Bizi Takip Edin

ASYA

Okyanus dibinde ‘Soğuk Savaş’

Yayınlanma

Yaklaşık 1,4 milyon kilometrelik metal kaplı fiber kablolar, okyanusların dibinde internet trafiğini sorunsuz bir şekilde sağlıyor. Bu kabloların temini ve montajı Fransa, ABD ve Japonya menşeili şirketlere ait.

Çin hükümeti küresel pazara başarılı bir şekilde girmeye başladı. Ancak teknoloji alanında ABD bu durumdan rahatsız. Nedenini ise casusluk endişeleri olarak açıklıyor.

ABD yatırımını içeren uluslararası deniz altı kablo projelerinden rutin olarak engellenmesine rağmen Çinli şirketler, Çin ve birçok müttefik ülke için kablo üretimine devam etti.

Bu, küresel internet ağının temelini oluşturan altyapının sahibi ve yöneticisi konusunda tehlikeli bir bölünme korkusu yaratmış durumda.

Çinli şirketler konsorsiyumdan çıkarıldı

2018’de Amazon, Meta ve China Mobile, Kaliforniya’yı Singapur, Malezya ve Hong Kong’a bağlayan bir kablo üzerinde birlikte çalışmaya karar verdi. Ancak Washington’da Çin’in ABD kablolarına katılımını engellemek için bir dizi manevra, China Mobile’ın konsorsiyumdan çekilmesine yol açtı.

2021 yılında, 12.000 km’lik Cap-1 kablo hattının büyük bir kısmı halihazırda inşa edilmiş olmasına rağmen, Cap-1 başvurusu tamamen geri çekildi. Tartışmalar hakkında bilgi verilen iki kişiye göre, Çin’in başlangıçtaki müdahalesi ABD hükümeti için bir güvenlik endişesi olmaya devam etti.

İptal edilen projede yer alan bir kişiye göre, “Pasifik’te yüz milyonlarca dolar battı.” Meta ve China Mobile, yorum taleplerine yanıt vermezken. Amazon konuyu gündeme dahi taşımadı.

Son beş yılda, Çin ve ABD arasında arasındaki gerilim tırmanırken, Washington’da “Çin casusluğuna” karşı korkusu sürekli tırmanış gösterdi. ABD hükümeti on yıllar boyunca uluslararası işbirliğiyle gelişen iç içe geçmiş bir internet kabloları ağını son zamanlarda parçalamaya çalışıyor.

Çinli şirketlere olan ihtiyaç devam ediyor

Çin, Pakistan, Suudi Arabistan ve Rusya da dahil olmak üzere birçok ülke, hükümetlerinin üzerinde daha fazla kontrole sahip olacağı daha merkezi bir internet altyapısı oluşturma isteklerini birçok kez dile getirdiler. Ancak ABD’nin Çinli şirketleri dünyanın internet omurgasından dışlama çabaları güçlüklerle dolu. Financial Times’a göre, ABD yönetimi Pekin’e karşı fiberoptik savaşını sürdürürken bile, Çin’in sahip olduğu ve kullandığı gemiler, ABD’nin sahip olduğu fiber hatlarda karmaşık onarım çalışmaları yapmaya devam ediyor.

Kıtalararası verilerin yüzde 99’unu taşıyan ve dünya çapında yaklaşık 1.400 kıyı istasyonuna ulaşan 500’den fazla aktif ve planlanan denizaltı kablosu hattı var. Sektöre danışmanlık yapan TeleGeography, bu kablolar aracılığıyla her gün 10 trilyon dolardan fazla finansal işlemin iletildiğini tahmin ediyor.

Yıllardır, deniz altı kablo sektörü, büyük ölçüde devlete ait telekom operatörlerinin yatırımları tarafından yönlendirildi, ancak son on yılda teknoloji grupları onların yerini aldı. Google, Meta ve Microsoft dahil olmak üzere ABD teknoloji devleri, 2016 ile 2022 yılları arasında kablolara yaklaşık 2 milyar dolar yatırım yaptı ve dünya çapındaki toplamın yüzde 15’ini oluşturdu. Önümüzdeki üç yıl içinde, 3,9 milyar dolar daha yatırım yapılacak.

ABD ve Çin rekabeti okyanus dibinde mi sürecek?

Çin telekomünikasyon şampiyonu Huawei’nin, Birleşik Krallık merkezli denizaltı kablo tesisatçısı Global Marine ile neredeyse eşit bir şekilde sahip olduğu ortak girişimi, Huawei Marine aracılığıyla bir zamanlar denizaltı kablo pazarında başarılı bir şekilde ilerliyordu.

2019’da Trump yönetimi, Huawei’ye ve denizaltı kablosu ortaklığına ait telekom grubuna yaptırımlar uyguladı. Az bilinen bir Çinli kablo üreticisi olan Hengtong Group, Huawei Marine’i satın aldı ve adını HMN Tech olarak değiştirerek bu engeli aşmak istedi.

2020’de ABD hükümeti, ABD’yi doğrudan Çin’e veya Hong Kong’a bağlayan yeni kabloları fiilen yasaklayan Temiz Ağ girişimini de oluşturdu. ABD’yi Hong Kong’a bağlamak için Meta ve Google tarafından inşa edilen bir dönüm noktası niteliğindeki kablo hattı, inşaat çalışmaları devam ederken Washington tarafından engellendi. Geçen yıl hayata geçen Pasifik Hafif Kablo Ağı şimdi Filipinler ve Tayvan’a kadar uzanıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Küresel internetin sağlığının devam etmesi, güvenilir telekomünikasyon altyapısının kolaylaştırdığı sınırlar arası serbest veri akışına bağlıdır. Ülkeler, kablosuz ağlar, karasal ve deniz altı kabloları, uydular, bulut hizmetleri ve veri merkezleri dahil olmak üzere tüm veri ekosisteminden güvenilir olmayan sağlayıcıları dışlayan uygun politika ve düzenleyici çerçeveler koyarak ulusal güvenlik, veri güvenliği ve mahremiyete öncelik vermelidir” ifadelerine yer verdi.

Çin’in deniz altı kabloları için küresel pazarda önemli bir rakip olma hırsı engellenmiş olsa da Pekin hala zemin kazanmanın yollarını arıyor.

Sektördeki kaynaklar, Çin hükümetine ait telekom şirketlerinin odak noktalarını hâlâ ticari ve siyasi etkiye sahip oldukları bölgelere kaydırmaya çalıştıklarını söylüyor.

Financial Times’a göre Çin hükümetine yakın bir kaynak, “Çin, bazı Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde projelere liderlik edebiliyor” dedi.

Bant genişliği talebinin ve onu taşıyan kabloların dünyadaki diğer birçok bölgeden daha hızlı büyüdüğü Asya’da, China Telecom, China Mobile ve China Unicom şu anda Çin’i Singapur ve Japonya’ya bağlayacak iki büyük kablo projesi de dahil olmak üzere birçok büyük kablo projesine liderlik ediyor.

Bununla birlikte, Çinli şirketlerin bugün Batılı gruplarla bir kablo inşa etme ve onu Avrupa limanlarına bağlama konusunda da aynı engeller ile karşılaması mümkün.

Geçtiğimiz yıl Pakistan’ı Kenya üzerinden Fransa’ya bağlayan bir kablo hattı, tamamen finanse edildi ve HMN Tech de dahil olmak üzere Çinli şirketler tarafından inşa edildi.

Çin’in bu konuda başka kaldıraçları da var. Çin’de projeler üzerinde çalışan iki endüstri yöneticisine göre, Çin suları ve Güney Çin Denizi üzerinden kablo döşeyen şirketlere HMN Tech tarafından üretilen kabloları kullanmaları için çok fazla baskı uygulamaya başladı.

Constable’a göre Çinli şirketler, ülkenin yabancı gemilere olan bağımlılığını azaltmak için kablo döşemek ve bakımını yapmak üzere üç gemi görevlendirdi.

 Casusluk endişeleri  

Kabloların casusluk ve sabotajlara karşı savunmasızlığıyla ilgili artan endişe, bazı hükümetlerin karasuları konusunda daha koruyucu hale gelmesine yol açarak hem kablo döşeme hem de bakım izinlerinin alınmasında gecikmelere neden oldu. Endüstri yöneticileri, Endonezya ve Kanada da dahil olmak üzere birçok ülkenin, yalnızca belirli gemilerin ve personelin kendi münhasır ekonomik bölgeleri içinde kablo döşemesini ve bakımını yapmasını zorunlu kılmaya başladığını söylüyor.

Uzun süredir devam eden bakım anlaşmaları nedeniyle, çoğu zaman ülkelerin en hassas, kritik altyapıları ihtilaflı oldukları ülkeler tarafından onarılıyor. Diğerlerinin yanı sıra ABD telekomünikasyon şirketleri AT&T ve Verizon’a ait büyük bir kıtalararası fiber kabloda geçen yıl meydana gelen bir arıza, Çinli bir gemiden çalışan Çinli mühendisler tarafından onarıldı. Aynı yıl, aynı gemi Doğu Çin Denizi’nde bir kısmı Microsoft ve Japon telekomünikasyon grubu SoftBank’a ait olan başka bir arızalı kabloyu tamir etti.

Sektördeki uzmanlar, bu bakım çalışmalarının gerçekleştirildiği anların, bir kablonun kullanım ömrü boyunca bilgisayar korsanlığına ve hasara karşı en büyük savunmasızlık noktalarından bazıları olduğuna dikkat çekiyor. Bu tür onarımlarda veri yakalamak veya bozmak için cihazlar takılabildiğini iddia ediyorlar.

Snowden olayında ortaya çıkan sızıntılara göre Birleşik Krallık istihbarat servisi GCHQ daha önce İngiliz sahilindeki uluslararası kablo iniş istasyonlarından toplu veri toplamıştı.

Bazıları, deniz altı kablolarına ve iniş istasyonlarına kimin sahip olduğunun tartışmalı bir konu olduğunu, çünkü verilerin nispeten düzensiz bir şekilde sınırlar arasında dolaştığını ve bir ülkenin topraklarından geçerken hâlâ erişilebilir olduğunu iddia ediyor.

ASYA

Huawei, Apple ile aynı anda, yeni 3’e katlanabilir akıllı telefonu tanıttı

Yayınlanma

Çinli Huawei salı günü, dünya çapında en büyük akıllı telefon pazarında liderliğini sürdürmeye çalışırken, Apple’ın birkaç saat önce piyasaya sürdüğü yeni iPhone’undan hemen sonra 2,800 dolarlık katlanabilir telefonunu tanıttı.

Çinli teknoloji devi, Shenzhen’deki güneydeki teknoloji merkezinde akordeon ekran kapısı gibi üç farklı şekilde katlanabilen yeni Mate XT modelini tanıttı. Cihaz, şirketin web sitesine göre ön siparişlerde 4 milyondan fazla talep aldı ve herhangi bir depozito gerekmiyor. Araştırma firması IDC’ye göre, ikinci çeyrekte katlanabilir telefonlar için küresel pazar yaklaşık 4 milyon birim büyüklüğündeydi. Huawei’nin icra direktörü Richard Yu, lansmanda “Bugün, herkesin düşleyebileceği ancak yapamadığı bir ürünü sizlere sunuyoruz. Ekibimiz beş yıl boyunca sıkı bir şekilde çalıştı ve asla pes etmedi,” dedi ve ekledi: “Bugün, bir kez daha endüstrinin tarihini yeniden yazacağız, bilim kurguyu gerçeğe dönüştüreceğiz ve katlanabilir cihazlar için yeni bir çağ başlatacağız.”

Yeni telefon, metin özetleme, çeviri ve düzenleme işlevlerinin yanı sıra istenmeyen fotoğraf bölümlerini kesme gibi AI destekli görüntü düzenleme işlevlerine sahip. AI işlevleri Huawei’nin kendi Kylin çipleriyle destekleniyor. Bu beklenen lansman, Apple’ın en son modeli olan AI destekli iPhone 16’nın tanıtılmasının ardından birkaç saat içinde gerçekleşti ve her iki akıllı telefon da 20 Eylül’de satışa sunulacak. Mate XT, kırmızı ve siyah renklerinde sunuluyor ve 10.2 inç ekran büyüklüğüne sahip. 3.6 mm genişliğinde olan bu telefon, şirketin iddiasına göre dünyanın en ince katlanabilir telefonu ve cebinize sığacak bir klavye eki ile birlikte geliyor. Fiyatlar, 256 gigabaytlık versiyon için 19,999 yuan (2,800 dolar) ile başlıyor; daha yüksek hafıza kapasiteli versiyonlar ise 21,999 yuan ve 23,999 yuan olarak satışa sunulacak.

Başarılı akıllı telefon lansmanlarının ardından gelen bu tanıtım, Huawei’nin ABD yaptırımlarını nasıl aştığını vurguluyor ve Çin’de Apple’a karşı olan konumunu pekiştiriyor. Çin’de bazı tüketiciler, yeni iPhone 16’nın AI özellikleri eksikliğinden şikayet etti. Apple, iPhone 16’nın yapay zeka partnerini henüz açıklamadı ve Apple Intelligence, şirketin AI yazılımı yalnızca gelecek yıl Çince dillerinde kullanılabilir olacak. Weibo’da, Çin’in X benzeri platformunda bir kullanıcı, “AI kullanamazsanız ne anlamı var?” şeklinde bir yorum yaptı. Bir diğer kullanıcı ise, “AI en büyük satış noktası olmadan, yarı fiyatına olmalı,” şeklinde bir yorumda bulundu.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya’da koasliyon lideri Natsuo Yamaguchi istifa kararını duyurdu

Yayınlanma

Japonya iktidarındaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) koalisyon ortağı Komeito için yeni bir dönem başlıyor. Koalisyon lideri Natsuo Yamaguchi, 15 yıl boyunca parti liderliğinde kaldıktan sonra partisinin 28 Eylül’deki liderlik seçimlerine katılmayacağını duyurdu.

2009’da ilk kez parti lideri seçilen 72 yaşındaki Yamaguchi’nin, yarıştaki tek aday olan 66 yaşındaki Genel Sekreter Keiichi Ishii’ye koltuğunu bırakması bekleniyor. Ishii, parti tarafından bu ayın sonlarında yapılacak kongrede resmen seçilebilir. LDP’nin başkanlık yarışından bir gün sonra gerçekleşecek ve aynı zamanda bir sonraki başbakanın kim olacağına da etkili bir şekilde karar verileceği bir döneme girildiğinin altı çiziliyor.

Süreç Komeito’nun Yamaguchi’nin geri çekilmesi ve Ishii’nin yükselişinin LDP yarışını nasıl etkileyebileceğine ve LDP adayları arasında Komeito ile çalışmaya en uygun olanın kim olabileceğine odaklanıyor. Yamaguchi ise iktidar koalisyonunun bazı farklılıklara rağmen işbirliğine devam etmesini istediğini ve LDP ve Komeito liderlerinin birbirleriyle uyum içinde olması gerektiğini söyledi.

Yamaguchi, “LDP bana uzun zamandır bir koalisyon ortağı olarak rehberlik ve cesaret verdi. Bazı LDP üyeleri yeniden aday olmama kararım karşısında şaşırdı” dedi.

Komeito’nun LDP ile ortaklığı Yamaguchi’nin görev süresi boyunca inişli çıkışlı oldu. Koalisyon eski Başbakanlar Shinzo Abe ve Yoshihide Suga ile iyi çalışmış olsa da, Başbakan Fumio Kishida ve özellikle LDP başkanlığı için yarışan adaylardan biri olan Genel Sekreter Toshimitsu Motegi ile ilişkileri zaman zaman sorunlu oldu.

İki parti arasındaki ilişkiler, 2023’te yeni oluşturulan Tokyo seçim bölgesinde kimin adayının yarışması gerektiği konusunda tartışmalar ile gündeme gelmişti.

Okumaya Devam Et

ASYA

Batı, Çin’in ‘hakimiyetini kırmak’ için lityuma daha fazla destek vermeye çağırıldı

Yayınlanma

Madencilik uzmanı Ken Brinsden’e göre, Batılı hükümetler Çin’in tedarik zinciri üzerindeki hakimiyetini kırmak istiyorlarsa lityum endüstrisine daha fazla destek sağlamalı.

Nikkei Asia’ya konuşan Brinsden’in uyarısı, dünyanın en büyük üçüncü lityum şirketinin Batı Avustralya’daki bir projeyi rafa kaldırma kararı da dahil olmak üzere, bir dizi oyuncunun üretim planlarını küçültmesine veya ertelemesine yol açan fiyat düşüşünün ortasında geldi.

Batı Avustralya’daki Pilbara Minerals’i küresel bir lityum tedarikçisine dönüştüren ve şu anda Kanada’daki Patriot Battery Metals’in başında bulunan Brinsden, Çin’in lityum tedarik zinciri üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında, Çin’den uzaklaşmanın “doğal olarak gerçekleşmeyeceğini” söyledi.

BMI’ya göre Avustralya dünyadaki lityumun yarısından biraz azını üretirken, çoğu metalin yüzde 60’ından fazlasını işleyen Çin’e gönderiliyor.

“[Çin] bunu her sektörde yapmıyor, ancak kritik mineral tedarik zincirlerinin çoğunda, temelde kendi amaçları için fiyatı etkiliyorlar” diyen Brinsden, jeopolitik kaygılar olmasa bile, arzın tek bir ülkede yoğunlaşmasının bir risk teşkil edeceğini de sözlerine ekledi.

Elektrikli araç bataryalarında kullanılan önemli bir metal olan lityum fiyatları, Çinli üreticilerin talep artışı sırasında hızla yeni arzı devreye sokmasının ardından 2022’deki zirvesinden bu yana %80’den fazla düştü. Ancak son zamanlarda elektrikli araç satışları tahmin edilenden daha yavaş seyrediyor.

Bunun sonucunda ortaya çıkan arz fazlası marjları sıkıştırdı ve sektör genelinde kârları vurdu. Geçtiğimiz hafta, dünyanın üçüncü büyük Lityum şirketi Arcadium, Batı Avustralya’daki Mt. Cattlin madenini, lityum içeren bir cevher olan spodümen fiyatlarının düşük olması nedeniyle “bakım ve onarıma” alacağını, yani faaliyetlerini askıya alacağını duyurdu.

Avustralya, şirketlere ucuz kredi desteği sağlamak ve 2027 yılında yürürlüğe girecek olan kritik minerallerin işlenmesi için %10’luk bir vergi kredisi oluşturmak gibi önlemlerle yerli bir tedarik zincirini teşvik etmeye çalıştı. ABD de bu segmente para akıttı. Enflasyon Azaltma Yasası, Çin’in de dahil olduğu bir kategori olan “sahip olunan, kontrol edilen veya … endişe verici bir yabancı kuruluşun yönlendirmesine tabi olan” bir şirket aracılığıyla tedarik edilen malzeme içermedikleri sürece elektrikli araçlar için sübvansiyonlar sunuyor.

Brinsden, bu tür önlemlerin iyi bir başlangıç olduğunu, ancak fiyat tabanı oluşturmak için ürün satın almaya yönelik bir plan oluşturulması da dahil olmak üzere daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

“Eğer Çin gerçekten de piyasa fiyatlarını düşürerek Batı sermayesini bastırmak istiyorsa, buna karşılık vermenin tek yolu maden geliştirmeyi gerçekten teşvik edecek bir fiyat belirlemektir. … Madenin geliştirilmesini sağlamak için bu fiyatı belirlemeniz ve hatta ürünü satın almanız oldukça basit” dedi.

Şangay Metal Piyasası’na göre, %6 lityum oksit içerikli Avustralya spodümen konsantresi (SC6) geçen hafta ton başına 772,5 dolardı. Bu rakam 2022’nin sonlarında 8.000 doların üzerindeydi.

Citibank tarafından yakın zamanda yapılan bir analize göre, Avustralya’nın yedi spodümen madeninden yalnızca biri mevcut spot fiyatlarla kârlı. Bu da %51’i Çinli Tianqi ve Avustralyalı IGO’nun ortak girişimine ait olan Greenbushes. ABD’li dev Albemarle kalan hissenin sahibi.

Avustralya ve Kanada’da iki borsada işlem gören ve Albemarle’ın da hissedarları arasında yer aldığı Vancouver merkezli Patriot Battery Metals, geçtiğimiz ay Quebec’teki Shaakichiuwaanaan projesinin ön ekonomik değerlendirmesini yayınladı.

Şirket madeni 1,4 milyar Kanada doları (1,03 milyar $) tahmini maliyetle iki aşamada geliştirmeyi ve 800.000 ton tam üretim yapmayı hedefliyor. İlk üretimin 2028’in sonlarında yapılması planlanan projenin tahmini geri ödeme süresi, Brinsden’in sektör için “mantıklı bir teşvik fiyatı” olarak nitelendirdiği SC6 için ton başına 1.500 dolarlık bir fiyat varsayımıyla 3,6 yıl.

“Projeyi bugünkü fiyatlarla inşa etmeyi düşünmüyoruz” diyen Brinsden, Shaakichiuwaanaan’ın yüksek tenörlü zonlarının gelecekteki düşüş dönemlerinde projeyi savunulabilir kıldığını da sözlerine ekledi.

Brinsden, Çin’in batarya hücreleri için maliyetleri düşürmesi ve “inanılmaz” ölçek ekonomileri oluşturması nedeniyle bir sonraki yükselişin beklenenden daha erken gelmesini beklediğini ve bunun da daha fazla hammadde talebini canlandıracağını söyledi.

“Bence bir sonraki talep şoku aslında Çin’in küresel olarak büyüttüğü pazarları doldurmak için daha fazla hammadde satın almaya geri dönmesinden kaynaklanıyor ve bu, Batı’nın bugün onlara verdiği krediden çok daha erken gerçekleşecek” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English