Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Beş soruda olası Suriye harekâtı

Yayınlanma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mayıs ayında Suriye sınırı boyunca “Güvenli bölge oluşturmak için başlatılan çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımların yakında atılacağı”nı açıklaması, üç yıl sonra yeni bir harekâtı gündeme getirdi. Ancak üzerinden iki ay geçmesine rağmen bölgeye yeni bir harekât düzenlenmedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Temmuz ayında Türkiye’nin planladığı askeri operasyondan geri adım atmayacağını ve ertelemeyeceğini söyledi. Akar, Halep kırsalında bulunan Münbiç ve Tel Rıfat’tan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) güçlerine yönelik ciddi tacizler başladığını ve Türkiye’nin bu tacizleri askeri, taktiksel ve teknik olarak takip ettiğini ve elinde buna göre çalışma planlarının olduğunu belirtti.

Öte yandan TSK, Suriye’nin kuzeyinde konuşlu güçlerini takviye etti. Temmuz’un ilk 10 gününde dokuz askeri konvoy Fırat Kalkanı bölgesine giriş yaptı. Türkiye’nin kontrolündeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarına hazırlık durumlarının seviyesini yükseltmeleri için talimat verildi. Ayrıca Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde konuşlu TSK birlikleri Halep’in kuzey kırsalındaki YPG mevzilerini ara ara bombalamayı sürdürdü.

1- Olası harekât bölgeleri nereleri kapsıyor?

Türkiye, 24 Ağustos 2016 Fırat Kalkanı, 20 Ocak 2018 Zeytin Dalı ve 9 Ekim 2019 Barış Pınarı Harekâtları ile Suriye sınırındaki bölgeye üç kez kapsamlı operasyon düzenledi. Operasyonların temel hedefi, PKK/PYD terör örgütünün Irak’tan Akdeniz’e Türkiye sınırı boyunca uzanan bir koridor oluşturmasını engellemek olarak konuldu. Operasyonlar büyük ölçüde başarıya ulaştı, ancak Barış Pınarı harekatı devam ederken ABD ve Rusya ile ayrı ayrı imzalanan mutabakatlara göre PKK/PYD, çekilmesi gereken Münbiç, Tel Rıfat ve Ayn el Arab’dan çekilmedi.

Barış Pınarı Harekâtı’nın sekizinci gününde Türkiye’ye gelen dönemin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile imzalanan mutabakatta örgütün Türkiye sınırından 32 kilometre güneye çekileceği taahhüt edilmişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 22 Ekim 2019’da imzalanan Soçi Mutabakatı’nda ise terör örgütünün sınırdan 32 kilometre uzaklaştırılmasına ek olarak Münbiç ve Tel Rıfat’ın boşaltılacağı özellikle belirtilmişti. Mutabakatların üzerinden 2,5 yıl geçti, ancak terör örgütü Münbiç, Tel Rıfat ve Ayn el Arab ile Kamışlı’da varlığını sürdürüyor.

ABD desteğiyle Suriye topraklarının yaklaşık üçte birini işgal eden PKK/PYD, ülkenin kuzeyinde, TSK kontrolündeki Azez, Mare, Bab, Cerablus, Afrin, Tel Abyad ve Rasulayn ilçelerini sık sık ağır silahlarla hedef alıyor. Bu saldırılar Fırat’ın batısında Türkiye sınırına 18 kilometre uzaklıktaki Tel Rıfat ve sınıra 30 kilometre uzaklıktaki Münbiç ile Fırat’ın doğusunda sınırın dibindeki Ayn el Arab bölgelerinden geliyor. Harekâtın, öncelikli olarak Münbiç ve Tel Rıfat’ı hedef alması kuvvetle muhtemel. Ancak, Erdoğan’ın sınırlarını çizdiği güvenli bölge, söz konusu iki bölgenin temizlenmesiyle tamamlanmış olmayacak. Bu bölgeden daha geniş bir alanı kapsayan Rasulayn’dan Irak sınırına kadar uzanan Kamışlı da harekâtın uzak ama olası hedeflerinden biri.

2- Harekatın hedefi ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, harekât sinyalini verdiği konuşmasında, “Ülkemize ve güvenli bölgelerimize yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar, harekât önceliğimizin başında yer almaktadır” dedi. Açıklamadan harekâtın hedeflerinden birinin PKK/PYD bölgelerinden yönelen terör tehdidini ortadan kaldırmak olduğu anlaşılıyor.

Daha zor ve daha kapsamlı hedef ise Fırat’ın batısında Münbiç’ten başlayıp Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar uzanan 480 kilometrelik sınır hattının tamamının “güvenli bölge”ye dönüştürülmesi. Mevcut durumda, bu bölgenin yaklaşık 155 kilometrelik kısmı (Cerablus ve Tel Abyad-Rasulayn arası) TSK kontrolünde. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu planı 24 Eylül 2019’da Birleşmiş Milletler kürsüsünden de gündeme getirdi, hedefin ilk etapta kurulacak bu alana 1-2 milyon Suriyeliyi yerleştirmek olduğunu söyledi. Erdoğan, bölgenin derinliğinin Rakka-Deyrizor hattına indirildiği takdirde ise Türkiye, Avrupa ve dünyanın diğer bölgelerinden dönecek Suriyeli sayısının 3 milyona kadar çıkabileceğini ifade etti. Erdoğan’ın bu konuşmasından 15 gün sonra TSK, Barış Pınarı Harekâtını başlattı ve Tel Abyad-Rasulayn arası terör örgütünden temizlendi, ancak ABD ve Rusya’nın araya girmesi ile harekât sonlandırıldı.

Harekâtın daha 2019’da belirlenen hedefi, neden bugün yeniden gündeme geldiğini de açıklıyor: 3 milyon Suriyelinin sınır hattında oluşturulacak ve daha sonraki etapta güneye doğru genişletilecek güvenli bölgelere yerleştirilmesi planlanıyor. Sığınmacı sorununun Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizle birlikte halkın temel gündemi haline gelmesi ve muhalefetin iktidarı sığınmacılar üzerinden sıkıştırması, Ankara’yı soruna çözüm bulmaya zorluyor. Şam ile diplomatik ilişkisi bulunmayan Ankara, güvenli bölge formülü ile Suriyeli sığınmacı yükünü hafifletmeye en azından yükü sınır dışına taşımaya çalışıyor.

Zamanlamada, Rusya’nın Ukrayna harekâtı önemli bir paya sahip. Zira, tüm dünyanın özellikle Avrupa’nın dikkati bu bölgede. Ukrayna krizinde Rusya’yı doğrudan karşısına almayan ve yaptırımlara katılmayan Türkiye, harekât için dikkati Ukrayna’da olan Rusya ile daha kolay uzlaşacağını düşünüyor.

3- Rusya ve İran ne diyor?

Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrantyev olası bir harekâtı akıllıca bir adım olarak görmediklerini, çünkü gerilimin tırmanmasına ve istikrarın zarar görmesine yol açabileceğini söyledi. Konu, Ankara ziyaretinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte kameralar karşısına geçen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da gündemindeydi. Çavuşoğlu 2019’da imzalanan mutabakat muhtırasına göre Tel Rıfat bölgesinin “terörden temizlenmesi” konusunda “Rusya’nın verdiği sözü tutmasını beklemenin Türkiye’nin hakkı” olduğunu söyleyince Lavrov, Türkiye ile Rusya’nın Mart 2020’de “İdlib’in teröristlerden temizlenmesine” ilişkin başka bir mutabakat daha imzaladıklarını anımsattı ve Türkiye’nin bölgede gerekli adımları atmadığı mesajını verdi.

Olası harekâtın hedefinin Rusların da bulunduğu Tel Rıfat ve Münbiç olması nedeniyle Moskova’nın harekâta kolay kolay yeşil ışık yakması beklenmiyor. Rusya’nın, İdlib’de Türkiye’nin bölgede olmasından faydalanan ve kök salan HTŞ’yi, Tel Rıfat ve Münbiç’e karşılık masaya koyması kuvvetle muhtemel.

Türkiye’nin daha önceki harekâtlarında yüksek perdeden karşı çıkmayan İran ise bu kez yeni bir harekâta karşı olduğunu açıkladı. Ayrıca daha önceki harekâtların “Fırat’ın doğusu teröristlerden temizlenmeli” diyen eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde yapıldığını hatırlatmakta fayda var. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bayram dolayısıyla telefonda görüştüğü Suriye lideri Beşar Esad’a “Suriye’ye herhangi bir yabancı müdahaleye karşıyız” dedi. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da 2 Temmuz’daki Şam ziyareti sırasında İran’ın tutumunu, “Türkiye’nin güvenlik meselelerdeki endişelerini çok iyi anlıyoruz ve herhangi bir açıklamayla yapılan her türlü askeri eyleme şiddetle karşıyız” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Rusya bir süredir Ukrayna gündemi nedeniyle Suriye’deki birliklerinin sayısını ve niteliğini düşürmek zorunda kalmıştı. Rusların boşalttığı yerleri İran destekli grupların aldığı ve İran’ın Halep, Hama, Deyrizor bölgelerine takviye birlikler yerleştirdiği belirtiliyor. Bu tablo karşısında muhtemel bir operasyona en çok İran’ın karşı çıkması şaşırtıcı olmayacaktır.

4- Suriye yönetimi ne yapacak?

Suriye yönetimi bugüne kadar Türkiye’nin kendi sınırında yaptığı tüm harekâtları işgal olarak niteledi ve karşı çıktı. Egemenlik iddiasında olan bir devletin kendi sınırında, kendisinden onay alınmadan yapılan herhangi bir operasyon için farklı bir açıklama yapması da beklenemez. Suriye her ne kadar karşı çıksa da Türkiye’nin YPG’yi hedef alan harekâtlarından yararlanmasını bildi ve bugün de yararlanmaya çalışıyor. Türkiye YPG’yi sıkıştırdıkça Suriye de YPG’yi, özerklik hedefini kırarak kendi denetimine almak için uğraşıyor. Bu kapsamda Şam ile YPG temsilcileri arasında bugüne kadar yapılan görüşmelerin YPG’nin “demokratik özerklik”te ısrarcı olması üzerine sonuçsuz kaldığı biliniyor.

Suriye yönetimi ve YPG temsilcileri, Türkiye’nin harekâtı gündeme geldikten sonra Ruslar aracılığıyla bir kez daha masaya oturdu. Görüşmelerden sızan bilgilere göre Şam, YPG’den devletin resmi bayrağının denetimindeki tüm bölgelerde göndere çekilmesini, kamu binalarına Beşar Esad’ın fotoğrafının asılmasını istedi ve diplomatik temsiliyetin devletinin meşru organlarıyla sınırlandırılması şartını koştu. YPG’liler şartları henüz kabul etmediklerini basına sızdırıyorlar. Toplantılarda gündeme gelen diğer bir konunun da Türkiye’nin olası harekâtına karşı koymak için “ortak bir askeri operasyon odasının” kurulması olduğu belirtiliyor. Öte yandan Suriye ordusunun bölgeye bazı takviyeler yaptığına ilişkin haberler yer alsa da Türkiye’nin harekâtına karşı koyacak düzeyde bir güç yığınağı olmadığı biliniyor.

5- ABD’nin tavrı ne olur?

ABD Dışişleri Bakanı Blinken, olası harekâtla ilgili Türkiye’yi uyardıklarını, böyle bir adımın bölgeyi riske atacağını söyledi: “Bu, karşı olacağımız bir şeydir. Endişemiz, yeni herhangi bir askeri operasyonun bölgedeki istikrarı zayıflatması, kötü niyetli aktörlere istikrarsızlıktan yararlanma fırsatı yaratmasıdır.” Blinken açıklamasında adını vermeden YPG’yi partner olarak nitelendirdi: “Suriye içinde IŞİD’e karşı savaşı partnerler yoluyla etkili bir şekilde sürdürüyoruz ve IŞİD’i içine tıktığımız kutuda tutmak için gösterilen çabaları tehlikeye atacak hiçbir şey görmek istemiyoruz.” ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, Türkiye’yi olası harekâttan vazgeçirmek için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini, ancak Ankara’nın ABD istiyor diye operasyondan “geri adım atacağını” düşünmediğini söyledi.

Türkiye sınırlarının tamamından YPG’yi uzaklaştıracak bir harekât, kuşkusuz Suriye’nin kuzeydoğusuna uzun süreden beri yatırım yapan ABD’nin çıkarına zarar verecektir. Suriye’de YPG üzerinden var olabilen ABD’nin YPG için planladığı Kuzey Irak modeli de sekteye uğrayacaktır. Harekâtın Fırat’ın batısındaki Tel Rıfat ve Münbiç’le sınırlı kalması durumunda, bu bölgelerde Rus güçleri var, ABD’nin Türkiye ile yeni bir krizi göze alması beklenmiyor. Ancak Fırat’ın doğusunda ABD birliklerinin bulunduğu Ayn el Arab’ı hedefleyen bir harekâtın ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmesi kaçınılmaz.

 

ORTADOĞU

Beyrut’un güneyinde tuhaf olay: Çağrı cihazları patladı, yüzlerde Hizbullah üyesi yaralandı

Yayınlanma

Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde yer alan ve Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiye mahallesinde akşam saatlerinde ilginç bir olay yaşandı.

Güvenlik kaynaklarının Reuters’a verdiği bilgiye göre, Lübnan’ın güneyinde ve Beyrut’un güney banliyölerinde iletişim kurmak için kullandıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu Hizbullah’ın onlarca üyesi ağır yaralandı.

Bir Reuters muhabiri Dahiye’de 10 Hizbullah üyesinin yaralarından kanlar aktığını gördüğünü aktardı.

Lübnan Kuvvetleri’ne ait LBC TV kanalının haberine göre ise ilk bilgiler, Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan çağrı cihazı ya da kablosuz iletişim cihazlarının patladığını gösteriyor.

Haberde patlamanın nedeninin İsrail’in bu cihazlarda açtığı bir “gedik olabileceği” ileri sürülüyor. LBC, patlamaların ardından çok sayıda yaralı olduğunu bildirdi.

The Cradle‘ın aktardığına göre yerel haberler, kurbanların çoğunun Hizbullah’ın üyeleri olduğunu gösteriyor. Resmi olmayan rakamlara göre, bazıları ağır olmak üzere 1.200 kadar kişi yaralandı.

İranlı Mehr Haber Ajansı ülkenin Lübnan Büyükelçisi Mücteba Amani’nin de patlayan cihazlardan biri nedeniyle yaralandığını bildirdi.

Lübnan İç Güvenlik servisinden yapılan açıklamada, “Başta güney banliyösü olmak üzere Lübnan’ın çeşitli bölgelerinde belirli tipteki kablosuz iletişim cihazları patladı ve yaralanmalara yol açtı… Bu nedenle İç Güvenlik Güçleri vatandaşlardan yaralıların tedavisini ve hastanelere naklini kolaylaştırmak için yolları açmalarını istemektedir,” denildi.

Sağlık Bakanlığı da benzer kablosuz iletişim cihazlarına sahip olan herkesi, patlamaların nedeni belirlenene kadar bu cihazlardan uzak durmaya çağırdı.

Dahiye’nin yanı sıra Bekaa Vadisi, Nebatiye, El-Huş, Bint Cbeyl ve Tyre’deki çeşitli yerlerde patlamalar ve yaralanmalar rapor edildi.

Üst düzey bir güvenlik yetkilisi Sputnik ‘e yaptığı açıklamada, “İsrail bireysel iletişim cihazları sistemine sızdı ve onları havaya uçurdu,” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Sputnik: Ukraynalı eğitmenler, militanlara İHA eğitimi vermek üzere İdlib’e gitti

Yayınlanma

Konuya yakın Suriyeli bir kaynak Sputnik haber ajansına yaptığı açıklamada, Ukrayna ordusundan 250 kişilik bir eğitmen grubunun, Heyet Tahrireş-Şam (HTŞ) militanlarına insansız hava aracı (İHA) üretimi ve modernizasyonu konusunda eğitim vermek üzere Suriye’nin kuzeyindeki İdlib vilayetine gittiğini bildirdi.

Kaynak, “İdlib’e ulaşan Ukraynalı eğitmenlerin sayısının 250’ye ulaştığına dair teyit edilmiş bilgiler var. Bu eğitmenler İdlib şehri ve Cisr eş-Şuğur bölgesindeki üretim tesislerine dağıtıldı,” diyerek, eğitmenlerin İHA üretimi ve modernizasyonu konusunda eğitim verdiğini belirtti.

Ayrıca kaynak, “İdlib’deki HTŞ’ye 250’den fazla İHA, parçalar ve partiler halinde teslim edildi,” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Ukraynalı istihbarat yetkililerinden oluşan bir grup, yeni teknolojilerdeki [İHA üretimi] hataları giderdikten sonra Rus kuvvetlerine karşı saldırıları koordine etmek ve planlamak için bir ayı aşkın süre önce İdlib’i birkaç kez ziyaret etti. Ukraynalılar ve Amerikalılar, Suriye’deki Rus güçlerine karşı yeni bir cephe açmak amacıyla Ukrayna’daki savaşı Suriye’ye taşıyorlar,” diye ekledi.

Bu arada Suriye’de yayımlanan el-Vatan gazetesi, Ukrayna askeri istihbarat başkanı Kirill Budanov’un HTŞ lideriyle sürekli temas halinde olduğunu ve Ukrayna silahlı kuvvetlerine katılmak üzere savaşçı toplamaya çalıştığını kaydetti.

Ukrayna, Rusya’nın Suriye’deki askeri üssüne saldırdığını iddia etti

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Irak Başbakanı es-Sudani: IŞİD yenildiğine göre topraklarımızda ABD askerine ihtiyaç yok

Yayınlanma

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, IŞİD’i yok etmeyi büyük ölçüde başardıkları için ülkesinde artık ABD askerlerine ihtiyaç kalmadığını ve yakında çekilmelerine ilişkin bir takvim açıklamayı planladığını söyledi.

Es-Sudani pazar günü Bağdat’ta Bloomberg’e verdiği mülakatta, “Gerekçeler artık yok. Bir koalisyona ihtiyaç yok. Savaşlardan istikrara geçtik. IŞİD gerçekten bir meydan okumayı temsil etmiyor,” dedi.

Iraklı lider, nisan ayında Washington’da ABD Başkanı Joe Biden ile konuyu görüştüklerini ve ülkelerinin çekilme konusunda bir mutabakata vardığını söyledi. Irak Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi bu ay Al Hadath televizyonuna yaptığı açıklamada askerlerin 2026 yılına kadar çekileceğini söylemişti.

ABD, koalisyon ve ne zaman sona ereceği konusunda Irak’la görüşmelerin devam ettiğini söylüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu ay yaptığı açıklamada, iki hükümetin “daha kalıcı bir ikili güvenlik ortaklığına düzenli bir geçiş” üzerinde çalıştığını söylemişti.

Başbakan, Irak birliklerinin “terörle mücadele” baskınlarında oynadıkları rolün IŞİD’le tek başlarına mücadele edebileceklerini gösterdiğini söyledi.

Es-Sudani, “Bu insanları yakalıyorlar. Onları buluyor ve öldürüyorlar. Bu bizim elde ettiğimiz bir zaferdir. Bu, güvenlik aygıtının Amerikalıların ve Iraklıların istediği kabiliyet seviyesine ulaştığının kanıtıdır,” dedi.

Es-Sudani, hükümetinin hem İran hem de ABD ile olan yakın bağlarını iki ülke arasındaki ilişkileri iyileştirmek için kullanmaya çalıştığını söyledi fakat bunun nasıl yapılacağı konusunda ayrıntı vermedi. 

Irak başbakanı, askerlerin çekilmesinden sonra da Irak ve ABD’nin güvenlik ve ekonomik konularda işbirliğini sürdüreceğinden emin olduğunu söyledi.

Başbakan, eski Başkan Donald Trump ile Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i karşı karşıya getiren kasım seçimlerinin sonucunun bunu değiştirmeyeceğini söyledi ve “Her yönetimle çalışacağız,” dedi.

Es-Sudani Gazze’deki savaşın etkilerinden de yakındı ve Orta Doğu’nun “tehlikeli” bir aşamada olduğunu söyledi ve Bağdat’ın Filistinlilere desteğini ve İsrail’e yönelik eleştirilerini yineledi.

Irak’ın resmi ilişkilerinin bulunmadığı İsrail için Es-Sudani, “Tüm sözleşmeleri ve anlaşmalarıyla uluslararası sistemi tanımayan bir tarafla karşı karşıyayız,” dedi.

Irak lideri hafta sonu New York Times’ın Hamas ve Yemenli direniş örgütü Husilerin Bağdat’ta ofis açtığına dair haberini yalanladı.

Irak’ta bu türden resmi bir ofis bulunmadığını kaydeden es-Sudani, yine de bu grupların ülkede yetkilileri olabileceğini de sözlerine ekledi.

ABD’nin Irak’ta resmi açıklamalara göre yaklaşık 2.500 askeri personeli bulunuyor ve bu sayı 2014 yılında IŞİD ile mücadele etmek üzere ABD öncülüğünde kurulan koalisyonun bir mirası.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English