatları sol kampa olan güveninin artması için fırsat olabileceği gibi tam tersi bir etki de yapabilir.

İsrail siyasetinde kördüğüm

1 Kasım seçimlerinde daha önceki seçim sonuçlarından çok farklı bir tablo çıkması beklenmiyor. Dolayısıyla İsrail siyasetinin içine düştüğü kemikleşmiş kimlik siyasetiyle atılan kördüğüm öyle kolay çözülecek gibi durmuyor. Her ne kadar “Netanyahu karşıtlığı” gibi pragmatik ve belki de sığ bir amaç için kurulmuş da olsa Değişim Koalisyonu denemesi, siyaseten uç cephelerde yer alan kanatları bir araya getirecek motivasyonun kaynağının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bir de İsrail sağının radikal politikalarından taviz vermeye hazır olmadığını…

ORTADOĞU

İranlı Bakan Riyad’da: Lübnan ve Gazze masada

Yayınlanma

iran ve suudi bakanlar

İsrail’in İran’a yönelik misilleme saldırısı beklenirken İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Suudi Arabistanlı mevkidaşı Faysal Bin Ferhan ile Riyad’da bir araya geldi. İki bakanın, İsrail’in saldırıları altındaki Lübnan ve Gazze’deki durum başta olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri istişare ettiği belirtildi

İran devlet televizyonuna göre, Erakçi, resmi ziyaret gerçekleştirdiği Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da mevkidaşı Bin Ferhan ile bir araya geldi.

Görüşmeye ilişkin açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, iki bakanın, İsrail’in saldırıları altındaki Lübnan ve Gazze’deki durum başta olmak üzere bölgedeki son gelişmeler üzerine “faydalı ve yapıcı” görüşmelerde bulunduğunu belirtti.

İranlı yetkili: Körfez ülkeleri hava sahasını İran’a karşı kullandırmamalı

Tarafların, İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik saldırılarının durdurulması ve sivillere derhal insani yardım sağlanması gerektiğini vurguladığını aktaran Bekayi, Erakçi ile Bin Ferhan’ın siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlarda ilişkilerin geliştirilmesi yönündeki ortak kararlılıklarını yinelediğini kaydetti.

Erakçi, görüşmeden önce yaptığı açıklamada, Riyad ziyaretinin İsrail’in Filistin ve Lübnan’da işlediği suçların durdurulmasına yönelik bölgesel istişarelerin devamı olduğunu söylemişti.

İranlı Bakan, Riyad’daki temaslarının ardından Katar’da üst düzey yetkililerle görüşmek için Doha’ya gidecek.

İranlı Bakan’ın ziyareti Körfez ülkelerinin geçen hafta olası İsrail-İran savaşında tarafsız kalacaklarını ilan etmesinden sonra geldi.

İsrail’in İran’ın petrol ve nükleer tesislerine saldırmayı planladığı yönündeki haberler üzerine geçen hafta acil toplanan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri; Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Kuveyt, İran-İsrail çatışmasında tarafsız olduklarını ilan etti. Bu ülkeler, ABD’nin topraklarındaki hava üsslerini İran’a karşı kullanılmasına izin vermeyeceklerini duyurdu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas ve Fetih hareketleri Kahire’de buluştu

Yayınlanma

filistin bayrağı

Hamas ve Fetih hareketleri, Pekin’de vardıkları uzlaşma sonrası Filistin ulusal birliği görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya geldi.

Kahire el-İhbariye kanalının adını açıklamadığı bir güvenlik kaynağından aktardığına göre, toplantılarda geçiş kapıları, sağlık, yardım, barınma, sosyal kalkınma ve eğitim konularının idaresiyle ilgili komisyonun çalışma mekanizmalarının belirlenmesi tartışılacak.

Toplantıya ilişkin Hamas’tan yapılan açıklamaya göre, Hamas’tan Siyasi Büro Üyesi Halil Hayye, Fetih’ten ise Başkan Yardımcısı Mahmud Alul heyetlere başkanlık yapıyor.

Filistinli gruplar anlaştı: Tüm Filistin topraklarında tek bir hükümet kurulacak

Toplantının Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırıları, siyasi ve sahadaki gelişmeleri görüşme ile ulusal birlik çabalarının birleştirilmesini hedeflediği kaydedildi.

Temmuz ayında Çin hükümetinin davetiyle 14 Filistinli örgüt, başkent Pekin’de bir araya gelmişti. Yapılan toplantıların ardından sonuç bildirgesi yayımlanmıştı.

Bildirgede, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) çatısı altında tüm grupların yer aldığı “kapsamlı bir ulusal birliğe” ulaşma ve Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Kudüs’te Filistinlilerin yönetilmesi için geçici bir ulusal uzlaşı hükümeti kurma konusunda anlaşmaya varıldığı duyurulmuştu.

Pekin’deki Filistin uzlaşı anlaşması nasıl hayata geçirilecek?

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İranlı yetkili: Körfez ülkeleri hava sahasını İran’a karşı kullandırmamalı

Yayınlanma

İranlı üst düzey bir yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada Tahran’ın, Körfez Arap ülkelerine, hava sahalarını veya askeri üslerini İran’a karşı kullandırmalarının “kabul edilemez” olacağını ilettiğini ve böyle bir adımın karşılık bulacağını konusunda uyardığını söyledi. Yetkili ayrıca, İsrail’in İran’a saldırması durumunda Körfez ülkelerinin petrol piyasalarını dengelemek için yapacakları herhangi bir hamlenin, şu ana kadar yapılan görüşmelerin bir parçası olmadığını belirtti.

Bu açıklamalar, geçen hafta İran’ın gerçekleştirdiği füze saldırısına karşı İsrail’in olası misillemesi konusundaki endişeler artarken geldi. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Suudi Arabistan ve Katar da dahil diğer Körfez ülkeleriyle temasta bulundu.

Bu temaslar, geçen hafta Katar’daki bir konferans sırasında İran ve Körfez Arap ülkeleri arasında yapılan görüşmelerin ardından geldi. Körfez ülkeleri, Tahran’a İsrail ile herhangi bir çatışmada tarafsız kalacaklarına dair güvence verdiler.

Reuters’a konuşan üst düzey İranlı yetkili İran, “Herhangi bir Körfez ülkesinin hava sahası veya askeri üslerinin Tahran’a karşı kullanılması durumunda, bunun tüm grup tarafından atılmış bir adım olarak görüleceğini ve Tahran’ın buna uygun şekilde yanıt vereceğini net bir şekilde belirtti” dedi.

Yetkili şöyle devam etti: “Mesajda İsrail’e karşı bölgesel birliğin gerekliliği ve istikrarın güvence altına alınmasının önemi vurgulandı. Ayrıca, İran’a karşı eylemler için bir bölge ülkesinin hava sahasının kullanılmasına izin vermek gibi İsrail’e yapılacak herhangi bir yardımın kabul edilemez olduğu da açıkça ifade edildi.”

“OPEC tartışmaların bir parçası değil”

Öte yandan İranlı yetkili, Tahran’ın herhangi bir gerginlik sırasında İran üretiminin kesintiye uğraması halinde Körfez Arap petrol üreticilerinin üretimi artırması konusunu tartışmadığını söyledi.

ABD haber sitesi Axios geçen hafta İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde İsrail’in misilleme olarak İran’daki petrol üretim tesislerini hedef alabileceğini bildirmişti.
Suudi Arabistan’ın fiilen liderliğini yürüttüğü Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), İsrail’in misillemesi sonucu İran’ın bazı tesislerinin devre dışı kalması halinde bu ülkedeki arz kaybını telafi edebilecek yeterli yedek petrol kapasitesine sahip.

OPEC’in yedek kapasitesinin büyük bölümü Körfez bölgesinde bulunuyor. İran Körfez’deki petrol tesislerine saldırma tehdidinde bulunmadı ancak daha önce “İsrail destekçilerinin” doğrudan müdahale etmesi halinde bölgedeki çıkarlarının hedef alınacağı uyarısında bulunmuştu.

En büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan son yıllarda Tahran’la siyasi bir yakınlaşma yaşadı ve bu da bölgesel gerginliklerin azalmasına yardımcı oldu, ancak ilişkiler zor olmaya devam ediyor.

Suudi Arabistan, 2019’da Abqaiq’teki kilit rafinerisine düzenlenen ve küresel petrol arzının %5’inden fazlasını kısa süreliğine durduran saldırıdan bu yana İran’ın petrol tesislerine yönelik bir saldırısından çekiniyor. İran bu saldırıda dahli olduğu iddialarını reddetmişti.

Körfez’deki Batılı bir diplomat, geçen hafta perşembe günü Doha’da yapılan Körfez-İran toplantısında İran’ın İsrail saldırısı karşısında bölgesel birlik çağrısında bulunduğunu ve Körfez ülkelerinin tarafsızlığını asgari bir gereklilik olarak gördüğünü açıkça ifade ettiğini söyledi.

Diplomat, İran’ın bir İsrail saldırısı durumunda her bir Körfez ülkesinin nasıl tepki vereceğini ve ülkelerinde bulunan ABD üslerinin nasıl kullanıldığını yakından izleyeceğini açıkça belirttiğini söyledi.

Bahreyn, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ABD askeri tesislerine ya da birliklerine ev sahipliği yapıyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English